Merkez Bankası’nın Döviz Rezervi Yüzde 30,29 Azaldı

Merkez Bankası’nın 2022 yılı sonuna göre, brüt rezervi yüzde 22,50, döviz rezervi ise yüzde 30,29 azaldı. Merkez Bankası’nın net rezerv ise eksi 5,7 milyar dolardan eksi 3,2 milyar dolara yükseldi.

Haber Merkezi / Banka’nın swap hariç net rezerv ise eksi 61,2 milyar dolardan eksi 59,9 milyar dolara çıktı. Altın rezervi ise 42 milyar 246 milyon dolardan 41 milyar 993 milyon dolara geriledi.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), “Haftalık Para ve Banka İstatistiklerini” yayımladı. Banka’nın verilerine göre önceki hafta 100,5 milyar dolar olan brüt rezervler 9 Haziran haftasında 99,8 milyar dolara geriledi.

Net rezerv ise eksi 5,7 milyar dolardan eksi 3,2 milyar dolara yükseldi. Swap hariç net rezerv ise eksi 61,2 milyar dolardan eksi 59,9 milyar dolara çıktı.

TCMB’nin döviz rezervi 58 milyar 240 milyon dolardan 57 milyar 790 milyon dolara geriledi. Altın rezervi ise 42 milyar 246 milyon dolardan 41 milyar 993 milyon dolara geriledi. 2022 sonuna göre Merkez Bankası’nın brüt rezervi yüzde 22,50, döviz rezervi ise yüzde 30,29 azaldı.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

İhtiyaç Kredilerinde Faiz Yüzde 60’lara Ulaştı

Birçok vatandaşın krediye erişim kanalları tıkanırken, erişebilenler de yüzde 60’lara ulaşan faizlerle karşı karşıya kalıyor. Bankacılık sektörünün, ihtiyaç kredilerinde faiz referans faizin 1,8 katını aşarsa (yıllık yüzde 18,7) yüzde 20, iki katını aşarsa (yıllık yüzde 20,7) yüzde 150 oranında tahvil yükümlülüğü var.

Bankacılık sektörü kaynakları ihtiyaç kredisinde çoğunlukla 70 bin lira altı kullanımların onaylandığını, bazı bankaların vadeleri de 9 ayda sınırlandırdığını belirtiyor. Politika faizi yüzde 8, iken, bankacılık sektöründe bir dizi sözlü ve yazısı makro ihtiyati tedbirle uygulanan sıkı para politikası kredi kanallarını kilitlemiş durumda.

Bankacılık sektörünün seçim öncesi hız kesmeye başlayan kredi iştahı, kredi faizlerini de zirvelere taşıdı. Özellikle seçimlerin ilk turu sonrasında faizlerde yükseliş hızlandı. Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, bankalarda ortalama ihtiyaç kredisi faizleri 2 Haziran haftasında yüzde 40,14’e yükseldi. İhtiyaç kredilerinde bu ortalama faiz seviyesi en son Eylül 2003’te görülmüştü. Bankacılar seçiminin ilk turunun ardından başlayan sert artış serisinin sürdüğünü söylüyor.

Vatandaşın krediye erişim kanalları tıkandı

Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk’ün haberine göre, yüksek faiz oranları kredi kullanımında caydırıcı olurken, bazı bankalar mobil hizmetlerinde ihtiyaç kredisi başvuru kanallarını kapatma yoluna dahi gitti. Birçok vatandaşın krediye erişim kanalları tıkanırken, erişebilenler de yüzde 60’lara ulaşan faizlerle karşı karşıya kalıyor. Bankacılık sektörünün, ihtiyaç kredilerinde faiz referans faizin 1,8 katını aşarsa (yıllık yüzde 18,7) yüzde 20, iki katını aşarsa (yıllık yüzde 20,7) yüzde 150 oranında tahvil yükümlülüğü var.

Bankacılık sektörü kaynakları ihtiyaç kredisinde çoğunlukla 70 bin lira altı kullanımların onaylandığını, bazı bankaların vadeleri de 9 ayda sınırlandırdığını belirtiyor. Politika faizi yüzde 8, iken, bankacılık sektöründe bir dizi sözlü ve yazısı makro ihtiyati tedbirle uygulanan sıkı para politikası kredi kanallarını kilitlemiş durumda. TCMB’nin ise önümüzdeki ilk toplantı tarihi olan 22 Haziran’da faiz artırımına gideceğine kesin gözüyle bakılırken, bankacılık sektörü kaynakları da “sektörün faiz artırımında önce normalleşme adımlarını görmek istediklerini” dile getirdi.

Bankacılık sektörü kredilerden frene basarken, makro ihtiyati önlemler nedeniyle hedefleri yakalamak için mevduat faizi yarışına hız verdi. 2 Haziran haftasında ortalamada yüzde 37,39’a ulaşan 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi, sektör kaynaklarına bazı bankalarda yüzde 50’lere kadar çıktı. Bankalar, TL mevduat oranında yüzde 60 ve yabancı para dönüşüm oranında hedeflerini tutturmak zorunda. Bu zorunluluk TL mevduat faizlerinde sert yükselişin sürmesine neden oluyor.

Paylaşın

Deutsche Bank, Merkez Bankası’nın Üç Faiz Senaryosu Paylaştı

Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanmasının ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yönetiminde beklenen değişikliklerin yapılmasının ardından yabancı bankalar da Merkez Bankası faiz politikasına dair raporlarını güncelliyor.

Son olarak Deutsche Bank üç faiz senaryosu paylaştı. Birinci senaryoya göre, faiz ilk seferde yüzde 25’e yükseltilebilir. İkinci senaryodaysa faiz, haziranda yüzde 18-20 seviyesine ve temmuzda yüzde 25 seviyesine artırılabilir. Üçüncü senaryodaysa faiz yüzde 30’ün üzerine yükseltilebilir …

Bloomberg HT’nin aktardığına göre raporda bankanın agresif ancak aşırı olmayacağı belirtilerek faiz konusunda şu ifadelere yer verildi:

“Bu noktada tam bir değerlendirme yapmak zor ancak TL’deki hızlı değer kaybı, ilk anda büyük bir faiz artırımını gerektiriyor. Diğer yandan hükümetin kredi büyümesinde çöküşe neden olmamak için bir denge sağlaması gerekiyor.

Politika faizi ilk seferde yüzde 25’e yükseltilebilir veya Haziran ve Temmuz aylarında üst üste faiz artırımı olabilir.

İkinci senaryoda faiz önce yüzde 18-20 civarına, Temmuz’da da yüzde 25 seviyesine yükselebilir. Bu artışın son olup olmayacağı soru işareti ve TL’nin hareketi ile portföy akışlarına bağlı olacak. Faizin yüzde 30’un üzerine çıkması ihtimalini de dışlamıyoruz.”

Öte yandan ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yüzde 25’e yükseltileceği tahmininde bulundu.

TCMB, 22 Haziran’da politika faizini belirlediği aylık Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısını yapacak. PPK ilk kez TCMB’nin yeni başkanı Hafize Gaye Erkan’ın başkanlığında toplanacak.

JP Morgan politika notunun yazarı Nicolaie Alexandru-Chidesciuc, “Yıl sonu politika faizi beklentimizi yüzde 30’da sabit tutuyoruz” ifadelerini kullandı.

Faizin bu orandan daha yüksek olma ihtimalini de göz önünde bulunduran JP Morgan, 2023’ün ikinci yarısında kredi koşullarının sıkılaşmasıyla birlikte Türkiye ekonomisinin resesyona gireceği tahmininde bulundu.

Resesyon ya da durgunluk, bir ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYİH) arka arkaya iki çeyrek boyunca azalması durumuna verilen isim.

Şimşek’ten rasyonel zemin vurgusu

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek görevi Nureddin Nebati’den devralırken şu ifadeleri kullanmıştı:

“Hükümetimizin temel hedefi, toplumsal refahı artırmaktır. Bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen bir refaha ulaşmada anahtar olacaktır.”

Mehmet Şimşek, “orta vadede enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara düşürülmesini” öncelikleri arasında sıralamıştı.

Paylaşın

Nisan’da Merkez Bankası Rezervleri 8,1 Milyar Dolar Azaldı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) rezervleri 8 milyar 163 milyon dolar azaldı. Mart ayında 4,9 milyar dolar olan cari açık, nisan ayında 5,4 milyar dolara yükseldi.

Haber Merkezi / Yıllık cari açık ise 54,9 milyar dolardan 57,8 milyar dolara çıktı. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı da nisan ayında 7 milyar 16 milyon dolar oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Ödemeler Dengesi Gelişmeleri Nisan 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre, nisan ayında cari işlemler hesabı 5.404 milyon doları açık kaydetti. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 480 milyon dolar açık verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 7.016 milyon doları oldu.

Hizmetler dengesi kaynaklı girişler 2.915 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 2.198 milyon dolar oldu.

Birincil gelir dengesi ve ikincil gelir dengesi kalemleri sırasıyla 1.292 milyon dolar ve 11 milyon dolar net çıkış kaydetti. Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 784 milyon dolar oldu.

Portföy yatırımları 1.204 milyon doları tutarında net çıkış kaydetti. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında ve devlet iç borçlanma senetleri piyasasında sırasıyla 37 milyon dolar ve 6 milyon doları net satış yaptı.

Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak, Genel Hükümet 159 milyon dolar net borçlanma gerçekleştirmişken, bankalar ve diğer sektörler sırasıyla 190 milyon dolar ve 800 milyon dolar net geri ödeme yaptı.

Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 7 milyon dolar net azalış kaydetti.

Yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 302 milyon doları net artış, Türk lirası cinsinden 160 milyon dolar net azalış olmak üzere toplam 142 milyon doları net artış kaydetti.

Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak, bankalar 289 milyon dolar net kullanım, Genel Hükümet ve diğer sektörler ise sırasıyla 22 milyon dolar ve 107 milyon doları net geri ödeme gerçekleştirdi.

Resmi rezervlerde bu ay 8.163 milyon doları net azalış oldu.

Paylaşın

JPMorgan: Türkiye Ekonomisi Yılın İkinci Yarısında Resesyona Girecek

Ekonomi yönetiminde beklenen değişikliklerin yapılmasının ardından yabancı bankalar da Türkiye ekonomisine dair raporlarını güncelliyor… Son olarak, JP Morgan, Merkez Bankası’nın faizi bu ay yüzde 25’e yükselteceği, Türkiye ekonomisinin yılın ikinci yarısında resesyona gireceği öngürüsünde bulundu.

Birleşik Krallık merkezli Reuters’ta yer alan habere göre, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) yüzde 8,5 seviyesindeki politika faizinin ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yüzde 25’e yükseltileceği tahmininde bulundu.

TCMB, 22 Haziran’da politika faizini belirlediği aylık Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısını yapacak. PPK ilk kez TCMB’nin yeni başkanı Hafize Gaye Erkan’ın başkanlığında toplanacak.

JP Morgan politika notunun yazarı Nicolaie Alexandru-Chidesciuc, “Yıl sonu politika faizi beklentimizi yüzde 30’da sabit tutuyoruz” ifadelerini kullandı.

Faizin bu orandan daha yüksek olma ihtimalini de göz önünde bulunduran JP Morgan, 2023’ün ikinci yarısında kredi koşullarının sıkılaşmasıyla birlikte Türkiye ekonomisinin resesyona gireceği tahmininde bulundu.

Resesyon ya da durgunluk, bir ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYİH) arka arkaya iki çeyrek boyunca azalması durumuna verilen isim.

Öte yandan Deutsche Bank, Merkez Bankası’nın olası üç faiz senaryosunu paylaştı. Birinci senaryoya göre, faiz ilk seferde yüzde 25’e yükseltilebilir. İkinci senaryodaysa faiz, haziranda yüzde 18-20 seviyesine ve temmuzda yüzde 25 seviyesine artırılabilir. Üçüncü senaryodaysa faiz yüzde 30’ün üzerine yükseltilebilir.

Raporda bankanın agresif ancak aşırı olmayacağı belirtilerek faiz konusunda şu ifadelere yer verildi:

“Bu noktada tam bir değerlendirme yapmak zor ancak TL’deki hızlı değer kaybı, ilk anda büyük bir faiz artırımını gerektiriyor. Diğer yandan hükümetin kredi büyümesinde çöküşe neden olmamak için bir denge sağlaması gerekiyor.

Politika faizi ilk seferde yüzde 25’e yükseltilebilir veya Haziran ve Temmuz aylarında üst üste faiz artırımı olabilir.

İkinci senaryoda faiz önce yüzde 18-20 civarına, Temmuz’da da yüzde 25 seviyesine yükselebilir. Bu artışın son olup olmayacağı soru işareti ve TL’nin hareketi ile portföy akışlarına bağlı olacak. Faizin yüzde 30’un üzerine çıkması ihtimalini de dışlamıyoruz.”

Şimşek’ten rasyonel zemin vurgusu

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek görevi Nureddin Nebati’den devralırken şu ifadeleri kullanmıştı:

“Hükümetimizin temel hedefi, toplumsal refahı artırmaktır. Bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen bir refaha ulaşmada anahtar olacaktır.”

Mehmet Şimşek, “orta vadede enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara düşürülmesini” öncelikleri arasında sıralamıştı.

Paylaşın

Türk Lirası Mevduat Faizi Yüzde 47’ye Kadar Çıktı

Türk Lirası (TL) mevduat faizi bir yılda 20 puan, 2022 sonundan bu yana ise 13 puan arttı. Bankacılık sektörü kaynakları ise geçen hafta TL mevduat faiz oranının yüzde 47’ye kadar çıktığını vurguladı.

Ekonomi yönetim değişse de henüz bankacılık sektörüne yönelik makroihtiyati önlemlerde bir düzenleme gelmedi.

Sektör halen daha TL mevduat oranında yüzde 60 ve yabancı para dönüşüm oranında hedefl erini tutturmak ile ihtiyaç ve ticari kredi faizlerinde belli bir oranın üzerine çıkmamaya çalışmak zorunluluğunda. Bu durum TL mevduat faizlerinde sert yükselişin de devam etmesine neden oluyor.

Bankacılık sektörü makroihtiyati önlemler nedeniyle hedefleri yakalamak için mevduat faizi yarışını hızlandırdı.

Ekonomi yazarı Şebnem Turhan’ın aktardığına göre Merkez Bankası verilerine göre 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizleri 2 Haziran haftası itibariyle ortalamada yüzde 37,39’a yükseldi.

TL mevduat faizi bir yılda 20 puan, 2022 sonundan bu yana ise 13 puan arttı. Bankacılık sektörü kaynakları ise geçen hafta TL mevduat faiz oranının yüzde 47’ye kadar çıktığını vurguladı.

Türkiye’de seçimlerden sonra başka Hazine ve Maliye Bakanlığı olmak üzere ekonomi kadrolarında değişiklik yaşanıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ardından geçen hafta Merkez Bankası başkanlığına Gaye Erkan atandı. Ancak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) başına ise eski Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu getirildi.

Bu durum piyasada eski politikalardan dönüş bekleyen piyasada soru işareti yarattı. Kavcıoğlu döneminde bankacılık sektörüne yönelik sonunda menkul kıymet alım zorunluluğuna çıkan birçok makroihtiyati önlem getirildi.

Yönetim değişse de henüz bankacılık sektörüne yönelik makroihtiyati önlemlerde bir düzenleme gelmedi.

Sektör halen daha TL mevduat oranında yüzde 60 ve yabancı para dönüşüm oranında hedefl erini tutturmak ile ihtiyaç ve ticari kredi faizlerinde belli bir oranın üzerine çıkmamaya çalışmak zorunluluğunda. Bu durum TL mevduat faizlerinde sert yükselişin de devam etmesine neden oluyor.”

Paylaşın

Türk Lirası, Şahap Kavcıoğlu Döneminde Yüzde 64 Değer Kaybetti

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanlığı’na atanan eski Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMM) Başkanı Şahap Kavcıoğlu döneminde Türk Lirası yüzde 64 oranın değer kaybetti.

Şahap Kavcıoğlu’nun Merkez Bankası başkanı olarak göreve geldiği 19 Mart’ta 7,4573 TL olan dolar, 2 Haziran’a kadar olan dönemde TL karşısında yüzde 178,3 değerlenerek 20,7529 TL’ye yükselmişti.

Başka deyişle TL, bu dönemde dolar karşısında yüzde 64,1 değer yitirmişti.

Dünya yazarı Naki Bakır’ın yazısına göre Şahap Kavcıoğlu’nun görevine başladığı 19 Mart 2021’de ‘brüt’ rezervler 93,2 milyar dolar düzeyinde bulunuyordu.

Bankanın brüt rezervi, 2 Haziran 2023 itibarıyla kâğıt üzerinde 100,5 milyar dolar oldu.

Bankaların tutulan zorunlu karşılıkları ve Merkez Bankası’ndaki mevduatlar düşülünce ‘net’ rezerv 13,7 milyar dolardan ‘eksi’ (-) 5,7 milyar dolara geriledi. Net rezervde bu dönemdeki erime 19,4 milyar dolara ulaştı.

19 Mart 2021’e göre brüt rezervdeki artış ise tamamen swaplardan (takas) kaynaklandı.

Swaplar hariç tutulduğunda Merkez Bankası’nın net rezervinin eksi (-) 61,2 milyar dolar olduğu hesaplandı.

Buna göre ulusal ekonominin bu tutarda yeni rezerv kazanması durumunda net rezerv ancak sıfıra yükselecek.

Kavcıoğlu’nun görev döneminde Merkez Bankası’nın swaplar hariç net rezervi 12,8 milyar dolar daha azaldı. Başka deyişle ‘eksi’ rezerv bu tutarda büyüdü.

TL ne kadar değer kaybetti?

Bakır’a göre politika faizinin idari kararla kademeli olarak hızla düşürüldüğü bu dönemde Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin hızla eriyerek eksi yönde büyümesinde, ‘yükselişe geçen dövizin ateşini düşürmek’ için açıktan ve kapı arkasından yapılan müdahale satışları etkili oldu.

Buna rağmen, Kavcıoğlu’nun göreve geldiği 19 Mart’ta 7,4573 TL olan dolar kuru, 2 Haziran’a kadar olan dönemde TL karşısında yüzde 178,3 değerlenerek 20,7529 TL’ye yükseldi.

Başka deyişle TL, bu dönemde dolar karşısında yüzde 64,1 değer yitirdi. Merkez Bankası döviz alış kurlarına göre dolar kuru geçen haftayı ise son işlem gününde 23,4314 TL düzeyinden kapadı.

Paylaşın

Goldman Sachs, Türkiye Tahminlerini Revize Etti: Faiz Yüzde 40’a Çıkabilir

Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanmasının geleneksel para politikalarına dönüşün bir işareti olarak yorumlanırken, ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs da Türkiye’ye ilişkin tahminlerini revize etti.

Goldman Sachs, Mehmet Şimşek’in Maliye Bakanı, Hafize Gaye Erkan’ın da Merkez Bankası Başkanı olarak atanmasının yeni yönetimde para ve mali ayarlamalara ihtiyaç duyulduğu anlayışının yaygın olduğuna işaret ettiğini belirtti.

Türkiye’ye ilişkin bir dizi tahminini revize eden banka, ekonominin istikrara kavuşturulmasının “döviz kurunda büyük ve süreksiz bir ayarlama gerektireceğini” kaydetti.

Bankanın ekonomistlerinden Clemens Grafe, müşterilerine gönderdiği bir bilgi notunda, her ne kadar bu aşamada para politikasının çerçevesi bilinmese de, “tamamen ortodoks politika yapıcılığın” döviz kurunun önceden ayarlanmasına izin vereceğini ve repo faizini ekonomideki faiz oranlarını sabitleyecek bir seviyeye yükselteceğini yazdı.

“Bize göre bu durum, ortodoks bir politika yapıcının faiz oranlarını mevduat faizlerinin mevcut seviyesi olan yüzde 40’a yükselteceğini göstermektedir.” diyen Grafe, döviz kuru ve enflasyon beklentisi istikrara kavuşmasının ardından, yıl sonunda faiz oranları hızla, büyük ihtimalle yüzde 25 civarına düşürülebileceğini de ifade etti.

Banka, ayrıca Türkiye’nin daha önce yüzde 2,9 olarak belirlediği yıllık gayrisafi milli hasıla tahminin yüzde 2,3’e düşürdü.

Dolar/TL beklentisi 28 seviyesinde

Öte yandan ABD merkezli yatırım bankası Morgan Stanley, Türk ekonomisine ilişkin bir raporunda, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamaları doğrultusunda Türk lirasında değer kaybı ve yüksek faiz oranlarıyla daha konvansiyonel politikalar beklediğini bildirdi.

Morgan Stanley, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini haziran ayında yüzde 20, ağustos ayında ise yüzde 25’e yükselteceği tahminini paylaştı.

Raporda Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanmasının geleneksel para politikasına dönüşün bir işareti olduğu belirtildi. Seçimlerin ardından Türk lirasında değer kaybı ve finansal koşullarda sıkılaşma beklediğini belirten kurum ekonomistleri, para biriminde sert değer kaybı beklemediklerini, dolar/TL’ye ilişkin yıl sonu tahminlerinin 28 civarında olduğunu ifade etti.

Merkez Bankası’ndan 2 yıldan uzun süre sonra ilk kez bu ay faiz artışı beklediklerini açıklayan kurum ekonomistleri, şu ifadeleri kullandı:

“Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanmasının ve TCMB yönetiminde beklenen değişikliklerin yapılmasının ardından politika faizinde normalleşme bekliyoruz.

Para politikasında kademeli bir normalleşmenin tercih edileceğini düşünüyoruz. 22 Haziran’da gerçekleşecek toplantıda politika faizinin yüzde 8,5’ten yüzde 20’ye yükselmesini, Ağustos ayında da yüzde 25’e çıkabileceğini öngörüyoruz.”

Paylaşın

Dolar Rekor Kırdı: Türk Lirası Alımı İçin Dört Kriter

Mehmet Şimşek’in yeni kabinede “tam yetkili Hazine ve Maliye Bakanı” olarak göreve gelmesinin ardından, dolar tarihi seviyeye yükseldi. Bank of America (BofA) stratejistleri, Türk Lirası alımını değerlendirdi.

Bank of America Corp. stratejistleri, dört kriterin sağlanması halinde, Türk lirasında uzun pozisyon açmayı ya da 10 yıl vadeli yerel tahvillerde alım yapmayı değerlendirdiklerini duyurdu.

BloombergHT’nin haberine göre stratejistler dün yayımladıkları nota göre ilk kriter, iç talebin cari dengeyi sürdürülebilir bir seviyede istikrara kavuşturacak kadar zayıflamasını sağlamak için şu anda yaklaşık yüzde 8.9 olan ortalama fonlama maliyetinin en az yüzde 40’a çıkması.

İkinci kriter Dolar/TL ’nin 25 seviyesinin üzerinde olması, üçüncü kriter kurumların dolar alımlarına yönelik kısıtlamaların ve döviz piyasasına yönelik müdahalelerin kaldırılması, dördüncü kriter de dolar için küresel görünümün yukarı yönlü olmaması gösterildi.

Morgan Stanley’den yıl sonu dolar tahmini: 28 TL

Öte yandan Morgan Stanley ekonomistleri, Türk Lirası’ndaki sert değer kaybını beklemediklerini, yıl sonu dolar tahminlerinin 28 civarında olduğunu ifade ettiler. Kurum ekonomistleri, Merkez Bankası’ndan 2 yıldan uzun süre sonra ilk kez bu ay faiz artışı beklediklerini açıkladılar.

Kurum ekonomistleri ayrıca, “Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanmasının ve TCMB yönetiminde beklenen değişikliklerin yapılmasının ardından politika faizinde normalleşme bekliyoruz.

Para politikasında kademeli bir normalleşmenin tercih edileceğini düşünüyoruz. 22 Haziran’da gerçekleşecek toplantıda politika faizinin yüzde 8,5’ten yüzde 20’ye yükselmesini, Ağustos ayında da yüzde 25’e çıkabileceğini öngörüyoruz.” ifadelerini kullandılar.

ABD merkezli yatırım bankası Morgan Stanley, Türk ekonomisine ilişkin bir raporunda, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamaları doğrultusunda Türk lirasında değer kaybı ve yüksek faiz oranlarıyla daha konvansiyonel politikalar beklediğini bildirdi.

Morgan Stanley, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini haziran ayında yüzde 20, ağustos ayında ise yüzde 25’e yükselteceği tahminini paylaştı.

Dolar/TL beklentisi 28 seviyesinde

Raporda Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanmasının geleneksel para politikasına dönüşün bir işareti olduğu belirtildi. Seçimlerin ardından Türk lirasında değer kaybı ve finansal koşullarda sıkılaşma beklediğini belirten kurum ekonomistleri, para biriminde sert değer kaybı beklemediklerini, dolar/TL’ye ilişkin yıl sonu tahminlerinin 28 civarında olduğunu ifade etti.

Merkez Bankası’ndan 2 yıldan uzun süre sonra ilk kez bu ay faiz artışı beklediklerini açıklayan kurum ekonomistleri, şu ifadeleri kullandı:

“Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanmasının ve TCMB yönetiminde beklenen değişikliklerin yapılmasının ardından politika faizinde normalleşme bekliyoruz.

Para politikasında kademeli bir normalleşmenin tercih edileceğini düşünüyoruz. 22 Haziran’da gerçekleşecek toplantıda politika faizinin yüzde 8,5’ten yüzde 20’ye yükselmesini, Ağustos ayında da yüzde 25’e çıkabileceğini öngörüyoruz.”

Paylaşın

Merkez Bankası’na İlk Kadın Başkan; Hafize Gaye Erkan Kimdir?

Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine atanması ardından ‘ortodoks’ politikalara dönülebileceğine dair sinyaller verilirken, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) başkanlığı görevine Hafize Gaye Erkan’ın getirildi.

Haber Merkezi / Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) Türkiye’ye dönen Hafize Gaye Erkan, kurumun ilk kadın başkanı oldu.

Görevden alınan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanlığı’na (BDDK) atandı.

Peki Merkez Bankası’nın yeni başkanı Hafize Gaye Erkan kimdir?

İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olmasının ardından Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü 2001’de tamamladı.

Eğitimine ABD’de devam etti.  2005’te Princeton Üniversitesi’nde yöneylem araştırması ve finans mühendisliği alanında doktora derecesi aldı.

Harvard Business School’da yönetim bilimleri ve Stanford Üniversitesi’nde liderlik üzerine iki eğitim programını da tamamladı.

Kariyerine 2005 yılında Goldman Sachs’ta başladı. Burada görev yaptığı 9 yıl boyunca ABD’deki büyük bankalar ile sigorta şirketlerinin yönetim kurulları ve üst düzey yönetim ekiplerine bilanço yönetimi, stres testi ve sermaye planlaması, risk yönetimi, birleşme ve satın alma konularında danışmanlık hizmeti verdi.

First Republic Bank’ta 2014 yılında çalışmaya başladı. Burada çalıştığı yaklaşık 8 yıl süresince eş icra kurulu başkanı (Co-CEO), başkan, yönetim kurulu üyesi, yatırım direktörü, mevduat direktörü ve risk eş direktörü olarak görev yaptı.

Merkezi ABD’de bulunan mücevher şirketi Tiffany & Co’da 2 yıl yönetim kurulu üyesi olan Erkan, 2022’de, Fortune 500’de yer alan küresel finans danışmanlığı şirketi Marsh McLennan’ın yönetim kuruluna katıldı.

San Francisco Business Times’ın 2018’deki araştırmasına göre, Amerika’nın en büyük 100 bankasında başkan veya CEO unvanına sahip 40 yaşın altındaki tek kadın olan Erkan, aynı yıl San Francisco Business Times’ın “40 Yaş Altı 40 Listesi” ile Crain New York Business’ın “40 Yaş Altı 40 Listesi”nde yer aldı.

Erkan, 2019 yılında da Crain’s’in “Bankacılık ve Finans Sektöründe Önemli Kadınlar Listesi” ile American Banker’ın “İzlenmesi Gereken Kadınlar Listesi”ne girdi.

Bankacılık, yatırım, risk yönetimi, teknoloji ve dijital inovasyon konularında uzmanlığa sahip olan Erkan, Princeton Üniversitesi Yöneylem Araştırması ve Finansal Mühendislik Bölümü Danışma Konseyi’nde de görev yapıyor.

Fahrettin Altun yeniden Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na atandı

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na Fahrettin Altun, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne Seyfullah Hacımüftüoğlu, Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığı’na Yunus Arıncı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na İbrahim Şenel, Devlet Arşivleri Başkanlığı’na Uğur Ünal, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na da Yasin Yıldız yeniden getirildi.

Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı’na Metin Kıratlı, Özel Kalem Müdürlüğü’ne Hasan Doğan, Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü’ne Hakkı Susmaz, Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü’ne Bilal Şentürk, Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü’ne Yusuf Karaloğlu, Destek ve Mali Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne Mehmet Tuncer ve Koruma Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne de Ramazan Bal yeniden atandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda açık bulunan Başkan Yardımcılıklarına, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 38’inci maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2, 3 ve 4’üncü maddeleri gereğince Prof. Dr. Huriye Martı ve Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı atandı.

Paylaşın