Kredi Ve Mevduat Faizlerinde Yeni Rekor

Seçimleri sonrası ekonomi yönetiminin değişmesiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) aldığı kararlar hem kredi hem de mevduat faizlerine yeni rekorlar kırdırıyor.

Haziran başında yüzde 40’ı aşan ihtiyaç kredi faizleri PPK kararlarının da etkisiyle hızla yükseldi ve ilk olarak eylül başında yüzde 50’yi aştı. 8 Eylül itibariyle ise yüzde 59,71 ile hem 21 yılın rekorunu kırdı hem de yıllık tüketici enflasyonunu aştı.

8 Eylül itibariyle 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi yüzde 40,87 ile 20 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Her ne kadar ortalama bir mevduat faizi verisi olsa da bankaların özellikle kur korumalı mevduattan standart TL mevduata dönüşte yüzde 45’in üzerinde faiz teklif ettiği bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgilerden biliniyor.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın haberine göre Merkez Bankası’nın hem sadeleşme adımları hem de politika faizinde yaptığı artışlar kredi ve mevduat faizlerinde rekor seviyelerin görülmesine yol açtı. Merkez Bankası ortalama verilerine göre TL cinsi ticari kredi faizi yüzde 40,87 ile 29 Ağustos 2003’teki yüzde 40,96’dan sonraki en yüksek seviyesini gördü.

İhtiyaç kredisi faizi de 12 Nisan 2002’de gördüğü yüzde 60,82 seviyesinin ardından ilk kez 8 Eylül itibariyle yüzde 59,71’e kadar çıktı. Kredi faizlerindeki yükselişe yine Merkez Bankası’nın TL mevduatı özendirme hamlelerinin etkisiyle TL mevduat faizleri de eşlik etti.

3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi 4 Temmuz 2003’te gördüğü yüzde 40,91 seviyesinin ardından ilk kez 8 Eylül’de yüzde 40,87’ye yükseldi. Böylece hem mevduat hem kredi faizleri 20 yılın zirvelerine çıkarken, ticari kredi faiziyle 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi de eşitlenmiş oldu. İhtiyaç kredi faizi ise yıllık enflasyonu aştı.

TL mevduat faizinde hızlı yükseliş bekleniyor

Merkez Bankası verilerine göre 8 Eylül itibariyle 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi yüzde 40,87 ile 20 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Her ne kadar ortalama bir mevduat faizi verisi olsa da bankaların özellikle kur korumalı mevduattan standart TL mevduata dönüşte yüzde 45’in üzerinde faiz teklif ettiği bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgilerden biliniyor.

Merkez Bankası dün aldığı yeni karar ile KKM’nin TL mevduat sayılmasına son verdi ve TL mevduat payı rasyosuna göre komisyon uygulamasından vazgeçti. Artık sadece KKM’ye dönüşüm hedefi ile KKM yenileme hedeflerine yönelik rasyolar takip edilecek. Bu durum bankacılık sektörü kaynaklarına göre TL mevduat faizinin yüzde 50’yi aşmasına neden olabilir.

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat’ta Komisyon Uygulaması Sona Erdi

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) dikkat çeken bir karara imza attı. Karara göre, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapların Türk Lirası (TL) mevduat sayıldığı komisyon uygulaması sona erdi.

Merkez Bankası’nın bankalara gönderdiği uygulama talimatına göre, (gerçek kişiler için) TL payı artış hedefi yükseltildi. Ayrıca, TL’ye geçiş ve yenileme ile TL payı hesaplamalarında revizyona gidildi. TL’ye geçiş ve yenileme oranında eksik kalan kısmın gerçek kişi dönüşüm hesaplarıyla tamamlanması mümkün hale getirildi.

Bloomberg’in haberine göre, TCMB, ağustos ayında menkul kıymet ve zorunlu karşılık uygulamalarında kur korumalı hesapların TL mevduata dahil olduğu TL payı rasyosunu yürürlükten kaldırmış, yerine kur korumalı hesapları TL mevduat olarak dikkate almayan ve standart yerel para olan TL mevduatın toplam mevduat içindeki payını artırmayı hedefleyen yeni bir TL payı rasyosu getirmişti.

TL’ye geçişlerin hızlandığını gösteren veriler doğrultusunda gerçek kişiler için aylık yüzde 2 olarak belirlenen TL payı artış hedefi, yüzde 2,5’e yükseltildi.

Ayrıca, TL’ye geçiş ve yenileme ile TL payı hesaplamalarında revizyona gidildi. TL’ye geçiş ve yenileme oranında eksik kalan kısmın gerçek kişi dönüşüm hesaplarıyla tamamlanması mümkün hale getirildi.

Ağustos ayında menkul kıymet ve zorunlu karşılık uygulamalarında yürürlükten kaldırılan eski TL payı rasyosuna göre komisyon uygulaması da sona erdirildi. Komisyon uygulamasında, TL’ye geçiş ve yenileme oranları belirleyici olacak.

Uygulama talimatına göre, TL’ye geçiş ve yenileme oranı yüzde 100’ün altında olan bankalara yıllık yüzde 8 oranında, yüzde 100’ün üzerinde olan bankalara ise yıllık en fazla yüzde 4 olacak şekilde TL’ye geçiş oranına göre komisyon uygulanacak.

İhracat, yatırım ve KOBİ kredilerinde 50 bin TL’nin üzerinde kredi kullandırılması durumunda kredinin belirlenen harcama alanlarında kullanıldığının belgelenmesi gerekiyor, aksi takdirde bankalar kredinin yüzde 30’u oranında menkul kıymet tesis ediyor ve bu krediler kredi büyümesi sınırına dahil oluyor.

Kredi akışını rahatlatmak amacıyla bu krediler için fatura muafiyet sınırı 250 bin TL’ye yükseltildi.

Merkez Bankası yüzde 10 faiz artışını görüştü

Öte yandan Türkiye piyasalarında gözler perşembe günü açıklanacak Merkez Bankası faiz kararına çevrildi. Geçtiğimiz ay 750 baz puanlık artışla faizi yüzde 25’e çıkaran Merkez Bankası’nın bu ay daha büyük nobranlı bir faiz artışını tartıştığına yönelik kulis bilgisi geldi.

Ekonomist Mustafa Sönmez, Al-Monitor’da kaleme aldığı yazıda Merkez Bankası’nın 1000 baz puanlık faiz artışını görüştüğü bilgisini paylaştı. Merkez Bankası’nın 1000 baz puanlık faiz artışını gerçekleştirmesi halinde faiz oranı yüzde 35’e yükselecek.

Sönmez yazısında “Fiyat artışlarının yeniden hızlanmasıyla alarma geçen merkez bankası yetkilileri, yüzde 10 (1.000) puana kadar faiz artırımının enflasyonla mücadele için parasal sıkılaştırmanın kaçınılmaz bir parçası olduğuna inanıyorlar” dedi.

Bankanın Para Politikası Kurulu’na (PPK) yakın kaynaklar Al-Monitor’a, komitenin 21 Eylül toplantısında değerlendirilecek sert artışın Temmuz ve Ağustos aylarında aylık tüketici enflasyonunun yüzde 9’u aşması yanı sıra para politikasının etkinliğini engelleyen diğer faktörlerden kaynaklanabileceğini söyledi.

Sönmez’in aktardığına göre kendini ” Yüksek faizin düşmanı” olarak ilan eden Erdoğan ve yakın çevresinin yeni bir büyük faiz artırımına onay verip vermeyeceği bilinmiyor; ancak kaynaklar Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin ardından ülkenin ekonomi yönetimindeki revizyonun bir parçası olarak atanan PPK’nın yeni üyelerinin faiz oranını yüzde 10 kadar artırma ve diğer parasal sıkılaştırma tedbirlerini hızlandırma eğiliminde olduklarını belirtti.

Paylaşın

Dikkat Çeken İddia: Merkez Bankası Yüzde 10 Faiz Artışını Görüştü

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) yeni üyelerinin faiz oranını yüzde 10 kadar artırma ve diğer parasal sıkılaştırma tedbirlerini hızlandırma eğiliminde oldukları öne sürüldü.

PPK’nın 21 Eylül toplantısında değerlendirilecek sert artışın Temmuz ve Ağustos aylarında aylık tüketici enflasyonunun yüzde 9’u aşması yanı sıra para politikasının etkinliğini engelleyen diğer faktörlerden kaynaklanabileceğini iddia edildi.

Türkiye piyasalarında gözler perşembe günü açıklanacak Merkez Bankası faiz kararına çevrildi. Geçtiğimiz ay 750 baz puanlık artışla faizi yüzde 25’e çıkaran Merkez Bankası’nın bu ay daha büyük nobranlı bir faiz artışını tartıştığına yönelik kulis bilgisi geldi.

Ekonomist Mustafa Sönmez, Al-Monitor’da kaleme aldığı yazıda Merkez Bankası’nın 1000 baz puanlık faiz artışını görüştüğü bilgisini paylaştı. Merkez Bankası’nın 1000 baz puanlık faiz artışını gerçekleştirmesi halinde faiz oranı yüzde 35’e yükselecek.

Sönmez yazısında “Fiyat artışlarının yeniden hızlanmasıyla alarma geçen merkez bankası yetkilileri, yüzde 10 (1.000) puana kadar faiz artırımının enflasyonla mücadele için parasal sıkılaştırmanın kaçınılmaz bir parçası olduğuna inanıyorlar” dedi.

Bankanın Para Politikası Kurulu’na (PPK) yakın kaynaklar Al-Monitor’a, komitenin 21 Eylül toplantısında değerlendirilecek sert artışın Temmuz ve Ağustos aylarında aylık tüketici enflasyonunun yüzde 9’u aşması yanı sıra para politikasının etkinliğini engelleyen diğer faktörlerden kaynaklanabileceğini söyledi.

Sönmez’in aktardığına göre kendini ” Yüksek faizin düşmanı” olarak ilan eden Erdoğan ve yakın çevresinin yeni bir büyük faiz artırımına onay verip vermeyeceği bilinmiyor; ancak kaynaklar Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin ardından ülkenin ekonomi yönetimindeki revizyonun bir parçası olarak atanan PPK’nın yeni üyelerinin faiz oranını yüzde 10 kadar artırma ve diğer parasal sıkılaştırma tedbirlerini hızlandırma eğiliminde olduklarını belirtti.

Kur Korumalı Mevduat’ta komisyon uygulaması sona erdi

Öte yandan Merkez Bankası dikkat çeken bir karara imza attı. Karara göre, kur korumalı hesapların TL mevduat sayıldığı komisyon uygulaması sona erdi. TCMB’nin bankalara gönderdiği uygulama talimatına göre, (gerçek kişiler için) TL payı artış hedefi yükseltildi.

Bloomberg’in haberine göre, TCMB, ağustos ayında menkul kıymet ve zorunlu karşılık uygulamalarında kur korumalı hesapların TL mevduata dahil olduğu TL payı rasyosunu yürürlükten kaldırmış, yerine kur korumalı hesapları TL mevduat olarak dikkate almayan ve standart yerel para olan TL mevduatın toplam mevduat içindeki payını artırmayı hedefleyen yeni bir TL payı rasyosu getirmişti.

TL’ye geçişlerin hızlandığını gösteren veriler doğrultusunda gerçek kişiler için aylık yüzde 2 olarak belirlenen TL payı artış hedefi, yüzde 2,5’e yükseltildi.

Ayrıca, TL’ye geçiş ve yenileme ile TL payı hesaplamalarında revizyona gidildi. TL’ye geçiş ve yenileme oranında eksik kalan kısmın gerçek kişi dönüşüm hesaplarıyla tamamlanması mümkün hale getirildi.

Ağustos ayında menkul kıymet ve zorunlu karşılık uygulamalarında yürürlükten kaldırılan eski TL payı rasyosuna göre komisyon uygulaması da sona erdirildi. Komisyon uygulamasında, TL’ye geçiş ve yenileme oranları belirleyici olacak.

Uygulama talimatına göre, TL’ye geçiş ve yenileme oranı yüzde 100’ün altında olan bankalara yıllık yüzde 8 oranında, yüzde 100’ün üzerinde olan bankalara ise yıllık en fazla yüzde 4 olacak şekilde TL’ye geçiş oranına göre komisyon uygulanacak.

İhracat, yatırım ve KOBİ kredilerinde 50 bin TL’nin üzerinde kredi kullandırılması durumunda kredinin belirlenen harcama alanlarında kullanıldığının belgelenmesi gerekiyor, aksi takdirde bankalar kredinin yüzde 30’u oranında menkul kıymet tesis ediyor ve bu krediler kredi büyümesi sınırına dahil oluyor.

Kredi akışını rahatlatmak amacıyla bu krediler için fatura muafiyet sınırı 250 bin TL’ye yükseltildi.

Paylaşın

Dikkat! Kredilerde Faizler 2 Katına Çıktı

14 ve 28 Mayıs seçimleri sonrası Mehmet Şimşek’in ekonomi ve maliye politikalarından tam sorumlu bakan olarak atanmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 25’e çıkardı.

Merkez Bankası’nın (TCMB) bu ay faizleri yüzde 30 seviyesine çekmesi beklenirken, ihtiyaç, taşıt, konut ve ticari kredilerde faizler 2 katına çıktı.

Milliyet’te yer alan habere göre, bankalarda ortalama ihtiyaç kredisi faizleri geçen hafta yaklaşık 7 puan daha artarak yüzde 59,71’e ulaştı. İhtiyaç kredisi faizlerinde iki haftalık yükseliş 13 puanı aştı. Böylece seçim öncesi yüzde 30’larda bulunan ihtiyaç kredisi faizleri, dört ayda iki katına çıkmış oldu.

Geçen hafta ortalama taşıt kredisi faizleri de yaklaşık 10 puanlık yükselişle yüzde 46,46’ya çıktı. Seçim öncesi yüzde 20 seviyelerinde bulunan taşıt kredilerinde faiz 2 kattan fazla artmış oldu.

Seçim öncesinde limit düşük tutulsa da yüzde 16’ları gören ortalama konut kredisi faizleri de geçen hafta yüzde 38,85’e yükseldi. Seçim öncesinde uygulanan faiz tavanıyla birlikte yüzde 14’e kadar gerileyen ortalama ticari kredi faizleri de geçen hafta yüzde 40,87’ye ulaştı. Ticari kredi faizleri seçim öncesine göre üçe katlanmış oldu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in konut kredileri için verdiği sıkılaşma mesajının ardından gözler konut piyasasına çevrildi. Sektör temsilcileri konutta kredi kullanımı zaten düşük olduğu için düzenlemelerin etkisinin sınırlı kalacağı görüşünde. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonla mücadele için başta konut ve otomotiv olmak üzere kredilerde sıkılaşma mesajı verdi.

Konut kredilerine yönelik ilk sıkılaşma adımı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 24 ağustos tarihinde atılmıştı. BDDK yayınladığı düzenleme ile 2. konutta kredi değer oranını yüzde 75 daraltmıştı. Sektör temsilcileri kredi kullanımındaki düşüşün faizlerin artmasıyla başladığını, BDDK düzenlemesi ile pekiştiğini ifade ediyor. Bu nedenle son açıklamanın piyasa etkisinin sınırlı kalması bekleniyor.

TSKB Gayrimenkul Derneği Başkanı Makbule Yönel Maya, “2022 yılı itibarıyla başlayan bir konut kredilerinde sıkılaşma politikası vardı. Tarihin en düşük ipotekli satışlarını yüzde 19 ile 2022’de gördük. Bu oran 2023’te yüzde 20. Buradaki etki bir miktar yavaşlatıcı olacaktır özellikle yatırım amaçlı olanlarda. Ama çok ciddi bir etki öngörmüyorum çünkü kredili satışlar yılbaşından itibaren zaten çok sakindi.” değerlendirmesinde bulundu.

Konut kredilerinde özel bankalar ve kamu bankaları arasındaki faiz makası da daralıyor. Kamu bankaları konut kredi faizi konusunda avantajlı olma pozisyonunu değiştiriyor.

Kamu ve özel bankaların konut kredilerinin birbirine yaklaştığını söyleyen Maya, “Yılın başında özel bankalar aylık %2 seviyesinde faizle başlamıştı. Artık 2-3 arasını konuşuyoruz. Artık kamu özel farkını konuşamıyor olacağız. Bakan beyin açıklamasını destekler nitelikte kamu bankalarında da faiz oranı artırıldı” dedi.

Paylaşın

Ekonomistlerden “Merkez Bankası Faizi Yüzde 30’a Yükseltecek” Tahmini

Merkez Bankası’nın (TCMB) bu ay faiz oranlarını yüzde 30’a çekileceği tahmin ediliyor. Banka, geçen ay enflasyonla mücadelede yeni bir kararlılık sinyali olarak görülen 750 puanlık bir artışa gitmişti.

Standard Chartered ekonomisti Farooq Pasha bir müşteri notunda, şu ana kadarki sıkılaştırma döngüsünün “para politikası yoluyla ekonomiyi istikrara kavuşturma kararlılığına işaret ettiğini” söyledi ve 500 puanlık bir artış öngördü.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) önümüzdeki hafta 500 baz puanlık bir faiz artışı daha yapması bekleniyor.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına ilişkin ankete katılan yerli ve yabancı ekonomistler, faiz oranlarının yüzde 30’a çekileceğini tahmin ediyor.

Reuters anketine katılan 16 finans kurumunun yaptığı tahminlerin ortalamasına göre faiz oranı yüzde 25’ten yüzde 30’a yükseliyor.

AA Finans’ın 21 Eylül Perşembe günü düzenlenecek MB’nin PPK toplantısına yönelik beklenti anketi de 19 ekonomistin katılımıyla sonuçlandı ve tahminlerin ortalaması 500 baz puan artış yönünde oldu.

TCMB, geçen ay enflasyonla mücadelede yeni bir kararlılık sinyali olarak görülen 750 puanlık bir artış yapmıştı.

Türkiye’de faizleri düşürme politikası, 2021’in sonlarında lirada tarihi bir değer kaybına yol açmış ve geçen yıl enflasyonun yüzde 85’e kadar yükselmesine neden olmuştu.

Seçimlerden sonra ekonomi ve faiz politikaları Mehmet Şimşek yönetiminde değişti. Faizler o zamandan bu yana 1.650 baz puan arttı ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan enflasyona karşı daha fazla sıkılaştırma sözü verdi.

Reuters anketine göre, ekonomistler devam eden parasal sıkılaştırmanın politika faizini yıl sonuna kadar yüzde 35’e yükseltmesini beklerken, tahminler yüzde 30 ile yüzde 40 arasında değişiyor.

Standard Chartered ekonomisti Farooq Pasha bir müşteri notunda, şu ana kadarki sıkılaştırma döngüsünün “para politikası yoluyla ekonomiyi istikrara kavuşturma kararlılığına işaret ettiğini” söyledi ve 500 puanlık bir artış öngördü.

Türkiye yılsonu enflasyon tahminini yüzde 65’e yükselterek ekonomik büyüme tahminlerini düşürmüştü. Merkez Bankası faiz kararını 21 Eylül’de Türkiye saati ile 1200’de açıklayacak.

(Kaynak Euronews Türkçe)

Paylaşın

Kısa Vadeli Dış Borç 165,8 Milyar Dolara Yükseldi

Kısa vadeli dış borç stoku, temmuz ayında 2022 yıl sonuna göre yüzde 11,2 oranında artarak 165,8 milyar dolara yükseldi. Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku ise 210 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Temmuz ayında bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4 artışla 64,8 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 1,1 oranında arttı ve 54,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri Temmuz 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Temmuz sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2022 yıl sonuna göre yüzde 11,2 oranında artışla 165,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4,0 oranında artarak 64,8 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 1,1 oranında artarak 54,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2022 yıl sonuna göre yüzde 7,9 oranında artarak 11,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 4,4 oranında azalarak 20,7 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 12,9 oranında artışla 19,0 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 3,2 oranında artışla 13,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2022 yıl sonuna göre yüzde 0,5 oranında azalarak 48,5 milyar  dolar seviyesinde gerçekleşti.

Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2022 yıl sonuna göre yüzde 10,8 oranında artarak 32,0 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 0,0 oranında azalarak 87,4 milyar dolar oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 23,6 oranında artarak 91,9 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 1,7 oranında azalarak 72,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

2022 yıl sonunda 676 milyon dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2023 Temmuz sonu itibarıyla 914 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 236 milyon dolar olarak gerçekleşti.

2023 Temmuz sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 48,4’ü dolar, yüzde 25,2’si Euro, yüzde 9,1’i TL ve yüzde 17,3’ü diğer döviz cinslerinden oluştu. 2023 Temmuz sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 210,0 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Söz konusu stokun 16,7 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluşmaktadır. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 19,9, Merkez Bankası’nın yüzde 22,1, özel sektörün ise yüzde 58,0 oranında paya sahip olduğu gözlemlendi.

Paylaşın

Avrupa Merkez Bankası Faizleri Rekor Seviyelere Yükseltti

Avrupa Merkez Bankası (AMB), refinansman faizi yüzde 4,50’ye, mevduat faizi ise yüzde 4’e yükseltti. AMB, 2022 yılının Temmuz ayından bu yana art arda onuncu kez politika faizlerini artırmış oldu.

Haber Merkezi / AMB Başkanı Christine Lagarde faiz kararı sonrası düzenlediği basın toplantısında, çekirdek enflasyona ilişkin birçok göstergenin gerilemeye başladığını belirterek, “Enerji ve gıda enflasyon açısından yukarı yönlü riskleri oluşturuyor. Zayıflayan talep ise enflasyon açısından aşağı yönlü risk oluşturuyor. Kredi dinamikleri zayıfladı, faiz oranları yükseldi.” dedi.

Enflasyonu zamanla yüzde 2’lik hedefe indirme konusunda kararlı olduklarını vurgulayan AMB Başkanı, mevcut faiz oranlarının yüzde 2’lik hedef açısından yardımcı olacağını ve AMB’nin ihtiyaç duyulması durumunda tüm araçlarını gözden geçirmeye hazır olduğunu  vurguladı. Lagarde, “AMB faizleri zirveye ulaştı diyemeyiz” ifadesini kullandı.

Merkezi Almanya’nın Frankfurt kentinde olan Avrupa Merkez Bankası (AMB) temel politika faiz oranlarını bir kez daha 25 puan artırdı. Böylelikle refinansman faizi yüzde 4,50’ye, mevduat faizi ise yüzde 4’e yükselmiş oldu.

AMB aldığı bu kararla, Euro Bölgesi’nde yaşanan konjonktürel durgunluğa rağmen, 2022 yılının Temmuz ayından bu yana art arda onuncu kez politika faizlerini artırmış oldu. Bankaların, AMB’den çekeceği kredinin faizi olan refinansman faizi, Ağustos 2001’den bu yana ilk kez yüzde 4,50’ye çıktı. Bankaların, AMB’de tuttuğu mevduatlarına uygulanan yüzde 4 oranındaki faiz ise, Euro’nun yürürlüğe girdiği 1999’dan bu yana en yüksek faiz oranı oldu.

Alınan bu kararla, tasarruflarını bankalara yatıranların daha fazla faiz alma umudu artmış oluyor. Diğer yandan çekilecek kredilere uygulanacak faiz de büyük olasılıkla yükselecek.

AMB’den yapılan açıklamada, Banka’nın 3 temel politika faizini 25 baz puan artırma kararı aldığı, 20 Eylül’den itibaren refinansman faizinin yüzde 4,50’ye, mevduat faizinin yüzde 4’e ve marjinal fonlama faizinin de yüzde 4,75’e yükseltildiği kaydedildi.

Euro Bölgesi’nde enflasyonun çok uzun süre yüksek seyretmesinin beklendiği aktarılan açıklamada, AMB’nin, orta vadede yüzde 2 olan enflasyon hedefini yakalamakta kararlı olduğu belirtildi. Açıklamada, faiz artışı kararının enflasyon hedefini yakalamak için alındığına dikkati çekildi.

AMB Yönetim Konseyi’nin, piyasalardaki gelişmeleri yakından izlediğine işaret edilen açıklamada, faiz oranı kararlarının, gelen ekonomik ve mali veriler, temel enflasyon dinamikleri, para politikası aktarımının gücü ve enflasyon görünümüne ilişkin değerlendirmeye dayanacağı bildirildi.

Ancak Euro Bölgesi’ndeki güncel enflasyon verileri bu hedefin oldukça uzağında. Euro kullanan 20 ülkede, son olarak Ağustos ayında da fiyat artışlarında önemli bir yavaşlama kaydedilmedi. Avrupa İstatistik Dairesi (Eurostat) ilk tahminlerine göre, Ağustos 2023 için Euro Bölgesi’ndeki yıllık enflasyon yüzde 5,3 olarak açıklanacak.

Temmuz ayında yıl sonu için yüzde 5,4’lük bir enflasyon tahmininde bulunan Avrupa Merkez Bankası, bu tahminini revize ederek, sene sonunda enflasyonun yüzde 5,6 olacağı öngörüsünü kamuoyu ile paylaştı. AMB’nin güncel tahminlerine göre enflasyon 2024’te yüzde 3,2, 2025’te ise yüzde 2,1 olarak açıklanacak ve fiyat istikrarı için belirlenen yüzde 2 hedefine neredeyse ulaşılmış olacak.

AMB, Euro Bölgesi’ndeki ekonomik büyümeye dair tahminlerini de duyurdu. Buna göre sene sonunda yüzde 0,7’lik bir büyüme bekleniyor. Bu rakamın 2024 sonunda ise yüzde 1 olacağı tahmin ediliyor. Yüksek enflasyonun özel tüketimi olumsuz etkilemesi, uzmanlar tarafından ekonomik büyümenin en büyük el frenlerinden biri olarak nitelendiriliyor.

AMB Başkanı Christine Lagarde faiz kararı sonrası düzenlediği basın toplantısında, ekonomik büyümenin üçüncü çeyrekte de zayıf göründüğünü ancak ivmenin zamanla yükseleceği umudunu dile getirdi.

Lagarde, “İstihdam piyasası şimdiye kadar sağlam göründü. İstihdam büyümesindeki ivme yavaşlıyor. Hizmetler sektörü daha az istihdam yaratıyor.” dedi. Hükümetlerin mali destekleri geri çekmesi gerektiğini savunan ve mali politikaların ekonomileri daha verimli hale getirmesi gerektiğini kaydeden Lagarde, AB yönetişim çerçevesinin bu yıl sonuna kadar tamamlanmasını istedi.

Lagarde enflasyonla ilgili olarak yaptığı açıklamada, çekirdek enflasyona ilişkin birçok göstergenin gerilemeye başladığını belirterek, “Enerji ve gıda enflasyon açısından yukarı yönlü riskleri oluşturuyor. Zayıflayan talep ise enflasyon açısından aşağı yönlü risk oluşturuyor. Kredi dinamikleri zayıfladı, faiz oranları yükseldi.” dedi.

Enflasyonu zamanla yüzde 2’lik hedefe indirme konusunda kararlı olduklarını vurgulayan AMB Başkanı, mevcut faiz oranlarının yüzde 2’lik hedef açısından yardımcı olacağını ve AMB’nin ihtiyaç duyulması durumunda tüm araçlarını gözden geçirmeye hazır olduğunu  vurguladı. Lagarde, “AMB faizleri zirveye ulaştı diyemeyiz” ifadesini kullandı.

Paylaşın

Özel Sektörün Yurt Dışı Kredi Borcu 155,2 Milyar Dolar

Özel sektörün yurt dışı kredi borcu, temmuz sonu itibarıyla, 155,2 milyar dolar oldu. Vadeye göre incelendiğinde, uzun vadeli kredi borcu 146,3 milyar, kısa vadeli kredi borcu ise 9,0 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği gözlemlendi.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcu Gelişmeleri Temmuz 2023 raporunu yayınladı

Buna göre; Temmuz sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, 2022 yıl sonuna göre 2,6 milyar dolar azalarak 155,2 milyar dolar oldu. Vadeye göre incelendiğinde, 2022 yıl sonuna göre, uzun vadeli kredi borcunun 3,4 milyar dolar azalarak 146,3 milyar dolar; kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 828 milyon ABD doları artarak 9,0 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleştiği gözlemlendi.

Borçluya göre dağılıma bakıldığında, uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, bir önceki yıl sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmalarının 48 milyon dolar azaldığı, tahvil ihracı biçimindeki borçlanmalarının ise 1,1 milyar dolar azalışla 12,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği gözlemlendi.

Aynı dönemde, bankacılık dışı finansal kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 88 milyon dolar artmış, tahvil stoku ise 1,2 milyar dolar azalarak 1,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Söz konusu dönemde, finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmalarının 344 milyon dolar azaldığı, tahvil stokunun ise 898 milyon dolar azalarak 8,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği gözlemlendi.

Kısa vadeli kredi borcuna ilişkin olarak ise, 2022 yıl sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmaları 39 milyon dolar artışla 5,1 milyar dolar; finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları ise 601 milyon dolar artışla 1,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti

Alacaklıya göre dağılım incelendiğinde, uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, Temmuz sonu itibarıyla tahvil hariç özel alacaklılara olan borç, bir önceki yıl sonuna göre 1,4 milyar dolar artarak 103,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Kısa vadeli kredi borcuna ilişkin olarak ise, tahvil hariç özel alacaklılara olan borcun bir önceki yıl sonuna göre 376 milyon dolar artarak 7,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği gözlemlendi.

Döviz kompozisyonuna bakıldığında, 146,3 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 58,7’sinin dolar, yüzde 36,5’inin Euro, yüzde 2,0’ının Türk lirası ve yüzde 2,8’inin ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu ve 9,0 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli kredi borcunun ise yüzde 39,2’sinin dolar, yüzde 36,8’inin Euro, yüzde 17,5’inin Türk lirası ve yüzde 6,5’inin diğer döviz cinslerinden oluştuğu görüldü.

Sektör dağılımı incelendiğinde, Temmuz sonu itibarıyla, 146,3 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli toplam kredi borcunun yüzde 34,9’unu finansal kuruluşların, yüzde 65,1’ini ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturdu.

Aynı dönemde, 9,0 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli toplam kredi borcunun yüzde 75,5’ini finansal kuruluşların, yüzde 24,5’ini ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturdu. Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, Temmuz sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, 1 yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplam 43,4 milyar dolar tutarında olduğu gözlemlendi.

Paylaşın

Merkez Bankası Duyurdu: Temmuz Ayında Cari Açık 5,5 milyar dolar

Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, cari işlemler hesabı temmuz ayında 5 milyar 466 milyon dolar açık verdi. 12 aylık cari açık ise, 58.5 milyar dolar olarak kaydedildi.

Haber Merkezi / Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı, temmuzda 10 milyar 477 milyon dolar oldu. Bu dönemde hizmetler dengesi kaynaklı girişler 5 milyar 999 milyon dolar, seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler de 4 milyar 795 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Birincil gelir dengesi ve ikincil gelir dengesi kaleminde sırasıyla, 903 milyon dolar ve 85 milyon dolar net çıkış kaydetti. Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 392 milyon dolar olarak kaydedildi. Yurtdışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak, bankalar 353 milyon doları net borçlanma gerçekleştirdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), temmuz ayına ilişkin ödemeler dengesi istatistiklerini yayımladı.

Buna göre, temmuz ayında cari işlemler hesabı 5 milyar 466 milyon dolar açık verdi.  Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise, 717 milyon dolar fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 10 milyar 477 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Hizmetler dengesi kaynaklı girişler 5.999 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 4.795 milyon dolar olmuştur.

Birincil gelir dengesi ve ikincil gelir dengesi kalemleri sırasıyla 903 milyon dolar ve 85 milyon dolar net çıkış kaydetmiştir.

Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 392 milyon dolar olarak kaydedilmiştir.

Portföy yatırımları 1.160 milyon dolar tutarında net giriş kaydetmiştir. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetleri piyasalarında sırasıyla 734 milyon dolar ve 18 milyon dolar net alış yaptığı görülmektedir.

Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak, bankalar 353 milyon dolar net borçlanma gerçekleştirmiştir.

Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 942 milyon dolar net azalış kaydetmiştir.

Yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 1.186 milyon dolar net artış, Türk lirası cinsinden 206 milyon dolar net azalış olmak üzere toplam 980 milyon dolar net artış kaydetmiştir.

Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak Genel hükümet, bankalar ve diğer sektörler sırasıyla 35 milyon dolar, 483 milyon dolar ve 181 milyon dolar net geri ödeme gerçekleştirmiştir.

Resmi rezervlerde bu ay 2.778 milyon dolar net artış olmuştur.”

Paylaşın

Fitch Ratings, Türkiye’nin Kredi Notunu 2 Yıl Sonra ‘Negatif’ten ‘Durağan’a Çıkardı

ABD merkezli kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu “B” olarak teyit ederken, not görünümünü 2 yıl sonra “negatif”ten “durağan”a çıkardı. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s da, Türkiye’nin kredi notunun yükselebileceği sinyalini verdi.

S&P Global ise eylül ayı sonunda güncelleme yapacak. “Seçimlerden bu yana gördüğümüz adımlar umut verici ama sorunlar da bir hayli karmaşık,” ifadelerini kullanan Hornung, enflasyonun bu yıl yüzde 65’e yükselmesini beklediklerini ve başa çıkılması zor bir dizi dengesizlik olduğunu belirtti.

Fitch Ratings, görünümün durağana revize edilme nedenine dair açıklamasında, “kısa vadeli makro-finansal istikrar risklerini azaltan ve ödemeler dengesi baskılarını hafifleten daha geleneksel ve tutarlı bir politika karışımına dönüşü yansıtıyor” ifadelerine yer verdi.

TCMB’nin politika faizini 2023 sonuna kadar yüzde 35’e çıkaracağını ve 2024’te de bu seviyede kalacağını belirten Fitch para politikası sıkılaştırmasının gelecekteki hızı ve süresi konusunda yüksek belirsizlikler olduğuna dikkat çekti.

Yüksek enflasyonun en büyük risk ve zorluk olmaya devam ettiği belirtilen raporda yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 65 oldu. Açıklamada “Büyümenin 2023’te yüzde 4,3, 2024’te yüzde 3 olmasını bekliyoruz” tahminine yer verildi.

Brüt uluslararası rezervlerin Mayıs ayının ortasından bu yana gözle görülür ölçüde toparlanma kaydettiği, 2023 yılı sonuna kadar 115 milyar dolara ulaşabileceği öngörüldü.

Fitch’in olası not yükselmesini sağlayabilecek faktörlere de değinilen açıklamada, mevcut politika normalleştirme ve yeniden dengelenme sürecinin sürdürülebilirliğine olan güvenin artması, bunun sonucunda enflasyonda sürekli bir düşüş de dahil olmak üzere makroekonomik istikrarın iyileşmesinin pozitif etki yapabileceği belirtildi.

Açıklamada, cari işlemler açığının sürekli daralması, sermaye girişlerinin artması, uluslararası rezervler düzeyinde ve bileşiminde iyileşmeler ve dolarizasyonun azalması nedeniyle dış kırılganlıklardaki azalmanın olası not artırımına neden olabileceği bildirildi.

Fitch, 2021 yılının Aralık ayında not görünümünü negatife düşürmüş, geçen sene Temmuz ayında da kredi notunu B+’dan B’ye indirmişti.

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s da, seçimlerden sonra geleneksel ekonomi politikalarına dönüşün faydalarının görülmeye başlanacağını belirterek, buna bağlı kalması halinde Türkiye’nin kredi notunun da yükselebileceği sinyalini verdi.

Türkiye’nin kredi notu 3 büyük derecelendirme kuruluşu tarafından son yıllarda izlenen geleneksel olmayan para politikaları ve yaşanan kur krizleri nedeniyle yatırım yapılamaz seviyeye düşürülmüştü.

Reuters’a konuşan Moody’s analisti Dietmar Hornung, politikalardaki yöntem değişikliğinin kredi görünümü açısından kesinlikle pozitif olduğunu belirtti fakat hala bazı önemli belirsizliklerin bulunduğunu vurguladı.

Türkiye’nin kredi notunu B3 görünümünü de sabit olarak belirleyen Moody’s, kredi notunu güncellemesini aralık ayında yapacak.

ABD merkezli S&P Global ise eylül ayı sonunda güncelleme yapacak. “Seçimlerden bu yana gördüğümüz adımlar umut verici ama sorunlar da bir hayli karmaşık,” ifadelerini kullanan Hornung, enflasyonun bu yıl yüzde 65’e yükselmesini beklediklerini ve başa çıkılması zor bir dizi dengesizlik olduğunu belirtti.

Hornung “Kredi görünümümüz normal ve aşağı yönlü bir risk görmüyoruz, ama değişimin pozitif etkilerini görmemiz zaman alacaktır,” ifadelerini kullandı. Kredi notu ve görünümünde olası bir değişimin zamanlaması sorulduğunda ise Hornung bunun bir kısa mesafe koşusu değil maraton olduğu şeklinde cevap verdi.

Paylaşın