Dikkat Çeken Araştırma: Karın Tokluğuna Hayat

Zincir market cari fiyatları baz alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin gıda masrafları için harcaması gereken miktar yani açlık sınırı 16 bin 646 liraya yükseldi. 

Haber Merkezi / Başka bir ifadeyle asgari ücret yalnızca bir ailenin gıda masraflarını karşılıyor.

İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) “Kent Gündemi Serisi”nin son raporu ”Enflasyonun Sofra Hali: Türkiye’de ve İstanbul’da Gıda Enflasyonu ” yayınlandı. Raporda öne çıkan bölümler şöyle:

“2017 – 2018 döneminde kişi başı tüketilen sebze miktarı 283,1 kg iken, bu miktar 2022 – 2023 döneminde 261,7 kg’ye düştü. 2010 yılında nüfusun yüzde 69,4’ü her gün en az bir kere sebze veya salata tüketirken bu oran 2022 yılında yüzde 41,2’ye indi.

2010’da nüfusun yüzde 57’si her gün bir kere veya daha fazla meyve tüketirken bu oran 2022 yılında yüzde 36,5’e geriledi. Ocak 2021 tarihinde pazarda 1 kg soğan 1 lira 88 kuruşken, Ocak 2024’te 17 lira oldu. Aynı dönemde 1 kg patatesin fiyatı 1 lira 88 kuruştan 21 liraya, domatesin kilosu da 5 liradan 34,9 liraya çıktı.

Yüksek enflasyon nedeniyle bakliyat fiyatları da cep yakmaya başladı. Ocak 2021 tarihinde pazarda 1 kilo pirinç 7,6 lirayken Ocak 2024’te 1 kg pirinç 48,5 liraya ulaştı. Bu dönemde nohutun kilosu 10.3 liradan 76 liraya, kuru fasulyenin kilosu 13,7 liradan 84 liraya ulaştı.

2024 yılında et ürün gruplarında yıllık fiyat artışı bir önceki yıla göre yüzde 107.79 oranında artış gösterdi. Önceki yıla göre dışarıda yemek yemenin maliyeti yüzde 106.5 oranında arttı.

Dünya Bankası araştırmasına göre nominal gıda enflasyonunun en yüksek görüldüğü ülke Arjantin olurken, Arjantin’i sırasıyla Zimbabwe, Türkiye, Venezuela, Lübnan, Filistin, Myanmar, Mısır, Sierra Leone, Nijerya takip ediyor.

2024 yılı mart ayında BİSAM tarafından TÜİK, İstanbul Halk Ekmek, zincir market cari fiyatları baz alınarak yapılan araştırmaya göre dört kişilik bir aile için açlık sınırı 16 bin 646 liraya ulaştı. Bu sınır ailenin sadece gıda masraflarından oluşuyor. Yani asgari ücret bir ailenin yalnız gıda masraflarına yetiyor.

İstanbullular gıda enflasyonu nedeniyle aldıkları gıda ürünü çeşidini ve miktarını azaltıyor. Gıda enflasyonu nedeniyle pazarlardan kalan ürünleri almak için semt pazarları çıkışını bekleyen İstanbulluların sayısı gün geçtikçe artıyor.”

Gıda enflasyonu

1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 1966 yılında Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Konvansiyonu’nun 11’inci maddesi ile yasal koruma altına alınan gıda hakkı, insan haysiyeti kavramından kaynaklanan temel bir hak olarak tanımlanmaktadır.

İnsan hakkı olarak değerlendirilen sağlıklı ve yeterli gıdaya erişim, insan hakları sözleşmeleri ile devletlerin yükümlülükleri olarak belirlenmiştir. Gıda hakkı çerçevesinde devletlere mevcut kaynaklarını maksimum düzeyde kullanarak vatandaşlarına yeterli beslenme imkanı sağlama görevi verilmiştir.

Gıda maddelerinde arzın yetersiz olmasına karşılık talep fazlalığı ve buna karşılık sürekli artan gıda fiyatları gıdaya erişimi zorlaştırmaktadır. Gıdaya erişim konusunda yaşanan sorunlar ise küresel bir endişe ortamının oluşmasına neden olmaktadır.

Bu gerçekliği daha iyi anlamak ve gıda enflasyonunun daha iyi anlaşılması için enflasyonun bilinmesi gerekmektedir. Enflasyon temel olarak ürün fiyatlarının genel seviyesindeki sürekli artış olarak tanımlanabilir. Enflasyonun yükselmesi paranın alım gücünü azaltırken, enflasyonun düşmesi ise insanların alım güçlerinin artmasını sağlamaktadır.

Gıda enflasyonu ise bir ülkenin tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) gıda kalemlerinde oluşan fiyat artışları anlamına gelmektedir.5 Gıda enflasyonu ekonomide yapısal bir sorun teşkil etmektedir. Temel olarak gıda enflasyonuna neden olan arz ve talep yönlü etkenler bulunmaktadır:

Gıda enflasyonuna neden olan arz yönlü etkenleri; iklim değişikliği, çevresel ve iklimsel koşullarla değişen hasat miktarı ve stok düzeyindeki değişiklikler olarak sıralamak mümkündür.

Gıda enflasyonuna neden olan talep yönlü nedenler ise; gelir, üretim ve nüfusta meydana gelen değişikliklerdir

Kentleşme, döviz kuru dalgalanmaları, petrol fiyatları, ticareti ve ihracatı kısıtlayan politikalar, finansal piyasalarda ortaya çıkan belirsizlik ve spekülasyonlar, tedarik zinciri kesintileri, hammadde kıtlığı, artan enerji maliyetleri ve makroekonomik faktörlerdeki değişim genel olarak gıda enflasyonunun oluşmasında fazlasıyla etkili olmaktadır.

Gıda enflasyonu, ekonomi ve tüketicilerin refahı üzerinde doğrudan etkili olduğundan birçok ülke için endişe kaynağı olmaktadır. Küresel ölçekte bir sorun olmasına rağmen bazı ülkeler gıda enflasyonundan daha fazla etkilenmektedir. Özellikle küresel pazarda gıda ihracatçısı olan, para birimi gün geçtikçe değer kaybeden ve düşük milli gelire sahip birçok ülke gıda fiyatları yükselmesi ve alım gücünün azalması problemi ile mücadele etmektedir.

Bunlarla birlikte, gıda enflasyonunun bazı ülkeleri daha fazla etkilemesinin sebepleri arasında diğer ekonomik sorunlar, tarımsal ve politik faktörler rol oynamaktadır. Gıda enflasyonu gıda üreticisi yoksul haneler dışında gelir dağılımında sorunlara neden olmakta, gelir adaletsizliği ve yoksulluğun etkilerini de artırmaktadır.

Gıda enflasyonunun ekonomiye olduğu kadar sosyal hayata da etkileri bulunmaktadır. En fazla alt ve orta gelir gruplarını etkileyen bu enflasyon ile haneler bütçelerinden büyük bir kısmı gıda harcamalarına aktarmakta, hatta zamanla bazı temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak duruma gelmektedir.

Gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle yetersiz beslenen ülkelerde verim kaybı yaşanmakta; bu verim kaybı da, Gayrisafi Yurt İçi Hasılada (GSYH) azalışa neden olmaktadır. Nüfusun büyük kesiminin yoksul olduğu ülkelerde gıda enflasyonu insanların yaşam kalitesini düşürmekte, yetersiz beslenmeye ve açlığa neden olabilmektedir.

Gıda enflasyonu, gıdaya erişimi zorlaştırmakta ve gıda güvencesini de tehdit etmektedir. Gıda güvencesini olumsuz etkileyen faktörlerin başında çatışmalar, iklim krizinin etkileri ve olağanüstü iklim olayları ile ekonomik krizler gelmektedir.

Gıda enflasyonu beslenme açısından da büyük sorunlar yaratmaktadır. Gıda maddelerinin fiyatlarında yaşanan artış ile bireyler öğünlerindeki besin çeşitlerini azaltarak, tek tip ve daha çok karbonhidrat ağırlıklı beslenmek zorunda kalmaktadır. Bu sağlıksız beslenme özellikle çocukların gelişimi üzerinde doğrudan etkili olmakta, obezite ve diyabet gibi rahatsızlıkları da beraberinde getirmektedir.

Gıda fiyatlarının artmasının bireyler üzerindeki bir başka etkisi de gıda kalitesinin bozulması ve bunun sonucunda bireylerin sağlıklarının olumsuz etkilenmesidir. Gıda maddelerinde fiyatların artması ile özellikle yoksul bireyler daha düşük kalitedeki gıda maddelerine yönelmektedir.

Gıdaya yapılan harcamaların artması farklı harcamalara yapılan kısıtlamaları da beraberinde getirmektedir. Temel ihtiyaç dışı görülen sosyal ve kültürel aktiviteler kısıtlanan harcamaların başında gelmektedir. Bu durum ise bireylerin kendilerini kısıtlamalarına, sosyal hayattan izole olmalarına neden olmaktadır.

Böylelikle bireyler sadece yoksullaşmayıp aynı zamanda sosyal hayattan da yoksun kalmaktadır. Dolayısıyla gıda enflasyonunu, alım gücünde yaşanan düşüşü tekil olarak değerlendirmemek, gündelik yaşamdaki alışkanlıkların devamlılığını sağlayabilmek adına oldukça önemlidir.

Paylaşın

Türkiye Ekonomisi İlk Çeyrekte “Tüketerek” Beklentilerin Üzerinde Büyüdü

Türkiye ekonomisi 2024 yılının ilk çeyreğinde yüzde 5,7 büyüme kaydetti. Beklentilerin üzerinde gerçekleşen büyümeye en yüksek katkı 5,5 puanla tüketimden geldi.

Haber Merkezi / Hanehalklarının tüketim harcamaları yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,3 artış kaydetti. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 3,9, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 10,3 arttı.

Mal ve hizmet ihracatı, 2024 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 4 artarken ithalatı yüzde 3,1 azaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yılın ilk çeyreğine ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Buna göre; Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde tüketimin etkisiyle yüzde 5,7 büyüme kaydetti.

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2024 yılı birinci çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat sektörü toplam katma değeri yüzde 11,1, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 5,5, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 5,0, sanayi yüzde 4,9, tarım yüzde 4,6, hizmetler yüzde 4,3, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 3,3, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 2,8, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2,5 ve finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 2,0 arttı.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,4 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2024 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5,8 arttı.

Üretim yöntemiyle GSYH tahmini, 2024 yılının birinci çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 90,0 artarak 8 trilyon 822 milyar 248 milyon TL oldu. GSYH’nin birinci çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 285 milyar 572 milyon oldu.

Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2024 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 7,3 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 3,9, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 10,3 arttı. Mal ve hizmet ihracatı, 2024 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 4,0 artarken ithalatı yüzde 3,1 azaldı.

İşgücü ödemeleri, 2024 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 108,4 arttı. Net işletme artığı/karma gelir yüzde 107,8 arttı. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın birinci çeyreğinde yüzde 37,8 iken, bu oran 2024 yılı birinci çeyreğinde yüzde 42,0 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise geçen yılın birinci çeyreğinde yüzde 40,0 iken, 2024 yılı birinci çeyreğinde yüzde 44,2 oldu.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Hizmet Enflasyonu Yüzde 87,09

Hizmet enflasyonu nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 4,84, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 28,91, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 87,09 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 79,39 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) Nisan 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Hizmet enflasyonu nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 4,84, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 28,91, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 87,09 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 79,39 arttı.

H-ÜFE bir önceki yılın aynı ayına göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 82,10, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 88,82, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 89,24, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 72,96, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 101,91, idari ve destek hizmetlerde yüzde 94,39 arttı.

H-ÜFE bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 3,35, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 5,51 artış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 6,60, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 6,54, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 7,65, idari ve destek hizmetlerde yüzde 4,54 arttı.

Paylaşın

60 Kripto Hizmet Sağlayıcısı MASAK’ın Radarında

Kripto varlıklarla ilgili yapılan denetim çalışmaları hakkında bilgi veren Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanı Hasan Kaynak, 60 civarında kripto hizmet sağlayıcısının MASAK’ın radarında bulunduğunu söyledi ve ekledi:

“Denetimler neticesinde kripto varlık hizmet sağlayıcılarına 100 milyon liraya yakın ceza kesildi. Yasanın çıkmasıyla birlikte bu daha da artacaktır. MASAK ayrıca, geçen yıl 100 milyon dolara yakın kripto varlıklara el konulmasına vesile oldu. Böylece MASAK yurt dışındaki varlıklara da el konulmasını sağlamış olduk”

Kripto varlıkların ilk kez yasal çerçeveye oturtulmasını öngören Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü. Görüşmelerde CHP Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, düzenlemede kripto varlıklarla yapılan işlemlerden vergi alınıp alınmayacağına ilişkin bir madde olmadığını belirterek, vergi konusunda Bakan Yardımcısı Çelik’ten bilgi istedi.

Aynı şekilde komisyonun MHP’li üyesi İsmail Faruk Aksu, İYİ Partili Ümit Özlale, Saadet Partili Selim Temurci ve DEM Partili Hakkı Saruhan Oluç kripto varlıklardan vergi alınması gerektiğini yönünde görüş açıkladılar. AKP Milletvekili İsmail Güneş de kripto varlıklara belirli sınırlar dahilinde mevduatlarda olduğu gibi güvence verilmesi gerektiğini söyledi.

Milletvekillerinin sorularına yanıt veren Hazine Bakan Yardımcısı Osman Çelik, kripto varlıklarla ilgili verginin TBMM’ye getirilen yasa teklifinin konusu olmadığını belirterek, “Ancak sektör temsilcilerinden gelen ısrarlı talep üzerine bu konuda bir çalışma yapılıyor. Yerli ve yabancıyı kaçırmayacak bir düzenleme çalışması yürütüyoruz” dedi.

Yasa teklifini hazırlayan AKP Milletvekili Ömer İleri de, milletvekillerinin vergiyle ilgili sorularına, “Vergi bu yasanın konusu değil. Vergi konusunda ilerleyen süreçlerdeki gelişmeler zaten gündeme gelecektir” şeklinde yanıt verdi.

Sözcü’den Erdoğan Süzer‘in aktardığına göre; MASAK Başkanı Hasan Kaynak da kripto varlıklarla ilgili yapılan denetim çalışmaları hakkında bilgi verdi.

60 civarında kripto hizmet sağlayıcısının MASAK’ın radarında bulunduğunu bildiren Kaynak, “Denetimler neticesinde kripto varlık hizmet sağlayıcılarına 100 milyon liraya yakın ceza kesildi. Yasanın çıkmasıyla birlikte bu daha da artacaktır. MASAK ayrıca, geçen yıl 100 milyon dolara yakın kripto varlıklara el konulmasına vesile oldu. Böylece MASAK yurt dışındaki varlıklara da el konulmasını sağlamış olduk” dedi.

Paylaşın

2024 Yılında Dış Ticaret Açığı 30 Milyar Doları Aştı

2024 yılının ilk dört aylık döneminde ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,7 artarak 82 milyar 839 milyon dolar, ithalat yüzde 9,0 azalarak 113 milyar 81 milyon dolar oldu.

Haber Merkezi / Başka bir ifadeyle 2024 yılının ilk dört aylık döneminde dış ticaret açığı 30 milyar 242 milyon dolar oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dış Ticaret İstatistikleri Nisan 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 artarak 19 milyar 254 milyon dolar, ithalat yüzde 4,0 artarak 29 milyar 117 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Genel ticaret sistemine göre ihracat 2024 yılının ilk dört aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,7 artarak 82 milyar 839 milyon dolar, ithalat yüzde 9,0 azalarak 113 milyar 81 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, nisan ayında yüzde 3,9 azalarak 17 milyar 985 milyon dolardan, 17 milyar 291 milyon dolara geriledi. Nisan ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 2,3 artarak 21 milyar 855 milyon dolardan, 22 milyar 354 milyon dolara yükseldi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı nisan ayında 5 milyar 62 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi yüzde 0,5 azalarak 39 milyar 645 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 77,4 oldu.

Nisan ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,9 artarak 8 milyar 739 milyon dolardan, 9 milyar 863 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Nisan ayında yüzde 68,8 iken, 2024 Nisan ayında yüzde 66,1’e geriledi.

2024 yılının ilk dört aylık döneminde dış ticaret açığı yüzde 30,5 azalarak 43 milyar 539 milyon dolardan, 30 milyar 243 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Ocak-Nisan döneminde yüzde 64,9 iken, 2024 yılının aynı döneminde yüzde 73,3’e yükseldi.

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, nisan ayında imalat sanayinin payı yüzde 94,6, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,3, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,7 oldu. 2024 yılının ilk dört aylık döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94,1, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,9, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,5 oldu.

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, nisan ayında ara mallarının payı yüzde 69,5, sermaye mallarının payı yüzde 13,8 ve tüketim mallarının payı yüzde 16,7 oldu. İthalatta, 2024 yılının ilk dört aylık döneminde ara mallarının payı yüzde 70,3, sermaye mallarının payı yüzde 14,5 ve tüketim mallarının payı yüzde 15,1 oldu.

İhracatta Almanya ithalatta Çin ilk sırada

Nisan ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 483 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 186 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 170 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 876 milyon dolar ile Irak, 861 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 29,0’ını oluşturdu.

Ocak – Nisan döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 6 milyar 708 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 4 milyar 995 milyon dolar ile ABD, 4 milyar 373 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 4 milyar 310 milyon dolar ile İtalya ve 4 milyar 232 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 29,7’sini oluşturdu.

İthalatta Çin ilk sırayı aldı. Nisan ayında Çin’den yapılan ithalat 3 milyar 754 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 327 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 242 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 984 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 331 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,4’ünü oluşturdu.

Ocak – Nisan döneminde ithalatta ilk sırayı Rusya aldı. Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 15 milyar 310 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 13 milyar 981 milyon dolar ile Çin, 8 milyar 524 milyon dolar ile Almanya, 6 milyar 617 milyon dolar ile İtalya, 5 milyar 477 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 44,1’ini oluşturdu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; Nisan ayında bir önceki aya göre ihracat yüzde 3,5 azalırken, ithalat yüzde 5,1 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat aynı kalırken, ithalat yüzde 5,9 arttı.

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Nisan ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,6’dır. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,6’dır. Ocak – Nisan döneminde ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,1’dir. Ocak-Nisan döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,2’dir.

Nisan ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 82,6’dır. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 9,3’tür. Ocak-Nisan döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 79,9’dur. Ocak – Nisan döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 11,2’dir.

Özel ticaret sistemine göre, nisan ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,8 azalarak 17 milyar 310 milyon dolar, ithalat yüzde 3,1 artarak 26 milyar 606 milyon dolar olarak gerçekleşti. Nisan ayında dış ticaret açığı yüzde 13,7 artarak 8 milyar 173 milyon dolardan, 9 milyar 296 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Nisan ayında yüzde 68,3 iken, nisan ayında yüzde 65,1’e geriledi.

Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2024 yılının ilk dört aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,9 artarak 75 milyar 85 milyon dolar, ithalat yüzde 9,5 azalarak 105 milyar 701 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocak – Nisan döneminde dış ticaret açığı yüzde 29,1 azalarak 43 milyar 172 milyon dolardan, 30 milyar 616 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 yılının ilk dört aylık döneminde yüzde 63,1 iken, 2024 yılının aynı döneminde yüzde 71,0’a yükseldi.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Ekonomik Güven Endeksi 98,2 Geriledi

Ekonomik güven endeksi nisan ayında 99 iken, mayıs ayında yüzde 0,8 oranında azalarak 98,2 değerini aldı. Endeksin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekonomik Güven Endeksi Şubat 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Ekonomik güven endeksi Nisan ayında 99,0 iken, Mayıs ayında yüzde 0,8 oranında azalarak 98,2 değerini aldı.

Bir önceki aya göre Mayıs ayında tüketici güven endeksi yüzde 0,1 oranında artarak 80,51 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi yüzde 1,1 oranında azalarak 102,4 değerini, hizmet sektörü güven endeksi aynı düzeyde kalarak 117,1 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 3,3 oranında azalarak 111,7 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 0,3 oranında azalarak 88,3 değerini aldı.

Ekonomik güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir. Endeks, mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır.

Ekonomik güven endeksi hesaplamasında, her bir sektörün ağırlığı o sektörün normalleştirilmiş alt endekslerine eşit dağıtılarak uygulanmakta, güven endekslerine doğrudan uygulanmamaktadır. Bu kapsamda tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeks hesaplamada kullanılmaktadır.

Ekonomik güven endeksinin hesaplamasında kullanılan alt endeksler her ayın ilk iki haftasında derlenen veriler kullanılarak hesaplanmaktadır. Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.

Paylaşın

Fitch’ten Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 40

Türkiye ekonomisine ilişkin açıklama yapan Fitch Ratings, enflasyonun 2024’ün kalan döneminde yavaşlamasını ve yıl sonunda yüzde 40’a ulaşmasını beklediklerini bildirdi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’deki yerel ve bölgesel yönetimlerin (YBY) faaliyet performansının, vergi gelirlerini destekleyen ekonomik büyüme sayesinde zorlu makroekonomik ortama karşı dirençli olmasını beklediklerini bildirdi.

Ancak Fitch, Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra beklenen parasal sıkılaştırmanın reel GSYH büyümesinin 2024’te yüzde 2,8’e düşmesine ve 2025’te yaklaşık yüzde 3’te kalmasına yol açacak olması nedeniyle, YBY’lerin faaliyet performansının yavaşlamasını beklediklerini de vurguladı.

Raporda enflasyonun 2024’te yavaşlamasını ve yıl sonunda yüzde 40’a ulaşmasını beklediklerini bildirdi.

Fitch, raporda şu değerlendirmeleri yaptı: “Nisan 2024’te yüzde 69,8 olan yüksek enflasyon (2023: yüzde 64,8), lirada beklenen değer kaybı ve Ocak 2024’te asgari ücrette yapılacak artışla birlikte Türkiye’deki LRG’lerin faaliyet harcamaları üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek.

Fitch, daha sıkı para politikası nedeniyle enflasyonun 2024’te yavaşlamasını ve yıl sonunda yüzde 40’a ulaşmasını bekliyor. Enflasyonun olumsuz etkilerinin, LRG’lerin faaliyet gelirlerinin sırasıyla yaklaşık yüzde 65 ve yüzde 17’sini oluşturan artan vergi gelirleri ve merkezi hükümetten yapılan transferlerle kısmen dengelenmesini ve faaliyet dengesinin 2023’teki yüzde 39’dan daha düşük olsa da 2027’ye kadar ortalama yüzde 29 olmasını bekliyoruz.

Yerel seçimler öncesinde büyükşehir belediyelerinin planlanan yatırımlarını orta vadede azaltmasını bekliyoruz ve bu durum harcama oynaklığını azaltmaya yardımcı olacaktır. Bununla birlikte, yüksek yurt içi faiz oranları ve kısa lira vadeleri, yeni borçlanma maliyetinin 2023’te yüzde 25’ten 2024’te yüzde 50’nin üzerine çıkarak iki katına çıkması nedeniyle, altyapı yatırımlarını kısmen finanse etmek için borçlanma ihtiyaçlarını daha da zorlaştıracaktır.

Beklenen TL değer kaybı (2024 sonu itibariyle USD/TRY 38) LRG’lerin borçlarını olumsuz etkileyecektir, zira borçlanmalarının ortalama yüzde 60’ından fazlası hedge edilmemiş döviz cinsindendir. Bununla birlikte, 2023-2027 yılları için reyting senaryomuza göre, tahmin edilen dirençli işletme performansı ile desteklenen gelecekteki döviz kuru değer kaybına dayanmak için yeterli boşluk payı olmasını ve bunun da reytingleri sabit tutmasını bekliyoruz.”

(Kaynak: ekonomim.com)

Paylaşın

Şimşek’ten Enflasyonla Mücadelede ‘Zaman, Kararlılık Ve Sabır’ Vurgusu

Enflasyona ilişkin açıklamalarda bulunan Mehmet Şimşek, “Bütün hedefimiz sürdürülebilir yüksek büyüme ve toplumsal refah. En büyük önceliğimiz fiyat istikrarı, adil bir gelir dağılımı açısından fiyat istikrarı çok önemli” dedi ve ekledi:

“Enflasyonun tek haneye indirilmesi çok ciddi bir iş, zaman ve sabır gerektiriyor. Ilk yılımızı geçiş dönemi olarak tanımladık ve bu ay itibarıyla geçiş dönemi sona eriyor. TCMB ne gerekiyorsa yapıyor, çok iyi bir ekibimiz var, sonuç alacağımıza inanıyorum.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Maliye Hesap Uzmanları Vakfı tarafından düzenlenen etkinlikte konuştu. BloombergHT’nin aktardığına göre; Şimşek, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Bütün hedefimiz sürdürülebilir yüksek büyüme ve toplumsal refah. En büyük önceliğimiz fiyat istikrarı, adil bir gelir dağılımı açısından fiyat istikrarı çok önemli. Enflasyonun tek haneye indirilmesi çok ciddi bir iş, zaman ve sabır gerektiriyor.

“Ne gerekiyorsa yapacağız”

Ilk yılımızı geçiş dönemi olarak tanımladık ve bu ay itibarıyla geçiş dönemi sona eriyor. TCMB ne gerekiyorsa yapıyor, çok iyi bir ekibimiz var, sonuç alacağımıza inanıyorum. TCMB ihtiyaç duyarsa likiditeyi çekmek için borçlanacağız. Fazla likidetinin piyasadan çekilmesi için TCMB ile yakın çalışacağız ve ne gerekiyorsa yapacağız.

Bütçe açığının iki haneye gitme ihtimali varken 5.2 ile sınırladık. Cari açık milli gelire oranla yüzde 2,5’in altına inecek. Hedefimiz cari açığı kalıcı bir şekilde yüzde 2,5’in altına indirmek. Kurda istikrar öngörümüz var, bu da dezenflasyonu beraberinde getirecek.”

Paylaşın

Türkiye’nin Kredi Risk Primi Son 4 Yılın En Düşük Seviyesinde: Şimşek’ten Açıklama

Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS / Credit Default Swap) puanı 266 seviyesine geriledi. Böylelikle Türkiye’nin risk primi son 4 yılın en düşük seviyesine geriledi.

Haber Merkezi / Türkiye’nin risk primi geçen sene yaşanan seçim sürecinin ardından düşüş ivmesi yakalamış, seçim öncesinde 700 baz puanı test eden risk primi aralık ayında 300 baz puanın altına kadar gerilemişti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya üzerinden risk primi hakkında açıklamada bulundu. Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Risk primimizi gösteren CDS son 4 yılın en düşük seviyesinde. Son bir yılda risk primindeki iyileşme gelişmekte olan ülkelerde ortalama 50 baz puan iken ülkemizde 400 baz puanın üzerinde gerçekleşti.

Uyguladığımız doğru politikalarla düşen risk primi hem kamunun hem özel sektörün dış borçlanma maliyetlerini azaltırken dış finansmana erişimini de kolaylaştırıyor.”

CDS primi nasıl hesaplanıyor?

Ülkelerin dış borçlanmalarına karşı CDS’leri genelde büyük uluslararası yatırım bankaları sağlıyor ve o ülkelerin borcunu çevirememesi halinde ödemeyi bu banka üstlenmiş oluyor. Bu bankalar da söz konusu ülkenin geri ödeme yeteneğini, makroekonomik koşullarını inceleyerek bir risk oranı belirliyor.

Bu oran belirlenirken uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar önemli bir rol oynasa da bunun dışında da bir çok faktör göz önünde bulunduruluyor.

Ekonomisi sağlam ve geri ödeme sorunu yaşamayacağı düşünülen ülkelerin risk primi düşük olurken geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksek bir orandan belirleniyor.

CDS priminin artmasının sonuçları ne olur?

Kamunun ve özel sektörün dış borçlanma maliyetleri CDS primine paralel olarak artar.

Burada kendini besleyen bir döngü oluşur. Borçlanma maliyetinin artması döviz girişini azalttığı için dış borcu ödemeyi zorlaştırır. Bu da riski daha da çok yükseltir.

Artan maliyetler, daha fazla kaynağın borç ödemesine ayrılması ve daha az harcanabilir gelir (yani refah kaybı) anlamına gelir.

Döviz girişinin azalması içerideki likidite krizini daha da derinleştirirken enflasyonist baskıları artırır.

Ulaşılabilecek en uç nokta, CDS ile sigortalanan temerrüt riskinin gerçekleşmesi durumudur. Dış borcun çevrilemez hale gelmesi ya da “iflas” durumu, başta enerji olmak üzere ithal ettiğimiz pek çok ürünü alamayacak hale gelmemiz, ithal ara malına dayalı üretim yapımızın durması anlamına gelir.

Paylaşın

EKK’dan Enflasyon Vurgusu: Yapısal Reformlar Ana Gündemimiz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu’ndan (EKK) yapılan açıklamada, “Yılın ikinci yarısında yıllık enflasyonda belirgin bir gerileme bekliyoruz” ifadelerine yer verildi.

Haber Merkezi / Açıklamanın devamında, “Programımızın ( On İkinci Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program / OVP) temel sac ayaklarından olan yapısal reformlar ana gündemimizi oluşturmaktadır. Katma değerli üretime, nitelikli yatırımlara ve yüksek teknoloji ihracatına sağladığımız destekler, yapısal reformlarla birlikte sürdürülebilir büyümeyi destekleyecektir” ifadeleri kullanıldı.

Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde toplandı. EKK toplantısı sonrası yapılan açıklama şöyle: “Mayıs ayı Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında ekonomi politikalarının ve yapısal reform gündemimizin eşgüdüm içerisinde daha etkin uygulanmasına yönelik değerlendirmeler yapılmıştır.

Ekonomimizin yol haritası olan On İkinci Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program (OVP)’da belirlediğimiz eylemleri kararlılıkla uyguluyor ve olumlu sonuçlarını alıyoruz. Bu kapsamda; cari açıkta düşüş, uluslararası kaynak girişlerinde artış, rezervlerde güçlenme ve risk göstergelerinde iyileşme görülmektedir. İşgücü piyasasındaki güçlü görünüm korunurken, istihdamda tarihi yüksek seviyeye ulaşılmış ve işsizlik oranı tek haneli seviyelerde seyrini sürdürmüştür.

Öncelikli hedefimiz olan fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine yönelik para politikasındaki sıkı duruşun maliye ve gelirler politikası ile desteklenmesiyle yılın ikinci yarısında yıllık enflasyonda belirgin bir gerileme bekliyoruz. Ekonomide dengelenme ve güçlenen finansal istikrar enflasyonla mücadelemize destek olmaktadır.

Mali disiplinin güçlendirilmesi amacıyla 13 Mayıs 2024 tarihinde detaylarını kamuoyu ile paylaştığımız !Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi! ile kamuda harcama kontrolü ve tasarrufların artırılması, yatırımların öncelikli alanlara yönlendirilmesi ile dezenflasyon sürecine önemli katkı sağlanması beklenmektedir.

Programımızın temel sac ayaklarından olan yapısal reformlar ana gündemimizi oluşturmaktadır. Katma değerli üretime, nitelikli yatırımlara ve yüksek teknoloji ihracatına sağladığımız destekler, yapısal reformlarla birlikte sürdürülebilir büyümeyi destekleyecektir.

Bugünkü toplantıda görüşülen konular şunlardır: OVP’de takvimlendirilmiş ve 2024 yılı ilk yarısında tamamlanması öngörülen yapısal reformlarda gelinen aşama değerlendirilerek çalışmaların hızlandırılmasına karar verilmiştir. OVP’de reform düzenlemeleri kapsamında öngörülen 81 eylemden 2024 yılı ilk çeyrek itibarıyla 20 tanesi tamamlanmıştır. Takvimi yaklaşan diğer eylemlere ilişkin çalışmalarda da önemli mesafe kaydedilmiştir.

OVP’de öncelikli reform alanlarımız arasında yer alan tarımsal üretim planlaması ve yeni destek modeli detaylı olarak istişare edilmiştir. Model ile gıda arz güvenliğine yönelik stratejik tarım ürünlerinde hedef yeterlilik oranları belirlenerek üretim planlaması yapılacaktır. Ayrıca, tarımsal üretimde ve su kullanımında destekleme modelinin yanı sıra yeni teknolojilerin kullanımı ile verimliliğin artırılması ve yurt içinde üretimin geliştirilmesine yönelik atılması gereken ilave adımlar değerlendirilmiştir.”

Paylaşın