Enflasyon Neden Arttı? Merkez Bankası Açıkladı

TÜİK, ekim ayında tüketici fiyat endeksinin önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,89 artığını duyurmuştu. TCMB’de ekim ayı enflasyon gelişmelerinde artan enerji fiyatlarına dikkat çekerken, yıllık enflasyonda gıda ve temel mal dışındaki gruplarda da yükseliş yaşandığı belirtti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ekim ayı enflasyon gelişmelerinde artan enerji fiyatlarına dikkat çekti. TCMB’nin değerlendirmesine göre yıllık enflasyon gıda ve temel mal dışındaki gruplarda yükseliş kaydederken, bu artışa en belirgin katkı enerji ve tütün ürünlerinden geldi.

Banka Ekim ayında petrol, propan, bütan, kömür gibi enerji fiyatlarının dolar bazında kayda değer bir oranda yükseldiğini, Türk lirasındaki görünüm ile birlikte yurt içi enerji kalemlerinde yüksek fiyat artışları kaydedildiğini belirtti.

Bankanın değerlendirmesine göre, tütün ürünlerindeki fiyat artışının tüketici enflasyonuna etkisi 0,30 puan civarında oldu. TCMB’nin aylık fiyat gelişmeleri değerlendirmesinde lokanta ve otel grubu fiyatlarındaki yükseliş eğiliminin hizmet yıllık enflasyonunu olumsuz yönde etkilemeye devam ettiği ifade edildi.

Temel mal yıllık enflasyonunun dayanıklı tüketim malları fiyat gelişmelerine bağlı olarak yavaşladığına dikkat çeken TCMB gıda yıllık enflasyonundaki gerilemede ise taze meyve fiyatlarındaki düzeltme hareketinin etkisinin hissedildiği belirtti.

TCMB’ye göre emtia fiyatları Ekim ayında enerji, metal ve tarımsal ürünler öncülüğünde olumsuz bir seyir izlemiş ve dış fiyat baskıları belirginleşti. Bu gelişmelere ek olarak, artan tedarik sıkıntıları ile birlikte üretici fiyatlarının enerji ve ara malı sektöründe belirgin olmak üzere alt gruplar genelinde yükseldiği de ifade edildi.

Merkez Bankası’nın değerlendirmesinde çekirdek göstergelere ilişkin ise şu ifadeler kullanıldı: Bu dönemde B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonları sınırlı bir oranda gerilerken, göstergelerin yakın dönem eğilimlerinde Ekim ayında da yavaşlama kaydedilmekle birlikte yüksek seviyeler korunmuştur.

Ekim’de enflasyon yüzde 20’ye dayandı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre Ekim’de tüketici fiyat endeksi önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,89 arttı.

Aylık bazda artış yüzde 2,39 olarak kaydedildi. Ekim’de üretici enflasyonu ise yıllık yüzde 46,31 oldu. Böylelikle yıllık üretici enflasyonunda Haziran 2002’den bu yana en yüksek seviye izlendi. Rakamlar tüketici ve üretici enflasyonu arasındaki makasın da rekor seviyeye yükseldiğini gösterdi.

Enflasyonda yayılım 3 yılın zirvesine çıktı

Ekim ayında enflasyon sepeti içindeki fiyatı artan kalemlerin sayısı yükseliş ivmesine devam etti. TÜİK verilerine göre Ekim 2021’de, endekste kapsanan 415 maddeden, 46 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 38 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 331 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

Böylelikle fiyatı artan kalem sayısı Ekim 2018’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. 2018 Ekim ayında fiyatı artan kalem sayısı 339 ile endeks tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştı.

(Kaynak: Bloomberg HT)

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Yıllık Enflasyon Yüzde 19.89

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘Ekim 2021 Tüketici Fiyat Endeksi’ verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, TÜFE aylık bazda yüzde 2,39 artarken, yıllık bazda ise yüzde 19,89’a yükseldi.

Haber Merkezi / Çekirdek enflasyon ise yüzde 16,98’den yüzde 16,82’ye geriledi. Yıllık en düşük artış yüzde 5,29 ile haberleşme grubunda gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla, yüzde 7,88 ile alkollü içecekler ve tütün, yüzde 8,08 ile giyim ve ayakkabı ve yüzde 13,12 ile eğlence ve kültür oldu.

Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 27,41 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 25,23 ile lokanta ve oteller ve yüzde 23,03 ile ev eşyası oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2021 yılı Ekim ayında en az artış gösteren ana gruplar yüzde 0,17 ile eğitim, yüzde 0,51 ile eğlence ve kültür ile haberleşme oldu.

Buna karşılık, 2021 yılı Ekim ayında artışın yüksek olduğu gruplar ise sırasıyla, yüzde 7,56 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 5,97 ile alkollü içecekler ve tütün ve yüzde 2,43 ile ulaştırma oldu.

Ekim 2021’de, endekste kapsanan 415 maddeden, 46 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 38 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 331 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’de 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 1,85, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 14,73, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,50 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 17,25 artış gerçekleşti.

Paylaşın

İstanbul’un Enflasyonu Belli Oldu: Yüzde 20.76

İTO’nun açıkladığı verilere göre, ekim ayında İstanbul’da perakende fiyatları aylık yüzde 3,29; yıllık bazda yüzde 20,76 artış gösterdi. Yine aynı dönemde İstanbul’da toptan fiyatlar aylık yüzde 2,76; yıllık bazda yüzde 29,12 arttı.

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi’ni ekim ayı verilerini açıkladı.

Buna göre İstanbul’da ekim ayında perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 3,29, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 20,76, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise ekim ayında yüzde 2,76, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 29,12 oranında arttı.

En yüksek artış gıda harcamalarında

Ekim ayında perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Gıda Harcamalarında yüzde 4,22, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 3,55, Konut Harcamalarında yüzde 3,25, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 2,62, Giyim Harcamalarında yüzde 2,41, Ulaştırma ve Haberleşme harcamalarında yüzde 1,14, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 0,24 ve Diğer Harcamalar grubunda 0,04 artış görüldü.

Ekim 2021’de Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; Madenler Grubunda yüzde 6,50, Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 6,49, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 4,16, İnşaat Malzemeleri Grubunda yüzde 2,32, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde 1,65, Mensucat Grubunda yüzde 0,97, artış görülürken, İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 1,64, azalış görüldü.

Paylaşın

Tarihi Yükselişin Ardından Bitcoin’de Sert Düşüş

Dünyanın en ünlü dijital para birimi Bitcoin, tarihi yükselişin ardından 60 bin dolara kadar gerileyerek, önemli bir düşüş kaydetti. Bitcoin, yüzde 2’den fazla değer kaybettiği için en çok kaybeden kripto para birimleri arasında yer aldı.

Haber Merkezi / Bitcoin’in piyasa değeri 1,14 trilyon dolara düştü. Öte yandan Chainlink, yüzde 4’ün üzerinde artışla bugünkü işlemlerde en büyük kazancı getirdi. Dijital para birimlerinin değişen fiyatlarına rağmen, küresel enflasyondaki sürekli yükseliş nedeniyle, önümüzdeki dönemde 100.000 dolar engelini aşması ve 135.000 dolara ulaşması bekleniyor.

Kripto para oranları;

Bitcoin’in fiyatı yüzde 2,40 düşüşle 60,906.2 dolara ulaşırken, Ethereum (ETH) ise, yüzde 1,4 artarak 4.258,59 dolara yükseldi ve piyasa değeri 502,08 milyar dolar oldu.

Binance Coin’in fiyatı yüzde 0,09 azalarak 483,99 dolara, piyasa değeri 80,64 milyar dolara ulaşırken, Cardano ADA’nın fiyatı, 71.05 milyar dolarlık piyasa değeriyle yüzde 1.44 düşüşle 2.1412 dolar rekorunu kırdı.

XRP’nin fiyatı, yüzde 1,93 oranında azalarak 1,10224 dolara ulaştı ve piyasa değeri 5,80 milyar dolar oldu. Polkadot DOT’un fiyatı yüzde 1,8 artarak 44,680 dolara, piyasa değeri ise 44,29 milyar dolara ulaştı.

DOGE’nin(Dogecoin) fiyatı, 34.07 milyar dolarlık piyasa değeri ile yüzde 2.35 düşüşle 0.258152 dolara düşerken, Chainlink LINK’in fiyatı yüzde 4,14 artarak 33,27 dolara ulaştı ve piyasa değeri 15,35 milyar dolar oldu. Litecoin’in (LTC) fiyatı ise yüzde 2,21 artarak 199,886 dolara ulaştı ve piyasa değeri 13,77 milyar dolar oldu.

Paylaşın

Açlık Sınırı 3 Bin, Yoksulluk Sınırı 10 Bin Lirayı Aştı

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Ekim 2021 Açlık ve Yoksulluk verilerini açıkladı. Buna göre, ekim ayında açlık sınırı 3.093,20, yoksulluk sınırı 10.075,58 TL oldu. Verilere göre, yılın ilk on ayı itibariyle fiyatlardaki artış yüzde 19,43 oranında gerçekleşti.

Haber Merkezi / Türk-İş araştırmasının Ekim 2021 ayı sonucuna göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 3.093,20 TL oldu.

Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 10.075,58 TL, bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 3.771,96 TL oldu.

Asgari ücret ile açlık sınırı arasındaki makas Ekim ayında da açılmaya devam etti. Buna göre asgari ücret ile bir kişinin yaşam maliyeti olan 3.772 TL arasındaki fark bu ay itibariyle 946 TL’ye ulaşmıştır.

‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı’ araştırmasının ekim sonuçları, gıda maddeleri fiyatlarında artışın devam ettiğini ortaya koydu.

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin ‘gıda için’ yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 1,45 oranında artış gösterdi.

Yılın ilk on ayı itibariyle fiyatlardaki artış yüzde 19,43 oranında gerçekleşti.

Gıda enflasyonunda son on iki ay itibariyle artış oranı yüzde 24,61oldu. Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 19,95 olarak hesaplandı.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Ekonomik Güven Endeksi Ekimde Geriledi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘Ekim 2021 Ekonomik Güven Endeksi’ verilerini açıkladı. Buna göre, endeks eylülde 102,4 iken ekimde yüzde 1 azalarak 101,4 değerine geriledi.

Haber Merkezi / Ekonomik güven endeksindeki düşüş, tüketici ve reel kesim (imalat sanayisi) güven endekslerindeki düşüşlerden kaynaklandı.

Tüketici güven endeksi bir önceki aya göre Ekim ayında yüzde 3,6 oranında azalarak 76,8 değerini, reel kesim güven endeksi yüzde 1,8 oranında azalarak 111,3 değerini aldı.

Hizmet sektörü güven endeksi yüzde 2,1 oranında artarak 120,3 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 4,8 oranında artarak 121,1 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 1,0 oranında artarak 92,7 değerini aldı.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Tahıllarda Ve Bitkisel Ürünlerde Üretim Düşecek

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘2021 Bitkisel Üretim 2.Tahmini’ni açıkladı. Buna göre, 2021 yılının ikinci yarısında bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 12, sebzelerde  yüzde 0,2 azalacağı, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 4,6 oranında artacağı tahmin ediliyor.

Haber Merkezi / Açıklamaya göre üretim miktarlarının 2021 yılında yaklaşık olarak tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 62.7 milyon ton, sebzelerde 31.1 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 24.7 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi.

Tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 15 azalarak yaklaşık 31.6 milyon ton olacağı tahmin edildi.

Bir önceki yıla göre buğday üretiminin yüzde 13,9 azalarak yaklaşık 17.7 milyon ton, mısır üretiminin değişmeyerek 6.5 milyon ton, arpa üretiminin yüzde 30.7 azalarak yaklaşık 5.8 milyon ton, çavdar üretiminin yüzde 32.4 azalarak 200 bin ton, yulaf üretiminin yüzde 9.1 azalarak 286 bin ton olacağı öngörüldü.

Baklagillerin önemli ürünlerinden nohut, yüzde 24.6 azalarak 475 bin ton, kuru fasulyenin yüzde8 artarak 302 bin ton, kırmızı mercimeğin yüzde 30 azalarak 230 bin ton, yumru bitkilerden patatesin ise yüzde 1,9 azalarak 5,1 milyon ton olacağı tahmin edildi.

Yağlı tohumlardan soya üretiminin yüzde 16 artarak 180 bin ton, ayçiçeği üretiminin yüzde 15.6 artarak yaklaşık 2.4 milyon ton olacağı öngörüldü. Susam üretiminin yüzde 5.1 azalarak 17 bin 700 ton olacağı tahmin edildi.

Tütün üretiminin yüzde 7.7 azalarak 73 bin ton, şeker pancarı üretiminin ise yüzde 15.3 azalarak 19.5 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi.

Sebze üretimi azalacak

Sebze ürünleri üretim miktarının 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 0.2 azalarak yaklaşık 31.1 milyon ton olacağı tahmin edildi.

Sebze ürünleri alt gruplarında üretim miktarları incelendiğinde, yumru ve kök sebzelerde yüzde 2.1, başka yerde sınıflandırılmamış diğer sebzelerde ise yüzde 2.5 artış olurken, meyvesi için yetiştirilen sebzelerde ise yüzde 0.8 azalış olacağı öngörüldü.

Sebzeler grubunun önemli ürünlerinden biber (salçalık, kapya) üretiminde yüzde 13.6, kuru soğanda yüzde 5.3, sakız kabakta yüzde 10.9 artış olurken, domateste yüzde 2.9, karpuzda yüzde 1.6, salatalıkta yüzde 2 azalış olacağı tahmin edildi.

Meyve üretimi artacak

Meyveler, içecek ve baharat bitkileri üretim miktarının 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,6 oranında artarak yaklaşık 24,7 milyon ton olacağı tahmin edildi.

Meyveler içinde önemli ürünlerin üretim miktarlarına bakıldığında, bir önceki yıla göre elmada yüzde 0,3, üzümde yüzde 12,8, kirazda yüzde 6,8 oranında azalış olacağı tahmin edilirken, şeftalide yüzde 1,1, çilekte yüzde 20,3, zeytinde yüzde 35,4 oranında artış olacağı öngörüldü.

Turunçgil meyvelerinden mandalinada yüzde 14,7, portakalda yüzde 30,6, limonda yüzde 30,4, sert kabuklu meyvelerden fındıkta yüzde 2,9 oranında artış olurken antep fıstığında yüzde 59,7 oranında azalış olacağı tahmin edildi.

Muz üretiminin yüzde 19,1 oranında artacağı, incir üretiminin ise değişim göstermeyerek 320 bin ton olacağı tahmin edildi.

Paylaşın

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: Reel Sektör Tedirgin

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz indiriminin ardından döviz kurlarındaki dalgalanma ve uzun vadeli faizlerdeki artışa ilişkin bir açıklama yapan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, reel sektörün ‘tedirgin’ olduğunu belirtti.

Haber Merkezi / Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Merkez Bankası’nınn faiz indiriminin ardından döviz kurlarındaki dalgalanma ve uzun vadeli faizlerdeki artışa ilişkin sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı.

Hisarcıklıoğlu, açıklamasında, “Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı sonrası hem uzun vadeli faizlerin hem de döviz kurlarının artması reel sektörümüzü tedirgin etmektedir. Temennimiz piyasadaki faizlerin ve enflasyonun düşeceği, finansal istikrarın tesis edileceği ortama en kısa sürede kavuşmaktır” ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) yüksek enflasyona rağmen sert faiz indirimlerine gitmesi nedeniyle Türk Lirası son iki günde dolar ve diğer para birimleri karşısında büyük değer kaybetti. Faiz indiriminin ardından ekonomi ve iş dünyasından kimi isimlerse durum karşısındaki endişelerini dile getirdi.

Paylaşın

‘Tüketici Güven Endeksi’ Ekimde Yüzde 3.6 Azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, Tüketici Güven Endeksi, ekimde aylık bazda yüzde 3.6 azalışla 76.8 oldu.

Haber Merkezi / TÜİK ve TCMB’nin işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, ekimde önceki aya göre yüzde 3.6 oranında azaldı; eylülde 79.7 olan endeks ekimde 76.8 oldu.

Geçen 12 aylık döneme göre mevcut dönemde hanenin maddi durumu endeksi Eylül ayında 62,6 iken, Ekim ayında yüzde 3,0 oranında azalarak 60,7 oldu.

Hanenin maddi durum beklentisi endeksi yüzde 4.4 azaldı

Gelecek 12 aylık döneme ilişkin hanenin maddi durum beklentisi endeksi Eylül ayında 79.0 iken, Ekim ayında yüzde 4.4 oranında azalarak 75.6 oldu.

Gelecek 12 aylık döneme ilişkin genel ekonomik durum beklentisi endeksi Eylül ayında 79,3 iken, Ekim ayında yüzde 6.4 oranında azalarak 74.2 oldu.

Dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi endeksi 96.6 oldu

Geçen 12 aylık döneme göre gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi endeksi Eylül ayında 97.7 iken, Ekim ayında yüzde 1.1 oranında azalarak 96.6 oldu.

Paylaşın

TÜSİAD: Toplumsal Adaleti Tesis Etmemiz Gerekiyor

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplandı. TÜSİAD Toplantıda konuşan YİK Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, gündeme dair gelişmeleri değerlendirirken, laiklik, çoğulcu demokrasi ve hukuk vurgusu yaptılar.

Haber Merkezi / YİK Başkanı Özilhan, toplantıdaki konuşmasında, “Toplumsal adaleti tesis etmemiz gerekiyor ve başta Merkez Bankası olmamak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığı tartışma dışı olmalı” ifadelerini kullanırken, TÜSİAD Başkanı Kaslowski ise, “Kadınların birçok gelişmiş ülkeden daha önce siyasi haklarını elde ettiği Türkiye’de, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kabul edilebilir değil” dedi.

Konuşmasında, “Bereketsiz ve dengesiz ekonomik büyüme, mahşerin dört atlısı arasında yer alıyor” ifadelerini kullanan Özilhan’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“Dünyadaki jeopolitik riskler artıyor. Türkiye’nin yüzde 60’ı çölleşmeyle karşı karşıya. Su rezervleri tarihsel olarak en düşük seviyelerine iniyor… Kuraklık tarımı ve çiftçileri olumsuz etkiliyor.

Şu anki ekonomik modeli tamamen değiştirmemiz, karbon nötr bir ekonomi olmayı hedeflememiz gerekiyor… Toplumsal adaleti tesis etmemiz gerekiyor.

Başta Merkez Bankası olmamak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığı tartışma dışı olmalı… Hukukun üstünlüğü, katılımcı demokrasi ve kuvvetler ayrılığı hayati önemde.

Cari açık ve bütçe açığına beceri açığı, bilgi açığı, liyakatlı kadro açığı ve yönetişim açığı da ekleniyor. Düşen sadece TL’nin değeri değil, su rezervlerimiz, birbirimize güvenimiz, ihracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı, mutluluk ve huzurumuz da geriliyor. Sadece makroekonomik dengesizlikleri değil, bölgesel kalkınma farklılıklarını ve gelir dağılımı bozukluklarını da gidermek istiyoruz.

Faiz ve enflasyonun yanı sıra emisyonları, hava, su ve toprak kirliliğini de azaltmak gerekiyor. Üretimin, tüketimin, yatırımların artmasına ihtiyaç duyduğumuz kadar, hak ve özgürlük alanlarının genişlemesine de ihtiyaç duyuyoruz.”

“Kurumsuzlaşma, dış sermayenin gelmemesinin en önemli nedeni”

TÜSİAD Başkanı Kaslowski’nin konuşmasından öne çıkan bölümler ise şöyle:

“Meclis’te kabul edilmesini memnuniyetle karşıladığımız Paris Anlaşması kriterilerine bir an önce uyum sağlamalıyız, aksi durumda çevresel tehditlerle baş edemeyiz.

Kurumsuzlaşma, dış sermayenin gelmemesinin en önemli nedeni.

Toplumların refahını belirleyen maddi olmayan kaynaklarıdır. İleri ülkelerin gerisinde kalmamak için raporumuzda ısrarla altını çizdiğimiz şu üç unsurun yer aldığı seferberlik içine girmemiz lazım. Bu üç unsur İnsani gelişme yetkinleşme, bilim teknoloji ve inovasyon, siyasi ekonomik toplumsal kurum ve kurumlar. Bu üç unsur bir bütünlük arz eder.

Kadınların birçok gelişmiş ülkeden daha önce siyasi haklarını elde ettiği Türkiye’de, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kabul edilebilir değil.”

Paylaşın