JP Morgan, Türkiye’de Yüzde 50 Enflasyon Bekliyor

Uluslararası yatırım bankası JP Morgan, Türkiye’de Aralık ayındaki enflasyondan sonra 2022 ve 2023 için enflasyon beklentilerini revize ederek Mayıs ayında enflasyonun yüzde 55 seviyesine ulaşmasını ve Kasım ayına kadar yüzde 50 civarında seyredeceğini öngördü.

Bloomberg HT haberine göre, JP Morgan yayımladığı bir araştırma raporunda, heterodoks politika yapıcıların görüşlerinin, önden yüklemeli ve erken yapılan faiz indirimlerinin, enflasyon beklentilerindeki bozulmanın ve kurdaki değer kaybının Aralık ayında enflasyonda keskin bir yükselişe neden olduğunu belirtti.

Aralık ayındaki sürpriz enflasyondan sonra 2022 ve 2023 için enflasyon beklentilerini revize ettiklerini belirten banka, Mayıs ayında enflasyonun yüzde 55 seviyesine ulaşmasını ve Kasım ayına kadar yüzde 50 civarında seyredeceğini öngördü.

2022’nin sonunda enflasyonun yüzde 35 seviyesine düşebileceğini söyleyen JP Morgan, 2023 yıl sonu enflasyon beklentilerini de yüzde 15 olarak revize ettiklerini duyurdu.

“Politika yapıcılardan hiçbir pişmanlık işareti görmüyoruz ve bundan dolayı gelecek aylarda sıkı para politikası izleneceğini düşünmüyoruz” diyen JP Morgan, buna rağmen daha fazla parasal genişlemenin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası için bile gerçek üstü olacağını söyledi.

Goldman ilk çeyrek için Türkiye enflasyon beklentisini açıklamıştı

JP Morgan’dan önce Goldman Sachs da Türkiye’ye ilişkin enflasyon beklentilerini açıklamıştı.

Goldman Sachs müşterilerine gönderdiği notunda “Mevsim etkisinden arındırılmamış aylık enflasyonun sürpriz biçimde yüzde 13,6 seviyesine yükselmesiyle Türkiye’de enflasyonun birinci çeyrekte yüzde 40 seviyesini aşacağını ve yılın büyük bölümünde o seviyede kalacağını tahmin ediyoruz” ifadesi yer almıştı.

Reuters’ın haberine göre Goldman Sachs notunda “TL’deki volatilite dikkate alındığında enflasyon tahminlerindeki belirsizlik olağandışı şekilde yüksek ve yukarı yönlü. İdari ve kısmi mali önlemlerle desteklenen yüzde 14 seviyesindeki politika faizinin TL’yi sürdürülebilir biçimde dengeleyebilme konusunda başarılı olamayacağına yönelik görüşümüzü sürdürüyoruz” denildi.

Notta ayrıca, “Yetkililerin TL’ye istikrar kazandırmak için seçtiği olağandışı politika tercihlerini sürdürdükleri göz önüne alındığında bunun gerçekleşeceğine yönelik inancımız güçlü olmasa da, tahminlerimiz ikinci çeyrekte faiz oranlarının sert biçimde yükseleceği yönünde” denildi.

Paylaşın

Özelleştirilen Limanların İşletmesi İhalesiz 49 Yıla Uzatılabilecek

Stokçulukla mücadele kapsamında uygulanan para cezalarının artırılmasını ve daha önce özelleştirilen limanların işletme sürelerinin ihalesiz uzatılmasını da içeren kanun teklifi TBMM’de kabul edildi.

Kanuna göre; Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne ait olan ve işletme hakkı daha önce özelleştirilen bazı limanların işletme süreleri 49 yıla kadar uzatılabilecek.

Süre uzatımına karar verilmesi halinde taraflar arasında ek sözleşme düzenlenecek ve sözleşme bedeli Sermaye Piyasası Kanunu’na göre değerleme yapmaya yetkili en az iki kuruluş tarafından belirlenecek.

2001’de kapatılan ETİBANK, Türkiye Elektrik Kurumu ve elektrik dağıtım şirketleri adına kayıtlı tesislerin, faaliyet alanlarına göre Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) veya Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye (TEDAŞ) devri, mükerrer harç, döner sermaye gibi hizmet bedeli ödenmeden sağlanacak.

Stokçulara 2 milyon liraya kadar ceza

Yapılan düzenleme ile Perakende Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunu’nda da değişikliğe gidildi. Buna göre; üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunulması durumunda öngörülen cezalar artırıldı. Kanunla bu cezanın alt sınırı 50 bin liradan 100 bin liraya, üst sınırı da 500 bin liradan 2 milyon liraya yükseltildi.

Kanuna göre; Odalar ve Borsalar Kanunu uyarınca tahsil edilmesi gereken tutarlar için oda ve borsa üyeleri hakkında başlatılan icra takip işlemleri 31 Aralık 2023 tarihine kadar durdurulacak.

Muhalefetin itirazları reddedildi

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti tarafından hem komisyon aşamasında hem de Genel Kurul’da verilen değişiklik önergeleri ise AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

HDP tarafından verilen şerhte, limanlara dair özelleştirmeyi içeren maddeye şu ifadeler yer almıştı:

“Kamu ihalelerinin gözde şirketleri olan LİMAK, AKFEN, CİNER Grubu, Albayrak, Çelebi ve Doğuş Grubu’nun aralarında olduğu şirketler ile Antalya Limanı’nın işletmesini devralan QTerminals isimli şirkete 10, 13 ve 19 yıl olmak üzere yeni işletme süreleri verilecektir. Bu durumda sözleşmesi 20 yıl olan ve 2028’de sona erecek Katarlı şirketin sözleşme süresi 19 yıl daha uzatılarak Antalya Limanı’nı 2047 yılına kadar işletmesi sağlanacaktır.

“Park Denizcilik Ciner, Doğuş Bilgili, Ulusoy, Marmaris Liman İşletmeciliği, Albayrak, Ceyport, Riport, Giresun Port, Siport, Mehmet Güneş İnş. ve Dikili Port’un devraldıkları limanları 13 ile 19 yıl arasında değişen uzatma süreleri ile 49 yıl süreyle işletmesinin önü açılmış olacaktır. TCDD Genel Müdürlüğünün özelleştirilen 5 limanı, PSA Singapur-Akfen, Limak, Çelebi, Ceynak, Safiport şirketleri de işletmelerindeki limanlar için 10 ile 13 yıl arasında değişen ek süre alacaktır.

“Böylelikle Türkiye’nin en stratejik limanları en erken 2046, en geç ise 2067 yılına kadar aralarında yabancıların da olduğu şirketler tarafından işletilecektir.”

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

ÖTV Zammı Sigara Fiyatlarına Yansıdı

Türkiye’de dün içki ve sigaradan alınan Özel Tüketim Vergisi’nin (ÖTV) yüzde 47,39 oranında yükseltilmesi sigara fiyatlarına etki etti. Türkiye Tekel Bayiler Platformu Başkanı Özgür Aybaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Philip Morris grubu sigaralara 4 TL zam geldiğini duyurdu.

Aybaş’ın paylaşımına göre, söz konusu sigara grubundaki en ucuz sigaranın fiyatı 21,50’ye, en pahalı sigaranın fiyatı ise 25,50 TL’ye yükseldi.

Kepenk kapatma eylemi

ÖTV artışı sonrası bir paket sigaradan alınan vergi tutarı, 9,76 TL’den 14,39 TL’ye çıktı. Bu artış, sigaranın satış fiyatı ne olursa olsun bir paket sigaradan 14,39 TL vergi alınacağı anlamına geliyor. ÖTV’deki artışa tepki gösteren Türkiye Tekel Bayiler Platformu Başkanı Özgür Aybaş, sosyal medya hesabından Türkiye geneli dükkanların kapatılacağını belirterek, “Firmaların ürün vermemesi telefonları açmamaları sebebiyle muhatap bulunamadığından zincir marketlerin otomatik % 40 zam yapmaları bizlerin ticaretine sekte vurmuştur ülkemiz adına geçmiş olsun.Ya zamlar açıklansın ya da ürün versinler” açıklaması yaptı. Aybaş, vergi artışlarının “özel hayata müdahale” olduğunu savundu.

Haziran ayında yayınlanan Cumhurbaşkanı kararıyla sigara ve alkollü içeceklerden alınan ÖTV, temmuz-aralık dönemi için sabit tutulmuştu. Ancak Ocak ayı için böyle bir karar yayınlanmadı.

Paylaşın

Sigara Ve Alkolde ÖTV Yüzde 47,4 Arttı

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’ne (Yİ-ÜFE) göre güncellenen ilgili Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) listesi, Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının (GİB) internet sitesinde yayımlandı.

Bianet’te yer alan habere göre; Buna göre, alkollü içeceklerin ve tütün ürünlerinin asgari maktu ÖTV tutarı 6 aylık Yİ-ÜFE olan yüzde 47,4 oranında artırıldı. Sigara ve tütün ürünlerinin maktu vergi tutarlarında da aynı oranda artış oldu.

Biralarda ÖTV tutarı 2,39 liradan 3,52 liraya, şarap ÖTV’si 11,76 liradan 17,34 liraya, köpüklü şarap ÖTV’si 79,50 liradan 117,19 liraya çıktı.

Vergi uzmanı Ozan Bingöl, alkoldeki ÖTV artışına ilişkin Twitter hesabından şunları yazdı:

“Bir litre rakıda 326,99 TL olan ÖTV yüzde 47,4 artarak 481,98 TL olmuştur. Bu durumun toplum sağlığını korumak ile ilgisi kalmamıştır. Gelir odaklı bir vergileme yaklaşımı oluşmuş hatta alkolden alınan ÖTV, bir vergi politikası aracı olmaktan çıkıp yaşam tarzına müdahaleye dönüşmüştür!

“Bir litre rakıda (GTİP 22.08) bugün itibarıyla yeni ÖTV tutarı 481,98 liradır. Bu tutar rakının alkol derecesi ile çarpılıp bir litre rakıya uygulanan ÖTV bulunmaktadır. Örneğin yeni artış ile birlikte yüzde 45 alkol olan bir 100’lük rakıya uygulanacak ÖTV tutarı 216,89 TL olacaktır.”

1 paket sigaranın asgari vergisi 14,39 lira

Sigarada ÖTV, alkollü içkiden farklı olarak hem asgari maktu vergi hem de maktu vergi olarak hesaplanıyor. 1 adet sigarada 0,48 lira olan asgari maktu vergi; 0,7197 liraya çıkarken, maktu vergi tutarı da 0,48 liradan 0,7150 liraya yükseldi.

Böylece bir paket sigaradan alınan vergi tutarı ise 9,76 liradan 14,39 liraya yükselmiş oldu. Bir başka ifade ile sigaranın satış fiyatı ne olursa olsun 4,63 liralık artışla 1 paket sigaradan 14,39 lira vergi alınacak. Buna göre bir paket sigara en az 22,85 TL’ye satılabilecek.

Sigaranın ağırlığı yüzde 4,57

Alkollü içecekler ve tütün mamüllerinin enflasyon sepetindeki ağırlığı yüzde 4,88 seviyesinde bulunuyor. Bu oranını yüzde 4,57’sini sadece sigara oluşturuyor.

Son 5 yıl itibarıyla sigara ve alkollü içecekler grubunun enflasyon sepetindeki ağırlıkları şu şekilde:

  • 2017 – Yüzde 5,87
  • 2018 – Yüzde 5,14
  • 2019 – Yüzde 4,23
  • 2020 – Yüzde 6,06
  • 2021 – Yüzde 4,88

Alkollü İçecekler ve Tütün grubunda yer alan ürünlerin ayrı ayrı enflasyondaki ağırlıkları ise şöyle:

  • Rakı – Yüzde 0,1065
  • Viski – Yüzde 0,0209
  • Şarap – Yüzde 0,0264
  • Bira – Yüzde 0,1572
  • Sigaralar – Yüzde 4,5656

Temmuz-Aralık döneminde sabit kalmıştı

Haziran ayında yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla sigara ve alkollü içeceklerden alınan ÖTV Temmuz-Aralık ayı için sabit kalmıştı. Cumhurbaşkanı kararıyla ÖTV kanununun 12. maddesinde yer alan “ÖTV (III) sayılı listedeki mallar için belirtilen asgari maktu vergi tutarlarının ocak ve temmuz aylarında, TÜİK tarafından ilan edilen üretici fiyat endeksinde son 6 ayda meydana gelen değişim oranında, bu değişimin ilanı gününden geçerli olmak üzere yeniden belirlenmiş sayılacağına” yönelik hükmünün Temmuz-Aralık dönemi için uygulanmamasına karar verilmişti.

Fakat bu sefer Ocak ayı öncesinde böyle bir karar yayımlanmadı. İlgili kararın yayımlanması durumunda Ocak-Haziran dönemi için belirlenen yüzde 47,4’lük artışta düzenlemeye gidilmesi olasılık dahilinde. Böyle bir karar alınmaması durumunda ise bu artış oranı geçerli olacak.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Enflasyon 19 Yılın Zirvesinde

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı resmi istatistiklere göre enflasyon Aralık’ta aylık bazda yüzde 13,58 oranında arttı. Yıllık enflasyonsa yüzde 36,08’e yükseldi. Böylece yıllık enflasyon, Eylül 2002’den bu yana en üst düzeye yükseldi.

Haber Merkezi / TÜİK’in paylaştığı verilere göre 12 ana grup arasında fiyatlarında düşüş gözlemlenen bir grup yok. Yıllık TÜFE’ye göre 8 ana grup daha düşük, 4 ana grup daha yüksek değişim gösterdi.

Yıllık en düşük artış yüzde 8,76 ile haberleşme ana grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla yüzde 17,23 ile eğitim, yüzde 20,02 ile alkollü içecekler ve tütün ve yüzde 20,13 ile giyim ve ayakkabı oldu.

Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 53,66 ile ulaştırma, yüzde 43,80 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 40,95 ile ev eşyası oldu.

Aylık artış rekoru da ulaştırmada

Aylık TÜFE’ye göre de 8 ana grup daha düşük, 4 ana grup daha yüksek değişim gösterdi.

Ana harcama grupları itibarıyla Aralık’ta en az artış gösteren ana gruplar yüzde 0,13 ile eğitim, yüzde 3,55 ile sağlık ve yüzde 3,65 ile haberleşme oldu.

Buna karşılık, artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 28,49 ile ulaştırma, yüzde 16,54 ile ev eşyası, yüzde 15,99 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu.

Sadece 18 maddenin fiyatı düştü

Aralık 2021’de, endekste kapsanan 415 maddeden, 18 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 33 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 364 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

ENAG: Yıllık enflasyon yüzde 82,81

Öte yandan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) aylık 19,35 yıllık da yüzde 82,81 enflasyon açıkladı.

Bu, 2002’den bu yana hesaplanan en yüksek enflasyon oranı. ENAG’a göre TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en az aylık artış yüzde 1,98 ile ‘ev eşyası’nda, en fazla yükseliş ise yüzde 35,75 ile ‘gıda ve alkolsüz içecekler’ kaleminde.

ENAG’ın kendi gösterge gruplarında ise aylık en az artış yaşanan grup yüzde 0,32 ile elektrik yakıt, en fazla yükseliş görülen grup ise yüze 48,92 ile yağ ürün grubunda. ENAG’ın aylık enflasyon bülteni için buraya, yıllık enflasyon bülteni için de buraya tıklayın.

Paylaşın

ENAG Duyurdu: Yıllık Enflasyon Yüzde 82,81

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) aylık olarak yüzde 13,58, yıllık olarak yüzde 36,08 olarak açıkladığı enflasyona karşılık Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) aylık 19,35 yıllık da yüzde 82,81 enflasyon açıkladı.

Bu, 2002’den bu yana hesaplanan en yüksek enflasyon oranı. ENAG’a göre TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en az aylık artış yüzde 1,98 ile ‘ev eşyası’nda, en fazla yükseliş ise yüzde 35,75 ile ‘gıda ve alkolsüz içecekler’ kaleminde.

ENAG’ın kendi gösterge gruplarında ise aylık en az artış yaşanan grup yüzde 0,32 ile elektrik yakıt, en fazla yükseliş görülen grup ise yüze 48,92 ile yağ ürün grubunda. ENAG’ın aylık enflasyon bülteni için buraya, yıllık enflasyon bülteni için de buraya tıklayın.

Enflasyon Araştırma Grubu hakkında 

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), bir grup akademisyen tarafından Türkiye’deki enflasyonun saatlik, günlük ve aylık olarak açıklanması amacıyla kuruldu.

Üyeleri arasında Prof. Dr. Veysel Ulusoy (Yönetici),  Dr. Öğretim Üyesi Caner Özdurak (Yönetici), Serkan Gençer (Finansal Ekonomi, Doktor Adayı, Yürütücü), Serhat Çebi (Uni. of Basque Country, Ekonomi, Doktor Adayı), Mustafa Demirok (Finansal Ekonomi, Doktor Adayı), Mehmet Ali Özer (Veri Bilimi), İbrahim Can (Yönetim, Organizasyon, Doktor Adayı) ve Mehmet Çağdaş (Finansal Analist) bulunuyor.

Grup, anlık olarak takip edilen döviz kuru, faiz ve borsa hisse fiyat değişimlerini etkileyen enflasyon verisinin de anlık olarak hesaplanması hedefleniyor. TÜİK, enflasyon verilerini sadece aylık olarak açıklıyor.

İlk verisini Eylül 2020’de yayınlayan ENAG, bu ayda enflasyonu yüzde 3,61 olarak tahmin etmiş, buna  karşılık TÜİK yüzde 0,97’lik enflasyon açıklamıştı. ENAG’ın enflasyon sepetinde, TÜİK sepetindeki 418 maddenin 314 tanesi yer alıyor.

Bu da TÜİK’in enflasyon sepetinin ağırlık olarak yüzde 80’ine denk geliyor. Geriye kalan 104 madde ise enflasyona etkilerinin yoğun olmaması ve tüketim davranışlarını tam olarak yansıtmamaları nedeniyle kapsam dışında tutuluyor.

Ancak TÜİK enflasyon oranı ile birebir karşılaştırma yapılabilmesi için bu 104 ürünün aylık fiyat değişimi, TÜİK’ten alınarak ENAG’ın hesapladığı enflasyon oranının içine kalan yüzde 20 olarak ekleniyor. Böylece ENAG’ın enflasyon hesaplamasında ürün sepeti ve ürün ağırlıkları TÜİK ile aynı şekilde ele alınırken ölçümleme ve metodolojide farklılık görülüyor.

TÜİK’e daha önce enflasyon sepetine aldığı ya da almadığı ürünler üzerinden bazı eleştiriler yöneltilmişti.

Paylaşın

İstanbul’un Enflasyonu Belli Oldu: Yüzde 34,18

İstanbul Ticaret Odası’nın açıkladığı verilerine göre, İstanbul’da perakende fiyatlar aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 9,65, bir önceki yılın aynı ayına göre 34,18 artış gösterdi. Toptan fiyatlar da ise yüzde 11,96 oranında artış gözlendi.

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO), Aralık 2021 Fiyat İndeksleri verilerini açıkladı. Buna göre; 2021 Aralık ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 9,65, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 11,96 oranında arttı.

2020 Aralık ayına göre 2021 Aralık ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 34,18, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 47,10 olarak gerçekleşmiştir.

Aralık 2021’de Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 20,11, Gıda Harcamalarında yüzde 14,35, Ulaştırma ve Haberleşme harcamalarında yüzde 6,29, Konut harcamalarında yüzde 5,00, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 1,02, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 1,01, Diğer Harcamalar grubunda yüzde 0,64 ve Giyim Harcamalarında yüzde 0,61 artış görülmüştür.

Aralık 2021’de Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; Madenler Grubunda yüzde 22,89, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde 18,49, Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 18,30, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 13,06, İnşaat Malzemeleri Grubunda yüzde 6,83, İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 6,29, Mensucat Grubunda yüzde 4,01, artış görülmüştür.

Paylaşın

2022 İçin Ekonomi Kehanetleri

Yeni Kovid varyantından enflasyona kadar, küresel ekonomi yeni yılda bazı göz korkutucu risklerle karşı karşıya. Son iki yıldaki çalkantıdan sonra, ekonomi uzmanları 2022’nin daha sakin olacağı yönünde hem fikir.

Ancak 2019’un sonlarında, yeni bir koronavirüs tipinin ilk vakaları Çin’deki Wuhan’dan gelmeye başladığında, birkaç ay içinde dünya ekonomisinin bir pandemi tarafından dümdüz olacağı öngörülmemişti. Peki önümüzdeki yıl için büyük riskler neler?

Guardian için yeni yılın ekonomi öngörülerini yazan Larry Elliott, Türkiye’yi de inceledi. İşte 2022 için ekonomi kehanetleri…

1 – Omicron varyantı ne yapar?

Virüsün Omicron varyantının ne kadar ciddi olacağını söylemek için henüz çok erken, ancak hayatın pandemi öncesi normale dönmek üzere olduğuna dair umutları çoktan boşa çıkardı.

Tüketicilerin kısıtlamalara uymaları için talimat ihtiyacı yok; çoğu zaman böyle anlarda eğilim olarak kendi davranışlarını yumuşatırlar Tam ölçekli karantinalara dönüşün çok daha ciddi sonuçları olabilir.

BCA Research’te ekonomist olan Dhaval Joshi, giderek daha fazla varyantın ortaya çıkacağını ve bunlardan birinin sorun çıkaracağını söylüyor.

“Bir varyanttan kaynaklanan tehlike şu üç özellikten gelir” diyen uzman şöyle açıklıyor:

Bulaşıcılığı, aşılardan ve doğal bağışıklıktan kaçma yeteneği; ve neden olduğu hastalığın şiddeti. Burada büyük sorun Omicron varyantının bir ‘süper varyant’ olup olmadığı değil. En büyük sorun, eninde sonunda yeni bir varyantın bir ‘süper varyant’ haline gelme ihtimali.

2 – Enflasyon uçuşa geçebilir

Fiyat baskılarındaki beklenmedik artış, 2021’in önemli gelişmelerinden biri oldu. İngiltere Merkez Bankası, ABD Federal Rezervi ve Avrupa Merkez Bankası, artan enerji fiyatlarının birleşiminden kaynaklanan enflasyondaki keskin artışa hazırlıksız yakalandı.

Yıl, artan fiyatlar, işgücü kıtlıkları ve arz yönlü darboğazlarla geçti. İngiltere Merkez Bankası, yaşam maliyetindeki yıllık artışın önümüzdeki Nisan ayına kadar %5’in üzerinde olmasını, ancak daha sonra düşmeye başlamasını bekliyor.

Ancak enflasyonun tahmin edilenden daha fazla kök salması durumunda merkez bankaları bazı zor kararlarla karşı karşıya kalacak.

Noel’den hemen önce, Saxo bankası, 2022 için olası olmayan ancak yeterince takdir edilmeyen olaylara ilişkin 10 “çirkin” tahminini ortaya koydu ve bunlardan biri, dünyanın en büyük ekonomisinde enflasyonu %15’in üzerine çıkaran ABD’de bir ücret-fiyat sarmalıydı.

Çok daha mütevazı bir artış bile Fed’in agresif bir şekilde politika sıkılaştırmasına neden olabilir.

3 – Çin toslaması

Yıllardır dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin ciddi bir ekonomik gerileme yaşamak üzere olduğuna dair spekülasyonlar yapıldı ve bu hiç gerçekleşmedi.

Ancak eski sorunlar, şimdi mükemmel bir fırtınayı kanıtlayabilecek şeyleri kamçılamak için mevcut zorluklarla birleşmeye başladı.

Geçmişten gelen sorunlar, Pekin’in emlak şirketi Evergrande’nin başarısızlığını yönetme ve sorunlarının tüm ekonomiye bulaşmasını önleme girişimleriyle örnekleniyor.

Sektördeki diğer birçok şirketle birlikte Evergrande, Pekin politikasını gevşettiği anda büyüdü ve yetkililer ekonominin aşırı ısınmasıyla başa çıkmak için adımlar attığında ise başı belaya girdi.

Çin, Covid-19’a risksiz bir yaklaşım benimsedi ve küresel ekonominin arz yönlü sorunlarının merkezinde yer aldı. Ekonomi soğudukça, Xi Jinping’in milliyetçi söylemi, özellikle Tayvan’a doğru hızlandı. Ekonomi ve jeopolitika, 2022’de çarpışma riskiyle karşı karşıya

4 – Gelişmekte olan piyasalarda kriz

Sadece Kasım ayında Türk lirasındaki %30’luk düşüş, finans piyasalarını gelişen piyasalardaki bir krizin tehlikeleri konusunda alarma geçirdi.

Aslında, Türkiye’nin sorunlarının çoğu, Türkiye’nin cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın para politikasına alışılmışın dışında yaklaşımından kaynaklanan ülkeye özgü bir durum.

Döviz satıcıları, Erdoğan’ın yükselen enflasyonla başa çıkmanın yolunun faiz oranlarını düşürmek olduğu konusundaki ısrarından etkilenmedi. Yüksek riskli olarak görülen diğer büyük yükselen piyasa ekonomisine olan inanç da Arjantin örneğinde olduğu gibi yetersiz durumda.

Bununla birlikte, daha sistemik bir sorun var ki, birçok yükselen piyasa, genellikle gelecekteki ihracat kazançlarını teminat olarak kullanarak ABD doları cinsinden ağır borç aldı.

ABD Federal Rezervinin politikayı sıkılaştırması durumunda, doların güçlenmesi ve daha yoksul ülkelerin borçlarını ödemesini daha zor hale gelmesi muhtemel.

Küresel ekonomi de yavaşlarsa, çifte darbeyle karşı karşıya kalınabilir. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun zaten artan borç sıkıntısı konusunda uyarılar yaptığını da hatırlatalım.

5 – Finansal bir çöküş

Varlık fiyatları -hisseler, tahviller ve mülkler- pandeminin başlangıcından bu yana arttı.

Sektörün, en düşük faiz oranları ve finansal piyasaların niceliksel genişleme programları tarafından yaratılan parayla dolup taşması, ev değiştirmeyi ve spekülatif faaliyetler için borç para almayı daha kolay hale getirdi.

Merkez bankalarından herhangi bir sıkılaşmanın sınırlı ve kademeli olacağı mesajı da varlık fiyatlarını yükseltti.

Ancak, karantinaların ardından büyümeyi yakalayan bir dönemin ardından ekonomiler yavaşlamaya başladı.

Burada risk, merkez bankalarının, beklenenden daha yüksek enflasyon oranları nedeniyle daha sert para politikaları için zorlanmaları ve böylece değerli varlıklar için desteği ortadan kaldırmaları.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

Tütün Ve İçki Satış Belgelerine Yeni Yıl Zammı

Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğe göre tütün mamulleri ve alkollü içkiler için toptan ve perakende satış belgelerine zam yapıldı. Tütün mamulleri ve alkollü içkiler için toptan satış belge bedeli 2022’de 12 bin 925 lira olacak.

Tarım ve Orman Bakanlığının, “Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 15. Maddesinin Uygulanması ile İlgili Tebliğ”i, Resmi Gazete’nin bugünkü 2. mükerrer sayısında yayımlandı. Uygulama, 1 Ocak 2022’de yürürlüğe girecek.

Perakende satış 665 liraya yükseldi

Perakende satış belgelerinin bedeli ise il merkezlerinde veya büyükşehir belediyesi sınırları içinde 665 lira, ilçe merkezlerinde 440 lira, diğer mahallerde 160 lira olarak uygulanacak.

Açık içki satış belgeleri için il merkezlerinde veya büyükşehir belediyesi sınırları içinde 2 bin 775 lira, diğer mahallerde 1065 lira bedel ödenecek.

Tütün belgelerine de zam

Nargilelik tütün mamulü sunum uygunluk belgeleri de il merkezlerinde veya büyükşehir belediyesi sınırları içinde 6 bin 750 lira diğer mahallerde 6 bin 200 lira bedelle alınabilecek.

“Tütün Üretimi, İşlenmesi, İç ve Dış Ticareti ile İlgili Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 22, 23 ve 26. Maddelerinin Uygulanması ile İlgili Tebliğ” de Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı.

Tebliğle, gelecek yıl uygulanacak tesis kurma ve faaliyet uygunluk belgeleriyle tütün ticareti yetki belgesi ve vize bedelleri belirlendi.

Buna göre, tütün işleme tesisi kurma uygunluk belgesi 98 bin 510 lira, tütün işleme tesisi faaliyet uygunluk belgesi, 197 bin 20 lira tütün ticareti yetki belgesi 98 bin 510 lira bedelle alınabilecek.

Tesis kurma belge ücretleri

Bakanlığın bir diğer tebliğiyle de 2022’de uygulanacak tütün tesisi kurma, proje tadilatı uygunluk belgesi ve bandrol satış hizmet bedelleri belirlendi.

Buna göre, tesis kurma uygunluk belgesi karşılığında sigara üretimi tesisleri için her 100 milyon sigara üretim kapasitesi başına 33 bin 108 lira, diğer tütün mamulleri için her 1 tonluk üretim kapasitesi başına 393 lira alınacak.

Proje tadilatı uygunluk belgesi bedeli de sigara üretim tesislerinde her 100 milyon adetlik sigara üretim kapasitesi artışına neden olan proje değişiklikleri için 33 bin 108 lira, diğer tütün mamulleri üretim tesislerinde ise her 1 tonluk kapasite artışına neden olan proje değişiklikleri için 393 lira olacak.

Bandrollerin her 1000 adedi için basım maliyeti hariç satış hizmet bedeli olarak 6,16 lira tahsil edilecek.

Puro ithalatı yetki belgesi

Puro ve sigarillo ithalatı yetki belgesi için 192 bin 343 lira, söz konusu yetki belgelerinin yıllık süre uzatımı için 16 bin 138 lira ödenecek.

Tesis kurma uygunluk belgesi için makaron üretim tesislerinde her 100 milyon makaron üretim kapasitesi başına 33 bin 108 lira, proje tadilatı uygunluk belgesi için makaron üretim tesislerinde her 100 milyon adetlik makaron üretim kapasitesi artışına neden olan proje değişiklikleri için 6 bin 195 lira, her bir piyasaya arz uygunluk belgesi için de 6 bin 210 lira ödenmesi gerekecek.

Makaron ithalatı uygunluk belgesi için 6 bin 210 lira, bandrollerin her 1000 adedi için basım maliyeti hariç satış hizmet bedeli olarak da 31,08 lira alınacak.

Sigara kağıdı hizmet bedeli

Yaprak sigara kağıdı üretimi ve ticaretinde tesis kurma uygunluk belgesi bedeli, üretim tesisleri için her 100 milyon adet yaprak sigara kağıdı üretim kapasitesi başına veya proje tadilatı uygunluk belgesi karşılığında her 100 milyon kağıt üretim kapasitesi artışına neden olan proje değişiklikleri için 17 bin 400 lira olacak.

Piyasaya arz uygunluk belgesi karşılığında bu hizmetler için her bir belgesinden 6 bin 210 lira, yaprak sigara kağıdı ithalatı uygunluk belgesi için 6 bin 210 lira ödenecek. Her 1000 adet yaprak sigara kağıdı için satış hizmet bedeli 1,28 lira alınacak.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

2022 ‘Hayat Pahalılığı’ Yılı Olacak

Son iki yılı Kovid 19 pandemisinin etkisi altında geçiren Türkiye ekonomisi, 2021’i ekonomi yönetiminde yaşanan karmaşa ve kur krizi ile geride bırakıyor. Ekonomide 2022’nin gündemi ise yüksek enflasyon, bir başka deyişle ‘hayat pahalılığı’ olacak. Zira enflasyonun yeni yılın ilk yarısında yüzde 40’lara dayanması bekleniyor.

DW Türkçe’ye konuşan ekonomistler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın enflasyonu düşürmeden “düşük faiz” politikasında ısrar etmesi halinde, vatandaşın cebindeki yangının 2022’de daha da artacağı görüşünde.

Türkiye ekonomisi, 2022 yılına pek çok sorun ile birlikte giriyor. Özellikle 2021’in son aylarına damgasını vuran yüksek enflasyon, yeni yılda gündemin en önemli maddelerinden biri olacak. Son bir yılda Dolar ve Euro karşısında yüzde 50 değer kaybeden Türk Lirası’nın 2022’de nasıl bir seyir izleyeceği de merak edilen konular arasında. Son açıklanan Kasım 2021 enflasyon verilerine göre TÜFE yüzde 21,3’e, ÜFE ise yüzde 54,62’ye çıktı. Böylelikle 2003 yılından beri TÜFE-ÜFE farkı en yüksek seviyesine ulaşmış oldu. 3 Ocak 2022’de açıklanacak Aralık ayı rakamları ile birlikte, enflasyonun son 19 yılın en yüksek seviyesine çıkması bekleniyor. Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program’da 2022 için enflasyon hedefi yüzde 9,8 olarak belirlenmiş durumda.

“TÜİK’in enflasyon verileri gerçeği yansıtmıyor”

Gerçek enflasyonun TÜİK’in açıkladığı verilerin çok üzerinde olduğunu dile getiren ekonomistlere göre, 2022 yılının ilk yarısında enflasyon yeni rekorlar kırabilir. DW Türkçe’ye konuşan Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz’a göre, TÜİK’in enflasyon verileri enflasyon sorununda gerçek tabloyu göstermiyor. “TÜİK’in asli görevine geri dönmesi, kurumsal olarak erozyona izin vermeden bize verileri doğru vermesi durumunda, şu anda enflasyonun kesinlikle yüzde 30’ların üzerinde olacağını göreceğiz” diyen Prof. Yılmaz,resmi rakamlara göre yüzde 55’e dayanan üretici enflasyonu ile yüzde 20’yi aşan tüketici enflasyonu arasındaki farka dikkat çekiyor.

Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’nda yaşanan değişimler, 2021’de ekonomi gündemini yoğun olarak meşgul etti. Özellikle Kasım 2020’de Merkez Bankası Başkanlığına getirilen Naci Ağbal’ın başlattığı faiz artırımı süreci ile döviz kurları ve enflasyonda yaşanan iyileşme, Ağbal’ın görevden alınması ve yeni başkan Şahap Kavcıoğlu’nun Eylül 2021’de başlattığı faiz indirim süreci ile, yerini Türk Lirası’nda tarihi değer kaybı ve yüzde 30’lara varan yüksek enflasyona bıraktı. Son iki yılda dört başkan gören Merkez Bankası’nın bağımsızlığı 2021’in en çok tartışılan konularından biri oldu. Yine bu dönemde Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifası sonrasında, önce Lütfi Elvan, ardından da Nurettin Nebati bu göreve getirildi.

Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın direktifleriyle, Eylül 2021’den bu yana politika faizini yüzde 19’dan yüzde 14’e indirdi. Merkez Bankası, böylelikle enflasyon ile faiz arasındaki makası da 7 puana çıkarmış oldu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Finansal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü olan Prof. Dr. Ege Yazgan, faiz indirimleriyle çok ciddi bir finansal çalkantı yaratıldığını söylüyor. Faiz indirimlerinin iddia edildiği gibi reel sektörde üretim artışı ve ihracatta büyük bir sıçrama yaratmadığına işaret eden Prof. Yazgan, “Bu faiz indirimleri, öyle ya da böyle istikrarda olan bir finansal sektörü çok zor duruma sokmuş, ciddi biçimde üretim yapan reel sektörü de üretim yapamaz hale getirmiş durumda” diye konuşuyor.

Peki, hükümet, ekonomide attığı tartışmalı adımlarla neyi hedefliyor?

Prof. Dr. Kamil Yılmaz’a göre, atılan adımları erken seçimin habercisi olarak okumak gerekiyor. Dünyada enflasyon dalgası nedeni ile bütün ülkelerin faiz artırdığı bir dönemde Türkiye’nin faiz indirmesini ekonomi mantığı ile açıklamanın mümkün olmadığını savunan Kamil Yılmaz, “Bu tamamen siyasi mantıkla açıklanabilecek bir şey. Ben son dönemde gelen bu asgari ücret zammı ve bugünlerde açıklanması beklenen memur ve emekli maaş zamlarının bizi seçime doğru götüren bir hükümet tarafından alınmış kararlar olduğunu düşünüyorum” değerlendirmesinde bulunuyor.

“Enflayon yüzde 40’ları görebilir”

Yılın son günlerinde Erdoğan tarafından açıklanan “TL’yi Özendirme Paketi” ile döviz kurlarındaki ateş şimdilik söndürülmüş gözüküyor. Ancak yükselişini sürdüren enflasyon nedeni ile vatandaşlar hâlâ büyük oranda birikimlerini döviz alarak korumaya çalışıyor. 2022’de de, yükselen enflasyona bağlı olarak döviz talebinin artacağını ifade eden Prof. Ege Yazgan, şöyle konuşuyor: “Enflasyon konusunda yüzde 35-40 gibi seviyeleri görebilmemiz çok mümkün. Ondan sonra da bu seviyelerden düşmek o kadar kolay olmayacak.”

2020’yi yüzde 1,8 büyüme ile kapatarak pandemi yılında büyümeyi başaran sayılı ülkelerden biri olan Türkiye, 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 7,2, ikinci çeyreğinde ise yüzde 20’nin üzerinde büyümüştü. Bu yüksek büyüme oranı, hükümetin kamu bankaları üzerinden açıkladığı kredi paketleri ile gerçekleşti. Üçüncü çeyrekte de yüzde 7,4 büyüme kaydeden Türkiye’nin 2021’i yüzde 10’a yakın büyüme ile kapatması bekleniyor. 2022 yılında yüksek döviz kurlarının etkisi ile ihracat ve turizmin ekonominin büyümesinde etkili olması bekleniyor. Bununla birlikte, asgari ücret artışının da, enflasyon daha fazla yükselmeden önce, konut, otomobil, mobilya gibi alanlarda satışları artırabileceği belirtiliyor.

“Büyüme son çeyrekte düşecek”

Ancak, 2022’nin sonuna doğru döviz kurlarının etkisiyle, büyümede ciddi bir yavaşlama yaşanması ihtimali güçleniyor. Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, dünyada bu yıl yüzde 5,5 olan büyümenin 2022’de yüzde 4,5 seviyelerine gerilemesinin beklendiğini belirtiyor. Türkiye ekonomisinin 2022 yılını yüzde 4,5 seviyelerinde bir büyüme ile kapatmasının muhtemel olduğunu belirten Prof. Aslanoğlu, “Ancak son çeyrek, gelecek yıl muhtemelen görece daha yavaş bir çeyrek olacak. İlk dokuz ayda büyüme daha güçlü olabilir kanaatindeyim. Fakat sonraki dönemler, gelecek yılın son çeyreği ve ötesi özellikle döviz piyasası, enflasyonun seyri ve buralardaki istikrara bağlı olarak şekillenecektir” diye konuşuyor.

Türkiye’nin kronik sorunlarından biri olan işsizlik de, 2021 yılında ekonomi gündemin ilk sıralarında yer aldı. Temmuz ayı ile birlikte yükselişe geçen işsizliğin yılı yüzde 12 ile kapatması bekleniyor. Ancak geniş tanımlı işsizlik, son açıklanan eylül ayı iş gücü istatistiklerine göre yüzde 21,9’a çıkmış durumda. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı da yüzde 21,5 seviyesinde bulunuyor.

2022 yılında hükümetin hedefi işsizlikte bu seviyenin korunması ya da bir miktar aşağıya düşürülmesi olacak. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel’e göre, 2022’de işsizlikte dramatik bir artış yaşanma ihtimali düşük. 2022’de asgari ücrete yapılan yüzde 50 zammın işsizlik üzerinde ciddi bir olumsuz etkisi olmayacağını ifade eden Prof. Gürsel, “Buna karşın özellikle küçük şirketlerde kayıt dışı istihdam artacak. Ancak büyümede düşüş başlarsa, istihdam artışı da azalışa dönebilir” diyor.

Paylaşın