‘Ukrayna Krizi’nin Maliyeti Raflara Yansımaya Başladı

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi tüm dünya ekonomilerinde kendini hissettiriyor. Enerji fiyatları hızla yukarı tırmanırken değerli madenlerde ve gıda fiyatlarında da önemli yükselişler söz konusu. İki ülke ile toplamda 40 milyar doları aşan ticaret hacmine sahip olan Türkiye de bu krizden en fazla etkilenen ülkeler arasında.

İlk olarak enerji ve turizm gibi sektörler akla gelse de iki ülke Türkiye’nin gıda ithalatı ve ihracatı için de önemli konumda. Zira Türkiye, iki ülkeden önemli miktarda hububat ve yağ ithal ediyor. Ayrıca Türkiye’nin yaş sebze ve meyve ihracatında da Rusya çok önemli bir pazar.

Rus işgalinin devam ettiği her gün Türkiye’nin gıda tarafındaki endişeleri artıyor. Özellikle ham yağ, yağlı tohum ve buğday gibi ürünlerde Türkiye, Rusya ve Ukrayna’dan önemli ölçüde ithalat yapıyor.

Geçtiğimiz hafta gıda sektörü temsilcileri yaptıkları açıklamalarda buğday gibi ürünlerde Türkiye’nin kendi üretimini karşılayabilecek kapasiteye sahip olduğunu ancak krizin uzaması halinde gıda fiyatlarında bir artış yaşanacağını kaydetmişti.

Ancak gelinen noktada özellikle yağ ithalatında yeni sıkıntılar ortaya çıktı. Rusya ve Ukrayna’dan Türkiye’ye yağ getiren gemilerin limanlardan çıkışına Rusya tarafından izin verilmemesi bu konuda arz sorunu ortaya çıkardı. Geçtiğimiz ay 110-120 lira arasında satışa sunulan 5 litrelik sıvı yağ fiyatları market raflarında 160-170 lira bandını aştı.

Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile savaşın ayçiçeği tedarikinde oluşturacağı sorunların önüne geçmek amacıyla 30 Haziran gününe kadar soya, palm yağı, ayçiçeği tohumu, aspir veya pamuk tohumu yağları, hep, kolza, hardal yağı gibi ürünlerde gümrük vergisi sıfırlandı.

Belirsizlik ortamı oluştu

DW Türkçe’den Emre Eser’in haberine göre; Piyasada oluşan belirsizlik ortamının girdi fiyatlarındaki artışla birleşmesi ile ani fiyat artışlarının yaşandığını söyleyen Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, “Rusya tarafından gemilerimizin çıkışına izin verilmemesi de bir şok etkisi yarattı. Biz aslında arz tarafında bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorduk. Bu konuda iç pazarın ihtiyacı olan miktarda ürün, hasat döneminin de yaklaşması ile kısa sürede temin edilecektir ama tedarik tarafında beklenmeyen gelişmeler fiyatlara yansıyabiliyor. Bu krizin uzun sürmesi fiyatlar üzerinde baskıyı artıracak ama bir orta yol bulunursa fiyatlar da normal seviyesine geri döner. Bizim gemilerimizin Türkiye’ye yağ getirmesi de bu panik havasını dağıtacaktır” ifadelerini kullandı.

Büyükhelvacıgil, uluslararası piyasalarda yağın ton fiyatının 1400 dolar seviyesindeyken önce 1900 dolara, ardından 2 bin dolara tırmandığı bilgisini verdi.

Bu noktada fiyatların hızla tırmanması Türkiye’nin de ithalatını etkileyecek. Zira Türkiye tükettiği ayçiçeğinin yaklaşık yüzde 35’ini ithal ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre dünyadaki toplam ayçiçeği ithalatının 3’te birini de Türkiye gerçekleştiriyor. Bu ithalatın yarısı tek başına Rusya’dan yapılıyor. En büyük ayçiçeği üreticisi ise yüzde 30,4 ile Ukrayna, onu yüzde 26,4 ile Rusya ve yüzde 18,2 ile AB ülkeleri takip ediyor.

Tedirgin olanlar mal vermeyebilir

Şu an itibari ile piyasada bir panik havasının görülmediğini anlatan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Hububat Bakliyat Meclisi Üyesi Tevfik Dinçer ise asıl problemin belirsizlik olduğunu vurguluyor.

Piyasadaki tüm aktörlerin şimdiye kadar istedikleri tüm ürünleri rahatça tedarik edebildiğini belirten Dinçer’in altını çizdiği konu bu belirsizliğin fiyatlama üzerindeki etkisi oluyor. Dinçer’e göre bu krizin ne kadar devam edeceğini kimse öngöremiyor, tedarikçiler bir süre sonra fiyatların daha da artacağı ve arzda sorunlar yaşanacağı düşüncesi ile piyasaya ürün vermekten kaçınıyor. Bu da yavaş yavaş market raflarında tüketicinin karşısına zam olarak çıkıyor.

Gıda sektörü çok hızlı etkileniyor

İstanbul Perakendeciler Derneği (PEDDER İstanbul) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere de raflardaki etikette yazacak olan fiyatın ne olacağı konusunda kimsenin bir şey bilmediğini söylüyor.

“Gerçekten büyük bir belirsizlik içerisindeyiz. Bazı ürünler hakkında yüksek fiyatları duymaya başladık. Ancak şu an ciddi bir artıştan söz edemeyiz. Böyle diyoruz ama pazartesi ne olacağını da bilmiyoruz. Gıda sektörü bu belirsizliklerden en hızlı etkilenen sektör” diyen Güzeldere, fiyatların ne olacağına savaşın gidişatı karar vereceğini söylüyor.

Özellikle bitkisel yağlarda ve hububat tarafında krizden kaynaklı fiyat artışlarının yaşanabileceğine dikkat çeken Güzeldere, aynı zamanda Türkiye’nin Rusya’ya ihraç edemediği yaş sebze ve meyvenin iç piyasaya sürülmesi ile bu ürünlerde de ciddi bir ucuzlama yaşandığını kaydediyor.

Fiyatlara çözüm üretime destekten geçiyor

Burada daha çok direkt olarak yaşanan bir arz sorunundan bahsedildiğini ifade eden Büyükhelvacıgil, savaşın enerji ve diğer girdi maliyetleri üzerindeki olumsuz etkisinin de fiyatlarda önemli ölçüde etkili olduğunu dile getiriyor. Diğer yağ gruplarındaki ithalat vergisinin sıfırlanmasının kısa vadede önemli bir çözüm olduğunu vurgulayan Büyükhelvacıgil, şöyle devam ediyor:

“Savaşın uzaması gıda tarafında hem arz hem fiyat sorunu yaratacaktır. Maalesef tüm dünya gibi Türkiye de bundan etkilenecektir. Umarız savaş kısa sürede biter. Ama bizim önceliğimiz kendi iç üretimimizi arttırmak olmalı. Bu konuda üreticiye verilen desteklerin arttırılması, teşvik mekanizmalarının daha verimli olması bizim gıda tarafında bu süreci daha az hasarla atlatmamıza neden olur.”

Ekilen ürünler değişir mi?

Önümüzdeki süreçte yaşanan sıkıntılara bağlı olarak üreticilerin de ekim alanlarındaki tercihlerini değiştireceğini söyleyen İTO Hububat Bakliyat Meclisi Üyesi Tevfik Dinçer’e göre geçtiğimiz yıllarda pirinç üretimine ayrılan alanların yarısı önümüzdeki dönemde ayçiçeği ekim alanı olarak kullanılabilir. Üreticilerin bu tercihlerinde piyasada oluşan ihtiyaç temek etken olacak.

Sektör temsilcilerinin ortak görüşü yağ ve hububat tarafında Türkiye’nin büyük bir kriz yaşamayacağı yönünde. Ancak burada açılan ortak bir parantez var. O da ne olursa olsun savaş devam ettiği sürece Türkiye’nin de dünyadaki fiyat artışlarından çok fazla etkileneceği. En çok vurgulanan konu ise akaryakıt fiyatlarının neredeyse her gün artış eğiliminde olması. Nakliye giderlerinin katlanması da fiyatlara hızla yansıyor.

Vadeler düştü, nakit isteniyor

Ticaret borsalarında 3 gün önce 4 lira 90 kuruştan satılan buğdayın fiyatının bugün 5 lira 50 kuruşa çıkmasını örnek gösteren Tevfik Dinçer, “Bu fiyat artışları, arz tarafındaki belirsizlik yeni sorunlar oluşturdu. Evet henüz biz ürün temin etmekte zorlanmıyoruz ama güçlenen bir belirsizlik var. Önceden 45 gün vadeli çalıştığımız ticari partnerler artık 10 gün vadeli çalışmak istiyor. Bazı firmalar sadece nakit çalışmaya döndü. Bunun en büyük sebebi savaşın getirdiği endişeler. İnsanlar ödeme alamamaktan korkuyor” diyor.

Paylaşın

Buğday Fiyatlarındaki Artış Durdurulamıyor!

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Rusya‘nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaş nedeniyle dünya genelinde açlığın artmasından endişe duyuyor. Teşkilatın Almanya, Avusturya ve Lichtenstein Genel Müdürü Martin Frick, Rusya ve Ukrayna’nın dünyanın önde gelen buğday ihcaratçıları olduğunu ve bu nedenle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile buğday fiyatlarının kürsel çapta hızlı biçimde arttığını dile getirdi.

Rusya ile Ukrayna, küresel çaptaki buğday ihracatının yüzde 30’unu elinde bulunduruyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla buğday fiyatları geçtiğimiz günlerde hızla tırmanışa geçerek rekor kırmıştı. Bugün de yüzde 10 artışla Avrupa’da buğdayın tonu 418,74 Euro’ya yükseldi.

Alman bankası Commerzbank’ın analistlerinden Carsten Fritsch, Rusya ve Ukrayna’nın dünya piyasalarından koptuğunu, bu durumun özellikle Kuzey Afrika ülkeleriyle Ortadoğu’da büyük endişe yarattığını dile getirdi. Özellikle Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri Rusya ve Ukrayna’dan buğday alıyor ve genellikle de sübvansiyonla ekmek üretilmesini sağlıyor. Nitekim bu ülkelerin çoğunda pek çok diğer az gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ekmek temel gıda maddesi olma özelliğine sahip. Söz konusu ülkelerde buğday aşırı sıcak ve kurak iklim nedeniyle yetişmiyor.

Küresel rezervler en az seviyede

Buğday fiyatlarının artmasına neden olan bir diğer konu da dünya çapında rezervlerin yeterince dolu olmaması. Uluslararası Hububat Konseyi’nin (IGC) verilerine göre dünyanın önde gelen ihracatçılarından Avrupa Birliği (AB), Rusya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada, Ukrayna, Avusturalya, Kazakistan ve Arjatın’de, 2021/2022 hasat dönemi için rezervler, 57 milyon ton ile son dokuz yılın en düşük seviyesine indi. Bu miktarın dünya ihtiyacının 27 günlük kısmına denk geldiğini belirten IGC, söz konusu ülkeler arasından Rusya ve Ukrayna çıkarıldığında mevcut buğday rezervinin dünyanın ihtiyacını ancak üç hafta karşılayabileceğini kaydetti.

Dünya rezervlerinin neredeyse yarısı Çin’in elinde

Uluslararası Hububat Konseyi’nin verilerine göre 131 milyon ton ile Çin dünyadaki buğday rezervlerinin yaklaşık yarısını elinde tutuyor, ancak Çin’deki buğday miktarına dair verilerin doğruluğunu bağımsız kaynaklardan teyit etmek mümkün değil, zira Pekin hükümeti buğdayı stratejik ürün saydığı için kesin verileri açıklamıyor.

Buğdayın stratejik ürün sayılması politikası çerçevesinde Çin yönetimi 2005-2006’dan itibaren buğday satın alımı için asgari taban fiyatı uygulamasını yürürlüğe koydu. Çin bu uygulama ile çiftçilerini buğday üretimine teşvik etmeyi hedefliyor. Ülke geçen yıl da 1 milyon ton oranında sadece Kuzey Kore’ye buğday ihraç etti.

Uluslararası Hububat Konseyi (IGC) ekonomistlerinden Alexander Karavaytsev, son iki yıl zarfında gıda tedariğinde güvence konusunun öne çıktığını, bunun sonucu olarak da Pekin’in yedi yıl aradan sonra 2021’de taban fiyatını artırdığını belirtti. Böylece hububat üretimi çiftçiler için cazip kılmaya çabalanıyor.

Karavaytsev, sadece Çin‘de değil başka ülkelerde de kötü hasat ve pandemi nedeniyle son iki senede gıda temininde güvence konusunun ana gündem maddesi haline geldiğini belirtiyor. Buğday fiyatları Avrupa’da son iki sene zarfında neredeyse ikiye katlanarak tonu önce 390,75 euro olmuştu. Bugün de yüzde 10 artışla 418,74 Euro’ya yükseldiği bildirildi.

Türkiye’de de endişe: Bazı un ve yağ ürünleri ihraç kısıtlaması listesine alındı

Buğday ihtiyacının yüzde 70’ini Rusya, yüzde 15’ini de Ukrayna’dan karşılayan Türkiye’de de son günlerde buğday sıkıntısı yaşanabileceğine dair endişe hakim. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla Türkiye’nin kendi ihtiyacını karşılayıp karşılayamayacağı sorusu gündemde.

27 Ocak’ta bazı Tarım Ürünlerinin İhracatına İlişkin Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tebliğ, Tarım ve Orman Bakanlığı’na, belirlenen kimi ürünlerin ihracatında, gerektiğinde dönemsel düzenlemeler yapma yetkisi veriyor. Akabinde 20 tarım ürününün ihracatına ilişkin yetki alan Bakanlık, Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle girilen bu hafta başında önce zeytinyağı, fasulye ve kırmızı mercimek ihracatına kısıtlama getirmişti. Bugün de yine Resmi Gazete’de yayınlanan bir tebliğ ile bu listeye, Ukrayna’ya Rusya’nın saldırmasıyla oluşabilecek arz sıkıntısı sebebiyle bazı un ve yağ çeşitlerinin de eklendiği duyuruldu. Böylece ihracatına kısıtlama getirilen ürün sayısı 37’ye çıktı.

Bunlar arasında büyükbaş ve küçükbaş hayvan eti, pirinç, buğday, mısır unu, aşurelik buğday, soya, zeytinyağı, zeytin, ayçiçeği tohumu yağı, pamuk yağı, patates, sivri biber, patlıcan, elma, limon gibi yaygın kullanılan gıda ürünleri de bulunuyor.

Tahılın hayvan yemi ve enerji üretiminde kullanılması nedeniyle başka alanları da olumsuz etkileyeceği bildiriliyor. Almanya’daki tavuk ve kanatlı havyan ticareti ile uğraşan çiftçiler, buğday ve mısırın yakıt üretiminde kulanılmasına son verilmesi için hükümete çağrıda bulundular. Çok sayıda örgüte üye çiftçilerin, Federal Tarım Bakanı Cem Özdemir ile Aşağı Saksonya Eyalet Tarım Bakanı Barbara Otte-Kinast’a’e bir mektup yazarak, küresel çapta yaşanan hububat sıkıntısına dikkat çektikleri ve yakıt üretiminde kullanılmaya devam edilmesi halinde hayvanların yem ihtiyacının karşılanmasında sıkıntıya girileceğini ve besiciliği tehlikeye atacağını ilettikleri bildiriliyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan ‘Enflasyon’ Yorumu: Gıda Ve Enerji

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) şubat ayına ilişkin aylık fiyat gelişmeleri değerlendirmesini yayımladı. Değerlendirmede, yüzde 50’yi aşan enflasyonda gıda ve enerjiye dikkat çekildi.

TCMB yüzde 50’yi aşan tüketici, yüzde 100’ü aşan üretici enflasyonuyla ilgili değerlendirmesini yayımladı. TCMB, değerlendirmesinde şuna dikkat çekti:

Tüketici yıllık enflasyonundaki artış alt gruplar geneline yayılırken, bu gelişmeye en belirgin katkı gıda ve temel mal gruplarından gelmiştir.

Emtia fiyatlarında ocak ayından itibaren gözlenen artış eğilimi son dönemde jeopolitik gelişmelerle hızlanmış ve bağlantılı kalemlerde etkileri hissedilmiştir.

Gıda yıllık enflasyonundaki yükseliş alt gruplar genelinde devam ederken, son aylarda yüksek seyreden taze meyve ve sebze enflasyonundaki artış bu dönemde hızlanmaya devam etmiştir.

Diğer taraftan temel gıda ürünlerindeki KDV indirimi daha olumsuz bir görünümü sınırlamıştır.

Temel mal fiyatlarındaki artış eğilimi şubat ayında yavaşlamakla birlikte yıllık enflasyon tüm alt gruplarda yükselmiştir. Uluslararası enerji fiyatlarındaki artışın etkileri yurt içi enerji fiyatlarına yansımıştır.

Hizmet grubunda yıllık enflasyon tüm alt gruplarda artarken, enerji ve gıda görünümüne de bağlı olarak ulaştırma ve lokanta-otel öne çıkan alt gruplar olmuştur.

Başta enerji olmak üzere uluslararası emtia fiyatlarında sektörler geneline yayılan yükselişler ile tedarik zincirlerindeki aksamalar neticesinde üretici fiyatlarındaki artışlar sürmüştür.

Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonlarındaki yükseliş devam etmiştir.

Enflasyon yüzde 54,44

Türkiye’de yıllık enflasyon Şubat’ta yüzde 54,44 seviyesine yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre Şubat’ta tüketici fiyat endeksi bir önceki aya göre ise yüzde 4,81 artış gösterdi.

Üretici enflasyonunda ise yıllık bazda üç haneli seviye kaydedildi. Buna göre üretici fiyat endeksi Şubat’ta bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 105,01 arttı. Aylık üretici enflasyonu ise yüzde 7,22 oldu.

Şubat’ta yıllık çekirdek enflasyon yüzde 44,05 oldu. Tüketici fiyatlarıyla üretici fiyatları artışı arasındaki makas da yeni rekor seviyeye yükseldi.

Paylaşın

Üretici Enflasyonu Yüzde 100’ü Aştı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) Şubat 2022 verilerini açıkladı. Buna göre, Yİ-ÜFE yıllık yüzde 105,01, aylık yüzde 7,22 arttı. Böylece üretici enflasyonu 1994’ten bu yana ilk kez 3 haneli rakamları görmüş oldu.

Yİ-ÜFE 2022 yılı şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 7,22, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 18,43, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 105,01 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 56,83 artış gösterdi.

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 98,70, imalatta yüzde 97,86, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 202,51 ve su temininde yüzde 33,73 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında yüzde 115,13, dayanıklı tüketim malında yüzde 69,20, dayanıksız tüketim malında yüzde 70, enerjide yüzde 188,47 ve sermaye malında yüzde 71,90 artış olarak gerçekleşti.

Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 6,39, imalatta yüzde 5,60, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 24,66 ve su temininde yüzde 7,37 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara malında yüzde 5,33, dayanıklı tüketim malında yüzde 7,66, dayanıksız tüketim malında yüzde 5,38, enerjide yüzde 19,98 ve sermaye malında yüzde 4,79 artış olarak gerçekleşti.

En büyük artış petrol ve doğalgazda

Yıllık en düşük artış yüzde 33,73 ile su ve suyun arıtılması ve dağıtılması, yüzde 34,41 ile giyim eşyası, yüzde 37,68 ile temel eczacılık ürünleri ve müstahzarları alt sektörlerinde gerçekleşti.

Buna karşılık ham petrol ve doğal gaz yüzde 213,67, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı yüzde 202,51 ve kok ve rafine petrol ürünleri yüzde 198,88 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu

Aylık en düşük artış; yüzde 1,20 ile tütün ürünleri, yüzde 2,82 ile giyim eşyası, yüzde 2,90 ile bilgisayarlar ile elektronik ve optik ürünler alt sektörlerinde gerçekleşti.

Buna karşılık elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı yüzde 24,66, ham petrol ve doğal gaz yüzde 20,52 ve temel eczacılık ürünleri ve müstahzarları yüzde 17,63 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Paylaşın

ENAG, TÜİK’i Yalanladı: Enflasyon Yüzde 123.8

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) yıllık enflasyonun yüzde 123.80, aylık enflasyonun yüzde 5,44 oranında artığını açıkladı. TÜİK ise yıllık enflasyonun yüzde 54,4, aylık enflasyonu ise yüzde 4,81 artığını açıklamıştı.

Haber Merkezi / Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) şubat ayına ilişkin enflasyon oranlarını açıkladı. Buna göre enflasyon şubatta aylık yüzde 5,44 artarken, 12 aylık artış ise yüzde 123,80 olarak kaydedildi.

Reuters’ın yaptığı ankette gıda ve enerji fiyatlarının artışını sürdürmesi nedeniyle tüketici enflasyonunun yüzde 53’e yakın bir oranda yükselmesi bekleniyordu. Bloomberg HT Araştırma Birimi’nin enflasyon anketine göre Şubat enflasyonunun yıllık bazda yüzde 52,85 olacağı tahmin ediliyordu.

TÜİK’in enflasyon verileri

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Şubat 2022 verilerini açıkladı. Buna göre, TÜFE Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,81, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 16,45, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,44 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 25,98 artış gerçekleşti.

Yıllık en düşük artış yüzde 11,89 ile haberleşme ana grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla yüzde 22,24 ile eğitim, yüzde 26,87 ile giyim ve ayakkabı ve yüzde 32,86 ile sağlık oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 75,75 ile ulaştırma, yüzde 64,83 ile ev eşyası, yüzde 64,47 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2022 yılı Şubat ayında en az artış gösteren ana gruplar yüzde 0,30 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 0,44 ile alkollü içecekler ve tütün ve yüzde 1,49 ile konut oldu. Buna karşılık, 2022 yılı Şubat ayında artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 8,41 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 7,00 ile ev eşyası, yüzde 6,39 ile sağlık oldu.

Şubat 2022’de, endekste kapsanan 409 maddeden, 53 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 24 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 332 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’de 2022 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,87, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 11,65, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 47,01 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 24,54 artış gerçekleşti.

Kira artış oranı belli oldu

Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) on iki aylık ortalaması baz alınarak belirlenen kira artış oranı Mart ayı için yüzde 25,98 oldu. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, TÜFE’de 2022 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,81, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 16,45, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,44 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 25,98 artış gerçekleşti. TÜFE’nin on iki aylık ortalaması baz alınarak belirlenen kira artış oranı Mart ayı için yüzde 25,98 oldu.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Enflasyon Yüzde 54,44

TÜİK’in açıkladığı verilere göre, Şubat ayında enflasyon bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,4 oranında arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 75,75 ile ulaşım, yüzde 64,83 ile ev eşyası, yüzde 64,47 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Şubat 2022 verilerini açıkladı. Buna göre, TÜFE Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,81, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 16,45, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,44 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 25,98 artış gerçekleşti.

Yıllık en düşük artış yüzde 11,89 ile haberleşme ana grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla yüzde 22,24 ile eğitim, yüzde 26,87 ile giyim ve ayakkabı ve yüzde 32,86 ile sağlık oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 75,75 ile ulaştırma, yüzde 64,83 ile ev eşyası, yüzde 64,47 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2022 yılı Şubat ayında en az artış gösteren ana gruplar yüzde 0,30 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 0,44 ile alkollü içecekler ve tütün ve yüzde 1,49 ile konut oldu. Buna karşılık, 2022 yılı Şubat ayında artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 8,41 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 7,00 ile ev eşyası, yüzde 6,39 ile sağlık oldu.

Şubat 2022’de, endekste kapsanan 409 maddeden, 53 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 24 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 332 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’de 2022 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,87, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 11,65, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 47,01 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 24,54 artış gerçekleşti.

Kira artış oranı belli oldu

Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) on iki aylık ortalaması baz alınarak belirlenen kira artış oranı Mart ayı için yüzde 25,98 oldu. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, TÜFE’de 2022 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,81, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 16,45, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,44 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 25,98 artış gerçekleşti. TÜFE’nin on iki aylık ortalaması baz alınarak belirlenen kira artış oranı Mart ayı için yüzde 25,98 oldu.

Paylaşın

İstanbul’un Enflasyonu Son 20 Yılın Zirvesinde

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) verilerine göre, İstanbul’da perakende fiyatlardaki yıllık artış yüzde 55,32; toptan fiyatlarda ise yüzde 58,39 olarak gerçekleşti. Böylece yıllık enflasyon 2002’den bu yana ki en yüksek seviyeyi gördü.

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO) Şubat 2022 İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi verilerini açıkladı.

Açıklanan verilere göre, İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi, şubatta önceki aya göre yüzde 4,44, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise yüzde 3,38 arttı. Söz konusu veriler yıllık bazda incelendiğinde, perakendede yüzde 55,32, toptan fiyatlarda yüzde 58,59 artış yaşandı.

Şubat perakende fiyatlar önceki aya göre sağlık ve kişisel harcamalarda yüzde 7,04, ev eşyasında yüzde 6,47, gıdada yüzde 5,92, ulaştırma ve haberleşmede yüzde 5,53, konutta yüzde 2,28, kültür, eğitim ve eğlencede yüzde 2,25, diğer harcamalarda yüzde 1,45 artarken, giyimde yüzde 1,91 azaldı.

Toptan fiyatlarda ise önceki aya göre, madenler grubunda yüzde 5,48, işlenmemiş maddelerde yüzde 4,35, gıdada yüzde 3,63, yakacak ve enerjide yüzde 3,42, inşaat malzemelerinde yüzde 2,18, kimyevi maddelerde yüzde 1,68, mensucatta yüzde 0,20 artış görüldü.​​​​​​​

Paylaşın

Rusya’ya Uygulanan SWIFT Yaptırımı Türkiye’yi Nasıl Etkiler?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ile birlikte uluslararası kamuoyundan ardı ardına yaptırım açıklamaları geldi. Ancak bu yaptırımların arasında en etkili konu başlıklarından biri Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkartılma kararı oldu.

Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication’ın kısaltması olan SWIFT için en doğru tanım uluslararası ödemeler ağı olarak öne çıkıyor.

Bu sistem tüm dünya ticaretinde kilit bir role sahip. Bu yüzden Rusya’nın sistem dışında kalması hem ticari hem de finansal hizmetlerin büyük oranda durmasına neden olabilir. Bu da Rusya üzerindeki ekonomik baskıyı arttıracak.

Ancak burada Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiren bir ilişki var. O da Türkiye’nin enerjiden gıdaya, turizmden tekstile kadar çok sayıda sektörde Rusya ile olan güçlü ticareti. Geçtiğimiz yıl Rusya ile ikili ticarette yaklaşık 35 milyar dolarlık bir hacim yakalayan Türkiye için bu aynı zamanda büyük bir ekonomik zorluk sürecini de beraberinde getirebilir.

DW Türkçe’den Emre Eser’e değerlendirmelerde bulunan Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir Politikaları eski Genel Müdürü ve eski IMF Ekonomisti Dr. Burcu Aydın Özüdoğru’ya göre Rusya ekonomisindeki bir daralma veya yaptırım Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Gıda, turizm ve müteahhitlik gibi alanlarda çok büyük bir ticari ilişkinin bulunduğunu belirten Özüdoğru, “Rusya’nın ödeme sistemleri konusunda yaşayacağı problemler Türk şirketlerinin ihracat yapma kapasitesini zorlayabilir ve tahsilat süreçlerini geciktirebilir” diyor.

Rusya ile Türkiye’nin ikili ticaretinde ilk akla gelen sektörler turizm ve gıda oluyor.

Alternatif pazar arayışı

Rusya’nın Türkiye’nin gıda ithalatında çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Tayaş Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, “SWIFT engeli bizim Rusya olan ticaretimizi ciddi ölçüde engeller. Bugün itibarıyla Rusya’dan ithalat konusunda ciddi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Ruslar ile şu an görüşüyoruz. Ama bu kararların daha kapsamlı uygulanması bizim için uzun vadede büyük bir problem oluşturacaktır. Sonuçta bir un fabrikası Rusya’dan buğday alıyor ve onun ödemesini bu sistem üzerinden yapıyor. İç tüketim için bir sıkıntı görülmese de biz şimdiden alternatif pazar arayışına girdik. B ve C planlarımızı devreye almak için çalışıyoruz. Buğday ithalatı yapabileceğimiz ülkeler üzerine yoğunlaşıyoruz” diye konuştu.

Gıda sektörü alternatif pazar arayışına girerken turizmciler ise Rusya pazarının yerinin Türkiye için çok stratejik olduğunu başka bir ülke ile doldurulamayacağını ifade ediyor.

Turizmci nasıl ödeme alacak?

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Batı Akdeniz Bölge Temsil Kurulu Başkanı Özgen Uysal, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle beraber rezervasyonların durduğunu söyledi. Yeni rezervasyon alamadıklarını belirten Uysal, “Turizm sektörü için çok kritik bir pazar. Ülkenin SWIFT sisteminden çıkarılması demek turizmcinin verdiği hizmetin ödemesini alamaması demek. Nasıl olacak? Eskisi gibi çanta ticareti mi yapacağız? Kripto para ile mi ödeme olacak? Bunlarla ticaret olmaz. Büyük bir belirsizlik var” ifadelerini kullandı.

Turizmciler Rus halkının ekonomik endişelerinin artmasının ve Ruble’nin hızla değer kaybetmesinin de Türkiye turizmi için olumsuz bir fotoğraf ortaya çıkaracağını düşünüyor.

“Hava sahası kapanırsa biteriz”

Üstelik Uysal, turizmcinin asıl endişesinin hava sahası sorunu olduğunu söylüyor. Buna göre turizme en büyük darbeyi Türkiye’nin de diğer Avrupa ülkeleri gibi hava sahasını Rus uçaklarına kapatması vurabilir. “İşte o zaman turizmciler dükkân kapatır. Biteriz” diyen Uysal, “Tek umudumuz bu işgalin ve savaş halinin sonlanması. Ukrayna ve Rusya’daki olayların Türkiye’yi etkilememesi imkânsız. Gözlerimiz yapılan toplantılarda. Umarız savaş en kısa sürede sonlanır. Durum hızla normale döner ve etkilerini daha fazla yaşamayız” şeklinde konuştu.

Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor

Rusya ekonomisinde yaşanan sıkıntıların Türkiye’yi her alanda etkileyebileceğini anlatan ekonomist Dr. Burcu Aydın Özüdoğru şöyle konuştu:

“Bu etkilerden birisi de finansal kırılganlık göstergeleri. Aslında bunu da görmeye başladık. Geçtiğimiz hafta Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile beraber Türk Lirası Dolar karşısında hızla değer kaybetti. Şu an biraz toparlanma olsa da önemli bir riski işaret ediyor. Ayrıca şu aşamada önemli risklerden birisi de kur korumalı mevduat sistemi üzerinden üstlenilen garantiler. Son verilere göre sistemde yaklaşık 470 milyar lira birikti. Örnek vermek gerekirse kur veya altına karşı verilen garantilerde mevduat faiz oranı yüzde 14-17. Orada kurun her bir puanlık yükselişi kamu maliyesi açısından 5 milyar dolarlık maliyet demek.”

“Enflasyonu tetikler”

Doğalgaz, petrol ve kurdaki yukarı yönlü çıkışın enflasyon üzerindeki baskıyı arttıracağını belirten Özüdoğru, Türkiye’nin, Rusya ve Ukrayna’dan önemli ölçüde tahıl ithal ettiğini hatırlattı. Her ülkede uzun sürecek sıkıntıların Türkiye’deki gıda fiyatlarının üzerinde de olumsuz etkisi olabileceğini söyleyen Özüdoğru, “Ayrıca turizmde de önemli bir kayıp söz konusu. Tüm bunlar ekonominin her alanında kendini gösterebilir” dedi.

Peki Rusya ile ticarette yerel parayla ticaret bu konuda bir rahatlama sağlayabilir mi?

“Yerel para ile daha zor”

Dolar ve Euro’nun uluslararası ticarette vazgeçilmez bir ağırlığının bulunduğunu dile getiren Özüdoğru, şöyle konuştu:

“Hatırlarsanız İran’a uygulanan yaptırımlar nedeniyle Halkbank ABD’de ciddi suçlamalarla karşı karşıya kalmıştı. Ticarette buna dikkat edilecektir. Türkiye, Ruble gibi farklı para birimlerine yönelebilir ama burada Dolar ve Euro’nun dışına çıkması da kısa vadede pek mümkün değil gibi görünüyor. Bu geçiş çok kolay olmayacaktır.”

“Rusya’nın üzerinde ciddi etkisi olacak”

Son olarak Rusya’ya uygulanacak yaptırımların Rus finansal sistemi üzerindeki ciddi etki bırakacağını vurgulayan Özüdoğru bunları şöyle açıkladı:

“Rusya Merkez Bankası faiz oranlarını yüzde 9.5 seviyesinden yüzde 20’ye çıkardı. Ama buna rağmen Ruble, Dolara karşı yüzde 30’a yakın değer kaybetti. Yaptırımlar, Rus halkının bankacılık sistemine olan güvenini de etkileyecek. Özellikle SWIFT engellemesi bu konuda bir bankacılık krizine ve Ruble’nin daha da hızlı değer kaybetmesine neden olabilir. Ama dileğimiz barış müzakerelerinin başlaması ve bu etkilerin de yaşanmaması” diye konuştu.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Dış Ticaret Açığı Yüzde 234 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ocak 2022 Dış Ticaret İstatistikleri’ni yayımladı. TÜİK’in açıkladığı verilere göre dış ticaret açığı bir önceki ayın aynı dönemine göre yüzde 234 arttı.

Haber Merkezi / Açıklanan verilere göre, ihracat ocak ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,2 artarak 17 milyar 587 milyon dolar, ithalat yüzde 54,2 artarak 27 milyar 848 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2022 Ocak ayında yüzde 19,6 artarak 14 milyar 6 milyon dolardan, 16 milyar 751 milyon dolara yükseldi.

Ocak ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 31,1 artarak 14 milyar 44 milyon dolardan, 18 milyar 413 milyon dolara yükseldi. Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı ocak ayında 1 milyar 662 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Dış ticaret hacmi yüzde 25,4 artarak 35 milyar 164 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 91 oldu.

Dış ticaret açığı 10 milyar doları aştı

TÜİK verilerine göre ocak ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 234,9 artarak 3 milyar 64 milyon dolardan, 10 milyar 261 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Ocak ayında yüzde 83,0 iken, 2022 Ocak ayında yüzde 63,2’ye geriledi.

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2022 Ocak ayında imalat sanayinin payı yüzde 93,3, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 4,1, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 2,1 oldu.

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2022 Ocak ayında ara mallarının payı yüzde 83,9, sermaye mallarının payı yüzde 10,0 ve tüketim mallarının payı yüzde 6,1 oldu.

Ocak ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 618 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 221 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 25 milyon dolar ile İtalya, 948 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 883 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 32,4’ünü oluşturdu.

İthalatta ilk sırada Rusya yer aldı

İthalatta Rusya Federasyonu ilk sırayı aldı. Ocak ayında Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 4 milyar 637 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 95 milyon dolar ile Çin, 1 milyar 440 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 279 milyon dolar ile ABD, 769 milyon dolar ile İtalya izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 40,3’ünü oluşturdu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2022 yılı ocak ayında bir önceki aya göre ihracat yüzde 4,9 azaldı, ithalat yüzde 10 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2022 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 16,8, ithalat yüzde 51,9 arttı.

Özel ticaret sistemine göre, 2022 yılı ocak ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,2 artarak 16 milyar 690 milyon dolar, ithalat yüzde 50,6 artarak 26 milyar 831 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak ayında dış ticaret açığı yüzde 183,2 artarak 3 milyar 580 milyon dolardan, 10 milyar 141 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Ocak ayında yüzde 79,9 iken, 2022 Ocak ayında yüzde 62,2’ye geriledi.

Paylaşın

Türkiye Ekonomisi, 2021’de Yüzde 11 Büyüdü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen yıla ilişkin üretim yöntemiyle hesaplanan gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Türkiye ekonomisi 2021’de yüzde 11, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 9,1 büyüdü.

Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2021’de bir önceki yıla göre yüzde 42,8 artarak 7 trilyon 209 milyar 40 milyon lira olarak gerçekleşti.

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde, 2021 yılında bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak, hizmet faaliyetleri toplam katma değeri yüzde 21,1, diğer hizmetler yüzde 20,3, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 20,2, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 17,3, sanayi yüzde 16,6, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 7 ve gayrimenkul faaliyetleri yüzde 3,5 arttı. Söz konusu dönemde, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 9, tarım sektörü yüzde 2,2 ve inşaat sektörü ise yüzde 0,9 azaldı.

GSYH 2021 yılı dördüncü çeyreğinde yüzde 9,1 arttı

GSYH dördüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, 2021 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 9,1 arttı.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,5 arttı

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,5 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2021 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 9,1 arttı.

Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2021 yılının dördüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 51,8 artarak 2 trilyon 313 milyar 810 milyon TL oldu. GSYH’nin dördüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 198 milyar 968 milyon olarak gerçekleşti.

Yerleşik hane halklarının nihai tüketim harcamaları, 2021 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre yüzde 15,1 arttı. Hane halkı tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 55,1 oldu.

Yerleşik hane halklarının nihai tüketim harcamaları 2021 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 21,4 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 1,9, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 0,8 azaldı.

2021 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre mal ve hizmet ihracatı yüzde 24,9, ithalatı ise yüzde 2,0 arttı. Mal ve hizmet ihracatı, 2021 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 20,7, ithalatı ise yüzde 2,6 arttı.

İşgücü ödemeleri 2021 yılında yüzde 31,4 arttı

İşgücü ödemeleri 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 31,4 artarken, net işletme artığı/karma gelir yüzde 53,2 arttı. 2021 yılının dördüncü çeyreğinde ise işgücü ödemeleri bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 37,7 artarken, net işletme artığı/karma gelir yüzde 62,9 arttı.

İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yıl yüzde 33,1 iken bu oran 2021 yılında yüzde 30,2 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 49,3’ten yüzde 52,6’ya yükseldi.

Paylaşın