Gıda Fiyatları Dünya Genelinde Rekor Seviyeye Yükseldi

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) Cuma günü Paris’te yaptığı açıklamaya göre gıda fiyatları Ukrayna savaşının da etkisiyle geçen ay küresel ölçekte rekor seviyeye ulaştı.

Gıda ve Tarım Örgütü, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle tahıl ve bitkisel yağ piyasalarının çok sarsıldığını vurguladı. Yetkililer, Rusya ve Ukrayna’nın birlikte son üç yıl zarfında küresel buğdayın yüzde 30’unu, mısır ihracatının da yüzde 20’sini karşıladığını belirtiyor.

FAO, halihazırda içinde bulunulan ayda da Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) buğday rekoltesinin iyi olmayabileceği endişeyle fiyatların yüzde 19,7 oranında artış kaydettiğini belirtti. Mart ayı fiyatlarının da yüzde 19,1 oranında yükseldiğini, böylece arpa ve darı fiyatlarıyla birlikte tahılda rekor artış kaydedildiğine işaret etti.

FAO gıda fiyatları endeksi önemli

FAO’nun en çok işlem gören gıdaların piyasalardaki değişimini yansıtan endeksi, küresel değişimi göstermesi bakımından önem arzediyor. Endeksin Şubat ayında 141,4, Mart ayında da 159,3 puan ile rekor artış kaydettiği bildiriliyor.

FAO, kısa süre önce yaptığı açıklamada da Ukrayna savaşının etkisiyle gıda ve yem fiyatlarının yüzde 20’ye kadar artabileceği uyarısında bulunmuştu. Bu gelişmenin küresel çapta aşırı beslenme yetersizliğine yol açmasından endişe duyuluyor.

Gıda ve enerji ile hammadde fiyatlarındaki artışlar küresel çapta enflasyonun hızla artmasına yol açıyor. Gıda fiyatlarındaki artışın Ukrayna’dan ve Rusya’dan görece uygun buğday alan fakir ülkelerde beslenme yetersizliği dışında siyasi krizlere de yol açabileceği belirtiliyor.

Paylaşın

‘Turizm Sezonu’ Başlamadan Bitti

AK Parti iktidarı turizm sezonu öncesi olumlu açıklamalar yapmasına karşın sektör can çekişiyor. Kovid 19 salgını ve ekonomik kriz yüzünden iki yıldır turizm sektörü dibe vurmuşken şimdi de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sektörü adeta durma noktasına getirdi. Turizmciler de işçiler de sezona kısa günler kala hazırlıklarını sürdürmesine rağmen umutları yok.

Birgün’den Aycan Karadağ’a açıklamada bulunan Bodrum Profesyonel Otel Yöneticiler Derneği Başkanı (BOYD) Serdar Karcılıoğlu, turizm sektörünü belirsiz bir sürecin beklediğini kaydetti. Karcılıoğlu, “Türkiye satın alan turist için öncelikle döviz kurlarının getirdiği olağanüstü farka dayalı olarak ülkesinde bir adet bira yerine ülkemizde belki de on bira içebilecek. Ülkesinde bir hafta yaşam için harcayacağı para ile burada bir ay yaşayabilecek avantaja dönüştü. Kısaca ucuz ülke bu kez neredeyse ‘bedava ülke’ imajına dönüşecek. En önemlisi bu kalıcı ve bizim bu sarmaldan çıkmak için çok uzun yıllara ihtiyacımız olacak” dedi.

Karcılıoğlu şunları kaydetti: “Kalkıp bu tür patlayan çatlayan rezervasyonlardan bir başarı hikâyesi çıkarmak ve bu yönde demeçler vermek ancak bilgisiz ve gafillerin işidir. Sektör can çekişiyor, büyük borç batağı içerisindedir. Otellerde yiyecek içecekte yüzde 128 diğer giderlerde yüzde 87 enflasyon olduğu açıklandı. Oteller geçen yılki fiyatlarına en az yüzde 100 ilave yapmaları durumunda başa baş noktayı yakalayabilecekler. Şimdi birçok tesis sıcak para imkânını kullanmak üzere maliyetlerinin altında satışlar yapabilirler ve yapacaklardır. İşte esas felaket de burada kopacaktır. Kısaca son 40 yılda elde ettiğimiz kazanımlarımızın hemen hepsini kaybetmek durumundayız. Bu konuya el atması gereken Ankara kafasını kuma gömmüş, bir anlamda da sadece bu mavi boncuk çığırtkanlarını dinlemekle yetiniyor.”

“İşçilerin birçoğu zorunluluk nedeniyle çalışıyor”

Turizm, Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası (TEHİS) Genel Sekreteri Ferhat Zorbay ise sezon öncesi işçilerin yaşadığı sorunları aktardı. Zorbay, “Turizm sezonunun açılmasıyla birlikte yurtiçinde 250-300 bin mevsimlik turizm işçisi Ege ve Akdeniz’e akın ediyor. Nisan, mayıs ayları ile birlikte başlayan sezon, ekim kasım ayında sonlanıyor. Bu süre zarfında binlerce iş yeri işçi arayışına giriyor. Hem ucuz iş gücü hem kayıt dışı çalıştırılmanın en yoğun yaşandığı alanların içerisinde yer alıyor bu sektör. Uzun mesai saatlerinin ve yoğun şekilde kayıt dışı çalıştırılmanın olduğu bir alan olması sebebiyle işçilerin birçoğu zorunluluk nedeniyle çalışıyor” dedi.

Zorbay şunları dile getirdi: “Otel işçileri 24 saatlik bir dilimde çalıştırılıyor, mesai saati gibi kavramlar geçersiz kalıyor. Bunun yanı sıra bütün sezon çalıştırılıp hakları verilmeyen binlerce işçi oluyor. Bütün bunların karşısında Turizm Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası olarak yeni döneme bütün bu süreci örgütlemek ve mevsimlik turizm işçilerinin insanca yaşam koşullarını kazanabilecekleri bir mücadele pratiği örgütlemeyi planlıyoruz.”

Paylaşın

Türkiye’de Hiperenflasyon Riski Ne Kadar Yakın?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon martta yüzde 5,46 arttı, yıllık bazda yüzde 61,14 olarak gerçekleşti. TÜİK’in resmi enflasyon verilerine alternatif olarak çıkan bağımsız araştırma grubu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise tüketici fiyat endeksinin mart ayında %11,93’ ulaştığını, yıllık enflasyonun da %142,63 olarak gerçekleştiğini duyurdu.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Kur stabil olduysa faiz de gündemden çıktıysa, enflasyonu da er ya da geç birlikte alaşağı edeceğiz.” dedi.

Fakat muhalefet partileri hiperenflasyon uyarıları yaptı. Peki hiperenflasyon riski ne kadar yakın, gelinen aşamada Merkez Bankası’nın elinde enflasyonu düşürmek için hangi reel seçenekler var? Türkiye’deki durumun nedenleri, küresel çapta enflasyon artışlarından farklı mı?

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi ve Merkez Bankası eski başekonomisti Hakan Kara ve Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof.Dr. Şenol Babuşçu ile Ekonomi yazarı Barış Soydan euronews’e değerlendirdi.

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi ve Merkez Bankası eski başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara’ya göre Türkiye uzun yıllar çok yüksek enflasyonla yaşayıp hiperenflasyona gitmemiş tek ülke.

Dolayısıyla tarihsel perspektiften bakınca hiperenflasyon riski düşük. Fakat mevcut politikalarda ısrar edilirse enflasyon sorunu giderek ciddileşebilir.

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürebilmek için faiz ve iletişim aracını etkin bir şekilde kullanması gerektiğini düşünüyor.

“Merkez Bankası faiz ve iletişim aracını etkin bir şekilde kullanabilirse enflasyon dinamiklerindeki bozulmayı sınırlayabilir. Ancak gerçek anlamda fiyat istikrarına ulaşmak için artık merkez bankasının dışında tamamlayıcı tedbirlere de ihtiyaç var. Güven veren ve riskleri azaltan güçlü bir makroekonomik program uygulanmadan enflasyonu kalıcı olarak düşürmek mümkün olmaz.’’

Türkiye’deki enflasyon artışını para politikasının devrede olmamasına bağlayan Merkez Bankası eski başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara Türk parasının ‘sahipsiz kaldığını’ düşünüyor.

“Türkiye’de enflasyon yüzde 61, bize benzeyen akran ülkelere ortalama enflasyon 7-8. Aradaki fark tamamen bizim kendi yarattığımız enflasyon. Bizde enflasyondaki ilave bozulmanın temel sebebi para politikasının devrede olmaması. Merkez Bankası elindeki aracını kullanamadığı için paramız sahipsiz kalıyor. Sahipsiz kalan para satın alma gücünü kaybeder. Olay bu kadar basit.’’

Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof.Dr. Şenol Babuşçu’ya göre ise her ne kadar resmi rakamlara yansımasa da hiperenflasyon var. Ve TÜİK bu şekilde mücadele etmeyi bırakırsa gerçek anlamda enflasyon yüzde 100’ü bulabilir.

“Mücadele edilmezse enflasyonda üç haneli rakamları göreceğiz. Bununla birlikte enflasyondaki bozulmanın temel nedeni Eylül 2021’den itibaren atılan politika faiz kararındaki adımlar. Enflasyon, 23 Eylül’deki para politikası kararına kadar yüzde 19’du. Buradan yüzde 61’e çıktı. Yani tek nedeni faizlerin indirilmesidir.’’

Prof.Dr. Şenol Babuşçu, enflasyonla mücadele etmesi gereken Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı’nın sessiz kaldığını ifade ediyor.

“Merkez Bankası’nın beş altı aydır sesi çıkmıyor yani enflasyonla mücadelede politika uygulamıyor. Merkez Bankası’nın para politikası uygulaması gerekiyor. Hazine ve Maliye Bakanı ise sadece konuşuyor, maliye politikasını uygulamıyor. Bunun nedeni de hükümet tarafından dışlanmışlık ve kararlarını bağımsız alamaması. Örneğin Merkez Bankası’nın en önemli silahı faiz ama bunu kullanamıyor. Burada enflasyonla mücadele eden tek kurum TÜİK. TÜİK hiperenflasyon olmasın diye elinden gelen her çabayı gösteriyor. Olmaması da yine TÜİK’in başarısına bağlı. TÜİK’in açıkladığı rakamlara da güvenmiyorum çünkü enflasyon yüzde 100’ün üzerinde. ENAG verileri ve ÜFE ile market fiyatları bunu gösteriyor.’’

”Türkiye’nin yaşadığı enflasyon artışı küresel çapta enflasyon artışlarından farklı”

Kısa vadede bir toparlanmadan bahsedilemeyeceğini düşünen Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof.Dr. Şenol Babuşçu, uzun vadede faiz oranlarının arttırılmasıyla bir çıkış bulunacağı görüşünde.

“Türkiye’nin yaşadığı enflasyon artışı küresel çapta enflasyon artışlarından tamamen farklı. Politika faizini indirmesinden kaynaklı, uluslararası piyasaların etkisi kısıtlı. Kısa vadede bir adım atılacağını sanmıyorum ama uzun vadede faiz oranları arttırılırsa bir çıkış var. Bunu da çok büyük bir kur artışında kullanacaklar. Başka kullanmayacaklar.’’

Ekonomi yazarı Barış Soydan da hiperenflasyon riskine karşılık resmi enflasyon rakamlarının ne kadar gerçek olduğunu sormanın önemli olduğunu düşünüyor.

“İktidarın seçime kadar bu şekilde gideceklerini düşünüyorum. O nedenle enflasyonun daha da sert yükseliş riski var. Hiperenflasyon tanımı tartışmalı. Bana göre yüzde 100 oranı Türkiye için hiperenflasyondur. Ama iktisada baktığımızda yüzde 200 kabul ediliyor. Eğer yüzde 200’ü baz alacaksak Türkiye hiperenflasyona uzak hatta yıl sonunda daha da uzaklaşacak.’’

Başkanlık Sisteminin Merkez Bankası’nın tersine politika izlemesini engellediğini düşünen ekonomi yazarı Barış Soydan, acilen atılması gereken adımları şöyle sıralıyor:

“Bir ülkenin Merkez Bankası enflasyon altında bir politika faizi verirse bunun anlamı ben enflasyonla mücadele etmek istemiyorum demektir. Ne yapmalı? Merkez Bankası para politika faizinde arttırıma gitmeli. İkincisi yapısal sorunlar çözülmeli. Mesela en başta tarım geliyor. Ekili alanlar azalıyor, çiftçiler bırakıyor. Bu kolay bir iş değil ama önüne geçilmeli. Sonra maliye politikaları geliyor. Devletin kemer sıkması gerekiyor, daha az borçlanmalı ve daha az harcamalı. Mesela gösterişli projelerden vazgeçilmeli. Kanal İstanbul hala gündemde. En zoru ise enflasyon bekleyişlerini kırmak. Ki bunu kırmaya yönelik politikalar geliştirilmeli.’’

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

Prof. Veysel Ulusoy: Türkiye Hiperenflasyon Dönemine Girdi

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi verilerine göre mart ayında tüketici enflasyonu yüzde 61’e yükselirken, üç haneli rakamlara demir atan üretici enflasyonu ise yüzde 114 oldu.

Mart ayı enflasyonunu yüzde 142 olarak hesaplayan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) kurucusu Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy’a göreyse Türkiye hiperenflasyon sürecine girmiş durumda.

Hiperenflasyon tanımının yıllık yüzde 200’ün üzerine çıkan enflasyonda kullanıldığını hatırlatan Ulusoy, ancak yeni jenerasyon hiperenflasyon tanımında farklı unsurların yer aldığını anlattı.

Çift haneli işsizlik, gelirsizlik ve yıllık enflasyonun OECD ortalamasının 10 katı olmasının hiperenflasyon olarak tanımlanabileceğini aktaran Ulusoy, Sözcü’den Taylan Büyükşahin’e yaptığı açıklamada, bu şartlar altında Türkiye’nin hiperenflasyon sürecine girdiğini ifade etti.

Hükümetin aralık ayından itibaren baz etkisiyle enflasyonun düşmesine bel bağladığını söyleyen Prof. Dr. Veysel Ulusoy, bir program ve yapısal reform olmadan enflasyonun sadece baz etkisiyle düşürülmesinin acizlik olduğunu vurguladı.

Hükümetin baz etkisiyle seçime gitmek istediğini anlatan Ulusoy, “Hayat pahalılığı inanılmaz derecede artacak. Ortada bir ekonomik başarı yok. KKM gibi ek faiz uygulamaları ile dahi dövizi düşüremiyorsunuz. Reformlara şu an başlasak bile 3-4 yıl restorasyon sürer” dedi.

OECD ortalaması kaç?

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) bölgesinde enflasyon, Türkiye’nin etkisiyle son 32 yılın en yüksek seviyesine çıkmıştı. OECD bölgesinde ocakta yüzde 7,2 olan yıllık enflasyon, şubat ayında yüzde 7,7’ye yükseldi.

Öte yandan söz konusu orandan Türkiye dışarıda tutulduğunda OECD enflasyonunun yüzde yüzde 6,3 seviyesinde olduğu açıklanmıştı.

Paylaşın

OECD Enflasyonu 30 Yılın Zirvesinde: Yüzde 7,7

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) paylaştığı Şubat 2022 tüketici fiyat endeksine göre, OECD bölgesindeki yıllık enflasyon yüzde 7,7 ile Aralık 1990’dan bu yana en yüksek seviyeyi gördü.

OECD ülkelerindeki ortalama tüketici enflasyonu Ocak 2022’de yüzde 7,2 iken, Şubat 2021’de yüzde 1,7 olarak ölçülmüştü.

Geçen aya ilişkin enflasyon verilerini dün (5 Nisan) yayınladığı bir raporla duyuran OECD, bu artışın “kısmen Türkiye’deki enflasyonda yaşanan keskin artışların bir yansıması” olduğu yorumunda bulundu.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon verilerine atıfta bulunulan raporda, Türkiye’nin yıllık tüketici enflasyonunun Ocak ayında yüzde 48,7, Şubat ayında ise yüzde 54,4 olduğu hatırlatıldı.

Buna göre, “Türkiye hariç tutulduğunda, OECD bölgesindeki enflasyon Şubat 2022’de yüzde 6,3, Ocak 2022’de ise yüzde 5,8’di.”

Öte yandan, TÜİK’in yıllık tüketici enflasyonunu yüzde 54,4 olarak açıkladığı Şubat 2022’de Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ülkedeki yıllık tüketici enflasyonunu yüzde 123,8 olarak duyurmuştu.

“Gıda fiyatlarında belirgin artış”

OECD’nin Şubat 2022 yıllık tüketici enflasyonu raporundan öne çıkan diğer noktalar özetle şu şekildeydi:

“Enerji fiyatları OECD ülkelerinin çoğunda enflasyonun artmasına sebep olurken gıda enflasyonu da belirgin bir artış gösterdi. Gıda ve enerji fiyatları hariç tutulduğunda, OECD bölgesindeki yıllık enflasyon oranı yüzde 5,5’ti. Ocak 2022’de aynı rakam yüzde 5,1 düzeyindeydi.

Şubat’ta yıllık enflasyon G20 bölgesinde de artış gösterdi; Ocak 2022’de yüzde 6,5 olan enflasyon Şubat ayında yüzde 6,8 olarak ölçüldü.

OECD bölgesi dışındaki ülkelere bakıldığında, Arjantin’deki yıllık enflasyonda ciddi bir artış olduğu gözlendi. Enflasyon oranı Çin ve Güney Afrika’da durağan iken Hindistan’da düşüş yaşandı.

Tüm G7 ülkelerinde artış

Şubat ayında tüm G7 ekonomilerinde yıllık enflasyonun arttığı görüldü. En yüksek artışlar sırasıyla 0,9 ve 0,8 puan ile İtalya ve Fransa’da yaşandı. En düşük artış ise 0,2 puan ile Almanya’daydı. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) yıllık enflasyon Şubat 2022’de yüzde 7,9 olarak ölçüldü. Bu rakam, Ocak 1982’den beri ölçülen en yüksek rakamdı.

Gıda ve enerji dışındaki enflasyon Kanada, Almanya, Birleşik Krallık ve ABD’deki genel enflasyonun ardındaki asıl etmendi. İtalya’da ise enerji fiyatları enflasyonu yükselten asıl sebep oldu.

Euro bölgesine bakıldığında, Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyatları Endeksi (HICP) tarafından ölçülen genel enflasyon oranının Şubat’ta yüzde 5,9’a yükseldiği görüldü. Bu oran, Ocak 2022’de yüzde 5,1 iken Şubat 2021’de sadece yüzde 0,9’du. Gıda ve enerji fiyatları hariç tutulduğunda, Euro bölgesinin Şubat enflasyonu yüzde 2,7, Ocak enflasyonu ise yüzde 2,3’tü.

Eurostat’ın Mart için yaptığı öngörüler yıllık enflasyon ile gıda ve enerji harici enflasyonun yüzde 7,5 ve yüzde 3’e yükseleceğini ortaya koyuyor.”

Türkiye’de Mart 2022 enflasyonu

TÜİK Mart 2022’ye ilişkin tüketici fiyat endeksini 4 Nisan’da açıkladı. Buna göre, aylık enflasyon yüzde 5,45, yıllık enflasyonu ise yüzde 61,14’tü. ENAG’ın aynı gün açıkladığı alternatif veriler ise aylık enflasyonun yüzde 11,93, yıllık enflasyonun yüzde 142,63 olduğunu gösterdi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Yüksek Enflasyon Daha Ne Kadar Devam Edecek?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) hafta başında mart ayına ilişkin enflasyon istatistiklerini açıkladı. Buna göre, martta yıllık tüketici enflasyonu yüzde 61,14 ile son 20 yılın zirvesini gördü. Böylece kasım ayında yüzde 21 seviyesinde olan yıllık enflasyon sadece 4 ayda 3 katına çıkmış oldu.

Aydan aya yükselmeye devam eden enflasyon, hem üreticiler hem de tüketiciler için olumsuz bir grafik çizmeye devam ederken, hiperenflasyon kavramı yeniden gündeme geldi. Peki yaşanan durum hiperenflasyon anlamına mı geliyor

Hiperenflasyon nedir?

Paranın hızla değer kaybettiği, enflasyonun durdurulamadığı ortamlarda yaşanan hiperenflasyon tanımını kullanmak için yıllık enflasyonun yüzde 200 seviyesini aşması, aylık bazda ise yüzde 50’lik artışlar yaşanması gerekiyor. Ekonomistlere göre hiperenflasyonun en önemli sebeplerinden biri de aşırı para genişlemesi ve yanlış para politikaları olarak tanımlanıyor.

Yaşanılan durum ne?

Resmi istatistiklere göre Türkiye’nin aylık enflasyonunda artışlar henüz çift haneli sayılara ulaşmadı. Bir grup akademisyen tarafından oluşturulan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) tarafından düzenli olarak yayınlanan enflasyon istatistiklerine göre de mart ayında yıllık enflasyon yüzde 142.6, aylık enflasyon ise yüzde 11.93 seviyesinde. Yani bu durumu hiperenflasyon olarak tanımlamak zor.

Türkiye’nin aylık enflasyonda çok yüksek artışlarla karşılaştığını ancak bunun hiperenflasyondan uzak olduğunu belirten ekonomistler ise vatandaşın hissettiği enflasyona vurgu yapıyor.

DW Türkçe’den Emre Eser’e değerlendirmelerde bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Eğitim ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Atılım Murat, “Hiperenflasyon dediğimiz şey fiyatların teknik olarak her ay yüzde 50 artması. Türkiye’de henüz böyle bir durum yok. Aylık bazda yüzde 5’lik, yüzde 6’lık çok yüksek artışlar var ama bu bir hiperenflasyon değil” dedi.

Atılım Murat’a göre vatandaşın hissettiği enflasyon burada farklılık gösteriyor. “Ben enflasyonu her vatandaş gibi yüzde 100 ila yüzde 150 arasında hissediyorum. Çok yüksek ve anormal bir enflasyon var” diyen Murat, vatandaşların markete, pazara gittiği zaman haftalık olarak gördüğü çok yüksek artışların enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını bozduğunu söylüyor.

‘Şok etkisi yaratıyor’

Hazine ve Maliye Bakanlığı Mülga Gelir Politikaları Eski Genel Müdürü ve Eski IMF Ekonomisti Dr. Burcu Aydın Özüdoğru ise Türk halkının yakın geçmişte yüzde 10-15’lik tüketici enflasyonunu bir şekilde benimsediğini, şimdi yaşanan yüzde 60’lık tüketici enflasyonunun ve yüzde 100’ü aşan üretici enflasyonunun vatandaş üzerinde bir şok etkisi yarattığını belirtiyor.

Gelinen noktada tüketicilerin elindeki paranın satın alma gücüne baktığını anlatan Özüdoğru, “Siz pazara gittiğinizde, markete gittiğinizde, elektrik faturası ödediğinizde ya da benzin aldığınızda 3 ay önceye hatta 1 ay önceye göre ne kadar fazla ödediğinizi görüyorsunuz. İki tutarı karşılaştıran tüketicinin de bu anlamda ciddi derecede canı yanıyor.

Hissedilen artış alt kalemlerde

TÜİK’in yüzde 60’lık bir tüketici enflasyonu açıkladığını ancak alt kalemlerde bazı ürün gruplarında bu artışların yüzde 100’ü aştığını aktaran Özüdoğru, bu noktada tüketicinin en fazla kullandığı ürünü ya da hizmeti daha çok gözlemlediğini ve kendi ücretindeki artışla kıyasladığını ifade etti.  Genellikle tüm dikkatlerin yüzde 60’lık manşet enflasyona odaklandığını dile getiren Atılım Murat da, “Ancak alt kırılmalardaki artışlar çok yüksek. Mesela ulaştırma kalemindeki yıllık artışlar yüzde 99” diyor.

Yüksek enflasyon ne kadar devam edecek?

Ekonomistlerin altını çizdiği diğer bir konu ise yüksek enflasyonun uzun süre Türkiye’nin peşinden geleceği. Henüz enflasyonda Türkiye’nin en kötüyü görmediğini anlatan Atılım Murat, küresel etkiler ve mevcut politikalara bakıldığında Türkiye’nin en az bir yıl daha yüksek enflasyonu yaşayacağını belirtiyor.

Maaş zamları 3 ayda eridi

Türkiye’nin mevcut politikaları ile enflasyonu kısa vadede düşüremeyeceğini aktaran Burcu Aydın Özüdoğru ise, “Politikalarda enflasyon önceliklendirilmediği sürece sabit ücretle çalışan insanlar yani işçiler, kamu personeli ve emekliler gibi gruplar her zaman satın alma gücünü kaybeder. Yakın zamanda ücretlere yüzde 50 gibi zamlar yapıldı. Ama 3 ay içerisinde ücretlere yeniden bir düzenleme yapılması ihtiyacı doğdu. Yani enflasyondaki artış kontrol edilmediği sürece buradaki bozulma da iyileşmeyecektir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Ekonomistlere göre yüksek enflasyonun uzun süredir devam etmesi bu durumdan etkilenen kitleleri arttırıyor.

“Artık sadece alt ve orta gelir grubunda insanlar değil, üst gelir grubundaki insanlar da  hayat pahalılığı karşısında çok bunalmaya başladı” diyen Atılım Murat, yoksulluk sınırının 16 bin lira olduğu ortamda vatandaş ciddi anlamda zorlandığını söylüyor.

Enflasyon kısa sürede düşürülebilir mi?

Mevcut politika faizi ile paranın sürekli olarak kendine gidecek başka yerler aradığını anlatan Burcu Aydın Özüdoğru, gelinen noktada enflasyon hedeflerinden çok uzaklaşıldığını dile getiriyor. Özüdoğru’ya göre mevcut politikalar devam ettiği sürece yüksek enflasyon kalıcı olmaya devam edecek. Enflasyon artışını kontrol edecek bir patikaya girilmediği sürece yıl sonunda yüzde 45-50 oranlarının aşağısına inilmesinin zor olduğunu anlatan Özüdoğru, bu konuda ciddi adımların atılması gerektiğinin altını çiziyor.

‘En iyi ihtimalde yüzde 30 olur’

Artık burada işin Merkez Bankası kontrolünden bile çıktığını belirten Atılım Murat ise yıl sonunda hem dünyada hem de Türkiye’de her şeyin güzel gitmesi halinde, en iyi ihtimalle yüzde 30’luk bir enflasyon yaşanacağını vurguluyor. Ancak Murat’a göre bu uzak bir ihtimal. Murat, bu konuda şunları söylüyor: “Aralık ayında baz etkisiyle enflasyonun düşeceği söyleniyor. Evet ancak, burada yeni bir kur şoku da yaşamamız gerekiyor. Son iki ayın enflasyonu kabaca yüzde 11.5, zaten bu artışla aralık ayındaki baz etkisini siliyoruz. Artık o da çok belirsiz bir ihtimal.”

Paylaşın

İstanbul’da Toplu Ulaşım Ücretlerine Yüzde 40 Zam

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) olağanüstü toplantısında, elektronik bilet, taksi, taksi dolmuş, minibüs ve servis ücretlerine yüzde 40 zam teklifi kabul edildi.

Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğünce (TUHİM), UKOME toplantısında akaryakıta gelen zamlar ile ÖTV muafiyeti gibi nedenlerle elektronik bilet, taksi, taksi dolmuş, minibüs ve servis ücretlerine yeniden değerleme oranında yüzde 40 zam önerildi. Yapılan müzakerelerin ardından bu teklif kabul edildi.

Buna göre, tam elektronik bilet ücreti 5,48 liradan 7,67 liraya, tam abonman ücreti 430 liradan 602 liraya, öğrenci abonman 78 liradan 109 liraya, ilk aktarma 3,92’den 5,48 liraya, sarı taksi açılış ücreti 9,8 liraya, sarı taksi kısa mesafe ücreti 20 liradan 28 liraya, minibüs indi-bindi ücreti 3,75’ten 5,25’e, okul servis ücreti 396 liradan 554 liraya, personel servis ücreti 211 liradan 295 liraya, taksi dolmuş ücreti de 7,25 liradan 10 liraya yükseltildi.

İstanbul’da yaşam maliyeti yüzde 73 arttı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) bünyesindeki İstanbul Planlama Ajansı (İPA) kentteki yaşam maliyetine ilişkin Mart raporunu yayımladı.

Ajansın analizine göre, İstanbul’da yaşamanın maliyeti, son 1 ayda yüzde 11,17 arttı. Seçilmiş ürünler üzerinden yapılan analize göre de maliyet artışı son 1 yılda yüzde 73,63’ü buldu. Analizlerde baz alınan bazı ürün kalemlerindeki 1 aylık artış şöyle:

  • Toz şeker: Yüzde 27,10
  • Ayçiçek yağı: Yüzde 39,95
  • Pirinç: Yüzde 4,43
  • Kırmızı et: Yüzde 21,30
  • Tavuk eti: Yüzde 28,54
  • Motorin: Yüzde 42,57
Paylaşın

MB’nin Enflasyon Raporunda ‘Gıda’ Ve ‘Enerji’ Vurgusu

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın  (TCMB) ‘Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu’ yayımlandı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yüzde 61 olarak açıkladığı enflasyon verilerinin yorumlandığı raporda, emtia fiyatlarındaki artışın jeopolitik gelişmelerle belirginleştiğine işaret edildi. 

Haber Merkezi / Yayınlanan raporda enflasyondaki artışa en belirgin katkının enerji, gıda ve temel mal gruplarından geldiği ifade edilirken, yılın başından itibaren emtia fiyatlarında gözlenen artış eğiliminin jeopolitik gelişmelerle beraber bu dönemde ‘bir miktar’ daha belirginleştiği vurgulanan raporda, enflasyonundaki artışın alt gruplar geneline yayıldığı tespiti yapıldı.

Uluslararası enerji fiyatlarındaki artışın yurtiçi fiyatları da etkilediği belirtilen raporda, elektrik fiyatlarında kademeli tarife sisteminde yapılan düzenleme ve KDV indiriminin daha olumsuz bir görünümü sınırladığı anlatıldı.

Gıda enflasyonundaki yükseliş alt gruplar genelinde devam ederken, son dönemde aylık bazda yüksek artışlar gösteren taze meyve ve sebze fiyatlarının mart ayında görece yatay seyrettiği vurgulandı. Bunun yanısıra, gıda grubu alt kalemlerinde KDV indiriminin sarkan etkilerinin gözlenmeye devam ettiği, temel malda yıllık enflasyon giyim ve ayakkabı grubunda yatay seyrederken diğer alt gruplarda yükseldiği ifade edildi.

Raporda, enflasyondaki diğer gelişmeler için şu değerlendirme yer aldı: “Temel malda yıllık enflasyon giyim ve ayakkabı grubunda yatay seyrederken diğer alt gruplarda yükselmiştir. Bu dönemde, hizmet grubunda yıllık enflasyon alt gruplar genelinde artmış, enerji ve gıda fiyatlarındaki görünüme paralel olarak ulaştırma ve lokanta-otel öne çıkan gruplar olmaya devam etmiştir. Uluslararası emtia fiyatlarında devam eden güçlü yükseliş ve tedarik zincirlerindeki aksamalar neticesinde üretici fiyatlarındaki artışlar sürmüştür. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonlarındaki yükseliş devam etmiştir.”

Enflasyon yüzde 70lere çıkacak

Amerika Birleşik Devletleri’nin finans merkezi Wall Street’te bankalar, Türkiye’de önümüzdeki dönemde enflasyonun daha da artacağı tahmininde bulundu. Yatırım bankası JPMorgan, yıl sonunda enflasyon oranının yüzde 65 ila 70 seviyesine yükseleceğini daha sonra güçlü baz etkisi nedeniyle yüzde 40’lara gerileyeceğini öngördü.

JPMorgan müşteri notunda “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tüm dikkatini döviz kuru korumalı mevduat sistemine verdiği için tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verileri ne kadar güçlü olursa olsun tepki verme olasılığı düşük.” değerlendirmesinde bulundu.

Bir diğer yatırım bankası Goldman Sachs ise enflasyon oranının Mayıs-Haziran döneminde yüzde 67’ye ulaşarak zirve yapacağını ve 2022 yılının büyük kısmında yüzde 65’in üzerinde kalacağını tahmin etti. Goldman Sachs da JPMorgan ile benzer şekilde yıl sonunda enflasyon oranının yüzde 45’e gerilemesini bekliyor.

Goldman Sachs “Ticari mal fiyatları ve enflasyonla mücadeleye yönelik olmayan para politikalarından kaynaklı yukarı yönlü riskler görüyoruz.” değerlendirmesi yaptı.

Enflasyon yüzde 61,14

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Mart 2022 verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, TÜFE Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 5,46, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 22,81, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 61,14 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde  29,88 artış gerçekleşti.

Üç haneli enflasyon

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), mart ayı enflasyonunu verilerini açıkladı. ENAG’a göre, Tüketici Fiyat Fiyat Endeksi (E-TÜFE) mart ayında yüzde 11.93 arttı. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı ise yüzde 142.63 olarak gerçekleşti. ENAG şubat ayı enflasyon rakamlarını yıllık yüzde 123.80 oranında olduğunu duyurmuştu.

Paylaşın

İPA Duyurdu: İstanbul’da Yaşam Maliyeti Yüzde 73,3 Arttı

TÜİK, Mart ayında son 20 yılın en yüksek yıllık enflasyon oranı olan yüzde 61,14 enflasyon oranı bildirirken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bünyesindeki İstanbul Planlama Ajansı (İPA), kentteki yaşam maliyetinin son 1 yılda fahiş bir şekilde arttığına dikkat çekti. 

Haber Merkezi / Ajansın Mart ayı fiyat analizlerine göre, İstanbul’da yaşamanın maliyeti, son 1 ayda yüzde 11,17 arttı. Seçilmiş ürünler üzerinden yapılan analize göre maliyet son 1 yılda ise yüzde 73,63 arttı. Analizlerde baz alınan bazı ürün kalemlerindeki 1 aylık artış ise şöyle:

  • Toz şeker: Yüzde 27,10
  • Ayçiçek yağı: Yüzde 39,95
  • Prinç: Yüzde 4,43
  • Kırmızı et: Yüzde 21,30
  • Tavuk eti: Yüzde 28,54
  • Motorin: Yüzde 42,57

Enflasyon yüzde 61,14

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Mart 2022 verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, TÜFE Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 5,46, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 22,81, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 61,14 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde  29,88 artış gerçekleşti.

Üç haneli enflasyon

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), mart ayı enflasyonunu verilerini açıkladı. ENAG’a göre, Tüketici Fiyat Fiyat Endeksi (E-TÜFE) mart ayında yüzde 11.93 arttı. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı ise yüzde 142.63 olarak gerçekleşti. ENAG şubat ayı enflasyon rakamlarını yıllık yüzde 123.80 oranında olduğunu duyurmuştu.

Paylaşın

‘Enflasyon Yüzde 70’lere Çıkacak’ İddiası

TÜİK, Mart ayında son 20 yılın en yüksek yıllık enflasyon oranı olan yüzde 61,14 enflasyon oranı bildirirken, Amerika Birleşik Devletleri’nin finans merkezi Wall Street’te bankalar, Türkiye’de önümüzdeki dönemde enflasyonun daha da artacağı tahmininde bulundu.

Yatırım bankası JPMorgan, yıl sonunda enflasyon oranının yüzde 65 ila 70 seviyesine yükseleceğini daha sonra güçlü baz etkisi nedeniyle yüzde 40’lara gerileyeceğini öngördü.

JPMorgan müşteri notunda “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tüm dikkatini döviz kuru korumalı mevduat sistemine verdiği için tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verileri ne kadar güçlü olursa olsun tepki verme olasılığı düşük.” değerlendirmesinde bulundu.

Bir diğer yatırım bankası Goldman Sachs ise enflasyon oranının Mayıs-Haziran döneminde yüzde 67’ye ulaşarak zirve yapacağını ve 2022 yılının büyük kısmında yüzde 65’in üzerinde kalacağını tahmin etti. Goldman Sachs da JPMorgan ile benzer şekilde yıl sonunda enflasyon oranının yüzde 45’e gerilemesini bekliyor.

Goldman Sachs “Ticari mal fiyatları ve enflasyonla mücadeleye yönelik olmayan para politikalarından kaynaklı yukarı yönlü riskler görüyoruz.” değerlendirmesi yaptı.

Enflasyon yüzde 61,14

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Mart 2022 verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, TÜFE Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 5,46, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 22,81, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 61,14 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde  29,88 artış gerçekleşti.

Üç haneli enflasyon

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), mart ayı enflasyonunu verilerini açıkladı. ENAG’a göre, Tüketici Fiyat Fiyat Endeksi (E-TÜFE) mart ayında yüzde 11.93 arttı. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı ise yüzde 142.63 olarak gerçekleşti. ENAG şubat ayı enflasyon rakamlarını yıllık yüzde 123.80 oranında olduğunu duyurmuştu.

Paylaşın