İstanbul’un Enflasyonu Son 24 Yılın Zirvesinde

İstanbul’da perakende fiyatları mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 87,35 arttı. Bu artış 1998’den bu yana görülen en yüksek artış olarak kayıtlara geçti. Alt gruplar incelendiğinde en yüksek artış tekstil sektöründe oldu.

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO), Türkiye enflasyonu için öncü gösterge olarak nitelendirilen mayıs ayı fiyat endekslerini yayımladı. Mayıs ayında perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 5,84, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise yüzde 5,76 oranında arttı.

İstanbul’da perakende fiyatlarsa mayıs ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 87,35 arttı. İTO verilerine göre bu artış 1998’den bu yana görülen en yüksek artış oldu. Toptan Eşya Fiyatları İndeksi’ndeki artışsa yüzde 79,12 olarak gerçekleşti.

Aylık bazda perakende fiyat değişimleri

Mayıs 2022’de perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; kültür eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 12,15, konut harcamalarında yüzde 7,22, giyim harcamalarında yüzde 6,92, ev eşyası harcamalarında yüzde 6,84, gıda harcamalarında yüzde 4,97, ulaştırma ve haberleşme harcamalarında yüzde 3,79, sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 3,15 artış görüldü.

Toptan eşya fiyat hareketleri

Mayıs 2022’de toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; mensucat grubunda yüzde 18,03, gıda maddeleri grubunda yüzde 7,42, yakacak ve enerji maddeleri grubunda yüzde 6,73, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 3,34, madenler grubunda yüzde 0,89, işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 0,24, kimyevi maddeler grubunda yüzde 0,19 artış görüldü.

Paylaşın

Süt Ürünleri Son 1 Yılda Yüzde 60 Zamlandı

Dünya Sürt Günü 21 Haziran’da kutlanırken, Türkiye’de süt ürünleri fiyatlarında son aylarda büyük artış yaşandı. Türkiye’de yıllık resmi enflasyon yüzde 70’e çıkarken gıda fiyatlarındaki artış dikkat çekiyor.

Süt ürünlerine gelen zamlar sonrası sütün fiyatı son 6 ayda yüzde 50 arttı. Ulusal Süt Konseyi 15 Mayıs’tan geçerli olmak üzere çiğ sütün fiyatının yüzde 32 daha arttırılmasını tavsiye etti. Türkiye halihazırda, Avrupa’da süt ve süt ürünleri fiyatlarının açık ara en çok yükseldiği ülke. Süt, peynir ve yumurta fiyatları son 1 yılda Türkiye’de yüzde 60 artarken Avrupa Birliği’ndeki (AB) ortalama artış yüzde 7’de kaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı veriler süt ürünlerindeki fiyat artışını ortaya koydu. Buna göre Ekim 2021-Nisan 2022 arasında sütün ortalama litre fiyatı 7 liradan 10,4 liraya yükseldi. Aynı dönemde yoğurt fiyatı 8,7 liradan 13,2 TL’ye yükseldi. Beyaz peynir fiyatı ise Ekim 2021’de 32,8 TL iken Nisan 2022’de 50 lira bandını aştı.

Buna göre Ekim 2021-Nisan 2022 arasını kapsayan son 6 ayda süt ürünlerinde fiyat artışı şöyle oldu: Süt yüzde 50, yoğurt yüzde 52, beyaz peynir yüzde 53, kaşar peyniri yüzde 42, krem peynir yüzde 47 ve tereyağı yüzde 34.

Fiyatların özellikle Kasım 2021’den sonra tırmanışa geçtiği görülüyor. AK Parti hükümetinin faiz politikası sonrası Türk lirası döviz karşısında hızla değer kaybetmeye başlarken enflasyon rekor artışla yüzde 70’e kadar yükseldi.

Süt fiyatı 2020’nin ilk yarısında pek değişmezken son ayda ciddi bir artış yaşandı. 1,5 sene boyunca 5-7 TL bandında seyreden süt fiyatı Kasım 2021’de ilk kez 7 lira bandını aşarak Nisan 2022’de 10 TL’nin üzerine çıktı.

Ocak 2021 başında kilosu 27,7 TL olan beyaz peynir fiyatı da Nisan 2022’de 50 lira sınırını aştı. Oysa bu fiyat Kasım 2021’de 32,9 liraydı.

Uzun süre 60-70 TL bandında seyreden kahvaltılık tereyağının kilosu da Nisan 2022’de 97 lirayı aşarak 100 TL bandına dayandı. Tereyağın fiyatı Kasım 2021’de 73,2 TL idi.

Avrupa’da süt, peynir ve yumurta fiyatlarında artış

AB İstatistik Ofisi (Eurostat) verileri Avrupa’da süt, peynir ve yumurta fiyatlarında artışı gösteriyor. Süt, peynir ve yumurta fiyat endeksine bakıldığında Türkiye’de yıllık artış 2021 sonbahar aylarından itibaren tırmanışa geçti.

Nisan 2020’den bu yana bakıldığında Türkiye’de yıllık artış Ağustos 2021’e kadar yüzde 30’u hiç aşmadı. Kasım 2021’de yüzde 33 olan yıllık artış Ocak 2021’de yüzde 67 ile en yüksek seviyi görürken Mart 2021’de yüzde 60 oldu.

Avrupa’da en çok artış Türkiye’de

Süt, peynir ve yumurta fiyatları endeksine bakıldığına Mart 2021-Mart 2022 arasını kapsayan 1 yılda fiyatların en çok arttığı ülke yüzde 60 ile Türkiye. 27 AB ülkesinde ortalama artış ise yüzde 7.

Diğer bazı ülkelerde yıllık fiyat artışı şöyle: Litvanya yüzde 23, Bulgaristan yüzde 17, Yunanistan yüzde 9, Almanya, Hollanda ve İsveç yüzde 7, Fransa yüzde 2 ve Norveç yüzde eksi 1.

Ulusal Süt Konseyi’nden yeni zam kararı

Öte yandan, Ulusal Süt Konseyi 15 Mayıs’tan geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatını 5,7 TL/Litre’den 7,50 TL/Litre’ye çıkarılması kararı aldı. Bu da yüzde 32 artış anlamına geliyor. Bu adım sonrası süt ürünlerinde fiyat artışının devam etmesi bekleniyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Elmada Üretici İle Market Arasındaki Fiyat Farkı Yüzde 522,5

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, mayıs ayında üretici ile market arasındaki fiyat farklılıklarını ve sebeplerini yaptığı basın açıklaması ile değerlendirdi.

Haber Merkezi / TZOB Başkanı Bayraktar, mayıs ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 522,5 ile elmada görüldüğünü belirterek, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Elmadaki fiyat farkını yüzde 393,6 ile kabak,  yüzde 373,7 ile ıspanak, yüzde 330,8 ile salatalık, yüzde 325,1 ile marul, yüzde 292,1 ile sivri biber,  yüzde 268,8 ile kuru üzüm, yüzde 253,3 ile kuru fasulye, yüzde 245,4 ile yeşil mercimek takip etti.

Mayıs ayında elmada üretici market fiyat farkı yüzde 500’ün üzerindeyken, 4 üründe yüzde 300’ün, 9 üründe yüzde 200’ün üzerinde gerçekleşti.

Elma 6,2 kat, kabak 4,9 kat, maydanoz 4,8 kat, ıspanak 4,7 kat, salatalık ve marul 4,3 kat, sivri biber 3,9 kat, kuru üzüm 3,7 kat, kuru fasulye ve yeşil mercimek 3,5 kat, kırmızı mercimek, taze fasulye ve patlıcan 3,3 kat, nohut ve kuru incir 3,2 kat fazlaya tüketiciye satıldı.

Üreticide 2 lira olan elma 12 lira 45 kuruşa, 2 lira 34 kuruş olan kabak 11 lira 55 kuruşa, 3 lira olan ıspanak 14 lira 21 kuruşa, 1 lira 59 kuruş olan salatalık 6 lira 85 kuruşa, 1 lira 99 kuruş marul 8 lira 46 kuruşa, 3 lira 25 kuruş olan sivri biber 12 lira 74 kuruşa, 14 lira 50 kuruş olan kuru üzüm 53 lira 47 kuruşa markette satıldı.

Market Fiyatları

Mayıs ayında markette 38 ürünün 26’sında fiyat artışı, 12’sinde ise fiyat azalışı görüldü.

Mayıs ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 58,4 ile limonda oldu. Limondaki fiyat artışını yüzde 47 ile kuru soğan, yüzde 42,2 ile havuç, yüzde 30,5 ile toz şeker, yüzde 29,2 ile ıspanak, yüzde 24,5 ile patates, yüzde 22,8 ile kuru kayısı, yüzde 22,6 ile fındık içi takip etti.

Markette fiyatı en çok azalan ürün ise yüzde 57,4 ile salatalık oldu. Salatalıktaki fiyat düşüşünü yüzde 47,7 ile sivri biber, yüzde 41,8 ile marul, yüzde 35,6 ile patlıcan, yüzde 28,2 ile çilek, yüzde 19,5 ile yeşil soğan, yüzde 18,6 ile kabak, yüzde 16,7 ile maydanoz, yüzde 13,5 ile yumurta izledi.

Üretici Fiyatları

Mayıs ayında üreticide fiyatı en çok düşen ürün yüzde 62,3 ile marulda görüldü. Maruldaki fiyat düşüşünü yüzde 59,4 ile sivri biber, yüzde 55 ile maydanoz, yüzde 50,2 ile salatalık, yüzde 37,6 ile kabak, yüzde 33,3 ile patlıcan, yüzde 31,2 ile yeşil soğan yüzde 31 ile ıspanak izledi.

Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 20 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 14,3 ile havuç, yüzde 12,8 ile dana eti ve yüzde 10,2 ile domates takip etti.

Mayıs ayında üreticide 29 ürünün 8’inde fiyat artışı olurken, 13’ünde fiyat düşüşü görüldü, 8 üründe ise fiyat değişimi olmadı.

Üretici fiyatlarında elma, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru üzüm ve kuru incirde fiyat değişimi olmadı.

Fiyat Farklılıklarının Sebepleri

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, üretici ile market arasındaki fiyat farklılıklarının sebeplerini ise şöyle açıkladı;

“Mayıs ayında fiyatı en fazla artan ürün, markette ve üreticide limon, fiyatı en fazla düşen ürün ise markette salatalık olurken, üreticide fiyatı en fazla düşen ürün ise marul oldu.

Limonda piyasaya depolardan yatak limon arzının devam etmesi, depo masraflarının artması fiyatların yükselmesine yol açtı.

Havuç fiyatındaki fiyat artışı sezon sonuna gelinmesi sebebiyle ürün arzının azalması neden olmuştur.

Arz talep değişimi ve yem fiyatlarındaki artış et fiyatlarının yükselmesinde etkili olmuştur.

Domates fiyatlarında artışa sera ürünlerinden tarla ürünlerine geçiş dönemi olması sebebiyle azalan ürün arzı sebep olmuştur.

Marul, sivri biber, maydanoz, salatalık, kabak, patlıcan, yeşil soğan ve ıspanak fiyatlarındaki düşüş havaların ısınması sebebiyle artan arzdan kaynaklanmaktadır.

Adana bölgesinde patates ve soğan hasadının başlamasıyla artan arz fiyatlarda düşüşe neden olmuştur.

Havaların ısınmasıyla birlikte tarla ürünlerinin piyasaya arzının artması, önümüzdeki dönem tüketici fiyatlarına olumlu yönde yansıyacaktır.”

Paylaşın

Euro Bölgesi’nde Rekor Enflasyon

Euro para birimini kullanan 19 ülkeden oluşan Euro Bölgesi’nde artan enerji fiyatlarının etkisiyle enflasyon rekor kırdı. Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi‘nin (Eurostat) tahminlerine göre, Mayıs ayında enflasyon yüzde 8,1 oldu.

Euro Bölgesi’nde enflasyon Nisan ayında yüzde 7,5 ile bu alanda istatistik çalışmasına başlanılan 1997 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkmıştı.

Eurostat’a göre enerji fiyatları Ukrayna Savaşı nedeniyle Mayıs ayında yüzde 39,2 zamlandı. Nisan ayında ise bu artış yüzde 37,5’ti. İşlenmemiş gıda fiyatları da yüzde 9,1 artış gösterdi.

Reuters’in konuştuğu ekonomistler Mayıs ayında enflasyonu yüzde 7,7 olarak tahmin ediyordu. Böylece enflasyon Avrupa Merkez Bankası’nın ekonomi için ideal seviye olarak nitelendirdiği yüzde 2’nin neredeyse dört katına çıkmış oldu.

Amerikan Merkez Bankası (Fed) piyasalarda oluşan beklentilere paralel olarak Mayıs başında politika faizini 50 baz puan artırma kararı almıştı.

Fiyatların artması nedeniyle hem ekonomi hem de tüketiciler üzerindeki baskıya yol açtığı için Avrupa Merkez Bankası’na bir süredir önlem alma çağrıları yapılıyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, bankanın muhtemelen Eylül ayı sonuna kadar negatif faiz politikasının bitebileceğini söylemişti.

Uzmanlar Avrupa Merkez Bankası’nın 9 Haziran’daki faiz toplantısında devlet tahvil alımlarını sonlandırmaya karar vermesini ve ardından Temmuz ayında da ilk kez faiz oranlarını artırmasını bekliyor. Eğer bu adım atılırsa, 2011’den bu yana ilk faiz artırma kararı alınmış olacak.

Fransa’da enflasyon yeni bir rekor kırdı

Fransa’da, Avrupa Birliği standartlarına uyumlandırılmış öncül verilere göre tüketici fiyatları mayıs ayında yüzde 0,7 oranında yükseldi ve 12 aylık enflasyon yüzde 5,8’e çıktı.

Ulusal istatistik kurumu INSEE’in açıkladığı veri AB metodolojisinin kullanılmaya başlandığı 1990’lardan beri en yüksek seviyesini gördü.

Fransa özellikle elektrik ve gaz fiyatlarındaki artışı kontrol etmek için aldığı önlemlerle şu ana kadar sadece Malta’nın gerisinde kalarak AB genelindeki en düşük enflasyona sahip olmuştu. Fakat bu son artışlar tekrar seçildikten sonra enflasyonla mücadele sözü veren Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron üzerindeki baskıyı artıracak gibi görünüyor.

Fransa’nın kendi ulusal metoduyla yaptığı enflasyon hesaplaması da yüzde 5,2’ye çıkarak 1985’ten bu yana en yüksek seviyesini gördü.

Almanya’da enflasyon 50 yılın zirvesinde

Almanya’da da ulusal hesaplamasına göre nisanda yüzde 7,4 olan yıllık enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşı sonucu artan petrol ve gaz fiyatlarındaki son yükselişle mayısta yüzde 7,9’a çıkarak 1974’ten bu yana görülen en yüksek seviyeye ulaştı.

İspanya’da enflasyon yüzde 8,7

İspanya’da Ulusal İstatistik Enstitüsü (INE), mayıs ayında yıllık enflasyonun yüzde 8,7 olduğunu bildirdi. INE açıkladığı ön raporda, bir önceki ay yüzde 8,3’olan yıllık enflasyonun mayısta yüzde 8,7’ye çıkmasını yakıt ve gıda fiyatlarındaki artışa bağladı.

Paylaşın

Dış Ticaret Açığı Nisan Ayında Yüzde 98,5 Arttı

Nisan ayına dış ticaret açığı yıllık yüzde 98,5 artarak 6.11 milyar dolar oldu. İhracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24,6 artarak 23 milyar 368 milyon dolar, ithalat yüzde 35 artarak 29 milyar 480 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Dış Ticaret İstatistikleri Nisan 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, ihracat 2022 yılı Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24,6 artarak 23 milyar 368 milyon dolar, ithalat yüzde 35,0 artarak 29 milyar 480 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Genel ticaret sistemine göre ihracat 2022 yılı Ocak-Nisan döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,6 artarak 83 milyar 531 milyon dolar, ithalat yüzde 40,2 artarak 116 milyar 85 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2022 Nisan ayında yüzde 22,9 artarak 17 milyar 794 milyon dolardan, 21 milyar 869 milyon dolara yükseldi.

Nisan ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 16,4 artarak 18 milyar 227 milyon dolardan, 21 milyar 223 milyon dolara yükseldi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret fazlası Nisan ayında 647 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi yüzde 19,6 artarak 43 milyar 92 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 103,0 oldu.

Dış ticaret açığı yüzde 98,5 arttı

Nisan ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 98,5 artarak 3 milyar 80 milyon dolardan, 6 milyar 113 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Nisan ayında yüzde 85,9 iken, 2022 Nisan ayında yüzde 79,3’e geriledi.

Ocak-Nisan döneminde dış ticaret açığı yüzde 130,0 artarak 14 milyar 154 milyon dolardan, 32 milyar 553 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Ocak-Nisan döneminde yüzde 82,9 iken, 2022 yılının aynı döneminde yüzde 72,0’a geriledi.

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2022 Nisan ayında imalat sanayinin payı yüzde 95,0, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 2,4, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 2,0 oldu.

Ocak-Nisan döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,2, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,8 oldu.

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2022 Nisan ayında ara mallarının payı yüzde 81,6, sermaye mallarının payı yüzde 10,8 ve tüketim mallarının payı yüzde 7,4 oldu.

İthalatta, 2022 Ocak-Nisan döneminde ara mallarının payı yüzde 82,5, sermaye mallarının payı yüzde 10,3 ve tüketim mallarının payı yüzde 7,1 oldu.

En fazla ihracat yapılan ülke Almanya

Nisan ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 2 milyar 2 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 778 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 168 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 1 milyar 124 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 86 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 30,6’sını oluşturdu.

Ocak-Nisan döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 7 milyar 286 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 5 milyar 830 milyon dolar ile ABD, 4 milyar 511 milyon dolar ile İtalya, 4 milyar 375 milyon dolar ile Birleşik Krallık ve 4 milyar 200 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 31,4’ünü oluşturdu.

İthalatta ilk sıra Rusya Federasyonu’nun

İthalatta Rusya Federasyonu ilk sırayı aldı. Nisan ayında Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 5 milyar 467 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 294 milyon dolar ile Çin, 2 milyar 8 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 71 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 56 milyon dolar ile Hindistan izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,7’sini oluşturdu.

Ocak-Nisan döneminde ithalatta ilk sırayı Rusya Federasyonu aldı. Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 18 milyar 187 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 13 milyar 182 milyon dolar ile Çin, 7 milyar 522 milyon dolar ile Almanya, 4 milyar 719 milyon dolar ile ABD, 4 milyar 34 milyon dolar ile İtalya izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 41,0’ını oluşturdu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2022 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre ihracat yüzde 8,4 artarken, ithalat aynı kaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2022 yılı Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 27,8, ithalat yüzde 37,6 arttı.

Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı yüzde 3,6 oldu

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Nisan ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 95,0’dır. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,6’dır. Ocak-Nisan döneminde ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,5’tir. Ocak-Nisan döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,0’dır.

Nisan ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 69,0’dır. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 10,1’dir. Ocak-Nisan döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 67,6’dır. Ocak-Nisan döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 10,0’dır.

Özel ticaret sistemine göre, 2022 yılı Nisan ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 23,8 artarak 22 milyar 64 milyon dolar, ithalat yüzde 38,0 artarak 28 milyar 810 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Nisan ayında dış ticaret açığı yüzde 121,1 artarak 3 milyar 50 milyon dolardan, 6 milyar 746 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Nisan ayında yüzde 85,4 iken, 2022 Nisan ayında yüzde 76,6’ya geriledi.

Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2022 yılı Ocak-Nisan döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,0 artarak 78 milyar 772 milyon dolar, ithalat yüzde 39,7 artarak 111 milyar 767 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Nisan döneminde dış ticaret açığı yüzde 120,7 artarak 14 milyar 953 milyon dolardan, 32 milyar 994 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Ocak-Nisan döneminde yüzde 81,3 iken, 2022 yılının aynı döneminde yüzde 70,5’e geriledi.

Paylaşın

Ekonomi İlk Çeyrekte Yüzde 7,3 Büyüdü

Türkiye ekonomisi, birinci çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 7,3 büyürken, bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 1,2 büyüdü. Ana gruplara bakıldığında en yüksek büyümenin tüketim harcamalarında yaşandığı görüldü.

Haber Merkezi / Reuters anketine katılan ekonomistlerin beklentisi yüzde 7,1’lik bir büyümenin gerçekleşmesiydi. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Pazartesi günü yaptığı konuşmada büyümenin yüzde 7 gelmesini beklediklerini belirtmişti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) I. Çeyrek verilerini açıkladı. Buna göre, GSYH 2022 yılı birinci çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 7,3 arttı

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2022 yılı birinci çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 24,2, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 16,8, hizmetler yüzde 14,9, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 8,9, sanayi yüzde 7,4, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 6,8, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 5,4, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 5,2 ve tarım yüzde 0,9 arttı. İnşaat sektörü ise yüzde 7,2 azaldı.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,2 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2022 yılı birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 7,3 arttı.

Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2022 yılının birinci çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 79,5 artarak 2 trilyon 496 milyar 328 milyon TL oldu. GSYH’nin birinci çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 179 milyar 800 milyon olarak gerçekleşti.

Yerleşik hanehalklarının tüketim harcamaları yüzde 19,5 arttı

Yerleşik hanehalklarının tüketim harcamaları, 2022 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 19,5 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 0,9, gayrisafi sabit sermaye oluşumu yüzde 1,1 arttı.

Mal ve hizmet ihracatı, 2022 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 16,8, ithalatı ise yüzde 2,3 arttı. İşgücü ödemeleri, 2022 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 59,7, net işletme artığı/karma gelir ise yüzde 88,1 arttı.

İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın birinci çeyreğinde yüzde 35,5 iken bu oran 2022 yılında yüzde 31,5 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 45,6 iken yüzde 47,6 oldu.

Paylaşın

TÜSİAD’dan Hükümete ‘Enflasyon’ Eleştirisi

Enflasyon üzerinden iktidarı eleştiren TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Bugün gelişmiş ekonomilerde yıllık enflasyon yüzde 7-8. Gelişmekte olan ülkelerde de yüzde 10’a yakın seyrediyor. Ülkemizde ise enflasyon oranı dünyada var olan genel düzeyin maalesef katbekat üzerinde, yüzde 70 seviyelerini oluşturmaktadır. Enflasyonda her geçen gün hedef dediğimiz noktadan uzaklaşıyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Orhan Turan, açıklamasının devamında, “Aslında enflasyon sorunu bizim sadece son 9 aydır yaşadığımız bir durum değil. Özellikle son 4-5 yıldır enflasyon dinamiklerinin yapısının belirgin düzeyde bozulduğunu görmekteyiz. Gerekli adımları doğru zamanlama ile atamıyoruz. Böyle olunca da para politikası etkinliğini kaybediyor ve gün sonunda enflasyonda yaşadığımız tablo ortaya çıkıyor.” ifadelerini kullandı.

Turan, eleştirilerine “Çözüm için atılacak adımlar belli. Ancak zamanlama en önemli husus. Çözümsüz geçen süre tüm bireylerin ve kurumların üzerine her geçen gün daha fazla ek maliyet olarak dönüyor. Doğru uygulanan bir para politikasına buna eşlik eden mali politikalara ve makro sektörel arzı destekleyen yapısal değişimlere ihtiyacımız var” ifadeleriyle devam etti.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD)  ve Koç Üniversitesi ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından 30 Mayıs tarihinde “Enflasyon Artarken Neo-Fisher Yaklaşım Ne Diyor” başlıklı bir toplantı düzenlendi.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, toplantının açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Orhan Turan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle;

Geride bıraktığımız kısa dönemde global ekonomi önemli arz şoklarına maruz kaldı. Önce covid krizini yaşadık, ardından da Rusya-Ukrayna savaşına şahit oluyoruz. Her ne kadar Covid krizinin etkileri yerini önemli bir global toparlanmaya bırakmış olsa da hem tedarik zincirlerinde bir değişime hem de yüksek enflasyonun yarattığı mücadeleci yeni bir sürece girmiş durumdayız.

Bunlarla birlikte iklim değişikliğinin ve savaşın, gıda ve su güvenliği üzerindeki artan tehdidi ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla küresel ekonominin maruz kaldığı mücadeleci süreç bugün hesapladığımızdan çok daha uzun sürebilir.

2008 global finans krizinin ardından gördüğümüz ve Covid’de Büyük Kapanma ile devam eden süreçte dünya ekonomisi muazzam bir likidite enjeksiyonuna yani parasal genişlemeye ve düşük faiz ortamına maruz kaldı. Bu politika uygulamaları kriz dönemlerinin bir nebze daha az hasarla atlatılmasında önemli rol oynadı.

Bugün geldiğimiz noktada ise yüksek küresel enflasyon ve özellikle global para politikasında önemli bir paradigma değişimi görüyoruz. Geride bıraktığımız 14 yıllık vadedeki genişlemeci global para politikası dönemi kapanıyor.

Bugün büyük merkez bankaları, FED öncülüğünde, düşük büyüme pahasına bile olsa enflasyon ile mücadele edeceklerini hem alınan önlemler hem de verilen mesajlarla açıkça ortaya koyuyor. Gelişmekte olan ülkeler ise FED’in şahinleşen duruşuna paralel olarak geçtiğimiz yılın ortasında başladıkları faiz artırım süreçlerine devam etmekteler.

Önümüzdeki dönemde de FED başta olmak üzere majör merkez bankalarının faiz artışları ve bilanço küçültme adımları devam edecek. Küresel ekonomide bol para döneminin azaldığı ve finansman koşullarının geçmişe kıyasla daha zor olacağı bir döneme girdik. Türkiye bu dönemde, akranlarının aksine, farklı bir politika tercihi ortaya koydu.

Dünyada akran ülkelere baktığımızda hem en yüksek enflasyona hem de son derece yüksek risk primine sahip ülke konumundayız. Unutmayalım ki, yakın geçmişte yaşadığımız ekonomik zorluk dönemleri, global rüzgarların arkamızdan estiği dönemlerdi ve bu zorluklarla bir şekilde mücadele edebildik. Oysa şu an global ekonominin geçmekte olduğu döngüde rüzgâr önümüzden esmekte ve işimizi çok daha fazla zorlaştırmakta. Artık global görünüm de lehimize değil.

Bugün gelişmiş ekonomilerde yıllık enflasyon %7-8, gelişmekte olan ülkelerde %10’a yakın seyrediyor. Ülkemizde ise enflasyon oranı dünyada var olan genel düzeyin maalesef katbekat üzerinde %70 seviyesinde oluşmaktadır.

Enflasyonda her geçen gün hedeflediğimiz noktadan uzaklaşıyoruz. Aslında enflasyon sorunu bizim sadece son 9 aydır yaşadığımız bir durum değil. Özellikle son 4-5 yıldır enflasyon dinamiklerinin, yapısının belirgin düzeyde bozulduğunu görmekteyiz. Gerekli adımları doğru zamanlama ile atamıyoruz. Böyle olunca da para politikası etkinliğini kaybediyor ve gün sonunda enflasyonda yaşadığımız tablo ortaya çıkıyor.

Çözüm için atılacak adımlar belli ancak zamanlama en önemli husus. Çözümsüz geçen süre tüm bireylerin ve kurumların üzerine her geçen gün daha fazla ek maliyet olarak geri dönüyor. Doğru uygulanan bir para politikasına, buna eşlik den mali politikalara ve mikro sektörel arzı destekleyen yapısal değişimlere ihtiyacımız var. Uzunca bir süredir ifade ettiğimiz gibi, iktisadi politika tasarımında ancak ve ancak bilimi, dünyada kanıtlanmış süreçleri ve deneyimi merkeze koyarsak enflasyonla mücadelede başarıya ulaşmamız mümkün olur.”

Paylaşın

Açlık Sınırı 6 Bin Lirayı Aştı

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Mayıs ayına ilişkin açlık ve yoksulluk sınırlarını açıkladı. Yapılan söz konusu açıklamaya göre, “açlık sınırı” olarak da adlandırılan, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için aylık gıda harcaması tutarı 6 bin 17 TL’ye yükseldi.

TÜRK-İŞ, açlık sınırının mevcut asgari ücretin bin 764 TL üzerinde olduğuna dikkat çekti. Raporada göre, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) da 19 bin 602 TL’ye çıktı.

Aralık 2021 verilerine göre açlık sınırı 4 bin 097 TL, yoksulluk sınırı ise 13 bin 348 olarak belirlenmişti. Mayıs 2021 verilerine göre ise açlık sınırı 2 bin 896 TL, yoksulluk sınırı ise 9 bin 434 TL olarak kaydedilmişti.

TÜRK-İŞ tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla yaptığı çalışma, bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti”nin de aylık 7 bin 836,46 TL’ye yükseldiğini ortaya koyuyor.

TÜRK-İŞ: Fiyat artışlarının önü alınamıyor

TÜRK-İŞ’in araştırma ile ilgili resmi internet sayfasından yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verildi:

“Üretim ve tedarik maliyetlerinin artmasıyla arz etkisi ve her gün düşen alım gücünü korumak için öne çekilmiş talep etkisi nedeniyle başta gıdada olmak üzere fiyat artışlarının önü alınamıyor. Bunların ek olarak düşük faiz oranları ve kredi genişlemesi sonucu fiyatlama dengesi bozulan piyasada temel gıda maddeleri ve bazı temel ihtiyaç maddelerinde yapılmış olan KDV indirimleri fiyat artışlarının çok gerisinde kaldı, fakat bunun yanında vergi gelirlerinin düşmesine neden oldu.”

Değerlendirme metninde ayrıca, Türkiye’de enflasyonun yavaşlamadığı, alım gücünün yükselmediği ve Kur Korumalı Mevduata (KKM) rağmen Türk Lirası’nın değer kaybetmeye devam ettiği vurgulanarak, “İşçi, memur, emekli, öğrenci, esnaf nefes alamıyor. Yüksek enflasyon, sürdürülebilir güçlü büyümenin önündeki en büyük engellerden olduğundan işsizliğin büyümesine yol açıyor” denildi.

Paylaşın

“Önlem Alınmazsa Enflasyon Yüzde 200’e Gider”

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Enflasyon ve Kur Raporu yayınladı. Raporda, enflasyonun resmi verilere göre 3 haneli olması ve yüzde 200’leri bulması olasılığının gittikçe artacağı belirtildi. 

Sözcü’de yer alan Erdoğan Süzer’in haberine göre; halkın yaşadığı gerçek enflasyonu hesaplamaya yönelik çalışmalar yapan ENAG, enflasyonu durdurmak için somut önlem alınmaması halinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyonunun yüzde 100’leri, ENAG enflasyonunun ise yüzde 200’leri bulabileceğini bildirdi. ENAG, Türkiye’nin 2020 yılında büyümediği, aksine çift haneli küçüldüğü iddiasında da bulundu.

“Halkın reel geliri düştü”

ENAG, yayımladığı Enflasyon ve Kur Raporu’nda, TÜİK’in ekonomiye yönelik yanlış sinyaller vermesi ile Merkez Bankası’nın rezervlerini kaybedip önlenemez boyutta kredibilite kaybına uğramasının, döviz kuru ve enflasyonu yukarı taşıdığını belirtti. TÜİK’in gerçeği yansıtmayan enflasyon ve büyüme verileri yüzünden halkın reel gelirinin düştüğü, bunun da tasarruf/yatırım dengesini bozduğu ifade edilen raporda, bozulan dengelerle ülke iflas risk primi olan CDS oranının 730’lara çıkarak dış borç çevirme ve verimli yatırımları finanse etmeyi zorlaştırdığı belirtildi.

“Ek tedbirlere gidilmeli”

ENAG, Türkiye’nin artık yurtdışından dolar ve euro bazında yüzde 10’ların üzerinde faizle borçlanmak zorunda kalacağına işaret ederken, “Enflasyonun resmi verilere göre 3 haneli olma, ENAGrup ölçümlerine göre de yüzde 200’leri bulma olasılığı gittikçe artmaktadır. Baz etkisine güvenerek enflasyonu aşağı çekme politikasının da bu yükselişe etki etmeyeceği gerçeğiyle karar vericilere enflasyonun ateşini alacak ek tedbirlere gitmelerini tavsiye ederiz” dedi.

“Kur korumalı mevduat sahte ürün”

ENAG, kur korumalı mevduat hesabını (KKMH) “sahte finansal türev ürünü” olarak nitelendirdi. Enflasyon ve Kur Raporu’nda KKMH’nin ödemeler dengesi, döviz kuru ve enflasyonun seyri gibi birçok alanı olumlu değil tam aksine olumsuz etkilediğini belirten ENAG, “Neyin neden korunduğunun pek de anlaşılamadığı bu finansal ürün neden değil, içine düşülen olumsuzlukları biraz ötelemek amacıyla ortaya çıkarılmış bir sonuçtur” denildi.

Paylaşın

Dünya Bankası’ndan Resesyon Uyarısı: Küresel Durgunluk Kaçınılmaz Olabilir

ABD Ticaret Odası’nın düzenlediği bir etkinliğe katılan Dünya Bankası Başkanı David Malpass, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin gıda, enerji ve gübre fiyatlarını artırdığını, bu nedenle küresel durgunluğun kaçınılmaz olabileceği uyarısında bulundu.

Almanya ekonomisinin, enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle belirgin şekilde yavaşladığını söyleyen Malpass, Almanya’nın dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi olduğuna dikkat çekti.

Avrupa’nın hala büyük ölçüde Rus gazına ve petrolüne bağımlı olduğunu söyleyen Malpass, gelişmekte olan ekonomilerin gıda ve enerji fiyatları ve gübre sıkıntısından etkilendiğini vurguladı.

Malpass, “Küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)’ya baktığımızda, resesyonun olmadığı bir tahminde bulunmak şu anda zor” ifadelerini kullandı ve ekledi: Enerji fiyatlarının ikiye katlanması fikri bile tek başına resesyonu tetiklemek için yeterli.

Çin kaygısı

Dünya Bankası geçen ay, bu yıl için küresel ekonomik büyüme tahminini neredeyse 1 puan indirerek yüzde 3,2’ye düşürmüştü.

Çin’deki kapanma önlemlerinin yavaşlama konusundaki endişeleri artırdığını belirten Dünya Bankası Başkanı David Malpass, “Çin’in gayrimenkul sektöründe halihazırda bir resesyon yaşıyordu, bu nedenle Rusya’nın işgalinden önce bile Çin’in 2022 için zaten agresif bir büyüme tahmini yoktu” ifadelerini kullandı.

Çin Başbakanı Li Keçiang, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, son karantinaların dünyanın en büyük ikinci ekonomisine pandeminin başlangıcında etkilediğinden daha fazla zarar verdiğini söylemişti: Bazı kentlerde, işletmelerin yalnızca yüzde 30’u yeniden açıldı. Bu oran kısa üre içinde yüzde 80’e çıkarılmalı.

Resesyon nedir?

Günümüzde, bir ülkenin ekonomisinin sürekli büyümesi normal olarak kabul ediliyor.

Ülkelerin ürettiği mal ve hizmetlerin değeri – Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) – arttıkça, vatandaşlarının ortalama olarak daha da zenginleştiği düşünülüyor.

Ancak GSYİH bazen artmaz ve bu, eğer arka arkaya iki çeyrek sürerse buna resesyon deniyor. Türkiye ekonomisi son olarak 2018’in ikinci yarısında resesyona girmişti.

GSYİH nedir?

GSYİH, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın kısaltması ve günümüzde ekonomik büymenin ölçüsü olarak kullanılıyor. Merkez bankaları ve ekonomistlerin yakından takip ettiği bu veri, ekonomilerin nasıl performans gösterdiğini anlamada ana ölçülerden biri olarak kullanılıyor.

İşletmelerin işe alım yapma ya da yatırımlarını kesme gibi kararlarında GSYİH belirleyici olabiliyor. Hükümetler GSYİH’ı vergi ve kamu harcamaları kararlarında rehber olarak kullanıyor. Merkez bankalarının faiz kararlarında enflasyonla birlikte GSYİH’ı da yönlendirici olabiliyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın