TESK Açıkladı: 5 Ayda 47 Bin 128 Esnaf Kepenk Kapattı

TESK verilerine göre, 2022 yılının ilk 5 ayında 47 bin, son 17.5 yılda ise 2 milyon 145 bin esnaf kepenk kapattı. Ayrıca icra dairelerinde icra ve iflas dosyası sayısı 24 milyona dayandı.

Batık kredi miktarı 161 milyar TL’ye dayanırken UYAP verilerine göre, icra dairelerindeki icra ve iflas dosya sayısı ise bugün itibarıyla 23 milyon 779 bine çıktı. Bu yılın ilk beş ayında kapanan esnaf sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18 artışla 47 bin 128’e fırladı.

Cumhuriyet’in haberine göre, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) verilerine göre son 17.5 yılda iflas eden esnaf sayısı ise 2 milyon 144 bin 766’ya yükseldi.

Türkiye’de 2.5 milyon esnaf var. Bunlardan her birinde üç kişi çalışıyor. Esnaf direkt 7 milyon 500 bin kişiye istihdam sağlıyor. Ancak her gün gelen zamlar, enerji fiyatlarındaki fahiş artışlar nedeniyle iş yapamaz konuma gelen binlerce esnaf işi bırakmak zorunda kalıyor. Esnafın ekonomik krizle birlikte ayakta kalma süresi de kısaldı. İki yılı doldurmadan kapanan esnaf sayısı artıyor. Aynı dükkân 10 kere devrediliyor. Her gün devren kiralık ve satılık lokanta, bakkal sayısı artıyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde (KOBİ) ise borç miktarı artıyor. Gemiyi yüzdürmek için borca sarılan binlerce işletme borcunu döndüremediği için batıyor. Batık KOBİ kredisi miktarı Nisan 2022 itibarıyla 62 milyar 407 milyon TL’ye çıktı. Takipteki KOBİ sayısı ise 300 bine dayandı.

BDDK verilerine göre, bankacılık sektöründe Nisan 2022 itibarıyla batık kredi miktarı 160 milyar 782 milyon TL’yi aşıyor. Geçen yıl aynı dönemde bu miktar 148 milyar 203 milyon TL civarındaydı.

2021 Nisan döneminde toplam KOBİ kredileri 881 milyar 923 milyon TL iken bu rakam bu yılın nisan döneminde 1 trilyon 344 milyar 971 milyon TL’ye yükseldi. Toplam KOBİ niteliğindeki müşteri sayısı da aynı dönemde 4 milyon 993 bin 275 kişiden 5 milyon 607 bin 467 yükseldi. Bu müşterilerin 4 milyon 83 bin 604 tanesi mikro işletme niteliğindeki müşterilerden oluşuyor.

Uzmanlara göre bu yıl, yoksulluk ve iflas yılı olarak tarihe geçecek. Resmi enflasyon bile yakın zamanda üç haneye çıkacak. Yine uzmanlara göre yaşadığımız yüksek enflasyon döneminde firmaların finansal olarak ne durumda olduğu henüz tam bilinmiyor. Hatta çoğu firmanın finansal durumunu kendisinin de tam kestiremediğini söylemek yanlış olmayacak. Firmalar ürün fiyatlamalarını bile belirsiz ortamda bilinçli yapamıyor. Bu faktörlerle bir süre sonra pek çok firmanın yaşadığımız ekonomik ortamda farkında bile olmadan zor duruma düşmesi kaçınılmaz olacak.

Paylaşın

İş Dünyası: Kredi Yasağı İhracat Yatırımlarını Baltalar

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) cuma günü aldığı kararla, 15 milyon TL’den fazla nakit döviz varlığı bulunan firmalara, bunun toplam aktiflerin veya bir yıllık satış gelirlerinin yüzde 10’unu aşması durumunda ticari TL kredi vermeyi yasaklaması, iş dünyasında eleştirilere neden oldu.

Kontrollü döviz piyasasına geçiş olarak adlandırılan kararla kredi kullanımının kısıtlanacak olması, özellikle yatırım planlayan ihracatçıları etkileyecek. Liralaşma gerekçesiyle alınan kararın, işletme sermayesi ihtiyacını artıracağı ve yatırımları sekteye uğratacağı belirtiliyor.

Dünya gazetesinden Merve Yiğitcan’ın haberine göre, ihracatta düşüş ile fiyatlarda yukarı yönlü baskı oluşturması, kararın muhtemel sonuçları arasında sıralanıyor.

“Temmuzda KKM dönüşü döviz talebi engellenmek isteniyor”

Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, BDDK’nin aldığı kararın, Merkez Bankası’nın liralaşma stratejisini desteklemeye yönelik önemli adımlardan birisi olarak okunabileceğini söyledi. “Liralaşma çerçevesinde atılan bu adımlar serbest döviz piyasasından gittikçe kontrollü bir döviz piyasasına geçişi de getiriyor” diyen Aslanoğlu, temmuz ayından itibaren şirketlerin kur korumalı mevduat (KKM) dönüşünün döviz talebi yaratma riski bulunduğunu, bu adımın da olası bir talebi kesmeye, hatta daha fazlasını, şirketleri, belirlenen kriterlere göre döviz satmaya iterek döviz arzını artırmaya yönelik bir çaba olarak görülebileceğini anlattı.

“İki konuda açıklık şart”

Uygulamanın bu haliyle çok muğlak olduğu eleştirisini yapan TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayii Meclis Başkanı Yavuz Eroğlu ise şu değerlendirmede bulundu: “Özellikle iki konuda açıklık şart. Birincisi bu uygulama yeni kredi limit başvurularını mı etkileyecek, yoksa firmanın daha önce başvurup edindiği limitin kullandırımı için mi geçerli? Bunun netleştirilmesi lazım. Firmanın belli limiti olduğu halde bu krediyi kullandırmıyorum denirse çok daha büyük etkileri olacak. İkincisi muğlak taraf ise bu hangi kredileri etkileyecek? Sadece ticari krediler mi, yoksa yatırım kredileri de kapsama giriyor mu? Siz yatırım yapıyorsunuz, teşvik belgesi aldınız, makine siparişi verdiniz, ön ödemelerini yaptınız. Ancak yatırımın devamıyla ilgili hesabınızda döviz varsa kredi vermiyoruz mu denecek? Öte yandan yatırım kredileri de kendi içinde ayrılıyor. Bankaların kullandırdığı krediler ile devlet destekli yatırım kredileri var. Ama neyi kapsadığı belli değil. Özellikle bu iki noktada açıklık kazandırılması gerekiyor. Eğer pazartesi günü (Bugün) buna açıklık getirilmezse piyasa kitlenir.”

“Şirketlerin kredi ihtiyacı ciddi boyutta arttı”

Türkiye Makine Federasyonu (MAKFED) Başkanı Adnan Dalgakıran da kararı eleştirerek, “Sanayini çarkları kredilerle dönüyor. Şirketlerin kredi ihtiyaçları ciddi boyutta arttı. Burada bankalar TL limit veriyorlar. Hem döviz arttı, hem enfl asyon var, hem de şirketlerin özellikle ihracatta büyümesi var. Dolayısıyla şirketlerin 2 yıl öncesine göre 3 kat daha fazla limite ihtiyaçları var. Haliyle burada firmalar süreci endişeyle izliyorlar. Ümit ediyoruz ki kredi musluklarında hiçbir sıkıntı olmaz. Yatırım ve ticari kredilerinin etkilenmeyeceğini umut ediyoruz” dedi.

Paylaşın

Dolardaki Düşüşe İlişkin Dikkat Çeken İddia

Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, BDDK’nin ticari kredi kullanımına getirdiği yeni koşullara ilişkin haber akışı sonrası düşüşe geçen dolar/TL kuruna ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de şirketlerin bankalardaki döviz mevduatlarını satmalarına yönelik baskılara bir yenisi eklendi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) akşam saatlerinde, bankada altın veya döviz cinsinden varlığı 15 milyon TL’yi aşan ve yıllık cirosu 150 milyon liranın altında olan şirketlere TL kredi verilmeyeceğini duyurdu. Karar sonrası uzun süre dar bantta hareket eden dolar/TL 16.47’ye kadar geriledi.

“Rezervden satışla sağlanan düşüş”

Dolardaki beklenmeyen düşüş gündemde önemli bir yer edinirken İş insanı Şemsettin Bozkurt Twitter’dan Eğilmez’i etiketleyerek “Dövizdeki bu sert düşüşü neye yormalıyız sevgili hocam? Dolar: 16,56 TL Euro: 17,52 TL” sorusunu sordu.

Eğilmez, Bozkurt’un sorusunu “BDDK’nin kararı: 15 milyon TL’nin üzerinde döviz mevduatı olana kredi yok. Ama piyasa kapandığı için bu tamamen rezervden satışla sağlanan düşüş gibi görünüyor” diyerek yanıtladı.

Paylaşın

Sigara Ve Alkole Yeni Zam İddiası

Türkiye Tekel Bayileri Platformu Başkanı Özgür Aybaş, sigara ve alkole zam geleceğini iddia etti. Zammın net olmadığını belirten Aybaş, “Sigara ve alkolde yüzde 15 ile yüzde 20 aralığında bir artış söz konusu olabilir” dedi.

Artan enflasyon ve dolar kurundaki yükseliş birçok üründe olduğu gibi sigara ve alkolde de zam yağmuruna yol açtı.

Konuya ilişkin Gazete Durum’dan Deniz Dalgıç’a konuşan Türkiye Tekel Bayileri Platformu Başkanı Özgür Aybaş, “Temmuzun ilk haftası sigara ve alkole zam gelebileceği yönünde fısıltılar var. Ancak, henüz net değil. Hafta sonu netleşir. dedi.

Aybaş, “Biliyorsunuz motorin fiyatları çok yükseldi. Dolar kuru da yerinde durmuyor. Kur artışı devam ediyor. Bu çerçevede temmuz ayının ilk haftası zam gelebileceği yönünde bir beklentimiz var. Sigara ve alkolde yüzde 15 ile 20 aralığında bir artış söz konusu olabilir” ifadelerini kullandı.

“Satışlar yüzde 50 azaldı”

Son zammın ardından sigara ve alkol satışının belirgin biçimde düştüğünü vurgulayan Aybaş, “Satışlar yüzde 50 azaldı. Artık herkes kaçak sigara ve alkol tüketiyor. Vatandaş, içeceği içkiyi kendi evinde kendisi yapmaya başladı. Etil alkolü internet sitelerinden çatır çatır satın alıyor. İnsanlar ciddi biçimde kaçağa yöneldi” diye konuştu.

Öte yandan, Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararıyla 27 Mayıs’ta alkollü içkilerde ÖTV’ler artırılmıştı. Bu artışla birlikte içki fiyatları da yükselmişti.

Paylaşın

Milyonlar Borç Batağında

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizle birlikte alım gücü her geçen gün biraz daha düşerken, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan veriler, milyonlarca yurttaşın krizle birlikte borç bataklığına sürüklendiğini gözler önüne serdi.

Bültene göre bankalara olan borçluluk 1 haftada 52 milyar lira artarken, 6 trilyon 303 milyar 788 milyon liraya yükseldi.

Verilere göre, tüketici kredileri tutarı, 17 Haziran itibarıyla 5 milyar 768 milyon lira artışla 896 milyar 102 milyon liraya çıktı. Söz konusu kredilerin 341 milyar 955 milyon lirası konut, 22 milyar 678 milyon lirası taşıt ve 531 milyar 469 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Söz konusu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 8 milyar 454 milyon lira artarak 840 milyar 988 milyon liraya yükseldi. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları 268 milyar 617 milyon lira olarak gerçekleşti. Bireysel kredi kartı alacaklarının 112 milyar 238 milyon lirası taksitli, 156 milyar 379 milyon lirası taksitsiz oldu.

Merkez Bankasının haftalık para ve banka istatistikleri

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından haftalık para ve banka istatistikleri de yayımlandı. Buna göre, bankacılık sektöründeki toplam mevduat 17 Haziran ile biten haftada 132 milyar 801 milyon 677 bin lira artarak 7 trilyon 207 milyar 161 milyon 973 bin liraya yükseldi.

Mevduat bankalarındaki tüketici kredileri, geçen hafta yüzde 0,64 artarak 848 milyar 372 milyon 149 bin lira oldu. Aynı dönemde taksitli ticari krediler yüzde 0,96 artışla 758 milyar 933 milyon 242 bin liraya, kredi kartları bakiyesi yüzde 0,85 yükselişle 403 milyar 236 milyon 802 bin liraya çıktı.

Mevduat bankalarındaki tüketici kredilerinin 312 milyar 998 milyon 929 bin lirası konut, 15 milyar 797 milyon 63 bin lirası taşıt ve 519 milyar 576 milyon 157 bin lirası diğer kredilerden oluştu.

Paylaşın

Ünlü Ekonomistten Dolara İlişkin Üç Senaryo: 50 TL Olabilir

Yeniçağ yazarlarından Ekonomist Esfender Korkmaz, bugünkü ‘Dolar nereye kadar?’ başlıklı yazısında, dolar kuruna ilişkin olası üç senaryodan bahsetti. Korkmaz, yazısında, “Türkiye dış borçlarında temerrüde düşerse, dolar kuru bir gecede 50 lira olur” ifadelerini kullandı.

“TL’nin değer kaybının dolar kurunu tetiklediğini” belirten Korkmaz, “Merkez Bankası TÜFE-2003 yılı bazlı reel kur endeksine göre, dolar/TL kuru 17,3476 iken, TL yüzde 49,5 oranında daha düşük değerdedir. Eğer Endeks denge kuru olan 100’de kalsaydı, dolar kuru yaklaşık 9 lira olacaktı. Dolar/TL reel kur endeksinin 100 olarak kalması için, kısaca doların TL enflasyonu eksi dolar enflasyonu kadar artması gerekir. Türkiye’de 2018 kur şoku ve arkasından gelen kur artışları, enflasyon farkından daha yüksek olduğu için, TL aşırı değer kaybetti” dedi.

“Yabancı yatırımcıda Türkiye’den çıkıyor”

“Fed’in faiz artırımının Türkiye’yi daha fazla etkilediğini” belirten Korkmaz, ” Doğrudan yabancı yatırım sermayesi artık gelmiyor. Türkiye’de olanlar da çıkıyor. Söz gelimi eBay yabancı sermayeli şirket de Gitti-Gidiyor’u kapatarak Türkiye pazarından çıkıyor. Doğrudan yabancı yatırım sermayesi gelmediği gibi sıcak para da çıkıyor. Borsada yüzde 66,1 olan yabancı payı yüzde 37,91’e geriledi. Portföy yatırımlarında Ocak-Nisan arasında ilk 4 ayda, 5,5 milyar dolar net çıkış olmuştur. Dahası artık yerli yatırımcı da dış borsalara gidiyor” ifadelerine yer verdi.

“İflas risk pirimi 818 baz puana çıktı”

Korkmaz, “Türkiye’nin bir yıl içinde ödemesi gereken dış borç tutarı, 181,4 milyar dolardır. 2022 cari açığını 50 milyar dolar olarak tahmin ediyorum. Bu şartlarda Türkiye’nin bir yılda 231 milyar dolar dış borç çevirmesi gerekir. Ancak Türkiye’nin uluslararası piyasalarda işlem gören beş yıllık tahvillerinin iflas risk primini gösteren CDS oranı 818 baz puana çıktı. Bu durum dış borçlarda temerrüt riskini artırdı” dedi.

“Dolar 50 lira olur”

“Bu şartlarda yıl sonu dolar kuru belirli şartlar altında tahmin edilebilir” diyen Korkmaz, “Siyasi iktidar, istikrar programı hazırlayıp, IMF’ye giderse veya erken seçim kararı alırsa, dolar kuru 15 liranın altına düşer. Siyasi iktidar hiçbir önlem almazsa ve Türkiye dış borçlarında temerrüde düşerse, dolar kuru bir gecede 50 lira olur. Yıl sonuna kadar, kayıt dışı emanet döviz girişi olursa, dolar kuru 25 liranın altında kalır” dedi.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Tüketici Güveni Endeksi Tarihi Düşük Seviyeye Geriledi

Haziran ayında tüketici güveni bir önceki aya göre yüzde 6,2 oranında azaldı; Mayıs ayında 67,6 olan endeks Haziran ayında 63,4 oldu. Böylelikle endeks tarihinin en düşük seviyesi kaydedildi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksini açıkladı.

Haziran’da tüketici güveni bir önceki aya göre yüzde 6,2 oranında azaldı; Mayıs ayında 67,6 olan endeks Haziran ayında 63,4 oldu. Böylelikle endeks tarihinin en düşük seviyesi kaydedildi.

Tüketici güven endeksinin 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu gösteriyor. Bir önceki tarihi dip 67,3 puan ile geçen Nisan ayında görülmüştü.

Tüketici güven endeksi neden önemli?

Aylık tüketici eğilim anketi ile tüketicilerin maddi durum ve genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ile gelecek dönem beklentileri, harcama ve tasarruf eğilimleri ölçülmektedir.

Anket sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi 0-200 aralığında değer alabilmektedir. Tüketici güven endeksinin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu,100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu göstermektedir.

Tüketici eğilimine ilişkin endekslerden, tüketimin finansmanı amacıyla borç kullanma ihtimali endeksinin artması iyimser durumu, azalması ise kötümser durumu göstermektedir.

Benzer şekilde tüketici fiyatlarının değişimine ilişkin düşünce ve beklenti endekslerinin artması tüketici fiyatlarında düşüş düşüncesini/beklentisini, azalması ise tüketici fiyatlarında artış düşüncesini/ beklentisini göstermektedir.

İşsiz sayısı beklentisi endeksinin artması işsiz sayısında azalma beklendiğini, endeksin azalması ise işsiz sayısında artış beklendiğini ifade etmektedir.

Paylaşın

Çiftçinin Kullandığı Mazota Bir Yılda Yüzde 330 Zam Geldi

İklim krizi, yanlış tarım politikaları ve tarım faaliyetlerindeki üretimler için koşulların elverişli olmaması çiftçiyi olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Kuraklığın tarım faaliyetlerine etkisi gün geçtikçe kendini daha yakıcı bir şekilde hissettirirken, her geçen gün artan üretim kalemleri de çiftçiyi ayrıca zora sokuyor.

Diyarbakır Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu, Türkiye genelinde 52 kentte yaşanan kuraklık sorununu ve çiftçi üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

“Zamlar üreticiyi de tüketiciyi etkiliyor”

Kuraklığın bu yıl, geçen yıla göre daha az ama bölgesel olarak aynı yakıcılıkta devam ettiğini söyleyen İskenderoğlu, mazot zamlarına da dikkat çekerek “Güneydoğu Anadolu bölgesinin bir kısmında kuraklık etkisini sürdürüyor. Bu yıl kuru tarlalarda 350-400 kilo civarında buğday, 100-150 kilo civarında mercimek hasılatı bekliyoruz. Sulu tarlalarda ise 550-650 kilo buğday hasılatı bekliyoruz,” dedi.

İskenderoğlu, geçen yıl ve bu yılın mazot, elektrik, amonyum nitrat ve ilaç fiyatlarını karşılaştırarak şunları söyledi:

“Geçen yıl çiftçinin kullandığı mazot 8 liraydı, şu an ise 29 lira oldu. Bu, yaklaşık olarak yüzde 330 artış demek. Geçen yıl elektriğin kilowattı 0.90 kuruştu; şu an 2,17 kuruş. Yüzde 250 civarında zamlandı elektrik.

“Yüzde 26 azotlu amonyum nitratın bir tonu geçen yıl 1860 liraydı, şu an 7750 lira. Azotlu üre gübresi (mısır için kullanılan) geçen yıl 3,3 liraydı, bugün ise 14 lira. Tarımda en büyük harcama kalemi olan gübreye de fahiş fiyatlarda zam geldi. Yine aynı şekilde tarım ilaçlarına yüzde 150 zam geldi.”

Tarımda tehlike çanları

Çözüm için önerilerde bulunan ve üreticileri uyaran Süleyman İskenderoğlu “Üretici enflasyonu yaklaşık olarak yüzde 400 civarında. Tüketiciler ekmeği yılın sekizinci ayında yaklaşık 7, on ikinci ayında ise 8 liraya alacak. Tarım için ciddi anlamda tehlike çanları çalıyor,” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) açıkladığı fiyatlarla, piyasadaki fiyatlar arasında ciddi farklar var. TMO bu yıl serbest piyasadan buğday ve arpa alamayacak. Ben buradan çiftçilere bir uyarıda bulunmak istiyorum. Malınızı satmayın, dayanabildiğiniz kadar dayanın, buğday fiyatları yükselecek.”

Adım adım gıda krizi

Piyasada buğday stoğu olmadığının ve adım adım gıda krizine doğru sürüklenildiğinin altını çizen İskenderoğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Bir gıda krizine doğru hızla yaklaştığımızı söylemek gerekiyor ve bunu saklamanın bir anlamı yok. Ülke olarak tedbir almak için çok geç kaldık. Çözüm olarak yarıda kalmış ve tamamlanmasına az kalmış yavru su kanallarının bitirilmesi gerekiyor. Çevreye zarar vermeyen su kanallarının bir an evvel faaliyete geçirilmesi gerekiyor.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat İçin Ek Bütçeden 40 Milyar Lira Ödenek Ayrıldı

TBMM’ye sunulan 1 trilyon 80 milyar liralık ek bütçede kur korumalı mevduat için 40 milyar lira ödenek öngörüldü. Kur Korumalı Mevduat (KKM) için mart, nisan, mayıs aylarında hazineden toplam 21.1 milyar lira ödeme yapılmıştı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla TBMM’ye sunulan ek bütçe teklifi ile 1 trilyon 750 milyar lira olan merkezi yönetim bütçe ödenekleri 1 trilyon 80 milyar lira artırılacak. Bütçe ödeneklerindeki artış yüzde 62 olacak. Bütçenin gelirlerinde de aynı tutarda artış olması öngörülüyor.

Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın haberine göre, toplam 1 trilyon 80 milyar liralık ek ödeneğin 200 milyar liralık kısmı personel giderlerine ayrıldı. Mart ayında 11.7 milyar, nisanda 4.6 milyar, mayıs ayında da 4.8 milyar lira olan kur korumalı mevduat (KKM) için hazineden yapılan ödemeleri karşılamak amacıyla ek bütçe ile 40 milyar lira ödenek ayrıldı.

Ek ödenek kalemleri içinde BOTAŞ’a ayrılan tutar dikkat çekti. Doğalgaza uygulanan sübvansiyonlar nedeniyle BOTAŞ ve Türkiye Taşkömürü Kurumu’na 120 milyar 490 milyon lira sermaye transferi, BOTAŞ ve Elektrik Üretim A.Ş.’ye 14.5 milyar lira görev zararı için ödenek ayrıldı.

Faiz giderleri ödeneği toplam 89 milyar lira artırıldı. Bunun 43.5 milyarı iç borç faizlerine, 31.9 milyarı dış borç faizlerine, 7 milyarı kira sertifikası giderlerine, kalanı da diğer faiz giderlerine kullanılacak.

Toprak Mahsulleri Ofisi, ÇAYKUR, TİGEM, Et ve Süt Kurumu ile TÜRKŞEKER’e 18.8 milyar lira; TCDD’ye 8.4 milyar lira sermaye transferi için ödenek artışı yapılacak.

Sosyal Güvenlik Kurumuna işveren prim teşviki karşılığı yapılan ödemeler için 13.8 milyar, SGK’nın açığının finansmanı için 86.3 milyar, üniversite hastanelerinin silinen borçları için SGK’ya 1.3 milyar ödenek ayrıldı.

Karayolları Genel Müdürlüğüne yol yapım giderleri için 16.3 milyar lira, trafik garanti ve katkı payı ödemeleri için 5.6 milyar lira, yolların bakım ve onarım giderleri için 4.7 milyar lira; Sağlık Bakanlığına şehir hastanelerinin kirası için 3.6 milyar lira, hastane yapımları için 3.9 milyar lira ek ödenek aktarılacak.

Vergiden 1.1 milyar lira gelir bekleniyor

Ek bütçe ile 1 milyar 83 milyon lira vergi geliri, 36.5 milyar lira teşebbüs ve mülkiyet geliri, 1.7 milyar lira sermaye geliri, 116.8 milyar lira da diğer kalemlerden gelir öngörülüyor. Vergi iadeleri ve vergi indirimlerinin 158.2 milyar lira olması, böylece net gelirin 1 trilyon 80 milyar lirayı bulması hedefleniyor.

Teşebbüs ve mülkiyet gelirlerinin 29.5 milyarı kamu bankalarından elde edilen temettü gelirlerinden oluşuyor.

Geçici kurumlar vergisinden 315.3 milyar lira, gelir vergisinden 55 milyar lira, dahilde alınan katma değer vergisinden 162.3 milyar, özel tüketim vergisinden 157.3 milyar lira ilave gelir bekleniyor. ÖTV gelirlerinin 47.2 milyarı petrol ve doğalgaz ürünlerinden, 70.3 milyarı motorlu taşıt araçlarının satışından, 11.8 milyarı alkollü içkilerden, 17 milyarı tütün mamullerinden, 9.6 milyarı da dayanıklı tüketim malları satışından öngörülüyor.

Ayrıca, ithalde alınan katma değer vergisinde 284.1 milyar, tapu harçlarından 18.6 milyar lira gelir artışı bekleniyor.

Paylaşın

Özel Sektörde Ara Zam Beklentisi Yüzde 30

Sürekli artan enflasyon karşısında çalışanların gözü olası asgari ücret zammına çevrildi. Bu konuda son aylarda hükümet kanadından farklı açıklamalar gelse de temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılması konusundaki beklentiler giderek güçleniyor.

Sene başında yaklaşık yüzde 50 zam yapılarak 4 bin 253 liraya çıkarılan asgari ücretin bir kısmı her ay yükselen enflasyon karşısında eridi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre ocak ayında yüzde 48,69 olan yıllık enflasyon şubatta yüzde 55,44, martta yüzde 61,14, nisanda yüzde 69,97 ve mayıs ayında yüzde 73,50 çıktı. Ekonomistlerin genel beklentisi enflasyonun yıl sonuna kadar üç haneyi görmesi yönünde.

Ara zam konusunda ise henüz bir oran netleşmiş değil. Ancak zammın yüzde 10 ila 20 arasında olması ve bazı prim desteklerinin uygulanması gündemde.

DW Türkçe’den Emre Eser’e değerlendirmelerde bulunan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu, şimdiye kadar konuşulan yüzde 5, yüzde 10 gibi oranların ve son derece ufak prim desteklerinin asgari ücretteki kaybı asla karşılayamayacağını söylüyor.

Böyle sembolik oranların çalışanların ihtiyacı olan iyileştirmeyi sağlayamayacağını vurgulayan Çerkezoğlu, son aylarda yükselen enflasyon karşısında maaşların eridiğinin altını çiziyor.

Hesap yoksulluk sınırına göre olmalı

DİSK tarafından yapılan araştırmaya göre asgari ücretlinin alım gücündeki kaybın son 5 ayda 5 bin lirayı bulduğunu anlatan Çerkezoğlu, yapılması gereken zamma ilişkin şu açıklamayı yapıyor: “Bizim bu noktada çizdiğimiz çerçeve belli. Gelinen noktada ücretlere yeni bir zam ihtiyacı daha doğmuştur. Zaten asgari ücrete yapılan zam oranı yüzde 50 olsa bile bunun yüksek enflasyon karşısında hızla eriyeceğini söylemiştik. Şimdi hayat pahalılığı ortada. Gıda enflasyonu ortada. Biz en azından iki kişinin asgari ücretle çalıştığı bir ailede toplam gelirin yoksulluk sınırını yakalaması gerektiğini ifade ediyoruz.”

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun mayıs ayı raporuna göre Türkiye’de dört kişilik bir ailenin açlık sınırı asgari ücreti geçerek 6 bin 17 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 19 bin 602 TL’ye çıktı.

Asgari ücret 4 kez belirlenmeli

Asgari ücrette acil zam ihtiyacı olduğunu ve bu konudaki çağrılarını yenilediklerini belirten Çerkezoğlu, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanması için bir yasal engel yok. Komisyon hemen toplanmalı ve süreç başlamalı. Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir ortamda yılda bir kez zam yapmak gerçekçi değil. Biz böyle dönemlerde asgari ücretin yılda 4 kez belirlenmesini talep ediyoruz. Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primlerinde işverene verilen destekler çalışanlara da verilmeli” diyor.

Halkın alım gücünün son zamanlarda hızlı şekilde düştüğüne değinen Çerkezoğlu, asgari ücretin dışında çeşitli alanlarda da vatandaşın nefes almasını sağlayacak düzenlemeler yapılması gerektiğini söylüyor. Bu noktada az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınan adil bir vergi sistemi çağrısında bulunan Çerkezoğlu, “Elektrik ve doğal gaz zamları geri çekilmeli ve temel ihtiyaç ürünlerindeki vergiler düşürülmeli” ifadelerini kullanıyor.

Çerkezoğlu, ayrıca asgari ücret zammının toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiğini ve diğer ücretlerin de bu orana göre şekillendiğini vurguluyor.

Bu anlamda sadece asgari ücretli çalışanlar değil bu ücrete yakın ve bu ücretin çeşitli oranlarda üzerinde maaş alan çalışanlar da maaşlarının enflasyon karşısında eridiğini ve ara zam yapılması gerektiğini düşünüyor.

Peki özel şirketler çalışanlarına ara zam yapmayı düşünüyor mu?

Şirketlerin yarısı temmuzda zam yapacak

Organizasyon, performans yönetimi ve ücret alanlarında danışmanlık hizmeti veren Willis Towers Watson Türkiye ve Azerbaycan Organizasyon ve Ödüllendirme Ülke Lideri Doğan Çolak, bu konuda şirketlerin önemli bir bölümünün çalışanlarına ara zam yaptığını veya yapmayı planladığını söylüyor.

608 şirket ile yaptıkları yeni anketin sonuçlarını paylaşan Doğan Çolak, “Şirketlerin yüzde 79’u 2022 yılında ara dönem artışı yaptığını veya yapmayı planladığını beyan etti. Bu şirketlerin yüzde 48’i bu aksiyonu temmuz ayında yapacaklarını söylüyorlar” diyor.

Çolak, bu konuda ortalama ara zam oranlarının yüzde 30 olduğunu belirtiyor. Şirketler 2022 yılı içindeki toplam ücret artışlarını ise yüzde 82 ile yüzde 99 arasında yapacaklarını beyan ediyor.

E-ticaret, enerji ve otomotiv sektöründe ortalamanın yüzde 10 üzerinde ara zam beklenirken bankacılık ve ilaç sektörlerinde ise ortalamanın altında zam beklentisi var.

Yan haklarda yüzde 50 düzenleme

Bunun yanında özel sektörde daha önce yılda bir kez düzenleme yapılan yemek, yol ve diğer yan haklar konusunda da artık çoğu şirketin yılda iki defa düzenleme yapmaya başladığı ve bu ücretlerde artışa gittiği belirtiliyor. Doğan Çolak, “Yan haklarda da yüzde 50’lere varan artışlar söz konusu” diyor.

Asgari ücret zammının özel sektörün her kademesi tarafından yakından takip edildiğini aktaran Doğan Çolak, “Minimum ücret belli olduktan sonra üst seviyelerdeki çalışanların ücretleri de buradaki artışlara göre şekilleniyor. Çok sayıda şirket de bu dönemde çalışanlarının alım gücünü düşünerek asgari ücret düzenlemesini beklemeden kendi minimum ücretlerini belirleyerek çeşitli zamlar yaptılar” ifadelerini kullanıyor.

Paylaşın