‘Tarımsal Girdi Enflasyonu’ Rekor Tazeledi

Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE), Haziran’da aylık bazda yüzde 7,92 artarken, yıllık bazda yüzde 134.96 yükseldi. Endekste, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 81,07 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 70,89 artış gerçekleşti. Böylece endeks, yıllık bazda yeni bir rekor kırdı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi Haziran 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE), Haziran ayında aylık bazda yüzde 7,92 artarken, yıllık bazda yüzde 134.96 yükseldi. Yıllık artışın yüksek olduğu gruplar yüzde 233,89 ile gübre ve toprak geliştiriciler, yüzde 228,03 ile enerji ve yağlar oldu.

Endekste, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 81,07 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 70,89 artış gerçekleşti. Böylece endeks, yıllık bazda yeni bir rekor kırdı.

Ana gruplarda bir önceki aya göre tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 4,57, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 8,33 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre göre tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 72,30, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 145,32 artış gerçekleşti.

Yıllık Tarım-GFE’ye göre 7 alt grup daha düşük, 4 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 31,88 ile veteriner harcamaları ve yüzde 46,04 ile tohum ve dikim materyali oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 233,89 ile gübre ve toprak geliştiriciler ve yüzde 228,03 ile enerji ve yağlar oldu.

Aylık Tarım-GFE’ye göre 10 alt grup daha düşük, 1 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Aylık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 0,13 ile veteriner harcamaları ve yüzde 0,50 ile tohum ve dikim materyali oldu. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 20,71 ile enerji ve yağlar ve yüzde 7,26 ile hayvan yemi oldu. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 0,27 ile makine bakım masrafları oldu.

Paylaşın

TÜİK’ten Dikkat Çeken Veriler: Emekçi Enflasyonun Altında Ezildi

TÜİK’in açıkladığı işgücü girdi endeksleri verileri, saatlik ücretlerin resmi enflasyonun çok altında kaldığını gösteriyor. Yüksek enflasyon ücretlerin erimesine yol açarken, resmi gıda enflasyonu haziran ayında yüzde 94 olarak açıklanmıştı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü Girdi Endeksleri II. Çeyrek: Nisan-Haziran 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5,4 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 4,4 arttı, inşaat sektöründe yüzde 6,3 azaldı, ticaret-hizmet sektörlerinde ise yüzde 8,4 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 11,5 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 7,6 arttı, inşaat sektöründe yüzde 2,5 azaldı ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 17,3 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında brüt ücret-maaş endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 74,2 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 69,7, inşaat sektöründe yüzde 53,9 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 80,6 arttı.

İstihdam yüzde 1,7 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,7 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 1,3 arttı, inşaat sektöründe yüzde 1,3 azaldı ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 2,5 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,1 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 1,2 arttı, inşaat sektöründe yüzde 0,2 azaldı ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 3,1 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında brüt ücret-maaş endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 12,4 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 12,9, inşaat sektöründe yüzde 9,4 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 12,4 arttı.

Saatlik işgücü maliyeti endeksi yıllık yüzde 56,9 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 56,9 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 58,8, inşaat sektöründe yüzde 58,9 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 54,3 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 56,2 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 57,7, inşaat sektöründe yüzde 57,9 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 53,9 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 60,7 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 65,4, inşaat sektöründe yüzde 64,2, ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 56,2 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 9,9 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 11,5, inşaat sektöründe yüzde 9,5 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 8,9 arttı.

Saatlik kazanç yüzde 10,1 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 10,1 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 11,5, inşaat sektöründe yüzde 9,7 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 9,0 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 9,3 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 11,1, inşaat sektöründe yüzde 8,9 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 8,1 arttı.

Paylaşın

Türkiye Ekonomisi ‘Stagflasyona’ Gidiyor

Ekonomist Mahfi Eğilmez, “Türkiye de bu noktada. Büyüme yüzde 7’lerde görünüyor ama belli ki üçüncü çeyrekte yavaşladık. Büyük ölçüde böyle giderse ki, bu faiz indirimine böyle bakmak lazım, dördüncü çeyrekte veya önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde Türkiye stagflasyona (Enflasyon artışıyla ekonomik durgunluğun aynı anda yaşanması) doğru gidecek” dedi.

Ekonomi Yazarı Güngör Uras’ın ölüm yıldönümü nedeniyle yapılan anma töreninde ekonominin de durumu masaya yatırıldı. Sözcü’den Sayime Başçı’nın haberine göre düzenlenen panelde konuşan ekonomist Mahfi Eğilmez, tüm dünyanın resesyon ve enflasyon arasında ciddi bir dalgalanma yaşadığını belirterek şöyle dedi:

“Türkiye de bu noktada. Büyüme yüzde 7’lerde görünüyor ama belli ki üçüncü çeyrekte yavaşladık. Büyük ölçüde böyle giderse ki, bu faiz indirimine böyle bakmak lazım, dördüncü çeyrekte veya önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde Türkiye stagflasyona (Enflasyon artışıyla ekonomik durgunluğun aynı anda yaşanması) doğru gidecek. Eğer yeniden kredi canlanması olup da yeni bir atılım olmazsa oraya doğru gidiyoruz” dedi.

Merkez Bankası’nın faiz indirimine başladığı dönemde enflasyonun yüzde 19’lar seviyesinde olduğuna dikkat çeken Eğilmez, “TCMB hiç dokunmasaydı büyük bir ihtimalle enflasyon yüzde 25’lerde kur da 12 TL gibi bir yerlerde dengelenmiş olacaktı” diye konuştu. Eğilmez, bu dönemden çıkışın anahtarının beklentilerdeki iyileşme olduğunu belirterek, “Şu anda değerleme hesabına baktığınızda TCMB 250 milyar TL zarar ediyor. KKM ile adına faiz demek için her yönüyle yanlış bir politikanın içine girdik” dedi.

İktisatçı Ege Cansen, Türkiye’nin dış borçkolik olduğuna ve çift para birimli bir ekonomi olduğuna dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Biz bu cari açık belasını ne pahasına olursa olsun ortadan kaldırmaya mecburuz. Bunu kaldırmadığımız sürece bize bu dünyada rahat yok. Ne pahasına olursa olursun; kan kusarak, irin kusarak, Türkiye cari açıktan kurtulmadığı sürece bu konuşmalar devam eder. Benim bir önerim var. Türkiye’de enflasyonu dolarla ölçelim. Çünkü TL ölçü birimi olmaktan çıkmış. Lastik metre gibi. Lastik metre ile ölçüm yapılmaz.”

Paylaşın

Ekonomide Yeni Önlemler Yolda: Üç Farklı Adım Bekleniyor

Piyasalar, Tükiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)’nin politika faizi ile kredi faizi makasının açıldığı ve bu konuda bir adım atılabileceği mesajının ardından, bazı kurumsal kredi faizleri başta olmak üzere kredilerin politika faizine doğru düşürmeyi amaçlayan adımların kısa sürede hayata geçmesini bekliyor.

TCMB iktisadi faaliyette yaşanan ivme kaybının telafisi, istihdam ve sanayi üretimini destekleme amacı ile dün politika faizini beklenmedik şekilde 100 baz puan indirerek %13’e düşürmüştü. Banka ayrıca kredi aktarım mekanizmasına yönelik yeni adım atabileceği sinyalini de dün PPK metninde vermişti.

Ne gibi adımlar atılabilir?

Reuters’a bilgi veren toplam üç bankacı da kredi faizlerinin aşağı çekilmesini amaçlayacak adımlar atılacağı konusunda hemfikir. Bu yapılırken selektif kredilere yönelik pozitif ayrışmanın korunması ya da güçlendirilmesi de beklentiler arasında. Reuters’ın görüşlerine başvurduğu bankacılar, TCMB’nin PPK metninde krediler konusunda mesajını net şekilde verdiğini düşünüyor.

Yeni uygulamalara için, kredi faizlerinin belirli bir oranın üzerinde kullandırılması halinde daha çok karşılık ayrılması gibi TCMB’nin hâlihazırda kullandığına benzer uygulamalar geleceğine yönelik beklentiler ön plana çıkıyor. TCMB hâlihazırda kredilere ZK, yabancı para mevduat karşılığında ise tahvil tutma zorunluluğu uyguluyor.

Bankacılar bu kez en çok kredilere yönelik tahvil karşılığı adımını ön plana çıkmasını bekliyorlar. Çünkü adım hem TCMB’nin geçmiş adımları ile uyumlu hem de kredi verilmeyen kaynakların yeniden Hazine’ye ulaşmasını sağlayabiliyor.

TCMB’nin daha önce açıkladığı teminatlandırmada TL’nin daha çok kullanımı, teminatta uzun vadeli sabit kuponlu tahvil kullanımı ve repo vadelerinin uzatılması gibi makroihtiyati tedbirleri ve çalışmaları da bulunuyor.

Üç farklı adım bekleniyor

Bir bankacı üç farklı adım beklediğini, bunlardan birinin kredi faizlerinde sınırlama amacı taşıyabileceğini belirterek, “Örneğin ticari kredi faizlerinde %22 gibi bir oranda limit getirilebilir. Örneğin bu sınırlama ile eğer %22 üzerinde kredi veriyorsa bankaya kredinin belirli bir oranı kadar uzun vadeli tahvil tutma zorunluluğu getirilmesi TCMB’nin söylediği amaca en uygun düzenleme olabilir” dedi.

TCMB, kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edildiğini belirtiyor.

TCMB’nin dünkü PPK metninin bir diğer bölümünde de benzer şekilde “Değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir” ifadesi yer aldı. Piyasada faizlerin yeni düşürülen %13’e doğru yakınsatacak bir adım beklentisi de dün TCMB faiz kararı ile birlikte oluştu.

Hükümet enflasyondaki düşüşü cari fazla odaklı politika ile daha sonra sağlayacağını belirtiyor. Bu kapsamda net ihracat odaklı, döviz satışı öngören krediler politika faizine yakın fiyatlanırken; benzer kurumsal krediler %40’a yakın, bireysel krediler ise %50 civarında maliyette.

Bu kredi maliyeti genellemelerine bazı istisnalar olsa da mevcut politikada net ihracat odaklı krediler açık ara çok daha düşük maliyetle sağlanıyor. Süreçte iş dünyası ve Merkez Bankası temsilcileri birbirlerini oldukça sert eleştirmişti.

Paylaşın

Düşük Faiz Politikası Olmasa Ne Olurdu?

Amerikan Merkez Bankası Fed başta olmak üzere tüm dünyada merkez bankaları artan enflasyona karşı faiz arttırırken Türkiye’de tam tersine bir hamle daha geldi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Ağustos toplantısında beklentilerin aksine politika faizini yüzde 14’ten yüzde 13’e indirdi.

Ekonomistlerin neredeyse tamamı Merkez Bankası’nın politika faizine dokunmayacağını düşünüyordu. Türkiye uzun süredir düşük faiz politikası yürütürken bu süreçte hem TL değer kaybediyor hem de enflasyon yükseliyor. Peki Türkiye şu an ısrar ettiği düşük faiz politikasını uygulamamış olsaydı ne olurdu?

Eğilmez: Dolar 11, enflasyon yüzde 25 olabilirdi

Güngör Uras’ın anısına İstanbul Sanayi Odası’nda düzenlenen Ayşe Teyze’nin İzinde ‘Türkiye Ekonomisine Bakış’ Paneli’nde konuşan ekonomist Mahfi Eğilmez’e göre Türkiye, ekonomide attığı her adımla yeni riskler oluşturmaya ve ekonomiyi sıkıştırmaya devam ediyor.

Mahfi Eğilmez, “Türkiye bırakın faiz arttırmayı, faize hiç dokunmasaydı yani yüzde 19’larda bıraksaydı. Çok büyük bir ihtimalle şu an enflasyon yüzde 25’ler civarında olacaktı. Yaptığım hesaplamalara göre de şu an dolar 11-12 seviyelerinde dengelenmiş olacaktı” ifadelerini kullandı.

Şu an Türk Lirası, Amerikan Doları karşısında 18 seviyesinde seyrederken yıllık enflasyon ise yüzde 80’e dayandı.

DW Türkçe’den Emre Eser’in sorularını yanıtlayan Sagam Strateji Danışmanlık Kurucusu Murat Sağman da benzer bir hesabın altını çiziyor. Türkiye’nin ekonomi politikalarında bilimin gerçeklerinden, temel iktisat kurallarından uzaklaştığını anlatan Murat Sağman’a göre bu anlayış bir süre daha devam edecek.

Enflasyon da kur da risk pirimi de düşük olurdu

Eylül ayındaki indirimleri bir kenara bırakıp faizin sabit tutulması halinde bile Türkiye ekonomisinin bugünkü halinden çok daha iyi yerlerde olacağını düşündüğünü ifade eden Sağman, “Enflasyon çok büyük ihtimalle yüzde 30’ların altında kalacaktı. Dolar ise Türk Lirası karşısında şu an 10-11 bandında seyrediyor olabilirdi. Ayrıca Türkiye’nin risk primi şu an olduğundan çok daha düşük seviyelerde olacaktı” diyor.

Dünyada başka bir örneği yok

Dünyadaki tüm büyük merkez bankalarının enflasyonu düşürmek ve kendi vatandaşlarını korumak için faiz arttırdığını vurgulayan Sağman, “Biz bu süreçte faiz indiren 3 ülkeden biriyiz. Diğerleri Çin ve Rusya. Çin’de enflasyon yüzde 2.7, Rusya’da yüzde 15, bizde ise resmi enflasyon yüzde 80. Dünyada Türkiye gibi başka bir ülke çok maalesef. Tüm kuralların dışında hareket ediyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Kur üzerinde yukarı yönlü baskı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Eğitim ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat ise yaptığı değerlendirmede, bu ayki faiz indiriminin şaşırtıcı olduğunu vurguladı.

Aslında uzun süredir kulislerde bir faiz indirimi söylentisi olduğunu ancak geçen ay faizlerin sabit tutulmasının bu söylentileri boşa çıkardığını dile getiren Atılım Murat, “Bu ay tersi bir hamle gelince ben de şaşırdım ama şu an oluşan tabloda faiz indirimlerinin devam edeceğini görüyoruz. Bunun da piyasaya yansımalarını görüyoruz ve olası faiz indirimi ile beraber kur üzerindeki yukarı yönlü baskı sürecektir” diyor.

Tek haneli faizle seçim

Atılım Murat, seçim dönemine girilirken Türkiye’nin tek haneli faize doğru gideceğini söylüyor. Merkez Bankası’nın bağımsızlık konusunda bir ağırlığının kalmadığını hatırlatan Atılım Murat, “Artık Merkez Bankası’nın metinlerinin, kararlarının pek bir anlamı kalmadı. Artık enflasyonla mücadele de Merkez Bankası üzerinden yürütülmüyor. Merkez Bankası, genel ekonomik politikasının içine iliştirilmiş bir kurum oldu. Enflasyonla mücadele Hazine ve Maliye Bakanlığı üzerinden yürütülüyor. Ama enflasyonla asıl mücadele etmesi gereken kurum olan Merkez Bankası’nı bir inisiyatifinin kalmadığını görüyoruz” şeklinde konuşuyor.

Paylaşın

Kapanan Şirket Sayısı Yüzde 53.7 Arttı

Temmuz ayında, kapanan şirket sayısı 2021 yılının aynı ayına göre yüzde 53.7 arttı. Kurulan şirketlerin durumuna bakıldığında ise, temmuzda bir önceki aya göre kurulan şirket sayısının yüzde 37.7 oranında azaldığı görüldü.

Haber Merkezi / Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 2022 Temmuz’a ilişkin kurulan ve kapanan şirket istatistiklerini açıkladı.

Buna göre, 2022’nin ilk 7 ayında, 2021’in ilk 7 ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 21,1 kurulan kooperatif sayısı yüzde 20,5 artarken, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 10,1 azaldı.​

2022’nin ilk 7 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre kapanan şirket sayısında yüzde 78,6 kapanan kooperatif sayısı yüzde 71,1 kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 5,5 artış oldu.

Temmuz ayında, geçen yılın aynı ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 23,9 kurulan kooperatif sayısı yüzde 8,0 kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 2,9 arttı.

Temmuz ayında, kapanan şirket sayısı 2021 yılının aynı ayına göre yüzde 53,7 kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 4,8 oranında arttı, kapanan kooperatif sayısında yüzde 30,3 azaldı.

Temmuz ayında, bir önceki aya göre kurulan şirket sayısı yüzde 37,7 kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 35,3 kurulan kooperatif sayısı yüzde 27,1 azaldı.

Temmuz ayında, bir önceki aya göre kapanan şirket sayısında yüzde 39,9 kapanan kooperatif sayısında yüzde 33,9 kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 27,3 azalış gerçekleşti.

Gümüşhane, Bayburt ve Ardahan’da şirket kurulmadı

Temmuz ayında kurulan toplam 8.467 şirket ve kooperatifin yüzde 85,6’sı limited şirket, yüzde 12,9’u anonim şirket, yüzde 1,4’ü ise kooperatif olarak görüldü.

Şirket ve kooperatiflerin yüzde 41,4’ü İstanbul, yüzde 8,9’u Ankara, yüzde 5,2’si Antalya’da kuruldu. Bu ay Gümüşhane, Bayburt ve Ardahan’da şirket kuruluşu gerçekleşmedi.

Paylaşın

Borcu Nedeniyle Takibe Düşen Kişi Sayısı Yüzde 112 Arttı

Kredi kartı borcu nedeniyle takibe düşen kişi sayısında geçen yıla göre yüzde 112’lik artış yaşandı. TBB Risk Merkezi verilerine göre bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişilerden borcu devam etmekte olan kişi sayısı da haziran ayı itibarıyla 4 milyon 126 bin 858 kişiye çıktı.

Emeğiyle yaşayan yurttaşlar yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı sonrası yaşamını sürdürebilmek adına bankalara yöneldi. Milyonlarca kişi kredi, faiz, borç sarmalında hayatını idame ettirmeye çalışırken; geri ödemelerde yaşanan sorunlar nedeniyle takibe düşen kişi sayısı da arttı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) pandemiyle birlikte bankalara tanıdığı takibe atma süresi esnekliğinin sona ermesiyle de bu artışta etkili oldu.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi’nin verilerine göre Ocak-Haziran dönemini kapsayan yılın ilk yarısında bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe düşmüş kişi sayısı 470 bin 990, bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı ise 583 bin 561 oldu. 2021 yılının Ocak- Haziran döneminde ise kredi borcundan takibe düşen 474 bin 355, kredi kartı borcundan takibe düşen ise 222 bin 377 kişiydi.

Geçen yılın aynı dönemine göre kredi kartı borcu nedeniyle takibe düşen kişi sayısında yüzde 112’lik artış yaşanırken bireysel kredi borcunu nedeniyle takibe düşün kişi sayısı yüzde 23 arttı. Bireysel kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişi sayısı haziranda, bir önceki aya göre ise 3 bin 953 kişi artarak 78 bin 799 kişiye ulaştı.

4,1 milyon kişinin borcu bulunuyor

BirGün’de yer alan habere göre TBB Risk Merkezi’nden yapılan açıklamada, kredi geri ödemeleri süresi konusunda sağlanan esnekliklere ilişkin düzenlemelerin, yasal takibe intikal etmiş kişi sayısındaki gelişmelerde etkili olduğu belirtildi. Risk Merkezi’nin verilerine göre bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişilerden borcu devam etmekte olan kişi sayısı da haziran ayı itibarıyla 4 milyon 126 bin 858 kişiye çıktı.

Bireysel kredi kartlarını da içeren bireysel kredilerde tasfiye olunacak alacaklar da bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 52,8 oranında artarak 29,8 milyar TL’ye çıktı.

Paylaşın

Merkez Bankası Para Basımına Hız Verdi

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) para basımına hız verdiği ve piyasadaki 200 TL’lik ve 100 TL’lik banknot adedinin arttığı bildirildi. Enflasyon ve alım gücünün düşmesi nedeniyle, 50-20 ve 10 TL’lik para basım miktarları ise giderek azalırken, 20 TL’lik banknot adedi 253 milyona düştü.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yürütme Kurulu’na (MYK) da Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak tarafından konuya ilişkin hazırlanan rapor sunuldu. Raporda, “Enflasyonun karşısında artık 200 TL’ler gündelik hayat ve ticari ilişkilerde yetmiyor. Yüksek kupürlü kâğıt para ihtiyacının üzerini örtmek için de 200 TL’den daha fazla, 100 TL basılmaya başlandı. Dolaşımda işlem gören banknotların toplamı 3,4 milyar adet olurken bunun üçte biri tek başına 100 TL’lik para oluşturuyor” ifadeleri yer aldı.

Sözcü’den Cem Yıldırım’ın haberine göre raporun devamında, “Toplam kağıt paralar içinde 100 TL’nin payı yüzde 35,6, 200 TL’nin payı yüzde 21,1 düzeyinde bulunuyor. İki kupürün emisyon hacmi içindeki toplam payı ise yüzde 56,7’ye ulaşıyor. 50, 20, 10 ve 5 TL’likler enflasyon nedeniyle tamamıyla anlamsız ve ihtiyaca cevap vermekten uzak hale geldi. Olağan koşullarda işleyen bir ekonomide yüksek değerli kupürlerin az erişilir olması gerekirken Türkiye’de bu oran üçte iki düzeyine çıktı” denildi.

‘Zaman kazanmak peşindeler’

CHP’li Erdoğan Toprak tarafından hazırlanan raporda verilen bilgiye göre, iktidar TL’den attığı sıfırları geri alma beceriksizliği ile anılmamak için 500 TL veya bin TL banknot basmak zorunluluğundan kaçmaya çalışıyor. Raporda, “Para piyasalarının temel ilkesi, en yüksek kupürlü paranın emisyon hacmindeki payı yüzde 50’yi aştığında bir üst değerde kupür basımına geçilmesidir. İktidar ise 200 TL basımını sınırlı miktarda tutarak ağırlığı 100 TL’ye veriyor. 100 TL’nin payı yüzde 50’yi geçtiğinde bir üst kupür olan 200 TL basımına hız vererek, payı yüzde 50’yi geçene kadar zaman kazanmak peşindeler” ifadeleri kullanıldı.

Paylaşın

Açlık Sınırı 6.856, Yoksulluk Sınırı 23.715 Liraya Yükseldi

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı temmuz ayında 6 bin 856 liraya yükselirdi. Açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan yoksulluk sınırı ise 23 bin 715 liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Temmuz ayında, yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 1.866 lira; yetişkin bir kadın için 1.785 lira; 15-18 yaş bir genç için 1.934 lira; 4-6 yaş arası bir çocuk için 1.271 lira oldu.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Araştırma Merkezi BİSAM, Temmuz 2022 için açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı.

Açıklamada, “TÜİK Temmuz 2022 harcama gruplarına göre endeks rakamları, İstanbul Halk Ekmek, zincir market fiyatları ve BİSAM Beslenme Kalıbı üzerinden yapılan hesaplamaya göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Temmuz 2022 için 6 bin 856 liradır. Bu harcama tutarı sadece gıda için yapılması gereken minimum tutardır. Açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise yoksulluk sınırı 23 bin 715 lira olarak gerçekleşmiştir.” denildi.

Araştırmaya göre yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 1.866 lira; yetişkin bir kadın için 1.785 lira; 15-18 yaş bir genç için 1.934 lira; 4-6 yaş arası bir çocuk için 1.271 lira oldu:

“Daha dar bir gruplandırmaya göre harcamalarda süt ve süt ürünlerinin payı yüzde 34.6 ile en yüksek paya sahiptir. Et, yumurta ve kurubaklagil grubunun payı yüzde 26.2 ile ikinci sıradadır. Sebze ve meyvenin harcamalar içindeki payı yüzde 18.5’dir. Ekmek, makarna vb. için ise pay yüzde 10,7’dir. Diğer gıda harcamalarının toplam içindeki payı ise yüzde 10.1’dir.”

Paylaşın

Gıda Fiyatları Dünyada Yüzde 13 Azalırken, Türkiye’de Yüzde 94 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı yıllık tüketici enflasyonu Temmuz ayında yüzde 79,6’ya çıktı. Gıda ürünlerinde ise yıllık enflasyon yüzde 94 oldu. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı Gıda Fiyat Endeksi ise aynı dönemde yüzde 13 yükseldi.

Türkiye’de gıda fiyatları bir yıldır aralıksız yükseliyor; küresel gıda fiyatları ise son dört aydan bu yana düşmeye devam ediyor. Türkiye, yıllık gıda enflasyonunda Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyeleri arasında ilk sırada bulunuyor. Peki, dünyada ve Avrupa’da yıllık gıda enflasyonu hangi ülkede ne kadar?

FAO ve TÜİK’in açıkladığı gıda fiyat endeksleri arasındaki fark Türkiye’nin “yeni ekonomik modele” geçtiği Kasım 2021’den bu yana iyice belirginleşmeye başladı. Veriler, yeni ekonomik modelden sonra Türkiye’de gıda fiyatlarının nasıl hızla artmaya başladığını gösteriyor.

TÜİK ve FAO’nun açıkladığı gıda fiyat endekslerini Temmuz 2018’de 100 birime eşitliyoruz. Bu, “Dünyada ve Türkiye’de gıda fiyatları eşit” anlamına geliyor. Türkiye’de fiyatlar artmaya başlarken dünya ile aradaki fark çoğu zaman yakın seyrediyor.

Temmuz 2019’da dünyadaki gıda fiyatları hala 100 iken Türkiye’de 118’e yükselmiş durumda. 2020 temmuzunda ise küresel gıda fiyatları 99’a düşerken Türkiye’de 133’e çıkıyor. 2021 temmuz ayına gelindiğinde ise dünyada gıda fiyatları 131 birime; Türkiye’de ise 168 birime çıkmış durumda. İki endeks arasındaki fark hala ciddi açılmış değil.

Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Kasım 2021’de ilan ettiği “yeni ekonomik model”den sonra dünyada ve Türkiye’de gıda fiyatları arasındaki fark iyice açılmaya başlıyor. Temmuz 2018’de dünyada gıda fiyatları 100 iken Temmuz 2022’de 148’e yükseliyor. Türkiye’de ise aynı dönemde gıda fiyatları 100’den 326’ya çıkıyor.

FAO Gıda Fiyat Endeksi ile TÜİK Gıda Fiyat Endeksini Temmuz 2021’de 100’e eşitlediğimiz ise fiyat değişimi daha net ortaya çıkıyor. Temmuz 2021’de dünya ve Türkiye’de gıda fiyatları eşit ve 100 birim kabul edildiğinde dört ay boyunca dünyada ve Türkiye’de gıda fiyatları neredeyse hep aynı seyrediyor. Hatta Eylül ve Ekim aylarında Türkiye’de fiyatlar az farkla daha da düşük. Kasım 2021’de ise dünyada 109; Türkiye’de ise 110’a çıkmış durumda. Neredeyse eşitler.

Yeni ekonomik model sonrası fark başlıyor

Aralık 2021’den itibaren aradaki fiyat farkı her ay daha fazla açılıyor. Temmuz 2022’ye geldiğimizde bir sene önce dünyada 100 birim olan gıda fiyatı 113’e çıkmış durumda. Türkiye’de ise bir sene önce 100 birim olan gıda fiyatı 194’e kadar yükseliyor.

Son 4 ayda fiyatlar dünyada yüzde 12 düştü, Türkiye’de yüzde 20 yükseldi

Gıda fiyatları son dönemde dünyada iniş eğilimine girerken Türkiye’de yükseliş sürüyor. Son 4 ayda gıda fiyatları dünyada yüzde 12 düşerken Türkiye’de yüzde 20 artış gösterdi.

OECD ülkelerinde en fazla artış açık ara Türkiye’de

Öte yandan OECD ülkelerinde gıda fiyatlarının en çok arttığı ülke açık ara Türkiye. Haziran ayı itibariyle gıda ve alkolsüz içecek fiyat endeksi Türkiye’de yüzde 94 artış gösterdi. Aynı dönemde fiyatlar OECD ortalamasında yüzde 13; AB’de ise yüzde 12 yükseldi.

Türkiye’ye en yakın artış ise yüzde 29 ile Litvanya’ya ait. Gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarının en az yükseldiği ülkeler ise yüzde 2 ile İsviçre ve yüzde 4 ile İsrail ve Japonya. Yıllık gıda enflasyonu Almanya’da yüzde 12, İngiltere’de yüzde 10 ve Fransa’da yüzde 6’ya çıktı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın