Bir Alkollü İçecek Grubuna Daha Zam Geldi

Derinleşen ekonomik kriz zam olarak fiyatlara yansımaya devam ediyor. Jack Daniel’s grubunda yer alan alkolü içeceklere zam geldi. Mey Diego grubunda yer alan rakı ve şaraplara da zam geleceği duyurulmuştu.

Haber Merkezi / Dün gece elektrik ve doğalgaza gelen yüzde 20’lik zamların ardından bugün de bir alkollü içki grubuna zam geldiği duyuruldu.

Tekel Bayileri Yardımlaşma Derneği (TBYD) Başkanı Erol Dündar, geçtiğimiz günlerde bir alkol grubuna eylül ayında zam geleceğini duyurmuştu.

Sosyal medya hesabından bugün zam geldiğini açıklayan Dündar, ”Bir zam daha. Jack Daniel’s zamlı liste. Zam geldi, pardon güncelleme, etiket değiştirmekten yoruldu artık esnaf, kime ne satacağız bu fiyatlarla” ifadelerini kullanarak zam gelen içkilerin listesini paylaştı.

Türkiye Tekel Bayileri Platformu Başkanı Özgür Aybaş, Mey Diego grubunda yer alan rakı ve şaraplara zam geleceğini açıklamıştı.

Bira çeşitlerine de eylül ayının ilk haftasında zam geleceğini söyleyen Aybaş, beklenen zam oranını yüzde 15-20 olarak duyurmuştu.

Tekel bayilere gelen uyarı mesajını sosyal medya hesabından paylaşan Aybaş, şu ifadelere yer vermişti: “Mey Diego grubu bayilere zam geçişi mesajı atıyor. Muhtemelen bira çeşitlerinde de eylülün ilk haftası zam geçişi olacak. Beklenen zam oranı % 15-20 aralığı umarım gelmez.”

Paylaşın

Yoksullaştıran Büyüme Ne Kadar Sürdürülebilir?

Dün açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamları iktidar tarafından bir başarı olarak sunuldu. Ancak detaylarına inildiğinde veriler pembe bir tablo çizmekten uzak. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre Türkiye, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 7,6 büyüdü.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye’nin, verisi açıklanan OECD ve G20 ülkeleri içerisinde yılın ikinci çeyreğinde en yüksek büyüme kaydeden ikinci ülke olduğunu söyledi. Nebati, Türkiye’nin beş çeyrektir devam eden dengeli büyümeyi bu dönemde de sürdürdüğünü vurguladı.

Peki Türkiye gerçekten dengeli mi büyüyor?

Büyüme verilerinde öne çıkan en çarpıcı veri, işgücü ödemelerinin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’dan (GSYH) aldığı payın düşmesi oldu. Geniş kitlelerin yüksek büyümenin etkisini hissetmediğini vurgulayan iktisatçılar, bunun iktidarın başarısızlığından değil bilinçli tercihinden kaynaklandığını vurguluyor. Ancak uzun yıllardır devam eden bu politika tercihi artık sürdürülebilir değil.

“Büyük bir tahribat var”

DW Türkçe’den Pelin Ünker’e konuşan Kadir Has Üniversitesi’nden iktisatçı Prof. Dr. Erinç Yeldan, “AKP resmi söylemi bunu büyük bir mucize, büyük bir başarı olarak paylaşıyor. Fakat bu rakamın ardında yatan gerçekleri biraz incelediğimiz zaman ücretli emek gelirleriyle geçinen insanlar açısından büyük bir tahribat olduğunu görüyoruz” diyor.

2020’nin ikinci çeyreğinde yüzde 36,8 olan işgücü ödemelerinin GSYH’deki payı, yüzde 25,4’e indi ve 2000’li yılların en düşük düzeyine geriledi. Aynı dönemde sermaye kazancının GSYH’deki payı ise yüzde 42,9’dan yüzde 54’e çıktı.

Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu, “Bu kadar hazin bir düşüşün, emeğin gelirindeki, bu kadar büyük bir düşüşün göstergesi aslında Türkiye’deki sınıflar arasındaki güç dengesinin ne kadar bozuk olduğudur” ifadelerini kullanıyor.

Borsa şirketlerinin kârı uçtu

Yılın ikinci çeyreğinde 429 borsa şirketinin kârı bir yılda yüzde 293 artarak rekora ulaşmıştı. Ücretli emeğin milli gelirden elde ettiği gelir düzeyi ise enflasyondan arındırıldığında geçen yıla göre yüzde 6 buçuk daha düşük.

“Bazıları belki daha az, bazıları daha çok büyüyor ama tüm Türkiye büyüyor, gelirleri artıyor savı tamamıyla yanlış. Resmi rakamlar bize bunun tersini söylüyor” diyen Profesör Yeldan, iktisat literatüründe bunun yoksullaştıran büyüme olarak adlandırıldığını söylüyor. Yeldan, “Yoksullaştıran büyüme, AKP’nin kurguladığı ekonomi politikalarının doğrudan yansıması ve doğal bir sonucu. Zira AKP özü itibarıyla bir şirketler, yandaş şirketler, cemaatler koalisyonu. AKP sürekli olarak bir finansal rant ve spekülatif gelir yaratarak yandaş şirketlere kaynak aktarmak durumunda. Ve bu kaynağın ana merkezi de ücretli emeğin sömürüsü olacaktır” diye konuşuyor.

“Spekülatif gelirler arttı”

Dün açıklanan verilere göre finansal hizmetler sektörü yüzde 26,6 büyürken, tarım 2,9, emek yoğun bir sektör olan inşaat yüzde 11 geriledi. Sanayideki büyüme ise yüzde 7,8’de kaldı.

Yeldan, AKP’nin izlediği politikaların doğrudan doğruya finansal sermaye gelirlerini arttırıcı, ücretli emeğin ücret ve maaş gelirlerini düşürücü politikalardan oluştuğuna işaret ediyor. Ücretli emekten özellikle finans sermayesine bir kaynak aktarımı olduğuna işaret eden Yeldan, “Spekülatif gelirler alıp başını gitmiş ve büyümenin de esas kaynağını oluşturmuş durumda. Böyle bir ortamda tabi ki bölüşüm olarak ücretli emekten sermayeye ama özel olarak özellikle finans sermayesine bir kaynak aktarımı, derinleşen bir sömürü görüyoruz” ifadelerini kullanıyor.

“İktidarın bilinçli tercihi”

Akademisyen Müftüoğlu’na göre de bu AKP’nin başarısızlığı değil bilinçli bir tercihi.

“Bu veriler, Türkiye’deki sömürü ve soygun düzeninin tablosudur” diyen Müftüoğlu, “Bu siyasi iktidarın bilinçli bir tercihidir ve bu tercihin sonucu olarak da bugün zenginler çok daha zenginleşirken, yoksullar açlık sınırın altında beslenmelerini bile karşılayamaz durumdadırlar” diye devam ediyor.

Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğunu ücretli çalışanların oluşturduğunu ifade eden Müftüoğlu, AKP’nin politika tercihleri sonucu ortaya çıkan tablonun sınıf mücadelesinin başarısızlığını da gösterdiği görüşünde.

Müftüoğlu, “Çalışma Bakanlığı’nın son verilerine göre bugün 4 buçuk milyon civarında sendika üyesi var. Emekçilerin şimdi gidip o sendikaların kapılarına dayanması lazım. Siz ne iş yapıyorsunuz burada bunca emekçi yoksullaşırken, birileri böylesine zenginleşirken niye bir mücadele örgütlenmiyor? Bütün emekçilerin, başta sendika üyelerinin bunun hesabını sormaları lazım” diye konuşuyor.

“Altılı Masa’nın da sınıfsal perspektifi yok”

Müftüoğlu’na göre bu tablo ancak sendikal hak ve özgürlüklerin önünü açacak bir programla değişebilir. CHP’nin öncülüğünde yürüyen Altılı Masa’nın ekonomi konusunda sınıfsal tercihler bakımından AKP’den çok da farklı düşünmediğini savunan Müftüoğlu, muhalefetin sınıfsal temelli perspektife dayanan ve bu eşitsizliği ortadan kaldıracak bir program ortaya koyması gerektiğini aksi halde toplumun buna ikna olmayacağını ifade ediyor.

Gelirlerinde “muazzam” bir çöküntü yaşayan emekçilerin bir yandan işsizlik baskısı diğer yandan da yüzde 100’ün üzerinde bir enflasyon ve gecikmiş zamlarla karşı karşıya olduğunu ifade eden Erinç Yeldan ise dünyanın hiçbir ekonomisinde bu şekilde bir büyüme karşısında böyle bir gelir tahribatının yaşanmadığını dile getiriyor.

Yılın ikinci çeyreğinde, birinci çeyreğe göre sabit sermaye yatırımlarının da daraldığına dikkat çeken Yeldan, yüzde 22,5 artışla ikinci çeyrek büyüme rakamlarına 13,6 puan katkı veren hanehalkı tüketim harcamalarının ise üst gelir gruplarının Covid sonrası ertelenmiş olan çok yüksek hacimli tüketiminden kaynaklandığını vurguluyor.

“İktisadi ve sosyal açıdan devam edemez”

Yatırımların inişli çıkışlı olduğu ve büyümenin tüketime dayandığı bir ekonominin iktisadi anlamda sürdürülebilir olmadığını vurgulayan Yeldan “Diğer yandan bu kadar yoğun ve şiddetli bir sömürü, yoksulluğu artıran bir büyüme, bu kadar yüksek bir enflasyon ortamının yarattığı belirsizlik ve umutsuzluk dünyasının hukuken ve sosyal olarak sürdürülmesi imkânsız” ifadelerini kullanıyor.

AKP’nin büyüme verilerinde de ortaya çıkan yoksulluk tablosunu makyajlamak için seçim öncesinde sosyal yardımlara başvurabileceğine işaret eden Yeldan, bunun Türkiye’ye kayıt dışı kaynak girişiyle sağlanabileceğine dikkat çekiyor. Yeldan, “Anlıyoruz ve okuyoruz ki AKP her ne pahasına olursa olsun yurtdışından döviz kazandırıcı kayıt dışı kaynak yaratarak bu önümüzdeki altı dokuz ayı bir yama sağlamak üzerine geçirmeye çalışacaktır. Bunun bedeli de korkarım çok ağır olacaktır” diyor.

Paylaşın

Doğalgaz Ve Elektrik Zammı Enflasyonu Nasıl Etkileyecek?

Türkiye Eylül ayına zamlarla başlarken, elektrik ve doğalgazda yapılan fiyat artışlarının enflasyonu etkileyip etkilemeyeceği merak ediliyor. Tüketici fiyatları sepetinde elektrik fiyatlarının yüzde 2.32, doğalgaz fiyatının ise yüzde 1.55 ağırlığı bulunuyor.

Reuters tarafından yapılan hesaplamaya göre 1 Eylül’den itibaren geçerli elektrik ve gaz artışının tüketici enflasyonuna doğrudan yaklaşık 0.8 puan artırıcı etki yapması bekleniyor.

Ekonomistler sanayiye yapılan zammın doğrudan olmayan yansımaları da dahil edildiğinde enflasyonu yükseltici etkinin 2 puanı bulabileceğini belirttiler.

Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan yayımladığı raporda, “Sanayi maliyetlerinin etkisi fiyat geçişkenliği, kur geçişkenliği, nihai ürün fiyatı üzerindeki markup etkisi, tüketici davranışları gibi etmenlerle yayılım etkisini gösterecektir. Bu nedenle toplamdaki etki 2–2.5 puan civarlarında olabilir… enflasyon beklentileri üzerinde de revizyonlar oluşturabilir” dedi.

Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Unverdi de zamların enflasyona etkileri hakkında endişe belirterek, “Sanayicimizin dış pazarlarda rekabet gücünü zorlayan, üretim ve tedarikte sıkıntılara neden olan bu zamların gözden geçirilmesini talep ediyoruz” dedi.

Yıl başından bu yana konutlar için doğalgaz fiyatları yüzde 174, küçük sanayi için yüzde 277, büyük ölçekli sanayi için yüzde 379 arttı.

Elektrik fiyatları ise sene başından bu yana konutlar için yüzde 109 ile yüzde 212 arasında, ticarethaneler için yüzde 177 ile yüzde 269 arasında, sanayi için yüzde 408 oranında arttı.

Paylaşın

Tüm Sağlık Hizmetlerine Yüzde 40 Zam Yapıldı

Sağlıkta düzenleme beklenirken Resmi Gazete’nin 25 Ağustos’taki mükerrer sayısında yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yapılan değişikliğe göre; Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) anlaşmalı kurumlardan satın aldığı operasyon ve özellikli işlemlerde yaklaşık yüzde 40 oranında artış yaptı.

Cumhuriyet’ten Yusuf Körükmez’in haberine göre, yapılan değişikliği ayrıntılarını anlatan İzmir Tabip Odası Üyesi Dr. Ergün Demir, “Vatandaşın parası varsa ya da borç para bulduysa özel hastanelere yöneliyor. Özel hastaneye gittiğinde SGK’nin belirlediği fiyatın iki katını ilave ödemek zorunda kalıyor. Burada iki sorun karşımıza çıkıyor. Birincisi; özel sağlık kuruluşları yüzde 200’ün üzerinde ilave ücreti alıyorlar. Daha çok cerrahi işlemlerde olmak üzere kayıt dışı olarak elden ödeme şeklinde uygulamalar çok hızlı bir şekilde artmaya başlamıştır. Denetim yok. Yanı 100 TL’lik işlem için 200 TL’lik işlem ücreti alması gerekiyor ancak 500-600 TL isteye hastaneler var. İkinci bir olay ise, ilave ücret alınmaması gereken hastalıklar vardır. Kanser gibi, yoğun bakım gibi… Bunlardan da ilave ücret alınıyor. Böyle olunca da hasta sahipleri çok büyük sıkıntı yaşıyorlar” dedi.

Yapılan yüzde 40’lık zammın doğuracak sorunları da aktaran Dr. Demir, “Tanıya dayalı işlemlere yüzde 40 zam yapıldı. Yanı SGK, özel sağlık kuruluşlarından aldığı sağlık işlemi için ödediği ücrete yüzde 40 zam yaptı. Yani özel sağlık kuruluşların SGK’ya kestiği fatura yüzde 40 artış oldu. Bunda sorun yok. Ancak özel hastaneye gitmek zorunda kalan vatandaşlar bu ücret artığı için yüzde 200’ün üzerine yüzde 40 daha ödeyecekler. Şöyle ki; safra kesesi ameliyatı 1500 TL iken özel hastane vatandaştan 3 bin TL alıyordu. Şimdi zamla 2100 liraya yükseldi. Yurttaşlar özel sağlık kuruluşlarında bu işlem için 4300 TL ödeyecek” diye konuştu.

‘Özel hastaneler kazanacak’

Bu bedellerin arttırılmasının özellikle kamu üniversite ve devlet hastanelerinin yaşadığı finansal sıkıntıyı atlatabilme ve borçlarını ödeyebilme imkanı sağlayabileceği ifade eden Dr. Ergün Demir, “Ancak asıl kazanan; hem doğrudan SGK’den kaynak aktarımı hem de ‘sağlanan hasta-müşteri’den alacakları ilave ücretin artması ile özel hastaneler olacağı aşikardır” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

İTO Duyurdu: İstanbul’da Enflasyon Yüzde 99,9 Yükseldi

İstanbul’un enflasyonunda zirve ağustos ayında da devam etti. Perakende fiyatlar yıllık bazda yüzde 99.9 artış gösterdi.  Böylece endekste yıllık değişim 1998’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. 

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO) 2022 Ağustos’a ilişkin İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksini açıkladı. Buna göre, İstanbul’da toptan fiyatlar ağustosta yıllık bazda yüzde 98,09 arttı.

İstanbul’da tüketici fiyatları ise ağustos ayında yıllık bazda yüzde 99,91 oranında arttı ve son 24 yılın zirvesine ulaştı.

İTO verilerine göre Ağustos ayında; İstanbul’da perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi aylık yüzde 2,29, toptan fiyatlar yüzde 6,90 arttı.

Yıllık bazda Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 99,91, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 98,09 artış kaydetti.

Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; kültür, eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 13,99, sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 3,99, ev eşyası harcamalarında yüzde 2,74, gıda harcamalarında yüzde 2,70, konut harcamalarında yüzde 0,82, diğer harcamalarında yüzde 0,06 artış, giyim harcamalarında yüzde -3,16, ulaştırma ve haberleşme harcamalar grubunda yüzde -1,17 azalış izlendi.

Toptan fiyatlarda ise bir önceki aya göre; işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 11,97, gıda maddeleri grubunda yüzde 9,78, madenler grubunda yüzde 6, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 3,26, mensucat grubunda yüzde 2,12, kimyevi maddeler grubunda yüzde 1,58 ve yakacak ve enerji maddeleri grubunda yüzde 0,44 artış izlendi.

Paylaşın

İktidar Yap-İşlet-Devret Projelerine Kredi Bulamıyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, yap-işlet-devret projelerine kredi bulmakta zorlanıldığını belirterek Mersin’deki bir otoyol projesinin sözleşmesi için fesih talebinde bulunulduğunu ifade etti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, AKP’nin övündüğü yap-işlet-devret projelerinde maddi sıkıntılar yaşanmaya başlandığına işaret etti. Bu projelere ilişkin yurtdışından kredi bulunamadığını belirten Ahmet Akın, yaşanan sorunlara son örneğin Mersin’deki Çeşmeli – Taşucu Otoyolu olduğunu ifade etti. Akın, otoyolun 52 kilometrelik bir kesimi için Aralık 2021’de sözleşme imzalayan Kolin İnşaat’ın Karayolları Genel Müdürlüğü’ne fesih başvurusu yaptığını belirtti.

Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’a konuşan Ahmet Akın, “Sözleşme imzalanmasının üzerinden 10 ay geçmesine karşın henüz tek bir çivi çakılmadı. İktidara yakın şirketlerden Kolin’in tek başına katılarak aldığı ihale kapsamında euro üzerinden 45 bin araç garantisi verildiği kamuoyuna yansımıştı. 52 kilometrelik yol için günlük 45 bin araç geçmezse eksik kalan Hazine’den karşılanacaktı. İhaleyi kazanan yandaş şirket, Türkiye’nin kredi riskinin priminin yüksek olması nedeniyle yurt dışından finansman bulamadı. Bu nedenle 2023’te açılacağı duyurulan ihale için fesih süreci başlatıldı” dedi.

Yap-İşlet-Devret

Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli, geniş anlamda bir kamu altyapı yatırım veya hizmetinin finansmanı özel bir şirket tarafından karşılanarak gerçekleştirilmesi ve kamu tarafından belirlenen bir süre için işletilmesi ve yine bu süre içinde ürettiği mal veya hizmeti, tarafların karşılıklı saptadıkları bir tarife uyarınca kamu kuruluşlarına satması ve sürenin sonunda işletmekte olduğu tesisleri bakımı yapılmış, eksiksiz ve işler durumda ilgili kamu kuruluşuna devretmesidir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yabancı şirketlerle yapılmış olan çeşitli imtiyaz sözleşmeleri bu model ile büyük benzerlik göstermektedir. İstanbul’da Tramvay, Tünel İşletmeleri, Elektrik, Gaz İdaresi, Haydarpaşa Liman İşletmesi ve İzmir’de Liman İşletmesi, Göztepe Tramvay İşletmesi yabancı şirketlere verilen imtiyazlardır.

Nitekim günümüzde uygulama alanı bulan bu yeni model arayışlarına da, 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğunda ve Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde başvurulmuş olan kamu imtiyazlarının devredilmesi yöntemi ışık tutmuştur.

Paylaşın

Son Beş Yılda 250 Bin Şirket Kapandı

Ekonomide yaşanan kötü gidişat etkisini günden güne artırırken vatandaşla birlikte ticari işletmeler de ciddi sorunlar yaşıyor. Her ay binlerce işletme, ekonomik nedenlerden dolayı kapısına kilit vurmak zorunda kalıyor.

2016 yılından bu yana başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, 81 ilin tamamında çok sayıda şirket, iflasını açıkladı. İstanbul’da kapanan şirket sayısı, 80 ilin toplamında kapanan şirket sayısına yaklaştı.

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un yanıtlaması istemiyle hazırladığı yazılı soru önergesinde, 2016-2022 yılları arasında kapanan iş yerlerini sordu.

Bakan Muş, 2016’dan 2022’nin Mart ayına kadar 81 ilde kapanan anonim, limited, komandit ve kollektif şirket sayısının 250 bin 872 olduğunu bildirdi.

Bakan Muş’un yanıtına göre, en çok şirket kapanan iller, 107 bin 509 şirketle İstanbul, 15 bin 788 şirketle Ankara, 12 bin 720 şirketle İzmir, 9 bin 602 şirketle Bursa, 6 bin 948 şirketle Antalya, 5 bin 104 şirketle Adana, 4 bin 481 şirketle Eskişehir 4 bin 378 şirketle Tekirdağ ve 4 bin 185 şirketle Kocaeli oldu.

Ticaret Bakanı Muş’un yanıtını BirGün’den Hüseyin Şimşek’e değerlendiren CHP’li Antmen, kapanan şirket sayısının, derinleşen ekonomik krizin en büyük göstergelerinden biri olduğunu ifade etti.

“Beş yılda 250 bin şirket kapanıyorsa burada çok yanlış bir iktidar vardır” diyen Antmen, “Bugün dünya ülkelerine bakıldığında beş yılda bu kadar firmanın kapandığı devlet göremezsiniz. Orada insanlar önlerini görür, dövizler bir günde Türkiye’deki gibi oynamıyor, merkez bankalarına keyfi müdahale edilmiyor. Sonucunda da Türkiye’deki ekonomik tabloyla karşılaşmıyorlar” dedi.

Olan halka oldu

Cumhuriyet tarihinin iflas rekorunun AKP döneminde yaşandığının altını çizen Antmen, “Binlerce şirket batarken sadece birkaç şirket çok büyük kârlar etti. Halk, yolsuzluk, yoksulluk ve beceriksiz yönetim sonucunda tarihin en derin ekonomik krizini yaşıyor. Büyük bir yolsuzluk piramidi oluşturdular. Tarihin bu en büyük organize soygununda da olan halka ve esnafa oldu” diye konuştu.

Paylaşın

Moody’s Türkiye Enflasyon Beklentisini Yükseltti

ABD merkezli kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin 2022 yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 70’e yükseltti. Kuruluş bir önceki tahminini yüzde 52,1 olarak açıklamıştı.

Moody’s, bugün yayınladığı “Global Marko Görünüm 2022-23 raporu Ağustos ayı güncellemesinde; Türkiye için 2022 ve 2023 büyüme ve enflasyon tahmininde değişikliğe gitti.

Moody’s yüzde 52,1 olarak öngördüğü 2022 yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 70’e, yüzde 30 olarak öngördüğü 2023 yılı sonu enflasyon beklentisini ise yüzde 40’a yükseltti.

Türkiye için 2022 büyüme beklentisini yüzde 3,5 olarak açıklayan kuruluş, beklentisini güncelleyerek yüzde 4,5’e çıkardı. Diğer taraftan, Moody’s 2023 için yüzde 4 olan büyüme beklentisini ise yüzde 2’ye düşürdüğümü açıkladı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) 2022 ağustos ayı piyasa katılımcıları anketi sonuçlarına göre katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 69,94 iken, bu anket döneminde yüzde 70,60 oldu.

TÜİK göre; Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) bir önceki aya göre yüzde 2,37, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 45,72, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 79,60 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 49,65 olarak gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ağustos ayı Enflasyon verilerini 5 Eylül günü saat 10.00’da açıklayacak.

Paylaşın

DİSK: İşçilerin Büyümeden Aldığı Pay Son 20 Yılın Dibinde

TÜİK’in açıkladığı büyüme rakamları sonrası Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) “Gelir dağılımında büyük bozulma! Emeğin payı son 20 yılın dibinde” başlıklı bir rapor yayımladı.

Haber Merkezi / Emeğin kaybettiği sermayenin kazandığı vurgulanan raporda öne çıkan başlıklar şöyle:

  • 2020 2. çeyrekte emeğin payı yüzde 36,8 iken 2022 2. çeyrekte yüzde 25,4’e düştü.
  • Sermaye payı 2020-2022 arasında yüzde 42,8’den yüzde 54’e çıktı.
  • 2022 2. çeyrekte cari fiyatlarla sermaye gelirleri yüzde 134,7 büyürken emeğin geliri yüzde 66,4 arttı.
  • Sermaye ortalama büyümeden daha hızlı büyürken, emek ortalama büyümenin çok altında kaldı.
  • Sermaye gelirleri 2 yılda emeğin 2 katı kadar arttı.
  • 2 yıl içinde emeğin pastadaki payı 11,6 puan azaldı.
  • Covid-19, yüksek enflasyon ve ekonomik kriz bölüşüm ilişkilerini kötüleştirdi.

İşgücü ödemeleri DİSK-AR hesaplamasında GSYH içinde emeğin payı olarak, net işletme artığı ise sermayenin payı olarak ifade ediliyor.

TÜİK: Ekonomi yüzde 7,6 büyüdü

TÜİK verilerine göre Türkiye ekonomisi 2. Çeyrekte yüzde 7,6 büyüdü. Ekonomistler yüzde 7,5 büyüme bekliyordu. İlk çeyrekte büyüme yüzde 7,3 olmuştu.

Büyümeye hanehalkı harcamaları 13,6 puan katkı verirken, net ihracatın katkısı 2,7 puan, yatırım harcamalarının katkısı ise 1,2 puan oldu.

İkinci çeyrekte finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 26,6, hizmet faaliyetleri yüzde 18,1, sanayi yüzde 7,8; artarken, inşaat sektörü yüzde 10,9 azaldı.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Hizmet Enflasyonu Yüzde 90’a Yükseldi

Hizmet üretimi enflasyonu temmuzda bir önceki aya göre yüzde 7,42, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 60,15, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 90,56 ve on iki aylık ortalamalara göreyse yüzde 66,53 artış gösterdi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), temmuz ayına ilişkin Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) verilerini açıkladı.

Buna göre; hizmet üretimi enflasyonu temmuzda bir önceki aya göre yüzde 7,42, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 60,15, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 90,56 ve on iki aylık ortalamalara göreyse yüzde 66,53 artış gösterdi.

Bir önceki yılın aynı ayına göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 121,28, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 81,72, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 56,29, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 77,05, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 60,93, idari ve destek hizmetlerde yüzde 80,34 artış gerçekleşti.

Bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 4,20, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 6,82, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 7,58, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 9,59, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 10,23, idari ve destek hizmetlerde yüzde 17,11 artış gerçekleşti.

H-ÜFE sektörlerinden bilimsel araştırma ve geliştirme hizmetleri yüzde 21,65, hukuk ve muhasebe hizmetleri yüzde 30,46, telekomünikasyon hizmetleri yüzde 34,05 ile endekslerin en az arttığı alt sektörler oldu. Buna karşılık posta ve kurye hizmetleri yüzde 159,96, su yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 142,01, hava yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 127,90 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Aylık azalış gösteren tek alt sektör yüzde 25,38 ile programcılık ve yayıncılık hizmetleri olarak belirlendi. Buna karşılık istihdam hizmetleri yüzde 38,23, bina ve çevre düzenleme (peyzaj) hizmetleri yüzde 20,31, posta ve kurye hizmetleri yüzde 17,38 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler olarak sıralandı.

Paylaşın