Hazır Giyimde ‘Enerji Zammı’

Elektrik ve doğalgaza gelen zamlar hazır giyim sektörüne hammadde sağlayan sektörlerde ürün fiyatlarına yansımaya başladı. TGSD Başkanı Ramazan Kaya, girdilerde yüzde 15-20’ye varan artışlar yaşadıklarını söyledi. TTTSD Başkanı Canpolat da sanayicinin vergi yükünün Avrupa’da olduğu gibi azaltılması gerektiğini, aksi halde kapanmaların yaşanacağını dile getirdi.

Son yapılan elektrik ve doğalgaz zammının hazır giyim sektörüne hammadde sağlayan ve daha fazla enerji kullanan kumaş, iplik ve tekstil terbiye gibi sektörlerde, ürün fiyatlarına yansımaya başladı. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, konfeksiyon sektörünün yüzde 15-20’ye varan maliyet artışları ile karşılaştığını ancak kendilerinin ise düşen talep nedeni ile bu artışı son ürün fiyatlarına yansıtamadıklarını dile getirdi.

Tekstil terbiye sektöründe yüzde 40 olan enerjinin maliyetler içindeki payının yüzde 50’lere ulaştığına dikkat çeken Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği (TTTSD) Başkanı Vehbi Canpolat da Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de sanayide kullanılan enerjiye vergi indirimi gibi destekler verilebileceğine dikkat çekti. Canpolat, öte yandan enerji maliyetlerinin son ürün fiyatlarına etkisinin yüzde 5 civarında olacağını belirtti.

Enerji maliyeti 2’ye katlandı

Hazır giyim sektöründe enerjinin maliyetler içindeki payı 6 ay öncesine kadar yüzde 4 civarlarında seyrediyordu. Hali hazırda bu oran yüzde 8’e ulaşmış vaziyette. Sadece enerji değil diğer girdilerde de son bir yıldır yüksek artışlar ile karşı karşıya olduklarını anlatan TGSD Başkanı Ramazan Kaya, Dünya Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, “Emek yoğun sektörümüzde işgücü maliyet artışları yüzde 100’ü aştı. Son olarak yapılan yüzde 50 doğalgaz ve elektrik zamlarından da olumsuz etkilenmeye başladı. Nitekim ana girdilerimizi sağlayan iplik-kumaş ve boya baskı sanayileri enerji yoğun sanayilerdir ve enerjideki son zamları tedarik ettiğimiz ürünlerin fiyatlarına hemen yansıttı. Hazır giyim sanayi tedarik ettiği ürünlerdeki fiyat artışları ile yüzde 15-20 arasında yeni maliyet artışları ile karşılaştı. Avrupa’daki resesyonun etkisi ile ihracat siparişlerinde azalma başlamışken artan maliyetleri ihracat satış fiyatlarına yansıtabilmek mümkün değil. TL’nin baskı altında tutulduğu, Euro/dolar paritesindeki düşüşle ihracatta yüzde 15 kayıpla karşılaştığı bir ortamda sanayimiz için üretim ve ihracat yapmak karlı olmaktan çıkmaya başladı. Endişemiz sanayimizde ihracat üretim ve istihdamda kayıpların yaşanacağı bir döneme girilmesi” dedi.

Terbiyede yüzde 50’ye ulaştı

Hem doğalgaz, hem kömür hem de elektrik olmak üzere en fazla ve en çeşitli enerji kaynağını kullanan sektör olduklarını dile getiren TTTSD Başkanı Vehbi Canpolat, son zamlar ile birlikte işletme maliyetleri içinde yüzde 40 olan enerjinin payının son zamlar ile birlikte yüzde 50’leri bulacağına dikkat çekti. Canpolat, “Buna karşılık dünyada son 3-4 aydır tekstil ile alakalı talepte bir düşüş var. En büyük alıcımız olan Avrupa’da daralma var. Bu gelişmeler ve artan maliyetler tekstil terbiye ve kumaş sektörünü anormal etkiliyor. İplikte de maliyetlerin yüzde 40’ı enerji. Burada da gene aynı şekilde dünyada çok daha ucuza enerji ve işçilik maliyeti olan ülkeler iplik yapıyorlar. Başta Özbekistan geliyor geliyor. Eğer bir çözüm üretemezsek bunların karşısında bizim mal satma şansımız olmadığı gibi bizim ülkemizde de bu ülkelerden ciddi şekilde pamuk, iplik gelmeye devam edecek. Bu da üretimin azalması ithalatın çok hızlı şekilde artmasına yol açacak. Bu zamlardan sonra aradaki fark ciddi şekilde artacağı için ithalat da yükselecek. Türkiye’de birçok işletme kapanacak ya da kapasite düşürecek” ifadelerini kullandı.

Canpolat, söz konusu gelişmenin sektörde ürün fiyatlarını yüzde 5-10 arasında artıracağını, bunun son mamul fiyatına etkisinin ise yüzde 5 olacağını belirterek, ancak yüksek rekabet nedeni ile bunu yansıtmakta zorlandıklarını dile getirdi.

Sanayicinin vergi yükü düşürülmeli

TTTSD Başkanı Vehbi Canpolat, çözüm konusunda ise birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de enerjide uygulanan vergilerde indirime gidilebileceğine dikkat çekti. Birçok Avrupa ülkesi, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte yaşanan enerji krizini hafi fletmek için bir yandan halkı enerji tasarrufuna motive etmek için kampanyalar başlatırken diğer yandan fatura desteği, doğrudan ödeme, sübvansiyon ve vergi indirimi gibi çeşitli önlemler almıştı. Örneğin Almanya, artan maliyetlerin yükünü azaltmak için doğal gaz kullanımında satış vergisi oranlarını düzenledi. Alınan karar doğrultusunda Ekim ayından itibaren doğal gazda vergi yüzde 19’dan yüzde 7’ye düşürülecek. Ülke öte yandan çalışanlara fatura desteği verirken akaryakıtta da vergi indirimine gitmişti. Söz konusu düzenlemeler birçok Avrupa ülkesinde hayata geçirildi. Canpolat, “Üreticinin, sanayicinin maliyetinin düşürülmesi gerekiyor. Zaten fi nansmana ulaşım da problem” dedi.

Tekstilciler Bakan Mustafa Varank ile ‘açığı’ görüştü

Tekstil sektöründe artan ithalata bağlı olarak oluşan dış ticaret açığı, sektör temsilcilerini harekete geçirdi. İstanbul tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Öksüz ve Vehbi Canpolat’ın da dahil olduğu yönetim kurulu üyeleri Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile bir araya geldi. Görüşmede ithalatın azaltılmasına yönelik önlemlerde dahil olmak üzere sektörün problemleri masaya yatırıldı.

Paylaşın

‘Orta Vadeli Plan’da 2022 Enflasyon Tahmini Yüzde 65

‘Orta Vadeli Plan’da 2022 enflasyon hedefi yüzde 65 oldu. Enflasyon hedefi 2023’te yüzde 24,9, 2024’te yüzde 13.8, 2025’te yüzde 9,9 olarak öngörüldü. Enflasyonun 2025 sonunda tek haneye düşmesi hedeflendi.

Türkiye ekonomisinin 2023-2025 dönemine ilişkin yol haritası niteliği taşıyan yeni Orta Vadeli Program (OVP) Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı.

2023 büyüme hedefi yüzde 5, 2024 ve 2025 büyüme hedefi yüzde 5,5 olarak belirlendi. Kişi basına gelirin yıl sonunda 9 bin 485 dolar olması hedefleniyor. Bu rakamın 2023’te 10 bin 71 dolar, 2024’te 10 bin 931 dolar, 2025’te 12 bin 91 dolar olması hedeflendi.

2022 enflasyon hedefi yüzde 65 oldu. Enflasyon hedefi 2023’te yüzde 24,9, 2024’te yüzde 13.8, 2025’te yüzde 9,9 olarak öngörüldü. Enflasyonun 2025 sonunda tek haneye düşmesi hedeflendi.

İşsizlik için hedef 2022’de yüzde 10,8 olurken, 2023’te yüzde 10,4, 2024’de yüzde 9,9, 2025’te yüzde 9,6 olarak hedeflendi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı verilere göre Temmuz’da enflasyon aylık bazda yüzde 2,37, yıllık olarak yüzde 79,60 artmıştı. TÜİK, bir önceki ayda Haziran enflasyonunun aylık yüzde 4,95, yıllık da yüzde 78,62 olduğunu duyurmuştu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ağustos ayı, Piyasa Katılımcıları Anketi’nin sonuçlarını paylaşmıştı. Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 69,94 iken, bu anket döneminde yüzde 70,60 olmuştu.

Enflasyon hangi sektörlerin ve şirketlerin işine geliyor?

Mal ve hizmetlere dair fiyat düzeyinin yükselmesi sebebi ile paranın satın alma gücünde meydana gelen düşüşü ifade eden enflasyondan Çoğu kişi şikayet etse de bu sayede daha fazla para kazananlar da var.

Bazı sektörler enflasyonun yüksek seyrettiği son dönemde kârını büyük oranda artırdı. İşte, karlarının artıran sektörler ve şirketler;

Enerji devleri

Fosil yakıt çıkaran ve onları rafine eden şirketlerin kârlarının nasıl rekor kırdığı son aylarda sık sık manşetlere taşındı.

Uluslararası piyasalarda toptan gaz fiyatları rekor kırdı, petrol fiyatları ise varil başına 100 doları aştı.

Bunda Covid sonrası artan talebin yanı sıra Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin etkisi de vardık.

BP’nin kârı 6,9 milyar sterline, Shell’inki ise 9 milyar sterline çıktı.

British Gas’ın sahibi Centrica’nın kârı da önceki yılın aynı döneminin beş katına çıktı.

İngiltere hükümeti bu şirketlere, ülkedeki çıkardıkları petrol ve gazdan ettikleri kâr için yüzde 25 vergi uygulayacak.

Bu kaynağın, hanelere yardım olarak kullanılması hedefleniyor.

Maden şirketleri

Çok sayıda ülke Rus gazına alternatif aramaya girişince kömür beklenmedik bir şekilde tekrar rağbet görmeye başladı.

Bu, en kirletici fosil yakıt olan kömürün çıkarılması alanında uzmanlaşan şirketler için büyük bir fırsat yarattı.

Örneğin Glencore şirketi 2022’nin ilk yarısında 15 milyar sterlin kâr açıkladı.

Almanya’daki Uniper şirketi de bu hafta, Rusya’nın gaz akışını kesmesi nedeniyle Heyden 4 Termik Kömür Santrali’nde tekrar üretime başlayacakların duyurdu.

Gıda toptancıları

Archer Daniels Midland (ADM), Bunge, Cargill ve Louis Dreyfus evlerin mutfaklarında göreceğiniz markalar değillerdir.

Fakat o mutfağa giren çoğu ürün, bu şirketlerin elinden geçmiştir.

ABCD olarak kısaltılan bu gıda devleri, gıda toptancılığının en büyük oyuncuları.

Özellikle küresel çalkantıların gerçekleştiği dönemlerde bu aracılar, gıdaları ihtiyaç duyan ülkelere göndermekte kilit bir rol oynuyor.

Örneğin bugüne kadar ürünlerini Rusya ve Ukrayna’dan alan ülkelerin farklı kaynaklara erişmesine aracılık ediyor.

Fakat fiyatlar geçen yıla göre yüzde 25 ve üzerine artmış durumda.

ADM’in son açıkladığı çeyreklik kâr miktarı geçen yılın aynı dönemindekinin yüzde 60 üzerinde.

Cargill’in cirosu ise yüzde 23 artışla tüm zamanların rekoru olan 165 milyar dolara çıktı.

Şirket bunun binde birini insani yardım olarak bağışladığını duyurdu.

Deniz taşımacılığı

Pandemi ekonomileri ve tedarik zincirlerini sarsarken deniz taşımacılığına talebi ise artırdı.

Dahası Covid-19 kısıtlamaları limanlarda büyük tıkanmalara ve gecikmelere yol açtı.

Sokağa çıkma kısıtlamaları döneminde artan tüketici ürünleri talebiyle birlikte yükselen deniz taşımacılığı talebi hâlâ yüksek seviyelerde.

Bu sektördeki en büyük ikinci şirket olan AP Møller-Maersk bu yılki kâr beklentisini üçüncü kere artırdı, limanlardaki sorunların fiyatları artırdığını ve bu yıl sonuna kadar bir normalleşme beklenmediğini belirtti.

Lüks saat ve şarap üreticileri

Elinde savuracak parası olanlar için yüksek enflasyon, düşük faiz ve düşük ekonomik büyüme beklentisi, parayı geleneksel yatırım araçlarındansa farklı yerlere harcamak için bir motivasyon sağlıyor.

Knight Frank danışmanlık şirketi, geçen yıl kaliteli şarap ve lüks saatlerin fiyatlarının yüzde 16 yükseldiğini sanat eserlerinin yüzde 13, viskiler ve sikkelerin de yüzde 19’luk bir artış yaşadığını paylaştı.

Yatırımcılar bu nesnelerin fiyatlarının enflasyon döneminde arzuladıkları kârı sağlayacak oranda artacağı görüşünde.

Dünyanın en büyük kaliteli şarap tüccarı olan Bordeaux Index, Haziran ayında yıllık satışlarının yüzde 37 oranında arttığını duyurdu.

Elinde savuracak parası olmayan bizler için ise enflasyonun etkileri çok daha tatsız.

Paylaşın

AK Parti’nin ’15 Ağustos’ Aldatmacası: Yeni İcraların Kapısı Açıldı

İktidar, 24 Ağustos’ta açıkladığı dar gelirlilere yönelik destek paketini gelecek ay Meclis’e sunmaya hazırlanıyor. Bu paketle 5 milyona yakın ailenin 2 bin liraya kadar olan borçlarının icradan düşeceği belirtiliyor. Bu şekilde yaklaşık 9 milyon icra dosyasının tasfiye edileceği dile getiriliyor.

Yurttaşın, varlık yönetim şirketlerine devredilen icralık borçları devlet tarafından karşılanacak. 1 milyona yakın yurttaşın bu şirketlere devredilmiş 2 bin 500 liraya kadar borçlarını devlet üstlenecek.

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, paketle ilgili değerlendirme yaparken yurttaşlara destek sağlanacak borçların önemli bir kısmının temel ihtiyaçları kapsayan elektrik, su, doğalgaz, telefon aboneliklerinden kaynaklandığını söylemişti. Paketle, yurttaşın 15 Ağustos öncesine ait icra ve haciz işlemi başlatılmış 30 milyar lira tutarındaki borçlarının silineceği belirtiliyor.

Ödeme olanaksız

Ancak iktidar eylül başında doğalgazda konut tarifesine ortalama yüzde 20.4, KOBİ tarifesine yüzde 47.6, sanayi tarifesine yüzde 50.8 ve elektrik amaçlı üretim tarifesine yüzde 49.5 zam yaptığını duyurdu. Konut ve tarımda kullanılan elektrik fiyatı yüzde 20, sanayide kullanılan elektriğin fiyatı da yüzde 50 zamlandı. Konuta doğrudan yapılan zamların yanında sanayiye yapılan zamlar da ürün fiyatlarında artış olarak yurttaşa yansıyacak.

Böylece paket 15 Ağustos’a kadar olan borçları kapsadığı için gelecek zamlar nedeniyle bu tarihten sonra da yurttaş yine icralık hale gelecek. Yurttaşın bu faturaları ödeyebilmesi olanaksız. Zamlar yağmur gibi yağarken maaş ve ücretlerde herhangi bir yeni artış olmadı. Temmuzdaki zamların önemli bir bölümü de gelir vergisi dilimlerinde düzeltme yapılmadığı için vergiye gitti.

Paylaşın

Temmuz Ayında Patronlara 38,1 Milyar Liralık Teşvik

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, temmuzda ayında patronlara 868 yatırım teşvik belgesi verdi. Projelerin “yatırım” tutarı 38 milyar 165 milyon TL oldu. Öte yandan 32 yatırım teşvik belgesi iptal edildi.

AK Parti’nin sermaye politikalarının göstergelerinden olan yatırım teşviklerine ilişkin temmuz ayı verileri Resmi Gazete’de yayımlandı. açıklandı.

Buna göre, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 868 yatırım teşvik belgesi verildi. Belge alan projelerin “yatırım” tutarı 38 milyar 165 milyon 474 bin 953 TL olarak hesaplandı. Bu yatırımların gerçekleştirilmesiyle 24 bin 169 kişinin istihdam edilmesinin planlandığı savunuldu.

32 teşvik belgesi iptal edildi

Öte yandan, sabit yatırım tutarı 367 milyon 936 bin 382 TL olan ve 666 kişiye istihdam sağlaması öngörülen 32 yatırım teşvik belgesi iptal edildi.

Bu dönemde 156 yatırım teşvik belgesine tamamlama vizesi verilirken, bu projelerin sabit yatırım tutarı 2 milyar 224 milyon 868 bin 333 TL, istihdam edilenlerin sayısı 6 bin 455 oldu.

5 yıldızlı otel için teşvik

Temmuzda en yüksek tutarlı teşvik belgesi, 2 milyar 350 milyon TL ile MRA Turizm Otel İşletmeciliği AŞ’nin yatırımı için düzenlendi. Şirket, Muğla’nın Bodrum ilçesinde 5 yıldızlı otel yapacak.

AK Partili Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı da Selçuklu ilçesindeki belediye hizmetleri gerekçesiyle 2 milyar 221 milyon 500 bin TL’lik yatırım teşvik belgesi aldı.

Sermaye payı artıyor

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yılın ikinci çeyreğine ilişkin verilerde Türkiye’nin yüzde 7,6 büyüdüğü belirtilmişti. Emeğiyle yaşayanların ekonomik kriz ile mücadele ederken, patronların artan kârı da bu veriye yansımıştı.

Buna göre, Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 7,6 büyürken, GSYH 3 trilyon 418 milyar TL olarak gerçekleşti. İşçilerin payı yüzde 32,6’dan yüzde 25,4’e düşerken, sermayenin payı ise yüzde 49,2’den yüzde 54’e yükseldi.

Paylaşın

Odun Ve Kömürün Fiyatı 1 Yılda 3 Kat Arttı

Son bir yılda odun fiyatındaki artış yüzde 160’ı bulurken, kömür fiyatındaki artış neredeyse üç kat oldu. CHP’li Ahmet Akın, zamlara tepki göstererek, “Soba yakmak da artık lüks olacak” dedi.

Kış ayları yaklaşırken, ısınma maliyeti katlanarak artmaya devam ediyor. Odun ve kömür fiyatları geçen yıla göre 3, tüp gaz fiyatları ise 2 kat arttı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Kış aylarında temel bir ihtiyaç olan ısınma maliyeti vatandaşı çok zorlayacak. Doğalgaz 9 ayda 2.5 kattan fazla, odun ve kömür de 3 misli arttı. Soba yakmak da artık lüks olacak” dedi.

Özellikle kırsal bölgelerden halen temel ısınma yöntemi olan odun ve kömür fiyatlarındaki artışa dikkat çeken Akın, şu açıklamada bulundu: “Eylül 2021’de kış öncesi sobada yakmalık bir ton odunun fiyatı 1200-1400 lira arasında değişiyordu. Bugün aynı odunun fiyatı 3 bin 500 ile 3 bin 600 lira arasında. Odun fiyatındaki artış yüzde 160’ı buluyor.

Eylül 2021’de bir ton ithal kömür fiyatı 2 bin 600 ile 3 bin lira arasında değişiyordu. Bugün aynı kömürün fiyatı 8 bin ile 8 bin 600 lira arasında. Yerli kömürün fiyatı ise 7 bin 600 liraya kadar çıktı. Kömür fiyatındaki artış neredeyse üç kat oldu. Yanlış ekonomi politikaları nedeniyle Türk Lirası’ndaki değer kaybı, bağımlı olduğumuz enerji fiyatlarındaki artışın Türkiye’de çok daha fazla hissedilmesine neden oluyor.”

Paylaşın

Milyonlarca Çalışanı İlgilendiren ‘Promosyon’ Kararı

Son 1 yılda emekli ve memur maaşlarında yüzde 80’i aşan maaş zammı ve enflasyonun etkisiyle bankalar promosyon rakamlarını güncellemeye başlamıştı. Emekli için ödenen tutar 10 bin liraya kadar çıkarken, bazı üniversite ve belediyelerde bu rakam 40 bin lirayı aşıyordu.

Ancak her kurum farklı bankayla kendi maaş anlaşmasını yaptığından tüm memurları kapsayan bir artış söz konusu değil. Bu yüzden kurumlar ayrı ayrı bankalarla masaya oturup pazarlık yapıyor.

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) da  bankaların verdiği maaş promosyonlarında enflasyon düzenlemesi yapılmasına ilişkin çalışma başlattı. KDK, gelen başvurular üzerine gerekli incelemeleri yaparak ilgili kurumlarla görüşmeler yapacak.

Sabah’ın haberine göre; KDK, bir çalışanın yaptığı başvuru üzerine harekete geçti. Çalışanın yaptığı başvuruda, 2021’de Sosyal Güvenlik Kurumu ve birçok kurum ile bir banka arasında 3 yıllığına imzalanan ve süresi de devam eden maaş promosyon sözleşmelerinin, enflasyon ve ekonomik gelişmeler nedeniyle yenilenmesi üzerine talep yer aldı.

Başvuruya göre, bankayla yapılan promosyon protokolünde 111 lira aylık bedel olarak belirlendi. Bunun 3 yıllık karşılığı olan yaklaşık 4 bin lira da çalışanlara peşin ödendi.

Sözleşmenin imzalanmasından sonra artan enflasyonun, promosyon tutarına da aynı oranda yansıması ve enflasyondaki artışa göre artış yapılması talep edildi. Yapılacak değişiklikle çıkacak farkın ise protokolün bitiş tarihine kadar tek seferde çalışanlara yatırılması istendi.

Yapılan başvuruda ayrıca, banka maaş promosyon tutarlarında sürekli artış sağlanması amacıyla yaptığı başvurunun daha önce SGK tarafından reddedildiği ancak promosyon sözleşmelerinin bankalarca revize edilmemesi halinde tek taraflı olarak sözleşmenin feshedilmesinin kurumlara herhangi bir mali külfet getirmeyeceği savunuldu. KDK, başvuruya ilişkin gerekli incelemeleri yaparak ilgili kurumlarla görüşmeler gerçekleştirecek.

Kamu ve özel sektör ile emeklilerin maaşları için bankaların ödediği promosyon tutarları rekor kırarak devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanlığı çalışanlarına 25 bin, Anadolu Üniversitesi çalışanlarına ise 41,5 bin TL’lik promosyon ödemesinde anlaşıldığı açıklanmıştı.

Paylaşın

Kredi Borcu Bulunan Kişi Sayısı 36,6 Milyona Yükseldi

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verilerine göre göre Türkiye’de son bir yılda 1,8 milyon kişi daha borçlandı ve bireysel kredi borcu bulunan kişi sayısı 36,6 milyon oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yılın ikinci çeyreğine ilişkin verilerine göre Türkiye yüzde 7,6 büyüdü. AKP’nin sermaye yanlısı politikaları da bu rakamlara yansıdı. Söz konusu büyümede işçilerin payı yüzde 32,6’dan yüzde 25,4’e düşerken, sermayenin payı ise yüzde 49,2’den yüzde 54’e yükseldi.

Bankaların karı da bu dönemde katlanarak artarken, emeğiyle yaşayan yurttaşlar da yaşamlarını sürdürebilmek için bankalara yöneldi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, yurttaşların bankalardan kullandığı tüketici kredilerinin miktarı yılbaşından bu yana 151 milyar TL artış göstererek 928 milyar 660 milyon TL’ye çıktı.

En büyük artış 88 milyar TL ile ihtiyaç kredisinde yaşanırken, konut kredisi 51 milyar TL, taşıt kredisi miktarı ise yılbaşından bu yana yaklaşık 12 milyar TL arttı.

Takipteki borçlar arttı

Sözcü’de yer alan habere göre, bankaların takipteki tüketici kredileri alacakları sene başından bu yana 3 milyar TL artış göstererek 21 milyar 438 milyon TL oldu.

Bireysel kredi kartı alacakları ise 6 milyar TL’den 7 milyar TL’ye çıktı. Takipteki tüketici kredileri ve bireysel kredi kartlarının toplamı 24,4 milyar TL’den 28,4 milyar TL’ye çıktı.

36,6 milyon kişi borçlu

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verilerine göre, haziran sonu itibarıyla bireysel kredi kullanan kişi sayısı (takipteki krediler hariç) son bir yılda 1,8 milyon kişi artarak 36,6 milyon kişi olurken, ortalama kredi bakiyesi ise 35 bin TL düzeyinde gerçekleşti.

Haziran ayında 210 bin kişi ilk defa kredi kartı, 103 bin kişi ise ilk defa tüketici kredisi kullandı. 2021 yılı Eylül ayı itibarıyla itibarıyla İstanbul’da 427 milyar TL, Ankara’da 121 milyar TL ve İzmir’de 82 milyar TL tutarında bireysel kredi bulunuyor.

Paylaşın

Avrupa’da ‘Büyük Türbülans Dönemi’ Uyarısı

Artan enerji ve gıda fiyatları, yükselen enflasyon, en gelişmiş ekonomilere sahip Avrupa ülkelerinde de geçim sıkıntısını, toplumsal huzursuzluğu artırıyor. Uzmanlar kış aylarında pek çok Avrupa ülkesinin sokak gösterilerine, kitlesel protestolara sahne olabileceği uyarısında bulunuyor.

Küresel risk ve stratejik danışmanlık şirketi Verisk Maplecroft’un açıkladığı son Sivil Huzursuzluk Endeksi, dünya genelinde ülkelerin yarısından fazlasında toplumsal huzursuzluk riskinin arttığına dikkat çekiyor.

Raporda, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin gıda ve yakıt fiyatlarında büyük artışa yol açtığı, dünya genelindeki hayat pahalılığı krizini de körüklediği belirtilirken “Oysa henüz tüm sonuçları, etkisini daha göstermedi” vurgusu yapılıyor.

‘Ciddi toplumsal olaylar yaşanabilir’

En çok orta gelirli, gelişmekte olan ülkelerdeki riskte artış olduğu vurgulanırken daha zengin, refah düzeyi yüksek Avrupa ülkelerinde de benzer riskler bulunduğunun altı çiziliyor. Almanya, Hollanda, İsviçre ve Bosna Hersek toplumsal huzursuzluk riskinin arttığı Avrupa ülkeleri olarak sıralanıyor.

Verisk Maplecroft’un kıdemli analisti Torbjorn Soltvedt, “Bazı gelişmiş Avrupa ülkelerinde, kış aylarında, çok daha ciddi toplumsal olaylar yaşanması, kimse için sürpriz olmaz” öngörüsünü aktardı.

Şirketin yayımladığı rapora göre, ancak küresel gıda ve enerji fiyatlarındaki önemli bir orandaki düşüş, dünya genelindeki sivil huzursuzluk riskinde gerileme sağlayabilir.

Siyasilere tepki artıyor

Avrupa genelinde hükümetler, bir yandan devreye soktukları tasarruf önlemleri ile enerji kriziyle baş etmeye çalışırken aynı zamanda destek paketleri ile geçim sıkıntısı artan halkı rahatlatmayı umut ediyor.

Almanya ve İspanya, bu ülkeler arasında yer alıyor. İspanya hükümeti, tüketicileri rahatlatmak için doğalgaza uygulanan katma değer vergisini üç aylığına yüzde 21’den yüzde 3’e düşürdüğünü duyurdu.

Yüksek enerji ve gıda fiyatları nedeniyle halkın artan tepkisini destek paketleriyle yumuşatmaya çalışan Alman hükümeti üzerindeki baskı da gün geçtikçe artıyor, kamuoyu yoklamaları da koalisyon hükümetine desteğin gerilemekte olduğunu gösteriyor.

Scholz: Almanya büyük ihtimalle krizsiz atlatabilecek

Almanya’da 1 Eylül itibariyle ülke genelinde enerjide tasarruf edilebilmesi için öngörülen yeni önlemler devreye girdi.Hem bireylere hem de şirket ve kurumlara yükümlülük getiren bu önlemlerle Almanya, Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, kış aylarını bir kriz olmadan atlatabileceklerine olan inancını dile getirdi.

Bu hafta Essen’de yurttaşlarla diyalog etkinliğinde konuşan Scholz, “Almanya, Rusya gaz arzını tamamıyla durdursa da, büyük bir ihtimalle bu kışı kriz olmaksızın atlatabilecek” dedi.

Ancak enerji fiyatları ve enflasyondaki rekor artışlar, halkı endişelendiriyor. Kamuoyu araştırma şirketi YouGov’un son anketine göre Almanya’da her iki kişiden biri kış aylarında evini daha az ısıtmaya düşünüyor.

Avrupalı siyasetçiler ise çıkış yolu arıyor. Gündeme getirilen önerilerden biri de Avrupa elektrik piyasasında yapısal reforma gitmek. Bu yolla, enerji fiyatlarındaki artışın tüketiciler üzerinde oluşturduğu yükün hafifletmesi umut ediliyor.

Vaatler gerçekçi mi?

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, elektrik piyasasında yapısal reform için önümüzdeki haftalarda adımlar atacaklarını, olağanüstü durumlar için de süreç belirleyeceklerini duyurdu.

Ancak enerji uzmanları, bunun siyasetçiler tarafından dile getirildiği kadar kolay bir süreç olmadığını, bu yolla kısa vadede yurttaşları rahatlatacak bir sonuç alınmasının mümkün olmadığını söylüyor.

Düşünce kuruluşu Bruegel uzmanlarından Georg Zachmann da Avrupa elektrik piyasasında fiyatların büyük ölçüde doğalgaz enerji santrali tarafından belirlendiğine dikkat çekerek “Talep düşük olduğunda rüzgar enerjisi yoluyla elde edilen daha ucuz elektrik ile bu talep karşılanabiliyor. Ancak şimdi yüksek maliyetli doğalgaz enerji santralleri kullanılıyor. Fiyatları da bunlar belirliyor” dedi.

“Büyük türbülans” dönemine mi girildi?

Bu arada hava sıcaklıklarının önümüzdeki aylarda nasıl seyredeceği de Avrupa’daki krizin boyutunu belirleyecek en önemli etkenlerden.

Şayet bu kış çok soğuk geçerse, enerji krizi korkulandan daha da büyük bir boyuta ulaşabilir, hayat pahalılılığı da aynı şekilde daha da artar.

Uzmanlar, sadece enerji fiyatlarındaki artışın enflasyonu körüklemediğine, iklim değişikliği, yol açtığı kuraklığın da önemli bir faktör olduğuna, gıda fiyatlarının yükselmesine yol açtığına işaret ediyor.

İklimin etkileriyle ilgili araştırmalar yürüten Postdam Enstitüsü (PIK) Direktörü Johan Rockström, dünyanın “büyük türbülans” dönemine girmiş olabileceğine işaret ediyor.

Rusya’nın Ukrayna işgali ile birlikte, fosil yakıtlarla ekonomik büyüme modelinin yerle bir olduğuna dikkat çeken bilim insanı Rockström, temiz enerji kaynaklarındaki yetersizliğin, Almanya gibi ülkeleri, kışın elektrik kesintileri riskiyle karşı karşıya getirdiğini kaydetti.

Tünelin sonunda ışık var mı?

İnsanlığın varlığını güvenli bir şekilde sürdürebilmesi için “Gezegensel Sınırlar” ismini taşıyan konsepti geliştiren Rockström, güçlüklerle dolu bir döneme girildiği, bu dönemin de onlarca yıl sürebileceği uyarısında bulunarak “Ancak bu dönüşüm, insanlığın daha ucuz ve temiz enerji temin etmesini sağlayabilir” değerlendirmesini yaptı.

Bu yolla daha istikrarlı, daha adil paylaşımın olduğu bir düzenin inşa edilebileceğine vurgu yapan Rockström, “Birkaç otokratın elinde olmadığı için daha demokratik olacak, her ulusun hatta her hanenin kendi enerji kaynağı olabilecek” diye konuştu.

Ancak İsveçli bilim insanı, bu hedefe ulaşmak için liderlerin fosil yakıtlara yatırım yapmaya son vermek gibi zorlu kararları almak zorunda olduklarını vurguladı.

Rockström, “Ben o döneme (dönüşüm) girmiş olduğumuz kanaatindeyim çünkü gıda, enerji ve diğer pek çok sınırlı doğal kaynaklar konusunda duvara toslamaktayız” sözleriyle de bu değerlendirmesini tamamladı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Maaş Promosyonunda ‘Enflasyon Düzenlemesi’ Talebi

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), banka maaş promosyon tutarlarında enflasyondaki artışa göre artış yapılması, çıkacak farkın tek seferde çalışanlara yatırılması istemiyle yapılan başvuruyu görüşecek.

KDK, çalışanlara bankalar tarafından verilen maaş promosyonlarında enflasyon düzenlemesi yapılmasına ilişkin başvuruları incelemeye aldı.

Kurum, gerekli incelemeleri yapacak ve ilgili kurumlarla görüşmelerde bulunacak. KDK’den yapılan açıklamaya göre, bir çalışan, 2021’de Sosyal Güvenlik Kurumu ve birçok kurum ile bir banka arasında 3 yıllığına imzalanan ve süresi devam eden maaş promosyon sözleşmelerinin, enflasyon ve ekonomik gelişmeler nedeniyle yenilenmesi için KDK’ye başvurdu.

Başvuruda, banka ile yapılan promosyon protokolünde, 111 liranın aylık bedel olarak belirlendiği, bunun 3 yıllık karşılığı olan yaklaşık 4 bin liranın da çalışanlara peşin ödendiği belirtildi.

İlgili kurumlarla görüşülecek

Sözleşmenin imzalanmasının ardından dünyada yaşanan ekonomik gelişmeler sonucu enflasyon oranlarında artış yaşandığı ifade edilen başvuruda, banka promosyon tutarında da enflasyondaki artışa göre artış yapılması, çıkacak farkın protokolün bitiş tarihine kadar olan dönem için yapılacak hesaplamaya göre tek seferde çalışanlara yatırılması istendi.

Ayrıca banka maaş promosyon tutarlarında sürekli artış sağlanması amacıyla yaptığı başvurunun daha önce Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygun bulunmadığı belirtilen başvuruda, promosyon sözleşmelerinin bankalarca revize edilmemesi halinde tek taraflı olarak sözleşmenin feshedilmesinin kurumlara herhangi bir mali külfet getirmeyeceği savunuldu.

KDK, başvuruya ilişkin gerekli incelemeleri yapacak ve ilgili kurumlarla görüşmeler gerçekleştirecek.

Paylaşın

Küresel Gıda Fiyatlarındaki Düşüş Devam Ediyor!

Gıda ve Tarım Örgütü FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık, “Fiyatlarda son 5 ay üst üste gerçekleşen düşüşü Ukrayna – Rusya krizinde tahıl koridorunun açılmasına bağlamakta fayda var. Gıda tedarik zinciri aslında ne kadar bütün etkilerden uzak olursa, yolları ne kadar açık olursa fiyatları o kadar pozitif etkiliyor” dedi.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Dünya Gıda Fiyat Endeksi mevsimsel arz etkisi ve bazı ürünlerde azalan taleple düşüşünü beşinci aya taşıdı. FAO Dünya Gıda Fiyat Endeksi ağustos ayında temmuz ayındaki 140,7 puandan 138 puana indi. Endeks, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının başlamasının ardından mart ayında 159,7 puana kadar yükselerek rekor kırmıştı.

Ukrayna limanlarından taşınan tahıl miktarı artarken kuzey yarımkürede gerçekleşen buğday hasatları da arz sıkıntılarının gevşemesini sağladı. Dün yayımlanan endeks dünyada gıda maliyetlerinin ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 1,9 gerilediğini gösterdi. Endeks, ocak ayından beri en düşük seviyesinde seyretmeyi sürdürüyor. Düşen gıda fiyatlarının derinleşen hayat pahalılığı kriziyle boğuşan tüketicilere bir miktar rahatlama sağlayabileceği ancak düşüşün 2008’den beri en büyük düşüş olan temmuzdan daha az olduğu ve fiyatların bir yıl öncesine göre daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Gıda ve Tarım Örgütü FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık Bloomberg HT’de açıklamalarda bulundu. Dünya gıda fiyat endeksinde yaşanan 5 aylık peş peşe düşüşü yorumlayan Selışık “Gıda fiyatlarının yükselmesinde geçen seneden beri özellikle iklim değişikliğinin ve iklim krizinin etkileri devam ediyor. Geçen sene ciddi bir kuraklık yaşandı, sonrasında buğday tahıl stoklarında düşüş oldu ve bu da fiyatlara yansıdı, ardından Ukrayna ve Rusya krizi gündeme geldi. Fiyatlarda son 5 ay üst üste gerçekleşen düşüşü Ukrayna – Rusya krizinde tahıl koridorunun açılmasına bağlamakta fayda var. Gıda tedarik zinciri aslında ne kadar bütün etkilerden uzak olursa, yolları ne kadar açık olursa fiyatları o kadar pozitif etkiliyor” şeklinde konuştu.

Özellikle temel gıda ürünlerinde bu düşüşün Türkiye’ye de yansıyacağını öngören Selışık “Ancak bir taraftan enflasyon o kadar hızlı artıyor ki diğer maliyetler bu düşüşü engelliyor. Pazarlarda fiyatları görüyoruz, ufak da olsa bir düşüş var. Türkiye şanslı bir ülke, gıdaya erişimimiz var ancak diğer ülkelerdeki gıdaya erişim hususundaki sıkıntılar piyasadaki gıdanın fiyatının düşmesine katkı veremeyebilir. Kısacası bu ekonomik koşullarda iyimser olmak biraz zor gözüküyor” değerlendirmesini yaptı.

Paylaşın