TÜSİAD Başkanı Turan: Öncelik Enflasyonla Mücadele Olmalı

Ekonomideki kötü gidişata iş dünyasından eleştiri geldi. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, “Unutmayalım ki yakın geçmişte yaşadığımız ekonomik zorluk dönemi, global rüzgarların arkamızdan estiği dönemlerdi. Artık global görünüm ve global finansal koşullar da lehimize değil” dedi.

Haber Merkezi / TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ortaklığıyla oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF), dün ‘Fed Politikaları Gelişmekte Olan Ekonomileri ve Türkiye’yi Nasıl Etkiliyor’ başlıklı çevrimiçi bir seminer gerçekleştirildi.

Seminerde, şoklarla birlikte değişen küresel ekonomik görünüme karşılık para politikasında atılan adımlar ve Amerikan Merkez Bankası öncülüğündeki bu adımların gelişmekte olan ülkelere etkileri ele alındı.

Toplantının açılış konuşması TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan tarafından yapıldı. Turan, şunları söyledi:

“Geride bıraktığımız son 3 yılda global ekonomi, önemli arz şoklarına maruz kaldı. Covid-19 pandemisinin ardından Rusya-Ukrayna Savaşı’nın arz zinciri üzerinde yarattığı tahribatlara şahit oluyoruz. 2023 yılına yaklaştığımız bugünlerde global ekonomiler, bir taraftan oldukça yüksek enflasyonla mücadele ederken diğer taraftan da durgunluğa doğru ilerliyor.

Son dönemde enflasyonun beklenenden çok daha uzun bir süre ısrarlı şekilde yüksek seyretmesi, ABD Merkez Bankası başta olmak üzere tüm majör merkez bankalarının para politikasında uzun soluklu olacağını gösteriyor. Bu da sıkılaşmaya gidileceği tahminimizi kuvvetlendiriyor.

Özellikle FED’in, resesyon olasılığına rağmen fiyat istikrarını önceleyen şahin duruşunu izliyoruz. Unutmayalım ki fiyat istikrarı olmadan ekonomi işlemez, hiçbir paydaşa da fayda sağlamaz. Dolayısıyla sağlıklı işleyen, tüm kesimlerin fayda sağladığı bir ekonomi hedefliyorsak birinci önceliğimiz enflasyonla mücadele olmalı. G-20 ülkelerinin tamamında enflasyonla savaşın öne çıktığı faiz artırımlarına şahit oluyoruz.

Enflasyonist baskılar, hemen hemen tüm dünyada gıda ve enerjinin de ötesine yayılıyor. Hizmet sektörüne de yansıyor. İşletmeler, daha yüksek enerji, lojistik ve iş gücü maliyetleriyle karşı karşıya kalıyor. 2022’nin başlarında ABD’de belirginleşmeye başlayan enflasyonist baskılar, şimdi Euro Bölgesi ve Birleşik Krallık’ta da görülüyor ve tüm dünyaya yayılıyor.

Bu zaman zarfında Rusya-Ukrayna savaşını bir kenara koyarsak küresel büyümeyi yavaşlatan önemli bir diğer faktör, gerçekleşen enflasyonun hedeflerin çok daha üstünde olması nedeniyle para politikalarının agresif şekilde sıkılaştırılması. Elbette global ekonomide finansal koşulların hızlı sıkılaşması ve doların kıymet kazanmasının pek çok ekonomi üzerinde kalıcı etkileri olacaktır.

İktisadi emelleri güçlü, risk primi düşük, bilançoları sağlam olan ekonomiler bu süreçten çok daha rahat çıkacaklardır. Öte yandan bu sürece hali hazırda risk pirimi yüksek giren ekonomiler, dış borçlanma maliyetleri ve kredi kanalı vasıtasıyla daha çok baskı altında kalma riski taşımaktalar.

Covid-19 krizinin ilk çıktığı 2020 başından bu yana geride kalan son 3 yıla baktığımızda, global büyümede belirgin bir dalgalanmaya şahit oluyoruz. Son bir yılda Covid-19 vakalarının düşmesiyle birlikte ekonomik aktivitedeki artışa rağmen OECD tahminlerine göre global büyümenin 2022’nin 2. yarısında yavaşlamaya devam etmesi ve 2023’te yıllık sadece yüzde 2,2’lik bir seviyede kalması bekleniyor.

Küresel ekonomide bol para döneminin azaldığı ve finansman koşullarının geçmişe kıyasla daha zor olacağı bir döneme çoktan girdik. Bu süreç, en başta hesaplanandan daha uzun soluklu olabilir. Türkiye, bu dönemde akranlarının aksine farklı bir politika tercihi ortaya koydu. Unutmayalım ki yakın geçmişte yaşadığımız ekonomik zorluk dönemi, global rüzgarların arkamızdan estiği dönemlerdi. Artık global görünüm ve global finansal koşullar da lehimize değil.”

Paylaşın

Dış Ticaret Açığı Eylül Ayında Yüzde 298,3 Arttı

Türkiye’nin eylül ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 298,3’lük artışla 10 milyar 384 milyon dolara yükseldi. Dış ticaret hacmi ise yüzde 26,3 oranında artarak 55 milyar 616 milyon dolara yükseldi.

Eylül ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 20,3 puan azalarak yüzde 68,5 olarak gerçekleşti. Enerji verileri hariç tutulduğunda, ihracatın ithalatı karşılama oranı 16,5 puan azalarak yüzde 89,2 oldu.

Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, ocak-eylül döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre, ihracat yüzde 17,1 oranında artışla 188 milyar 224 milyon dolar, ithalat yüzde 40,8 oranında artışla 272 milyar 43 milyon dolar olarak gerçekleşti. 9 aylık dış ticaret açığı yüzde 158,5 artarak 83 milyar 819 milyona çıktı. Bu dönemde dış ticaret hacmi, yüzde 30 oranında artışla 460 milyar 267 milyon dolara yükseldi.

Eylül ayında en fazla ihracat yapılan ülkeler sırasıyla; Almanya, ABD ve Irak OLDU. En fazla ithalat yapan ülkeler ise Rusya, Çin ve İsveç oldu. İthalatta en çok paya sahip ilk 10 ülkenin toplam ithalat içerisindeki payı yüzde 61,9 oldu.

Dış ticaret açığı nedir?

İhracat ile ithalat arasında ihracat aleyhine oluşan farktır. Bir ülke ihraç ettiği malların değerinden daha fazla değerde mal ithal ediyorsa o ülkenin ödemeler dengesi dış ticaret açığı veriyor demektir. Türkiye, geleneksel olarak dış ticaret açığı veren bir ekonomidir.

Ekonomisinin canlı olduğu, büyümenin yüksek olduğu dönemlerde dış ticaret açığı artar, tersi durumlarda ise azalır. Çünkü Türkiye’de üretimde kullanılan girdilerin önemli bir bölümü (yaklaşık yüzde 65’i) ithal mallardan oluşur. Ekonomik büyümesi yükseldikçe üretimi artar, üretimi arttıkça ithalatı artar ve dolayısıyla dış ticaret açığı artar.

Dış ticareti etkileyen önemli unsurlardan birisi de kurdur. TL, yabancı paralara ve özellikle de ihracat ve ithalatın yoğun olduğu bölgelerin parası olan Dolar ve Euro’ya karşı değer kaybettikçe ihracat artar, ithalat düşer.

Paylaşın

Hazine Garantili Projelerde Günlük Borç 760 Milyon Lira

Kamu kurumlarının ekonomik bağımsızlıklarını yok eden, kamuyu israf harcamalarına alıştıran ve yandaşlarını zengin etmek için “Hazine garantili projelere” yoğunluk veren iktidar partisi, hem hoyrat harcamalardan hem de bütçede açık çıkarmaktan vazgeçmiyor.

BirGün’den Hüseyin Şimşek’in haberine göre; projeleri kamu kaynakları ile hayata geçirmek yerine yandaşa yaptıran, daha sonra da projelere Hazine garantisi ödeyen iktidar, tüm borcu ödemek yerine ülkenin günlük borcunu 760 milyon TL’ye yükseltti. Sayıştay verilerine göre, Hazine garantili projeler için 2020 yılından 2021 yılına girişle birlikte devredilen borç stoku 151 milyar 319 milyon 270 bin TL oldu. Bu borcu yıl boyunca azaltması gereken iktidar partisi, bunun yerine 2021 yılında 33 milyar 654 milyon TL’lik yeni garanti anlaşmalarına daha imza attı.

Borcun dört katı

Üstelik borç bununla sınırlı kalmadı. 33,6 milyar TL’lik borca, 125 milyar TL kur farkı da eklenince yeni borç, bir önceki yıldan devredenle birlikte toplam 328 milyar TL’ye ulaştı. Geçen yıl yapılan 50 milyar TL’lik borç düşüşü sonucunda garantili projeler için kamuya kalan borç miktarı 278 milyar 68 milyon TL oldu. Borcun yeni projelerle birlikte 500 milyar TL’yi aşabileceği bildirildi.

İktidarın kötü ve “şüpheli” ekonomi yönetimlerinden bir diğeri, uluslararası kuruluşlardan alınan hibelerde ortaya çıktı. Hazine’nin verilerine göre, kamu mali tablolarının bir bölümünde, 2021 yılında uluslararası kuruluşlardan 10 milyar 903 milyon TL tutarında hibe geliri elde edildiği vurgulandı. Ancak bazı mali tablolarda hibe tutarı, tamamı nakdi hibe olmak üzere 17 milyar 905 milyon TL olarak yer aldı. Aradaki 7 milyar TL’lik farkı tespit eden kamu denetçileri, rakamlar arasındaki tutarsızlığın, mali tabloların doğruluğu ve “güvenilirliği” hususunda tereddüde yol açtığı uyarısında bulundu.

2 milyon TL’lik alacak silindi

Vatandaşları her gün milyonlarca TL borçlandıran iktidar partisi, buna karşılık kamu kurumlarının Hazine’ye borçlarını tek kalemde siliyor. 2021 yılına ilişkin mali değerlendirmelere imza atan Sayıştay, kamunun silinen borçlarını da açıkladı. Denetimlere göre, geçen kamu kurumlarının Hazine’ye olan 2 milyon 38 bin TL borcu silindi. Genel bütçeli kamu idarelerinin silinen borç miktarı 1 milyon 971 bin TL olurken özel bütçeli idarelerin ise 67 bin TL’lik borcu silindi.

Paylaşın

‘En Yoksul Gelir Grubu’nun Enflasyonu Yüzde 137,3

Enflasyon dar gelirli vatandaşın canını yakmaya devam ediyor. Eylül ayında, emeklilerin gıda enflasyonu yüzde 118,5, en yoksul ikinci yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 119,9, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunun enflasyonu yüzde 137,3 olarak gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), enflasyon verilerini açıkladı. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) değişim eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 3,08, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 52,40, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 83,45 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,91 olarak gerçekleşti.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyon Araştırma Merkezi (DİSK-AR), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan eylül ayı enflasyon verilerinin ardından açıklama yayımladı.

DİSK-AR’ın açıklamasında, TÜİK tarafından yayımlanan resmi enflasyon oranlarının, farklı gelir gruplarını yansıtmadığı belirtildi. “Resmi enflasyon oranları, düşük gelirlilerin, emekçilerin günlük yaşamda karşılaştığı ve hissettiği oranlar değildir” denilen açıklamada, “Emeklilerin gıda enflasyonu yüzde 118,5, en yoksul ikinci yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 119,9, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunun enflasyonu yüzde 137,3 olarak gerçekleşti” ifadelerine yer verildi.

“Enflasyon gelir gruplarına göre farklı hissedildi”

DİSK-AR’ın, TÜİK’in enflasyon verileriyle ilgili yaptığı açıklamanın devamı şöyle:

“Dördüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 89,4 olurken en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 66,4 oldu. Böylece, en yoksul gelir grubu yüzde 133,2 oranında gıda enflasyonu hissederken en yüksek gelir grubu ise yüzde 66,4 oranında gıda enflasyonu hissetmiş oldu. Bu durum, enflasyonun gelir gruplarına göre önemli ölçüde farklı hissedildiğini ortaya koyuyor.

TÜİK, Eylül 2022 resmi enflasyon oranlarını açıkladı. TÜFE’deki (2003=100) değişim, 2022 yılı eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 3,08, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 52,40, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 83,45 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,91 olarak gerçekleşti.

TÜİK’e göre artışın en yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla yüzde 117,6 ile ulaştırma, yüzde 93,05 ile gıda ve alkolsüz içecekler ve yüzde 89,68 ile ev eşyası oldu. Böylece ulaştırmada üç haneli enflasyon devam ediyor.

TÜİK’e göre Yİ-ÜFE (2003=100) ise 2022 yılı eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 151,5 olarak gerçekleşti. Yİ-ÜFE yüzde 151,5 iken TÜFE yüzde 83,45 olarak hesaplandı. Böylece, TÜFE’nin önümüzdeki aylarda da artmaya devam edeceğini söylemek mümkündür. Öte yandan, Ağustos 2022’de yüzde 83,4 olan resmi enflasyon oranı, AKP dönemi için bir rekor olmaya devam ediyor. Aralık 2002’de yüzde 29,7’lik bir enflasyon devralan AKP, 20 yılda enflasyonu yaklaşık 54 puan artırdı.

AKP hükümeti döneminde, 2003 ve 2022 Ağustos arası dönemde tüketici fiyatları ve gıda fiyatları 10 ila 14 kat arttı. 2003 Ağustos’ta 100 olan TÜFE 2022 Ağustos’ta 1.016 olurken 2003 Ağustos’ta 98 olan gıda fiyatları endeksi 2022 Ağustos’ta 1.347 oldu. 2003 ve 2013 arasında birbirine yakın seyreden endeksin arasındaki makas, 2014 itibarıyla açılmaya başladı. 2022 Ağustos’ta iki endeks arasındaki fark 331 puana yükseldi.

Son yıllarda gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki fark açılmaya başladı. 2003 bazlı TÜFE ve gıda enflasyonu endeksleri, 2022 Eylül ayında sırasıyla 1.047 ve 1.374 oldu. Böylece gıda enflasyonu endeksi ile TÜFE arasındaki fark yüzde 31 oldu.”

Paylaşın

Yeni Ekonomi Modeli, Faizi, Kuru Ve Enflasyonu Nasıl Değiştirdi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Kasım 2021’de TRT’deki programda yaptığı açıklamada “Yeni ekonomi modeliyle, yüksek faiz verecek sıcak para çekme politikasını elimizin tersiyle itiyoruz. Düşük faizle, üretimi ve ihracatı destekleyeceğiz.” diyerek yeni bir politika benimsendiğini resmen duyurmuştu.

Peki, Yeni Ekonomi Modeli açıklandıktan sonra faizi, enflasyonu, kuru ve dış ticaret açığını nasıl değiştirdi?

Türkiye Eylül 2021 sonrası yeni bir ekonomi modeline geçti. Neredeyse tüm dünyada faizler yükselirken Merkez Bankası (TCMB) politika faizini son 1 senede tam 6 kere düşürdü. Böylece politika faizi son 1 yılda yüzde 19’dan yüzde 12’ye geriledi. Peki, TCMB’nin faizi düşürdüğü bu son bir senede enflasyon, Dolar kuru ve dış ticaret açığı nasıl değişti?

TCMB 24 Eylül 2021’de politika faizini yüzde 19’dan yüzde 18’e düşürdüğünde henüz Türkiye’nin yeni bir ekonomi modeline geçtiği açıklanmamıştı. TCMB 22 Ekim 2021’de bir kez daha indirime giderek faizi yüzde 17’ye indirdi. Merkez Bankası 19 Kasım 2021’de ise politika faizini yüzde 15’e kadar düşürdü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 30 Kasım 2021’de TRT’deki programda yaptığı açıklamada “Yeni ekonomi modeliyle, yüksek faiz verecek sıcak para çekme politikasını elimizin tersiyle itiyoruz. Düşük faizle, üretimi ve ihracatı destekleyeceğiz.” diyerek yeni bir politika benimsendiğini resmen duyurdu.

Dünyada neredeyse tüm merkez bankaları faizleri yükseltirken TCMB düşürmeye devam etti ve son olarak 23 Eylül 2022’de faizi yüzde 12’ye çekti.

AK Parti döneminin en yüksek enflasyonu

Yeni ekonomi modeline geçilmesiyle döviz kurları Türk lirası karşısında hızla yükselişe geçti. Akaryakıt ve gıda fiyatları başta olmak üzere enflasyon hızla artarken AK Parti iktidarındaki en yüksek oranlar görüldü. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı yıllık enflasyon Eylül 2022’de yüzde 83,45 ile rekor kırdı.

Faiz 1 senede yüzde 20’den yüzde 83’e çıktı

Eylül 2021’de yıllık enflasyon yüzde 19,6 iken Eylül 2022’de bu oran yüzde 83,45’e kadar çıktı. Kasım 2021’de ise yıllık enflasyon yüzde 21,3 idi. Yeni ekonomi modeli resmen açıklandıktan sonra Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) hızla yukarı tırmandı.

Dolar kuru 8,5 TL’den 18,3 liraya çıktı

TCMB verilerine göre Eylül 2021’de Dolar kuru ortalaması 8,53 TL idi. Dolar kuru Eylül 2022’de ise 18,31 TL oldu.

Erdoğan liderliğindeki hükümet Dolar kurundaki artışı kontrol edebilmek Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasını devreye soktu. Bunun bütçeye maliyeti ise giderek artıyor.

Dış ticaret açığı rekor seviyede

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Düşük faizle, üretimi ve ihracatı destekleyeceğiz” taahhüdünde bulundu ancak son 1 yılda dış ticaret açığı rekora koşuyor. Henüz eylül ayı verileri açıklanmadığından Ocak-Ağustos dönemlerini içeren son yıllara baktığımızda 2022 açık ara en yüksek dış ticaret açığının görüldüğü sene oldu.

Ocak-Ağustos 2021’de 29,8 milyar Amerikan doları olan açık 2022’nin aynı döneminde 73,4 milyar dolara kadar çıktı. 2014’ten bu yana aynı dönemde en yüksek açık 2014 yılında 55,2 milyar dolar ile görülmüştü.

Yeni ekonomi modelinin 1 yıllık karnesine bakınca şu veriler ortaya çıkıyor: Politika faizi yüzde 19’dan yüzde 12’ye gerilerken Dolar kuru 8,5 liradan 18,3 liraya çıktı. Yıllık resmi enflasyon yüzde 19,6’dan yüzde 83,5’e çıkarken dış ticaret açığı da 29,8 milyar dolardan 73,4 milyar dolara yükseldi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

İmalatta Daralma Eylül Ayında Da Devam Etti

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketinin Eylül 2022 sonuçları açıklandı. Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olarak kabul edilen İSO İmalat PMI, Eylülde 46,9’a geriledi ve yavaşlamanın üçüncü çeyrek sonunda daha belirgin hale geldiğine işaret etti.

Ağustos ayı verisi 47,4 olmuştu. İmalatta 50’nin üzerindeki değer sektörde iyileşmeye işaret ederken, 50’nin altı değerler performansta bozulma göstergesi olarak kabul ediliyor.

PMI, üst üste yedinci ayında da 50’nin altında kaldı ve imalatta bozulmanın sürdüğüne işaret etti.

Anket katılımcılarından gelen bildirimler, kırılgan talep koşulları ve enflasyonist baskıların Eylül ayında hem üretim hem de yeni siparişlerde yavaşlamaya yol açan temel faktörler olduğunu gösteriyor.

Enflasyon yüzde 83,45

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Eylül ayı enflasyon oranını yüzde 83,45 olarak açıkladı. TÜİK açıklamasına göre aylık enflasyon yüzde 3,08 oldu.

Türkiye’de enflasyon son açıklanan verilerle son 24 yılın zirvesindeki yerini korudu. TÜİK’e göre bir önceki yılın aynı ayına göre fiyat artışının en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 117,66 ile ulaştırma oldu.

Onu yüzde 93 artış oranıyla gıda ve alkolsüz içecekler izledi. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 30,76 ile haberleşme oldu.

2022 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 9,99 ile konut oldu. Aylık artışın en yüksek olduğu ikinci ana grupsa yüzde 6,99 artış oranıyla eğitim olarak açıklandı.

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’ni de açıklayan TÜİK’e göre endeks yıllık yüzde 151,50, aylık yüzde 4,78 arttı.

Buna göre sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında yüzde 164,59, imalatta yüzde 127,69, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 416,58 ve su temininde yüzde 107,84 artış olarak gerçekleşti.

TÜİK Ağustos ayı enflasyon oranını yıllık yüzde 80,21 olarak açıklamıştı. ENAG’a göre geçen ay enflasyon yüzde 181,37 olarak gerçekleşmişti.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hesaplamalarına göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 5,3 oranında arttı.

Enflasyon oranı yıllık bazda (geçen yılın aynı ayına göre) yüzde 186,27 olarak gerçekleşti. ENAG’a göre Ocak ayından bu yana TÜFE endeksinde yüzde 101,63 artış oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Eylül ayı Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 12’ye çekmişti.

TCMB’nin kararı öncesinde dolar/TL kuru Aralık 2021’deki tarihi zirvesini geçmiş; kararın ardından da TL daha fazla değer kaybederek dolar karşısında 18,56 seviyesine kadar yükselmişti.

2021 yılının Eylül ayından itibaren politika faizinin 5 puan indirilmesi ve Türk lirasındaki değer kaybıyla birlikte enflasyon 16 puan artmış; yıl sonunda resmi verilere göre yüzde 36’ya kadar çıkmıştı.

Yükselişin devam etmesiyle birlikte enflasyon bu yıl Temmuz 1998’den bu yana en yüksek seviyeye ulaşmış oldu.

Paylaşın

Enflasyon 24 Yılın Zirvesinde

Eylül ayında yıllık enflasyon yüzde 83,45, aylık enflasyon ise yüzde 3,08 olarak açıklandı. Bir önceki yılın aynı ayına göre fiyat artışının en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 117,66 ile ulaştırma olurken, onu yüzde 93 artış oranıyla gıda ve alkolsüz içecekler izledi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), eylül ayına ilişkin Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) rakamlarını açıkladı.

Buna göre, enflasyon eylül ayında aylık bazda yüzde 3,06 artarken, yıllık enflasyon yüzde 69,97’den yüzde 83,45’e yükseldi. Çekirdek göstergelerdeki yükseliş hareketi eylül ayında da devam etti. Buna göre eylülde yıllık çekirdek enflasyon yüzde 68,09 oldu.

Üretici fiyat endeksi de eylülde bir önceki aya göre yüzde 151,50 artışla yükselmeye devam etti. Aylık üretici enflasyonu yüzde 4,78 oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2022 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde 0,04 ile alkollü içecekler ve tütün oldu. Buna karşılık, 2022 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 9,99 ile konut oldu.

Ana harcama gruplarına bakıldığında tüketici fiyatlarında en yüksek artışın yaşandığı ana harcama grubu yüzde 117,66 ile ulaştırma grubu oldu. Ulaştırmayı yüzde 93,05 ile gıda ve alkolsüz içecekler; yüzde 89,68 ile ev eşyası grubu takip etti.

TÜİK Ağustos ayı enflasyon oranını yıllık yüzde 80,21 olarak açıklamıştı. ENAG’a göre geçen ay enflasyon yüzde 181,37 olarak gerçekleşmişti.

ENAG: Enflasyon yüzde 186,27

Öte yandan Akademisyenlerin ve ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hesaplamalarına göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 5,3 oranında arttı. Geçen yılın aynı ayına göre ise artış oranı yüzde 186,27 oldu.

ENAG’a göre, TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en fazla aylık azalış eksi yüzde 1,60 ile ulaştırma, en fazla yükseliş ise, yüzde 26,05 ile sağlık kaleminde gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Eylül ayı Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 12’ye çekmişti.

TCMB’nin kararı öncesinde dolar/TL kuru Aralık 2021’deki tarihi zirvesini geçmiş; kararın ardından da TL daha fazla değer kaybederek dolar karşısında 18,56 seviyesine kadar yükselmişti.

2021 yılının Eylül ayından itibaren politika faizinin 5 puan indirilmesi ve Türk lirasındaki değer kaybıyla birlikte enflasyon 16 puan artmış; yıl sonunda resmi verilere göre yüzde 36’ya kadar çıkmıştı. Bu yıl da enflasyonda 2002’den bu yana en yüksek rakamlar görülüyor.

Reuters’ın 11 katılımcıyla düzenlediği ankette, eylül için yıllık enflasyon tahminleri yüzde 83,5 ile 85,35 arasında yer alıyor. TÜFE en son Temmuz 1998’de yüzde 85,3 olmuştu.

Bloomberg HT Araştırma Birimi’nin anketine katılan 19 kurumun medyan beklentisi eylül ayında TÜFE’nin aylık yüzde 3,6, yıllık yüzde 84,5 seviyesinde gerçekleşeceği yönünde olmuştu.

AA Finans’ın 15 ekonomistin katılımıyla düzenlediği ankette, eylül ayı için enflasyon beklentileri, en düşük yüzde 2,15 ve en yüksek yüzde 4,50 aralığında yer aldı. Ekonomistlerin eylül ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına (yüzde 3,53) göre bir önceki ay yüzde 80,21 olan yıllık enflasyonun yüzde 84,26’ya yükseleceği hesaplandı.

Paylaşın

ENAG Açıkladı: Enflasyon Yüzde 186,27

Akademisyenlerin ve ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hesaplamalarına göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 5,3 oranında arttı. Geçen yılın aynı ayına göre ise artış oranı yüzde 186,27 oldu.

Haber Merkezi / ENAG’a göre, TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en fazla aylık azalış eksi yüzde 1,60 ile ulaştırma, en fazla yükseliş ise, yüzde 26,05 ile sağlık kaleminde gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu bugün Eylül ayına ait tüketici ve yurt içi üretici fiyat endekslerini açıklayacak.

Enflasyon geçen ay TÜİK verilerine göre yıllık olarak yüzde 80,21 olarak gerçekleşmişti.

Akademisyenlerden oluşan bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise Ağustos ayı itibarıyla yıllık enflasyon oranını yüzde 181,37 olarak açıklamıştı.

Türkiye’de enflasyon yaz ayları başından bu yana son 24 yılın zirvesinde.

Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Eylül ayı Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 12’ye çekti.

Eylül ayında artan gıda fiyatları, doğalgaz ve elektrik zamlarının da etkisiyle aylık enflasyonun yaklaşık yüzde 3,5 bandında artacağı tahmin ediliyor. Reuters’ın anketine göre Eylül ayı yıllık enflasyon oranının yüzde 85 civarında olması bekleniyor.

Paylaşın

Vatandaşların Bankalara Borcu Bir Haftada 16,5 Milyar TL Arttı

16-23 Eylül haftasında vatandaşların bankalara olan borçlarında 16,5 milyar TL’lik artış olurken, son 5 ayda ise bu artış 225 milyar TL’ye yükseldi. Vatandaşların bankalara ve finansman şirketlerine olan borcu ise 1,5 trilyona dayandı. 

Bankalar kârlarını katlayarak artırırken, vatandaş ise yoksullaşmaya devam ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, iktidarın ekonomi politikalarına vurgu yaparak vatandaşların bankalara olan borcundaki artışa dikkat çekti ve verileri paylaştı.

“Yurttaşların bankalara ve finansman şirketlerine olan borcu 1,5 trilyona dayandı. Kredi kartı ve tüketici kredisi borçları nedeniyle bu yıl ocak-ağustos döneminde bankalara ödenen faiz ise 112,2 milyar TL oldu” diyen Başevirgen, ödenen faiz tutarının da geçen yılın aynı dönemine göre 38 milyar TL attığını belirtti.

‘Bankalar altın çağını yaşıyor’

Evrensel’de yer alan habere göre; bankaların 2022 yılının ilk 8 aylık dönemindeki karının, 2021 yılının tamamındaki karın yüzde 273’ü kadar olduğunu söyleyen Başevirgen, “Yurttaşlardan düşük faizle mevduat toplayıp bu mevduatı piyasaya neredeyse 2 katı faiz oranı ile satan bankalar altın çağını yaşıyor. Bankacılık sektörü bu yılın ilk 8 aylık döneminde net karını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 420,5 oranında artırarak 252,2 milyar TL’ye kadar çıkardı. Bu dönemde kamu bankalarının karı önceki yıla göre yüzde 509,7 oranında, diğer bankaların karı ise yüzde 394,1 oranında artarak rekor üstüne kırmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

16-23 Eylül haftasında yurttaşların bankalara olan borçlarında 16,5 milyar TL’lik artış olduğunu ve son 5 ayda ise bu artışın 225 milyar TL’ye yükseldiğini kaydeden Başevirgen, “Bireylerin bankalara ve finansman şirketlerine olan borcu takiptekiler de dahil bir trilyon 337 milyar TL’ye yükseldi. Yurttaşların bu borcunun 993 milyar TL’si bireysel kredilerinden, 345 milyar TL’si de kredi kartı borçlarından kaynaklanıyor. Son hafta tüketici kredilerinde 7,7 milyar TL’lik, kredi kartı borçlarında ise 8,8 milyar TL’lik artış yaşandı” bilgisini paylaştı.

Başevirgen, “Geçinmek zorunda olan fakat cebinde parası olmayan vatandaşlar ne yazık ki banka kredilerine ve kredi kartlarına yüklenmeye devam ediyor” dedi.

’36 milyon 362 bin kişinin kredi kartı borcu var’

Bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısının 659 bin, kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısının ise 538 bini geçtiğini söyleyen CHP’li Başevirgen, “Rakamlar gerçekten korkunç boyutlara ulaştı. Ülkede 36 milyon 362 bin kişinin kredi borcu var. Bu kişilerin 4 milyon 144 bin 303’ü takipte. Bu da, ülkemizde ortalama 25 milyon hane olduğu düşünüldüğünde her yüz haneden 70’inin krediyle yaşadığı anlamına geliyor. Yaşanan hayat pahalılığına karşın gelirin azlığı yurttaşları sürekli borçlanmak zorunda bırakıyor. Bir yerden alıp, başka bir yerin borcunu kapatmaya çalışan yurttaşlar için borç artık döndürülemez hale geldi” diye konuştu.

Paylaşın

2021 Yılında İşsizlik Fonu, 12 Milyar Lira Açık Verdi

İşsizlik Fonu’nda 2021 yılı denetimlerine göre, geçmiş yıllarla birlikte ortaya çıkan “olumsuz faaliyet sonucu” 28 milyar 975 milyon TL’lik açık çıktı. Bilanço tablosuna göre, 662 milyon TL’lik faaliyet borcuna sahip fon, sadece geçen yıl 12 milyar TL’lik olumsuz faaliyet sonucuna imza attı. Bu tutar, günlük 33 milyon TL’lik açığa denk geliyor.

Sayıştay’ın Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ve bağlı birimi İşsizlik Sigortası Fonu hakkında hazırladığı denetim raporu, AKP’nin ekonomi politikalarını bir kez daha gözler önüne serdi. İktidarın patronlar için kullanmayı tercih ettiği İşsizlik Fonu’nda 2021 yılı denetimlerine göre, geçmiş yıllarla birlikte ortaya çıkan “olumsuz faaliyet sonucu” 28 milyar 975 milyon TL’lik açık çıktı. Bilanço tablosuna göre, 662 milyon TL’lik faaliyet borcuna sahip fon, sadece geçen yıl 12 milyar TL’lik olumsuz faaliyet sonucuna imza attı. Bu tutar, günlük 33 milyon TL’lik açığa denk geliyor.

Rapora göre, İşsizlik Fonu’ndan geçen yıl “mal ve hizmet alımı” adı altında bir milyar 302 milyon TL’lik harcama yapıldı. 300 milyon TL’lik alacağını tek kalemde silen fonda, 58 milyar 932 milyon TL’lik de cari transfer gideri ortaya çıktı. Bir yılda kurum kasasından yapılan harcama, 60 milyar TL’yi geride bıraktı.

Bilgi paylaşımı yok

BirGün’den Hüseyin Şimşek’in haberine göre; denetimler sonucunda, İşsizlik Sigortası Fonu’nun bankalar aracılığıyla tahsil edilen borçlar konusunda entegrasyon sisteminin olmadığı ve kimi zaman kimin borcunun ödendiğinin bile tespit edilemediği ortaya çıktı.

Raporda, konuyla ilgili, “Emanetler hesabı üzerinde yapılan incelemelerde, alt hesaplarda yer alan emanetlerin, fon hesaplarına tahsilatı gerçekleşmiş ancak kişi ve konusu bakımından bilgi eksikliği, uyumsuzluğu, dolayısıyla alacaklarda kayıtlı tutarlar ile eşleştirilmesi yapılamayan tutarların oluştuğu anlaşılmıştır. Fon hesaplarına aktarılan tutarlar ile kurum alacakları arasındaki eşleştirmenin ödemeye ilişkin banka dekontu üzerinden yürütülmeye çalışıldığı ve bunun bilhassa il müdürlükleri üzerinde ilave iş yükü oluşturduğu, fon alacaklarına ilişkin dijital işletim sisteminin tahsilata aracılık yapan bankalar ile entegrasyonu bulunmadığından, borçlusunun açık kimliğini ve ödeme konusunu içermeyen tahsilatların bulunabildiği anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

İŞKUR’un gideri 8 milyar TL’yi aştı

Raporda, İŞKUR’un tartışmalı harcamalarına da yer verildi. Fondan bağımsız harcamalara imza atan İŞKUR, 2021 yılında 8 milyar 19 milyon TL’lik gider kalemine imza attı. İŞKUR, geçen yıl 41 milyon TL’lik amortisman giderine ve 11 milyon TL’lik malzeme giderine imza attı. İŞKUR, 2021’de 37 milyon TL’lik alacağını sildi. Kurumda; 167 milyon 469 bin TL de “proje kapsamında cari gider” olarak kayıtlarda yer aldı. İŞKUR’un geçmiş dönemlerle birlikte “olumsuz faaliyet sonucu” ise 26 milyar TL oldu.

12 milyon TL’lik hesap hatası

Sayıştay denetimlerine göre, İŞKUR’da çok sayıda idari kusur da tespit edildi. Bu tespitlerden ilki, 12 milyon TL’lik hesap hatası oldu. Raporda, kurum muhasebe kayıtları ile mali tabloları arasında farklılıklar bulunduğu ve il müdürlükleri hizmet binaları için yapılan 12 milyon TL tutarındaki giderlerin yanlış hesapta izlendiği ifade edildi.

Raporda, Hazine arazisi üzerine inşa edilen ve İŞKUR’un kullanımında olan binalarla ilgili de önemli tespite yer verildi. Denetçiler, kuruma arsa vasfıyla tahsis edilen Hazine taşınmazları üzerine yapılan binaların kurum mali tablolarında yer almadığını tespit etti.

Ayrıca kurumun mülkiyetinde, yönetiminde ve kullanımında bulunan bazı taşınmazların da mevcut kullanım şekli ile tapu kayıtlarının birbirinden farklı olduğu görüldü.

Paylaşın