Tarım Üretici Enflasyonu Yüzde 169,45 İle Rekor Tazeledi

Enflasyon vatandaşın cebini yakmaya devam ediyor… Tarımda üretici enflasyonu kasım ayında aylık yüzde 7 yükseldi. Yıllık yükseliş ise yüzde 169.45 ile tarihi zirvesine ulaştı. Ekim ayında yıllık artış yüzde 163.32 ile yine rekor kırmıştı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi Kasım 2022 verilerini açıkladı.

Açıklanan verilere göre, tarım ürünleri üretici fiyat endeksinde (Tarım-ÜFE), kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 7,00, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 139,49, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 169,45 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 122,93 artış gerçekleşti.

Sektörlerde bir önceki aya göre, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 5,98 azalış, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 0,32 artış, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 7,51 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 6,06, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 7,21 ve çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 11,20 artış gerçekleşti.

Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 87,24 ile koyun ve keçi, canlı; bunların işlenmemiş süt ve yapağıları ve yüzde 110,22 ile lifli bitkiler oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 380,89 ile turunçgiller ve yüzde 231,92 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular oldu.

Bir önceki aya göre azalış gösteren alt gruplar sırasıyla, yüzde 22,51 ile tropikal ve subtropikal meyveler ve yüzde 8,77 ile lifli bitkiler oldu. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise yüzde 18,43 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular ve yüzde 11,70 ile turunçgiller oldu.

Kasım 2022’de, endekste kapsanan 90 maddeden, 29 maddenin ortalama fiyatında azalış, 57 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

Paylaşın

Fitch Rating’s’ten Türk Lirası İçin Uyarı

ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Rating’s’ten yapılan değerlendirmede bankaların Türk Lirası cinsi müşteri mevduatı yapısındaki değişikliklerin risklerin bir kısmını hafifletebileceğini ancak Türk Lirası’nda oynaklık artarsa bu durumun geçici olabileceği işaret edildi.

Fitch Ratings, Türkiye bankalarının Türk lirası (TL) cinsi müşteri mevduatı yapısında son zamanlarda görülen değişikliklerin hükümetin hedeflediği tedbirleri yansıttığını ancak TL’deki oynaklığın tekrarlanması halinde bu durumun geçici olabileceğini açıkladı.

Dövize yönelik risklerin azalması ve finansal dolarizasyonun düşmesine rağmen, yatırımcı hareketlerinin müdahaleci ekonomi politikalarıyla şekillendiğini belirten Fitch, makroekonomik dengesizlikler ışığında bu durumun sürdürülemez olduğu uyarısında bulundu. Fitch, haftalık verilere bakıldığında kur korumalı mevduatların düştüğünü ve “diğer” mevduatların arttığını belirtti.

Fed, faiz arttırdı

Öte yandan ABD Merkez Bankası Fed, piyasaların beklediği faiz kararını açıkladı. Politika faizi, piyasa beklentilerine paralel olarak 50 baz puan artışla yüzde 4,25-4,50 aralığına yükseldi.

Fed’den yapılan açıklamada, faiz oranının artırılması kararının oy birliğiyle alındığı belirtildi. Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) maksimum istihdam ve uzun vadede yüzde 2 enflasyon elde etmeyi amaçladığı vurgulanan açıklamada, bu hedeflerin desteklenmesi için federal fon oranının yüzde 4,.25-4.50 aralığına yükseltilmesine karar verildiği bildirildi.

Böylece Fed, politika faizini 2007’den bu yana en yüksek aralığa çıkardı. Art arda dört toplantısında 75 puanlık faiz artırımına giden Fed, yılın son toplantısında faiz artış hızını yavaşlattı.

Fed Başkanı Jerome Powell ise kararın ardından yaptığı açıklamada, “Enflasyonda gerilemeye ilişkin daha net kanıtlar görmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Yüksek enflasyon karşısında martta varlık alım operasyonunu tamamlayarak faiz artışlarına başlayan Fed, mart ayı toplantısında 25 baz puan artışla 2018’den bu yana ilk kez faiz artırımına gitme kararı almıştı.

Fed, mayıs toplantısında 50 baz puan ile 2000 yılından bu yana en hızlı faiz artışını gerçekleştirmesinin ardından, haziran toplantısında 75 baz puanla 1994’ten bu yana en güçlü faiz artırımına gitmiş, temmuz, eylül ve kasım toplantılarında da politika faizini aynı oranda artırmıştı.

Son artışla birlikte Fed, faizleri mart ayından bu yana toplam 425 baz puan artırmış oldu. ABD’de enflasyon haziranda yıllık yüzde 9 ile 1981’den bu yana en yüksek seviyeyi görmesinin ardından son olarak kasım ayında yüzde 7.1’e gerilemişti.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Sanayi Üretimi Ekim Ayında Yüzde 2,5 Arttı

Ekim ayında sanayi üretiminde yıllık yüzde 0,2’lik daralmanın beklenmesine rağmen yüzde 2,5’lik artış görüldü. Eylül ayında sanayi üretimi aylık yüzde 1,6 daralırken, yıllık bazda da yüzde 0,5’lik artış kaydedilmişti.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Sanayi Üretim Endeksi Ekim 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, ekim ayında sanayi üretiminde yıllık yüzde 0,2’lik daralmanın beklenmesine rağmen yüzde 2,5’lik artış görüldü. Verilerine göre sanayi üretiminde aylık artış yüzde 2,4 olarak kaydedildi.

Ekonomistlerin beklentisi sanayi üretiminin yıllık olarak yüzde 0,2 daralması yönündeydi. Aylık olarak ise yüzde 0,7’lik daralma bekleniyordu.

Eylül ayında sanayi üretimi aylık yüzde 1,6 daralırken, yıllık bazda da yüzde 0,5’lik artış kaydedilmişti.

Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, ekim ayında madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 azaldı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 3,7 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 4,8 azaldı.

Bir önceki aya göre ise madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 7,8 ve imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 2,5 artarken, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 2,1 azaldı.

Paylaşın

IMF Duyurdu: Küresel Borç Seviyesi Hala Salgın Öncesinin Üzerinde

Küresel Borç Gözlemi (Global Debt Monitor) raporunu açıklayan Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel kamu ve özel borçlarının yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgınının etkileri nedeniyle rekor seviyeye yükseldikten sonra 2021 yılında son 70 yıldaki en büyük düşüşünü kaydettiğini bildirdi.

Ancak IMF, bu borçların pandemi öncesi seviyenin hala üzerinde seyrettiğini vurguladı. IMF, toplam kamu ve özel borçlarının 2021’de 10 puan gerileyerek küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 247’si olarak kaydedildiğini, 2020 yılındaysa bu oranın yüzde 257 ile zirve noktaya ulaştığını belirtti.

2008 yılında küresel mali kriz patlak vermeden önce yapılan ölçüme göre 2007 yılında küresel borç toplamı, gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 195’ine denk geliyordu. IMF’ye göre küresel borçlar daha düşük hızda da olsa yükselmeye devam etti ve geçen yıl 235 trilyon dolarla rekor kırdı.

Finansal olmayan şirketlerin ve hane halklarının borçlarını içeren özel borçlar, genel borç azalmasında başı çekti. 190 ülkenin verilerine bakan IMF, özel borçların 6 puan azalarak gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 153’ünü oluşturdu.

IMF, kamu borçlarının 4 puan gerileyerek gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 96’sına denk gelmesinin onlarca yıl sonra kaydedilen en ciddi düşüş olduğunu bildirdi. Borç oranlarındaki olağandışı dalgalanmalar, IMF’ye göre ekonominin COVID-19’un etkilerinden kurtulmaya çalışması ve enflasyondaki hızlı artıştan kaynaklanıyor.

Geri ödeme kaygıları

Borç dinamikleri, ülke grupları içinde geniş farklılıklar gösteriyor. En fazla azalma, gelişmiş ekonomilerin borçlarında kaydedildi. Gelişmiş ülkelerin hem kamu hem de özel borçları geçen yıl gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 5’i oranında düştü. Benzer sonuçlar, Çin hariç gelişmekte olan piyasalarda da gözlendi.

Ancak özel borçların daha yüksek olduğu düşük gelirli ülkelerin toplam borç oranları, 2021 yılında yükselmeye devam etti. Bu ülkelerde toplam borçlar gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 88’ine yükseldi.

Düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerin borçlarını ödeme kapasitelerine ilişkin kaygılarsa giderek artıyor. Gelişmekte olan ülkelerin yüzde 25’inin, düşük gelirli ülkelerinde yüzde 60’ından fazlasının borç krizi içinde ya da yakınında olduğu tahmin ediliyor.

IMF Mali İşler Şefi Vitor Gaspar ve iki kıdemli IMF ekonomisti, bugün yayınlanan blog yazısında, ekonomik görünümün kötüleşmeye, borçlanma maliyetlerinin daha da yükselmeye devam etmesi durumunda yüksek borç seviyelerini idare etmenin giderek zorlaşacağı uyarısı yaptı.

Yüksek enflasyon, 2022 yılında borç oranlarının azalmasına katkıda bulundu. Ancak enflasyonun direnç kazanması durumunda harcamalar artacak. Bu durum, primlerin yükselmesine neden olacak.

IMF yetkilileri, hükümetlerin şu anda enflasyon baskılarını, uzun vadede de borç zafiyetlerini azaltmaya yarayacak mali politikaları izlemesi, aynı esnada da en savunmasız olanları desteklemeyi sürdürmesi gerektiğini kaydetti. Yetkililer, “Çalkantı ve karmaşa dönemlerinde uzun vadeli istikrar değerli bir özelliktir” ifadesini kullandı.

Paylaşın

Kripto Para Piyasasını Karıştırabilecek İddia: Kara Para Aklama Suçlaması

Birleşik Krallık merkezli Reuters haber ajansı, adını açıklanmadığı 4 kaynağa dayandırdığı haberinde, ABD’li savcıların, kripto para borsası Binance’e ve borsanın CEO’su Changpeng Zhao’ya (CZ) kara para akladığı gerekçesiyle yasal suçlama yöneltebileceğini öne sürdü.

Reuters’ın haberine göre, Adalet Bakanlığı, Binance’in avukatlarıyla olası bir ikrar anlaşmasını da tartışıyor. ABD hukukunda sanığa suçunu kabul etmesi karşılığında ceza indirimleri veya imtiyazlar sunulmasına ikrar anlaşması (plea deal) adı veriliyor.

Haber ajansına konuşan 4 kişi, konuyla ilgili soruşturmanın aslında 2018’de başladığını söyledi. Buna göre Binance’in ABD’nin kara para aklamayı önlemeye yönelik yasa ve yaptırımlarına uyup uymadığı araştırılıyor.

Davaya dahil olan bazı federal savcıların, soruşturmada şimdiye dek toplanan kanıtların şirkete ve CZ de dahil olmak üzere bazı üst düzey yöneticilere karşı suç duyurusunda bulunmak için yeterli olduğu kanaatinde.

Ancak haber ajansına konuşan kaynaklar, bazı savcıların bu görüşe katılmadığını ileri sürdü. Buna göre söz konusu savcılar, daha fazla kanıt bulmak için zamana ihtiyaç olduğunu savunuyor.

Hukuk firması Gibson Dunn’da görev alan ve Binance’i temsil eden savunma avukatlarının, son dönemde Adalet Bakanlığı yetkilileriyle bir dizi toplantı yaptığı bildirildi.

Avukatların sunduğu argümanlar arasında “kovuşturmanın, halihazırda gerileme içindeki kripto pazarını mahvedebileceği” de yer aldı. Söz konusu toplantılarda olası ikrar anlaşmalarının da gündeme getirildiği iddia edildi.

Adalet Bakanlığı yetkilileri konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçındı. Binance temsilcileri ise Reuters’ın yorum talebine şu yanıtı verdi: Adalet Bakanlığı’nın iç işleyişine dair herhangi bir içgörüye sahip değiliz ve bilseydik de yorum yapmamız uygun olmazdı.

Şirketin blogunda yayımlanan, Reuters’a yanıt niteliğindeki yazıda da, “Binance, Kasım 2021’den bu yana 47 binden fazla kolluk kuvveti talebine ortalama üç günlük bir yanıt süresiyle yanıt verdi” ifadeleri yer aldı: Bu süre, bazen aylar sürebilen ve bu noktada paranın çoktan gitmiş olduğu geleneksel finans kurumlarının yanıt süresinden çok daha hızlı.

“Oyun” bitecek mi?

Kullanıcıların yoğun para çekme talepleri karşısında likidite krizine giren, dünyanın en büyük ikinci kripto borsası FTX’in çöküşü, halihazırda piyasaları derinden sarsmıştı.

Şirketin 11 Kasım’da iflas başvurusunda bulunmasının ardından bir hafta içinde küresel kripto piyasasından kabaca 200 milyar dolar silinmişti.

Piyasa değerinin kabaca 4’te bir oranında küçülerek 400 milyar dolardan yaklaşık 300 milyar dolara gerileyen Bitcoin, toplam değer bazında en ağır kayıpları yaşayan kripto para birimi olmuştu.

Öte yandan Binance’in başkanı Changpeng Zhao (CZ), şirketin bilançosunun istikrarlı olduğunda ısrar etmişti.

CZ ayrıca, likidite kriziyle karşı karşıya kalan borsaları destekleme amacıyla “sektör çapında bir kurtarma fonu” oluşturduklarını duyurmuştu.

Dogecoin’in (DOGE) yaratıcılarından Billy Markus ise kripto paralara dair en kötü senaryo tahminine Binance’i de dahil etmişti.

Markus, geçen ay Twitter hesabından paylaştığı ve kısa süre sonra sildiği gönderide Binance’in veya stabilcoin ihraççısı Tether’in olası çöküşünün, tüm sektörü ciddi biçimde istikrarsızlaştıracağını yazmıştı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

DİSK-AR Açıkladı: Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7,6 Milyon

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre geniş tanımlı işsiz sayısı 7 milyon 608 bin kişi.

Haber Merkezi / TÜİK ekim ayına ilişkin işgücü istatistiklerini bugün yayımladı. Buna göre 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı eylül ayına oranla 57 bin kişi artarak 3 milyon 534 bin kişi oldu. TÜİK’in işgücü istatistiklerini yayımlamasının ardından DİSK-AR’da Ekim 2022 İşsizlik ve İstihdamın Görünümü raporunu yayımladı.

Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranının yüzde 10,2 olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranının (âtıl işgücü) ise yüzde 20,3 seviyesinde olduğu kaydedildi.

İŞKUR’un Ekim 2022 verilerine göre bu ayda işsizlik ödeneği alabilenlerin sayısı 402 binde kaldı. Ekim 2022’de işsizliklerin sadece yüzde 11’i işsizlik sigortası alabildi.

Ekim 2022 HİA verilerine göre işsizlik türlerinin en yüksek olduğu kategori yüzde 28,6 ile genç kadın (15-24 yaş) işsizliği oldu. İkinci yüksek işsizlik kategorisi yüzde 27 ile geniş tanımlı kadın işsizliği oldu.

Öte yandan, işsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarının ağır olması ve işsizlik sigortası kaynaklarının amacı dışında kullanılması sebebiyle işsizlerin büyük çoğunluğu işsizlik ödeneğinden yararlanamadı.

Rapordan özet bulgular şöyle:

  • Geniş tanımlı işsiz sayısı pandemi öncesine göre 1,2 milyon arttı.
  • Dar tanımlı işsizlik de artıyor.
  • Resmi işsizlerin yüzde 90’ı işsizlik ödeneği alamıyor.
  • Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20,3.
  • Geniş ve dar tanımlı işsizlik arasındaki farkı 10,1 puan.
  • Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 27,6.
  • Genç kadın işsizliği yüzde 28.

TÜİK’in Ekim 2022 verilerine göre, işsizlik oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 10,2 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,6 iken kadınlarda yüzde 13,3 olarak tahmin edildi.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı (geniş tanımlık işsizlik) bir önceki aya göre değişim göstermedi ve yüzde 20,3’te sabit kaldı.

Paylaşın

Cari Açık Dört Yılın Zirvesinde: 43,5 Milyar Dolar

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da, açıklanan veriler iktidarı yalanlıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, ekimde cari işlemler hesabı 359 milyon dolar açık verdi.

Ocak-ekim döneminde cari işlemler açığı 38 milyar 176 milyon dolar oldu. Son 12 aylık cari işlemler açığı da 43 milyar 454 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.

Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ekimde 8 milyar 643 milyon dolar, ocak-ekim döneminde 43 milyar 41 milyon dolar fazla verdi.

Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı ekimde 6 milyar 463 milyon dolar olurken, hizmetler dengesi kaynaklı girişler 6 milyar 702 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 5 milyar 184 milyon dolar oldu.

Birincil gelir dengesi kalemi ekimde 652 milyon dolar net çıkış, ikincil gelir dengesi kalemi ise 54 milyon dolar net giriş kaydetti.

Öte yandan, eylül ayına ilişkin cari işlemler açığı 2 milyar 966 milyon dolardan 2 milyar 883 milyon dolara revize edildi.

İhracat birim değer endeksi düşüşte

Ayrıca Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), Dış Ticaret Endeksleri Ekim 2022 verilerine göre, ihracat birim değer endeksi ekimde geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 1,8 yükseldi. Endeks, Ekim 2021’e kıyasla gıda, içecek ve tütünde yüzde 9, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 3,9, yakıtlarda yüzde 34,2 artarken, imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 0,8 düşüş gösterdi.

İthalat birim değer endeksi ekimde yıllık bazda yüzde 8,3 arttı. Endeks geçen yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 4,7 ve yakıtlarda yüzde 35,6 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 0,2 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 2,1 azaldı.

İhracat miktar endeksi

İhracat miktar endeksi ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,1 arttı. Endeks geçen yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 2,2 azalırken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 18,5, yakıtlarda yüzde 29,5 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 0,1 arttı.

İthalat miktar endeksi ekimde yıllık bazda yüzde 21,3 yükseldi. Endeks bu dönemde gıda, içecek ve tütünde yüzde 9, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 18,5, yakıtlarda yüzde 1,3 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 15,2 artış kaydetti.

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriler

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre eylül ayında 156,2 olan ihracat miktar endeksi yüzde 2,8 azalarak 151,8 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise Ekim 2021’de 160,7 olan ihracat miktar endeksi yüzde 1,1 artarak 162,5 oldu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; eylül ayında 116,2 olan ithalat miktar endeksi yüzde 4,5 artarak 121,4 olarak gerçekleşti. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise Ekim 2021’de 95,9 olan ithalat miktar endeksi yüzde 21,3 artarak 116,3 olarak kayıtlara geçti.

İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve Ekim 2021’de 79,2 olarak elde edilen dış ticaret haddi, 4,8 puan azalışla ekim ayında 74,4 oldu.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: İhracat Birim Değer Endeksi Düşüşte

TÜİK’in açıkladığı verilere göre, eylül ayında 156,2 olan ihracat miktar endeksi yüzde 2,8 azalarak 151,8 oldu. Eylül ayında 116,2 olan ithalat miktar endeksi ise yüzde 4,5 artarak 121,4 olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dış Ticaret Endeksleri Ekim 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, ihracat birim değer endeksi ekimde geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 1,8 yükseldi. Endeks, Ekim 2021’e kıyasla gıda, içecek ve tütünde yüzde 9, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 3,9, yakıtlarda yüzde 34,2 artarken, imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 0,8 düşüş gösterdi.

İthalat birim değer endeksi ekimde yıllık bazda yüzde 8,3 arttı. Endeks geçen yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 4,7 ve yakıtlarda yüzde 35,6 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 0,2 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 2,1 azaldı.

İhracat miktar endeksi

İhracat miktar endeksi ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,1 arttı. Endeks geçen yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 2,2 azalırken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 18,5, yakıtlarda yüzde 29,5 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 0,1 arttı.

İthalat miktar endeksi ekimde yıllık bazda yüzde 21,3 yükseldi. Endeks bu dönemde gıda, içecek ve tütünde yüzde 9, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 18,5, yakıtlarda yüzde 1,3 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 15,2 artış kaydetti.

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriler

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre eylül ayında 156,2 olan ihracat miktar endeksi yüzde 2,8 azalarak 151,8 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise Ekim 2021’de 160,7 olan ihracat miktar endeksi yüzde 1,1 artarak 162,5 oldu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; eylül ayında 116,2 olan ithalat miktar endeksi yüzde 4,5 artarak 121,4 olarak gerçekleşti. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise Ekim 2021’de 95,9 olan ithalat miktar endeksi yüzde 21,3 artarak 116,3 olarak kayıtlara geçti.

İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve Ekim 2021’de 79,2 olarak elde edilen dış ticaret haddi, 4,8 puan azalışla ekim ayında 74,4 oldu.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: İşsizlik Yüzde 10,2’e Yükseldi

Ekim ayında işsizlik bir önceki aya göre yüzde 0,1’lik artışla yüzde 10.2’ye yükseldi. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,6, kadınlarda ise yüzde 13,3 oldu. Türkiye ‘de toplam 3 milyon 534 bin işsiz var.

Haber Merkezi / İşgücüne katılma oranı ise yüzde 53,5 oldu. Bu, ülkede çalışma yaşında olanların neredeyse yarısının işgücüne katılmadığı anlamına geliyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim 2022 İşgücü İstatistiklerini açıkladı.

Buna göre, 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı ekim ayında bir önceki aya göre 57 bin kişi artarak 3 milyon 534 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 10,2 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,6 iken kadınlarda yüzde 13,3 olarak tahmin edildi. Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı yüzde 48,0 oldu.

İstihdam edilenlerin sayısı ekim ayında bir önceki aya göre 229 bin kişi artarak 31 milyon 200 bin kişi, istihdam oranı ise 0,3 puanlık artış ile yüzde 48,0 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,6 iken kadınlarda yüzde 30,8 olarak gerçekleşti.

İşgücü 2022 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 287 bin kişi artarak 34 milyon 734 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,4 puanlık artış ile yüzde 53,5 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,8 kadınlarda ise yüzde 35,5 oldu.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 1,8 puanlık artış ile yüzde 21,9 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 18,2, kadınlarda ise yüzde 28,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2022 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 0,3 saat artarak 44,3 saat olarak gerçekleşti.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2022 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre değişim göstermeyerek yüzde 20,3 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 14,2 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,6 olarak tahmin edildi.

Paylaşın

Gıda Enflasyonunun Nedeni Zincir Marketler Mi?

Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabri Burak Arzova, zincir marketlerin gıda enflasyonunun bir sonucu olmadığını,  bunun temelinde çok başka sorunlar olduğunu ifade ederken, ekonomi yazarı Çetin Ünsalan ise geçmiş dönemlerde zincir marketlerin kontrolsüzce büyümelerine izin verilmesinden ötürü büyük haksızlıklar yaşandığını fakat durumun şimdilerde farklı olduğunu düşünüyor.

Üretim desteklenmeden yapılan bu tartışmaların popülizmden ibaret olduğunu dile getiren ekonomi yazarı Çetin Ünsalan, fırsatçılığın market raflarından değil, muhasebe departmanlarından bulunabileceğini dile getiriyor.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), ekim ayı itibariyle ülkelere göre gıda enflasyonu oranlarını açıkladı. Türkiye, gıda enflasyonunda yüzde 99’luk oran ile lider oldu.

Türkiye’yi yüzde 42.9 ile Macaristan takip ediyor. Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki gıda enflasyonun ortalaması ise yüzde 17.3 olarak gerçekleşirken, G7 ülkelerinde yüzde 12.7.

Ülkedeki gıda enflasyonuna dair yükselen tepkiler karşısında ilk açıklama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan eylül ayında yaptığı konuşmasında zincir marketleri işaret etti; “Bu beş tane zincir marketin topladığı ürünle piyasalar alt üst oluyor” dedi.

Yakın zamanda MHP lideri Devlet Bahçeli ise “Sürekli zam yapan zincir marketlerin FETÖ’yle irtibat ve ilişkisinin titizlikle araştırılması gerektiğine de inanıyoruz” cümleleriyle yüklendi.

MHP liderinin bu sözlerine Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı olan BİM CEO’su Galip Aykaç, “FETÖ örgütü ile bizi tehdit eden parti liderlerine söyleyeceklerimiz var. Bu ülkenin güzel insanları sizlerin yalanlarına hiçbir şekilde itibar etmediler” karşılığını verdi.

Tepkilerin büyümesiyle Aykaç, Gıda Perakendecileri Derneği Başkanlığı’ndan istifa etmek zorunda kaldı.

”İhale birilerine yıkılmak istendi ve gıda enflasyonundaki başarısızlığın sebebi zincir marketlermiş gibi gösterildi”

Euronews Türkçe’den Dilek Gül’e konuşan Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabri Burak Arzova, zincir marketlerin gıda enflasyonunun bir sonucu olmadığını, bunun temelinde çok başka sorunlar olduğunu ifade ediyor.

Arzova’ya göre bu sorunların çözümleri görmezden gelindi ve zincir marketler kurban seçildi.

”Bunun kökenine indiğimizde tarım politikalarında eksiklikler ve aksaklıklar olduğunu söylememiz gerekir. Ve bu da bugünün sorunu değil. Geçmiş yıllarda Türkiye’de enflasyon hep yüksek kalırken FAO gıda fiyatları küreselde hep düşük kaldı. Bunun arkasında daha az ve verimsiz üretmenizden kaynaklanan bir çok unsur var. Son yaşamış olduğumuz kur atakları, yüksek enflasyon döneminde özellikle gıda fiyatlarını arttırdı. Çünkü tohum fiyatları, gübre fiyatları arttı, köylünün mazotu şehirde kullandığımız aracınkisiyle aynı hale geldi. Dolayısıyla aslında üreticinin maliyeti anormal derece arttı. Tabi bu malların pazara getiriliş sürecinde lojistik anlamda yaşanan ciddi maliyetler de var. Bu kadar önemli bir mesele siyasi bir tartışmanın içinde kaldı ve bu ihale birilerine yıkılmak istendi. Gıda enflasyonundaki başarısızlığın sebebi bunlarmış gibi gösterildi.”

Prof. Dr. Sabri Burak Arzova, her ne kadar zincir marketlerin kendi aralarında bir rekabet olsa da fiyatların göreceli olarak daha düşük kalmasını sağladıkları kanaatinde.

”Bu marketler Türkiye geneline yayıldıkları için de fiyat farklılıkları çok oluşamıyor. Yani İstanbul’daki aldığınız bir ürün Ankara’da Hakkari’de aldığınız ürünün fiyatı ile hemen hemen aynıdır. Burada konuşmamız gereken mesele perakende yasasının bir türlü neden çıkmadığı üzerine olmalıdır. Yıllardır konuşuyoruz, hal yasasından bahsediyoruz. Oysa bu hükümet kadar güçlü hiç bir hükümet dönemi olmadı. İstedikleri anda çıkartabilirlerdi yasayı ama şu anda bunu yapmıyorlar ve yaşanan bir cadı avı.”

Enflasyonda gelinen noktanın zincir marketlere ihale edilmeye çalışıldığını söyleyen Prof. Dr. Sabri Burak Arzova, geçmişte enflasyon bu kadar yüksek değilken TÜİK’in fiyatları buralardan aldığını hatırlatıyor ve esas sorunu ise Türkiye’nin doğru bir tarım politikası olmamasına bağlıyor:

”Türkiye’nin doğru düzgün bir tarım politikasının olmaması demek; herkesin kafasına göre ektiği, teşviklerin verimli olmaması, zincirin içerisindeki aksamalar demektir. Zincir marketlere mal satan binlerce insan var, belirli vadelerle çalışıyorlar ve bu marketlerin bir kısmı da halka açık. O nedenle buraları yok edecek kadar önlem getirilmesi herkesi etkileyecektir. Aynı zamanda vatandaşı da derinden etkiler. Bu zincir marketlerin ne kadar satış yaptıkları devlet kayıtlarında mevcut. Kar oranları yüzde dört, beş oranında değişir. İstenildiğinde kontrol edilebilirdi demek ki yok. Onun için burada kurban olarak seçildiklerini düşünüyorum.”

Ekonomi yazarı Çetin Ünsalan ise geçmiş dönemlerde zincir marketlerin kontrolsüzce büyümelerine izin verilmesinden ötürü büyük haksızlıklar yaşandığını fakat durumun şimdilerde farklı olduğunu düşünenlerden.

Gıda zincirindeki artan maaliyetlerin ve enflasyonun göz ardı edildiğine dikkat çeken Ünsalan, ”Bu son tartışmada dernek başkanı doğruları söyledi. ‘Gelin, üretici ve tüketici fiyatları arasındaki maaliyetlere bakalım’ dedi ama işin bu kısmı tartışılmadı” diyor:

”Her piyasada fırsatçılık yapan vardır ve bu kısmı elbette tartışmaya açık değildir. Devletin zaten bulması gerekiyor. Özellikle KDV’lerin indirilmesi ile başlayan süreç ‘Fiyatları indirin’ baskısına dönüştü. Fakat fiyatlar fahiş karlardan çok, ürünlerin üretim sürecinden başlayan ve kimsenin para kazanamadığı maaliyetlerden kaynaklanıyor. Geriye dönüp baktığınızda eğer gerçekçi bir fırsatçılık aranıyorsa bütün maaliyetlerin raftan o ilk atılan gübreye kadar zincirleme olarak incelenmesi gerekiyor. O zaman fırsatçılık var mı yok mu ortaya çıkar.

Bu zincir incelenince görülecektir ki rafa gelene kadar neredeyse üçte bire yakın vergi, üretim maaliyetlerinin yüksekliği, nakliyesi ile ilgili yaşanan fireler ve bazı yolların mecburi tutuluyor olmasıdır. Tüm bunları gözardı edip, fiyatı düşür baskısı yapmak çok gerçekçi olmaz. Topu taca atmak olur. İşi bu kısmı ile tartıştığınızda maaliyetler ve enflasyon gündeme gelmiyor, getirilmiyor. Bu son tartışmada dernek başkanı doğruları söyledi. ‘Gelin, üretici ve tüketici fiyatları arasındaki maaliyetlere bakalım’ dedi ama işin bu kısmı tartışılmadı. Anlamsız şekilde mesele başka yerlere çekildi. Daha da garip olan bir sektör mensubu durumu anlattığı için afaroz edildi.”

Üretim desteklenmeden yapılan bu tartışmaların popülizmden ibaret olduğunu dile getiren ekonomi yazarı Çetin Ünsalan, fırsatçılığın market raflarından değil, muhasebe departmanlarından bulunabileceğini dile getiriyor:

”Genel piyasa yapısı içerisinde marketlerin bu piyasayı çok zedeledikleri, sıkıntı yarattıklarını biliyoruz. Ve tüm bunlar yapılırken desteklendilerini ve bir çok şeye de göz yumulduğunu da gördük. Ama bu son olayda mesele piyasa rekabetinden çok fiyatların keyfe keder mi artırıldığı yoksa maliyetten kaynaklı mı arttığının sorusunun yanıtıdır. Üretimi destekleyecek meseleleri konuşmadan gündemi bu şekilde tartıştırırsanız bunun adı populizmdir. Gerçekten markete gidip bir fırsatçılık var mı yok mu diye araştırırsanız bir kere market rafından bulamazsınız, zincire bakmanız gerekir. Ve de burada samimiyseniz bu işe muhasebe kısmında bakmalısınız.”

Yeni düzenleme ile zincir marketlerin ürün verileri bakanlığın sistemine aktarılacak

Gelinen son aşamada Ticaret Bakanlığı zincir marketlere yönelik yeni bir yönetmelik yayımladı. Buna göre tüketim malları satan ve şube sayısı 200’den fazla olan zincir marketler, satışa sundukları ürünlere ilişkin verileri Ticaret Bakanlığı’nın sistemine aktaracak. Resmi Gazete’de yer alan gerekçelere göre bu yönetmelikle ‘kamuoyunun aydınlatılması ve tüketicinin fiyat karşılaştırabilmesi’ amaçlanıyor.

Paylaşın