Kur Korumalı Mevduatta Vergi Düzenlemesi

İktidarın Türk Lirası’ndaki birikimleri kurdaki değişimlere karşı korumak için uyguladığı Kur Korumalı Mevduat’ta (KKM) yeni düzenlemeye gidildi. Düzenlemeye ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlandı.

Haber Merkezi / Resmi Gazete‘de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre kurumlar vergisi istisnası, yabancı paralar için de uygulanacak. Söz konusu istisna, şirketlerin 31 Mart tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralar itibarıyla hayata geçirilecek.

Kurumlar vergisi kanunu geçici 14. maddesiyle getirilen düzenleme, şirketlerin en az 3 ay vadeli KKM’den elde edilen kazançları, kur farkı kazançları ile faiz ve kâr payı kazançlarının kurumlar vergisinden muaf tutulmasına yönelik hükümler içeriyor.

Madde hükmü gereğince Cumhurbaşkanı’nın bu istisnayı 31 Aralık tarihine kadar her bir geçici vergi veya yıllık hesap dönemleri sonu itibarıyla kurumların bilançolarında yer alan yabancı paralar için ayrı ayrı veya birlikte uygulatmaya yetkisi bulunuyor.

Kur korumalı mevduat büyüyor

Toplam mevduat 10,3 trilyon liraya yükselirken bu kapsamda KKM hesaplarının büyüklüğü ise 1,9 trilyon lira oldu. Bunda faiz tavan sınırının da kaldırılması da etkili oldu. Bu sayede yük de kamudan bankalara kaydı.

Vazgeçilen vergilerle birlikte KKM’nin kamuya toplam maliyeti geçtiğimiz yıl 200 milyar lirayı aşmıştı.

KKM sonrası mevduat faizleri nasıl değişti?

2021 yılının son çeyreği dolar kurunda büyük iniş çıkışlara sahne oldu. 1 Kasım 2021’de 9,5 TL olan dolar satış kuru 21 Aralık 2021’de 17,5 liraya kadar çıktı. Erdoğan’ın açıkladığı KKM sistemi sonrasında 28 Aralık 2021’de dolar kuru 11,41 lirayı gördü.

Ancak bu tarihten sonra 15-18 lira bandında seyreden dolar kuru Nisan 2023’te 19 lirayı aşmış durumda. Türk lirasını dövize karşı korumak için çıkarılan KKM’nin maliyeti 2022 yılında toplam 92,5 milyar lira oldu. Uzmanlar bunun Türkiye için faiz gideri olduğunu savunuyor.

Türk lirasının döviz karşısında hızla değer kaybetmesi sonrası 20 Aralık 2021’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi uygulamaya konuldu. Düzenleme sonrası döviz kuru Türk lirası karşısında düştü. Ancak bu durum uzun sürmedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) KKM sonrası politika faizini düşürmeye devam etti. KKM sonrası mevduat faizleri de kademeli şekilde yükseldi.

TCMB politika faizi ile 1-3 ay vadeli mevduat faizine 2020 yılının başından itibaren bakıldığında birbirlerine yakın seyrettiği görülüyor. Ocak 2020’de politika faizi yüzde 11,25 iken mevduat faizinin aylık ortalaması yüzde 10,2’ydi. 2021 başında politika faizi yüzde 17 iken mevduat faizi de yüzde 17,53’tü.

Ekim 2021’de politika faizi yüzde 16 olurken bu ayın mevduat faizi ortalaması yüzde 17,8 gerçekleşti.

Ancak bu durum Türkiye’nin yeni ekonomi modeline geçtiği Kasım 2021 ve 20 Aralık 2021’de açıklanan KKM sistemi sonrası hızla değişmeye başladı. Birbirine yakın seyreden faiz oranları arasında fark olmaya başladı. Politika faizi düşerken mevduat faizi de yükseldi.

Ağustos 2022’de politika faizi yüzde 13’e inerken mevduat faizi yüzde 19,21 oldu. 2022 sonunda fark iyice açıldı. Politika faizi yüzde 9 iken mevduat faizi yüzde 23’e kadar çıktı. 15 Nisan 2023 itibariyle politika faizi yüzde 8,5’de seyrederken 1-3 ay vadeli mevduat faizi yüzde 28,96’ya yükseldi.

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi ve TCMB eski baş ekonomisti Hakan Kara sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Biri size ‘KKM sayesinde faizler artmadı’ derse bu grafiği gösterin” yorumunda bulundu.

Öte yandan Kara’nın bu paylaşımına bazı takipçileri KKM’nin ana sebep olmadığını iddia ederek itirazda bulundu.

Paylaşın

KKM Tarihi Zirvede, Rezervler Dipte

Türk Lirası karşısında yükselen dolar ve avronun yanı sıra bankalararası piyasa ile efektif döviz satışı arasındaki fark 1 lirayı aştı. Piyasadaki yabancı para hacmi 14 Nisan haftasında 2.2 milyar dolar düştü.

Aynı hafta kur korumalı mevduat ise 1.9 trilyon lira ile tarihi zirvesine ulaştı, net rezervler ise 25 haftanın dibini gördü. Buna karşın yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı da 14 Nisan haftasında 605 milyon dolar düştü.

Birbirine zıt işlemler gözlemlenmeye devam ederken uzmanlar “seçim belirsizliği nedeniyle yurtiçi talepte yükselişin devamının muhtemel olduğunu” vurguladı.

Ekonomi Gazetesi’nden Şebnem Turhan’ın haberine göre, Dolar ve Euro satışında bankalararası piyasa ile serbest piyasa ve bankaların satışlarında makas açılmaya devam ederken döviz piyasalarında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Kur korumalı mevduat 1.9 trilyon liraya yükselirken, net uluslararası rezervler 12 milyar dolara indi. Fiziki döviz talebi ise artıyor.

Türkiye ekonomisinde son dönemin en önemli konusu döviz kurları. TL karşısında yükselen dolar ve Euro’nun yanı sıra bankalararası piyasa ile efektif döviz satışı arasındaki fark 1 lirayı aştı. Öte yandan efektif döviz yani piyasadaki yabancı para hacminde de 14 Nisan haftasında 2.2 milyar dolar düşüş var. Aynı hafta kur korumalı mevduat ise 1.9 trilyon lira ile tarihi zirvesinde, net rezervler ise 25 haftanın dibinde.

Buna karşın yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı da 14 Nisan haftasında 605 milyon dolarlık düşüş var. Döviz piyasalarında birbirine zıt işlemler olmaya devam ederken uzmanlar seçim belirsizliği nedeniyle yurtiçi talepte yükselişin devamının muhtemel olduğunu vurguladı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 14 Nisan ile biten haftaya ilişkin verilerine göre bankalardaki kur korumalı mevduat hesabı hacmi 1 haftada 113.7 milyar lira artarak 1 trilyon 890 milyar 584 milyon liraya çıktı. Yani 98 milyar dolara ulaşıldı. 1 haftada 113.7 milyar liralık artış daha önce hiç gerçekleşmemişti.

Geçen yıl şubatta tüzel kişiler vergi avantajı sağlanarak KKM’ye dahil edildiğinde haftalık 85 milyar liranın üzerinde yükseliş 14 Nisan haftasına kadarki en yüksek artış idi. Geçen yıl sonuna göre KKM hesaplarında 475.3 milyar lira oldu. Güncel kur ile geçen yıl sonundan bu yana 24.5 milyar dolarlık artış var.

KKM’de faiz üst sınırının kaldırılması, bankalara TL’ye dönüşüm ve TL mevduat oranı hedefl eri konması KKM artışının bu kadar hızlı olmasının nedenlerini oluşturuyor. Bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre KKM hesaplarında dövizden dönüşlerde dolar cinsi yıllık faiz yüzde 30-35’leri buluyor.

KKM artmaya devam ederken yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı parite etkisinden arındırılmış olarak 14 Nisan haftasında 605 milyon dolar geriledi. Bu gerilemede 945 milyon dolarlık dolar cinsi döviz mevduatlarındaki düşüşün etkisi büyük. Euro ve altın hesaplarında pariteden arındırılmadığında artış yaşandı. Önceki haftalarda ise hem KKM hem de döviz mevduatları yükseliş yaşadı.

12 milyar dolarlık rezerv

Merkez Bankası haftalık para ve banka verileri 14 Nisan haftasında IMF tanımlı net uluslararası döviz rezervlerinde gerileme olduğuna işaret ediyor. Merkez Bankası verilerine göre 7 Nisan haftasında 13.8 milyar dolar olan net uluslararası rezervler 14 Nisan haftasında 12 milyar dolara indi. 1.8 milyar dolarlık düşüş yaşandı. Geçen yıl sonundan bu yana düşüş ise 15.5 milyar dolara ulaştı. Son 4 haftada net uluslararası döviz rezervleri 8 milyar dolar azaldı.

Merkez Bankası toplam rezervleri ise 14 Nisan haftasında bir önceki haftaya göre 428 milyon dolar artarak 121 milyar 531 milyon dolara yükseldi. Verilere göre, 14 Nisan itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 920 milyon dolar artışla 69 milyar 411 milyon dolara çıktı.

Brüt döviz rezervleri, 7 Nisan’da 68 milyar 491 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu. Söz konusu dönemde altın rezervleri ise 493 milyon dolar azalarak 52 milyar 612 milyon dolardan 52 milyar 119 milyon dolara indi. Böylece Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 14 Nisan haftasında bir önceki haftaya kıyasla 428 milyon dolar artışla 121 milyar 103 milyon dolardan 121 milyar 531 milyon dolara yükseldi.

Haberin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Yıl Sonu Dolar Beklentisi 23,15 TL

Merkez Bankası’nın Piyasa Katılımcıları Anketi’nde yıl sonu dolar/TL beklentisi 23,15 olurken, 12 ay sonrası dolar/TL beklentisi 23,52’den 24,08’e çıktı. Ankette yıl sonu enflasyon beklentisi ise yüzde 37,77 oldu.

Haber Merkezi / Ankette yıl sonu cari işlemler açığı beklentisi, 37,8 milyar dolara yükseltilirken, yıl sonu büyüme beklentisi ise yüzde 4,4’te sabit kaldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), reel ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 40 katılımcıyla gerçekleştirdiği 2023 yılı Nisan ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 37,72 iken, bu anket döneminde yüzde 37,77, 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 31,63 iken, bu anket döneminde yüzde 31,02, 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 17,91 ve yüzde 17,54 oldu.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 8,50 iken, bu anket döneminde yüzde 8,73’e yükseldi. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 8,50 oldu.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 22,91 TL iken, bu anket döneminde 23,15 TL, 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 23,52 TL iken, bu anket döneminde 24,08 TL’ye yükseldi.

Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 3,5
olurken, GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise yine bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 4,4 oldu.

Paylaşın

Döviz Piyasalarında 30 Yıl Önceki Senaryo Yaşanıyor

Serbest piyasada satış fiyatı 19,40’tan işlem gören dolar/TL aynı saatlerde kamu bankalarında 20 TL’den bazı özel bankalarda ise 20,44 seviyesinden işlem görüyor. Bankalarda artan marjların ardından daha fazla şirket ve bireysel yatırımcı Kapalıçarşı’daki döviz bürolarına yöneldi.

Kapalıçarşı’da da dolar/TL’nin 20,07 seviyesinden alıcı bulduğu görülüyor. Ekonomistler kurda 3 farklı fiyatın oluşmasının 30 yıl öncede yaşandığını ve vatandaşın dövize olan talebi bitmeden bu ayrışmanın olmaya devam edeceğini belirtiyor.

Bankaların döviz alış ve satış kotasyonları arasında fark 1 lirayı geçti. Bankacılık kaynakları gelişmeyi bankaların müşterileri için piyasadan döviz alımını saat 13.00’e kadar sınırlandırılması tavsiyesine dayandırırken döviz almak isteyen vatandaşın karşısına da hem farklı kur hem de alış ve satış kotasyonları arasında önemli bir fark oluşmaya başladı.

Bankacılara göre Merkez Bankası’nın bankalar üzerinden döviz talebini düşürmek için verdiği piyasadan döviz alımını saat 13:00’e kadar sınırlandırılması talimatının ardından bankalar arasında dövizde alış satış makasının daha çok açıldığı da anlatıldı.

Dünya gazetesinin haberine göre; serbest piyasada satış fiyatı 19,40’tan işlem gören dolar/TL aynı saatlerde kamu bankalarında 20 TL’den bazı özel bankalarda ise 20,44 seviyesinden işlem görüyor. Bankalarda artan marjların ardından daha fazla şirket ve bireysel yatırımcı Kapalıçarşı’daki döviz bürolarına yöneldi.

Kapalıçarşı’da da dolar/TL’nin 20,07 seviyesinden alıcı bulduğu görülüyor. Kapalıçarşı’da fiyatlarla ilgili konuştuğumuz ekonomistler kurda 3 farklı fiyatın oluşmasının 30 yıl öncede yaşandığını ve vatandaşın dövize olan talebi bitmeden bu ayrışmanın olmaya devam edeceğini belirtiyor.

“30 yıl önceki senaryo yaşanıyor”

Türkiye’nin ciddi bir cari açığı olduğunu söyleyen Tacirler Yatırım Yönetim Kurulu Danışmanı Mehmet Aşçıoğlu, bunun da döviz talebini artırdığını belirtti.

Kapalıçarşı ve bankalar arasında dövizin farklı fiyatlardan satılmasını da değerlendiren Aşçıoğlu, “Bundan 30 yıl önce gördüğümüz şeyleri görüyoruz. 1994 yılında da benzer şeyleri yaşamıştık. Seçimler yaklaştıkça döviz talebinde artış görüyoruz. Döviz talebi bitmeden bu durumun son bulacağını sanmıyorum” dedi.

Paylaşın

KKM Sonrası Mevduat Faizleri Nasıl Değişti?

2021 yılının son çeyreği dolar kurunda büyük iniş çıkışlara sahne oldu. 1 Kasım 2021’de 9,5 TL olan dolar satış kuru 21 Aralık 2021’de 17,5 liraya kadar çıktı. Erdoğan’ın açıkladığı KKM sistemi sonrasında 28 Aralık 2021’de dolar kuru 11,41 lirayı gördü.

Ancak bu tarihten sonra 15-18 lira bandında seyreden dolar kuru Nisan 2023’te 19 lirayı aşmış durumda. Türk lirasını dövize karşı korumak için çıkarılan KKM’nin maliyeti 2022 yılında toplam 92,5 milyar lira oldu. Uzmanlar bunun Türkiye için faiz gideri olduğunu savunuyor.

Türk lirasının döviz karşısında hızla değer kaybetmesi sonrası 20 Aralık 2021’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi uygulamaya konuldu. Düzenleme sonrası döviz kuru Türk lirası karşısında düştü. Ancak bu durum uzun sürmedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) KKM sonrası politika faizini düşürmeye devam etti. KKM sonrası mevduat faizleri de kademeli şekilde yükseldi.

TCMB politika faizi ile 1-3 ay vadeli mevduat faizine 2020 yılının başından itibaren bakıldığında birbirlerine yakın seyrettiği görülüyor. Ocak 2020’de politika faizi yüzde 11,25 iken mevduat faizinin aylık ortalaması yüzde 10,2’ydi. 2021 başında politika faizi yüzde 17 iken mevduat faizi de yüzde 17,53’tü.

Ekim 2021’de politika faizi yüzde 16 olurken bu ayın mevduat faizi ortalaması yüzde 17,8 gerçekleşti.

Ancak bu durum Türkiye’nin yeni ekonomi modeline geçtiği Kasım 2021 ve 20 Aralık 2021’de açıklanan KKM sistemi sonrası hızla değişmeye başladı. Birbirine yakın seyreden faiz oranları arasında fark olmaya başladı. Politika faizi düşerken mevduat faizi de yükseldi.

Ağustos 2022’de politika faizi yüzde 13’e inerken mevduat faizi yüzde 19,21 oldu. 2022 sonunda fark iyice açıldı. Politika faizi yüzde 9 iken mevduat faizi yüzde 23’e kadar çıktı. 15 Nisan 2023 itibariyle politika faizi yüzde 8,5’de seyrederken 1-3 ay vadeli mevduat faizi yüzde 28,96’ya yükseldi.

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi ve TCMB eski baş ekonomisti Hakan Kara sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Biri size ‘KKM sayesinde faizler artmadı’ derse bu grafiği gösterin” yorumunda bulundu.

Öte yandan Kara’nın bu paylaşımına bazı takipçileri KKM’nin ana sebep olmadığını iddia ederek itirazda bulundu.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

J. P. Morgan’dan Dolar Tahmini: Seçimden Sonra Dolar 30 Liraya Yaklaşabilir

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine haftalar kala, dünya basını da seçimler ve muhtemel sonuçlarını değerlendirmeye devam ediyor. J. P. Morgan Türk Lirası’nın 14 Mayıs’taki seçimlerden sonra hızla değer kaybedebileceği ve 1 doların 30 TL’ye yaklaşabileceği tahmininde bulundu.

Londra merkezli haber ajansı Reuters’ın konuya ilişkin haberinde seçimlerin yabancı yatırımcı için de dönüm noktası niteliği taşıdığı yorumu yapıldı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli yatırım bankası J. P. Morgan’ın öngörülerini aktaran haberde, Türkiye’de çekişmeli geçeceği tahmin edilen cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin, sonuçların yaratacağı etki bakımından ülkede son 100 yılın en önemli seçimlerinden biri olarak görüldüğü kaydedildi.

Seçimlerin, hem enflasyondan kaynaklı hayat pahalılığı krizinden etkilenen Türkler hem de son yıllarda piyasalardaki çalkantı nedeniyle çoğu ülkeden ayrılan yabancı yatırımcılar için dönüm noktası niteliği taşıdığı yorumu yapıldı.

Habere göre, J. P. Morgan uzmanları sonuçlardan bağımsız olarak makro düzenlemelerin beklendiğini söyledi; ancak enflasyonu düşürmek için faiz oranlarının arttırılması gibi daha geleneksel politikalara ne kadar bağlı kalınacağı konusunda iki farklı senaryo ortaya koydu.

Uzmanlar, ekonomide geleneksel politikalara güçlü şekilde bağlı kalınması durumunda nihai olarak ülkede doların 24-25 liradan işlem görebileceği ve yıl sonunda 26’ya çıkabileceğini öngörüyor. Şu anda dolar 19 TL civarında işlem görüyor.

Ekonomide borçlanma maliyetlerini arttıran gösterge olan devlet tahvili getirilerinin de yüzde 25’e çıkabileceği tahmin ediliyor.

J. P. Morgan uzmanlarına göre, seçimler öncesindeki büyük teşvik paketlerinin baskısıyla lira başlangıçta değer kaybedecek. Bu öngörüye göre mali baskı hafifledikçe yerel halk döviz portföyünü arttırırken, yabancıların piyasaya girmek için Türk lirasının değer kazanmasını bekleyeceği tahmin ediliyor.

Haberde ele alınan bir diğer olasılık, seçimden sonra ekonomide daha geleneksel, yani ekonomi çevrelerinde genel kabul gören politikalara geçişin daha zayıf olduğu bir durum.

Uzmanlar böyle bir durumda doların yıl sonuna kadar 30TL’den işlem görmeye başlamasının olası olduğu görüşünde.

J. P. Morgan uzmanları, bu durumda taktiksel bir değerlendirme yapılması gerekeceğini ve piyasadaki dalgalanmanın artmasını beklediklerini söyledi.

En iyimser durumda bile enflasyonu azaltmaya giden yolun uzun olması bekleniyor. J. P. Morgan, Merkez Bankası’nın da döviz rezervlerini yeniden inşa etmeyi hedefleyeceğini belirtiyor.

Uzmanlara göre geleneksel makro ekonomik politikalara “ılımlı” bir dönüş, tek başına sermaye girişini teşvik etmeye yetmeyebilir ve bu durumda lira daha uzun süre değer kaybedebilir.

Geleneksel makro ekonomik politikalar uzmanlar tarafından, yavaş kredi büyümesi hızı, mali baskı seviyesinin azalması ve döviz rezervlerinin yeniden inşa edilmesi için yol haritası oluşturulması gibi adımlarla tanımlanıyor.

Uzmanlar fiyatlara ve Türkiye’nin en çok ticaret yaptığı ülkelerin para birimleri karşısında değerine dayanan TL’nin reel efektif döviz kurunun (REER), şu anda “adil değerinin” yaklaşık yüzde 32 altında olduğu tahminini yapıyor.

J. P. Morgan’a göre geleneksel makro ekonomik politikalara dönüş senaryosu, lirayı reel değer kazanma eğilimine sokarak rayiç değerine geri çekebilir.

Uzmanlar, “Ancak başlangıçtaki reel değer artışını esas olarak fiyatlar yönlendirecek ve spot dövizin değer kazanmasıysa çok mümkün olmayacak” diyor.

Reuters geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı AK Parti seçim beyannamesine ilişkin hazırladığı haberde, beyannamede geleneksel politikalara dönüşe doğrudan bir atıf olmadığını; beyannamede düşük faiz politikasının, reel sektöre yatırım yapan girişimciler ve istihdam yaratılması için itici güç olduğunun belirtildiğini aktarmıştı.

İngiliz haber ajansı 22 Mart tarihli haberinde, Türkiye’de seçimden sonra kimin iktidara geleceğinden ve uygulanacak politikalardan bağımsız olarak, ekonomideki sorunların çözümünün kolay olmadığı yönünde bir uzman görüşüne yer vermişti.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Piyasalar Gergin: Bankalar Ödüllü Döviz Kampanyası Başlattı

Faiz, döviz ve altın yeni rekorları görülürken, bankacılık sektörü kaynakları bazı bankaların şubelere gönderdikleri yazı ile ödüllü efektif döviz kampanyası başlattıklarını dile getirdi.

Bunun sebebini Merkez Bankası’na yakın kaynaklar TL dönüşüm oranı hedefini yakalamak olabileceğini belirtirken mart sonunda getirilen düzenlemeyle bankacılık sektörünün 28 Nisan’a kadar yüzde 5 dönüşüm oranı hedefini yakalaması gerekiyor.

Türkiye’de döviz kurlarında son günlerde hızlanan yukarı yönlü hareketler yaşanıyor. Dolar/TL 19.38, Euro/TL 21.42 seviyelerini gördü.

Dövize olan hem bireysel hem de kurumsal talep artarken bankacılık sektörü bir yandan bu taleplere yetişmeye bir yandan da 28 Nisan’a kadar yüzde 5 yabancı para mevduatından TL’ye dönüşüm oranı hedefini yakalama derdinde.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın yazısına göre bazı bankalarda efektif döviz alım kampanyaları başladı.

Çalışanlarını motive ederek yastık altı ve kasalardaki dövizi kazanmaya çalışan bankacılık sektörü daha önce Merkez Bankası’nın yasakladığı ancak sonrasında gevşettiği kur korumalı mevduat (KKM) faizi artı prim uygulamasına da geri döndü.

Kaynakların verdiği bilgiye göre bu sayede kazanılan dövizden dönüşlü KKM hesaplarında yıllık faiz oranı dolar cinsinden yüzde 30-35’lere çıkıyor.

Bankacılık sektörü kaynakları bazı bankaların şubelere gönderdikleri yazı ile ödüllü efektif döviz kampanyası başlattıklarını dile getirdi.

Bunun sebebini Merkez Bankası’na yakın kaynaklar TL dönüşüm oranı hedefini yakalamak olabileceğini belirtirken mart sonunda getirilen düzenlemeyle bankacılık sektörünün 28 Nisan’a kadar yüzde 5 dönüşüm oranı hedefini yakalaması gerekiyor.

Tüketici kredileri 1.3 trilyon liraya çıktı

Bu arada Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) haftalık bültene göre, sektörün kredi hacmi 7 Nisan itibarıyla 101 milyar 992 milyon lira artarak 8 trilyon 618 milyar 443 milyon liraya çıktı. Bankacılık sektöründeki toplam mevduat (bankalararası dahil), geçen hafta 153 milyar 724 milyon lira arttı.

Söz konusu haftada yüzde 1,54 artan bankacılık sektörü toplam mevduatı, 10 trilyon 112 milyar 487 milyon lira oldu. Verilere göre, tüketici kredileri tutarı, 7 Nisan itibarıyla 7 milyar 867 milyon lira artışla 1 trilyon 280 milyar 80 milyon liraya yükseldi.

Paylaşın

Bankalara ‘Döviz’ Talimatı: Türk Lirasına Dönüşümü Hedefleyin

Bankalara en az yüzde 60 oranında Türk Lirası cinsi mevduat hedefi getiren Merkez Bankası’nın, sektör temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantıda ve ayrı ayrı gerçekleştirdiği görüşmelerde bankacılık sektörüne verdiği mesajlar arasında “Döviz talebi oluşturacak uygulamalardan kaçının” ve “dövizden her ay TL’ye dönüşüme odaklanın” mesajları öne çıktı.

Merkez Bankası’nın piyasa verdiği diğer öne çıkan mesajı da, “Döviz piyasasında talep oluşturduktan sonra yaptıklarımızın kıymeti olmaz”, “Düzenlemelerin etrafından dolanarak yine döviz talebi oluşturacak uygulamalar, yeni düzenlemeler ile engellenmeden önce kendiniz kaçının” oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), son haftalarda bankalara seçim öncesi döviz talebi yaratabilecek adımlardan kaçınmaları çağrısında bulunduğu bildirildi.

Reuters’ın bankacılara dayandırdığı haberine göre TCMB, daha ziyade döviz mevduatlarının aylık yüzde 5’i kadar bir kısmının liraya dönüştürülmesi gibi hedeflere odaklanması çağrısında bulundu.

On binlerce insanın hayatını kaybettiği 6 Şubat depreminden bu yana Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 2,4 değer kaybetti, seçimler yaklaştıkça düşüş trendi de devam ediyor.

Merkez Bankası geçen hafta dolarsızlaştırma (liralaşma stratejisi) hedefini destekleyecek adımlar atarak, bankaların TL mevduatlarının toplam mevduatlarının yüzde 50’si ile yüzde 60’ı arasında olması halinde bulundurmaları gereken menkul kıymet tesisi ve zorunlu karşılıklarda düzenlemeler yapmıştı.

Buna göre, yabancı para mevduat/katılım fonlarından Türk lirası mevduat/katılım fonlarına dönüşüm oranlarının hesaplanmasında gelecek altı aya yönelik hesaplamalarda 31 Mart 2023 tarihi esas alınacağı, Türk lirası mevduatların/katılım fonlarının payı yüzde 70’i aşan bankalara ise kredi faizine göre makro ihtiyati tedbirlerde muafiyet sağlanacağı bildirilmişti.

Ayrıca, Türk lirası mevduatların/katılım fonlarının payı yüzde 60’ın altında kalan bankaların yabancı para zorunlu karşılık oranı yükümlülüklerine tüm vadelerde 5 puan ilave edileceği duyurulmuştu.

2023 yılının ilk yarısı için mevduatta liralaşma hedefi yüzde 60 olarak belirlenmişti. Bankacılar, sektörün neredeyse tamamının yeni belirlenen yüzde 60 dönüşüm oranının üzerinde ya da buna yakın olduğunu tahmin ediyor.

Reuters’ın haberine göre, tüm bankalarin dövizi li̇raya dönüştürmek i̇çi̇n aylık hedefleri̇ bulunuyor.

Merkez Bankası yüksek enflasyona rağmen faiz oranlarını düşürmek gibi alışılmışın dışında bir politika izlerken yetkililer de son yıllarda döviz piyasasını baskı altına almak ve döviz varlıklarını önlemek için adımlar attı.

Konuya vakıf bir bankacı, Merkez Bankası’nın kredi kuruluşlarından “foreks talebi yaratacak önlemlerden kaçınmalarını ve mevduatların her ay dövizden Türk lirasına çevrilmesine odaklanmalarını” istediğini söyledi.

TCMB, konuya ilişkin yorum yapmazken kaynaklar da isimlerinin açıklanmasını istemedi.

Özel sektörden bir kaynak, tüm bankaların dönüşümü gerçekleştirmesi halinde Merkez Bankası’nın bu kanallar aracılığıyla gelecek altı ay boyunca her ay 5 milyar dolara kadar net rezerv katkısı alabileceğini hesapladığını ancak pratikte rezervlere katkının daha düşük olacağını söyledi.

Geçen yıl dolar karşısında yüzde 30, ve 2021’de yüzde 44 değer kaybeden Türk lirası, bugün (12 Nisan) 19,31 seviyesinde. Ancak yabancı kurumlar dahil birçok bankacı, liranın adil değerini (rayiç değerini) 23-25 aralığında görüyor.

Bankacılara göre seçim sonrasında liranın zayıflayacağı beklentisi bile tek başına döviz talebi yaratmaya yetiyor.

Bir başka bankacı ise Merkez Bankası’nın mesajlarının kredi verenlere (bankalara) gelecek aylarda forex (döviz) politikası önünde engel oluşturmamaları için bir uyarı olarak algılandığını söyledi.

Merkez Bankası ithalat ödemeleri için döviz ihtiyacını ihracat gelirleriyle karşılayabilirken, yerel döviz talebi, bankaların enflasyonun çok altında faiz ödeyen hazine bonoları satın almasını zorunlu kılmak gibi düzenlemelerle kısıtlanıyor.

Sektörün elinde bulundurması gereken uzun vadeli, düşük faizli hazine bonolarının hacmi 350 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bankacılık sektörü de seçim sonrası olası kur ve faiz şoklarına karşı stres testleri yapmaya başladı.

Şu anda bankaların yüksek hacimli TL mevduatları için sunduğu faiz oranı yüzde 32-33 civarında. Yatırım odaklı kredilerin faiz oranları tek haneli rakamlara yakın olsa da işletmeler bu tür kredilere erişememekten şikayetçi.

Paylaşın

Dikkat Çeken Dolar Tahmini: 2023 Sonunda 26 TL

Capital Economics Kıdemli Gelişen Piyasalar Ekonomisti Liam Peach, “Türkiye ekonomisinin, seçim sonuçlarından bağımsız olarak, lirada çok büyük bir değer kaybı olmadan dengeye gelmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Liam Peach, Dolar/TL’nin 2023 sonunda 26 liraya, 2024 sonunda ise 32 liraya yükselebileceğini öngördüklerini aktardı.

Yabancı ekonomistlere göre Türkiye’de iktidarın değişeceğine yönelik “umut”, Batı’da hissedilenden daha fazla. Muhtemel bir değişimde ise politikaların iyileşmesi konusunda beklenti yüksek. Döviz kuru için biraz daha zamana ihtiyaç var.

Independent Türkçe’den Gökçen Tuncer, Capital Economics Kıdemli Gelişen Piyasalar Ekonomisti Liam Peach’in dolar tahminlerine yer verdiği bir yazı kaleme aldı. Yazıda 2023 ve 2024 sonu dolar tahminlerine yer verildi.

Türkiye’nin makroekonomik dengesizliklerinin giderek derinleştiğini ve bu durumu yönetmenin yıllar alacağını söyleyen Capital Economics Kıdemli Gelişen Piyasalar Ekonomisti, “Muhalefetin zaferi Türkiye’nin finansal piyasalarına bir canlanma getirebilir, özel sermaye akışı dalgası yaratabilir. Ancak diğer yandan bu canlanma hızlı şekilde yok olabilir. Reform süreci kararlılıkla hayata geçene kadar, Türkiye büyük yatırım akımlarının olmasında bir tereddüt yaşayabilir” dedi.

Peach sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna ek olarak, Türkiye ekonomisinin, seçim sonuçlarından bağımsız olarak, lirada çok büyük bir değer kaybı olmadan dengeye gelmesi gerektiğini düşünüyoruz.” Peach Dolar/TL’nin 2023 sonunda 26 liraya, 2024 sonunda ise 32 liraya yükselebileceğini öngördüklerini aktardı.

Yazıda görüşlerine yer verilen gelişen piyasalar ekonomisti Timothy Ash ise kendi blogunda yer alan yazısında “Muhalefetin kazanmasıyla hızlı bir şekilde ortodoks politikalara geçileceğini ve 2023’ün ikinci yarısında gelişen piyasaların en iyi hikayelerinden birinin yazılabileceğini söyledi.

Timothy Ash’e göre ekonomi yönetimi için kamuoyunda ismi öne çıkan muhalefet temsilcileri “güvenilir, ortodoks ve piyasa tarafından biliniyor.”

İYİ Parti’den Bilge Yılmaz’ın DEVA’dan Ali Babacan ve İbrahim Çanakçı ikilisini örnek veren Ash, Merkez Bankası yönetiminde yer alması muhtemel kişiler olarak da TCMB Eski Baş Danışmanı Hakan Kara ve Citibank yöneticilerinden İlker Domaç’ın ismini verdi:

“Muhalefetin kazanması durumunda bence bu ekip, hızlıca para politikasını normalleştirmeye başlayacaktır. Faiz oranları en az yüzde 25-30 seviyesine çıkarılabilir. Kredibilitelerinin yüksek olması nedeniyle piyasa onlara güvenecektir.”

Paylaşın

HSCB, Yıl Sonu Dolar Beklentisini 24 Lira Düzeyine Yükseltti

Birleşik Krallık merkezli çok uluslu yatırım bankası HSCB, daha önce 21 olarak açıkladığı yıl sonu dolar/TL beklentisini 24 düzeyine çıkardı. HSBC, Türk lirasının seçim sonucundan bağımsız olarak zayıflayacağı tahmininde bulundu.

Daha önce yılın ikinci çeyreği için 19,5 tahminini paylaşan banka bu tahminini 20 seviyesine çıkardı. Üçüncü çeyreğin sonu itibariyle bankanın dolar/TL beklentisi 20’den 23’e yükseldi. Yıl sonu dolar/TL beklentisi ise 21’den 24’e çıkarıldı.

BloombergHT’de yer alan habere göre HSBC de Morgan Stanley gibi seçim sonuçları nasıl olursa olsun Türk lirasının zayıflamasının olası olduğuna dikkat çekti.

HSBC CEEEMEA Bölgesi Kur Stratejisti Murat Toprak bozulan temeller ve TL’nin aşırı değerlendiğine dair işaretlerin kurda bankanın daha önce öngördüğünden daha geniş bir düzeltmeye yol açabileceğini belirtti.

Raporda Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin ekonomi ve para politikasında, Türk lirasının orta ve uzun vadeli görünümünde etkili olabilecek değişiklikler yaratabileceğinin altı çizildi.

Türk lirasının döngüsel ve yapısal kırılganlıklarının ortada olduğunu dikkat çeken banka, daha önce hazırladıkları birçok raporda vurguladıkları gibi yüksek negatif faizin, yüksek cari açığın, düzenli sermaye akışlarının yaşanmamasının, düşük Döviz rezervlerinin ve liralaşma politikasının sürdürülebilirliğine ilişkin risklerin Türk lirası için öne çıkan zorluklar olduğunu belirtti.

Daha önce yılın ikinci çeyreği için 19,5 tahminini paylaşan banka bu tahminini 20 seviyesine çıkardı. Üçüncü çeyreğin sonu itibariyle bankanın dolar/TL beklentisi 20’den 23’e yükseldi. Yıl sonu dolar/TL beklentisi ise 21’den 24’e çıkarıldı.

Banka raporunda, zayıf temeller göz önünde bulundurulduğunda, bu değerlemenin, dolar/TL’deki görece uzun istikrar döneminden sonra, Türk lirasının görünümünü değerlendirmek için iyi bir araç olduğunu belirtti.

Banka kurda Ağustos 2022’den bu yana yavaş bir yükseliş ve baskılanmış tarihsel volatilite ile karakterize edilen yeni bir rejim olduğunu belirtirken, böyle bir rejimin yüksek enflasyon bağlamında Türk lirasının değerlemesi üzerinde sonuçları olduğunu ifade etti.

Raporda geçen yılın Ağustos ayından bu yana, Türkiye’de enflasyonun önemli ölçüde arttığı dönemde nominal efektif döviz kurunun yüzde 6,5 oranında azaldığı, aynı dönemde TÜFE’nin yaklaşık yüzde 25 artmış olmasının, kur ve enflasyon arasındaki dinamiklerdeki güçlü farklılıklar olduğuna işaret ettiği vurgulandı.

Paylaşın