Merkez Bankası Rezervleri Bir Haftada 7,3 Milyar Dolar Eridi

20 aralık ile biten haftada Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri önceki haftaya göre 7,3 milyar dolar gerileyerek 156,2 milyar dolar seviyesine düştü. Toplam rezervler bir hafta önce 163,5 milyar dolar seviyesindeydi.

Haber Merkezi / Aynı hafta Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları yaklaşık 17 milyar azalarak 1,16 trilyon liranın altına geriledi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 20 aralık ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı. Buna göre 20 aralık haftasında toplam rezervler 156,2 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta brüt rezervler 163,5 milyar dolarla rekor seviyeye yükselmişti.

Bankanın net rezerv göstergelerinde de de kayda değer düşüşler görüldü. Buna göre net rezervler 61,8 milyar dolar oldu. Önceki hafta net rezervler 65,5 milyar dolardı. Swap hariç net rezervler de 50 milyar dolardan 46,5 milyar dolara geriledi.

Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre, kur korumalı TL mevduat ve katılma hesapları 1 trilyon 169,5 milyar TL’den 1 trilyon 153,5 milyar TL’ye geriledi. Geçen hafta 1,7 trilyon lira seviyesinde olan KKM hesapları bu hafta 1,5 trilyon lira seviyesine geriledi.

Aynı haftada krediler 15 trilyon 640,2 milyar TL’den 15 trilyon 638,3 milyar TL’ye, mevduat 18 trilyon 551,3 milyar TL’den 18 trilyon 544,4 milyar TL’ye geriledi.

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat 1,16 Trilyon Liranın Altına Geriledi

20 aralık ile biten haftada Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları 17 milyar azalarak 1,16 trilyon liranın altına geriledi. 13 aralık haftasında KKM’de 13,5 milyar liralık gerileme görülmüştü.

Haber Merkezi / Aynı hafta Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri önceki haftaya göre 7,3 milyar dolar gerileyerek 156,2 milyar dolar seviyesine düştü.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre, kur korumalı TL mevduat ve katılma hesapları 1 trilyon 169,5 milyar TL’den 1 trilyon 153,5 milyar TL’ye geriledi. Geçen hafta 1,7 trilyon lira seviyesinde olan KKM hesapları bu hafta 1,5 trilyon lira seviyesine geriledi.

Aynı haftada krediler 15 trilyon 640,2 milyar TL’den 15 trilyon 638,3 milyar TL’ye, mevduat 18 trilyon 551,3 milyar TL’den 18 trilyon 544,4 milyar TL’ye geriledi.

Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 20 aralık ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı. Buna göre 20 aralık haftasında toplam rezervler 156,2 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta brüt rezervler 163,5 milyar dolarla rekor seviyeye yükselmişti.

Bankanın net rezerv göstergelerinde de de kayda değer düşüşler görüldü. Buna göre net rezervler 61,8 milyar dolar oldu. Önceki hafta net rezervler 65,5 milyar dolardı. Swap hariç net rezervler de 50 milyar dolardan 46,5 milyar dolara geriledi.

Paylaşın

Ekonomistlerden Faiz Yorumu: İkinci Nas Dönemli Hayırlı Olsun

Ekonomist Tunç Şatıroğlu Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 47,5’e çekmesine ilişkin yaptığı değerlendirmede, “2. Nas dönemli hayırlı olsun” dedi.

Haber Merkezi / Bankanın faiz kararına ilişkin ekonomist İris Cibre ise, “250 indirip koridoru daraltmak ne demek? Şahin indirim” ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 47,5’e çekti

Merkez Bankası’nın faizi yüzde 47,5’e çekmesiyle birlikte ekonomistler açıklamalarda bulundu. Karara ilişkin ekonomistlerin açıklamaları şöyle:

İktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Şükürler olsun,Merkez Bankası,”nas ne diyorsa” onu yapmaya başladı, politika faizini 250 baz puan düşürdü!

Ekonomist İris Cibre: 250 indirip koridoru daraltmak ne demek? Şahin indirim. Bankaların likidite fazla olduğunda borçlanma faizini 46%’da tutuyorsunuz. Eğer 3 puanda kalsaydı 44,5%’a kadar inebilir demek olurdu. Bu da mevduat ve ppf faizlerini daha aşağı çekerdi. Bunu engellemek için koridor daraltıldı. İndirim sürecine girileceği zaten belliydi. Mümkün olan en doğru şekilde yapıldığını düşünüyorum.

Ekonomist Tunç Şatıroğlu: Enflasyon lobisinin istediği oldu. Böylelikle dün istediğini alan lobi bugün de beklediğim gibi istediğini almış oldu. 2025 sonu enflasyonunda %21 hedefinden ve tek haneli enflasyon hedefinden de vazgeçildi. Programın enflasyon kısmı çöktü. 2. Nas dönemli hayırlı olsun.

Eski Merkez Bankası (TCMB) Başekonomisti Hakan Kara: Merkez Bankasından 250 baz puan indirim ve temkinli/iyimser iletişim geldi. Mevcut kısıtlarda bana göre gayet makul ve dengeli bir başlangıç yaptılar. Emeği geçenleri tebrik ediyorum.

Bana göre Merkez Bankası elinden geleni yapıyor. Bundan sonra top diğer politikalarda. Harcama artış hızını, kamu tarafından belirlenen fiyatları, siyasi sahipliğin derecesini ve kritik kurumlara dair düzenlemeleri yakında izlemenizi öneririm.

Ekonomist Banu Kıvcı Tokalı: TCMB’nin 250 baz puan faiz indiriminin, toplantı öncesinde yeniden şekillenen piyasa beklentileriyle uyumlu olduğunu söyleyebiliriz. Gelecek kararlarla ilgili olarak, veriye bağlı, her toplantıda değerlendirilecek bir görünüm mevcut.

Dr. Burcu Aydın: TCMB faiz indirimine gitti. Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını %50’den %47,5’e indirmeye gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 150 baz puanlık bir marj ile belirlemeye karar verdi.

Prof. Dr. Serap Durusoy: PPK metninde maliye politikasının esgüdümüne vurgu yapıyor. 250 baz puan ile şahin bir faiz indirimi yapıldı. Hem asgari ücret hem de 2025’deki toplantı sayısının 8’e inmesi bu kararda etkili olmuş görünüyor. Metin enflasyon konusunda oldukça iyimser.

Uğur Gürses: Banka politika faizini yüzde 47.5’e düşürürken, faiz koridorunu ise 1.5 puana düşürdü. Likiditeyi ‘saatli bomba’ gibi gecelik vade etrafında tutmanın ne yararı olacak merak ediyorum?

Nesrin Nas: Ekonomi yönetimi öncelikle algıyı yönetmeye çalışıyor. İşler sandığınızdan daha iyi demeye çalışıyor. Şu anda mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon öngörümüz olan 1.5’un üzerinde olsa da (Kasım ayında manşet yüzde 2,24, mevsimsellikten arındırılmış yüzde 2,93 oldu) işler yolunda gidiyor algısını yaratmaya çalışıyor. Erdoğan’ın isteği de buydu zaten. Asgari ücreti de yüzde 30 zamla açıklamalarıyla faiz indirimi sinyalini vermişlerdi. Kaldı ki, son Kasım toplantısında da MB faizi yüzde 50’de bırakırken indirim sinyalini vermişti.

Yalçın Karatepe: Sermayenin talepleri bir bir karşılanıyor; asgari ücret enflasyonun çok çok altında artırılırken faizler de 250 puan indirildi.

Merkez Bankası, mart ayında politika faizini yüzde 50’ye yükseltmiş ve sonraki 9 toplantıda sabit tutulmasına karar vermişti. Merkez Bankası, en son faizi Şubat 2023’te yüzde 9,5’ten yüzde 8,5’e indirmişti.

Merkez Bankası, gelecek yıl izlenecek politikalara dair bir yol haritası niteliği taşıyan 2025 Yılı Para Politikası’nı 25 Aralık’ta yayımladı. Buna göre 2025’te Para Politikası Kurulu (PPK) açıklanacak takvim çerçevesinde 8 toplantı yapacak. Ekonomistlerin 2025 yıl sonu politika faizi beklentilerinin ortalaması ise yüzde 29,50.

Paylaşın

Merkez Bankası Politika Faizini 47,50’ye Çekti

Merkez Bankası (TCMB), politika faizini bu ay yüzde 47,50’ye çekme kararı aldı. Merkez Bankası (TCMB), son sekiz ayda politika faizini yüzde 50’de sabit tutma kararı vermişti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılının Haziran ayında 650, Temmuz ayında 250, Ağustos ayında 750, Eylül ayında 500, Ekim ve Kasım aylarında da 500’er, 2024 yılının Aralık ve Ocak aylarında 250’şer olmak üzere 8 toplantıda toplam 3 bin 650 baz puan faiz artırmıştı.

Şubat ayındaki yılın ikinci faiz kararında faizin sabit tutulması ile toplam 3 bin 650 baz puan faiz artış serisi devam etti. Mart ayında faiz 500 baz puan arttırılarak politika faizi yüzde 50’ye çıkarıldı. Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım ayında ise politika faizi sabit tutuldu. Merkez Bankası, toplamda 4 bin 150 baz puanlık faiz artışı yaptı.

Merkez Bankası, gelecek yıl izlenecek politikalara dair bir yol haritası niteliği taşıyan 2025 Yılı Para Politikası’nı 25 Aralık’ta yayımladı. Buna göre 2025’te Para Politikası Kurulu (PPK) açıklanacak takvim çerçevesinde 8 toplantı yapacak. Ekonomistlerin 2025 yıl sonu politika faizi beklentilerinin ortalaması ise yüzde 29,50.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Fatih Karahan başkanlığında toplandı. Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 47,50’ye çekme kararı aldı.

Merkez Bankası (TCMB) tarafından karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Enflasyonun ana eğilimi kasım ayında yataya yakın seyretmiştir. Öncü veriler aralık ayında ana eğilimde düşüşe işaret etmektedir.  Son çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamayı sürdürerek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde bulunduğunu göstermektedir.

Temel mal enflasyonu düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonundaki iyileşme belirginleşmektedir. İşlenmemiş gıda enflasyonu önceki iki aydaki yüksek seyrin ardından aralık ayında ılımlı görünmektedir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.

Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmekte ve dezenflasyon sürecini güçlendirmektedir. Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir.

Bu doğrultuda, politika faizinin seviyesi, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul, kararlarını enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla alacaktır. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır.

Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.

Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.”

Paylaşın

İstanbul’da Yaşamanın Aylık Maliyeti Son Dört Yılda Yüzde 977 Arttı

İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti son 4 yılda yüzde 977 arttı. 2020 yılının aksım ayında 7 bin 749 lira olan yaşam maliyeti, bu yılın kasım ayında 73 bin 739 oldu.

Haber Merkezi / İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) kasım ayına ilişkin “İstanbul’da Yaşam Maliyeti” araştırmasının sonuçları paylaşıldı. İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti kasım ayında bir önceki aya göre, 2 bin 308 lira aratarak 73 bin 739 lira oldu.

Öte yandan İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti son 4 yılda yüzde 977 arttı. 2020 yılının kasım ayında 7 bin 749 lira olan yaşam maliyeti, bu yılın kasım ayında 73 bin 739 oldu.

İPA Başkanı Buğra Gökce, verilere ilişkin yaptığı değerlendirmede, “2020 yılı Kasım ayında İstanbul’da 3 asgari ücretle yaşam maliyeti karşılanabiliyorken, bugün 4,5 asgari ücretle yaşam maliyeti ancak karşılanabiliyor” ifadelerini kullandı.

“Yaşam maliyeti ile alınan ücretler arasındaki fark açıldı” vurgusunu yapan Gökce, şunları söyledi: “Asgari ücretlinin maaşının neredeyse yarısı eridi! Yani asgari ücretli 4 yıl çalıştı, çabaladı, emek verdi, ter akıttı ama 4 yıl önce mutfağına aldığı kadar ekmeği, eti, sebzeyi şimdi alamıyor, bugün 4 yıl öncesinden de kötü bir şekilde yaşıyor.”

İstanbul’un enflasyonu yüzde 57,99

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2024 Kasım Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıkladı. Buna göre; Kasım ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 3,07, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 2,68 oranında arttı.

2023 Kasım ayına göre 2024 Kasım ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 57,99, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 42,72 olarak gerçekleşmiştir.

Kasım 2024’te Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Giyim Harcamaları grubunda yüzde 5,65, Konut Harcamaları grubunda yüzde 5,25, Gıda Harcamaları grubunda yüzde 3,28, Ev Eşyası Harcamaları grubunda yüzde 1,54, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamaları grubunda yüzde 1,08, Diğer Harcamalar grubunda yüzde 0,15 artış; Ulaştırma ve Haberleşme Harcamaları grubunda yüzde -0,81, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamaları grubunda yüzde -1,27 azalış izlendi.

Kasım 2024’te Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; İşlenmemiş Maddeler grubunda yüzde 8,08, İnşaat Malzemeleri grubunda yüzde 5,44, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 2,41, Madenler grubunda yüzde 1,01, Yakacak ve Enerji Maddeleri grubunda yüzde 0,55 artış; Kimyevi Maddeler grubunda yüzde -7,57 azalış izlenmiştir. Mensucat grubunda ise fiyat değişimi gözlemlendi.

Paylaşın

Mehmet Şimşek: Türkiye Ciddi Bir Enflasyon İle Karşı Karşıya

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’de ciddi bir hayat pahalılığı sorunu olduğunu belirterek “Programın temel hedeflerinden biri, ana hedefi fiyat istikrarını sağlamaktır” dedi.

Piyasalara kur mesajı da veren Mehmet Şimşek, “Net bir şekilde bizim ne üstü örtük, ne de açık bir kur hedefimiz yok, piyasalara bu mesajım” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ekonomik Büyüme ve Enerji: Geleceğin Ekonomisini Şekillendirmek temasıyla düzenlenen IICEC Konferansı’nda konuştu.

Cumhuriyet’in aktardığına göre; Mehmet Şimşek, Türkiye’nin enflasyon ve hayat pahalılığı sorunuyla mücadele ettiğini, ancak dezenflasyon sürecinin başladığını ve devam edeceğini belirtti. Şimşek, “Kur hedefimiz yok, olamaz da” diyerek, ekonomi politikalarının önümüzdeki dönemde Türkiye’yi daha iyi finansal koşullara taşıyacağını iddia etti.

Bakan Şimşek, Türkiye’deki enflasyonun hâlâ ciddi bir sorun olduğunu ancak bunun üstesinden gelmek için mücadele ettiklerini ifade etti. Şimşek, temel mal enflasyonunun yüzde 29’a, gıda enflasyonunun ise yüzde 40’ın altına indiğini ve enflasyonda ciddi bir düşüş yaşandığını iddia etti. “Türkiye’de ciddi bir enflasyon ve hayat pahalılığı sorunu var. Programın temel hedeflerinden biri, ana hedefi fiyat istikrarını sağlamaktır. Büyük resme bakarsanız, dezenflasyon başladı ve devam edecek” dedi.

Bakan Şimşek, Türkiye’nin büyüme potansiyelinin yüksek olduğunu ve önümüzdeki tarihi belirsiz yıllarda yüksek gelirli ülkeler arasına katılma fırsatının bulunduğunu belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında ciddi yatırımlar yapacağı ve bu alandaki üretim kapasitesinin artırılacağı iddia etti.

Türkiye’nin borçluluk oranının düşük olduğunu ve rezervlerin arttığını ifade eden Şimşek, “Net rezerv 50 milyar doların üzerine çıktı ve uluslararası standartlara göre yeterliliğimizi sağladık” dedi. Deprem nedeniyle başlatılan büyük konut seferberliği ile 2024 sonuna kadar 200 bin konutun teslim edileceğini belirten Bakan Şimşek, önümüzdeki 1-1,5 yıl içinde 250 bin konut daha yapılacağını söyledi. Gıda arzını artırmak için de önemli politikaların hayata geçirileceği ifade edildi.

Paylaşın

İcradaki Dosya Sayısı 23 Milyona Yaklaştı

Ekonomik kriz vatandaşın belini bükmeye devam ediyor. İcra dairelerinde işlem gören dosya sayısı, aralık ayında geçen yılın aynı ayına göre 1 milyon 49 bin artarak, 22 milyon 673 bine yükseldi.

Adalet Bakanlığı’nın Ulusal Yargı Ağı Platformu (UYAP) üzerinden icra dairelerine gelen yeni dosya sayısı, 1 Ocak – 20 Aralık 2024 tarihleri arasında 9 milyon 77 bin olarak kaydedildi. Geçen yılın aynı dönemine göre, yeni dosya sayısında dikkat çekici bir azalma yaşanırken, icra dairelerindeki derdest dosya sayısı ise artış gösterdi.

2023’ün aynı döneminde, icra dairelerine UYAP üzerinden gelen yeni dosya sayısı 13 milyon 291 bin olarak kayıtlara geçmişti. Cumhuriyet’in haberine göre bu, yeni açılan dosyalarda bir yıllık süreçte önemli bir düşüş yaşandığını ortaya koyuyor.

2024’ün ilk 11 ayında 7 milyon 712 bin dosya ya sonuçlandırıldı ya da işlemden kaldırıldı. Buna rağmen, icra dairelerinde derdest dosya sayısındaki artış dikkat çekiyor.

UYAP üzerinden açılan ve halen icra dairelerinde işlem gören dosya sayısı, 20 Aralık itibarıyla 22 milyon 673 bine ulaştı. Bu rakam, 2023’e kıyasla net bir artışı işaret ediyor. Geçen yılın aynı dönemine göre derdest dosya sayısındaki artış 1 milyon 49 bin olarak belirlendi.

(Kaynak: Ekonomim)

Paylaşın

Tarımsal Girdi Enflasyonu Yüzde 32,59

Tarımsal girdi enflasyonu, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,75, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 27,92, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,59 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 42,03 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) Ekim 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarımsal girdi enflasyonu, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,75, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 27,92, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,59 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 42,03 arttı.

Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 3,04, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 1,10 arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 31,03, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 42,35 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 64,81 artış ile diğer mal ve hizmetler, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 5,32 artış ile hayvan yemi oldu.

Paylaşın

2025 MTV Oranları Belli Oldu: Hangi Araç Ne Kadar Ödeyecek?

2025 yılı için Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ücreti yüzde 43,93 oranında zamlandı. Yılda iki taksit şeklinde alınan MTV Ocak ve Temmuz ayları içerisinde yatırılmaktadır.

Yurttaşlar, istendiği taktirde Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin (MTV) her iki taksitini de Ocak ayı içerisinde de yatırabilir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın “Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği” Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte 2025 yılı için MTV ücreti yüzde 43,93 oranında zamlandı.

Araçların motor büyüklüklerine ve yaşlarına göre araç sahiplerinden alınan Motorlu Taşıtlar Vergisi ülkemizde yollarda en çok görülen 1301 – 1601 motor silindir hacmine sahip olan araçlarda en düşük MTV ücreti yüzde 43,93 oranında zamlanarak 8.421 TL’ye çıktı.

Araçların motor hacmine ve yaşlarına göre sahiplerinden alınan MTV ücretleri şu şekilde:

0-1300 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 180.600 TL’ye kadar

1-3 yaş: 4.835 TL

4-6 yaş: 3.372 TL

Taşıt Değeri 180.600 TL – 316.400 TL arası

1-3 yaş: 5.313 TL

4-6 yaş: 3.707 TL

Taşıt Değeri 316.400 TL ve üstü

1-3 yaş: 5.803 TL

4-6 yaş: 4.042 TL

1301-1600 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 180.600 TL’ye kadar

1-3 yaş: 8.421 TL

4-6 yaş: 6.314 TL

Taşıt Değeri 180.600 TL – 316.400 TL arası

1-3 yaş: 9.267 TL

4-6 yaş: 10.000 TL

Taşıt Değeri 316.400 TL ve üstü

1-3 yaş: 10.112 TL

4-6 yaş: 7.577 TL

1601-1800 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 452.800 TL’ye kadar

1-3 yaş: 16.330 TL

4-6 yaş: 12.801 TL

Taşıt Değeri 452.800 TL ve üstü

1-3 yaş: 17.866 TL

4-6 yaş: 13.956 TL

1801-2000 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 452.800 TL’ye kadar

1-3 yaş: 25.792 TL

4-6 yaş: 19.862 TL

Taşıt Değeri 452.800 TL ve üstü

1-3 yaş: 28.142 TL

4-6 yaş: 21.677 TL

2001-2500 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 565.500 TL’ye kadar

1-3 yaş: 38.695 TL

4-6 yaş: 28.091 TL

Taşıt Değeri 565.500 TL ve üstü

1-3 yaş: 42.217 TL

4-6 yaş: 30.642 TL

2501-3000 Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 1.131.800 TL’ye kadar

1-3 yaş: 53.952 TL

4-6 yaş: 46.942 TL

Taşıt Değeri 1.131.800 TL ve üstü

1-3 yaş: 58.864 TL

4-6 yaş: 51.203 TL

4001 cc ve Üstü Motor Hacmi:

Taşıt Değeri 2.151.400 TL’ye kadar

1-3 yaş: 211.479 TL

Taşıt Değeri 2.151.400 TL ve üstü

1-3 yaş: 230.698 TL

Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ne zaman yatırılır?

Yılda iki taksit şeklinde alınan Motorlu Taşıtlar Vergisi yani MTV Ocak ve Temmuz ayları içerisinde yatırılması gerekmektedir. Yurttaşlar MTV’nin her iki taksitini de istendiği taktirde Ocak ayı içerisinde de yatırabilir.

Paylaşın

Türkiye, Emeklilere En Az Kaynak Ayıran Ülkeler Arasında

Verilere göre Türkiye emeklilik harcamalarına en az kaynak ayıran ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’de GSYH’den (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) emeklilere yaklaşık yüzde 4 civarında kaynak ayrılırken, dünya ortalamasının yüzde 8.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı sosyal koruma istatistiklerine göre 2023 yılında emekli ve yaşlılara gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 4,4’ü kadar kaynak ayrıldı. Bu oran 2021 yılında yüzde 4,9, pandemi öncesi 2019’da ise yüzde 6,1 idi. Verilere göre emekli ve yaşlılara yapılan harcamaların GSYH içindeki payı son beş yılda yüzde 28 azaldı.

Sosyal koruma harcamalarının içerisinde emekli ve yaşlılara yapılan harcamaların yanı sıra hastalık/sağlık bakımı, engelli/malül, dul/yetim, aile/çocuk, işsizlik ve sosyal dışlanma yardımlarına ilişkin harcamalar yer alıyor. Bunlar içinde en büyük paya sahip olan kalem yüzde 43,6 ile emekli ve yaşlılar için yapılan harcamalar.

Sosyal koruma harcamalarının genel olarak GSYH’den aldığı pay da son beş yılda azaldı. Bu pay 2019’da yüzde 12,5 iken, 2021’de yüzde 10,9’a, 2023’te ise yüzde 10,1’e geriledi.

DW Türkçe’den Pelin Ünker‘e konuşan çalışma ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik’e göre Türkiye’de hem sosyal koruma harcamalarının genelinde hem de emekliler için yapılan harcamalarda ciddi bir gerileme var. Veriler ayrıca pandemi döneminde bile sosyal korumanın zayıfladığını gösteriyor.

Çelik, “Bunun anlamı emeklilerin ve sosyal koruma kapsamında olanların milli gelirden daha az pay alması ve yoksullaşmalarıdır. GSYH içinde payınız düşüyorsa pastadaki payınız azalıyor ve bölüşüm eşitsizliği artıyor demektir” diyor.

Bunun beklenen bir tablo olduğunu vurgulayan Çelik, “Çünkü emekli aylıkları ciddi biçimde düşürüldü. Emekliler ciddi biçimde yoksullaşıyor” diye ekliyor.

Verilere göre Türkiye emeklilik harcamalarına en az kaynak ayıran ülkeler arasında yer alıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2024-2026 Dünya Sosyal Koruma Raporu’na göre emeklilik harcamalarına en fazla kaynak ayıran ilk üç ülke yüzde 16,9 ile İtalya, yüzde 16,3 ile Yunanistan ve yüzde 14,7 ile Fransa.

Türkiye’de GSYH’den emeklilere yaklaşık yüzde 4 civarında kaynak ayrılırken, dünya ortalamasının yüzde 8. Avrupa ortalamasının ise yüzde 11 civarında olduğunu belirten Prof. Dr. Çelik, “Bu tablo ’emekliler SGK bütçesine yük’ gibi iddiaların temelsiz olduğunu sadece neoliberal safsatalardan ibaret olduğunu gösteriyor. Dahası sosyal harcamalar yük olamaz. Sosyal koruma harcamaları haktır” ifadelerini kullanıyor.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Merkez Direktörü Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz da TÜİK verilerinin kamu ve özel sektör tarafından yapılan sosyal koruma harcamalarının tümünü kapsadığına işaret ediyor.

Yılmaz, sosyal koruma harcamaları GSYH’ye oranı 2023’te yüzde 10,1 iken bunun yüzde 7,5’inin kamuya ait olduğu, kalan kısmın özel sosyal harcamalardan oluştuğunu söylüyor. Kamuya ait sosyal koruma harcamalarının ise yüzde 85-86’sının emekli aylıklarından oluştuğunu belirtiyor.

Kamudan emekli aylıklarına yapılan harcamaların nasıl azaldığının 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’ndan da görülebileceğine işaret eden Yılmaz, 2019’da GSYH’nin yüzde 8,5’ini oluşturan bu harcamaların 2022’de yüzde 5,2’ye kadar gerilediğini, 2023’te ise yüzde 6,4 olduğunu aktarıyor. Yılmaz’a göre bu veriler, emeklilerin refahtan pay alamadığının göstergesi.

Eurostat verilerine göre Avrupa’da sosyal koruma harcamalarının GSYH’nin ortalama yüzde 20’sini oluşturduğunu, bu harcamaları ise sadece kamunun yaptığı bilgisini veren Yılmaz, Türkiye’deki yüzde 7,5’lik oranın Avrupa’nın ayırdığı payın oldukça gerisinde olduğunu vurguluyor.

Yılmaz’a göre Türkiye’de aile ve çocuğa yapılan sosyal koruma harcamaların düşüklüğü de önemli sorunlardan biri. Yılmaz, “Avrupa’da GSYH’nin ortalama yüzde 1,7’si kadar harcama yapılırken Türkiye’de kamunun sosyal koruma harcamalarında aile ve çocuğa giden rakam GSYH’nin binde 5,5’i” diyor.

Sosyal koruma harcamalarının geleceğe ilişkin önemli bir sinyal verdiğine işaret eden Yılmaz, “Gelir eşitsizliği de dikkate alınarak, asgari ücretin ve emekli aylıklarının özellikle en alt gruplar için sosyal koruma programları ile birlikte bir harmanlanmış bir şekilde düşünülmesi, kamunun sosyal destek programları geliştirmesi gerekiyor” diye ekliyor.

Prof. Dr. Hakan Hakkı Yılmaz, Türkiye’de en yoksul yüzde 10’luk kesimin yüzde 30’unun yaşının 65’in üzerinde olduğu belirterek en yoksul hanelerin toplam kullanılabilir geliri içinde emeklilik kaynaklı transferlerin ağırlığının yüzde 46 olduğu bilgisini veriyor.

Emeklilik dışı sosyal transferlerin kullanılabilir gelir içindeki payının ise özellikle kamu sosyal transferlerinin düşüklüğü nedeniyle en yoksul dilim için yüzde 14,7 olduğunu söyleyen Yılmaz, yaklaşık üç milyon hanenin asgari ücretin altında bir gelirle yaşadığını ifade ediyor.

Yılmaz, “Emekli aylıklarının öncelikle geçimlik ücret ve enflasyon oranlarının altına belirlenmesi özellikle düşük gelirli hanelerde yoksulluğu daha derinleştirecek ve gelir dağılımını bozacak” uyarısı yapıyor.

Kamunun sosyal koruma harcamalarının Türkiye’de düşük olmasının toplamda vergi yükünün düşük olmasıyla ilişkili olduğu görüşünü paylaşan Yılmaz, “Bizim vergi yükümüz gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 17’si iken bu ortalama bir AB ülkesinde yaklaşık yüzde 23-24. Özellikle belli kesimlerden vergi toplayamadığımız için dönüp bunu da harcamaya çeviremiyoruz. Bir de harcamayı çevirirken başka şeyleri daha çok seviyoruz. İnşaat yapmak gibi” ifadelerini kullanıyor.

“Enflasyona ezdirmedik söylemi inandırıcı değil”

Prof. Dr. Aziz Çelik ise sene başında İşçi ve Bağ-Kur emeklilerine son altı ayın enflasyonu oranında (yüzde16-17) zam yapılması yasanın bir gereği olduğuna işaret ediyor. Memur emeklilerinin toplu sözleşmedeki hüküm nedeniyle bundan yaklaşık 5 puan az zam alacaklarına dikkat çeken Çelik, iktidar tarafından dillendirilen “enflasyona ezdirmedik” söyleminin inandırıcı olmadığını belirtiyor.

Enflasyonun doğru ölçülmediği görüşünü paylaşan Çelik, doğru ölçülse dahi emeklinin enflasyonuyla diğer grupların enflasyonunun aynı olmadığını, örneğin aralık ayında ortalama gıda enflasyonu 48,5 iken emeklilerin gıda enflasyonunun yüzde 67 olduğunu vurguluyor.

“Önemli olan enflasyon değil emeklilerin GSYH’den ne kadar pay aldığı” diyen Çelik, “En düşük emekli aylığı tamamlama işlemiyle 12 bin 500 TL. Bunu enflasyon oranında artırsanız ne olur? Emekli aylıkları sisteminin kendisi adaletsiz” diye ekliyor.

Paylaşın