Kabil Uluslararası Havaalanı’na Roketli Saldırı!

Kabil Uluslararası Havaalanı’na roket saldırısı düzenlendi. En az 5 roketin fırlatıldığı saldırıda ABD Hava Savunma Sistemi’nin devreye girdiği ve roketleri engellediği bilgisi paylaşıldı. Saldırıda can ve mal kaybı olup olmadığı ise bilinmiyor.

Haber Merkezi / ABD ordusunun herhangi saldırısı ihtimaline karşı birkaç gündür bölgeye hava savunma sistemleri yerleştirdiği iddia ediliyor. Doğrulanmayan bilgilere göre, roket saldırısı çoklu fırlatmalara sahip bir roket sistemi ile gerçekleştirildi.

İngiliz Independent gazetesi, havalaanına yönelik saldırıda kullanılan beş roketin başarıyla vurulduğu bilgisini paylaştı. Saldırının son 24 saat içinde ABD güçlerinin operasyon yaptığı IŞİD-K  tarafından gerçekleştirildiği tahmin ediliyor.

Askeri uzmanlar ise konuya ilişkin yaptıkları değerlendirme, saldırıların devam edeceğini söylüyor. Uzmanlar, saldırılar IŞİD-K’nin Taliban’ın sahip olduğu silahları kolayca elde edebileceklerini gösteriyor değerlendirmesinde de bulundular.

Bu arada ABD Başkanı Joe Biden’in ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan, ABD’nin Afganistan’dan ayrılmak isteyenlerin 31 Ağustos’tan sonra da güvenli geçişini sağlamak için Taliban ile çalışmaya devam edeceğini söyledi.

Sullivan, ABD’nin 1 Eylül’den itibaren Afganistan’da büyükelçiliği olmayacağını doğruladı, ancak “Horasan’daki İslam Devleti grubuna karşı operasyonları” değerlendireceklerini belirtti.

ABD’li bir güvenlik yetkilisi ise, Hamid Karzai Havalimanı’nda şu anda 1000’den fazla sivilin tahliye edilmeyi beklediğini söyledi.

Havaalanını devralmaya hazır olduklarını açıklayan Taliban yetkilileri, ayrıca ülkenin yeni hükümetini birkaç gün içinde açıklayacaklarını söylediler.

Paylaşın

IŞİD’in Afganistan’daki kolu IŞİD-K Hakkında Ne Biliyoruz?

Afganistan’ın Başkenti Kabil’deki havaalanının dışındaki bölgede düzenlenen ve 13’ü ABD askerleri olmak üzere en az 103 kişi hayatını kaybetti bombalı saldırıları IŞİD-K üstlendi. Peki IŞİD-K hakkında ne biliyoruz.

Haber Merkezi / IŞİD-K, Irak ve Suriye’de yeni bir halifelik kurmaya çalışan Irak Şam İslam Devleti’nin Afganistan’daki kolu olarak bilinir.

IŞİD-K, 2014 yılında Taliban’dan ayrılan ve son IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’ye bağlılık sözü veren Afganistanlı militanlar tarafından kuruldu.

IŞİD-K’nin Afganistan’ın kuzeydoğusunda güçlü kökleri var, ancak başta başkent Kabil olmak üzere diğer illerde uyuyan hücreleri bulunmakta. IŞİD-K, farklı Sünni inanç öğretileriyle Taliban’ı düşman olarak kabul eder.

Kuruluşundan sonra IŞİD-K militanlarının bazılarının, IŞİD’le savaşmak ve IŞİD’e yardım etmek ve Batılı hedeflere saldırı planlamak için Afganistan’dan Irak ve Suriye’ye geçtiği bilinmekte.

IŞİD-K’nin silahlı militan sayısı tam olarak bilinmese de, örgüt son yıllarda Afganistan ve Pakistan’da düzenlenen bir çok kanlı saldırının sorumlusu.

IŞİD-K, yabancı birlikleri geri çekme anlaşmaları da dahil olmak üzere, Taliban ile ABD arasındaki her türlü işbirliğini sert şekilde eleştirmişti. IŞİD-K, Irak ve Suriye’deki IŞİD’e çok benziyor.

Paylaşın

Kabil’deki Bombalı Saldırılarda En Az 103 Kişi Öldü

Afganistan’ın Başkenti Kabil’deki havaalanının dışındaki bölgede düzenlenen bombalı saldırılarda 13’ü ABD askerleri olmak üzere en az 103 kişi hayatını kaybetti, en az 155 kişi de yaralandı. Saldırıların sorumluluğunu IŞİD üstlendi.

Haber Merkezi / ABD’li bir yetkili Reuters’e yaptığı açıklamada, ABD personelinin can kaybının artabileceğini söyledi. Bombalı saldırılar, Şubat 2020’den bu yana ABD’nin Afganistan’da askeri olarak en fazla can kaybı verdiği saldırılar olurken, son on yıl içinde Afganistan’daki Amerikan birlikleri için en ölümcül saldırlar oldu.

ABD Başkanı Joe Biden, saldırılar sonrası yaptığı açıklamalarda, saldırıların tahliyeleri durduramayacağını söyledi.

Açıklamasının devamında saldırganlara yönelik “Affetmeyeceğiz. Unutmayacağız. Sizi yakalayıp size ödeteceğiz” ifadelerini kullanan Biden, “Seçtiğimiz bir anda, seçtiğimiz bir yerde, zamanımızda güç ve hassasiyetle yanıt vereceğiz” dedi. 

ABD ordusunun Merkez Komutanlığı başkanı Deniz Piyadeleri Generali Frank McKenzie ise, IŞİD (saldırıları üstlenmişti) tehdidinin “diğer aktif tehditler” ile birlikte devam ettiğini söyledi.

McKenzie, “Bu saldırılara devam etme isteklerinin olduğuna inanıyoruz ve bu saldırıların devam etmesini bekliyoruz. Hazırlıklı olmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz” dedi.

Beyaz Saray, perşembe günü yaptığı açıklamada, 14 Ağustos’tan bu yana Afganistan’dan 100.000’den fazla kişinin tahliye edildiğini söyledi. 

Liderlerden açıklamalar

Saldırıları kınayan İngiltere Başbakanı Boris Johnson, devam eden tahliye çalışmalarını, saldırılara rağmen “son ana kadar devam edeceğiz” dedi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da tahliyeleri “sonuna kadar” devam edeceğini belirterek, saldırılarda hayatını kaybeden Amerikalı ve Afganistanlı ailelere taziyelerini sundu.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise, “Önceliğimiz mümkün olan en kısa sürede çok sayıda insanı güvenli bir yere tahliye etmek” dedi.

Avustralya Başbakanı Scott Morrison, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Kabil’deki korkunç terör saldırılarında hayatını kaybeden ABD askeri personeli ve Afganlılar için derin üzüntü duyduğunu söyledi. Morrison, “Kayıplarınız için yas tutuyor, iğrenç ve barbarca saldırıları kınıyoruz” dedi. 

Paylaşın

Kazakistan’da Mühimmat Deposunda Patlama: 4 Ölü

Kazakistan’ın güneyindeki Taraz kentinde yer alan bir askeri mühimmat deposunda meydana gelen bir dizi patlamada dört askerin öldüğü, onlarca insanın yaralandığı duyuruldu. Yaralılardan 28’inin halen hastanede tedavi gördüğü bildirdi.

Haber Merkezi / Kazakistan’ın güneyindeki Taraz kentine bağlı Bayzak İlçesi, Kaynar köyünde yer alan bir askeri mühimmat deposunda bir dizi patlama meydana geldi.

Kazakistan Savunma Bakanı Nurlan Yermekbayev, patlamalarda dört askerin hayatını kaybettiğini, onlarca askerinde yaralandığını açıkladı. Yermekbayev, ölen ve yaralananlar arasında sivillerin bulunmadığını söyledi.

Patlamanın meydana geldiği askeri deponun çevresindeki dört köyün tahliye edildiği, yağmalamayı önlemek için boşaltılan yerleşim yerlerinde devriyelerin gezdiği aktarıldı. Bölgedeki demiryolları ve otoyolların kapatıldığı bilgisi paylaşıldı.

Rus yayın kuruluşu RT, patlamada en az 66 kişinin yaralandığını ve bunlardan 28’inin halen hastanede tedavi gördüğünü bildirdi. Kazak Savunma Bakanlığı ise, mühimmat deposunda yeni patlamaların olmadığını, ancak yangın hala devam ettiğini duyurdu.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kassym-Jomart Tokayev, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Savunma, Acil Durum bakanları ve İçişleri Bakan Yardımcısı’nın bölgeye gittiğini söyledi.

Patlamaya neyin neden olduğu hala bilinmiyor, ancak bakanlık bunun depolanan TNT’nin yanmasından kaynaklanabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Patlamanın neye neden olduğunun araştırılması için komisyon kurulmuş durumda.

Paylaşın

Venezuela’daki Sel Felaketinde Ölü Sayısı 20’ye Yükseldi

Venezuela’nın batısındaki Merida eyaletinde sağanak yağış sonrası meydana gelen heyelan ve sellerde en az 20 kişi hayatını kaybetti. Yetkililer 1.200’den fazla evin yıkıldığını 17 kişinin ise kaybolduğunu, arama kurtarma çalışmalarının ise devam ettiğini açıkladılar.

Haber Merkezi / Venezuela’nın batısındaki Merida eyaletinde sağanak yağış sonrası meydana gelen heyelan ve sel olaylarında en az 20 kişinin hayatını kaybettiği duyurludu.

Merida’da görevli bir hükümet yetkilisi, ölü sayısının arttığını, görevlilerin bazı bölgelerde aksayan telefon hizmetini eski haline getirmek için çalıştıklarını söyledi.

Merida Eyaleti valisi Ramon Guevara ise, 1.200’den fazla evin yıkıldığını ve 17 kişinin ise kayıp olduğunu açıkladı.

Guevara, Tovar, Bailadores, Zea ve Santa Cruz de Mora da dahil olmak üzere etkilenen bölgedeki bazı kasabalarda sel sularının trafolara zarar vermesi nedeniyle elektrik kesintisinin yaşandığını söyledi.

İçişleri Bakanı Remigio Ceballos, devlet televizyonuna verdiği demeçte, hasarlı yol ve köprülere ek olarak 87 belediyede en az 54.543 kişinin felaketten etkilendiğini açıkladı.

Guevara, ayrıca yetkililere Merida şehir merkezinde su, bozulmayan gıda, giysi ve battaniye yardımları için yardım toplama noktası kurma talimatı verdiğini söyledi.

Yetkililer, sel ve heyelandan etkilenen bölgede arama kurtarma çalışmalarını yürüten silahlı kuvvetler mensuplarına 80 itfaiyeci ve 60 sivil koruma görevlisinin yardım ettiği bilgisini de paylaştı.

 

 

Paylaşın

Milyonlarca Iraklı ve Suriyeli İçme Suyu Bulamıyor!

İklim değişikliği nedeniyle sıcaklıklar artmaya devam ederken Irak ve Suriye’de milyonlarca insan temiz su, elektrik ve gıdaya erişim riskiyle karşı karşıya. Ayrıca, yağışlardaki azalma yaşanan kuraklığı rekor düzey çıkarmış düzeyde.

Haber Merkezi / Uzmanlar, bu durumun, yıllarca süren savaş ve yolsuzlukla hırpalanmış iki ulus için acil durum anlamına geldiğini dile getiriyor. Kuraklık elektrik kaynaklarını etkiliyor çünkü düşük su seviyesi barajların düzgün çalışmasını etkiliyor, bu da başta sağlık tesisleri de dahil olmak üzere temel altyapıyı hizmetlerinin aksamasına neden oluyor. Kuraklığın beş milyonu Suriye’de olmak üzere toplam 12 milyondan fazla insanı etkilediği belirtiliyor.

Kuraklık, yaklaşık 400 kilometrekarelik ekilebilir alanı kullanılamaz hale getirdi ve Suriye’nin kuzeyinde normal şartlar altında üç milyon kişiye enerji sağlayan en az iki fabrika kapanma riskiyle karşı karşıya.

“Benzeri görülmemiş bir felaket olacak”

Yardım kuruluşlarından Norveç Mülteci Konseyi’nin Bölge Direktörü Carsten Hansen, Suriye’de hala yerinden edilmiş yüz binlerce Iraklı ve hala hayatlarını kurtarmak için kaçan Iraklılar için kuraklığın yakında bir kriz haline geleceğini söyledi. Hansen, kuraklığın daha fazla insanın yerinden edilmeye iten benzeri görülmemiş bir felaket olacağını belirtti.

Bir diğer yardım kuruluşu CARE’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölge şefi Nirvana Shawky, yetkilileri ve bağış yapan hükümetleri hayat kurtarmak için hızlı hareket etmeye çağırdı. Danimarka Mülteci Konseyi’nden Gerry Garvey ise, “Kaybedecek zaman yok” diyerek, su krizinin zaten istikrarsızlaşmış bir bölgede çatışmayı artırmasının muhtemel olduğunu söyledi.

Paylaşın

İsrail, Gazze’ye Hava Saldırısı Düzenledi

İsrail ordusu, İsrail savaş uçaklarının Filistin yerleşim bölgesinden fırlatılan ve güney İsrail’de yangınlara neden olan yangın çıkaran balonlara yanıt olarak Gazze’deki Hamas bölgelerini bombaladığını açıkladı.

Haber Merkezi / İsrail ordusu, Gazze’deki Hamas’a ait bir silah üretim tesisi ve bir roket fırlatma alanının vurulduğunu açıklarken,  hedef alanın yerlerde herhangi bir can kaybı olup olmadığına dair bir bilgi paylaşmadı.

Bu arada, işgal altındaki Batı Şeria’da İsrail güçlerinin bir şüpheliyi aramak için Nablus yakınlarındaki bir mülteci kampına basması sonrasında, İsrail ateşi sonucu 15 yaşındaki bir Filistinli hayatını kaybetti.

Filistin sağlık bakanlığı, Imad Khaled Saleh Hashash’in Balata mülteci kampında kafasından vurularak öldürüldüğünü açıkladı.

Baskına ilişkin açıklama yapan İsrail ordusu ise, “bir şüpheliyi” yakalamak için kampa operasyon düzenlendiğini bildirdi. Açıklamada, “Operasyon sırasında çatılardan ateş açıldığını, ateşe ateşle karşılık verildi” denildi.

Mayıs’ta 11 gün süren İsrail-Hamas savaşı Mısır’ın aracılık ettiği görüşmeler sonrası ateşkesle sonuçlanmıştı. O tarihten itibaren Gazze’den İsrail’e yangın çıkarıcı malzeme taşıyan balonlar gönderiliyor.

Filistinliler, balonların İsrail’e Gazze üzerindeki kısıtlamaları hafifletmesi ve yardımların bölgeye ulaşmasına izin vermesi için baskı yapmayı amaçladığını söylüyor. 

Paylaşın

Yeni Zelanda’da Sokağa Çıkma Yasağı

Yeni Zelanda hükümeti, yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgınıyla mücadele kapsamında katı karantina kurallarının en az cuma gününe kadar uzatılacağını açıkladı. Karar hızla yayılan delta varyantının 35 yeni vakasının tespit edilmesinden sonra alındı.

Haber Merkezi / Yeni Zelanda’da geçen hafta tespit edilen delta varyantında vaka sayısı 107’ye ulaştı. Yetkililer, bu vakaların çoğu arasında bağlantı bulduklarını, karantinayla yeni vakaların önüne geçilebileceğini söylediler. Yetkililer, ayrıca, son altı gün içinde ülkenin tüm nüfusunun yaklaşık yüzde 3’ünü test ettiklerini açıkladılar.

Karantinanın en azından ay sonuna kadar devam edeceğini söyleyen Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, “Daha fazla bilgiye ihtiyacımız var. Daha fazla kesinliğe ihtiyacımız var. Delta ile herhangi bir risk almak istemiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Ülkede karantinaların gerekli görülmesinin nedenlerinden biri, aşılama oranlarının düşük kalması ve insanların sadece yaklaşık yüzde 20’sinin tam olarak aşılanmış olması. Ülkede uygulanan sıkı karantina, çoğu insanın sadece yiyecek, içecek ve ilaç satın alması ya da egzersiz yapmak için evde çıkması anlamına geliyor.

Hükümetin aldığı karantina kararı muhalefet tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Muhalefetteki Yeni Zelanda Ulusal Partisi’nin Lideri Judith Collins, karara ilişkin olarak, Yeni Zelanda’nın dünyanın en katı karantina uygulayan ülke olduğunu, hükümetin yeterince aşılama yapamaması ve güvenliği sağlamaması nedeniyle vatandaşların özgürlüklerini kaybettiğini, Başbakan Ardern’in bu hamlesinin anlaşılmaz olduğunu söyledi.

Paylaşın

Dünden Bugüne Taliban!

11 Eylül saldırılarının ardından 2001 yılında ABD ve müttefikleri Afganistan’da Taliban’ı iktidardan indirmişti. Taliban 20 yıl sonra ABD ve müttefiklerinin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte büyük bir direnişle karşılaşmadan yeniden iktidara geldi. 

Haber Merkezi / Peştuca dilinde “öğrenciler” anlamına gelen Taliban, iktidarı yeniden almasıyla birlikte daha ılımlı bir görüntü vermeye çalışıyor, ancak gözlemciler Taliban’ın vermeye çalıştığı bu görüntüye şüpheyle bakıyor.

Örneğin Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid, iktidarı devraldıktan sonra yaptığı ilk basın toplantısında kadın haklarını ve basın özgürlüğünü koruma sözü vermişti. 

Taliban’ın ortaya çıkışı;

Taliban’ın birçok lideri, 1990’ların başında Taliban’ın kurulmasından önce 1980’lerde Sovyet müdahalesine karşı Afgan Mücahidleriyle birlikte savaştı. Afgan Mücahidler, Soğuk Savaş döneminin politikasının bir parçası olarak ABD’den yüklü miktarda silah ve para yardımı aldı. Sovyetler, 1978’de ülkenin ilk cumhurbaşkanı Mohammad Daoud Khan’ı deviren komünist liderleri destekliyordu.

Sovyetler 1989’da Afganistan’dan çekildikten sonra,  Mücahid komutanlarının iktidar için savaştığı bir dönemde Taliban, 1990’ların başında önemli bir oyuncu olarak ortaya çıktı. Taliban üyelerinin çoğu Afganistan’da ve Pakistan’da muhafazakar dini okullarda eğitim görmüşlerdi.

Afganistan’ın Kabil’den sonraki en büyük şehir olan Kandahar’ın kontrolünü ele geçirdikten sonra büyük sayılabilecek askeri kazanımlar elde ettiler. Yıllarca süren savaştan sonra yorgun düşen Afgan halkı çatışmasız bir dönem için Taliban’ın iktidarına itiraz etmedi. Bunda iktidar mücadelesi veren Mücahitlerin insan hak ihlalleri ve savaş suçları da etkili oldu.

1996’da başkent Kabil’i ele geçiren ve ülkenin son komünist lideri Necibullah Ahmedzai’yi bir meydanda asan Taliban, Afganistan’ı bir İslam emirliği ilan etti ve İslam hukukunun aşırı katı yorumunu uygulamaya başladı. Taliban’ın kurduğu İslam emirliğini sadece üç ülke tanıdı; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Pakistan.

Taliban, Afganistan’a çatışmaların yaşanmadığı başardı ve yerel yolsuzlukla mücadele etmeye karar vererek başlangıçta Afgan halkının gözünde bir popülerlik kazandı. Ancak Taliban’ın, iç savaş suçlarının tekrarlanmamasını sağlamak için başlangıçta uyguladığı kısıtlamaları asla hafifletmeyeceğini açıkladı.

Kısıtlamalar arasında kadın doktorlar dışındaki kadınların eğitim ve istihdamdan men edilmesi de yer alıyordu. Konulan kurallara itaat etmeyen herkes hapse atılabilir veya alenen cezalandırılabilirdi. Altı yıllık bu dönem, etnik ve dini azınlıklar üzerinde baskı kurulması, az önce belirtiklerimin yanında müzik ve televizyon gibi görünüşte zararsız faaliyetler ve eğlenceler üzerindeki kısıtlamalarla hatırlanacak.

1999’da Birleşmiş Milletler (BM), ABD’deki 11 Eylül saldırılarının sorumlusu El Kaide ile bağlantıları nedeniyle Taliban’a yaptırımlar uygulamaya başladı.

2001 müdahalesi ve Taliban’ın iktidardan indirilmesi

ABD, 7 Ekim 2001’de Taliban’ın Afganistan’da saklanan El Kaide lideri Usame bin Ladin’i teslim etmeyi reddetmesinin ardından Afganistan’ı işgal etti. ABD müdahalesi öncesinde Taliban, ABD Başkanı George W Bush yönetiminden bin Ladin’in 11 Eylül saldırılarındaki rolüne dair kanıt sunmasını istemişti. ABD Başkanı Bush, Taliban’ın isteğini reddetmişti.

Taliban’ın devrilmesinden sonra Aralık 2001’de Hamid Karzai başkanlığında yeni bir geçici hükümet kuruldu. Üç yıl sonra yeni bir anayasa ilan edildi; yeni anayasanın temelleri, kadınlara ve etnik azınlıklara temel hak ve özgürlüklerinin ülkenin son kralı Muhammed Zahir Şah tarafından resmen verildiği 1960’ların reforme edilmiş anayasasından almıştır.

Yıkılmış bir ülke!

2006 yılına gelindiğinde, devrilen Taliban yeniden toparlandı ve ABD ve müttefiklerine karşı savaşı yeniden başlattı. 20 yıllık çatışma Afganistan’ı harap etti. Hem Taliban hem de ABD liderliğindeki güçlerin saldırılarında 40.000’den fazla sivil öldü. En az 64.000 Afgan askeri ve polisi ile 3.500’den fazla uluslararası asker de çatışmalarda hayatını kaybetti. ABD, savaş ve yeniden yapılanma projelerine neredeyse 1 trilyon dolar harcadı, ancak ülke hala fakir ve altyapısı harap durumda.

2011’de Obama yönetimi, bir grup Taliban yetkilisinin o zamanki Afganistan Başkanı Karzai hükümetiyle yüz yüze müzakerelerin zeminini hazırlamak için Katar’a taşınmasına izin verdi. 2013 yılında, Taliban’ın Doha ofisi resmen açıldı. 2018 yılında, Trump yönetimi Taliban ile resmi ve doğrudan görüşmelere başladı. Bu görüşmelere Afgan hükümeti davet edilmedi.

Doha’daki Taliban siyasi ofisinin başkanı Abdul Ghani Baradar, 29 Şubat 2020’de ABD ile ABD ve diğer yabancı güçlerin geri çekilmesinin yolunu açan bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma ile Taliban, ABD liderliğindeki yabancı güçlere saldırmayacağına söz verdi.

Bu anlaşma sonrası Taliban ile Afgan liderliği arasında barış görüşmeleri başladı. Ancak Taliban, görüşmelere katılırken yönetime karşı askeri saldırısını sürdürdüler. ABD ve müttefiklerinin çekilmesiyle birlikte 20 yıl sonra Afganistan’da yönetimi geri aldılar.

Paylaşın

Taliban, Şii Milis Lideri Mazari’nin Heykelini Havaya Uçurdu

Taliban 1990’larda Afganistan’daki iç savaş sırasında kendilerine karşı savaşan bir Şii milis lideri Abdul Ali Mazari’nin heykelini havaya uçurdu. Mazari’nin heykeli Afganistan’ın Bamyan şehrinde yer alıyordu.

Haber Merkezi / Afganistan’da iktidara gelen Taliban, Afganistan’ın 1990’lardaki iç savaşı sırasında kendilerine karşı savaşan Şii milis lideri Abdul Ali Mazari’nin heykelini havaya uçurdu.

Heykel, Taliban’ın 2001 yılında ABD liderliğindeki işgalden kısa bir süre önce, bir dağa oyulmuş 1500 yıllık iki devasa Buda heykelinin havaya uçurduğu merkezi Bamyan eyaletinde yer alıyordu. 

Taliban, Mazari’nin heykelini yıktığı Bamyan’da 2001 yılında, kayalara oyulmuş tarihi Buda heykellerini de ‘İslam’la bağdaşmadığı’ gerekçesiyle yıkmıştı.

Geçen hafta iktidarı ele geçiren Taliban, kendilerine karşı savaşanları affedeceklerini ve İslam hukuku uyarınca kadınlara tam haklar vereceklerini söyleyerek, yeni bir barış ve güvenlik dönemi vaat etti. Ancak birçok Afgan, özellikle İslam hukukunun sert bir yorumunu bir önceki dönemde dayatan Taliban’a derinden şüpheyle bakıyor.

1996 ile 2001 arası Taliban yönetimindeki Afganistan’da kadınlar büyük ölçüde evlerine kapatılmış, televizyon ve müzik yasaklanmış, suçlular halka açık yerlerde kırbaçlanmış idam edilmişti.

Paylaşın