Afganistan’da Kadınların Yüzde 90’ı Şiddet Mağduru

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre Afganistan’da her 10 kadından 9’u hayatında en az bir kez şiddete maruz kalıyor. Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, Afganistan’daki kadınların ve kız çocuklarının şiddete karşı korunabilmeleri için kaçıs olanakları ile destek programlarının yeniden hayata geçirilmesini ve Kadın Bakanlığı’nın da tekrar kurulmasını talep etti.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Afganistan’da iktidarı ele geçiren Taliban’ın cinsel şiddet gören kadınlara destek amacıyla kurulan yapıları yok ettiği öne sürüldü. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) tarafından Pazartesi günü yayınlanan ilgili raporda, sadece mağdur kadınların ve genç kızların değil, aralarında avukat, hakim ve eski hükümet görevlilerinin olduğu, onlara yardım eden, destek olan kişilerin de tehlike altında olduğu vurgulandı.

Ülke çapında oluşturulan kadınlara destek kuruluşları ile barınma evleri ağının tamamen yok edildiğine işaret eden rapora göre, kadınların kamuya açık alanlarda, sadece bir erkeğin refakatinde bulunabilmeleri de durumlarını daha da zorlaştırıyor. Af Örgütü’nün, cinsel şiddete maruz kalan ve onlara destek olan 26 kişi ile yaptığı mülakatlara dayanan raporunda, kadınlara şiddet uyguladığı için tutuklu bulunan kişilerin Taliban tarafından serbest bırakıldığı ve şiddet mağdurlarının tutuklandığı da yer alıyor. Ayrıca daha önce barınma evlerinde kalan kadınların ve genç kızların zorla ailelerine geri gönderildiği ve bazı mağdurların, aile üyeleri tarafından şiddet kullanılarak götürüldüğü ifade ediliyor.

Şiddet gören dokuz aylık hamile kadın

Af Örgütü’nün söyleşi yaptığı, dokuz aylık hamile bir kadın, eşinin kendini dövmek için yerde ne bulduysa eline aldığını ve bunlarla vurduğunu belirterek, “bana her vurduğunda ailesi bir araya gelip seyrediyordu. Neredeyse her gün yaşanıyordu bu durum” dedi. Raporda, söz konusu kadının daha önce yaşamak için kendine güvenli bir yer aradığı ve eskiden var olan bir kadın barınma evine başvurduğunda kendine bu merkezin kapalı olduğu ve yeni vakalara bakılmadığının söylendiği yer alıyor.

Afgan kadın örgütü Afgan Kadınlar için Kadınlar’dan (WAW) Benafşa Efaf, Alman haber ajansı dpa’ya yaptığı açıklamada, Taliban’dan önceki hükümetin de kadınlarla ilgili çalışmalara zorluk çıkardığını dile getirerek, “Ancak o zaman en azından Kadın Bakanlığı’nın desteğini görüyorduk. Bunlar uzun yıllar boyunca kurduğumuz ilişkilerdi” dedi. WAW, Afganistan’da kadın evleri kuran altı kuruluştan biri.

Kadınların yüzde 90’ı şiddet mağduru

Taliban, geçen Ağustos ayında Afganistan’da iktidarı ele geçirmesinden kısa süre sonra Kadın Bakanlığı’nı feshetmişti. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre ülkede her 10 kadından 9’u hayatında en az bir kez şiddete maruz kalıyor.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, Afganistan’daki kadınların ve kız çocuklarının şiddete karşı korunabilmeleri için kaçıs olanakları ile destek programlarının yeniden hayata geçirilmesini ve Kadın Bakanlığı’nın da tekrar kurulmasını talep etti. Callamard ayrıca, kadınlara yardım programlarının derhal ve uzun vadeli bir biçimde mali olarak desteklenmesini istedi.

Paylaşın

ABD’den Pekin Olimpiyatlarına Diplomatik Boykot Kararı!

ABD, Çin’deki insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek, Pekin’de yapılacak Kış Olimpiyat Oyunları’nı diplomatik olarak boykot etme kararı aldı. ABD Başkanı Biden, Çin’deki insan hakları ihlalleri nedeniyle Pekin’de düzenlenecek Olimpiyatların diplomatik olarak boykot edilebileceğini söylemişti. 

Biden yönetimi, Sincan bölgesinde Uygur azınlığa yönelik insan hakları ihlallerini soykırım olarak nitelendiriyor. Pekin yönetiminin Uygurlara yönelik tutumuna tepki gösteren muhafazakâr siyasetçiler, 4-20 Şubat 2022 tarihleri arasında düzenlenecek Olimpiyatların tamamen boykot edilmesini talep ediyordu.

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan’da sürdürdüğü soykırım ve insanlığa karşı suçlar ile diğer insan hakları ihlalleri nedeniyle Biden yönetimi Pekin’de düzenlenecek 2022 Kış Olimpiyatlarına ve Paralimpik Oyunlarına, hiçbir diplomatik ve resmi temsilci göndermeyecek” ifadelerini kullandı.

Psaki, “Sincan’daki korkunç insan hakları ihlâlleri ve zulmüne rağmen” resmi temsilci göndermenin Olimpiyatları “olağan bir şey” haline dönüştüreceğini ifade ederek, “bunu yapamayacaklarını” söyledi. Psaki, Olimpiyatlara katılacak ABD’li atletlere ise “tam destek” vereceklerini, “evde tezahürat edeceklerini” sözlerine ekledi.

Başkan Joe Biden geçen ay yaptığı açıklamada, Çin’deki insan hakları ihlalleri nedeniyle Pekin’de düzenlenecek Olimpiyatların diplomatik olarak boykot edilebileceğini söylemişti.

Çin açıklama öncesinde uyarmıştı

ABD’nin Pekin Olimpiyatlarına diplomatik boykot uygulayacağı yönündeki açıklaması öncesinde konu medyaya yansımış ve Çin boykot iddialarına tepki göstermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian Pazartesi günü yaptığı açıklamada, ABD’nin boykot kararı alınması halinde “kararlılıkla karşılık” verileceği tehdidinde bulunmuştu. Zhao Lijian, “Kış Olimpiyat Oyunlarının siyasi bir duruş ve manipülasyon için bir sahne olmadığını vurgulamak istiyorum” ifadesini kullanmıştı.

Paylaşın

Semeru Volkanı Patladı: En Az 13 Ölü

Endonezya’nın Java adasındaki Semeru volkanının patlaması sonucu en az 13 kişi hayatını kaybetti. Denizden 3 bin 676 metre yükseklikte olan Semeru en son bir yıl önce patlamış, binlerce kişinin tahliye olmasına yol açmıştı.

‘Pasifik Ateş Çemberi’ deprem ve volkan kuşağındaki Endonezya’da, yaklaşık 130 aktif yanardağ bulunuyor. Yerel saatle 14.30, Türkiye saatiyle 10.30’da gerçekleşen patlama nedeniyle beş kilometrelik bir güvenlik çemberi oluşturuldu.

Reuters’a konuşan yerel yetkili Thoriqul Haq, volkanın etrafındaki köylerden yakınlardaki şehir Malang’a giden bir yol ve bir köprünün de hasar gördüğünü belirtti.

BBC’ye konuşan VAAC meteoroloğu Campbell Biggs, külün yükseldiği 15 kilometre seviyesinin pek çok uçağın yükselebileceği seviyenin üzerinde olduğunu ve bu yüzden uçakların bulutun etrafından dolaşması gerekeceğini vurguladı.

Avustralya’daki Volkanik Kül Tavsiye Merkezi (VAAC) külün, volkanın zirvesinden çıktıktan sonra güneydoğu yönünde Hint Okyanusu’na doğru ilerlediğini aktardı.

Aktif bir volkan olan Semeru, sıklıkla 4 kilometre yüksekliğe kadar kül püskürtüyordu. Cumartesi günkü patlama ise normalin dört katına yakın bir büyüklüğe işaret ediyor.

Paylaşın

‘Rusya, Ukrayna’yı İşgale Hazırlanıyor’ İddiası

ABD’de yayınlanan Washington Post gazetesinin ABD istihbarat belgelerine dayandırdığı haberine göre, Rusya, önümüzdeki yıl Ukrayna’yı işgale hazırlanıyor. Haberde, işgal operasyonunun 175 bin asker ile yürütüleceği iddia edildi. 

Buna göre Moskova, farklı cephelerden saldırıya geçebilmek amacıyla bazı stratejik noktalara askeri birliklerini halihazırda konuşlandırmış durumda. Yüzlerce taburdan oluşan taktiksel birliklerin söz konusu işgal operasyonunda tank ve top gibi ağır savaş teçhizatı ile donatılacağı öne sürülen Washington Post haberinde, Rus birliklerinin şu an dört noktada konuşlandırıldığı ve Rusya’nın hedef şaşırtmak ve güvensizlik yaratmak amacıyla sınıra sürekli olarak askerler sevk edip geri çektiği ifade ediliyor. .

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), söz konusu iddialara yönelik doğrudan bir değerlendirme yapmazken, “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırgan eylemler planladığına dair ipuçlarından dolayı endişe duyuyoruz” açıklamasında bulundu. Pentagon Sözcüsü Tony Semelroth, “Washington’un şimdiye kadar olduğu gibi bölgedeki gerilimin giderilmesi ve Doğu Ukrayna’daki sorunun diplomatik yoldan çözülmesini desteklediğini” vurguladı.

Sınırdaki Rus hareketliliği uzun süredir endişe yaratıyor

Rusya’nın Ukrayna sınırındaki askeri hareketliliği ve bölgeye yoğun asker sevkiyatı uzun süredir kriz yaşadığı komşu ülkeye saldırı düzenleyeceği endişesini yaratıyor. Moskova yönetimi ise bu yöndeki iddiaları şimdiye kadar mesnetsiz diye niteleyerek geri çevirdi.

Diğer yandan Rusya, kendine saldırılacağını iddia eden Ukrayna’nın Batı tarafından silahlandırıldığını öne sürerek, Rusya sınırına yakın bölgelerde NATO tatbikatı düzenlenmesini kınıyor.

Dün de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefonla görüşen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da kullanılan Bayraktar SİHA’larını gündeme getirdiği bildirilmiş, Kremlin’den yapılan açıklamada görüşme talebinin Türk tarafından geldiği bildirilmişti.

Rus TASS haber ajansının aktardığına göre Putin, Ukrayna’yı ülkenin doğusundaki Rusya yanlısı güçlere karşı “Bayraktar silahlı insansız hava araçlarını kullanmak” gibi “provokatif” askeri eylemlere girişmekle suçluyor.

Ukrayna, Ekim ayında Türkiye’den satın aldığı Bayraktar TB2 SİHA’larını ilk kez ülkenin doğusundaki ayrılıkçılara karşı kullandığını resmen açıklamış, bu açıklama Rusya’da rahatsızlık yaratmıştı.

Dün Ukrayna Savunma Bakanı Oleksi Resnikov, Moskova’nın ülkelerine saldırmasından endişeli olduklarını ve bu saldırının muhtemelen önümüzdeki sene Ocak ayı sonu olabileceğini tahmin ettiklerini duyurmuştu. Resnikov ayrıca, Ukrayna’nın şu dönem itibarıyla bütün senaryolar üzerinde durup değerlendirmeler ve analizler yaptığını açıklamıştı

Tam da gerilimin arttığı bir dönemde ABD Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin haftaya bir video konferansı düzenleyecek. Biden, Putin’in Ukrayna’ya olası bir müdahalesini engellemek amacıyla kapsamlı tedbirler alınacağını ve hazırlıklar yapılacağını duyurarak, “Kimsenin kırmızı çizgisini kabul etmiyorum” ifadesini kullandı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Taliban’dan Kadın Hakları Açılımı: Mülk Olarak Görülemezler

Afganistan’da 15 Ağustos’ta iktidarı ele geçiren Taliban, kadın haklarına yönelik bir kararname yayımladı. Kararnamede, kadınların mülk olarak görülmemesi ve evlilikte rızalarının olması gerektiğini belirtilirken, kız çocuklarının eğitime erişiminden ve evleri dışında çalışmasından bahsedilmedi.

Haber Merkezi / Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid’in açıkladığı kararnamede, “Kadın bir mülk değil, asil ve özgür insandır. Hiç kimse bir kadını, barış ve düşmanlıkları sonlandırmak adına başkasına veremez” denildi. Kararnamede, evlilik ve kadınların miras haklarından bahsedilirken, kadınların evliliğe zorlanmaması gerektiği vurgulandı. Ayrıca kadınların ölmüş eşlerinin mallarında hak sahibi oldukları belirtildi.

Mahkemelerin de karar verirken kararnameyi dikkate almaları, dini işler ve enformasyon bakanlıklarının da bu hakları koruyıp teşvik etmesi gerektiği vurgulandı. Ancak kararnamede, uluslararası toplumun başlıca kaygılarından olan kadınların evleri dışındaki etkinliklere ve eğitime erişimlerinden söz edilmedi.

Taliban, 1996-2001 yılları arasındaki ilk iktidar döneminde kadınların yanlarında eş ya da erkek akrabaları olmadan evlerinden çıkmalarını, çalışmalarını ve kız çocuklarının eğitim almalarını yasaklamış, tüm kadınlara burka zorunluluğu getirmişti.

Afganistan Merkez Bankası’nın yurtdışındaki milyarlarca dolarlık rezervlerini ve kalkınma yardımlarını donduran Batılı ülkeler, kaynakların geri verilmesi için aralarında kadın haklarının güvenceye alınmasının da bulunduğu şartlar öne sürüyor. Uluslararası yaptırımlar nedeniyle nakit akışının durma noktasına geldiği ve likidite sıkıntısının yaşandığı Afganistan’da ekonomi çöküşün eşiğinde bulunuyor.

Paylaşın

Çin’in ‘İpek Yolu’na Avrupa Birliği’nden Rakip Proje

Avrupa Birliği (AB) “Global Gateway” adlı projeye Çin’in yeni “İpek Yolu” projesine rakip olmayı hedefliyor. Global Gateway konseptinin hayata geçirilebilmesi ve resmi kaynak aktarımına başlanabilmesi için AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosundan da onay çıkması gerekiyor.

Haber Merkezi / AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’ın Brüksel’de kamuoyuna tanıttığı 300 milyar euro hacmindeki proje çerçevesinde, 2027 yılına kadar kamu ve özel kaynaklar kullanılarak dünya çapında yol, demiryolu gibi trafik bağlantıları ile deniz altından geçen fiber optik internet kabloları, elektrik şebekeleri gibi altyapı projelerine ve sağlık sistemine yatırım yapılacak.

“Global Gateway” (Küresel Geçit Kapısı) adı verilen proje, resmen bu şekilde lanse edilmese de AB’nin, Çin’in 2013 yılında hayata geçirdiği ve Türkiye’nin de dahil olduğu “Bir Kuşak Bir Yol” projesine yanıtı olarak değerlendiriliyor. Çin proje kapsamında çeşitli ülkelere krediler verirken kendisine de siyasi ve ekonomik avantajlar sağlıyor. Çin’in resmi verilerine göre Pekin yönetimi 2020 yılına kadarki dönemde projeye yaklaşık 124 milyar euroluk kaynak sağladı.

“Mevcut projelere net bir alternatif”

AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, konuyla ilgili bir soruya verdiği yanıtta AB’nin dünyada “güvenilir bir partner” olarak görülmek ve demokratik değerleriyle takdir toplamak istediğini belirterek Global Gateway’in “mevcut projelere net bir alternatif olduğunu” söyledi. AB Komisyonu’nun projeyle ilgili belgesinde de sürdürülebilir, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlayan ve dijitalleşmeyi teşvik eden bir çehre kazandırılması planlanan projede şeffaflık, eşitlik ve yerel halkın projelerden fayda sağlaması gibi ilkelere özel önem atfedildiğine yer verildi.

Projenin finansmanı kısmen Avrupa Yatırım Bankası ve AB programlarından, AB bütçesi ve üye devletlerden aktarılan kaynakla sağlanacak. Projenin ağırlıklı olarak Afrika, Latin Amerika ve Asya ülkelerini kapsaması planlanıyor. Global Gateway kapsamında öngörülen projelerin bir kısmının halihazırda planlanmış ya da başlatılmış olduğuna, ancak bugün açıklanan girişimle yeni bir siyasi çerçeveye oturtulduğuna işaret ediliyor.

Karadeniz’e internet kablosu, Afrika’da hidrojen üretimi

Global Gateway çerçevesinde öngörülen projeler arasında Afrika’da hidrojen üretimi, Karadeniz’e deniz altından döşenecek fiber optik kablolarla hızlı internet bağlantısı sağlanması, Ürdün ile İsrail işgali altındaki Batı Şeria arasına yeni bir köprü inşası da yer alıyor.

Avrupalı şirketlere ihracat teşvikleri de verilmesi öngörülüyor. Bu şekilde Avrupalı şirketlerin söz konusu bölgelerdeki rakiplerine ya da Çinli şirketler gibi devlet teşviklerinden yararlananlara karşı desteklenmesi hedefleniyor. Global Gateway konseptinin hayata geçirilebilmesi ve resmi kaynak aktarımına başlanabilmesi için AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosundan da onay çıkması gerekiyor.

Paylaşın

Taliban’dan Uluslararası Örgütlere Yardım Çağrısı

Afgasitan’da yönetimi ele geçiren Taliban’ın Lideri Molla Hasan, uluslararası yardım örgütlerine ülkeye yardımları sürdürme çağrısı yaparak, “Uluslararası bütün yardım kuruluşlarına ülkeye yardımları esirgememelerini ve zor durumdaki halka yardım etmelerini rica ediyorum” dedi. Molla Hasan, halka Taliban rejimine müteşekkir olma çağrısında bulundu.

Molla Hasan, büyük bölümü Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bulunan Afganistan Merkez Bankası’na ait yaklaşık 9 milyar dolarlık rezervlerin serbest bırakılması halinde ülkedeki ekonomik krizin aşılacağını öne sürdü.

Afganistan’da Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinin ardından kurduğu geçici hükümetin başbakanı Molla Muhammed Hasan Ahund ilk kez halka hitaben bir konuşma yaptı. 2013 yılında ölen Taliban’ın kurucusu Molla Ömer’e yakın isimlerden Molla Hasan’ın hükümetin kurulmasından yaklaşık üç ay sonra yaptığı konuşma devlet televizyonundan yayınlandı. Molla Hasan konuşmasında uluslararası yardım kuruluşlarına ülkeye yardımları sürdürme çağrısı yaptı.

Merakla beklenen konuşmasında Molla Hasan, halka Taliban rejimine müteşekkir olma çağrısında bulundu. Molla Hasan, ülkedeki yabancı güçlerle mücadele, İslami bir hükümetin kurulması ve ülkede istikrarın sağlanmasına devam edilmesi yönünde Taliban’ın verdiği sözleri tuttuğunu ifade etti.

Taliban’ın iktidarı devralmasından önce de ülkede kıtlık, işsizlik ve fiyat artışlarının olduğunu savunan geçici hükümetin başbakanı, “halkın içinde bulunduğu yokluk ve sıkıntılardan kurtarmak için Allah’ın yardımı ile çaba gösterdiklerini” söyledi.

Molla Hasan, büyük bölümü Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bulunan Afganistan Merkez Bankası’na ait yaklaşık 9 milyar dolarlık rezervlerin serbest bırakılması halinde ülkedeki ekonomik krizin aşılacağını öne sürdü.

Molla Hasan yardım örgütlerine de ülkeye yardımları sürdürme çağrısı yaparak, “Uluslararası bütün yardım kuruluşlarına ülkeye yardımları esirgememelerini ve zor durumdaki halka yardım etmelerini rica ediyorum” şeklinde konuştu.

Taliban’ın geçici hükümeti kurmasından bu yana halka yönelik bir konuşma yapmadığı için sosyal medya üzerinden eleştirilen Molla Hasan, televizyon yayınlanan konuşmasında uluslararası toplumun kadın ve insan haklarına saygı gösterme ve çoğulcu bir yönetim oluşturulması yönünde Taliban’a yaptığı çağrılara da yanıt verdi. Kurulan geçici hükümetin yüzde 90’ı sadece bir etnik grubun temsilcilerinden yer alırken, hükümette kadın bulunmuyor.

Taliban hükümetinin kadın ve insan haklarına saygı gösterdiğini savunan Molla Hasan, kız çocuklarına yönelik eğitimin başladığını ve bunun geliştirilmesi yönünde umut olduğunu söyledi. Molla Hasan, bu eğitimin İslami esaslara göre yapılacağının da altını çizdi.

Taliban ile ABD hükümeti arasında görüşme

Geçici hükümetin başbakanı Molla Hasan’ın konuşmasının ABD hükümeti ile Taliban arasında gelecek hafta Doha’da yapılması planlanan görüşmesi öncesinde yayınlanması dikkati çekti.

Görüşmede, IŞİD ve El Kaide ile mücadelenin yanı sıra Afganistan’a insani yardım konuları ele alınacak. Bunun yanı sıra, yaklaşık 20 yıl boyunca ABD için çalışan Afganların ve ABD vatandaşlarının güvenli bir şekilde ülkeyi terk etmeleri de gündeme gelecek.

Washington, kapsayıcı bir hükümet kurulmasının yanı sıra azınlık ve kadın haklarına saygı gösterilmesi ve kız çocuklarına eğitim sağlanmasının ülkeye yardım için ön koşullar arasında bulunduğunu belirtiyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Azerbaycan / Ermenistan Arasındaki Sınırlar Yeniden Belirlenecek

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, cuma günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Rusya’nın Soçi kentinde bir araya geldi. Ermenistan, Azerbaycan ve Rusya’nın yayınladığı ortak bildiriye göre, taraflar iki ülke arasındaki sınırların yeniden belirlenmesi için ortak komisyon kurulması konusunda uzlaşma sağladı.

Ermenistan ve Azerbaycan liderleri iki ülke arasındaki tansiyonu düşürme konusunda mutabakata vardı. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, cuma günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Rusya’nın Soçi kentinde bir araya geldi. Taraflar gerçekleştirilen görüşmeyi “olumlu” olarak nitelendirdi.

Putin, görüşmeye ilişkin “Temel noktalarda anlaşma sağladık” dedi. Aradaki ulaşım hatlarının yeniden açılması ve “insani konuların” görüşülmesi gerektiği belirtildi. Ermenistan, Azerbaycan ve Rusya’nın yayınladığı ortak bildiriye göre, taraflar iki ülke arasındaki sınırların yeniden belirlenmesi için ortak komisyon kurulması konusunda uzlaşma sağladı.

Putin, Aliyev ve Paşinyan ile gerçekleştirdiği görüşmelerden sonra “Tarihsel bağlarımız var. Onları gelecekte yeniden tesis etmeli ve geliştirmeliyiz” ifadelerini kullandı. Putin, “Tansiyonun düşmesi ve insanların barış içinde yaşayabilmesi gerekiyor. Yakın gelecekte sınırların belirlenmesi konusunda çalışacağız” dedi ve bunun zor bir görev olduğunu da sözlerine ekledi. Aliyev ve Paşinyan, söz konusu hususta görüşmeler yürütmek için hazır olduklarını belirtti.

Dağlık Karabağ savaşı

Azerbaycan ve Ermenistan arasında geçen yıl meydana gelen ve 44 gün süren Dağlık Karabağ savaşında en az 6 bin 500 kişi yaşamını yitirmişti. Azerbaycan, bu savaşta Ermeni güçleri Dağlık Karabağ ve çevresinde 1990’lı yıllardan beri kontrol ettiği topraklardan çıkarmıştı. Azerbaycan’ın Türkiye’den de askeri destek aldığı savaş, Rusya’nın arabuluculuğunda sağlanan ateşkesle son bulmuştu. Ancak bölgede tansiyon devam ediyordu. En son geçen hafta sınırda yükselen tansiyon sonrasında ölenler ve yaralananlar oldu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Avrupa’da 5-11 Yaş Arası Çocuklar İçin BioNTech Aşısına Onay

Avrupa Birliğinin (AB) ilaç düzenleyicisi Avrupa İlaç Ajansı (EMA) 5-11 yaş grubu çocuklara BioNTech/ Pfizer aşısının uygulanmasını onayladı. Böylece ilaç otoritesi kıtadaki milyonlarca ilk öğretim çağındaki çocuğun aşılanmasının yolunu açtı.

EMA’dan yapılan yazılı açıklamada, söz konusu aşının halihazırda 12 yaş ve üstü için onaylanmış olduğu hatırlatılarak 5-11 yaş aralığı için uygulanacak dozun, daha az olacağı belirtildi. EMA, BioNTech/Pfizer’in geliştirdiği Comirnaty isimli aşının 10 mikrogramlık iki doz olarak kolun üst bölgesine uygulanmasını tavsiye etti. Yetişkinlere verilen doz 30 mikrogram seviyesinde.

EMA açıklamasında “Comirnaty’nin 5-11 yaş arası çocuklarda faydası risklerine göre daha ağır basıyor, özellikle de Covid-19’u ağır geçirme riski olanlarda” ifadeleri yer aldı. Pfizer ve BioNTech aşılarının, yapılan klinik deneylere göre 5-11 yaş grubu çocuklarda 90,7 etkinlik gösterdiği bildiriliyor.

Açıklamada, tavsiye kararının 2 bin kadar çocuk üzerinde yapılan araştırma sonucunda alındığı, yan etkilerinin aşının yapıldığı bölgede ağrı ve kızarıklık, yorgunluk, baş ağrısı, kas ağrısı gibi diğer yaş gruplarında görülenlerle aynı olduğu aktarıldı.

EMA’nın aldığı kararın yürürlüğe girmesi için Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından da onaylanması gerekiyor, ancak daha önceki uygulamarın ışığında bu adımın bir formaliteden ibaret olduğu belirtiliyor. Almanya özelinde ise herhangi bir aşının uygulanabilmesi için aşının ruhsat almasının yanı sıra, o aşının Almanya Daimi Aşı Komisyonu’nca (Stiko) uygun görülmesi gerekiyor.

(Kaynak: bianet.org)

Paylaşın

Güney Afrika’da Yeni Bir Koronavirüs Varyantı Tespit Edildi

Güney Afrika’da mutasyona uğramış yeni bir koronavirüs varyantı tespit edildiği açıklandı. Güney Afrika’da kasım ayı başında 100 civarında seyreden günlük koronavirüs vaka sayısı ortalama 1,200 seviyesinde.

Haber Merkezi / Güney Afrikalı yetkililer, varyantın daha çok gençler arasında yayıldığını dile getiriyor. Bilim insanlarının ilk gözlemlerine göre yeni tespit edilen B.1.1.1.529 varyantı en az 10 mutasyon içeriyor.

Devlete bağlı sağlık ajansı (NICD), varyantın genetik diziliminin tespitinin ardından B.11.1.529 varyantına yakalanan 22 vaka saptandığını açıkladı. Açıklamada ayrıca söz konusu varyanta yakalanan vaka sayısının hızla arttığı belirtildi.

Güney Afrika, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) virüslerin gelişimini çalışan grubuna yeni varyantı görüşmek üzere 26 Kasın’da acil toplanma çağrısı yaptı.

Güney Afrika Sağlık Bakanı Joe Phaahla hükümetin varyantla mücadele için daha katı önlemler uygulayıp uygulamayacağı konusunda bir şey söylemek için henüz erken olduğunu kaydetti.

Güney Afrika geçen yıl Beta varyantının ilk çıktığı yerdi. Beta varyantı daha bulaşıcı olduğu ve aşıların etkisini azalttığı gerekçesiyle, WHO’nun kaygı duyduğu dört varyant arasında yer alıyor.

Ülkede bu yılın erken dönemlerinde C.1.2 adı verilen bir diğer varyant daha tespit edilmiş, ancak bu daha yaygın olan Delta varyantının yerini almamıştı.

Paylaşın