Avrupa Basını: Kulağa Savaş İlanı Gibi Geliyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı bölgeler Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanıma kararı Avrupa basınında geniş yer buldu. Yorumlarda öne çıkan çıkan ise bu kararın bir savaş ilanı olduğu.

İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın ayrılıkçı bölgelerinin bağımsızlığını tanıması ve ardından yaptığı açıklamalara dair yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Tanıma kararı bazı soruları yanıtlıyor, ancak diğerleri yanıtsız kalıyor. Putin’in iki cumhuriyeti “oldukları gibi” tanıması ihtimali var. Bu, aylarca süren kıyamet senaryolarından sonra, muhtemelen Ukrayna ve batı tarafından kendi aralarında iyi bir sonuç olarak kabul edilecektir.

Ancak Putin’in aklında, Ukrayna’nın doğusundan bir parça kemirmekten ve halihazırda fiilen kontrol ettiği bölgeler için resmi sorumluluk almaktan çok daha fazlası var gibi görünüyor. Putin’in, Kiev’in şiddeti durdurmaması halinde “takip eden katliamın” sorumluluğunu üstleneceklerine dair son sözleri aşırı derecede kaygı vericiydi. Aslına bakılırsa kulağa bir savaş ilanı gibi geliyordu.”

İsviçre’de yayımlanan Neue Zürcher Zeitung Rusya’nın gerilimi tırmandırmasına yönelik olarak yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer veriyor:

“Putin ya birçok cephede verilecek topyekün bir savaş mı planlıyor yoksa sınırlı, seçici bir askeri harekat mı olacak? ABD’ye göre Rusya Kiev’i de kıskaca alacak büyük bir operasyon planlanıyor. Putin, uzun vadede Ukrayna’yı tamamen ezmek ve Kiev’de Moskova yanlısı yeni bir hükümet kurmak isterse böyle bir hareket tarzı seçecektir. Ama bu aynı zamanda büyük riskler almak anlamına da geliyor.

Zira yüksek bir zayiat ve kesinlikle popüler olmayan işgalci güç olarak daha uzun süre yönetimde kalması gerekir. Ukrayna silahlı kuvvetlerine kısa, kanlı bir ders vermek için, sınırlı askeri müdahale yeterli olacaktır. Doğu Ukrayna’daki ayrılıkçı bölgeleri Rusya’ya daha yakından bağlamak için, hatta resmi olarak dahil etmek için, ilhak yasası kapsamında bir imzanın yeterli olması gibi. Her iki durumda da Moskova Batı’nın sert yaptırımlar uygulamaya karar vermemesini umacaktır.”

Hollanda’da yayımlanan De Telegraaf gazetesi değerlendirmesinde Rusya lideri Vladimir Putin’in konuya bakış açısını eleştiriliyor.

“Putin Ukraynalıların kötü niyetli komşularına mesafe koyarak Rusya’nın saldırganlığından dolayı NATO’nun üyesi olmak istemesi fikrinden hoşlanmıyor. Fikir tanıdık: Putin’in hatırasında Rusya’ya bağlı olan ve tarihi olarak büyüyen bir bölge, ellerinden kayma tehdidi altında. Ve O da çok geç olmadan müdahale ediyor. ABD ve NATO ile diplomatik çekişme ve NATO’nun geri itildiği “güvenlik garantileri”, Ukrayna sınırında üç aydır birliklerin birikmesinin ardından görünüşe göre sadece bir oyalama manevrasıydı.

Rusya Devlet Başkanı uluslararası hukuk dünyasında yaşamıyor ki ihtiyaç duyduğunda aynı uluslararası hukuka atıfta bulunuyor ancak kendi dünya görüşüne uymadığında da bu kurallar ayağına takılıyor. Putin genellikle 19. Yüzyıl stili bir lider olarak anılır. Ve onun Çarlık İmparatorluğu’nun sınırlarında hiçbir egemen devlet varlığından emin olamaz.”

Almanya’nın Magdeburg kentinde yayımlanan Volksstimme gazetesi Batı’nın Rusya’ya karşı derhal harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor.

“Hayır, Rusya-Ukrayna krizinde ulaşılan zirve şaşırtmıyor. Vladimir Putin aylardır tırmandırma kitabındaki bütün bölümleri tek tek gerçekleştirdi. Önce 150 bin askeri bölgeye intikal ettirdi ve Ukrayna’yı esir aldı. Sonra Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçıların “yardım çağrılarına” yanıt verdi.

Ve Kiev hükümeti Rusya Donetsk ve Luhansk’ı belki de sonsuza dek topraklarından koparırken bütün bu olanları çaresiz bir şekilde izlemek zorunda kaldı. Batı’nın tepkisini bekleyen tek ülke Rusya değil. Almanya, ABD ve AB ağır ekonomik yaptırımlarla ve askeri caydırıcılıkla Kremlin’e karşı derhal harekete geçmezse Putin Ukrayna’nın geri kalanı için de durmayacaktır. Yeni müttefiki Şi Jinping de Tayvan’ı ilhak etmek için cesaret toplayacaktır.”

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Vladimir Putin, Dünyanın Beklediği Kararı Resmen Onayladı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bir ulusa sesleniş konuşması gerçekleştirerek, Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı bölgeler Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanıma kararını açıkladı. Putin ayrılıkçı liderlerle işbirliği ve dostluk anlaşmalarına da imza attı.

Rusya Devlet Başkanı Putin, ulusa sesleniş konuşması öncesinde Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçıların bağımsızlığını tanıma konusunda Pazartesi günü içinde kararını vereceğini duyurmuştu. Moskova’da Ulusal Güvenlik Konseyi’yle bir görüşme gerçekleştiren Rusya Devlet Başkanı, “Sizin görüşünüzü dinledim, karar bugün verilecek” ifadelerini kullanmıştı.

Donetsk ve Luhansk’taki ayrılıkçı liderler, Putin’den bağımsızlıklarını tanımasını talep etmişti. Luhansk’ı resmi olarak tanınmayan “halk cumhuriyeti” ilan eden ayrılıkçı lider Leonid Paseçnik’in “Luhansk Halk Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ve egemenliğini tanımanızı rica ediyorum” ifadelerini kullandığı görüntülü mesajı, Rus televizyonunda yayımlanmıştı. Donetsk için aynı çağrıyı yapan ayrılıkçı lider Denis Puşilin, Moskova’ya ayrıca savunma konusunda iş birliği çağrısında bulunmuştu.

Batı’dan “sert yanıt” uyarısı

Alman hükümet sözcü tarafından verilen bilgilere göre, Almanya Başbakanı Olaf Scholz bugün Putin’le yaptığı telefon görüşmesinde Rusya Devlet Başkanı’nı kendilerini “halk cumhuriyeti” ilan eden Donetsk ve Luhansk’ın tanınması konusunda uyardı. Hükümet sözcüsü,  Scholz’un böyle bir adımın Rusya’nın Minsk protokolünü tek taraflı ihlali anlamına geleceğini belirterek, Moskova’yı uyardığını aktardı.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell da, Putin’in söz konusu bağımsızlıkları tanıması durumunda Birliğin “sert bir yanıt vermeye hazır olduğunu” söyledi. Borrell, “Başkan Putin’e uluslararası hukuka ve Minsk protokolüne saygı göstermeye ve Luhansk ile Donetsk bölgelerinin bağımsızlıklarını tanımamaya çağırıyoruz” diye konuştu.

ABD, bu “cumhuriyetlerin” Moskova tarafından tanınmasının uluslararası hukukun büyük bir yara alması anlamına geleceğini duyurdu.

“Minsk için umut kalmadı”

Rusya lideri Putin, Ulusal Güvenlik Konseyi’yle toplantısında Minsk anlaşmasına ilişkin açıklamalarda da bulundu. Putin, Ukrayna’nın doğusunda ateşkes öngören anlaşmanın uygulanmasına yönelik artık bir umut göremediklerini ifade etti.

Putin, Batı’yı da Moskova-Kiev arasındaki ihtilafı kullanarak Rusya’nın güvenliğini tehdit etmekle suçladı. Rusya Devlet Başkanı, “Ukrayna’nın ülkemizle bir ihtilaf için araç olarak kullanılması bize çok büyük bir tehdit oluşturuyor” şeklinde konuştu. Moskova’nın önceliğinin ihtilaf değil, güvenlik olduğunu vurgulayan Putin, Kiev ve Washington’ın ise artık ihtilaf istediğini savundu.

Amerikan istihbarat birimleri, Moskova’nın Ukrayna sınırında konuşlandırdığı birlikler, tanklar ve savaş gemileriyle bir işgal hazırlığında olduğunu iddia ediyor. ABD Başkanı Joe Biden, aldıkları istihbaratların Putin’in Ukrayna’yı işgal kararı aldığı ve Rus komutanların birkaç gün içinde taarruza geçmek içinde hazırlık yaptığı yönünde olduğunu söylemişti.

Donetsk ve Luhansk’taki Rusya yanlısı ayrılıkçı yönetimler, geçen Cuma bölgede artan saldırıları gerekçe göstererek sivillerin Rusya’ya tahliyesine karar vermişti. Hafta sonunda Rusya Acil Durumlar Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Ukrayna’nın doğusunda yaşayan on binlerce kişinin Rusya’ya sığındığı bildirilmişti.

Paylaşın

Joe Biden Ve Vladimir Putin Ukrayna’yı Görüşecek

Beyaz Saray, ABD Başkanı Joe Biden’ın, Moskova’nın Ukrayna’ya yönelik bir işgal eyleminin olmaması durumunda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le buluşmayı prensipte kabul ettiğini açıkladı.

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin dışişleri bakanları bugün Rusya ağırlıklı gündemle toplanacak, toplantının bir bölümüne Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba da katılacak.

Dışişleri bakanları görüşecek

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Ukrayna krizine dair yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamasında, Ukrayna’ya yönelik bir işgal eyleminin yaşanmaması için ABD’nin tüm diplomatik süreçleri kullanacağına işaret eden Psaki, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’un bu hafta içi Avrupa’da buluşmasının planlandığını hatırlattı.

Psaki, “(Ukrayna’ya yönelik) Herhangi bir işgalin olmaması durumunda Başkan Biden, Devlet Başkanı Putin’le buluşmayı prensipte kabul etti” dedi.

“Diplomatik çözüm” vurgusu

Beyaz Saray Sözcüsü, krizin diplomatik çözümüne her zaman hazır olduklarını, ancak Rusya’nın işgal yönünde adım atması durumunda ise hızlı ve ağır yaptırımlar getireceklerini sözlerine ekledi. Psaki ayrıca, Moskova’nın halen kapsamlı bir saldırı için hazırlıklarını sürdürdüğünü de ifade etti.

Çoğu çocuk 61 bin kişi tahliye edildi

Ukrayna’nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçıların kontrolünde bulunan Donbass bölgesindeki sivillerin Rusya’nın Rostov bölgesine tahliyesi sürüyor.

AA’nın haberine göre Rusya-Ukrayna sınırında bulunan Avilo-Uspensk giriş kapısındaki binlerce kişi, otobüslerle organize şekilde Rostov bölgesinin çeşitli yerlerinde oluşturulan kamplardaki çadırlara ve yurtlara yerleştiriliyor.

Tahliye edilenlerin bir kısmı da Rusya’nın farklı bölgelerine tren yoluyla gönderiliyor.

Sputnik’in haberine göre, Rusya Acil Durumlar Bakanlığı “Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinden yaklaşık 61 bin göçmenin Rusya’ya gittiğini” açıkladı.

Rusya Acil Durumlar Bakan Vekili Aleksandr Çupriyan, gazetecilere yaptığı açıklamada, 18 Şubat’tan itibaren tahliye edilenlerin çoğunun çocuk olduğunu belirtti.

Paylaşın

Brezilya’daki Sel Felaketinde Can Kaybı 171’e Yükseldi

Brezilya’nın Rio de Janeiro eyaletinde yaşanan selde hayatını kaybedenlerin sayısı 171’e yükseldi. Şehirde 2011’de yaşanan selde 900’den fazla kişi ölmüş, 100’den fazla kişi kaybolmuştu.

İklim krizi nedeniyle gerçekleşen söz konusu aşırı hava olayı sonrası selden etkilenen bölgeye giden Rio de Janeiro Valisi Claudio Castro, basına yaptığı açıklamada bölgenin 1932’den bu yana en şiddetli yağışa maruz kaldığını söylemişti.

Geçen hafta Rio de Janeiro’nun dağlık bölgesi Petropolis kentinde meydana gelen sel ve toprak kaymalarının ardından gönüllülerin ve itfaiye ekiplerinin sürdürdüğü arama kurtarma çalışmaları devam etti.

Sel ve toprak kaymaları nedeniyle 126 kişi için ise kayıp ihbarı yapıldı. Öte yandan 856 kişinin sığınaklarda olduğu bildirildi.

Petropolis Belediyesi, sokakların temizlenmesi için başlatılan geniş çaplı çalışmalar nedeniyle bölge sakinlerine evden çıkmamaları çağrısında bulundu.

Rio de Janeiro’nun dağlık bölgesi Petropolis’te 15 Şubat’ta meydana gelen şiddetli yağışlar nedeniyle şehrin birçok yerinde toprak kaymaları yaşanmıştı. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde sokakları, parkları, marketleri sel bastığı, arabaların ve otobüslerin su altında kalarak sürüklendiği görülmüştü.

Çok sayıda heyelanın ardından onlarca evin yıkıldığı Petropolis’e şubat ayının tamamında beklenen yağışın 6 saatte yağdığı duyurulmuştu.

Paylaşın

Avrupa’yı Vuran ‘Zeynep Kasırgası’nda Ölü Sayısı 16’ya Çıktı

Avrupa ülkelerinde  etkili olan Zeynep Kasırgası’nda hayatını kaybedenlerin sayısı 16’ya yükseldi. Birçok ülkede kasırga nedeniyle devrilen ağaçlar ve şiddetli rüzgar demir ve hava yolu ulaşımının aksamasına neden olurken, bazı bölgelerde elektrik şebekeleri de zarar gördü.

Resmi verilere göre, İngiltere ve İrlanda Cumhuriyeti’nin yanında, Belçika, Hollanda, Almanya ve Polonya’da da ölümler yaşandı. Avrupa genelinde milyonlarca ev elektriksiz kaldı, ulaşım ağları etkilendi. Hollanda sahil güvenliği, fırtına nedeniyle Kuzey Denizi’ne sürüklenen 26 boş konteynırı aramaya devam ediyor.

Fırtına yüzünden Belçika ve Almanya’da da çok sayıda kişi yaralandı, milyonlarca euroluk maddi zarar meydana geldi. Hollanda, Belçika ve Almanya’da öğleden sonra etkili olmaya başlayan fırtınanın hızı, saatte 170 kilometreye ulaştı.

Hollanda’nın başkenti Amsterdam ve çevresinde devrilen ağaçlar 3 kişimin ölümüne neden oldu. Kuzeydeki Groningen kentinde de, fırtınanın devirerek yola sürüklediği bir ağaca çarpan sürücü hayatını kaybetti.

Devrilen ağaçlar yüzünden çok sayıda araç ve bina da hasar gördü. Hollanda’da fırtına nedeniyle Cuma öğle saatlerinden itibaren “kırmızı alarm” verildi. Zorunlu haller dışında sürücülerin trafiğe çıkmamaları istendi.

Ülkede yüzlerce uçak seferi ile tren seferleri iptal edildi, 80 köprü trafiğe kapatıldı. Lahey’deki ADO Den Haag Stadyumu başta olmak üzere Hollanda’daki yüzlerce binanın çatısı fırtına nedeniyle uçtu.

Fırtına, Belçika’da da, 1 kişinin ölümüne, çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açtı. Ypees kentinde 79 yaşındaki bir erkek, şiddetli fırtına nedeniyle yat limanında düşerek hayatını kaybetti.

Belçika’da özellikle sahil kesiminde yüzlerce evin çatısının uçmasına neden oldu. Hava ve demiryolu trafiğinin olumsuz etkilendiği Belçika’da, kara yolu ulaşımı da zaman zaman aksadı. Uçan çatılar ve zarar gören evler nedeniyle ülkenin ikinci büyük kenti Anvers’te itfaiyeye 900’den fazla yardım çağrısı yapıldı.

Belçika’da şiddetli fırtınanın devirdiği ağaçlar nedeniyle çok sayıda araç ve ev zarar gördü. Heers Kalesi’nin ahırı bölümünün çatısı da fırtına nedeniyle yıkıldı.

Eunice Fırtınası, Almanya’da da da yer yer 170 kilometre hıza ulaştı. Almanya’da da, Kuzey Ren-Vestfalya’da bir sürücü fırtınanın aracını devirmesi, nedeniyle bir diğeri ise, aracının üzerine ağaç düşmesi nedeniyle öldü. Cuxhaven bölgesinde de bir kişi, evinin çatısından düşerek hayatını kaybetti.

Alman medyasının “Zeynep Fırtınası” diye adlandırdığı şiddetli rüzgar, Hamburg’da şiddetli dalgaların yarattığı su baskınlarına neden oldu. İtfaiye ve polis, Bremen kentinin bazı semtlerini tahliye etti.

Almanya’da birçok bölgede kara, hava, deniz ve demiryolu taşımacılığı sekteye uğradı. Fırtına yüzünden devrilen ağaçlar nedeniyle Almanya’da da çok sayıda kişi yaralanırken, araçlar ve binalarda maddi hasar meydana geldi.

Kuzey Ren Westfalya eyaletindeki Dortmund kentinde fırtınanın yerinden kopardığı bir kilise haçı, bir minibüsün üzerine düştü. Almanya’daki sigorta şirketlerine göre, fırtına 500 milyon euroluk maddi hasara yola açmış olabilir.

Paylaşın

Rusya’ya Karşı NATO Ve Avrupa Birliği’nden Birlik Mesajı

Münih Güvenlik Konferansı (MSC) kapsamında açıklamalarda bulunan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya-Ukrayna krizine ilişkin olarak, “Eğer Kremlin’in hedefi sınırlarında daha az NATO görmekse, daha fazla NATO görecektir” diye konuştu.

NATO’nun bir savunma ittifakı olduğunu ve Rusya veya başka bir ülkeyi tehdit etmediğinin altını çizen Genel Sekreter, “Tüm müttefiklerimizi korumak ve savunmak için gereken tüm önlemleri alacağız” diye konuştu.

“El Ele: Transatlantik ve Avrupa Güvenliği” başlıklı oturuma Stoltenberg’in yanı sıra AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de katıldı. Oturuma Rusya’nın Ukrayna’ya yönelttiği askeri ve siyasi tehdit damgasını vurdu. Rusya’ya karşı birlik oldukları mesajını veren iki lider, Rusya’yı “uluslararası sistemin kurallarını yeniden yazmaya çalışmakla” suçladı.

“Rusya’nın işini zorlaştırdık”

Çatışma riskinin hâlâ mevcut olduğunu ve siyasi bir çözüm bulmak için diplomatik çabalarını sürdürdüklerini kaydeden Stoltenberg, “Rusya’nın rota değiştirmesi için çok geç değil. Savaşa hazırlanmayı bırakın ve barışçıl çözüm için çalışmaya başlayın” çağrısında bulundu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmek için bahane üretmeye çalıştığını ifade eden Stoltenberg, “Bunları açığa çıkardığımızda planladıkları şeyi hayata geçirmelerini zorlaştırdık” diye konuştu.

“Kremlin bizi birleştirdi”

Ukrayna-Rusya sınırında yaşanan gelişmelerin sorumluluğunun Kremlin’de olduğunu hatırlatan von der Leyen, “Kremlin yapımı kriz, birleşmemizi sağladı” ifadelerini kullandı. Ukraynalıların gündelik olarak “dış müdahale ve saldırganlık” ile karşılaştığını belirten von der Leyen, “Savaşmak istemedikleri, Rusya’nın dayattığı bir savaşla karşı karşıyalar” diye konuştu.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da, konferansta dün yaptığı konuşmada, “Bu bir Ukrayna krizi değildir. Bu bir Rusya krizidir” ifadelerini kullanmıştı.

“Kışın yetecek kadar gazımız var”

AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, AB’nin olası bir Rus saldırısına karşı geniş çaplı önlemler almakta olduğunun da altını çizdi.

Avrupa’nın Rus enerjisine bağımlılığını azaltmak için enerji arz ve kaynaklarını çeşitlendirme çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden von der Leyen, Rusya’nın gaz tedariğini kesmesi durumunda bu kışı geçirebilecek kadar enerji kaynağına sahip olduklarını ifade etti. Von der Leyen, “Güçlü bir AB, savaş tehdidinde bulunan bir komşuya muhtaç olamaz” diye konuştu.

Stoltenberg: Nükleer silahsız bir dünyaya inanıyoruz

Nükleer savaş tehdidine de değinen NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Kremlin’in son yıllarda nükleer kabiliyetlerini çok geliştirdiğini ve bu alana yaptığı yatırımları artırdığını dile getirdi.

“Teyit edilebilir, dengeli bir nükleer silahsızlanma” taraftarı olduklarının altını çizen Stoltenberg, bunun yalnızca NATO tarafında gerçekleşmesinin ise söz konusu olmadığını kaydetti. Stoltenberg, “Rusya ve Çin nükleer silahlarını tutarken NATO’nun nükleer silahlarından arındığı bir dünyanın daha güvenli değil daha tehlikeli bir dünya olacağını” ifade etti.

Stoltenberg’e ödül

Konferans kapsamında 2009 yılından bu yana her yıl dış ve güvenlik politikası alanında faaliyet gösteren kişilere verilen Ewald von Kleist Ödülü’ne de bu yıl Stoltenberg layık görüldü. Stoltenberg, Javier Solana’dan sonra bu ödülü alan ikinci NATO Genel Sekreteri oldu.

Stoltenberg’e ödülü takdim edilmeden hemen önce doğrudan kendisine hitap eden von der Leyen, “Rus hükümeti bizi sürekli yeniden bölmeye çalıştıkça tek ses ve ortak bir mesajla yanıt verdik. Bu, senin sayende mümkün oldu, sevgili Jens. Bizi hep ortak noktalarımızı bulmaya teşvik ettin” dedi.

Geçmişte Norveç Başbakanlığı ve Maliye Bakanlığı görevlerinde de bulunan Stoltenberg’in görev süresi Eylül ayı sonunda sona erecek. Stoltenberg bunun ardından Norveç Merkez Bankası’nın başına geçecek.

Avrupa güvenliği Rusyasız tartışılıyor

Bu yıl Münih Güvenlik Konferansı, Rusya’dan herhangi bir temsilcinin katılımı olmaksızın düzenleniyor. MSC Başkanı Wolfgang Ischinger, Cuma günü yaptığı açılış konuşmasında, Rus delegasyonunun eksikliğine vurgu yaparak, Münih’in aslında Rusların pozisyonlarını uluslararası toplum önünde ifade etmeleri için bir platform sunduğunu ama bunun maalesef gerçekleşmediğini söylemişti.

Bu yılki MSC, Avrupa’da koronavirüs pandemisi patlak verdiğinden bu yana yerinde düzenlenen ilk konferans olma özelliğini taşıyor. Bu yıl konferans koronavirüs önlemleri kapsamında, sınırlı katılımcı ile yine Bayerischer Hof’ta düzenleniyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Avrupa’yı Zeynep Kasırgası Vurdu: En Az 9 Ölü

Avrupa ülkelerinde dün akşam saatlerinden itibaren etkili olmaya başlayan Zeynep kasırgası en az dokuz kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Birçok ülkede kasırga nedeniyle devrilen ağaçlar ve şiddetli rüzgar demir ve hava yolu ulaşımının aksamasına neden olurken, bazı bölgelerde elektrik şebekeleri de zarar gördü.

İngiltere Meteoroloji Dairesi, şimdiye kadar en güçlü olduğu düşünülen kasırga hızının Wight Adası’nda 196 kilometre/saati geçtiğini açıkladı.

İngiltere’de kasırgası nedeniyle çok sayıda yapı zarar görürken, birçok sanatçıyı ağırlayan O2 Arenasının çatısı parçalandı. Şiddetli rüzgarlar nedeniyle ulaşımda da aksamalar meydana geldi. İngiltere’deki birçok havaalanında pilotlar, uçağın iniş anlarında zor anlar yaşadı.

Almanya’da kasırga nedeniyle meydana gelen otomobil kazalarında en iki kişi hayatını kaybetti. Steinfurt bölgesindeki kazada 56 yaşındaki sürücünün otomobiliyle yola devrilen ağaca çarpması sonucu, Saerbeck’te ise otomobili şiddetli rüzgara yakalanan 33 yaşındaki sürücünün kaza yerinde hayatını kaybettiği bildirildi.

Alman Meteoroloji Dairesi (DWD), cumartesi sabahı kasırga nedeniyle verilen alarmların kaldırıldığını açıkladı. Ancak DWD Almanya’nın kuzeyinde yer yer fırtına beklendiği uyarısı yaptı. DWD’nin açıklamasına göre, kasırganın cumartesi gecesi Kuzey Denizi kıyılarına ulaşması bekleniyor. DWD pazartesiye kadar ülkede fırtınanın devam edeceğini duyurdu.

Hollanda’da dört ölü, Fransa’da elektrik kesintisi

Kasırga nedeniyle Hollanda’da da en az dört kişi hayatını kaybetti. Amsterdam İtfaiyesi’nin verdiği bilgilere göre, üç kişi üzerine ağaç devrilmesi, bir kişi ise otomobiline ağaç devrilmesi sonucu öldü. Kasırga nedeniyle Fransa’da da en az 11 kişi yaralandı. Ülkenin kuzeyinde 130 bin haneye elektrik verilemediği bildirildi.

Paylaşın

Brezilya’daki Sel Felaketinde Can Kaybı 100’ü Aştı

Brezilya’nın Rio de Janeiro eyaletinde şiddetli yağışların neden olduğu felakette can kaybı 104’e yükseldi. Aynı bölgede 2011’de yaşanan ve trajediye dönüşen sel felaketinde 900’den fazla kişi ölmüş, 100’den fazla kişi kaybolmuştu.

Brezilya’nın Rio de Janeiro eyaletinde şiddetli yağışların neden olduğu sel ve toprak kaymalarında hayatını kaybedenlerin sayısı 104’e yükseldi.

Brezilya yerel basınına göre, Rio de Janeiro Sivil Savunma Kurumu, eyaletin dağlık bölgesi Petropolis kentindeki sel ve toprak kaymaları nedeniyle 104 kişi yaşamını yitirdi.

Selden etkilenen bölgeye giden Rio de Janeiro Valisi Claudio Castro, basına yaptığı açıklamada bölgenin 1932’den bu yana en şiddetli yağışa maruz kaldığını söyledi.

Castro, gelecek haftaya kadar selden etkilenen kişilere mobilya ve ev eşyaları almaları için sosyal yardım yapılmasını beklediğini aktardı.

Arama kurtarma çalışmaları yürüten itfaiye ekiplerinin 21 kişiyi kurtardığı, şu ana kadar 35 kişinin kayıp olarak bildirildiği ancak net kayıp sayısının henüz belirlenemediği açıklandı.

Bölgeyi sert şekilde vuran sel ve toprak kaymaları nedeniyle en az 54 evin yıkıldığı, 370’den fazla kişinin barınaklara sığındığı bildirilmişti.

Yetkililer, 400’den fazla itfaiyecinin çalıştığı felaket nedeniyle bölgede “afet durumu” ilan etmiş, riskli bölgelerde yaşayan kişilerin sığınak olarak kullanılan destek noktalarına gitmesi çağrısında bulunmuştu.

Felaket nedeniyle birçok okul ve üniversite evsiz kalanların barındığı ve ihtiyaç sahiplerine yardımların yapıldığı destek noktasına çevrildi.

Sosyal medyaya yansıyan videolarda, 15 Şubat’ta meydana gelen şiddetli yağışların ardından Petropolis’in yüksek bölgelerinde toprak kaymalarının meydana geldiği, sokakları, parkları, marketleri sel bastığı, arabaların ve otobüslerin su altında kalarak sürüklendiği görüldü.

Yetkililer, Petropolis’in şubat ayının tamamında beklenen yağışı 6 saatte aldığını belirtmişti. Şehirde 2011’de yaşanan ve trajediye dönüşen sel felaketinde 900’den fazla kişi ölmüş, 100’den fazla kişi kaybolmuştu.

Paylaşın

Rusya Devlet Başkanı Putin’den Müzakere Sinyali

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Moskova’da görüştü. Kremlin Sarayı’nda üç saat süren baş başa görüşme sonrasında yapılan basın toplantısında ilk önce söz alan Putin, Ukrayna krizinde ülkesinin kendi çizgisinden ödün vermeyeceğini, ancak diyaloğa açık olduğunu söyledi.

Scholz’e Ukrayna’nın değil, Rusya’nın tehdit edildiğini söylediğini kaydeden Putin, Ukrayna’nın NATO’ya üye olma arzusuna atıfta bulunarak, “NATO’nun sınırlarımıza doğru genişlememesi gerektiğini hatırlattık. Batı’nın güvenliğini başka ülkelerin güvensizliği üzerine kurmaması gerektiğini söyledik. Rusya’nın zorla çevrelenmeye çalışılması bize yönelik bir tehdittir ve Rusya buna müsaade etmeyecektir” şeklinde konuştu.

NATO’nun yeni üyeleri konusunda yapılan anlaşmaları anımsatan Putin, Rusya’nın bu konudaki beklenti ve taleplerinin karşılanmadığını belirtti

Ülkesinin ABD ve NATO ile, Rusya’nın Avrupa’ya orta menzilli füzelerin yerleştirilmesinin sınırlandırılması, tatbikatlar konusunda şeffaf olunması ve başka güven arttırıcı önlemler konusunda görüşmeye hazır olduklarını söyleyen Putin, bu kapsamda Doğu Ukrayna’nın da konumunun ele alınmasını önererek, bu bölge için özel bir statü istediklerini açıkladı.

Rusya’nın istediği güvenlik garantilerine ABD ve NATO’dan gelen yanıtların yetersiz olduğunu söyleyen Putin, buna rağmen söz konusu belgelerin tekrar gözden geçirileceğini bildirdi. Putin, Ukrayna sınırında konuşlanmış bazı birliklerin tatbikatları tamamladıktan sonra üslerine geri döndüğünü de doğruladı.

‘’Savaş istemiyoruz’’

Ukrayna ile bir savaş olasılığını nasıl gördüğü şeklinde bir soru üzerine, Rusya’nın savaş istemediğinin altını çizen Putin, “Bunu istiyor muyuz? Elbette hayır. Tam da bu nedenle bir müzakere süreci için önerilerde bulunuyoruz” dedi.

NATO’nun Yugoslavya’yı bombaladığını ve Avrupa’nın ortasında savaş çıkardığını söyleyen Putin, Ukrayna ile savaş istemediğini, ancak bunun için tüm tarafların güvenliğini temin edecek bir anlaşma yapılması gerektiğini açıkladı.

Scholz’un Yugoslavya’da soykırım nedeniyle askeri operasyon düzenlendiği sözlerine cevap veren Rusya lideri, Ukrayna’nın Donbas bölgesinde de soykırım yaşandığını öne sürdü ve “Donbas’taki sorunu çözmek için elimizden geleni yapacağız” dedi.

Putin, bir başka soru üzerine, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda değindi ve bunu sadece kısa ve orta vadeli olarak değil, genel olarak kabul etmeyeceklerini söyledi. Batılı devletlerin Ukrayna’yı “Şimdi değil, ama şartların oluşması durumunda NATO’ya alacaklarını” söylediklerini belirterek, bu yaklaşımın ülkesi açısından kabul edilemez olduğunu vurgulayan Putin, “NATO üyeliği sorununun ertelenmesinin bir şey değiştirmez, bunu şimdi çözmek istiyoruz değerlendirmesinde” bulundu.

“Avrupa’da sürdürülebilir ve kalıcı bir barış, Rusya’ya karşı değil Rusya ile oluşabilir”

Görüşmelerinde ikili ilişkilerin yanısıra, özellikle Ukrayna’da olası bir savaşı engelleme konusunu ele aldıklarını belirten Almanya Başbakanı Scholz da diyalog çağrısını yenileyerek, “Diplomatik seçeneklerin tükenmediğini söyleyebilirim, bu nedenle acilen gerilimi düşürmek gerekiyor” ifadesini kullandı ve Normandiya formatının anlaşmazlığı çözmek için önemi konusunda Putin’le hemfikir olduğunu kaydetti.

Rusya’nın Ukrayna sınırındaki askerlerinin bir bölümünü tatbikatlarının sona ermesinin ardından geri çekmesini olumlu bir işaret olarak tanımlayan Scholz, “Buna rağmen Rusya’nın Ukrayna’yı askeri olarak tehdit etmesi anlaşılamaz ve kabul edilemez bir durum. Rusya’nın askeri bir saldırısı, ciddi yaptırımları beraberinde getirecek. Bunu yanlış anlamalara neden olmayacak açıklıkta ifade ettim” dedi.

Scholz’un “Avrupa’da sürdürülebilir ve kalıcı bir barış, Rusya’ya karşı değil, Rusya ile oluşabilir” sözü dikkat çekerken, NATO ve AB çerçevesinde de bu durumun aynı şekilde yorumlandığı değerlendirmesinde bulundu.

Almanya Başbakanı kendisinin Avrupa’da savaş görmemiş bir kuşaktan olduğunu söyleyerek, “Avrupa’nın ortasında savaşa neden olabilecek bir tırmanışı önlemek hepimizin görevi” şeklinde konuştu.

Scholz, bir gazetecinin Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması durumunda, Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının tamamen devre dışı bırakılmasının planlanıp planlanmadığı yönündeki sorusuna, “Boru hattıyla ilgili tüm taraflar ne olduğunu biliyor. Biz Avrupa’da barışın hakim olmasını hedefliyoruz. Ama savaş çıkarsa, ne yapılması gerektiğini de biliyoruz” demekle yetindi.

Bu arada iki lider, Putin’in Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile yaptığı görüşmede olduğu gibi uzun bir masada karşılıklı oturdu. Bir Alman gözlemci, bugünkü masanın Macron’un oturduğu masadan daha da uzun olduğunu iddia ederken, Scholz’un da Macron gibi Rus PCR testini yapmayı reddettiği ve bu durumun kararın alınmasında etkili olduğu belirtildi. Macron ziyaretinin ardından Kremlin’den yapılan açıklamada, uzak masa tercihinin amacının liderlerinin sağlığını korumak olduğu ifade edilmişti.

Paylaşın

Rusya: Ukrayna Sınırındaki Bazı Birlikleri Çektik

Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna sınırında konuşlanmış bazı birliklerin tatbikatlarını tamamladıktan sonra üslerine geri döndüğünü açıkladı. Sınırdan kaç askerin ayrıldığını belirtilmezken bu hamlenin gerginliği azaltıp azaltmayacağı henüz belli değil.

Konuyla ilgili açıklama yapan Savunma Bakanlığı Sözcüsü Igor Konaşenkov, “Bir dizi muharebe eğitim tatbikatı planlandığı gibi yürütüldü” dedi.

20 Şubat’ta sona erecek Rusya-Belarus ortak tatbikatı gibi bazı büyük tatbikatlar ise hala devam ediyor. Rusya’nın açıklamasının ardından bir İngiliz hükümet kaynağı, geri çekilmenin ölçeğini görmeyi beklediğini ve bu çekilmenin anlamlı olması için işgal kabiliyinde bir fark yaratması gerektiğini söyledi.

Ancak Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zakharova, “Bugün, Batı’nın savaş propagandasının başarısız olduğu gün olarak tarihe geçecek” dedi. Rusya bugüne kadar 100 binden fazla askerini Ukrayna sınırına yığdı ancak bir saldırı planı olduğu iddialarını yalanladı.

Rusya’nın son hamlesinin Batı’nın korkularını yatıştırmaya yeterli olup olmayacağı henüz bilinmiyor. ABD, Rus işgalinin her an gerçekleşebileceği konusunda uyarıda bulunmuştu. Rusya, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına izin verilmemesinin güvence altına alınmasını istiyor. ABD ve müttefikleriyse bunu reddediyor.

Almanya Başbakanı Scholz, Putin ile görüşecek

Olası bir krizi önlemeye yönelik diplomatik çabalar ise devam ediyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bugün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşecek. Scholz, gerilimlere verdiği yanıt nedeniyle eleştirilerle karşı karşıya kalmıştı.

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi durumunda Rus gazını Batı Avrupa’ya taşıyacak olan Kuzey Akım 2 boru hattı planının durdurulacağını açıklamıştı, ancak bunun gerçekleşmesi beklenmiyor.

Rusya’nın açıklamasından önce BBC’ye konuşan İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, resmi açıklamalara rağmen Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin halen “muhtemel” olduğuna inandığını söylemişti.

Batılı ülkeler saldırının her an başlayabileceğini ifade ederken Ukrayna, Rus yetkililerle görüşme yapmak için davette bulunmuştu.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın