Taliban’dan Lise Ve Dengi Kız Okullarının Kapalı Kalması Kararı

Afganistan’da Taliban, kız öğrencilerin eğitim gördüğü ortaokul ve lise seviyesindeki eğitim kurumlarının bugün açılacağını duyurmuştu ancak ani bir kararla ‘Okulların İslam hukukuna göre açılması için yeni bir plan hazırlanana kadar kapalı kalacağını’ belirterek verdiği sözden geri adım attı.

Euronews’ta yer alan habere göre; Aylar sonra okullarına dönen kadın öğretmenler ve kız öğrenciler ise okul kapılarında evlerine dönmeleri talimatı verilmesinin ardından gözyaşları içerisinde buradan ayrılmak zorunda kaldı.

Gözyaşları içerisinde konuşan ancak adı güvenlik nedeniyle verilmeyen bir kız öğrenci, “Müdürümüzün bize haberi vermesinin ardından hepimiz hayal kırıklığına uğradık. Bu haberi verirken müdürümüz de ağlıyordu. Artık tamamen umutsuzuz.” sözleriyle yaşadığı hayal kırıklığını dile getirdi.

Örgütün Eğitim Bakanlığı’ndan geçen hafta yapılan açıklamada, ortaokul ve lise seviyesindeki kızlar da dahil olmak üzere tüm öğrenciler için okulların 23 Mart Çarşamba günü ülke çapında açılacağı ilan edilmişti.

Ancak resmi devlet ajansı Bakhtar News’e gönderilen bir Eğitim Bakanlığı bildirisinde, “İslam hukuku ve Afgan kültürüne uygun bir plan hazırlanana kadar kız okullarının kapalı kalacağı” belirtildi.

Ayrıca gönderilen talimatta, “Tüm kız okulları ile altıncı sınıfın üzerinde kız öğrenci bulunan okullara, bir sonraki talimata kadar tüm okulların kapatıldığını bildiriyoruz” denildi. Taliban yetkilileri, konuyla ilgili yorum yapmadı.

Birleşmiş Milletler Afganistan’a Yardım Misyonu’ndan (UNAMA) yapılan açıklamada, “BM, Taliban’ın 6. sınıfın üzerindeki kız öğrencilerin okula geri dönmelerine izin verilmesine yönelik süresiz yasağını daha da uzattığını bildiren duyurusunu esefle karşılıyor” ifadelerine yer verildi.

Ayrıca örgütün okullara gönderdiği talimatta kullandığı ‘İslam hukukuna göre’ ifadesiyle neyi kastettiği anlaşılamadı. Sosyal medyada tepkisini dile getiren Afganlar ise Taliban’ın tüm okulları medreseye dönüştürmek istediği yönünde görüş belirtti.

Taliban, Afganistan’da iktidarda bulunduğu 1996’dan 2001’e kadar kadınların eğitim almalarını ve herhangi bir işte istihdam edilmelerini yasaklamıştı. Uluslararası toplum, Batılı güçlerin geri çekilmesiyle geçen yıl ağustos ayında ülkeyi ele yeniden geçiren Taliban’ın hükümet olarak tanınması için kızların eğitimini şart koşuyor.

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı 3.5 Milyonu Aştı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Rusya’nın saldırılarından kaçan Ukraynalıların sayısının 3,5 milyonu geçtiğini, Ukraynalı mültecilerin 2 milyondan fazlasının da komşu Polonya’ya sığındığını açıkladı.

Avrupa Birliği’nde (AB) de Ukraynalı mültecilere yönelik alınması planlanan önlemler üzerinde duruluyor. Brüksel’de dün düzenlenen AB dışişleri ve savunma bakanları toplantısı sırasında yaptığı açıklamada, Ukrayna’dan kaçanların sayısının artacağına dikkat çeken Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, “Önümüzdeki haftalarda mülteci sayısının 8 ila 10 milyonu bulabileceğini hesaba katmak zorundayız” dedi.

“Artık tüm Avrupa’nın sorunu”

Savaşın ilk günlerde çok sayıda Ukraynalı’nın arabalarıyla başka bir Avrupa ülkesindeki akrabalarına gittiğini söyleyen Baerbock, saldırıların şiddetinin artmasıyla birlikte herhangi bir Avrupa ülkesinde kimsesi olmayan Ukraynalıların da kaçmaya başladığını kaydetti. Bunun artık tüm Avrupa’nın sorunu olduğunu söyleyen Baerbock, Avrupa’nın dış sınırlarındaki ülkelere gelen Ukraynalıların diğer Avrupa ülkelerine dağıtılması ve her ülkenin mülteci kabul etmesi gerektiğini dile getirdi.

Ukrayna’nın nüfusu Rusya’nın saldırısı öncesinde yaklaşık 44 milyondu. AB içişleri bakanları da önümüzdeki hafta Pazartesi günü savaş mültecilerinin durumunu görüşmek üzere Brüksel’de toplanacak.

BM Genel Sekreteri Guterres: Bu kazanılabilecek bir savaş değil

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres yaptığı konuşmada; “ahlaki olarak kabul edilemez, siyasi olarak savunulamaz ve askeri olarak anlamsız” olarak nitelendirdiği Ukrayna’daki savaşın sona ermesi çağrısında bulundu.

“Bu kazanılabilecek bir savaş değil, barış masasına dönüş kaçınılmaz” diyen Guterres, Rusya işgaliyle birlikte Ukrayna’da sivillerin durmaksızın devam eden bombalamalarla terörize edildiğini söyledi. On milyon insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını, ülkede bir cehennem yaşandığını belirtti.

BM Genel Sekreteri, savaşın gıda, enerji ve gübre fiyatlarının hızla yükselmesine neden olarak küresel bir açlık krizini tetikleme riski taşıdığı konusunda uyardı.

Ukrayna’da, kuzeydoğuda Harkov ve Sumi, kuzeyde Çernihiv ve güneyde Mariupol dahil olmak üzere, en kötü etkilenen şehirlerin sakinleri için korku artarak devam ediyor.

Paylaşın

Rusya / Ukrayna Müzakerelerinde Kilit Konular

Ukrayna’da orduyla Rus birlikleri arasında çatışmalar sürerken barış müzakereleri de devam ediyor. Rusya’nın 24 Şubat’ta işgale girişmesinden dört gün sonra başlayan müzakerelerin bir kısmı Belarus sınırında ya da Belarus’ta yüz yüze, diğerleri video konferans yoluyla gerçekleşti.

İki ülke dışişleri bakanları ilk kez 10 Mart’ta Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun arabuluculuğunda Antalya’da bir araya geldi. Türkiye dışında İsrail’in de arabuluculuk çalışmaları var. Hedef, tarafları liderler düzeyinde bir araya getirmek. Ancak Rus tarafı, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “laf olsun” diye zirve görüşmesi yapmayacağını belirterek bunun için gerekli koşulların müzakere masasında netleştirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Peki müzakerelerde hangi konular masada, tarafların tutumu ne?

Toprak konusu

Müzakerelerin en zorlu konusunu Rusya’nın toprak talebi oluşturuyor. Rusya 2014’te, uluslararası hukuka göre halen Ukrayna toprağı olarak kabul edilen Kırım Yarımadası’nı ilhak etmiş, Kırım’ın kuzeydoğusundaki Donetsk ve Luhansk’ta Rusya yanlısı ayrılıkçı silahlı gruplara destek vermişti.

Moskova, işgalin hemen öncesinde 21 Şubat’ta, bu bölgelerde ilan edilen “halk cumhuriyetleri”nin bağımsızlığını tanıdı. Putin’in “özel askeri operasyon” diye adlandırdığı işgalin gerekçelerinden biri de bu bölgede yaşayan Rus kökenlilere yönelik “soykırım”a son verme iddiasıydı.

İşgal sırasında Rus birlikleri Kırım’ın kuzeyi, ayrılıkçı bölgeleri çevreleyen bölgeler ve başkent Kiev’in doğu ve batısında geniş toprakları kontrolü altına aldı. Son durum itibarıyla Rusya’nın Ukrayna’da kontrol ettiği toprakların yüzölçümü 170 bin kilometrekareye ulaştı.

Ukrayna hükümeti ise Kırım’da, ayrılıkçı bölgeler Donetsk ve Luhansk ile işgal sırasında ele geçirilen topraklarda Rusya’nın kontrolünü tanımayacağını kaydediyor. Ukrayna’nın baş müzakerecisi Mikhailo Podolyak, bu konuda tutumlarının değişmediğini belirterek başlıca taleplerini ateşkes, Rus askerlerinin geri çekilmesi ve güçlü güvenlik garantileri olarak sıralıyor.

Moskova ise Ukrayna’nın Kırım, Luhansk, Donetsk ve Kırım’ın kuzeyindeki bölgelerden vazgeçmesi durumunda Kırım’a karadan bir köprü oluşturmuş ve içme suyu tedarikini kontrol altına almış olacak. Ukrayna’nın güney kanadı Rusya için tarihi bir önem de taşıyor. Bölge 1783’te Osmanlı İmparatorluğu’na karşı kazanılan savaş sonrasında Çariçe Katerina tarafından Rusya topraklarına katılmıştı.

Tarafsızlık statüsü

Rusya’nın üzerinde ısrarcı olduğu konulardan biri de Ukrayna’nın tarafsız ülke statüsünü kabul etmesi. Bu, Ukrayna’nın herhangi bir askeri ittifaka üye olamaması, topraklarında yabancı ülke askeri, silah ve teçhizatı bulunduramaması anlamına geliyor.

Rus tarafı, tarafsızlık statüsünde Avusturya ve İsveç modellerinin masada olduğunu bildirmiş, Ukrayna ise tarafsızlık için güvenlik garantilerine ihtiyaç olduğunu vurgulamıştı. Rusya’nın baş müzakerecisi Vladimir Medinski de, müzakerelerde Ukrayna ordusunun ne büyüklükte olacağı konusunun görüşüldüğünü belirtmişti.

Putin, Ukrayna’nın asla NATO’ya üye olmayacağına dair yazılı garanti talep ediyor. Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy’nin son dönemde ülkesinin NATO üyeliğinin gerçekçi olmadığı ve bu hedeften vazgeçmeye hazır olduklarına dair açıklamaları dikkat çekiyor.

Rusların hakları

Ukrayna’da yaşayan Rus kökenlilerin ve Rusça dilinin statüsü Moskova açısından müzakerelerde büyük önem taşıyan konu başlıkları arasında. Ukrayna’da 2019’da kabul edilen bir yasayla Ukrayna diline özel statü tanınmış ve kamuda zorunlu hale getirilmişti. Yasa, tüm Ukrayna vatandaşlarının Ukrayna dilini bilmesini, devlet memurları, asker, doktor ve öğretmenlerin işe alımında ölçüt olmasını zorunlu kılıyor.

“Naziler”den arındırma

Putin, Ukrayna yönetimini Nazi benzeri aşırı sağcı grupların Rus kökenlilere “soykırım” uygulamasına izin vermekle suçluyor. 2014 yılında Rusya yanlısı ayrılıkçılara karşı gönüllü savaşçılardan kurulan Azov Taburu bu suçlamalarda öne çıkıyor. Rusya, Ukrayna ordusuna dahil edilen Azov Taburunun Rus sivilleri terörize eden ve savaş suçları işleyen bir Nazi örgütü olduğunu vurguluyor.

Grubun önde gelen isimlerinin aşırı sağcı, beyazların üstünlüğünü savunan, Yahudi düşmanı ifadeleri daha önce de kamuoyunun gündemine gelmişti. Ukraynalı yetkililer, Azov Taburu’nun Mariupol’de süren çatışmalara dahil olduğunu defalarca dile getirmişti. Ancak Kiev yönetimi Rus kökenlilere soykırım uygulandığı iddiasını reddediyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Zelenskiy’den Putin’e: NATO Üyeliğinden Vazgeçmeye Hazırız

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le doğrudan barış görüşmeleri gerçekleştirme isteğini yineledi. Ukrayna medyasına konuşan Zelenskiy, Putin’le “her türlü formatta” görüşmeye hazır olduğunu ifade etti.

Ukrayna lideri, Putin’le yüz yüze görüşmediği takdirde Rusya’nın gerçekten savaşı sonlandırmak isteyip istemediğini anlamanın imkânsız olacağını söyledi.

Ateşkes sağlanması, Rus askerlerinin çekilmesi ve Ukrayna’nın güvenliğinin garanti edilmesi karşılığında kendilerinin de NATO üyeliği arayışına son vereceklerini taahhüt etmeye hazır olduklarını belirten Zelenskiy şu ifadeleri kullandı:

“Bu, herkes için uygun bir uzlaşma olur: NATO konusunda bizimle ne yapacağını bilemeyen Batı için de, güvenlik garantileri isteyen Ukrayna için de ve NATO’nun daha fazla genişlemesini istemeyen Rusya için de.”

Kırım ve Donbas’ın statüsü

Putin’le görüştüğü takdirde, Rusya’nın işgal ettiği Kırım ve Rusya destekli ayrılıkçıların kontrolündeki Donbas bölgesinin statüsünün de tartışılabileceğini belirten Zelenskiy, “Rusya Devlet Başkanı’yla yapacağım ilk görüşmede bu konuları tartışmaya açmaya hazırım” dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı, “Böyle bir fırsatım olursa ve Rusya da isterse, bu sorunların tamamını ele alabiliriz. Hepsini çözer miyiz? Hayır. Ama kısmen başarabilme, en azından savaşı durdurma şansımız var” diye konuştu.

Kırım’ı 2014 yılında ilhak eden Rusya, geçen ay da Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesindeki ayrılıkçıların ilan ettiği “Donetsk Halk Cumhuriyeti” ve “Luhansk Halk Cumhuriyeti”nin bağımsızlıklarını tanımıştı.

Sovyetler Birliği’nin çökmesinin ardından Ukrayna topraklarında kalan Kırım ve Donbas’ın merkezinde olduğu sorunlar, Moskova ile Kiev arasındaki gerilimi 24 Şubat’taki Rus işgali ve sonrasında başlayan savaşa kadar götürdü.

Zelenskiy bu bölgelerin statülerini tartışmaya gönüllü olduğunun sinyalini vermiş olmasına karşın bu bölgelerin Ukrayna’nın parçası olduğunu ve ülkesinin teslim olmayacağını yineledi. Ukrayna lideri ayrıca, “tarihi” değişiklikler içerecek tüm barış anlaşmalarını ulusal referanduma sunacaklarının altını çizdi.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Sert Açıklama: Rusya ‘Savaş Suçu’ İşliyor

Avrupa Birliği’nin yeni güvenlik doktrini “Stratejik Pusula”ya son halini vermek için Brüksel’de bir araya gelen dışişleri ve savunma bakanları, Rusya’ya uygulanacak yeni yaptırımları masaya yatırıyor.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB’nin yeni savunma ve güvenlik doktrini olarak nitelendirilen “Stratejik Pusula” belgesinin bugün üye ülke dışişleri ve savunma bakanları tarafından kabul edilmesini umut ettiğini söyledi.

“Askeri olarak daha güçlü olmak için çalışacağız”

Belgenin iki yıl önce hazırlanmaya başlandığını hatırlatan Borrell, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına işaret ederek, “belgenin onay aşamasında bu kadar vahim gelişmeler yaşanmasını hayal dahi etmemiştik” dedi.

Savaş gerçeği ile karşı karşıya bulunduklarını, bu nedenle AB üye ülkelerinin askeri yetkinliklerini koordineli bir şekilde artırmak zorunda olduklarını söyleyen Borrell, hazırlanan güvenlik konseptinin Ukrayna savaşına verilen yanıtın bir parçası olduğunu vurgulayarak, “Askeri olarak daha güçlü olmak için çalışacağız” dedi.

Bugünkü toplantıya Ukrayna Savunma Bakanı Oleksii Reznikov’un videokonferansı yoluyla bağlanarak gelişmeler hakkında bilgi vereceğini söyleyen Borrell, kendisiyle AB’nin nasıl bir destek sağlayabileceğini ele alacaklarını aktardı.

“Rusya savaş suçu işliyor”

Rusya’nın Ukrayna’da “muazzam boyutta” savaş suçu işlediğini aktaran Borrell, “Rusya çok fazla savaş suçu işliyor, bunu söylemek zorundayız. Mariupol’da olanlar muazzam boyutta savaş suçudur. Gelişi güzel bombalamak, herkesi ama herkesi ayrım gözetmeksizin öldürmek, bu korkunç bir durum, en sert şekilde kınanmalı, bir şehir bütünüyle yok ediliyor, insanlar ölüyor” sözlerini kaydetti.

Rusya’nın Ukrayna’da hipersonik füzeler kullanması konusunda, “Artık Rusya tüm askeri yetkinliklerini kullanıyor” diyen Josep Borrell, “Sorun şu ki, sivillere yönelik askeri yetkinlik kullanmak savaş değildir, bu savaş hukukunu yok sayarak bir ülkenin yıkımıdır. Savaşın da bir hukuku vardır… Yaptıkları şey savaş değil… Putin, medeni dünyanın en sert ve en şiddetli kınamasını hak ediyor” diye konuştu.

Enerji yaptırımları ele alınacak

AB’nin Ukrayna’ya destek için “tüm kaynaklarını” kullanacağını vurgulayan Borrell, Rusya’ya ne tür ilave yaptırımlar uygulanacağını da görüşeceklerini açıkladı. Özellikle enerji alanında ne tür yaptırımlar uygulanabileceğini ele alacaklarını aktaran Borrell, bakanların petrol alımına yaptırım uygulanması konusunu değerlendireceklerini söyledi.

Baerbock: Hastaneler bilinçli olarak hedef alınıyor

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da toplantı öncesinde yaptığı açıklamada Rusya’ya ağır suçlamalar yöneltti. Rusya’nın Ukrayna’da artan oranda sivil altyapıyı hedef aldığına işaret eden Baerbock, “Bilinçli olarak hastanelerin, sivillerin, insanların, ailelerin içinde olduğunu bile bile tiyatroların bombalanması hakkında mahkemeler karar vermek zorunda olacak ama benim için yapılan, kesin ve açık bir şekilde savaş suçudur” dedi.

“Bağı keseceğiz”

Putin liderliğinin uluslararası toplum tarafından izole edilmesi gerektiğini aktaran Baerbock, bu nedenle AB olarak yeni yaptırımlar kararlaştıracaklarını söyledi. Almanya’nın Rusya’ya enerji bağımlılığını büyük bir hızla sona erdirmeye çalıştığını, hükümet olarak dünya genelinde petrol ve doğalgaz alımı için görüşmeler yürüttüklerini anlatan Baerbock, “Rus hükümeti, Rus devlet başkanını izole etmek amacıyla, Rusya ile tüm bağları keseceğimizi açıkça ortaya koyuyoruz” dedi.

Askeri destek artırılıyor

AB ülkelerinin, Ukrayna’ya askeri yardımı 1 milyar euroya çıkaracağını açıklayan Alman bakan, “Bunu Ukrayna’nın yanında olduğumuzu, Ukrayna’da sivillerin korunmasından yana olduğumuzu açıkça göstermek için yapacağız” diye konuştu.

Baerbock, Almanya’nın sağladığı askeri, silah desteği ile ilgili soruları da yanıtladı. Rusya’nın Ukrayna’daki kimi saldırılarını, silah tedariği ile gerekçelendirdiğini anımsatan Baerbock, Almanya’nın Ukrayna’yı desteklediğini söylemekle birlikte, “bir savaşın ortasındayız, güvenlik gerekçesiyle hangi silahların nerede nasıl verildiğini kamuoyunda açıklamak konusunda son derece dikkatli olunmalı” dedi.

Yaptırımları delenlere yaptırım

Alman Bakan, Rusya’nın yaptırımları delmesini engellemek ve diğer bazı ülkelerin bu yaptırımların baypas edilmesi için sahip oldukları “oyun alanlarını” kapatmak için “tüm boşlukları kapatacaklarını” da sözlerine ekledi. Annalena Baerbock, Putin’e mali kaynak akışı sağlayacak, bu savaştan fayda sağlacak herkese, aile fertleri dahil, yaptırım uygulanmasını öngördüklerini vurguladı.

Batılı ülkelere “Ukraynalıları kabul edin” çağrısı

AB’nin, Rusya’nın “insanlık dışı, zorba savaşına, insanca karşılık verdiklerini” vurgulayan Baerbock insani yardımları da artıracaklarını anlattı. 3 milyonu aşkın Ukraynalının ülkelerinden kaçtığını, savaşın şiddetlenmesinden dolayı daha milyonlarca kişinin ülke dışına çıkmaya çalışacağını kaydeden Baerbock, acilen hava köprüsü kurulması gerektiğini söyleyerek, transatlantik partnerleri dahil tüm Avrupa ülkelerine Ukraynalılara ev sahipliği yapma çağrısı yaptı.

Türkiye yaptırımları delerse ne olacak?

Bu arada AB dışişleri bakanlarının toplantısı öncesinde dikkat çekici bir açıklama da Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis’den geldi. Bir gazetecinin, “Yaptırımların Türkiye veya Sırbistan üzerinden delinmeyeceğinden nasıl emin olacaksınız?” sorusunu Landsbergis şu ifadelerle yanıtladı:

“Çok açık bir mesaj verilmeli. Rusya’ya, yaptırımların delinmesi için yardım edecek her ülkeye, üçüncü ülkeye, çok açık bir mesaj verilmeli. Bu mesaj da şu olmalı: Yaptırımların delinmesine yardım eden her ülkeye aynı yaptırımlar uygulanabilir. Bu konuda çok ciddi olmalıyız, burada söz konusu olan güvenilirliğimiz. İkinci olarak da yeni bir yaptırımlar evresine girdiğimizi düşünüyorum. Bugüne kadar bu kapsamda hiç yaptırım uygulanmadı. Bu nedenle salt bu konuyla ilgilenecek, yaptırımların uygulanmasını, tüm süreçleri takip edecek izleyecek bir kurumumuz olmalı.

Paylaşın

Rusya’dan Avrupa Ülkelerine Uyarı

Kremlin, Rus petrolüne yönelik olası bir ambargonun Avrupa’ya pahalıya mal olacağı uyarısında bulundu. Baltık ülkeleri dâhil bazı Avrupa devletleri, Ukrayna işgali nedeniyle Moskova’ya uygulanan yaptırımlar kapsamında Rus petrolüne ambargo koyulmasında ısrarcı.

Almanya ise Rusya’dan enerji ithalatının tamamen durdurulmasına karşı çıkıyor. Avrupa Birliği dışişleri bakanları bugün Rusya’ya yönelik yeni yaptırımları ele almak için bir araya geliyor. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov ise gazetecilere yaptığı açıklamada petrol ambargosunun “herkesi vuracak bir karar olduğunu” söyledi.

“Böyle bir ambargonun dünya enerji piyasasında çok ciddi bir etkisi olur. Avrupa’nın enerji dengesinde çok çiddi anlamda olumsuz etkisi olur” ifadesini kullanan Rus sözcü, çok karışık bir konu olarak tanımladığı olası bir petrol ambargosunun ABD’yi Avrupa’ya kıyasla çok daha az etkileyeceğini vurguladı.

ABD Başkanı Joe Biden, Perşembe günü Brüksel’de Ukrayna konusunda yapılacak bir AB zirvesine katılacak. Zirvede enerji fiyatları ve tedarik güvenliği ele alınacak. ABD geçtiğimiz haftalarda Rus petrol ve gazına yasak getirmişti. İngiltere de Rusya’dan petrol ithalatına bu yıl içinde aşamalı olarak son verecek.

“Görüşmelerde kayda değer ilerleme yok”

Kremlin sözcüsü Peskov, Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmeleriyle ilgili de açıklamada bulundu. Şu ana kadarki buluşmalarda henüz Rusya lideri Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında görüşme yapılmasını sağlayacak düzeyde bir ilerleme kaydedilemediğini belirten Peskov, “İki başkan arasındaki bir görüşmeden bahsedebilmemiz için önce ev ödevinin yapılması lazım. Görüşmeler yapılmalı ve sonuçları üzerinde anlaşılmalı” dedi. Peskov, “Şu ana dek kayda değer bir ilerleme yok” diye ekledi.

Peskov ayrıca görüşmelerde anlaşmaya varılması için Rusya’nın Ukrayna tarafından daha fazla gönüllülük gösterdiği yönündeki iddialarını yineledi. Kremlin sözcüsü, “Kiev üzerinde nüfuz sahibi olan” ülkelerden Ukrayna’yı “daha yapıcı” davranmaya teşvik etmelerini istedi.

Paylaşın

Zelensky: Putin İle Görüşmeye Hazırım

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ‘görüşmeye hazır’ olduğunu; ancak müzakerenin başarısız olması durumunda bunun ‘3. Dünya Savaşı’ anlamına gelebileceğini söyledi.

CNN’e konuşan Ukrayna Lideri Zelensky, “Onunla müzakereye hazırım. Son iki yıldır hazırdım. Bence müzakereler olmadan bu savaşı bitiremeyiz” dedi.

“Ukrayna bir NATO üyesi olsaydı, bir savaş başlamazdı” diyen Zelensky, “Ülkem için, halkım için güvenlik garantisi almak istiyorum. NATO üyeleri bizi ittifakta görmeye hazırsa, hemen yapın. Çünkü insanlar her gün ölüyor” ifadelerini kullandı.

“Buluşma ve konuşma zamanı”

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali dördüncü haftasına yaklaşırken daha fazla müzakere çağrısı yapan Zelensky, “Biz her zaman müzakerelerde ısrar ettik. Her zaman diyalog önerdik, barış için çözümler önerdik. Şimdi özellikle Moskova’dan herkesin beni duymasını istiyorum. Buluşma zamanı. Konuşma zamanı. Ukrayna için toprak bütünlüğünü ve adaleti geri getirme zamanı.” şeklinde konuştu.

Daha önceki mesajında “görüşmeler başlamazsa Rusya’nın kayıplarının büyük olacağı konusunda” uyaran Zelensky, “Putin’le görüşme imkanına sahip olmak için herhangi bir formatı, herhangi bir fırsatı kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu girişimler başarısız olursa, bu bir üçüncü Dünya Savaşı anlamına gelir” diye konuştu.

Ukrayna’nın öncelikleri

Zelensky, görüşmelerde önceliklerinin şu şekilde olacağını söyledi: “Savaşın sona ermesi, güvenlik garantileri, egemenlik, toprak bütünlüğünün restorasyonu, ülkemiz için gerçek garantiler, ülkemiz için gerçek koruma.”

“Bu savaşı durdurmak için sadece yüzde 1 bile şansımız varsa bence bu şansı kullanmamız gerekiyor.” ifadesini kullanan Zelenskiy, her gün sahada masum insanların hayatını kaybetmeye devam ettiğini vurguladı.

Paylaşın

Rusya, Ukrayna’da Yine Hipersonik Füze Kullandı

Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna’nın Mikolayiv bölgesinde bulunan bir yakıt deposunun Kinjal (hançer) hipersonik füzesiyle vurulduğunu duyurdu. Bakanlık, dün ilk kez Ukrayna savaşında Kinjal tipi hipersonik füze kullanıldığını duyurmuştu.

Bakanlık, Kırım hava sahası kullanılarak ateşlenen Kinjal modeli hipersonik füzenin Ukrayna askeri güçlerine ait Mikolayiv bölgesindeki bir yakıt deposunu hedef aldığını bildirerek, söz konusu yakıt deposundan Ukrayna askeri güçlerinin ülkenin güneyindeki askeri araçlarının büyük bölümünün yakıt ihtiyacını karşıladığını iddia etti. Bakanlıktan yapılan açıklamada ayrıca, Hazar Denizi bölgesinde konuşlandırılan Kalibr seyir füzelerinin de Ukrayna’daki hedeflere karşı kullanıldığını haber verdi.

Rusya Savunma Bakanlığı, dün ilk kez Ukrayna savaşında Kinjal tipi hipersonik füze kullanıldığını duyurmuş ve bu saldırıda füzelerin Ukrayna güçlerinin bir yeraltı silah deposunu imha ettiğini iddia etmişti. Dünkü saldırıya hedef olan Delaytin, bir NATO ülkesi olan Romanya’ya 100 kilometre mesafede bulunuyor.

Kinjal’ı vurmak çok zor

Uluslararası askeri uzmanlar Rusya‘nın ilk kez bir çatışma bölgesinde hipersonik füze kullandığına dikkat çekiyor. Rusya, “hipersonik” diye adlandırılan bu hızlı füzeleri dünyada ilk geliştiren ülke oldu. Söz konusu füzelerin yüksek hızı ve yönünü değiştirebilme kabiliyeti, füzesavar sistemlerce etkisiz hale getirilmesini zorlaştırıyor.

Yine Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, düzenlenen füze saldırılarında Ukrayna güçlerinin Kiev’in batısındaki Jitomir kentinde bulunan bir askeri hazırlık bölgesini hedef aldığı, 100’den fazla Ukraynalı askerle yabancı savaşçının “tek vuruşta” öldürüldüğünü kaydetti. Ukrayna tarafı da Herson yakınlarında bir Rus generalin öldürüldüğünü duyurdu.

Rusya’nın belirttiğine göre Kinjal hipersonik füzesi, ses hızından on kat daha hızla ilerleyip hedefini vurma kapasitesine sahip. Teknik tanımlamada da hipersonik füze, ses hızından en az beş kat yüksek hıza ulaşan füzelere deniliyor.

İnsanlık dramı sürüyor

Öte yandan çatışmaların neredeyse kentin yüzde 90‘nını enkaza çevirdiği bildirilen Mariupol’den ve başkent Kiev’den 6 bin 600 sivilin çıkarılmasının başarıldığı bildiriliyor. Açılan insani koridorlar sayesinde de Mariupol’den 4 bin 128 kişinin, Kiev’den de bin 820 kişinin tahliye edildiği açıklandı.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de, Rusya’nın yoğun saldırıları ile enkaza dönen ve çevresi sarılan Mariupol kentinde yaşananların “insanlığa karşı işlenmiş suç” olduğunu dile getirerek, burada olanları “Önümüzdeki yüzyılda da insanların hatırlayacağı bir terör saldırısı” olarak nitelendirdi. Mariupol tiyatrosuna sığınan çok sayıda sivilin bulunduğu kent tiyatrosunun Rus güçleri tarafından bombalanması sonucunda enkaz altında kalanlara yönelik arama ve kurtarma çalışmalarının da sürdüğünü belirtti.

Zelenskiy, Rusya’nın saldırılarıyla sivil halka yönelik insani yardımları engellendiğini de ileri sürdü. Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Programı Acil Durum Koordinatörü Jakob Kern de, AFP haber ajansına verdiği demeçte, etrafı Rus güçleri tarafından çevrilmiş çok sayıda kentte insanlara yardım yapılmasının engellendiğini belirtti.

Ukrayna hükümeti, bu sabah başkent Kiev ile yoğun saldırılara maruz kalan Harkiv ve Mariupol kentleri çevresine yedi insani koridor kurulduğunu, bölgeden çıkan sivillerin nakliyesi için otobüslerin beklediğini duyurdu.

Öte yandan Rusya, “Milliyetçi Kiev rejiminin” Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) veya Batılı ülkelerin diplomatik temsilciliklerine saldırılar düzenleyerek Rusya’nın saldırıdığı yönünde algı yaratacağını iddia etti. Moskova ayrıca, Sumi ve Mikolayiv’de Ukrayna’nın kendi halkına karşı kimyasal madde kullanacağını ileri sürdü.

Paylaşın

Ukrayna’da On Milyon Kişi Yerinden Edildi

Birleşmiş Milletler (BM), Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Ukrayna’daki savaş o kadar yıkıcı ki 10 milyon kişi ya ülke içinde yerinden edildi ya da ülke dışına mülteci olarak kaçtı.” ifadesini kullandı.

Grandi, dünyanın her yerinde savaş çıkaranlar yüzünden evlerini terk etmek zorunda kalan sivillerin acılar içinde yaşadığına vurgu yaptı. BM’den dün yapılan açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından 3 milyon 328 bin 692 mültecinin komşu ülkelere geçtiği bildirilmişti.

Ukrayna’da Rusya işgalinin başladığı 24 Şubat’tan bu yana komşu ülkelerden sadece Polonya’ya 2 milyonu aşkın mülteci geçmişti. Polonya’yı, 518 bin 269 mülteciyle Romanya ve 359 bin 56 mülteciyle Moldova takip ediyor.

Öte yandan Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski, Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi’nin, ülkedeki geniş çaplı savaşı göz önünde bulundurarak, sıkıyönetim dönemi boyunca bazı siyasi partilerin faaliyetlerini askıya almaya karar verdiğini belirtti.

Yayımladığı görüntülü mesajında Zelenski, Ukrayna’nın her zaman barışçıl bir çözüm aradığını söyledi. “Barıştan en çok biz yanayız” dedi.

Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi’nin, ülkedeki geniş çaplı savaşı göz önünde bulundurarak, sıkıyönetim dönemi boyunca bazı siyasi partilerin faaliyetlerini askıya alma kararı verdiğini vurgulayan Zelenski, bu çerçevede “Yaşam İçin Muhalefet Platformu”, “Şaria Partisi”, “Bizim”, “Muhalefet Bloku”, “Sol Muhalefet”, “Sol Güçler Birliği”, “Devlet”, “Ukrayna İlerici Sosyalist Partisi”, “Ukrayna Sosyalist Partisi”, “Sosyalistler” ve “Vladimir Saldo Bloku” partilerinin faaliyetlerinin durdurulduğunu aktardı.

Zelenski, ayrıca “Vladimir Saldo Bloku” partisinin Ukrayna’da bilinmediğini ve seçimler öncesi Herson’da kurulduğunu anımsatarak, bu partinin Rus ordusu yanlısı ve sözde Herson Halk Cumhuriyeti’nin yaratılmasına katıldığı iddia edilen Herson belediye meclisi üyesi Saldo ile bağlantılı olduğuna dikkati çekti.

Rusya’nın liman kenti Mariupol’a yönelik sürdürdüğü bombardımanın yüzyıllar boyunca hatırlanacağını söyleyen Zelenskiy, “Bu işgalcilerin bu barış şehrine yaptıkları, gelecek yüzyıllarda hatırlanacak türde bir terördür” dedi.

300 binden fazla kişinin halen bombardıman altında yaşadığı kentte, iki haftadan uzun bir süredir elektrik, gaz ve şebeke suyu verilemiyor. Şu ana kadar saldırılarda, sivillerin kaldığı sığınaklar, bir çocuk ve doğum hastanesi ve sivil yerleşim yerleri vuruldu.

Ukraynalı yetkililer, kentte 2400’den fazla kişinin öldürüldüğünü kaydediyor. New York Times gazetesine konuşan bir Ukraynalı yetkili, 4.500 kadar sivilin kentten Rusya topraklarına götürüldüğünü aktardı.

İddialara göre, Rusya bazı sivilleri zorla ülke topraklarına doğru tahliye ediyor. BBC’ye son durumla ilgili konuşan Belediye Başkanı Vadim Boyçenko, kent merkezinde zarar görmemiş tek bir yapının kalmadığını söyledi.

Boyçenko tüm şehirde sivillerin yaşadığı konutların yüzde 80’inin ya zarar gördüğünü ya da yıkıldığını aktarıyor. Kırım’ı, Donbas bölgesine bağlaması nedeniyle bu liman kenti Rusya için stratejik bir askeri hedef.

Paylaşın

Belçika’da Otomobil Kalabalığa Daldı: 6 Ölü, 12 Ağır Yaralı

Belçika’nın güneyindeki bir kasabada yüksek hızlı bir aracın karnaval için bir araya gelen kalabalığa çarpması sonucu 6 kişi hayatını kaybetti; en az 12 kişi de ağır yaralandı. Yerel basında çıkan haberlerde, kazanın polis tarafından kovalanan bir arabadan kaynaklanmış olabileceği belirtildi.

Belçika’nın Strépy-Bracquegnies beldesinde düzenlenen karnaval etkinliğinde bir aracın kalabalığa dalması sonucu dört kişi hayatını kaybetti. Belçika haber ajansı Belga’nın belediye başkanından edindiği bilgilere göre, olayda 12’si ağır olmak üzere 32 kişi de yaralandı. Olayın kaza mı yoksa saldırı mı olduğu konusunda incelemelerin devam ettiği bildirildi.

Brüksel’in yaklaşık 40 kilometre güneybatısında bulunan 9 bin nüfuslu küçük beldede bu sabah düzenlenen karnaval etkinliğine dalan aracın, daha sonra yoluna devam ettiği ancak bir süre sonra durdurulabildiği bildiriliyor.

Söz konusu karnaval etkinliği hakkında haber yapmak üzere bölgede bulunan Belçika RTL televizyonu ekibi, insanların karnaval etkinliği çerçevesinde müzik eşliğinde eğlenirken, sadece birkaç saniye içinde bunun yerini çığlıkların aldığını aktardı. Bölgedeki televizyon ekibi, araç insanların içine daldığı sırada yaklaşık 150 kişinin kutlama yaptığını aktardı.

Belediye Başkanlığı, olay üzerine beldenin bağlı bulunduğu Le Louvière bögesinde acil durum planının devreye sokulduğunu duyurdu. Belçika İçişleri Bakanı Annelies Verlinden de hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve ailesine başsağlığı, yaralılara geçmiş olsun mesajı yayınladı.

2016 yılında Fransa’nın Nice kentinde araçla düzenlenen terör saldırısını Berlin, Stockholm, Londra ve Barcelona gibi farklı Avrupa metropollerinde benzer saldırılar izlemiş, bundan dolayı pek çok ülkede araçla saldırıların engellenmesi amacıyla kalabalıkların toplantığı meydanlara veya alışveriş merkezlerine araç girişini engelleyen tedbirler alınmaya başlamıştı. Bu olaylar nedeniyle de otomobillerin kitlelerin bulunduğu yerlere veya kalabalık grupların katıldığı etkinliklerin içine sürülmesi çok yönlü soruşturuluyor.

Paylaşın