Rusya Petrol Ve Doğalgazını Kime Satacak?

Rusya dünyanın en büyük doğal gaz ve petrol ihracatçısı konumunda. Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre Rusya’nın 2021 bütçesinin yüzde 45’ini petrol ve doğal gaz gelirleri oluşturdu.

Avrupa Birliği (AB) Rusya’nın uzun süredir en iyi müşterisi idi. Amerikan Enerji Bilgi Yönetim İdaresi’nin (EIA) Ekim 2021 verileri, Rusya’nın petrolünün yüzde 49’unu Avrupalı OECD ülkelerine sattığını gösteriyor. Avrupa, Rusya’nın doğal gaz ihracatında daha da öne çıkıyor. EIA’ya göre Rusya doğal gazının yaklaşık yüzde 75’ini Avrupa ülkelerine satıyor.

Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Rus ordusunun savaş suçu işlediğine dair iddialar AB’nin Rus fosil yakıtlarından uzaklaşma planlarını hızlandırdı. Diğer yandan özellikle doğal gaz söz konusu olduğunda Almanya ve İtalya gibi ülkelerinin, bunu hangi hızda ve ölçüde yapabileceği yoğun bir tartışma konusu oluyor. Ancak Avrupa Komisyonu’nun “2030’dan çok önce” tüm Rus fosil yakıtlarına olan bağımlılığın sonlandırılması planı gerçekleşirse, Rusya’nın bazı yeni müşterilere fena halde ihtiyacı olacak.

Olası yeni müşteriler

Peki bu müşteriler kim olabilir? Rusya muhtemelen, örneğin Çin gibi yaptırımlara katılmayan mevcut müşterilerine satışları artırmaya odaklanacaktır. Petrol söz konusu olduğunda, Çin Rusya’nın Avrupa ülkeleri haricindeki en büyük müşterisi. Rusya’nın 2021’de Asya ve Okyanusya ülkelerine yönelik petrol ihracatının yüzde 38’i Çin’e gitti.

Rusya hali hazırda Suudi Arabistan’ın ardından Çin’in en büyük petrol tedarikçisi. Uzmanlara göre, Moskova’nın önümüzdeki yıllarda hedefi Ortadoğulu rakiplerini geride bırakarak ilk sıraya yükselmek.

DW’ye değerlendirmede bulunan jeopolitik risk analisti Fernando Ferreia, “Bu yıl enerji piyasalarında izleyeceğimiz en ilginç rekabet Rusya’nın uzun süredir devam eden ticari ilişkilerini Ortadoğu’dan Doğu Asya’ya kaydırmaya çalışması olacaktır” diye konuştu. Moskova’nın bir diğer büyük hedefi de Hindistan’a ihracatını artırmak. 1,38 milyar nüfusa sahip ülke dünyanın üçüncü büyük petrol tüketicisi.

2021’de Hindistan’ın petrol ihtiyacını karşılayan başlıca ülkeler Irak, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri oldu. Hindistan’ın petrol ithalatında Rusya’nın yeri sadece yüzde 2 seviyesinde. Ancak bunun değişeceğine dair sinyaller var. Öncelikle Hindistan, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini kınamadı. Rusya’dan satın aldığı petrol miktarını da Mart ve Nisan aylarında ciddi şekilde artırdı. Batılı ülkeler Rusya’nın ham petrolünden uzaklaşırken, Hindistan bunu indirimli fiyata almak için can atıyor.

Harvard Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler ve diplomasi alanında dersler veren öğretim üyesi Margarita Balmaceda, Hindistan’daki iki büyük rafineriye yakın zamanda Rusya’dan büyük miktarda petrol nakliyatı yapıldığına dikkati çekti.

Ancak Hindistan ve Çin’in Avrupa’nın yerini ne ölçüde alabileceğine dair şüpheler de var. Ortadoğu ülkeleri ile Çin ve Hindistan arasındaki petrol ticaretine dair ilişkilerin gelişmesinin onlarca yıl sürdüğünü hatırlatan Ferreira, “Bence hem Hindistan hem Çin, Ortadoğu ülkelerine kapıyı tamamen kapatmak konusunda temkinli olacaktır” dedi. Fernando Ferreia ayrıca, Batı yaptırımları yüzünden Rusya’nın petrol üretimi için gerekli olan teknolojiyi satın almada zorlanacağına işaret ederek, “Rusya, Batı teknolojilerine erişim olmadan arz seviyelerini korumakta zorlanacak” değerlendirmesinde bulundu.

Doğal gaza yeni pazarlar bulmak daha zor

Rusya’nın doğal gaza kıyasla petrolüne yeni pazarlar bulma konusunda daha az sıkıntı yaşayacağı tahmin ediliyor. Zira petrol fiziksel olarak yeni pazarlara nispeten kolay bir şekilde taşınabilirken, doğal gazın boru hattına ihtiyacı var; ya da sıvılaştırılarak taşınması gerekiyor. Ancak Rusya’nın LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) üretim kapasitesi hala rakiplerinin çok gerisinde.

Eğer Rusya, Avrupa yerine doğal gaza yeni pazar aramak zorunda kalacaksa görünüşe göre bu yine Çin olacak. Şubat ayında iki ülke doğal gaz ticareti konusunda 30 yıllık bir anlaşmaya imza atmıştı. Satışın Euro üzerinde yapılmasında da uzlaşma sağlanmıştı.

Rusya diğer yandan Pakistan’la da yakın ilişkiler kurdu. Moskova, 2 milyar dolar maliyeti olan Pakistan Akımı isimli boru hattı projesini üstlendi. Komşu ülke Hindistan gibi Pakistan da Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini kınamadı.

Ancak Balmaceda, doğal gaz ihracatını Batı’dan Doğu’ya kaydırma konusundaki Rus söyleminin olasılığı aştığını belirterek, “Gerçek şu ki, bu projelerin büyük finansmana ihtiyacı var; ve finansman yoksa bunlar yapılamaz” ifadesini kullandı. Balmaceda’ya göre Rusya, Çin ve Hindistan’a doğal gaz sevkiyatı sağlamak için gelecekte yeni boru hatları inşa edebilir. Ancak bunların devasa yatırımlar olduğu ve Moskova’nın ekonomik vaziyeti düşünüldüğünde durumun pek de gerçekçi olmadığını vurguluyor uluslararası ilişkiler uzmanı Balmaceda.

Ferreira’ya göre ise, doğal gaz için Rusya’nın Asya’daki terk gerçekçi seçeneği Çin ile Batı Sibirya arasındaki mevcut veya yeni boru hatları olabilir. Bunun biraz zaman alacağını belirten uzman, “Dolayısıyla Rus gazı için kısa vadeli bir çözüm yok” söyleminde bulundu.

Enerji piyasasında güç kaybı

Bu görüşe göre uzun vadede Rusya küresel enerji piyasalarındaki önemli rolünü yitirebilir. “(Rusya) bugünkü gibi bir enerji merkezi olamayacak” tahmininde bulunann Ferreira, “Rezervleri olmadığı için değil, satabilecekleri pazar ya da bunu çıkarabilecekleri teknolojileri olmadığı için” dedi.

Balmaceda ise farklı düşünüyor. Ona göre, Rus enerji kaynaklarına karşı olan gruplar, örneğin kömür üreticileri, yenilenebilir enerji yanlıları veya LNG üreticileri, hükümetleri aksine ikna edemediği takdirde Moskova Avrupa pazarına yeniden girebilir. Bazı şirketlerin, Rusya’dan doğal gaz alımına devam etmek isteyebileceğini ve aksi takdirde sırf bu nakliyat için döşenen boru hatlarına yatırılan paranın boşa gideceği görüşünü savunabileceğini belirtti.

Bu nedenle Rus gazını bırakma konusunda hükümetleri ve şirketleri ikna etmek için alternatif enerji yatırımlarının hızla hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, Macaristan ve Sırbistan gibi ülkelerin gelecekte Rusya’dan doğal gaz alacağına dair net sinyaller var. Macaristan geçen yıl Rusya ile, Karadeniz’den geçen TürkAkım boru hattı üzerinden doğal gaz sevkiyatı öngören bir anlaşma imzalamıştı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Ukrayna İçin 10 Milyar Euro Toplandı

24 Şubat’tan bu yana Rusya’nın işgali altında olan Ukrayna’ya destek için düzenlenen “Stand Up for Ukraine” (Ukrayna için Ayağa Kalk) adlı bağış kampanyasında 10 milyar 100 milyon euro toplandığı bildirildi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu başkanı Ursula von der Leyen, Polonya’nın başkenti Varşova’da düzenlenen bağış konferansında yaptığı açıklamada kampanya kapsamında 9 milyar 100 milyon euroya ulaşıldığını, buna AB Komisyonu ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası tarafından 1 milyar euro katkı sağlanacağını aktardı. Komisyon’dan yapılan açıklamada, söz konusu bağışın Ukrayna içi ve dışındaki savaş nedeniyle yerinden olan insanlar için kullanılacağı belirtildi.

Kampanyanın sonuçlarını “muhteşem” olarak nitelendiren Von der Leyen, “Dünya genelinde ülkelerin, şirketlerin ve insanların dayanışması bu karanlık saatlerde biraz olsun ışık veriyor” dedi.

Zelenskiy’den Rus petrolüne ambargo talebi

Varşova’da düzenlenen konferansta, video bağlantısı ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de bir konuşma yaptı. “Ukrayna’nın cesareti şimdiden demokratik dünyanın tümünü birleştirdi” diyen Zelenskiy, Batı’ya Rus bankalarına daha fazla yaptırım uygulama çağrısında bulundu. Zelenskiy ayrıca, Rusya petrolüne ambargo uygulanmasını da istedi.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, Rusya’nın başlattığı işgal sonrası 4 milyon 400 bin kişi Ukrayna’yı terk etti; 7 milyon 100 bin kişi ise savaştan kaçmak için ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldı. “Stand Up for Ukraine” adlı bağış kampanyası AB ve Kanada öncülüğünde Global Citizen kuruluşu tarafından organize edildi. Aralarında Elton John, Alanis Morisette, Billi Eilish, Annie Lennox, Chris Rock gibi çok sayıda dünyaca ünlü isim söz konusu inisiyatife destek verdi.

Paylaşın

Volodimir Zelenskiy: Ukrayna Müzakerelere Hala Hazır

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Buça ve Kiev yakınlarındaki diğer kentlerde ortaya çıkan vahşete rağmen, Ukrayna’nın Moskova ile müzakerelere “hâlâ hazır” olduğunu belirtti.

Cumartesi günü Kiev’i ziyaret eden Avusturya Başbakanı Karl Nehammer ile görüşmesinin ardından açıklamalarda bulunan Zelenskiy, “Ukrayna her zaman için müzakerelere hazır olduğunu söylüyor ve bir şekilde bu savaşa son verilmesinin yollarını arıyor” dedi.

Rusya’nın yeni bir taarruzda bulanabileceğine işaret eden Zelenskiy, “Ne yazık ki buna paralel olarak bazılarının belirleyici olarak nitelendirdiği, ülkemizin doğusunda önemli bir çarpışma için hazırlıkların sürdüğünü görüyoruz” şeklinde konuştu. Zelenskiy, “Çarpışmaya ve buna paralel olarak bu savaşı diplomasi yoluyla sona erdirmeye hazırız” ifadesini de sözlerine ekledi.

“Doğuda ve güneyde, ülkemizin başka bir bölgesini daha işgal etmeye hazırlanan silahların, teçhizatın ve birliklerin yoğunlaştığınız görüyoruz” diyen Zelenskiy, Rusya’nın yeni bir saldırısının “birçok etkene” bağlı olduğunu ifade etti. Zelenskiy, Ukrayna’nın gücünün, ortaklarının Ukrayna’ya sağlayacağı silahların ve Rusya lideri Vladimir Putin’in ilerleme konusundaki isteğinin bu etkenler arasında olduğunu söyledi.

Türkiye arabuluculuk için çaba gösteriyor

Ukrayna ve Rusya arasında ateşkes ve barış sağlanması yönünde arabuluculuk girişimlerinde bulunan Türkiye’ye göre ise her iki taraf da müzakereleri sürdürmek istiyor. AFP’nin haberine göre, üst düzey bir hükümet yetkilisi, “Rusya da Ukrayna da Türkiye’de müzakereleri sürdürme konusunda istekliler. Ancak ortak bir metin üzerinde uzlaşmadan çok uzaklar” dedi. Hükümet yetkilisi, gelecek müzakere için henüz bir tarih belirlenmediğini de sözlerine ekledi.

Verilen bilgilere göre, Donbas bölgesi ile 2014 yılında Rusya tarafından ilhak edilen Kırım’ın statüsü; üzerinde uzlaşmaya varılamayan noktalar arasında bulunuyor.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, Perşembe günü Brüksel’de yaptığı açıklamada Buça’dan gelen görüntülerin, oluşan “göreceli pozitif atmosferi” gölgelemesine rağmen Nisan ayı ortasında kadar dışişleri bakanları düzeyinde müzakerelere devam edilebileceğini söylemişti.

Ukrayna ve Rusya heyetleri arasındaki yüz yüze son görüşme 29 Mart’ta Türkiye’nin arabuluculuğu ile İstanbul’da gerçekleşmiş, Ukrayna heyeti bu görüşmede tarafsızlık statüsünü kabul etmenin karşılığında güvenlik garantisi talep etmişti. Garantör ülkeler arasında ise Türkiye’nin de adı geçmişti.

Paylaşın

Pakistan’da İmran Han’ın İktidarı Tehlikede

Pakistan Başbakanı İmrah Han, güven oylamasında hükümetinin düşürülmesi halinde, muhalefetin kuracağı bir hükümeti tanımayacağını söyledi. Muhalif milletvekilleri, Han’ı iktidardan düşürmek için geçen Cumartesi günü güvenoylaması talep etmişti.

Bugün yapılacak ve kaybetmesi beklenen güvenoylamasından önce konuşan Han, Anayasa Mahkemesi’nin oylamanın yapılması kararını tanıdığını belirtmekle birlikte, ABD’nin kendisini iktidardan göndermek için komplo kurduğu iddiasını yalanladı. Ancak bu iddiasına yönelik herhangi bir kanıt sunmadı. Washington ise iddiayı yalanlıyor.

Han, Rusya Ukrayna işgaline girişirken Vladimir Putin ile görüşmüş ve daha önce ABD’nin “terörle savaşını” eleştirmişti. BBC Muhabiri Secunder Kermani, Han’ın ordunun yardımıyla iktidara geldiği yönünde genel bir kabul olduğunu, ancak gözlemcilerin şimdi aralarının açıldığını söylediğini belirtiyor.

Koalisyon ortaklarının bazıları da Han’ı terk etti. Han ayrıca halka, Pazar günü dışarı çıkıp “yabancı fonlu dramayı” protesto etmeleri çağrısı yaptı. İmran Han “Ben de orada sizinle olacağım ve Pakistan’a karşı bu yabancı komployu asla kabul etmeyeceğim” dedi.

Muhalif lider Şahbaz Şerif ise, Yüksek Mahkeme’nin güvenoylamasının yapılması kararının “Pakistan ve anayasayı kurtardığını” belirtti. Muhalif milletvekilleri, Han’ı iktidardan düşürmek için geçen Cumartesi günü güvenoylaması talep etmişti.

Ancak Han’ın partisine üye Parlamento Başkan Yardımcısı Kasım Suri, “yabancı müdahalesi” olduğu iddiasıyla güvenoylamasını engellemiş ve devlete bağlılık çağrısı yapan anayasaya aykırı olduğunu savunmuştu.

Han ise daha sonra parlamentoyu feshetmiş ve erken seçim çağrısı yapmıştı. Yüksek Mahkeme Perşembe günü güvenoylamasının durdurulmasının anayasaya aykırı olduğuna hükmetmiş ve bugün yapılmasını emretmişti.

Han, Rusya ve Çin ile dostane ilişkileri yüzünden ABD’nin muhaliflerle işbirliği yapıp, kendisini devirmeye çalıştığını savunuyor. Eski kriket yıldızının güvenoylamasını kaybetmesi bekleniyor.

Han’ın oylamayı kaybetmesi halinde, muhalif partilerin genel seçimlerin yapılması öngörülen Ağustos 2023’e dek iktidarda kalacak yeni bir başbakan ataması bekleniyor.

BBC Urdu Servisi’nden Abid Hüseyin, “Han’ın güven oylamasını önlemek için elinde ne tür seçeneklerin olduğu belirsiz. Bir seçeneği, oylamayı kaybetme utancını önlemek için milletvekillerinin topluca istifa etmesi” diyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Tel Aviv’de Silahlı Saldırı: 2 Ölü

İsrail’in Tel Aviv kentinde düzenlenen silahlı saldırıda 2 kişi hayatını kaybetti, 10 kişi yaralandı. Hayatını kaybedenlerden biri 28, diğeri 27 yaşında. Biri kadın olmak üzere yaralılardan dördünün durumunun ağır olduğu bildirildi.

İsrail polisinin açıklamasında “Bu sabah başarıya ulaştık. Operasyonel ve istihbarat iş birliği sayesinde çemberi daralttık ve çıkan çatışma sonrası teröristi öldürdük” denildi. İsrail’in yurtiçi gizli servisi Şin Bet, saldırganın Yafa’da bir caminin yakınında saklanırken bulunduğunu belirtti.

Yafa Tel Aviv’in Arap bölgesi olarak biliniyor. İsrail kamu radyosu saldırganın İsrail işgali altındaki Batı Şeria’daki Cenin mülteci kampından, 20’li yaşlarının sonunda bir erkek olduğunu duyurdu.

Bölge ablukaya alınmıştı

Bu yaklaşık iki hafta içinde düzenlenen dördüncü benzer saldırı oldu. Saldırılarda toplam 13 kişi hayatını kaybetti. Saldırının düzenlendiği Dizengoff Sokağı, barlar ve restoranlarla dolu kalabalık bir yer.

Polis olay sonrası saldırganı ararken, bölge sakinlerinde evlerinde kalmaları uyarısı yaptı. Times of Israel gazetesi, saldırının Ilka adlı barda başladığını belirtiyor.

Gazeteye konuşan 34 yaşındaki Evelyn Gertz, o sırada yandaki mekanda yemek yediğini, saldırılar başlayınca herkesin masaların altına saklandığını ve insanların ağlamaya başladığını aktarıyor.

İsrail basınının paylaştığı videolarda sokaktaki insanların kaçıştığı ve ilkyardım araçlarının bölgeye akın ettiği görülüyor. Bir barın güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde ise mekanda içen insanların saldırıyla birlikte sandalyeleri devirerek kaçtıkları görülüyor.

Çevre sakinlerine dışarı çıkmamaları uyarısında bulunan Tel Aviv Polis Sözcüsü Eli Levy “Evinizi terk etmeyin, kafanızı camdan çıkarmayın, balkona çıkmayın” dedi. Saldırganı arama çalışmalarına 1000’den fazla polis, ordu özel kuvvetin ve istihbaratçının katıldığı belirtilmişti.

Tel Aviv’de olduğu belirtilen İsrail Başbakanı Naftali Bennett “Terörist nereden olursa olsun onu bulacağız. Ona doğrudan ya da dolaylı yardım etmiş kim varsa bedelini ödeyecek” dedi.

Paylaşın

Avrupalıların Yarısından Fazlası Esrarın Yasallaşmasını İstiyor

Avrupa’da yapılan bir ankete göre, nüfusun yarıdan fazlası yetişkinlerde esrar kullanımının yasallaşmasını destekliyor ve Avrupalıların yaklaşık yüzde 30’u da bu uyuşturucu maddeyi satın alabileceğini söylüyor.

Esrar konusunda Avrupa’nın hali hazırda liberal bir yaklaşımı mevcut. Hollanda başta olmak üzere bazı ülkelerde rahatça kullanılabiliyor.

Pandemi kaynaklı karantinalar sırasında esrar kullanımında bir artışa tanık olan Amerika Birleşik Devletleri’nde de görüldüğü gibi esrar ticaretinin ve kullanımının yasallaştırılması halinde bunun ekonomiye de ciddi fayda sağlayabileceği düşünülüyor.

Londra merkezli danışmanlık şirketi Hanway ve Curaleaf International’ın raporuna göre, Avrupalıların çoğunluğu kenevir yetiştiren ve esrar satan ticari dükkanları desteklerken, benzer oranda çoğunluk bitkinin evde yetiştirilebilmesine taraftar değil. Yani bunun sadece devlet denetiminde yapılabilmesi isteniyor.

ABD’de federal kısıtlamalar da kaldırılıyor

Rapor, geçtiğimiz cuma günü ABD Temsilciler Meclisi’nin, esrarı yasallaştıran eyaletlerdeki kullanıcılar ve işletmeler için sorun teşkil etmeye devam eden ‘federal esrar yasağı’nı sona erdirmek adına bir tasarı geçirmesinden bir hafta sonra geldi.

ABD merkezli Curaleaf yöneticisi Boris Jordan, “Avrupa pazarını ABD’nin üç ila dört yıl gerisinde görüyoruz, ancak görünüşe göre Avrupa, kapsamlı reformları ABD’den daha önce başlatabilir” diyor.

Almanya dahil birçok Avrupa ülkesi, esrarı sınırlı tıbbi amaçlar için yasallaştırırken, Portekiz gibi ülkeler uzun süre önce genel kullanımını suç olmaktan çıkardı. Malta da esrarın sınırlı ekimine ve kişisel kullanımına izin veren ilk Avrupa ülkesi olmuştu.

Milyarlarca euroluk pazar

Araştırma firması Prohibition Partners’ın raporuna göre, Avrupa esrar pazarının 2025 yılına kadar yıllık gelirinin 3 milyar Euro’yu aşması bekleniyor. Almanya ise kısa sürede kıtanın en büyük pazarı haline geldi.

Curaleaf CEO’su Joe Bayern’in verdiği demeçte, “Almanya’da eğlence amaçlı kullanımı yasallaştırmak için siyasi irade mevcut” diyor ve ekliyor: Almanya’nın Avrupa’nın en büyük ekonomisi olduğu göz önüne alındığında, bunun yol göstereceğini ve kıtanın geri kalanı için bir domino etkisi yaratacağını düşünüyoruz.

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

Azerbaycan İle Ermenistan Barış Görüşmeleri İçin Anlaştı

Ermenistan, Azerbaycan’la barış görüşmelerine başlama konusunda anlaşmaya vardığını duyurdu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, iki ülke arasında 2020 yılında Dağlık Karabağ nedeniyle yaşanan savaşın ardından üçüncü kez bir araya geldi.

Brüksel’deki görüşmenin ardından Ermenistan Başbakanlığından yapılan açıklamada, “Ermenistan Başbakanı ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı, barış görüşmelerinin hazırlıklarına başlanması için dışişleri bakanlarına talimat verdi” denildi.

Açıklamaya göre, Paşinyan ve Aliyev bu ayın sonuna kadar bir ikili komisyon kurulması için anlaştı. Açıklamada, “Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki sınırın çizilmesi” için oluşturulacak olan bu komisyonun ayrıca “bu sınır boyunca güvenlik ve istikrarın sağlanmasına ilişkin sorunları ele almakla yetkilendirileceği” ifade edildi.

AB umutlu

Azerbaycan ve Ermenistan liderlerinin buluşmasına ev sahipliği yapan Avrupa Birliği (AB), yapılan görüşmenin kalıcı barış yolunda atılan bir ilk adım olarak hizmet etmesini umduğunu belirtti.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu akşam doğru yönde önemli bir adım attığımızdan eminim. Elbette bu, her şeyin çözüldüğü anlamına da gelmiyor” dedi.

Aliyev ve Paşinyan, Brüksel’deki ilk görüşmelerini Aralık 2021’de gerçekleştirmişti.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında 2020 yılında Dağlık Karabağ bölgesi nedeniyle yaşanan savaşta 6 bin 500’ten fazla insan hayatını kaybetti. Moskova’nın arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşması sonucunda Azerbaycan, Dağlık Karabağ’da Ermenistan’ın kontrolündeki toprakların önemli bir bölümünü geri alırken Rusya da bölgeye barış gücü konuşlandırmıştı.

Tansiyon yeniden yükselmişti

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gerilimin son dönemde yeniden yükselmesi, tarafların barış masasına oturma ihtimalinin düşebileceği endişelerine neden olmuştu.

Erivan ve Moskova geçen ay Bakü’yü Rus barış gücünün sorumluluğundaki bir bölgede ateşkes ihlali yapmakla suçlamıştı. Bu suçlamayı reddeden Bakü ise söz konusu bölgenin uluslararası hukukça tanınan Azeri topraklarının bir parçası olduğunu belirtmişti. Azerbaycan, üç Ermeni askerinin öldüğü çatışmalar sonucunda Dağlık Karabağ’ın Askeran bölgesinde yer alan ve stratejik öneme sahip olan Faruk köyünün kontrolünü ele geçirmişti.

Azerbaycan birliklerinin “barış gücünün sorumluluğundaki alana yönelik sınır ihlaline son verilmesi için” Dağlık Karabağ’daki Rus barış gücü birliğinden “somut adımlar” atmasını isteyen Ermenistan, bölgede “etnik temizlik” ve “yeni bir askeri gerginlikten” kaçınılması için uluslararası caydırıcılık mekanizmalarının etkin kılınması için de çağrı yapmıştı.

Erivan ayrıca “kapsamlı bir barış anlaşması amacıyla acilen görüşmelere başlanması” için Bakü’ye çağrıda bulunmuştu. Bakü ise bir yıl önce Ermenistan’la barış görüşmeleri başlatmayı teklif eden tarafın Azerbaycan olduğu yanıtını vermişti.

Paylaşın

ABD Genelkurmay Başkanı: Rusya Ve Çin Dünya Düzenini Değiştirmek İstiyor

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Rusya ve Çin’in mevcut dünya düzenini değiştirmek için uğraştıklarını söyledi. Milley ayrıca bu iki ülke nedeniyle büyük uluslararası çatışmalarda bir artış olabileceği konusunda uyarıda bulundu.

ABD Temsilciler Meclisi’ndeki Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde konuşan ABD Genelkurmay Başkanı Milley, “Şu anda her ikisi de önemli askeri yeteneklere sahip olan ve mevcut dünya düzeninin kurallarını temelden değiştirmeyi amaçlayan iki dünya gücüyle, Çin ve Rusya ile uğraşıyoruz” diye konuştu. Dünyanın giderek daha istikrarsız bir hale geldiğini ifade eden Milley, “Büyük güçler arasında ciddi uluslararası çatışmaların potansiyeli azalmak yerine artıyor” dedi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali konusunda görüşlerini ifade eden Milley, bu savaşı 42 yıllık askeri kariyeri boyunca “barış ve güvenliğe yönelik Avrupa’da, belki de tüm dünyada en büyük tehdit” olarak nitelendirdi. Milley bu işgalin küresel barış ve istikrarı baltaladığını söyledi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle ABD’nin Kiev’e daha fazla nasıl yardım edebileceği ve özellikle Rusya karşısında endişe yaşayan NATO partnerleri için Avrupa’da güvenliği ne şekilde artırabileceği konusunda soruları da yanıtlayan Milley, Doğu Avrupa’ya daha fazla birlik gönderilmesi gerektiğini, ancak bir bölgeye kalıcı birlikler konuşlandırmak yerine askerlerin ihtiyaca göre rotasyonla yerlerinin değiştirilmesinin uygun olacağını söyledi.

Çin’den Rusya ile diyalog çağrısı

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali konusunda Çin’den de bir açıklama geldi. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını kınamayan ve ABD öncülüğündeki Batılı devletlerin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını eleştirerek bu yaptırımlara katılmayan Çin, Ukrayna’daki savaş konusunda Batılı ülkelere Rusya ile diyalog çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde konuşan Çin’in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun, ABD, NATO ve Avrupa Birliği’ne Rusya ile kapsamlı diyalog kurmaları yönünde çağrıda bulundu. Büyükelçi ayrıca Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların Ukrayna’daki krizi çözme konusunda etkili olmadığını, bunun yerine savaşın ekonomik etkilerini daha da artırdığını söyledi.

ABD geçen yıl dış politikayla ilgili strateji belgesinde Çin’i hasım olarak ilan ederken, İngiltere de benzer bir strateji belgesinde Çin’in iddiasını artırması nedeniyle Pekin’e karşı dengeli bir yaklaşım benimseyeceklerini ifade etmişti.

Bu kapsamda hem ABD hem İngiltere Asya-Pasifik’teki ilişkilere daha fazla öncelik verileceğini belirterek Eylül 2021’de Avustralya ile bu ülkenin nükleer denizaltılarla donatılmasını da içeren AUKUS ittifakını kurmuşlar, bu durum Çin ile Rusya’nın tepkisine neden olmuştu. ABD, Çin’in Asya-Pasifik’te giderek artan askeri iddiasından, Çin de ABD ve müttefiklerinin bölgedeki nüfuz çabalarından endişe duyuyor.

AUKUS’dan yeni iş birliği alanı: Hipersonik füze

Salı günü bir açıklama yapan AUKUS ittifakı, Avustralya için konvansiyonel silahlı, nükleer güç ile çalışan denizaltı programının ilerleyişinden memnun olduklarını, bunun yanı sıra hipersonik füze yapımı için de birlikte çalışacaklarını belirtti.

ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Avustralya Başbakanı Scott Morrison’ın Salı günü yaptıkları görüşme sonrasında üç lider tarafından yayınlanan ortak açıklamada, “hipersonik füzeler, hipersonik füzelere karşı savunma sistemleri ve elektronik harp yetenekleri konusunda yeni üçlü işbirliğine başlanacağı, ayrıca liderlerin bilgi paylaşımını genişletmeye ve savunma yenilikleri konusundaki işbirliğini derinleştirmeye kararlı oldukları” aktarıldı.

Sesten beş kat daha hızlı giden hipersonik füzeleri geliştirme konusunda hem ABD hem Çin hem de Rusya istekli. ABD Genelkurmay Başkanı Milley geçen Ekim ayında yaptığı açıklamada Çin’in hipersonik silah sistemini test ettiğini söyleyerek, bu durumu “çok endişe verici” olarak nitelendirmişti. Rusya da Ukrayna’da bazı hedefleri vururken hipersonik füze kullandıklarını açıklamıştı.

Paylaşın

Ukrayna’da 11 Milyondan Fazla İnsan Yerlerinden Edildi

Birleşmiş Milletler, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle Ukrayna içinde yerlerinden edilmiş insan sayısının 7,1 milyona yükseldiğini açıklarken ülke dışına kaçanlarla birlikte evlerini terk etmek zorunda kalan insan sayısının 11 milyonu aştığını bildirdi.

BM’ye bağlı Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) Salı günü yaptığı açıklamaya göre, işgalin başladığı 24 Şubat tarihinden 1 Nisan’a kadar olan süreçte toplam 11 milyondan fazla insan Ukrayna’daki evlerini terk ederek ya ülke içinde başka bir yere ya da ülke dışına çıkmak zorunda kaldı. Göç Örgütü, 7,1 milyon kişinin Ukrayna içinde yer değiştirdiğini, 4,2 milyon insanın da ülkeyi terk ettiğini belirtti. Savaş başlamadan önce Ukrayna’nın nüfusu 44 milyon olarak kayıtlara geçmişti.

Göç Örgütü’nün Mart ortasında yayınladığı ilk verilerde 6,48 milyon kişisi ülke içinde yer değiştirenler olmak üzere toplam 9,7 milyon kişi savaş nedeniyle evini terk etmişti.

İnsani yardım koridoru çağrısı

Konuyla ilgili açıklama yapan Uluslararası Göç Örgütü Başkanı Başkanı Antonio Vitorino, “Savaş nedeniyle insanlar evlerini terk etmeye devam ediyorlar ve bölgedeki insani ihtiyaçlar da giderek artıyor” dedi. Vitorino, sivillerin tahliyesi ve ülke içinde insani yardımların gerekli yerlere ulaştırılması için insani yardım koridorlarının acil olarak açılması gerektiğini belirtti.

Göç Örgütü’nün verilerine göre, ülke içinde yerlerinden edilmiş 7,1 milyon insanın yüzde 59’u kadın. Yerlerinden edilen hane halklarının yüzde 60’ının çocuklu aileler olduğu belirtilirken, yüzde 57’sinde yaşlı ve yüzde 30’unda da kronik rahatsızlığı bulunan aile bireylerinin bulunduğu aktarıldı. Yerlerinden edilen hane halklarının üçte birinden fazlası son bir ayda hiçbir gelirlerinin olmadığını kaydetti.

Paylaşın

Beş Başlıkta Rusya’nın Ukrayna’daki Yeni Hedefleri

Ukrayna’nın başkenti Kiev ve çevresinden Rus ordusunun çekilmesi uzmanlarda Moskova’nın aklında başka bir fikir olduğu kanısını güçlendirdi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaşın başlangıcında belirlediği hedeflerden cephede oldukça uzak bir noktada olunsa da Moskova işgalden bir ateşkes ile olsa bile askeri anlamda güçlenmiş şekilde çıkabilir.

Euronews’ta yer alan habere göre; Peki kısa süre içinde hem askeri hem siyasi bir zafer kazanma zorunluluğu duyan Kremlin bu noktada artık neyi hedefliyor? İşte beş başlıkta Rusya’nın Ukrayna işgalindeki hedefleri.

1) Sembol ihtiyacı

9 Mayıs, II. Dünya Savaşı’nın sonunda Almanya’nın kayıtsız şartsız teslimiyetini imzaladığı Sovyetler Birliği tarafından ilan edilen ve kutlanan bir gün. Kremlin bu tarihte Rus kamuoyunun önüne olumlu bir bilanço ile çıkmayı hedefliyor.

Kudüs Güvenlik ve Strateji Enstitüsü’nden (JISS) Analist Alexander Grinberg, “Putin sembolik günlere ve tarihlere çok önem veriyor. Bu nedenle 9 Mayıs’tan önce bir zafere umutsuzca ihtiyacı var” diyor.

Rusya Dış ve Savunma Politikası Konseyi onursal başkanı ve Putin’e yakın bir isim olan Sergey Karaganov, geçen cumartesi yaptığı açıklamada, “Rus seçkinleri için riskler çok yüksek. Onlar için bu varoluşsal bir savaş” diyerek Rusya’nın “kaybetmeyi göze alamayacağını” ifade ediyor.

2) Mariupol’ün alınması

“Ruslar Mariupol’u tamamıyla ele geçirmek istiyor” diyen Alexander Grinberg, ülkenin güney doğusundaki bu liman şehrinin yoğun Rus bombardımanı altında olduğunu ve yakında düşeceğini ifade ediyor.

“Mariupol’u almak, Kırım’dan Rusya yanlısı ayrılıkçı cumhuriyetler Donbass, Donetsk ve Luhansk’a kadar devamlılığı sağlayacaktır” diyen Akdeniz Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün (FMES) akademik direktörü Pierre Razoux, bunun Rusların “Donbass’tan geriye kalanları almak ve Ukrayna’nın güneyinde ve Azak Denizi kıyılarında bir devamlılık sağlamak için kuzeye çıkmasına “izin vereceğini” belirtiyor.

3) Uzun vadeli işgal rejimleri

Ancak Rusya, son haftalarda kaydedilen fetihleri ​​kesin olarak güvence altına almak ve Luhansk ile Donetsk’in tartışmasız kontrolünü sağlamak istiyor.

Düşünce kuruluşu Riddle’ın Estonyalı araştırmacısı Ivan Klyszcz, Kremlin’in amacının Donbass’ta “uzun vadeli işgal rejimleri kurmak” olduğunu söylüyor.

Amerikan Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nden (ISW), Ivan Klyszcz, “İşgal edilen yerlerin elde tutulması ilkesine göre bir ateşkes olursa, Rusya Ukrayna’nın çeşitli bölgelerine sahip olabilir. Zira ön hattın olduğu yerde fiili sınırlar oluşur” diyor.

4) Zaman kazanma

“Savaşın ilk iki haftasında Rus ordusu Amerikalıların Afganistan’da 20 yılda kaybettiği askerden daha fazla kayıp verdi” diyerek durumun önemini işaret eden düşünce kuruluşu Soufan Center, Ukrayna’nın direnişinin Rusya’nın planlarını yeninden gözden geçirmeye zorladığını belirtiyor. Fakat bunun uzun vadeli olmayabileceğini de belirten New York merkezli grup, Ukrayna’nın Dinyeper nehri boyunca ikiye bölünebileceği ihtimali üzerinde duruyor.

Bunun için ise zaman kazanılması lazım. Zira savaşta verilen zaiyatları Rus ordusunun gidermesi ve 6 ay ile bir yıl sürebilecek ikinci raunda hazırlanması gerekiyor.

Washington’daki Deniz Analiz Merkezi’nde (CNA) Rusya uzmanı Michael Kofman, zaman kazanılmasının Ukrayna’nın da çıkarına olduğu kanısında. Amerikalı uzman, “Donbass’taki savaşın da ötesinde eğer durum bir “yıpratma savaşı”na dönüşürse Ukrayna daha avantajlı bir konum elde edebilir” diyor.

5) Rakibi bölme

Her ne kadar Rusya’ya karşı Batılı ülkeler bir cephe oluşturmuş gibi görünse de bu birliktelikte kırılgan noktalar yok değil. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, Putin’in istifa etmesi gerektiği yönündeki açıklamasına Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron mesafeli yaklaştı.

“Oyunun amacı aynı zamanda kamuoyunu bölmek” diyen Razoux, Avrupalıların bir kısmının Ukrayna’ya “karşı” olduğunu da dile getiriyor. Rusya’nın “enerji silahını” kullanarak Batılılar arasında bir “bölünmeye” yol açabileceği tehlikesini ön plana çıkarıyor.

Paylaşın