Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 28 artarak 45 bin 581’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise 59 artarak 108 bin 438’e çıktı.
Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.
Filistin Merkezi İstatistik Bürosu (PCBS), Gazze’nin nüfusunun yaklaşık 160.000 azalarak 2,1 milyona düştüğünü belirtiyor. İsrail Dışişleri Bakanlığı bu sayının uydurma olduğunu söylese de, BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından yapılan tahminle örtüşüyor. OCHA, Temmuz 2024 itibarıyla Gazze Şeridi’nde yaklaşık 2,1 milyon kişinin kaldığını tahmin ediyor.
PCBS açıklamada, “Feci insani ve maddi kayıplar var,” diye belirterek, “yine de İsrail’in Gazze Şeridi’nin tamamına yönelik acımasız saldırganlığı devam ediyor,” ifadelerine yer verdi.
Merkezi Lahey’de bulunan BM’nin en üst mahkemesi Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) geçtiğimiz ocak ayında İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırım eylemlerini engellemesi gerektiğine hükmetti. Çok sayıda insan hakları örgütü, ölüm ve yıkımın boyutları nedeniyle İsrail’i, Gazze’deki Filistinlilere karşı soykırım yapmakla suçladı.
Aralık ayında İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Gazze’nin su kaynaklarının sistematik olarak kısıtlanması ve hedef alınmasının “soykırım eylemleri” anlamına gelen bir kampanya oluşturduğunu söyledi. Bu, İsrail’i Gazze’deki savaşında soykırım yapmakla suçlayan ve sayıları giderek artan eleştirilerin sonuncusuydu. İsrail, bu iddiaları şiddetle reddediyor ve savaşının Gazze’deki sivillere değil Hamas militanlarına yönelik olduğunu söylüyor.
İsrail Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrail karşıtı propagandasını desteklemek için bir kez daha kanlı iftiralarını yayıyor,” denildi. Bakanlık, İsrail’in savaş boyunca Gazze’ye su ve insani yardım akışını kolaylaştırmak için çalıştığını iddia etti.
HRW raporunda, İsrailli yetkililerin bir yılı aşkın savaş boyunca Gazze’ye su ve elektrik akışını kasıtlı olarak kesmesi, altyapıyı tahrip etmesi ve kritik malzemelerin dağıtımını engellemesi sonucunda sayısız bebek, çocuk ve yetişkinin yetersiz beslenme, susuzluk ve hastalıktan öldüğünü iddia etti. HRW raporunda, “Bir devlet politikası olarak bu eylemler sivil nüfusa yönelik yaygın veya sistematik bir saldırı teşkil etmektedir. Dolayısıyla İsrailli yetkililer insanlığa karşı imha suçu işlemektedir” dedi.
İnsan hakları grubu, raporunda özetlenen “davranış örüntüsünün” ve İsrailli yetkililerin açıklamalarının soykırım niyetine “işaret edebileceğini” söyledi, ancak kesin bir taraf belirtmedi. Uluslararası hukuka göre, soykırım suçunun işlenip işlenmediği sonucuna varmak için niyetin kanıtlanması kilit önem taşıyor.
HRW, Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in Filistinlilere temel hizmet ve yardım sağlaması yönündeki emirlerini yetkililerin görmezden geldiğini iddia etti. Bulgularının 60’tan fazla Filistinliyle yapılan görüşmelere, kamu hizmeti çalışanlarının, doktorların ve diğer sağlık çalışanları ile yardım görevlilerinin ifadelerine ve uydu görüntüleri, fotoğraflar ve videoların analizine dayandığını söyledi.
Grup, “Doktorlar ve hemşireler İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne çok sayıda bebeğin, çocuğun ve yetişkinin yetersiz beslenme, susuzluk ve hastalık nedeniyle öldüğünü gördüklerini söylediler,” dedi.
HRW’nin raporu, Uluslararası Af Örgütü’nün İsrail’i Gazze’de soykırım yapmakla suçlamasından iki hafta sonra geldi. İsrail bu iddiayı “tamamen yanlış ve yalanlara dayalı” olarak reddetti. İsrail daha önce de Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’na yaptığı, güçlerinin Gazze’de insanlık dışı eylemlerde bulunduğuna dair suçlamaları reddetmişti.
Harabeye dönüşen Gazze’nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor. Güney Afrika’nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nda (International Court of Justice – ICJ) soykırımla suçlanıyor.
Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı davaya müdahillik beyanını sunan ülkeler arasında, Türkiye ile birlikte Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya yer alıyor. Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı davaya müdahillik beyanını sunan ülkeler arasında, Türkiye ile birlikte Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya yer alıyor.
Mahkeme, Başbakan Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.
Son olarak geçtiğimiz haftalarda, UCM, Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı. UCM’nin 124 üye devleti var ve bunların hepsi mahkeme tarafından verilen tutuklama emirlerini yerine getirmekle yükümlü. Bu da Netanyahu ve Gallant’ı bu ülkelerden herhangi birine seyahat etmeleri halinde tutuklanma riskiyle karşı karşıya bırakıyor ve diplomatik özgürlüklerini önemli ölçüde kısıtlıyor.