Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy: Rusya İle Uzlaşmaya Hazırım

Rusya ile Perşembe günü Türkiye’de yapılacak görüşme öncesinde açıklamalarda bulunan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya ile uzlaşmaya hazır olduklarını söyledi. Zelenskiy, ayrıca, ‘karşı tarafın da uzlaşmaya yanaşması gerektiğini’ belirtti.

Haber Merkezi / Alman Bild gazetesine konuşan Zelenskiy, “Her müzakerede hedefim Rusya ile savaşını sona erdirmek” dedi. “Uzlaşmaya varılabilir ama bu ülkeme ihanet olamaz” diyen Zelenskiy, karşı tarafın da uzlaşmaya yanaşması gerektiğinin altını çizdi.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını başlatmasından bu yana iki ülke arasındaki üst düzey ilk görüşme Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Ukraynalı mevkidaşı Dimitro Kuleba arasında Perşembe günü Antalya’da yapılacak. Lavrov’un Antalya’ya geldiği bildirildi.

Zelenskiy iki bakan arasında yapılacak görüşmeye ilişkin ayrıntılar hakkında “henüz konuşmak istemediğini” belirtti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile henüz doğrudan teması olmadığını belirten Zelenskiy, “Sadece iki devlet başkanı arasındaki doğrudan görüşmeler ile bu savaşı bitirebiliriz” diye konuştu.

“Antalya’daki buluşma çok önemli”

Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba arasında 10 Mart tarihinde Antalya Diplomasi Forumu’nda yapılması planlanan görüşmenin “çok önemli” olduğunu söyledi.

“Dışişleri bakanlarının toplantısıyla ilgili olarak; bu, müzakere sürecinin sürdürülmesidir ki bu da çok önemlidir” diyen Peskov “Önceden davranmayalım. Görüşmeleri bekleyelim” diye konuştu.

Kuleba ise görüşmeye dair büyük umutlar taşımadığını belirtti. Beklentilerinin düşük olduğunu söyleyen Kuleba “Ateşkesi, topraklarımızın kurtarılmasını önemsiyoruz ve üçüncü nokta da tüm insani sorunların çözümü” dedi.

Müzakerelerde Rusya’nın iki temel talebi ise 2014’te ilhak ettiği Kırım Yarımadası’nın Rus toprağı olarak tanınması ve Dohetsk ile Luhansk’taki “halk cumhuriyetlerinin” bağımsızlığının Ukrayna tarafından kabul edilmesi.

Antalya’daki buluşma, 24 Şubat’ta başlayan savaşta taraflar arasında hükümet düzeyinde ilk resmi görüşme olma niteliği taşıyor. Şimdiye kadar Rus ve Ukrayna heyetleri üç kez Belarus’un sınır bölgesinde bir araya geldi. Müzakerelerde siviller için kaçış koridorları oluşturulması kararı alındı ancak bunların hayata geçirilmesi sırasında da sıkıntılar yaşandı.

“Ukrayna hükümetini ‘devirmeye’ çalışmıyoruz”

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Ukrayna’da niyetlerinin hükümeti devirmek olmadığını açıkladı. Rus ordusunun misyonunun “mevcut hükümeti devirmek” olmadığını belirten Zaharova, Rusya ile Ukrayna heyetlerinin işgalin başlamasından bu yana üç kez bir araya geldiğini hatırlatarak, bu müzakerelerde kısmen ilerleme sağlandığını ifade etti.

Zaharova ayrıca, yaklaşık 140 bin Ukraynalının Rusya’ya kaçtığı bilgisini paylaştı. Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk’ta sivillerin tahliyesine Rusya’nın işgali başlamadan önce start verilmişti.

Paylaşın

Dünya, Rusya Petrolüne Ne Kadar Bağımlı?

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere ve Avrupa Birliği (AB), Rusya’dan petrol ithalatını kısıtlayacaklarını açıkladı. Petrol ithalatı yasağının gündeme gelmesiyle Rusya, Avrupa ülkelerini doğal gaz akışını kesmekle tehdit etti.

ABD, Ukrayna’nın yaptırımların genişletilmesi çağrısında bulunmasının ardından Rusya’dan petrol, gaz ve kömür ithalatını tamamen yasakladığını duyurdu. İngiltere, Rus petrolünün ithalatını yıl sonuna kadar aşamalı olarak durduracak ve AB, gaz ithalatını üçte iki oranında azaltacak.

İngiltere hükümeti, bunun tedarik alternatfilerini bulmak için yeterli zaman sağladığını söylüyor. Rusya’nın Başbakan Yardımcısı Aleksander Novak, Rus petrolünü reddetmenin “küresel pazar için feci sonuçlara” yol açacağını söylemişti.

Petrol ve gaz fiyatları şimdiden keskin bir şekilde yükseldi. Rusya ihracatı tamamen durdurursa daha da yükselebilir. Petrol fiyatlarının artması sadece benzin fiyatlarını etkilemiyor, küresel emtia fiyatlarının daha da yükselmesine neden olup yaşam standartlarını düşürebilir.

Rusya ne kadar petrol ihraç ediyor?

Rusya, ABD ve Suudi Arabistan’ın ardından dünyanın üçüncü büyük petrol üreticisi. Rusya’nın her gün ihraç ettiği yaklaşık beş milyon varil ham petrolün yarısından fazlası Avrupa’ya gidiyor.

Rus ithalatı, toplam İngiltere petrol talebinin yüzde 8’ini oluşturuyor. 2020’de petrol arzının yaklaşık yüzde 3’ünün Rusya’dan karşılayan ABD ise ülkeye daha az bağımlı.

Alternatif petrol kaynakları neler?

Enerji Politikası Araştırmaları Analisti Ben McWilliams, alternatif petrol tedarikçileri bulmanın gaza göre daha kolay olması gerektiğini söylüyor, “çünkü çok fazla boru hattı yok. Bazıları Rusya’dan geliyor ama başka yerlerden de çok fazla sevkiyat var.”

ABD, Suudi Arabistan’dan petrol üretimini artırmasını istiyor. Ancak ülke daha önce ABD’nin petrol fiyatlarını düşürmek amacıyla üretimi artırma taleplerini geri çevirmişti.

Suudi Arabistan, uluslararası ticareti yapılan ham petrolün yaklaşık yüzde 60’ını üreten petrol karteli OPEC’in en büyük üreticisi. Bu nedenle OPEC, petrol fiyatlarını belirlemede kilit bir role sahip.

Rusya OPEC’e üye değil, ancak 2017’den beri organizasyonla birlikte çalışıyor. Ülkeler üreticilere kazanç sağlamak amacıyla petrol üretimine sınırlamalar getirebiliyor.

ABD ayrıca Venezuela’nın petrol yaptırımlarını gevşetmeyi de düşünüyor. Ülke, eskiden ABD’nin önemli bir petrol tedarikçisiydi ancak son zamanlarda Venezuela, petrolünün büyük bölümünü Çin’e satıyor.

Rus gazının Batı Avrupa’ya akışı durursa ne olur?

AB’de halihazırda yüksek olan enerji fiyatları daha da artacaktır. Rus gazı, AB’nin doğal gaz ithalatının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Bu kesilirse, İtalya ve Almanya özellikle savunmasız kalacak.

Avrupa, Katar veya Cezayir ve Nijerya gibi mevcut gaz ihracatçılarına yönelebilir, ancak bu ülkeler için üretimi hızla artırmanın önünde pratik engeller var.

Rusya, İngiltere’nin gaz arzının yalnızca yüzde 5’ini sağlıyor ve ABD, Rusya’dan gazı ithal etmiyor. Bununla birlikte İngiltere ve ABD’deki fiyatlar, arz kıtlığının zincirleme etkisi nedeniyle hala önemli ölçüde yükseliyor.

Rus gazına alternatif bulunabilir mi?

Rus gazına alternatif bulmak çok kolay değil. Ben McWilliams, “Gaz ithalatının kaynağını değiştirmek daha zor çünkü Rus gazını Avrupa’ya taşıyan büyük borularımız var” diyor.

Ekonomi alanında düşünce kuruluşu Bruegel, Rusya’nın Avrupa’ya gaz arzını durdurması durumunda, Avrupa’nın ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithal edebileceğini öngörüyor. Gaz arzının kesilmesi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını da hızlandırabilir, ancak bunu yapmak hızlı veya kolay değil.

Araştırma Analisti Simone Tagliapietra, “Yenilenebilir kaynakların kullanıma sunulması zaman alıyor, bu nedenle kısa vadede bu bir çözüm değil” diyor ve ekliyor: Yani önümüzdeki kış için kömürle çalışan elektrik santrallerinin açılması gibi yakıt değişimleri fark yaratabilir. Bu, İtalya ve Almanya’nın acil durum planları arasında.

AB, 2030’dan önce Avrupa’nın Rus fosil yakıtlarına bağımlılığını bitirmek için bir plan önerdi. Bu plan gaz kaynaklarını çeşitlendirmeyi, ısıtma ve elektrik üretiminde gazın yerini almaya yönelik önlemleri içeriyor.

İngiltere’de enerji faturaları yükselebilir

Savaş nedeniyle tüketicilerin doğal gaz faturaları da artacak. İngiltere’de, hane halkı doğal gaz faturaları, belirlenen bir tavan fiyatıyla kontrol altında tutuluyor.

Ancak tavan fiyatlar Nisan ayında artırıldığında yıllık faturalar 700 sterlin artarak yaklaşık 2 bin sterline çıkacak. Bu sonbaharda üst sınır tekrar artırıldığında faturaların 3 bin sterline yükselmesi bekleniyor.

İngiltere’de benzin ve motorin fiyatları da yükseldi. Savaş devam ederken benzinin litre başına 175 peniye çıkması bekleniyor. Amerikan Otomobil Birliği’nin pompa fiyatlarının geçen hafta yüzde 11 arttığını açıkladığı ABD’de petrol fiyatları 2008’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

McWilliams, “Bence Rus petrol ve gazının Avrupa’ya akışının durduğu bir dünyadaysak o zaman oranlama gibi önlemlere ihtiyacımız olacak” diyor ve ekliyor: Şu an konuşulan konulardan biri de hanelere termostatlarını bir derece kısmalarını söyleyemek. Bu da önemli miktarda gaz tasarrufu sağlayabilir.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı İki Milyonu Aştı

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Rusya’nın işgali sonrasında Ukrayna’yı terk edenlerin sayısının 2 milyon 100 ile 2 milyon 200 bin arasında olduğunu açıkladı.

Haber Merkezi / UNHCR’den yapılan açıklamada henüz sürecin sonunun görünmediği belirtildi. Ukraynalı sığınmacıların büyük çoğunluğunun Polonya’da olduğu belirtiliyor.

UNHCR Başkanı Filippo Grandi sığınmacıların Avrupa ülkelerine dağıtılmasındansa şu anda yapılması gerekenin sınırlarda gelenlere yardımcı olmak olduğunu belirtti. Grandi sığınmacı krizinde Moldova’nın özellikle kırılgan olduğunu belirtti.

Rusya ile Ukrayna arasındaki ateşkes 12 saat sürecek

Rusya ile Ukrayna gün boyunca ateşkes ve tahliye koridorları oluşturulması konusunda mutabık kaldı. Ukrayna Başbakan Yardımcısı İrina Vereşçuk ateşkesin sabah 9’dan akşam 9’a kadar yoğun çatışmalara sahne olan altı bölgede süreceğini söyledi.

Vereşçuk bu bölgeler arasında başkent Kiev, güneydeki Zaporijya ve Ukrayna’nın kuzeydoğusundaki bazı bölgeleri saydı. Başkent yakınlarında bulunan İrpin ve Buşa’dan siviller Kiev’e nakledilecek.

“Ukrayna hükümetini ‘devirmeye’ çalışmıyoruz”

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Ukrayna’da niyetlerinin hükümeti devirmek olmadığını açıkladı. Rus ordusunun misyonunun “mevcut hükümeti devirmek” olmadığını belirten Zaharova, Rusya ile Ukrayna heyetlerinin işgalin başlamasından bu yana üç kez bir araya geldiğini hatırlatarak, bu müzakerelerde kısmen ilerleme sağlandığını ifade etti.

Zaharova ayrıca, yaklaşık 140 bin Ukraynalının Rusya’ya kaçtığı bilgisini paylaştı. Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk’ta sivillerin tahliyesine Rusya’nın işgali başlamadan önce start verilmişti.

Ukrayna iktidar partisinden, Türkiye ve ABD’nin güvenlik garantörü olması teklifi

Ukrayna’da iktidarda olan Halkın Hizmetkarları Partisi, ülkenin egemenliğinin korunması yeni güvenlik garantilerini gündeme getirdi. Partiden yapılan açıklamada, Türkiye olası garantör ülkeler arasında sayıldı.

“NATO, en azından gelecek 15 yıl Ukrayna’yı almaya hazır olmayacak, bunu açıkça belli etti” denilen açıklamada, Ukrayna’nın güvenliğinin zemini sağlam bir anlaşma ile garanti altına alınması gerektiği vurgulandı.

Türkiye’nin yanında ABD ve komşu bazı ülkelerin, garantör olarak askeri, ekonomik ve siyasi alanda Ukrayna’yı koruyabileceği kaydedildi.

Parti açıklamasında Rusya’nın da bu garantilere imza atması ve Ukrayna’nın egemenliğini yasal olarak tanıması gerekliliği vurgulandı. Açıklamada Kırım, Luhansk ve Donetsk bölgelerinin teorik olarak bile kabul edilmeyeceği ifade edildi.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Vatandaşlara Enerji Tasarrufu Çağrısı

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rus petrol, doğal gaz ve kömürüne bağımlılığı daha hızlı bir şekilde azaltmak için halka enerji tasarrufu çağrısında bulundu.

Alman kamu yayıncılık kuruluşu ZDF’e konuşan Von der Leyen, bu hedefe herkesin katkı sağlayabileceğini belirterek ekonomi dünyasındaki enerji tasarruf programları; yeni sevkiyat yolları kullanılması ve yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesiyle birleştiğinde Rus doğal gazından çok daha hızlı bir şekilde bağımsız olunabileceğini kaydetti.

Von der Leyen, ABD’nin Rus petrolü ithalatını durdurma kararına atıfla, AB’nin şu aşamada böyle bir adım atmaması kararını da savundu. Moskova’ya yönelik yaptırım kararlarının Batılı müttefikler arasında istişare edilerek alındığına işaret eden AB Komisyonu Başkanı, ABD’nin AB’ye göre Rus petrolünden daha kolayca vazgeçebilecek durumda olduğunu söyledi.

“Kendimize zarar vermemeliyiz”

Von der Leyen, “Petrol fiyatlarının çok fazla yükselmemesine dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü bu bize zarar verir. Kendimize zarar vermeden Putin üzerinde azami etkiye ulaşabilmek için hassas bir denge gözetmemiz gerek” diye konuştu.

Ukrayna’daki savaştan kaçan 2 milyon kişiye de değinen von der Leyen, “Korkarım ki bu daha başlangıç. Çok daha yüksek rakamlar göreceğiz” öngörüsünde bulundu. AB üyesi 27 ülkenin  sığınmacılara kapıları açtığına ve oturma izni, istihdam piyasasına erişim, sağlık hizmetleri, çocukların okula gitmesi gibi haklar tanıdığına işaret eden von der Leyen, en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan Polonya, Macaristan, Romanya ve Slovakya’ya bu bağlamda teşekkür etti.

AB, enerjide ‘Rusya’ya bağımlılıktan kurtulma’ planı hazırladı

Öte yandan Avrupa Birliği, Rusya’dan ithal ettiği doğal gaz miktarını 1 yıl içinde 3’te 2 oranında azaltmak için plan hazırladı.

AB Komisyonu, enerji arz güvenliğini artırmak ve Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmak için yeni doğal gaz tedarikçileri bulmayı, alternatif yakıtlara yönelmeyi, yenilenebilir yatırımları hızlandırmayı ve kış öncesinde doğal gaz depolarını doldurmayı içeren “REPowerEU” adlı planını açıkladı.

Plan şu şekilde olacak:

  • AB ülkeleri sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikini artıracak.
  • Rusya dışındaki tedarikçilerden boru hatlarıyla doğal gaz alımı da yükseltilecek.
  • Hidrojen ve biyometan gibi alternatif gazlara yatırım yapılacak.
  • AB üyesi ülkeler doğal gaz depolarını 1 Ekim’e kadar en az yüzde 90 oranında doldurmak zorunda olacak. Bu konuda AB Komisyonu yasal mevzuat hazırlayacak.
  • Üye ülkelerin gaz depolarının doldurulması için ortak doğal gaz alım operasyonları düzenlenecek.
  • Ortak gaz alımları AB tarafından desteklenecek.
  • Yapıların çatılarına güneş paneli kurulumuna hız verilecek.
  • Isı pompası kullanımı artırılacak.
  • Yapıların yalıtımına öncelik verilecek.
  • Enerji verimliliği artırılacak.
  • Yenilenebilir projelerin izin süreçleri hızlandırılacak.
  • Rüzgar enerji santralleri (RES) ve güneş enerji santrallerine (GES) yatırımlar artırılacak.
Paylaşın

Rusya’ya Uygulanan Petrol Ambargosu Ne Anlama Geliyor?

ABD Başkanı Joe Biden’ın Rusya’dan doğal gaz ve petrol ithalatını yasakladıklarını açıkladı. Biden, Rusya’dan enerji ithalatını yasaklama kararının Avrupalı müttefiklerle yaptığı istişareler sonrasında alındığını da sözlerine ekledi.

“Avrupa’daki birçok müttefikimizin ve ortağımızın bize katılmasının mümkün olmadığını biliyoruz” diyen Biden, “Başkaları için mümkün olmasa da biz bu adımı atabiliriz. Ancak Avrupa ve ortaklarımızla, Rus enerjisine olan bağımlılığı azaltacak uzun vadeli bir strateji geliştirmek için çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Başta Almanya olmak üzere Rusya’ya enerji alanında büyük ölçüde bağımlı olan ülkeler şu aşamada ambargoya yanaşmayacaklarının işaretini veriyor. Peki Avrupa ülkelerinin genelinde ambargoya yaklaşım nasıl, ABD’nin ambargosu etkili olur mu, gelişmeler hızla artan petrol fiyatlarına nasıl etki eder?

Avrupa ambargoya katılır mı?

ABD ve Avrupa ülkelerinin birlikte geniş çaplı bir petrol ambargosu uygulamaya koyma ihtimali şu an için zor görünüyor. Avrupa’nın en büyük ekonomisi ve Rusya’nın enerji alanındaki en büyük müşterisi konumundaki Almanya bu konuda tavrını dün net bir şekilde belli etti.

Başbakan Olaf Scholz Rusya’ya yönelik ambargo gibi bir planın şu an için gündemlerinde bulunmadığını açıkladı. Bu açıklamanın ardından ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, ABD’nin bir grup müttefikle birlikte yalnız başına hareket edebileceği sinyali vermişti. Nitekim ABD bu adımı atmakta gecikmedi.

ABD ambargosu Rusya’nın canını acıtır mı?

ABD’nin tek başına Rus petrolüne ambargo koymasının Moskova’ya etkisinin asgari düzeyde olacağı değerlendiriliyor. ABD, günde yaklaşık 100 bin varille Rus ham petrol ihracatında sadece yüzde 5’lik bir paya sahip. ABD’nin Rus petrol ve petrol ürünleri ihracatındaki payı ise geçen yıl yüzde 8 dolayındaydı. ABD Rusya’dan doğal gaz ise hiç almıyor.

Ambargo durumunda ABD’nin Rus petrolü açığını Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden karşılaması mümkün. Aynı şekilde Rusya da ABD’ye sattığı petrolü Çin ya da Hindistan gibi alternatif alıcılara yönlendirebilir.

Norveç merkezli enerji araştırmaları ve danışmanlık şirketi Rystad Energy’den Claudio Galimberti, Rusya’nın küresel pazardan dışlanması durumunda İran ve Venezuela gibi “haydut devletler”in petrol kaynağı olarak yeniden piyasaya davet edilebileceğini, bu tür ek kaynakların fiyat istikrarına katkıda bulunabileceğini belirtiyor.

Nitekim ABD’li üst düzey yetkililerden oluşan bir heyetin haftasonunda Venezuela’da Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile “enerji arzı güvenliği” dahil olmak üzere bir dizi konuyu görüştükleri açıklandı. Washington’ın Rus petrolüne alternatif kaynak arayışı çerçevesinde Venezuela’ya 2019’dan bu yana uyguladığı ambargoyu yeniden gözden geçirdiği belirtiliyor.

Ambargo fiyatları daha da yükseltir mi?

Bir ay önce yaklaşık 90 dolar olan petrol varil fiyatı 120 dolar seviyelerine yükselmiş durumda. Alıcılar, yaptırımların yürürlüğe girmesi ve ellerindeki petrole müşteri bulamama korkusuyla Rus petrolünden uzak duruyor. Shell şirketi bugün yaptığı açıklamada Rus petrol ve doğal gazı alımını durduracağını ve ülkedeki benzin ve uçak yakıt istasyonlarını kapatacağını duyurdu.

Tüm dünyada olduğu gibi ABD’de de benzin fiyatları baş döndürücü hızla yükseliyor. Ortalama fiyatlar 2008’den beri ilk kez galon başına 4 doları buldu.

Enerji uzmanları, Batı’nın Rus petrolüne ambargo uygulaması ya da alıcıların Rus petrolünden uzak durmayı sürdürmesi durumunda ham petrol varil fiyatının 160, hatta 200 dolar seviyelerine ulaşabileceği uyarısında bulunuyor. Bu da ABD’de galon fiyatının 5 doları geçmesi anlamına geliyor. Böyle bir senaryonun ABD’deki ara seçimler öncesinde Biden yönetiminin işini zorlaştıracağına kesin gözüyle bakılıyor.

Avrupa’nın doğal gaz bağımlılığı azaltılabilecek mi?

ABD’den farklı olarak Rus petrolü ve doğal gazına çok daha bağımlı durumdaki Avrupa ise ambargodan çok daha sert etkilenecek. Avrupa’da ev ısıtma, elektrik ve sanayi kullanımında ihtiyaç duyulan doğal gazın yüzde 40’ı Rusya’dan ithal ediliyor. Petrolde ise bağımlılık yüzde 25 civarında. Avrupalı yetkililer rüzgar, güneş enerjisi, yeşil hidrojen gibi yenilenebilir enerjilere giderek daha fazla ağırlık verse de yeni enerjilerin doğal gaz ve petrolün yerini alabilmesi zaman alacak bir süreç.

Rusya da bu bağımlılığın farkında. Başbakan Yardımcısı Aleksander Novak, Rusya’nın Kuzey Akım 1 boru hattıyla Avrupa’ya yapılan doğal gaz sevkiyatını durdurmak için “her türlü hakka sahip olduğunu” olduğunu belirtti. Almanya, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından, inşası tamamlanan ama faaliyete geçirilmeyen Kuzey Akım 2’nin lisans sürecini durdurmuş ve bu adım Rusya’da rahatsızlık yaratmıştı.

Uzmanlar doğal gazın telafisinin petrole göre çok daha zor olduğuna dikkat çekiyor. Rusya’ya petrol ambargosu durumunda diğer ülkelerin üretimi artırıp petrolü Avrupa’ya sevketme imkanı mevcut. Ancak Rus doğal gazının yerini kısa vadede doldurabilmek çok daha zor. Rusya’nın Avrupa’ya gönderdiği doğal gazın büyük bölümü boru hatları üzerinden taşınıyor.

Bu doğal gazın yerini doldurabilmek için Avrupa’nın büyük miktarlarda sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithal etmesi gerekiyor. Ancak Avrupa’da mevcut LNG terminallerinin ve gazı limandan iç bölümlere taşıyacak hatların sayısı yeterli değil. Ocak ayında Amerikan LNG ihracatının üçte biri Avrupa’ya yapıldı. ABD’li petrol ve doğal gaz üreticilerinin üretimi artırıp ihracat kapasitelerini yükseltebilmeleri içinse milyarlarca dolarlık yatırım ve yıllar alacak bir süreç gerekiyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

ABD Ve İngiltere’den Rusya’ya Petrol Ambargosu

ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’yı işgal eden Rusya’dan tüm enerji, petrol ve gaz ithalatını yasakladıklarını duyurdu. Biden’in açıklamalarının ardından İngiltere de benzer bir adım attı. Biden, Beyaz Saray’da yaptığı konuşmada, Rusya ekonomisinin atardamarlarından birini hedef aldıklarını söyledi.

Biden, “Rus petrolü, gazı ve enerjisinin ithalatını yasaklıyoruz. Rus petrolü artık ABD limanlarında kabul edilmeyecek.” dedi. Biden, bu adıma ABD Kongresi ve halkından çok büyük destek olduğuna işaret ederek, “Biz bu adımı atarken Avrupalı ortaklarımızın ve müttefiklerimizin bizimle aynı pozisyonda olmamasını anlıyoruz. ABD, Avrupa’nın tamamından daha çok petrolü kendi ülkesinde üretiyor” diye konuştu.

Rusya’ya uygulanan yaptırımların ABD’de de petrol fiyatlarını artıracağını söyleyen Biden, “Putin Ukrayna sınırına asker yığmaya başladığından bu yana ABD’de petrol fiyatları ortalama 75 sent arttı ve daha da artıyor. Bunun ülke içinde en az şekilde azalması için her şeyi yapacağım.” dedi.

Biden, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını yoğunlaştırdığına ve ABD ile Batı ülkelerinin de Rusya’ya baskıyı artırdığına işaret ederek, “Uyguladığımız yaptırımlar, Rusya ekonomisinde daha şimdiden çok büyük zararlara yol açtı. Rus rublesi Putin savaş ilan ettiğinden bu yana yüzde 50 azaldı. 1 ruble şu anda 1 Amerikan sentinden daha az” ifadesini kullandı.

Biden’in ardından da İngiltere Çalışma, Enerji ve Endüstriyel Strateji Bakanı Kwasi Kwarteng’ten de “İngiltere, 2022 sonuna kadar Rus petrol ve petrol ürünlerinin ithalatını aşamalı olarak durduracak” açıklaması geldi.

Rusya’nın petrol ihracatının yüzde 2,8’i etkilenecek

Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) verilerine göre, ABD geçen yıl petrol ve petrol ürünleri ithalatının çoğunu Kanada’dan gerçekleştirdi. Kanada’yı Meksika takip ederken, Rusya ABD’nin geçen yıl en çok petrol ve petrol ürünleri ithal ettiği 3’üncü ülke konumunda yer aldı.

ABD’nin 2021’de Rusya’dan petrol ve petrol ürünleri ithalatı günlük 672 bin varili buldu. ABD’nin petrol ve petrol ürünleri ithalatının yaklaşık yüzde 8’i Rusya’dan karşılandı. Ayrıca ABD ve Birleşik Krallık’ın ambargo kararı Rus ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yaklaşık yüzde 3’ünü etkileyecek.

Yine  IEA’nın verilerine göre, ABD ve Suudi Arabistan’dan sonra dünyanın en büyük petrol üreticisi konumunda bulunan Rusya’nın ham petrol ve petrol ürünleri ihracatı günlük 10,5 milyon varil seviyesinde bulunuyor. Bu miktarın 7,8 milyon varilini ham petrol oluşturuyor.

Geçen yıl ham petrol ve petrol ürünleri ihracatından yaklaşık 180 milyar dolar gelir elde eden Rusya, toplam ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yüzde 1,5’ini Birleşik Krallık’a, yüzde 1,3’ünü ise ABD’ye yapıyor.

Böylece, ABD ve Birleşik Krallık’ın açıkladığı ambargo kararı, Rus ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yüzde 2,8’ini kapsayacak. Bu nedenle ambargo kararının petrol fiyatlarındaki etkisinin sınırlı kalabileceği öngörülüyor. Avrupa’nın da petrol ambargosu uygulaması durumunda petrol fiyatlarının tırmanacağı tahmin ediliyor.

Brent petrolün varil fiyatı Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başladığı 24 Şubat’tan 8 Mart’a kadar 96,6 dolar seviyesinden yüzde 37,6 artışla yüzde 133 doları gördü. Rusya toplam ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yaklaşık yüzde 40’ını Avrupa’ya yapıyor.

ABD’nin petrol ürünleri ithalatının yüzde 9’u Rusya’dan

ABD’nin toplam ham petrol ve petrol ürünleri ithalatında Rusya’nın payı yüzde 9, Birleşik Krallık’ın ithalatında ise yüzde 19 seviyesinde bulunuyor. TankerTrackers.com verilerine göre, ABD’nin Rusya’dan en son sipariş ettiği petrol kargolarının değeri 600 milyon dolar seviyesindeydi.

ABD, Ukrayna saldırısının başladığı 24 Şubat’tan itibaren Rusya’dan petrol ithalatını sıfırladı. ABD, Rus petrolüne ambargo ihtimalini gündeme getirmesinden bu yana hali hazırda yaptırım uyguladığı Venezuela ile uzun bir aradan sonra resmi temasları başlattı.

Öte yandan, Rus petrolüne yönelik yasağın, ABD’de galon başına 4 doların üzerine çıkan benzin fiyatlarını daha da yukarıya taşıyabileceği yönelik eleştiriler de dile getiriliyor. Dünyanın en büyük petrol üreticisi konumunda bulunan ABD’nin Rus petrolünü ilk etapta farklı ülkelerden tedarik edebileceği, orta vadede ise üretimiyle ikame edebileceği öngörülüyor.

Paylaşın

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Savaş Ukrayna’nın Dışına Yayılmamalı

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Letonya Devlet Başkanı Egils Levits ile birlikte yaptığı basın açıklamasında, Rusya’nın Ukrayna’daki sivilleri hedef aldığına dair güvenilir haberler olduğunu söyledi ve Moskova’yı çatışmayı sona erdirmeye çağırdı.

Reuters haber ajansına göre Stoltenberg, “Çatışmanın tırmanıp Ukrayna dışına yayılmasını önleme sorumluluğumuz var. Müttefik toprakların her karışını koruyacağız ve savunacağız” dedi. Stoltenberg, Rusya’nın işgalinin korkunç acılara neden olduğunu ve insani etkisinin yıkıcı olduğunu da söyledi.

Ukrayna’da 474 sivil yaşamını yitirdi

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, Rusya’nın Ukrayna’ya 24 Şubat’ta başlattığı saldırılarda bugüne kadar bin 335 sivilin hayatını kaybettiğini veya yaralandığını açıkladı. BM’nin verilerine göre, 474 sivil yaşamını yitirdi, 861’i de yaralandı.

Yaşamını yitirenlerin veya yaralananların sayısının daha yüksek olabileceğini belirten BM, “Volnovakha, Mariupol, İzyum kentlerinde yüzlerce sivilin öldüğü veya yaralandığı iddialarının” olduğunu kaydetti. BM, dün açıkladığı verilerde ise 406 sivilin hayatını kaybettiğini bildirmişti.

Öte yandan, Ukrayna Hava Kuvvetleri Rus birliklerine karşı verilen mücadelede Hava Kuvvetleri’nden 13 askerin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Ukrayna birliklerinden toplamda kaç askerin hayatını kaybettiğine ilişkin olarak ise resmi açıklama yapılmadı.

Ukrayna’dan kaçanların sayısı 2 milyonu aşmak üzere

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği, Ukrayna’daki savaştan kaçanların sayısının “bugün veya yarın” 2 milyonu geçmesinin beklendiğini açıkladı. Örgütün başkanı Filippo Grandi Oslo’da yaptığı açıklamada, “2 milyon eşiğini bugün ya da en geç yarın geçeceğimizi düşünüyorum” dedi.

BM’nin verilerine göre, Rusya’nın işgalinin ardından Ukrayna’dan şimdiye kadar yaklaşık 1 milyon 700 bin kişi ayrıldı. Grandi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın ilk kez bu kadar kısa sürede böylesine yoğun bir göçle karşılaştığını söyledi.

UNHCR’den ikinci mülteci dalgası uyarısı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Ukrayna’da savaşın devam etmesi halinde ikinci mülteci dalgasının çok daha savunmasız kişilerden oluşacağı uyarısında bulundu.

UNHCR Başkanı Filippo Grandi, “Savaş devam ederse kaynakları ve bağlantıları olmayan insanlar göreceğiz” dedi. Avrupa için bu durumu yönetmenin daha zor olacağını belirten Grandi, “Avrupa ve ötesindeki herkesin daha fazla dayanışma göstermesi gerekecek” dedi.

Paylaşın

Rusya’dan Petrol Ambargosuna Karşı ‘Doğalgaz’ Tehdidi

Ukrayna işgali nedeniyle Rusya’ya karşı yaptırımlar hala gündemdeki yerini koruyor. Batının Rusya’ya petrol ambargosu girişimleri yoğunlaşırken, Moskova da doğalgaz kartını açtı. 

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak petrol ambargosu tehdidi karşısında Almanya üzerinden Avrupa’ya Kuzey Akım 1 boru hattıyla verdiği doğalgazı kesme tehdidinde bulundu.

Avrupa’da Rusya petrolüne alternatifin kolay bulunamayacağına işaret eden Novak, “Bu bir yıldan uzun sürer ve Avrupalı müşteriler için çok daha pahalı olur. Avrupalı politikacılar, vatandaşlarını, onları neyin beklediğini, benzin, elektrik ve ısınma fiyatlarının fırlayacağı konusunda dürüstçe uyarmalıdır.” diye konuştu.

Novak, Rusya petrolüne olası bir ambargo nedeniyle fiyatların önemli oranda artacağına işaret ederek, “Rus petrolüne yasakların küresel piyasa için felaket sonuçlara yol açacağı kesinlikle açıktır. Petrolün varil fiyatı 300 doların üstüne çıkabilir.” ifadesini kullandı.

Rusya’nın petrol ihracatına ambargo gelmesi halinde sevkiyatlarını başka bölgelere yönlendirebileceğini anlatan Novak, bu durumdan kimsenin fayda sağlamayacağının altını çizdi.

Avrupa enerjide Rusya’ya bağımlı

ABD, Avrupa Birliği ile Rusya petrolüne ambargonun görüşüldüğünü açıklarken Almanya ve Hollanda buna karşı çıkmıştı. Avrupa Birliği, doğalgazın yaklaşık yüzde 40’ını, petrolün de yüzde 30’unu Rusya’dan alıyor ve Avrupa ülkeleri Rusya’dan gelen enerjiye büyük ölçüde bağımlı.

ABD’nin ve İngiltere’nin Rusya’dan petrol ithalatını yasaklaması bekleniyor

ABD Başkanı Joe Biden’ın bugün ABD’nin Rusya’dan petrol ithalatını yasaklayacağını açıklaması bekleniyor. Duyurunun, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı devreye alınan yaptırımlar silsilesine son halka olarak eklenmesi bekleniyor.

Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, Biden’ın Ukrayna’daki haksız ve bir kışkırtmaya dayanmayan savaşı nedeniyle Rusya’yı sorumlu tutmaya devam edecek önlemler duyuracağı belirtildi.

İngiltere’nin de Rusya’dan petrol ithalatını yasaklaması bekleniyor. İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın, ABD’nin Rusya’dan petrol ve gaz ithalatına yönelik yasak beklentisine paralel olarak Salı günü ilerleyen saatlerde bir açıklama yapması bekleniyor.

ABD merkezli Politico ve Bloomberg yayınlarının haberlerine göre İngiltere, yasağı önümüzdeki aylarda aşamalı olarak devreye alacak. Yasak Rusya’dan ithal edilen doğal gazı kapsamayacak.

Paylaşın

Zelensky’den Batı’ya Tepki: 13 Gündür Sadece Laf Duyuyoruz

Batı ülkelerine tepki gösteren Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky, “On üç gündür sözler duyuyoruz. On üç gündür bize yardım edecekleri, havada uçakların olacağı, onları bize teslim edecekleri söylendi. Ancak bunun sorumluluğu da Batı’da 13 gündür karar veremeyenlerde ve Ukrayna semalarını Rus saldırılarından koruyamayanlarda.” dedi.

Haber Merkezi / Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Batılı ülkeleri, Ukrayna’yı Rus saldırılarından korumak için dile getirdiği sözleri tutmamakla eleştirdi.

Telegram’da yayınlanan bir videoda Zelensky, “On üç gündür sözler duyuyoruz. On üç gündür bize yardım edecekleri, havada uçakların olacağı, onları bize teslim edecekleri söylendi. Ancak bunun sorumluluğu da Batı’da 13 gündür karar veremeyenlerde ve Ukrayna semalarını Rus saldırılarından koruyamayanlarda.” dedi.

Zelensky, ısrarla Ukrayna hava sahasının uçuşa yasak bölge ilan edilmesini istiyor. Ancak NATO, böylesi bir uygulamanın NATO’yu Rusya ile doğrudan bir savaşa sokacağı gerekçesiyle talebi reddediyor.

Son olarak Polonya’nın göndermeyi planladığı savaş uçaklarını göndermeme kararı aldığı belirtilmişti. ABD ve İngiliz hükümet yetkilileri, Polonya’nın olası uçak gönderme kararına saygı duyacağı yönünde açıklamalar yaptı.

Zelensky: İşgal altında olan ve tanınmayan topraklar konusunu müzakere edebiliriz

Ayrıca ABC News kanalına konuşan Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda işgal ettiği topraklar ve ‘tanınmayan cumhuriyetler’ konusunu Moskova ile müzakere edebileceklerini söyledi.

Interfax haber ajansının aktardığına göre Zelensky, “Güvenlik konusundaki garantilerle ilgili konuşuyorum. Bence geçici olarak işgal edilen ve Rusya Federasyonu dışında tanınmayan cumhuriyetlerin tanınması konusunu müzakere edebilir ve bir anlaşmaya varabiliriz.” dedi.

Zelensky ayrıca, NATO’ya üyelik konusunda ise “NATO’nun Ukrayna’yı kabul etmeye hazır olmadığını anladıktan sonra bu konuya olan ilgimi kaybettim. NATO, çelişkili şeylerden ve Rusya Federasyonu ile karşı karşıya gelmekten korkuyor.” diye konuştu.

Rusya, Ukrayna’dan NATO’ya üye olmayacağını anayasa değişikliği ile garanti altına almasını, Kırım’ı Rus toprağı olarak kabul etmesini ve işgal altındaki toprakları da tanımasını talep ediyor.

Ukrayna’dan kaçanların sayısı 2 milyon sınırında

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği, Ukrayna’daki savaştan kaçanların sayısının “bugün veya yarın” 2 milyonu geçmesinin beklendiğini açıkladı. Örgütün başkanı Filippo Grandi Oslo’da yaptığı açıklamada, “2 milyon eşiğini bugün ya da en geç yarın geçeceğimizi düşünüyorum” dedi.

BM’nin verilerine göre, Rusya’nın işgalinin ardından Ukrayna’dan şimdiye kadar yaklaşık 1 milyon 700 bin kişi ayrıldı. Grandi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın ilk kez bu kadar kısa sürede böylesine yoğun bir göçle karşılaştığını söyledi.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Ukrayna’da savaşın devam etmesi halinde ikinci mülteci dalgasının çok daha savunmasız kişilerden oluşacağı uyarısında bulundu.

UNHCR Başkanı Filippo Grandi, “Savaş devam ederse kaynakları ve bağlantıları olmayan insanlar göreceğiz” dedi. Avrupa için bu durumu yönetmenin daha zor olacağını belirten Grandi, “Avrupa ve ötesindeki herkesin daha fazla dayanışma göstermesi gerekecek” dedi.

Paylaşın

ABD, Ukrayna’ya Nasıl Yardım Edebilir?

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya’nın uzun süreli bir savaş stratejisine sahip olduğunu düşünüyor ve Washington, Kiev’in direnmesine yardım etmek istiyor, ancak ‘Üçüncü Dünya Savaşı’nı kışkırtabilecek adımlardan kaçınılıyor. Böyle bir senaryoyu önlemek adına çatışmayı Ukrayna ile sınırlı tutmak hedefleniyor.

Euronews’ta yer alan habere göre, Amerikalı liderlerin kamuoyuna yaptığı açıklamalar ve bazı anonim yetkililerin AFP’ye yaptığı açıklamalara göre, Pentagon durumu dengelemeye ve olası bir nükleer gerginliği önlemeye çalışırken ‘ince bir ip üzerinde yürümek zorunda kalıyor’.

Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Avrupa’ya yaptığı son ziyarette, “çatışma hemen yakında bitmeyebilir” diye uyardı.

ABD istihbarat kaynakları, başlangıçta Kiev’in birkaç gün içinde düşmesine neden olacak bir yıldırım saldırısı olacağını düşünmüşlerdi ancak Pentagon, lojistik sorunlar ve Ukrayna’nın şiddetli direnişi nedeniyle Rusya ordusunun savaş planında oldukça geri kaldığını kısa sürede fark etti.

Ancak yine de Pentagon’a göre Rusya’nın devasa ve üstün askeri kapasitesi sonunda Kiev’i alt edebileceği varsayımı çok daha yüksek.

Üst düzey bir ABD savunma yetkilisi, “Moskova’nın kapasitesini küçümsememiz gerektiğini düşünüyorum.” diyor ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimi Putin’in uzun vadede ‘kaybetmeye mahkum’ olduğu da düşünülüyor. Bizzat Blinken “Putin kaybetmeye mahkum” şeklinde açıklamalar yaptı.

“Acılar iyileşmeden önce kötüleşecek”

Ancak Blinken yaraların ve acının “iyileşmeden önce muhtemelen daha da kötüleşeceği” konusunda uyarılarda da bulundu.

ABD’li yetkililer uzun vade stratejilerini de buna göre uyarlıyorlar. İlk öncelikleri, bazı şehirler düşmeye başlasa bile, Ukrayna’nın direnişine devam edebilmesi için büyük yardım sağlamaya devam etmek.

Bir diplomat, özellikle Rusya’nın bazı saldırılarını engellemek adına uçaksavar savunmasını etkinleştirmek için “Ukrayna ile sağlam bilgi ve istihbarat paylaşımını” devreye soktuklarını açıkladı.

Şubat ayı sonlarında açıklanan benzeri görülmemiş 350 milyon dolarlık acil askeri yardım, Ukrayna kuvvetlerine Stinger uçaksavar füzeleri ve taşınabilir Javelin tanksavar füzeleri teslim edildi.

Washington, daha fazla silah ve mühimmatın yanı sıra ekonomik ve insani yardım da dahil olmak üzere 10 milyar dolarlık devasa bir paket yayınlamayı da planlıyor.

Bir başka üst düzey ABD’li yetkili, ağır saldırı silahları içermediği sürece askeri yardımın “sınırının” olmadığını vurguladı.

Amerikalıların en büyük korkusu, Putin’in, kendisini kışkırtılmış hissetmesi halinde, ABD ve NATO müttefikleriyle doğrudan karşı karşıya gelme riskini alarak, çatışmayı Ukrayna’nın ötesine taşıyabilecek olması.

Putin’i kontrol altında tutmak birincil öncelik

ABD’li bir yetkili, bu nedenle, “Rusya Devlet Başkanı’nı kontrol altına alma” ihtiyacının birincil direktif haline geldiğini söylüyor.

Rusya’nın işgalinden önce bile, nükleer bir karşı karşıya gelme tehdidinin son derece farkında olan Başkan Joe Biden, ABD’nin Ukrayna’ya herhangi bir doğrudan müdahalesinin bir “dünya savaşını” kışkırtacağı konusu üzerine birçok defa açıklamalarda bulundu ve bundan sakındıklarını ifade etti. Amerikan müdahalesinin kapasitesini sınırlayarak, böyle bir gerginlikten kaçınmak için direktifler verdiği belirtiliyor.

Bu nedenle Washington, Blinken ve ABD Genelkurmay Başkanı General Mark Milley tarafından ziyaret edilen, Rusya’nın komşusu olan NATO ülkelerinde sadece önleyici ve caydırıcı askeri konuşlandırmalar ele alınıyor.

Ancak Moskova’nın herhangi bir NATO ülkesini Ukrayna’nın “ortak-savaşçısı” olarak damgalamaması için de çok dikkatli hareket ediliyor ve Putin tarafından kışkırtma olarak yorumlanabilecek seçenekler reddediliyor.

Herhangi bir NATO ülkesinin müdahil olması çok riskli

Ruslar tek bir NATO ülkesinin kuvvetlerine bile saldırırsa, ABD dahil olmak üzere transatlantik ittifakın tüm üyeleri, kendilerini birleştiren ve bağlayan Kuzey Atlantik Anlaşması’nın 5. maddesi uyarınca askeri olarak yardımına koşmak zorunda kalacaklar. Bu madde NATO’nun varoluş sebebi ve üye ülkelerin bu sorumluluğu reddetme lüksü bulunmuyor.

Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’nin istediği Ukrayna üzerinde uçuşa yasak bölge kurulması fakat bu elbette kabul edilmedi çünkü böyle bir durum NATO kuvvetleri ile Rus kuvvetlerinin havada direk teması anlamına gelecek.

Blinken, NATO uçaklarının Rus savaşçıları vurmaya hazır olması gerektiğini ve bunun “tam teşekküllü bir savaşa yol açabileceğini” söyledi.

Putin, uçuşa yasak bölge uygulanması halinde Avrupa ve daha geniş dünya için “devasa ve feci sonuçlar” tehdidinde bulundu.

Polonya’nın savaş uçağı vermesi isteniyor mu istenmiyor mu?

Bu tür gerilimler ve dengeler nedeniyle Washington, Ukraynalı pilotların eğitim aldığı Sovyet yapımı savaş uçaklarının Polonya gibi ülkeler aracılığıyla Kiev’e teslim edilmesi için çaba sarf ediyor ama bir yandan da süreci yavaşlatacak adımlar atarak tansiyonu arttırmaktan kaçınmaya çalışıyor.

Biden yönetimi, bu planın “aktif olarak” incelediğini kabul etti ancak kesin bir taahhüt veya bir zaman çizelgesi sunulmuş değil.

Washington’daki bazı diplomatlar, Ukrayna hava sahasında güç dengesini önemli ölçüde değiştirmeyecek olan böyle bir jestin boş yere ABD ile Rusya çatışmasını doruk noktasına çıkarmak için yeterli olacağından endişe ediyor.

Hayatını kaybetmiş olan sivillerin görüntüleri uluslararası kamuoyunu vicdanını rahatsız ettikçe daha güçlü Batı müdahalesi çağrıları artıyor ama başta ABD olmak üzere Batılı liderler hassas dengeleri gözetmeye devam ediyorlar. Yaptırımlarla Kremlin üzerindeki baskıyı artırmanın, sonunda Putin’in savaşın geri çekilmekten daha maliyetli olduğu sonucuna varmasına neden olacağını umuyorlar. Bunun için de diplomatik kanalların ona “çıkışlar” sunmak adına açık tutulması gerektiğini düşünüyorlar.

24 Şubat’tan bu yana Ruslarla tüm üst düzey temasları kesen Amerikalılar, başkalarını Putin’le konuşmaya teşvik ediyor. İsrail ve Türkiye gibi ülkelerin arabuluculuk girişimlerinden bu süreçte yararlanılabileceği tahmin ediliyor.

Benzer şekilde, Pekin’in Moskova ile “çok sağlam” dostluğuyla övündüğü bir zamanda Blinken’in Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yaptığı telefon görüşmesi, Çin’in de arabulucu rol oynama olasılığını güçlendiriyor.

Paylaşın