Slovenya’da Seçimleri Solcu Robert Golob Kazandı

Slovenya’da dün yapılan genel seçimler, dört ay önce kurulan ve “ülkeye tekrar demokrasi getirmeyi” vadeden sol eğilimli Özgürlük Hareketi Partisi’nin sürpriz zaferiyle sonuçlandı.

1,7 milyon nüfuslu ülkede oyların yüzde 98’inin sayımı tamamladı. Buna göre eski iş insanı Robert Golob liderliğindeki Özgürlük Hareketi oyların yüzde 34,5’ini, sağcı Başbakan Janez Jansa’nın lideri olduğu Sloven Demokrat Partisi (SDS) ise yüzde 24’ünü aldı.

Bu sonuçlarla Özgürlük Hareketi’nin 90 üyeli parlamentoda 40, SDS’nin ise 28 milletvekili çıkarması bekleniyor. Özgürlük Hareketi’nin toplam 12 sandalyesi bulunan sol partilerle koalisyon kuracağı belirtiliyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump’a yakınlığıyla bilinen ve Alman basınının “Mini Trump” lakabını taktığı popülist başbakan Janez Jansa, ülkede demokrasiyi geriletmek ve basın özgürlüğünü sınırlamakla suçlanıyordu.

Daha önce üç dönem başbakanlık yapan Jansa, 2013’te yolsuzluktan iki yıl hapis cezası almış, Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama kararının ardından dava zaman aşımına uğramıştı.

Komünist dönem sonrası bir reformcu olarak iş başına gelen 63 yaşındaki Jansa’nın siyasi çizgisi daha sonra sağa kaymış, hatta aşırı sağcı olarak nitelenmeye başlamıştı.

Macaristan Başbakanı Victor Orban’la yakın ilişkisi olan Jansa, resmi haber ajansının fonlarını kesmeye çalışması ve Avrupa Birliği’nin (AB) yeni yolsuzlukla mücadele birimine savcıların atanmasını geciktirmeye çalışması nedeniyle AB’yle gerginlik yaşıyordu.

Sahibi olduğu enerji yatırım şirketinin başkanlığından alındıktan sonra siyasete giren Robert Golob ise seçimleri bir “demokrasi referandumu” diye nitelemişti.

Covid’e yakalandığı için teşekkür konuşmasını video bağlantısıyla yapan 55 yaşındaki Golob, “İnsanlar değişim istiyor. İnsanlar oylarıyla bu değişimi bizim getirebileceğimize inandığını gösterdi” dedi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Çocuklardaki Gizemli Virüs Küresel Salgın Şüphesi Uyandırıyor

İlk olarak İngiltere’de görülen ve daha sonra 11 ülkeye yayılan gizemli hepatit virüsünün oluşum nedeninin saptanamaması yeni bir küresel salgın endişesini tetikliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) nedeni belirsiz hepatit virüsünün şimdiye kadar en az 169 çocuğa bulaştığını ve bir kişinin yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Hepatit virüsünün genellikle 1 ay ile 16 yaş aralığındaki çocuklarda görüldüğü, virüsün şiddetli etkileri nedeniyle karaciğeri iflas eden 17 çocuğa karaciğer nakli yapıldığı kaydedildi. Virüsün genel belirtilerinin karın ağrısı, ishal ve kusma olduğu, çoğu vakada yüksek ateş görülmediği belirtildi. Vakaların hiçbirinde bilinen hepatit virüsleri olan hepatit A, B, C, D ve E’ye rastlanmaması dikkat çekti.

Kovid 19 ve adenovirüs ile bağlantılı olma ihtimali var mı?

Vakaların görüldüğü ülkelerdeki bilim insanları gizemli hepatitin Kovid 19 ve üst solunum yolunu etkileyen adenovirüs ile bağlantısı ihtimali üzerinde duruyor. Adenovirüsler, genellikle soğuk algınlığı, kusma ve ishal gibi bir dizi yaygın hastalığa neden olan bir tür virüs.

DSÖ’nün verilerine göre şimdiye kadarki vakaların 74’ünde adenovirüs, 20’sinde Kovid 19, 19 vakada ise hem adenovirüs hem Kovid 19’a rastlandı. DSÖ, hepatit virüsünün Kovid 19 ve adenovirüs bağlantısı ihtimalinin netlik kazanması için vakalardan alınan örnekleri laboratuvarda inceliyor. Şimdiye kadar vakalarda bu iki virüse dair doğrudan bir bağlantı tespit edilemedi.

“Çocuklarda adenovirüs kaynaklı hepatit görülmesi alışılmadık bir durum”

Uzmanlar açıklanamayan hastalığın olası sebeplerinden birinin adenovirüsle bağlantılı olabileceği tezi üzerinde duruyor. İngiltere’deki Sağlık Güvenliği Kurumu’ndan yetkililer Kovid 19 da dahil diğer enfeskiyonlar ve çevresel faktörleri de değerlendirdiklerinin altını çiziyor.

Uzmanların bir kısmı ise Kovid 19’a karşı uygulanan karantina süresince çocukların virüslerle temasının azalması sonucu bağışıklık sistemlerinin zayıfladığı ve bu nedenle normalde görülenden daha şiddetli belirtiler gösterdiği ihtimalini değerlendiriyor.

İngiltere’de yayınlanan inews gazetesine konuşan Birmingham Üniversitesi Karaciğer ve Gastrointestinal Araştırma Merkezi’nde viral bağışıklık üzerine çalışan Doç Dr Zania Stamataki hepatit olarak bilinen adenovirüs kaynaklı karaciğer iltihaplanlamasının bağışıklık yetersizliği bulunmayan gençlerde görülmesinin alışılmadık bir durum olduğuna dikkat çekti.

Stamataki “Çocuklarda aniden hepatit salgının ortaya çıkması olağan dışı ve endişe verici. Eğer sorumlusu adenovirüs ise bu bağışıklık sistemi gelişmemiş çocuklarda karaciğer rahatsızlığına neden olan yeni bir tür adenvirüs varyantı olabilir, ama bundan emin olmamız lazım” diye konuştu. Dr Stamataki adenovirüsün çocuklardaki hepatitlerin sebebi olduğunun anlaşılması halinde adenoviral enfeksiyonları ağırlaştıracak diğer enfeksiyon ve çevresel faktörlere de bakılması gerektiğinin altını çizdi.

Hijyen kurallarına dikkat

Uzmanlar el yıkama başta olmak üzere genel hijyen ve temizlik kurallarına özellikle çocuklarda daha fazla dikkat edilmesi konusunda uyarırken, ebeveynlere hepatit ya da sarılık hastalığının belirtileri konusunda bilgi sahibi olunması ve endişelenmeleri halinde derhal sağlık kurumlarıyla temasa geçilmesi uyarısında bulunuyor.

DSÖ’ye göre ilk olarak 5 Nisan’da İskoçya’da 10 yaş altı 10 çocukta tespit edilen hepatit virüsü, 8 Nisan’da İngiltere genelinde yayılarak 64 çocuğa daha bulaştı. Hepatit vakaları daha sonra bazı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere İsrail ve ABD’ye de yayıldı. 21 Nisan itibarıyla DSÖ’ye İngiltere’den 114, İspanya’dan 13, İsrail’den 12, ABD’den dokuz, Danimarka’dan altı, İrlanda’dan iki, Hollanda ve İtalya’dan dörder, Norveç ile Fransa’dan ikişer ve Belçika’dan bir hepatit vakası rapor edildi.

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

Fransa’da İkinci Macron Dönemi

Fransa’da sandık çıkış anketlerine göre oyların yüzde 58,2’sini alan Cumhuriyet Yürüyüşü’nün (En Marche) adayı Emmanuel Macron aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi (RN) lideri Marine Le Pen karşısında galip gelerek ikinci kez Fransa’nın Cumhurbaşkanı seçildi.

Haber Merkezi / Emmanuel Macron, ilk turda oyların yüzde 27,85’ini, Marine Le Pen ise yüzde 23,15’ini almış ve ikinci tura kalmışlardı.

İçişleri Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna katılım oranının saat 17:00 itibarıyla yüzde 63,2 olduğunu açıkladı. Bu oran bir önceki seçimlere göre düşük. 2017 yılında seçimlerde katılım oranı yüzde 69,4 olmuştu.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda aday gösteren çok sayıda siyasi parti, sağ popülist Le Pen’e karşı ikinci turda seçmenlere Macron’u tercih etmesi yönünde çağrıda bulunmuştu. Benzeri bir ortak cephe en son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapıldığı 2017’de de oluşmuştu.

Macron’un, babası da tanınmış bir aşırı sağcı politikacı olan rakibi Marine Le Pen, bu seçimlerde eski yıllara göre görece ırkçı ve aşırı açıklamalardan kaçındıysa da Fransa’da Fransızların yabancılara göre önceliği olmasının anayasaya alınmasını talep etmesiyle dikkat çekti. Le Pen sosyal yardım veya konut gibi alanlarda Fransızlara öncelik tanınmasını savundu.

Fransa’da cumhurbaşkanı beş yıllık bir dönem için seçiliyor. Doğrudan seçilmesi sebebiyle meşruluğu da yüksek olan cumhurbaşkanı ülkede siyasi gidişata en fazla yön veren kişi. Mecliste çoğunluğu elinde tutan gruptan hükümet başkanını atayabildiği gibi, gerekli gördüğü dönemlerde meclisi dağıtma yetkisine sahip.

Fransa’da cumhurbaşkanı, 6 Kasım 1962 tarihinde yapılan anayasa değişikliğinden bu yana halk tarafından doğrudan seçiliyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı Fransız direnişinin sembolü olan General Charles de Gaulle, 1965 yılında bu sistemle seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştu.

Paris’te konuşan Le Pen, sonucun partisi için hala bir zafer olduğunu söyledi ve Haziran ayındaki parlamento seçimleri için gelişim kaydettiklerini belirtti. Seçim sonuçlarına saygı duyduğunu belirten Le Pen, siyasetteki mücadelesine devam edeceğini sözlerine ekledi. Marine Le Pen, kendisine oy verenlere teşekkür ettiği konuşmasında, “Fransızları asla yüzüstü bırakmayacağız” dedi.

Macron’un hükümetinde yer alan Avrupa Bakanı Clément Beaune, seçim sonuçlarına ilişkin Reuters’a yaptığı açıklamada, aşırı sağın yüzde 40 oy aldığını hatırlatarak, “Çalışmaya devam etmemiz gerekiyor” dedi.

İlk turda Macron ve Le Pen’in gerisinde yarışı üçüncü bitiren solcu aday Jean-Luc Mélenchon, Macron’un Beşinci Fransız Cumhuriyeti’nin “en kötü biçimde seçilen cumhurbaşkanı” olduğunu savundu.

Macron’un “çekimserler, boş oylar ve hatalı oy pusulaları ile dolu bir okyanusta yüzdüğünü” belirten Melenchon, “Macron, modern Fransız cumhurbaşkanları arasında en narin zaferi elde etti.”  dedi. Melenchon, Macron’un çarpık bir seçimde, baskı altında seçildiğini savundu.

Paylaşın

Avrupa Ve ABD’de Çocuklarda Görülen Gizemli Hastalıkta İlk Can Kaybı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İngiltere’de ortaya çıkan ve Avrupa ile ABD’de yayılan nedeni belirsiz hepatit virüsünün bulaştığı bir çocuğun hayatını kaybettiğini duyurdu. Ölümün hangi ülkeden olduğuna dair bilgi paylaşılmadı.

İngiltere başta olmak üzere Danimarka, İrlanda, Hollanda, İspanya ve ABD’de geçen hafta karaciğer iltihabı olarak da bilinen hepatit vakaları tespit edildi.

Sağlık yetkilileri, Avrupa ülkeleri ile ABD’de çocuklarda tespit edilen nedeni açıklanamayan hepatit vakalarını araştırdıklarını duyurdu.

DSÖ ise dün yaptığı açıklamada şimdiye kadar farklı ülkelerden 169’dan fazla nedeni bilinmeyen ‘hepatit’ vakası bildirildiğini duyurdu.

Sağlık örgütünün açıklamasında hastalık tespit edilenlerin en küçüğünün 1 aylık bir bebek ve en büyüğünün ise 16 yaşında olduğunu kaydetti. Ayrıca bu vakalardan 17’sine karaciğer nakli gerektiği belirtildi.

DSÖ gizemli hastalık nedeniyle gerçekleşen ölümün hangi ülkeden olduğuna dair bilgi paylaşmadı.

Vakaların tespit edildiği ülkelerin çocuklarda hepatit vakaları üzerine daha da yoğunlaştığı kaydedildi.

İlk vakanın tespit edildiği İngiltere’de 114 çocuk hastalandı.

Bilim insanları hastalığın nedenlerini araştırırken insanlarda yaygın olan adenovirüsler üzerinde duruyor.

Adenovirüsler, genellikle soğuk algınlığı, kusma ve ishal gibi bir dizi yaygın hastalığa neden olan bir tür virüs.

Gizemli hepatit vakaları

DSÖ, 16 Nisan’daki yazılı açıklamasında, İngiltere’de 74 çocukta sebebi belirlenemeyen hepatit virüsü tespit edildiğini duyurmuştu. Dün yapılan açıklamada vakaların 11 ülkeye yayıldığı ve en az 169’a yükseldiği belirtildi.

Virüsün tespit edildiği çocuklarda son bir aydır sarılık, ishal, kusma ve karın ağrısı gibi belirtilerin görüldüğü, bazı vakaların ise ağır karaciğer iltihabı geçirerek karaciğer nakliyle tedavi edildiği bildirildi.

Vakalardan birinin hepatit taşıyan biri veya birkaç kişiyle teması nedeniyle oluştuğu, diğer vakaların virüsü nereden aldığının bilinmediği kaydedildi.

Hastalığın “gizemli” veya “nedeni belirsiz” olarak tanımlanması, akıllara Covid-19 virüsünü getirirken yeni bir “küresel salgın” ihtimalini gündeme taşıdı.

Covid-19, henüz adı konulmadan önce “gizemli bir akciğer rahatsızlığı” olarak tanımlanıyordu.

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

Fransa’da Sol Oylar Belirleyici Olacak

Fransa’da Pazar günü ikinci turu yapılacak seçimler öncesi düzenlenen son anketler, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un rakibi Marine Le Pen’den en az 10 puan fazla oy alacağını ortaya koyuyor.

Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 10 Nisan’daki ilk turunda liberal Macron yüzde 27,85, aşırı sağcı Le Pen ise yüzde 23,15 oy alarak ikinci tura kalmaya başarmıştı.

Araştırma şirketlerinin yayımladığı son anket sonuçları, ikinci turda Macron’u Le Pen’in 10 ila 14 puan önünde gösteriyor. Perşembe ve Cuma günü yayımlanan bu anketlere göre, Macron’un 24 Nisan’daki seçimde yüzde 55,5 ile yüzde 57,5 arasında oy alması bekleniyor.

Ancak anketlerde sandığa gitme oranının yüzde 72 ila 74 aralığında çıkması, seçim günü yaşanabilecek bir sürpriz ihtimalini de artırıyor.

Anketlerdeki katılım oranının gerçekleşmesi hâlinde, Fransa’da 1969 yılından beri katılımın en düşük olduğu ikinci tur seçimleriyle karşılaşılmış olacak.

Neredeyse her 10 seçmenden üçünün sandığa gitmeyeceğini ya da kararsız olduğunu belirtmesi Brexit ya da Donald Trump’ın kazandığı ABD seçimlerinde olduğu gibi bir sürprize açık kapı bıraksa da Fransa’daki seçimlerin iki turlu olmasının bu ihtimali düşürdüğü yorumları da yapılıyor.

Sol oylar belirleyici olacak

İkinci turda sol görüşlü seçmenin oyu büyük rol oynayacak. İlk turda yaklaşık 7,7 milyon seçmen, solcu lider Jean-Luc Melenchon’a oy verdi. Aldığı destekle yüzde 21,95’lik oy oranına ulaşan Melenchon ikinci turun kapısından dönerken yaklaşık 3,5 milyon seçmen de Yeşiller, Sosyalist Parti ve diğer sol partilerin adaylarına oy verdi.

İkinci turda tüm gözler bu oylarda olacak. Ipsos-Sopra Steria tarafından bu hafta yayımlanan bir ankete göre, Melenchon’un destekçilerinin yaklaşık üçte biri Macron’un kazanmasını istediğini belirtti. Ancak yarıya yakını henüz kararını vermediğini ifade etti.

Tahmin edilenin üzerinde Melenchon destekçisinin sandığa gitmemesi ya da Le Pen’i desteklemesi, Macron için beklenenden daha zorlu bir yarışın yaşanmasına neden olabilir.

Ifop araştırma grubunun başındaki siyasi analist Jerome Fourquet, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, “İkinci turun kaderi, sol seçmenin elinde” yorumunda bulundu.

Analistler, sol seçmenin sandığa gitmeme oranının yüzde 25-30’ları bulabileceğini belirtiyor. Macron iş dünyasını gözeten politikaları, özellikle de zenginlerden alınan vergiyi düşürmesi nedeniyle sol kesimin tepkisini çekiyor.

Melenchon da destekçilerinden Le Pen’in önünün kesilmesi için Macron’a oy vermelerini istemek gibi bir yol izlemedi.

Beş yıl önce yapılan seçimlerde oyların yaklaşık üçte ikisini alan Macron, rakibi Le Pen’i büyük farkla geride bırakarak rahat bir zafer elde etmişti. Ulusal Birlik partisinin lideri Le Pen’in 2017’deki yenilgiden sonra radikal bir sistem karşıtı olarak algılanan imajını yavaş yavaş yumuşatması aşırı sağcı siyasetçinin oylarını artırmıştı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Dokuz Doğu Avrupa Ülkesi AB’den Mülteci Yardımı İstiyor

Rusya’nın Ukrayna topraklarında başlattığı işgalin yol açtığı büyük mülteci dalgasından öncelikle etkilenen 9 doğu Avrupa ülkesi ortak bir mektupla Avrupa Birliği’nden maddi yardım talep etti.

Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve üç Baltık ülkesi (Estonya, Litvanya ve Letonya) temsilcileri mültecilere sunulan barınma, gıda, eğitim ve ulaşım hizmetleri gibi ek sosyal yardımlar nedeniyle ülkelerinde ortaya çıkan ek harcamaları gerekçe göstererek karşılaştıkları maddi zorlukların Avrupa Birliği tarafından karşılanmasını istediler.

14 maddeden oluşan ortak mektup toplumsal dayanışmanın Avrupa Birliği’nin temel ilkelerinden biri olduğunu vurguluyor ve bu nedenle de Brüksel yetkililerinin hızla alacakları tedbirlerle mülteci akımından bire bir etkilenen doğu Avrupa ülkelerine yardım programlarını uygulamaya koyması gerektiğinin altını çiziyor.

Doğu Avrupa ülkeleri hükümetleri tarafından hazırlanan mektup mali yardımın yanı sıra, mülteci akımı nedeniyle söz konusu ülkelerde ekonomik dengelerin de değiştiğine işaret ederek, yapısal bazı tedbirler de öneriyor.

2021- 2027 ortak AB bütçesine ait proje ve fonların bir an önce uygulanmaya konulması ve de doğu Avrupa ülkelerinin bazı ödeme yükümlülüklerinin göçlerin neden olduğu zorluklar dikkate alınarak ertelenmesi de önerilen tedbirler arasında yer alıyor.

Ukraynalı mültecilerin sayısı 5 milyonu aştı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından geçtiğimiz hafta yapılan açıklamaya göre savaşın başladığı Şubat ayından 19 Nisana kadar 5 milyonu aşkın Ukraynalı göçmen ülkesini terk etti.

Ukraynalı göçmenlerin yaklaşık yarısının tercih ettiği hedef ülke Polonya. Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği tarafından açıklanan rapora göre savaştan kaçan 2 milyon 825 463 göçmen bu süre içinde Polonya’ya sığınmış.

Aynı dönem içinde Romanya’ya (757 bin 047), Rusya’ya (549 bin 805), Macaristan’a (471 bin 80), Moldova’ya (426 bin 964), Slovakya’ya (342 bin 813) ve Belarus’a (23 bin 759) geçiş yapmış.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü de (IOM) de Ukrayna içinde 7,1 milyon sivilin yerinden yurdundan edildiğini açıklamıştı.

BM, savaş başladığında çatışmaların tırmanması halinde 4 milyon mültecinin ülkeyi terk edeceği öngörüsünde bulunmuştu. Bugün ulaşılan rakamlar görüldüğü gibi tahminleri de aşıyor.

Yükü komşu ülkeler taşıyor

Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü tarafından açıklanan bu rakamlar mültecilerin öncelikle komşu ülkelere sığındığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Doğu Avrupa ülkeleri kaleme aldıkları mektupta Avrupa Birliği’ne bu yükün eşit bir şekilde dağıtılmasını talep ediyorlar.

AB’nin orta ve doğu Avrupa’da bulunan dokuz üyesinin bu ortak çıkışının gerisinde, Temmuz ayında AB dönem başkanlığının Prag’a devredilecek olmasının da payı olduğu biliniyor.

Bir Orta Avrupa ülkesinin dönem başkanlığı yapacağı Avrupa Birliği’nde savaş ve mülteci coğrafyasının yakınlığının neden olduğu mali sorunların daha rahat bir şekilde çözülebileceği düşünülüyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Avrupa Birliği’nde Sosyal Medya Düzenlemesi Hazırlığı

Avrupa Birliği (AB) kurumları, Facebook, YouTube ve Twitter gibi dijital platformların içeriklerinin kullanıcılar için daha güvenli olmasını sağlayacak yasa konusunda anlaştı. AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Konseyi, “Dijital Hizmetler Yasası” hakkında yapılan müzakerelerde anlaşma sağlandığını bildirdi.

“Dijital Hizmetler Yasası”; online platformların, sosyal ağların ve online ticaret yapanların kullanıcıları yasa dışı içerik, ürün ve servislerden korumak adına önlem almasını öngörüyor.

Yeni düzenlemeyle birlikte teknoloji devleri, AB tarafından daha sıkı bir denetime tabi olacak. Sosyal ağların ve diğer platformların nefret söylemleri ve buna benzer yasa dışı içeriklerin silinmesi gibi önlemler konusunda bu yasal çerçeveye uygun hareket etmeleri gerekecek.

Facebook ve Google gibi platformların ayrıca, hangi içerikleri, hangi gerekçeyle tavsiye ettiklerine ilişkin kullanıcıları daha iyi bilgilendirmeleri beklenecek. Bunun yanı sıra, kullanıcıların kendi kişisel verileri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olması öngörülüyor.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, uzlaşmayı “tarihi” olarak nitelendirerek, “Yeni kurallarımız, online kullanıcıları koruyacak, ifade özgürlüğünü teminat altına alacak ve işletmelere de yeni kapılar açacak” diye konuştu. Von der Leyen, düzenlemenin dünya çapında şahıslar, şirketler ve diğer ülkeler için güçlü bir mesaj olma özelliği taşıdığını da belirtti.

Tüketicilerin korunması da hedefleniyor

Yasa dışı içeriklerin kaldırılmasına yönelik mutabakatın yanı sıra, online ticaret sitelerinin tüketicilere güvenli ürün ve servisleri sağladığına yönelik teminat da yeni yasal düzenlemenin hedefleri arasında.

Avrupa Komisyonu’nun Dijitalden Sorumlu Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager, platformların içerik moderasyonuna ilişkin kararlarını şeffaflaştırmasını ve yanlış bilgilerin yayılarak viral olmasının yanı sıra, güvenli olmayan ürünlerin online alışveriş sitelerinde satılmasının da önüne geçmesi gerektiğini kaydetti.

Söz konusu düzenlemeyle platformların, AB vatandaşlarına sunulan servislerin risklerine yönelik sorumlu tutulmasının da teminat altına alındığı belirtildi.

Yeni düzenlemeyle geçerli olacak “müşterini tanı” prensibiyle online alışveriş siteleri, satıcıları takip etmekle yükümlü sayılacak.

Geçen Ocak ayından bu yana internet firmaları ve platform işletmecileri ile internette daha fazla güvenliğe yönelik yeni bir yasal çerçeve üzerine müzakereler sürüyordu. Düzenlemenin 2024 yılında yürürlüğe gireceği belirtildi.

Paylaşın

Ukrayna’da 13 Milyon İnsan Yerlerinden Edildi

Birleşmiş Millet Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) bugün Cenevre’de yaptığı açıklamaya göre, Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açtığı 24 Şubat’tan bu yana yaklaşık 13 milyon Ukraynalı yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı.

BM’ye göre bunlardan 7 milyon 700 bini Ukrayna toprakları içinde kaldı, gerisi yurt dışına çıktı. Ukrayna’yı terk eden 5 milyondan fazla kişinin çoğunun kadın, çocuk ve yaşlılardan oluştuğu bildirildi. Bunlar arasında bir yetişkinin eşlik etmediği çocuklar ve gençler bulunduğu da haber veriliyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Ukrayna’da kalanların en çok tibbi malzeme, ilaç ve nakit paraya gereksinimleri olduğunu vurguladı ve gıda ile hijyenik malzemenin eksikliğine dikkat çekti.

UNHCR yetkilileri, sığınmacı konumuna düşen Ukraynalıların insan kaçakçılarına, onlara kötü muamele yapan suç çetelerine ve onları sömürmeyi amaçlayan kadın ve çocuk tacirlerine karşı korunmaya muhtaç olduklarının altını çizdiler.

En fazla göç Mart ayında kaydedildi

UNHCR’in verilerine göre, Nisan ayında Ukrayna’dan ayrılanların sayısı 1 milyonu geçti. Mart ayında ise bu rakam 3 milyon 400 bin olarak açıklanmıştı.

Ülkesinden ayrılanların üçte ikisinin Polonya’ya sığındığı bildiriliyor. Bazılarının oradan da başka ülkelere doğru devam ettiği de kaydediliyor.

Polonya makamları, Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açtığı 24 Şubat’tan bu yana kendi sınırlarından Ukrayna’ya giriş yapan kişi sayısının da 779 bin olduğunu açıkladı.

Savaştan önce Ukrayna hükümetinin denetiminde olan ülkedeki nüfusun 37 milyon olduğu bildiriliyor. Bu 37 milyona Rusya’nın ilhak ettiği Kırım ile ayrılıkçı Rus milislerin bulunduğu Doğu Ukrayna’daki bölgelerdeki nüfus dahil değil.

Paylaşın

Afganistan’da Camide Patlama: En Az 11 Ölü, 32 Yaralı

Afganistan’ın kuzeyinde yer alan Mezar-ı Şerif şehrinde bulunan bir camide, büyük olasılıkla bir saldırı sonucu meydana gelen patlamada en az 11 kişi öldü 32 kişi de yaralandı. Doğrulanmayan bazı kaynaklar ise ölü sayısının 20‘yi geçtiğini belirtiyor.

Belh Eyaleti Sağlık Direktörü Nacibullah Tavana, Alman haber ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, patlamanın sebebine dair henüz net bir bilgiye sahip olmadıklarını ifade etti.

Ülkede iktidarda olan Taliban’ın bir temsilcisi de kent merkezindeki Şii camiinde patlama olduğunu ve olayda çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini doğruladı.

Bu arada başkent Kabil’de ve ülkenin kuzeyindeki Kunduz eyaletinde de patlamalar olduğu ve bu patlamalarda da çok sayıda kişinin yaralandığı duyuruldu.

Salı günü başkent Kabil’de bir okula düzenlenen bombalı saldırıda da, yerel kaynakların aktardığı bilgilere göre 25 kişi hayatını kaybetmişti. Ancak bu olayla ilgili resmi makamlar tarafından detaylı bir açıklama yapılmadı.

Afganistan’da son zamanlarda artan bombalı saldırıların büyük çoğunluğunun sorumluluğunu, terör örgütü IŞİD üstleniyor. Sünni İslam ideolojisini benimseyen IŞİD, dinden çıkmış olmakla suçladığı Şiilerin ibadethanelerine ve merkezlerine saldırılar düzenliyor.

Paylaşın

Rusya, Mariupol’ü Ele Geçirdiğini Açıkladı

Rusya, Mart başından beri kuşatma altında bulunan Mariupol’ü, Azovstal Demir Çelik Fabrikası dışında tamamen ele geçirdiğini açıkladı. Kentin büyük bir kısmı son haftalarda Rusya kontrolüne geçmişti.

Rus Interfax ajansının aktardığı habere göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bunun bir başarı olduğunu söyledi ve Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu tebrik etti.

Şoygu da kentte durumun sakinleştiğini, sivillerin geri dönebileceğini, geniş bir bölgeye yayılan fabrikada ise 2 bin civarında Ukrayna savaşçısının kaldığını belirtti.

Reuters ajansı, fabrikanın yeraltında da bölümlerinin bulunduğunu aktarıyor.

Interfax’a göre Putin fabrikaya saldırılmaması, bunun yerine kuşatma altında tutulması talimatı verdi ve “Bu yeraltı mezarlarına girmemize ve fabrikanın altındaki labirentlerde savaşmamıza gerek yok. Bölgenin bir sineğin bile dışarı çıkamayacağı şekilde kuşatılması yeterli” dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise fabrikaya yaklaşık 1000 sivilin de sığındığını duyurdu.

Ukrayna yetkilileri kentteki sivillerin bir kısmının dört otobüsle bu sabah Mariupol’ü terk ettiğini söyledi.

Rusya Savunma Bakanı Şoygu kuşatmanın başından bu yana kentten tahliye edilen sivillerin sayısının 142 bini geçtiğini açıkladı.

Ukrayna’nın Azak Denizi kıyısındaki bu kentin ele geçirilmesi, Rusya’nın 2014’te ilhak ettiği Kırım’la Rusya ve Ukrayna’nın doğusundaki Rus işgali altındaki bölgeler arasında kara bağlantısı sağlanması açısından büyük öneme sahipti.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın