“İslam’a Hakaretle” Suçlanan Öğrenci Linç Edilerek Yakıldı

Nijerya’da bir üniversite öğrencisi, dine hakaret ettiği gerekçesiyle dövülüp yakılarak öldürüldü. Ülkede geçen ay da ateist bir insan hakları savunucusu, dine hakaret ettiği gerekçesiyle önce zorla akıl hastanesine yatırılmış, daha sonra da hapis cezasına çarptırılmıştı.

Independent Türkçe’de yer alan habere göre, ülkenin kuzeybatısında kalan Sokoto eyaletinde perşembe günü yaşanan olayda Deborah Samuel adlı öğrenci, görgü tanıklarına göre öğrencilerin yer aldığı bir WhatsApp grubunda İslam’a hakaret içerikli mesajlar paylaştığı gerekçesiyle linç edildi.

Kimliğini açıklamayan bir görgü tanığı, “Öğrenciler tarafından kullanılan bir WhatsApp grubu var. Burada Müslüman bir öğrenci İslami bir paylaşım yaptı. O da bu paylaşımı eleştirdi. Gruba Hz. Muhammed’e hakaret ettiği bir ses kaydı attı. Her şeyi bu tetikledi” dedi.

Sokoto polisinin açıklamasında, Shehu Shagari Eğitim Koleji adlı üniversitede okuyan Samuel’in “Hz. Muhammed’e hakaret ettiği bir paylaşım” nedeniyle öldürüldüğü doğrulandı.

Polis sözcüsü Sanusi Ebubekir, paylaşım üzerine okuldaki öğrencilerin ayaklandığını, üniversite yönetiminin de Samuel’i güvenli bir odaya yerleştirerek korumaya aldığını söyledi.

Sözcü, öfkeli öğrencilerin daha sonra zor kullanarak Samuel’i odadan çıkardığını, taş ve sopayla döverek öldürdüğünü ve öğrenciyi ateşe verdiğini belirtti.

Kanlı olayın görüntüleriyse sosyal medyada viral oldu.

Sümeyye Usman Inname adlı bir öğrenci, polislerin kalabalık grubu dağıtmaya çalıştığını fakat başarısız olduğunu söyledi.

Görgü tanığı, “Polis önce gözyaşartıcı kullandı, sonra da havaya ateş açtı fakat öğrenciler direndi. Öğrenciler polise taş ve sopayla saldırınca onlar da kadını kurtaramadı. Samuel’i dövdükten sonra onu ateşe verdiler” ifadelerini kullandı.

Polis, kimliğini açıklamadığı iki öğrencinin tutuklandığını duyururken, Sokoto Valisi Aminu Tambuwal da olayla ilgili soruşturma başlatıldığını açıkladı.

Yetkililer polisin olay yerinde incelemelere devam ettiğini ve okulun kapatıldığını da belirtti.

Ülkede geçen ay da ateist bir insan hakları savunucusu, dine hakaret ettiği gerekçesiyle önce zorla akıl hastanesine yatırılmış, daha sonra da 24 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Paylaşın

Ukrayna’da Bir Ayda 100 Çocuk Hayatını Kaybetti

Rusya-Ukrayna savaşı bugün (13 Mayıs) itibariyle 79. gününde devam ederken Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ülkedeki çocukların durumuna ilişkin dün bir açıklama yaptı.

UNICEF yetkilisi Omar Abdi, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyine verdiği brifingde, savaşın bir “çocuk hakları krizi yarattığını” söyledi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaşta okullara yönelik saldırılara ve çocukların eğitim hakkının elinden alındığına dikkat çeken Abdi, son bir ayda Ukrayna’da yaklaşık 100 çocuğun öldüğünü belirtti.

Okulların askeri amaçlar için kullanıldığını ve geçen hafta UNICEF destekli 15 okulun savaşta zarar gördüğünü de ifade eden UNICEF yetkilisi, okullara yönelik saldırılara son verilmesi çağrısında bulundu.

Bu bağlamda Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) BM Daimi Temsilci Yardımcısı Richard Mills savaşın başından bu yana Rusya’nın her gün ortalama 22 okulu hedef aldığını söylerken Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia Rusya ordusuna yönelik suçlamaları reddetti. Nebenzia, yanıtında “Ukrayna’da çocuklara tarihin doğru öğretilmediğini” savundu.

Ukrayna’nın BM Büyükelçisi Sergiy Kyslytsya ise Rusya’yı “Ukraynalı çocukları kaçırmak ve yasa dışı evlatlık vermekle” suçladı.

Mariupol’deki son durum

Ukrayna Başbakan Yardımcısı İrina Vereşçuk da dün Telegram kanalından bir açıklama yaparak Azovstal Metalurji Fabrikası haricinde Rusya kontrolüne geçen liman kenti Mariupol’deki duruma ilişkin konuştu.

Vereşçuk, esir tutulan Rusya askerlerine karşılık fabrikadaki ağır yaralı 38 askeri tahliye etmek için yapılan müzakerelerin çok zor ilerlediğini belirtti.

Özellikle bazı politikacılar ile gazetecilerin kamuoyuna yaydıkları müzakere içeriğine ilişkin açıklamaların toplumu yanlış bilgilendirmekle kalmayıp aynı zamanda müzakere sürecini de olumsuz etkilediğini kaydeden Başbakan Yardımcısı, “İnsanların hayatı söz konusu. Yalvarıyorum, bilmediğiniz şeyler hakkında halka açık yorumlardan kaçının” dedi.

Vereşçuk, devam eden müzakerelerin sadece Azovstal’daki ağır yaralı 38 askeri kurtarmak için yürütüldüğünü vurgulayarak, “Adım adım çalışıyoruz. Şu anda 38 ağır yaralıyı takas edeceğiz ve sonra devam edeceğiz. Bazı medya kuruluşlarının ortaya attığı 500 veya 600 kişinin takası konusunda şu anda herhangi bir müzakere yok” ifadelerini kullandı.

“Mariupol harabeye döndü”

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, BM İnsan Hakları Konseyi’nde Ukrayna için yapılan özel oturumda Ukrayna’da savaşın sivillere verdiği zarara dair konuştu. Bachelet, Mariupol’e atıfla, “Bir zamanlar dört başı mamur haldeki şehir, şu an harabeye dönmüş durumda” dedi.

Mariupol’de halkın “hayal edilemez korkular” yaşadığını söyleyen Bachelet, “Can kayıpları ve hasara dair manzara netleşince Mariupol’deki sivil ölümlerinin binlerle sayılacağını tahmin ediyoruz” dedi.

Bachelet, Azovstal endüstri bölgesinde de şiddetli çatışmaların sürdüğünü kaydederek, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve BM’nin gayretleri sayesinde buradaki metalurji fabrikasından 500’ün üzerinde sivilin tahliye edilmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

“Rusya birliklerinin sivillere tecavüzde bulunduğu” iddialarına ilişkin Bachelet, “Ofisimiz ülke çapında onlarca tecavüz vakasını doğruladı ve diğer iddiaları da incelemeyi sürdürüyor” dedi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Rusya’nın Ukrayna’da İşlediği İddia Edilen İhlaller Soruşturulacak

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, bugün Cenevre’de bir araya gelen 34. Özel Oturum’unda, ezici bir çoğunlukla Rus birliklerinin Ukrayna’da işlediği iddia edilen ciddi ihlaller hakkında soruşturma başlatmak ve davranışlarını daha yakından mercek altına almayı kararlaştırdı. 

Yargısız infazlar, sivil kayıplar, çocuklara yönelik işkence ve istismarları kaygıyla karşılayan konsey, faillerden hesap sorulabilmesi için 2’ye karşı 33 oyla ihlal iddiaları hakkında soruşturma açılmasına karar verdi.

Kimler nasıl oy kullandı?

Çin ve Eritre karara karşı oy kullanırken, aralarında Hindistan, Pakistan ve Küba’nın da bulunduğu 12 ülke çekimser kaldı. Rusya, BM’nin en üst insan hakları organının olağanüstü toplantısını “siyasi bir gösteri” olarak nitelendirdi ve katılmayı reddetti.

Oylama sonuçları şöyle:

  • Onaylayanlar (33): Arjantin, Benin, Brezilya, Fildişi Sahili, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gambiya, Almanya, Honduras, Endonezya, Japonya, Libya, Litvanya, Lüksemburg, Malavi, Malezya, Marshall Adaları, Moritanya , Meksika, Karadağ, Nepal, Hollanda, Paraguay, Polonya, Katar, Kore Cumhuriyeti, Somali, Ukrayna, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri.
  • Onaylamayanlar (2): Çin ve Eritre.
  • Çekimser kalanlar (12): Ermenistan, Bolivya, Kamerun, Küba, Hindistan, Kazakistan, Namibya, Pakistan, Senegal, Sudan, Özbekistan ve Venezuela.

Ukrayna: “En korkunç insan hakları ihlalleri” 

Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Emine Japarova, konseyde, halen travma altındaki 11 yaşındaki bir çocuğun annesinin önünde tecavüze uğradığını söyleyerek, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in güçlerinin “katıksız kötülük” işlemekte olduğunu söyledi.

Japarova Kiev’den video-konferansla katıldığı oturumda yaptığı açıklamada, Rusya’nın “Avrupa kıtasında on yıllardır [işlenen] en korkunç insan hakları ihlallerini” gerçekleştirdiğini söyledi. “Ülkemin halkı 10 haftadır korkunun dibinde yaşıyor” dedi.

Japarova, Rus birliklerinin “sonsuz suç listesi” içinde “işkence ve zorla kaybetmeler, cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet”in başta geldiğini ileri  sürdü.

İddialar

BM’nin en üst  insan hakları organı olan İnsan Hakları Konseyi, 4 Mart’ta, savaş sırasında gerçekleştiği iddia edilen Rus ihlallerine ilişkin mümkün en yüksek düzeyde soruşturma sürdürmekle görevli bir özel Soruşturma Komisyonu (COI) kurulmasını kararlaştırmıştı.

Nisan başlarında, Rusya birliklerinin Kiev’in kuzeyindeki Buça banliyösünden geri çekilmesinden sonra bulunan, kimilerinin elleri arkadan bağlı sivil giyimli onlarca cesetle birlikte Rusya’nın savaş suçlarıyla ilgili iddialar yaygınlık kazanmaya başladı.

Ülkenin başka kentlerinde de farklı iddialar gündeme geldi.

Soruşturma Komisyonu Eylül’de rapor verecek

Bugün alınan kararda, COI’den sorumluların hesap vermesini sağlamak amacıyla “Şubat ve Mart sonlarında Kiev, Çernihiv, Harkiv ve Sumi bölgelerindeki olaylara yönelik” soruşturmaya öncelik vermesini isteniyor.

Karar, COI’den Eylül olağan oturumunda konseye kaydettiği ilerlemeye ilişkin bilgi vermesini ve Mart 2023 oturumuna sunacağı raporuna da tüm bulguları dahil etmesini istiyor.

Moskova’ya çağrı

Kararda ayrıca Moskova’ya, insani yardım görevlilerine Rusya’ya veya Rusya’nın elindeki topraklara nakledilen kişilere engelsiz erişim sağlama ve bu kişilerin adlarının ve bulundukları yerin kapsamlı bir listesini sunma çağrısında bulunuluyor.

New York’taki BM Genel Kurulu’nun 7 Nisan’da kurul üyeliğini askıya alma oylamasına kadar Rusya İnsan Hakları Konseyi’nin 47 üyesi arasındaydı. Rusya karar üzerine derhal konseyden çekildi. Kurul, bu kararın ardından  bugün ilk toplantısını gerçekleştirdi.

Kararla birlikte gözlemci statüsüne itilen Rusya, olaylara ilişkin kendi açıklamasını sunmaya davet edilmesine karşın bugünkü oturuma katılmadı.

Rusya Büyükelçisi Gennadiy Gatilov, ülkesinin “Rusya’yı şeytanlaştırmaya yönelik siyasal komplo”ya ortak olmayacağını söyledi ve konseyi yan tutmakla suçladı.

Gatilov Twitter’dan yayınladığı bir video klipte “Bu gösterinin katılımcılarının, Buça’da sahneye koyulan trajedinin yerine gerçek bir soruşturma çağrısında bulunacağı şüpheli” dedi.

BM İnsan Hakları Komiseri Bachelet: İnsan hakları ihlallerinin çoğu savaş suçu oluşturacak raddede

BM insan hakları şefi Michelle Bachelet konseye yaptığı açıklamada, ofisinin uluslararası insan hakları ve insancıl hukuk ihlalleri iddialarını doğruladığını ve ihlallerin “çoğu[nun] savaş suçu teşkil edebilecek [raddede]” olduğunu söyledi.

Komiser, “Kiev’in kuzeyindeki bölgelerdeki yargısız infaz belirtileri de dahil olmak üzere yasadışı cinayetlerin ölçeği şok edici” dedi ve çoğu görünüşte kasıtlı olarak şimdiye kadar ortaya çıkarılan 300 ölüme atıfta bulundu.

ABD Büyükelçisi Michele Taylor, Rusya’nın Ukrayna’yı askeri olarak yenememekten duyduğu hayal kırıklığının “her zamankinden daha korkunç insan hakları ihlallerine” yol açtığını söyledi.

Avrupa Birliği adına konuşan Fransa’nın Büyükelçisi Jerome Bonnafont da “Sivillerin çok sayıda vahşice öldürülmesi, belgelenmiş tekrarlanan tecavüz vakaları, yargısız infazlar ve zorla kaybetmeler[in]” Rusya’nın acımasız savaşının gerçek yüzünü gösterdiğini söyledi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Kuzey Kore’de İlk ‘Resmi’ Kovid 19 vakası

Kuzey Kore’nin resmi Kore Merkezi Haber Ajansı (KCNA), başkent Pyngoyang’da Omicron’un alt varyantlarından BA.2’nin tespit edildiğini duyurdu. Fakat kaç kişide hastalığa rastlandığına veya bu kişilerin virüsü nasıl kaptığına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı.

Kuzey Kore yönetimi iki yılı aşkın süredir devam eden pandeminin başından bu yana hastalığın ülkede yayılmadığını ifade ediyordu.

The Guardian gazetesinin aktardığına göre, ülkede Kovid 19’un Omicron varyantına rastlanmasının ardından “ciddi acil durum” ilan edildi.

KCNA, “Bu, Şubat 2020’den bu yana geçen iki yıl üç ay boyunca güvende tutulan ülkedeki en büyük acil durum” ifadelerini kullandı.

Güney Kore’nin Seul merkezli NK News haber kanalı vakaların görüldüğü başkent Pyongyang’ın son iki gündür kapanma durumunda olduğunu duyurdu: “Pek çok kaynak kapanmanın ne zaman biteceğinin belli olmamasının şehirde ‘panik alışverişine’ sebep olduğunu ifade ediyor.”

“Hiç kimse virüse karşı aşılanmadı”

Ülkede hastalığın tespit edilmesinin ardından Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong-un bir acil durum toplantısı düzenledi.

Toplantıda kararlaştırılan “maksimum” acil durum önlemleri arasında daha sıkı sınır kontrolleri ve kapanma önlemleri olduğu ifade ediliyor.

Kuzey Kore’nin resmi haber ajansı KCNA’nın aktardığına göre, ülkedeki “tüm iş ve üretim faaliyetleri her bir iş birimi hastalığın yayılmasını engelleyecek şekilde ‘izole’ olacak şekilde gerçekleştirilecek.”

Öte yandan, Kovid 19’un Kuzey Kore’de tespit edilmesi ülke için ciddi bir risk anlamına geliyor. The Guardian’ın atıfta bulunduğu uzmanlar, 25 milyon nüfuslu ülkede henüz kimsenin aşılanmadığını söylüyor.

Kuzey Kore, Birleşmiş Milletler’in (BM) desteğiyle yürütülen Covax dağıtım programı kapsamında sunulan aşılardan uzak durmuştu.

Seul’deki Ewha Üniversitesi’nden Prof. Leif-Eric Easley, Kuzey Kore rejiminin koronavirüs vakalarının varlığını kamuoyu önünde kabul etmesinin “kamu sağlığı durumunun ciddi olduğuna” işaret ettiğini belirtiyor.

Paylaşın

Gençler Arasında Kumar Bağımlılığı Yüzde 43 Arttı

Belçika’da gençler arasında kumar oynayanların oranının önemli ölçüde artması üzerine federal hükümet kumar reklamlarını tamamen yasaklamayı planlıyor. Belçika’daki gençler arasında kumar oynayanların oranı yüzde 43’e yükseldi.

BBC Türkçe’den Yusuf Özkan’ın haberine göre, Adalet Bakanlığı’nın düzenlemesi onaylanırsa yıl sonundan itibaren kumar şirketlerinin radyo ve televizyonda, sosyal medyada, gazetelerde veya sokaktaki panolarda reklam yapmasına izin verilmeyecek.

Belçika Adalet Bakanı Vincent Van Quickborne’a göre, korona pandemisi sırasında kumar oynayanların sayısı keskin bir şekilde arttı. Kumar alışkanlığını, “yeni sigara tiryakiliği” olarak tanımlayan Van Quickenborne, “Bu rakamların arkasında çok fazla acı var” dedi.

Belçikalı bakan, uluslararası araştırmalara göre kumar şirketlerinin kârlarının yaklaşık yüzde 40’ının kumar bağımlılığı olan insanlardan elde edildiğini vurguladı.

Adalet Bakanı Van Quickenborne, kumar yüzünden yaşanan mağduriyetin önlenmesi için bir kraliyet kararnamesi hazırladı. Kabinedeki yetkili bakanlar tarafından da desteklenen kararnameye göre, kumar ve bahis şirketlerinin reklamları, yıl sonundan itibaren tamamen yasaklanacak.

Bu şirketler, radyo, televizyon, sosyal medya ve kamusal alanlarda reklam yapamayacak. Mevcut tanıtım sözleşmeleri için 2023 yılına kadar bir geçiş süreci uygulanacak.

Spor kulüplerine sponsor olan şirketler

Spor kulüplerine sponsor olan kumar şirketleri için ise geçiş süreci 2025 olarak belirlendi. Mevcut sözleşmeler ışığında 2025 yılına kadar formalarda veya stadyumlarda kumar şirketlerinin sadece simleri veya logoları yer alacak.

Tanıtıcı, teşvik edici slogana izin verilmeyecek. Kumar şirketleri, kendi internet sitelerinde veya bir kumarhanede tanıtım yapabilecek.

Hükümet ortağı Liberal Parti (MR), finansman açısından spor sektörü üzerinde çok büyük bir baskı oluşturacağı gerekçesiyle düzenlemeyi eleştiriyor. Ancak kabinedeki yetkili bakanların desteklemesi nedeniyle MR de tasarıya karşı çıkamıyor.

Hollanda’da da tartışılıyor

Kamu yayıncısı NOS’a göre, Hollanda’da da kumar reklamları tartışma yaratıyor. Geçen Ekim ayından bu yana internet üzerinden kumar yasallaştırılmasıyla birlikte reklamlarda da önemli bir artış oldu.

Reklamlarda özellikle eski profesyonel futbolcular ve diğer rol modeller yer alıyor. Bağımlılık uzmanları, bu nedenle daha fazla insanın kumar bağımlısı olacağı endişesini dile getiriyor.

Temsilciler Meclisi’nin talebi üzerine Hollanda hükümeti de yüksek riskli şans oyunları için reklam yasağı düzenlemesi üzerinde çalışıyor.

Paylaşın

Mafya Savcısı, Balayı Tatilinde Öldürüldü

Paraguaylı mafya savcısı Marcelo Pecci balayı tatili için gittiği Kolombiya’nın Baru Adası’nda, kumsalda güneşlendiği sırada kimliği belirsiz kişilerin silahlı saldırısına uğradı. Saldırganların ateş açtığı Savcı Pecci, olay yerinde hayatını kaybederken eşi saldırıdan yara almadan kurtuldu.

Yerel basında çıkan habere göre, saldırganlar, jet ski ile savcının bulunduğu bölgeye gelerek Pecci’ye ateş etti. Cartagena Metropolitan Polisi ve Ulusal Deniz Kuvvetleri, zanlıların yakalanması için geniş çaplı operasyonlar başlattı.

Kolombiya Ulusal Polis Müdürü Jorge Luis Vargas açıklamasında, Paraguay Savcılığı ile temas halinde olduklarını belirterek, “ABD yetkilileriyle görüştük, Kolombiya ve Paraguay, sorumluları mümkün olan en kısa sürede adalete teslim etmek için ekip oluşturdu.” ifadesini kullandı.

Suikast sonucu yaşamını yitiren 45 yaşındaki Pecci, Paraguay’da, uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama ve terör finansmanıyla mücadelede uzman savcı olarak görev yapıyordu.

Savcı, Paraguaylı gazeteci Caludia Aguilera ile 30 Nisan’da Baru Adası yakınındaki Cartagena şehrinde evlenmişti. Hamile olan Aguilera eşinin daha önce ölüm tehdidi almadığını söyledi.

Marcelo Pecci

Paraguay Devlet Başkanı Abdo Benitez cinayeti kınadı. Saldırının arkasındaki neden henüz tespit edilemezken bir başka Paraguaylı savcı ve Pecci’nin arkadaşı olan Augusto Salas, saldırının tipik bir uyuşturucu mafyası işine benzediğini ve aksi ispat edilene kadar bu şekilde düşüneceğini açıkladı.

Brezilya, Bolivya ve Arjantin arasında yer alan ve denizi bulunmayan Paraguay son yıllarda özellikle Avrupa’ya giden uyuşturucu trafiğinde önemli bir merkez haline gelmişti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Putin, Uzun Bir Savaşa Hazırlanıyor

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da uzun bir savaşa hazırlandığına ve Rusya’nın Donbas’ta olası bir zaferinin savaşı sona erdirmeyeceğine inandıklarını söyledi.

Savunma İstihbarat Dairesi Direktörü Korgeneral Scott Berrier de savaşı şu anda ne Ruslar’ın ne de Ukraynalılar’ın kazandığını belirterek, yaşanan durumu “çıkmaz” olarak niteledi.

Haines ve Berrier, Senato İstihbarat Komisyonu’nda ABD’ye karşı dünya genelindeki tehditler konulu oturumda ifade verdi ve senatörlerin sorularını yanıtladı.

2 saati aşkın süren oturumda her iki istihbarat lideri de Ukrayna’daki savaşın kısa sürede sonlanmasını beklemedikleri şeklinde açıklamalar yaptı. Halka açık oturumun ardından bir de kapalı oturum düzenlendi.

“Önümüzdeki aylarda çatışmalar tırmanabilir”

Haines, Rusya’nın askeri operasyonlarını yeniden canlandırma çabası içine girecek olmasından dolayı gelecek bir iki ayda Ukrayna’da önemli boyutta çatışmaların yaşanacağı öngörüsünde bulundu.

Rusya Donbas’ı ele geçirse bile bunun savaşı bitirmeyeceğini ve Kiev’deki başarısız hamleden sonra Donbas’a odaklanmanın sadece “geçici bir değişim” olduğunu ifade eden Haines, “Cumhurbaşkanı Putin’in Ukrayna’da uzun bir savaşa hazırlandığı ve bu savaşta Donbas’ın ötesine geçen hedeflere ulaşma niyetinde olduğu değerlendirmesindeyiz” diye konuştu.

“Rusya güneyde kara köprüsü oluşturmak istiyor”

Haines, Putin’in Kırım ile Donbas bölgesi arasında bir kara köprüsü oluşturmak ve bu bağlantıyı Moldova’nın Transdinyester bölgesine de gelişmek istediği yönünde işaretler bulunduğunu dile getirdi. Bununla birlikte Haines, Rusya’nın daha fazla sayıda askeri seferber etmeden, bunu yapabilecek güçte olmadığını ifade etti.

Haines, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin jeopolitik düzende şok etkisi yarattığını, bununla birlikte Ukraynalılar’ın Moskova’nın beklediğinden daha büyük bir direniş sergilediğini ve Rusya’ya beklediği gibi hızlı bir zafer şansı tanımadığını söyledi.

“Putin daha sert yöntemlere başvurabilir”

Putin’in ABD ve Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya destek konusundaki kararlılığının zaman içinde zayıflayacağı inancında olduğunu belirten Haines, savaş uzadıkça gelişmelerin önümüzdeki aylarda nasıl bir seyir göstereceği konusunda kaygılar bulunduğunu belirtti.

Haines, “Putin’in amaçlarıyla Rusya’nın sahip olduğu konvansiyonel askeri kabiliyetleri arasında uyumsuzluk olduğu gerçekliğiyle yüz yüze kaldığını da düşündüğümüzde, bu demek oluyor ki önümüzdeki birkaç ayda daha öngörülmesi zor ve potansiyel bakımdan gerilimin daha tırmanabileceği bir yola doğru ilerliyor olabiliriz” dedi.

Haines, “Şu anki gidişat, Cumhurbaşkanı Putin’in sıkıyönetim uygulama, sanayi üretimini yeniden düzenleme ve hedeflerini başarmak için gereken kaynakları yaratmak için gerilimi tırmandırıcı askeri seçeneklere başvurmak dahil daha sert yöntemlere yönelmesi ihtimalini arttırıyor” ifadesini kullandı.

Rusya nükleer silah kullanır mı?

Haines bir soru üzerine Putin’in sadece, Rusya’ya karşı varoluşsal bir tehdit sezmesi durumunda nükleer silaha başvurabileceğini kaydetti. Her iki istihbarat lideri de yakın zamanda taktiksel nükleer silah kullanmasını öngörmediklerini söylerken, Putin’in nükleer güç kullanmadan önce gerilimi tırmandırmak için başvurabileceği diğer yöntemler olduğuna dikkat çekti.

Savunma İstihbarat Dairesi Başkanı Korgeneral Berrier de Ukrayna’daki savaşın bir çıkmazda olduğunu söyledi.

“Savaşı şu anda Ruslar da Ukraynalılar da kazanmıyor”

Berrier, “Ruslar kazanmıyor, Ukraynalılar da kazanmıyor, dolayısıyla ortada bir miktar çıkmaz var” ifadesini kullandı.

Scott Berrier bir soruyu yanıtlarken, şimdiye kadar 8 ila 10 Rus generalin savaşta öldürüldüğü bilgisini verdi.

Bununla birlikte, Moskova’nın “resmen savaş ilan etmesi ve genel bir askeri seferberlik ilan etmesi” durumunda bu durumun değişebileceğini belirten Berrier, Rusya’nın bunu yaptığı takdirde binlerce askerin daha savaşa katılacağını, bu askerlerin eğitim ve kabiliyet bakımından eksikleri bulunsa da insan gücü ve çok daha büyük miktarda mühimmat sağlayacaklarını kaydetti.

Berrier, motivasyon bakımından şu anda Ukraynalılar’ın Rus güçlerine göre daha güçlü bir durumda olduğunu belirtti.

“Çin Ukrayna’da olanları dikkatle izliyor”

Oturumda Çin’in Tayvan konusunda atabileceği olası adımlar da gündeme geldi. Çin’in Ukrayna’daki savaşta olup bitenleri dikkatle izlediğini belirten Amerikalı istihbarat liderleri, Rusya-Ukrayna savaşının şu an itibariyle Çin’in Tayvan konusundaki planlarını hızlandıracağını tahmin etmediklerini söyledi.

Haines, Çin’in, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna’ya destekte nasıl biraraya geldiğini görmekten şaşırdığını ve bunun Pekin’in Tayvan üzerinde olası askeri operasyon konusundaki hesaplarını etkileyebileceğini kaydetti.

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, Çin’in Tayvan’ı askeri bir eyleme başvurmadan almayı tercih edeceğini; ancak olası bir ABD müdahalesinde bile ordusunun üstün gelebilecek kabiliyette olmasını sağlamak için yoğun bir çaba sergilediğini söyledi.

Berrier de Pekin’in, Tayvan’a ilişkin hedeflerini başarmak için orduyu kullanmayı ilk seçenek olarak düşünmediğini kaydederek, “Çin Halk Cumhuriyeti’nin bunu güç yoluyla yapmayı tercih etmeyeceğine inanıyorum. Bence zaman içerisinde bunun barışçı bir şekilde olmasını tercih edeceklerdir” ifadesini kullandı.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı 6 Milyona Yaklaştı

Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü’ne göre Ukrayna’da Rus işgalinin başladığı 24 Şubat’tan bu yana 8 milyondan fazla kişi ülke içinde yerlerinden oldu. Birleşmiş Milletler’e göre, ülkeden kaçan Ukraynalılar’ın sayısıysa 6 milyona yaklaşıyor.

Araştırma yerlerinden olanların yüzde 44’ünün, yani yarısına yakınının, ülkedeki insani kriz nedeniyle yeniden yer değiştirmeyi düşündüklerini ortaya koydu.

Ukrayna ordusu karşı saldırıda

Ukrayna bugün ülkenin kuzeydoğusunda büyük bir karşı saldırı ile birçok köyü Rus askerlerinden geri aldığını açıkladı. Bu durumun savaşa yeni bir ivme kazandırabileceği ve Rusya’nın temel ilerlemesini tehlikeye sokabileceği belirtiliyor.

Ülkenin ikinci büyük kenti Harkiv yakınlarındaki ana askeri birliğin basın sözcüsü Tetiana Apaçenko, Ukrayna birliklerinin son günlerde Harkiv’un kuzeyindeki Çerkaski Tişki, Ruski Tişki, Borşçova, Slobojanske yerleşimlerini geri aldığını doğruladı.

Ukrayna Savunma Bakanı Oleksiy Reznikov’un danışmanlarından Yuriy Saks, kazanımların Rus topçu atışına Harkiv’in birçok bölgesinde mevzi kaybettirdiğini belirtti. Harkiv savaşın ilk günlerinden beri Rusya’nın yoğun topçu atışına maruz kalmıştı.

Saks, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada Ukrayna ordusunun Harkiv civarında özellikle kuzey ve kuzeydoğudaki operasyonlarının bir ‘‘başarı öyküsü’’ olduğunu söyledi. Saks, Ruslar’ın topçu atışının hedefe erişemeyeceği noktaya kadar geri çekilmek zorunda kaldığını kaydetti.

Ukrayna güçleri böylece savaşın ilk günlerinden beri Harkiv’in civarını işgal eden Rus güçlerini geri püskürterek, arka ikmal hatlarına önemli ölçüde yaklaşıyor.

Londra’daki RUSI düşünce kuruluşu uzmanlarından Neil Melvin, Ukrayna güçlerinin Rusya’nın ikmal hatlarıyla bağlantısını kesmek için çalıştığını, bunun Ruslar’ın en büyük zaafiyeti olduğunu söyledi.

Melvin, ‘‘Ukraynalılar Rus sınırına yaklaşıyor. Ruslar’ın son günlerde ülkenin kuzeydoğusunda elde ettiği bütün kazanımlar gittikçe azalıyor’’ diye konuştu.

Batı başkentleri, Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna işaret eden 9 Mayıs gününde büyük bir zafer ilan edeceğini sanıyordu. Ancak Ruslar’ın Harkiv yakınlarındaki gerilemesi Moskova’nın savaş planlarına darbe vurmuş görünüyor.

Rusya, Mart ayı sonunda direnişle karşılaştığı başkent Kiev’den geri çekilmiş ve Rusya yanlısı ayrılıkçıların bulunduğu Donbas’a yönelmişti. Ukrayna kuvvetleri burada üç yönden gelen yoğun saldırılara karşı direniyor.

Ukrayna, Harkiv’in kuzeyine doğru saldırılarını arttırarak durumu tersine çevirmeye çalışabilir ve Moskova’yı, Rusya sınırından Harkiv’in güneyindeki İzyum şehrine uzanan tedarik hatlarını savunmaya geçmeye zorlayabilir.

Rusya, işgalin başından bu yana kuşatma ve yoğun bombardıman altındanki Mariupol kentinde Ukrayna güçlerinin son kalesi olan Azovstal çelik fabrikasına saldırılarını sürdürüyor.

Mariupol Belediye Başkanı Petro Andriuşçenko’nun yardımcısı tesiste hala en az 100 sivilin kaldığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde sivillerin tesisten tahliyesi başlamıştı.

Azovstal’da direnen Ukrayna’nın Azak Taburu tarafından Telegram’dan yapılan açıklamada, tesisin Rus donanmasının, tankların, topçu ateşinin ve roketlerin ateşi altında kaldığı belirtildi.

Reuters haber ajansı tesisteki durumu doğrulayamadı. Rusya da konuyla ilgili yorum yapmadı. Rusya işgalde sivilleri hedef aldığı iddialarını reddediyor. Cephe yakınındaki ağır çarpışmaların dışında Rusya Ukrayna’nın içlerindeki hedefleri vurmak için ise füzeler kullanıyor.

Karadeniz kıyısındaki liman kenti Odesa’ya Rus füzeleri isabet etti. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri tarafından Facebook’tan yapılan açıklamada Rus füzelerinin bir alışveriş merkeziyle depoyu vurdukları, olayda bir kişinin öldüğü, beş kişinin de yaralandığı belirtildi.

‘Ukrayna’daki büyük siber saldırının arkasında Rusya var’’

Öte yandan İngiltere, Kanada ve Avrupa Birliği, savaşın başında binlerce modemin çevrimdışı kalmasına neden olan Ukrayna’daki uydu internet ağına düzenlenen büyük siber saldırının arkasında Rusya’nın olduğunu bildirdi.

AB Konseyi açıklamasında, Viasat şirketinin VSAT.O KA-SAT ağına düzenlenen dijital saldırının, Rusya’nın Ukrayna’ya girmesiyle birlikte başladığını ve Putin’in işgalini kolaylaştırmaya yardımcı olduğunu kaydetti.

Açıklamada, saldırının Ukrayna’daki çeşitli kamu yetkililerini, işletmeleri ve kullanıcıları ayrım gözetmeden hedef alarak iletişim kesintilerine neden olduğu ve bazı Avrupa Birliği ülkelerini de etkilediği bildirildi.

İngiltere Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamadaysa, Dışişleri Bakanı Liz Truss’un siber saldırının ‘‘Rusya’nın Ukrayna’ya karşı kasıtlı ve kötü niyetli bir saldırısı’’ olduğu sözlerine yer verildi.

İngiltere’nin Ulusal Siber Güvenlik Merkezi’ne (NCSC) atıfta bulunulan açıklamada, Rusya’nın saldırıdaki öncelikli hedefinin Ukrayna ordusu olduğu, ancak saldırının Orta Avrupa’daki rüzgar çiftliklerini ve internet kullanıcılarını da etkilediği belirtildi.

Ukrayna’ya düzenlenen bu siber saldırı, Rus işgali öncesinde ve savaş sırasında ülkeyi etkileyen en ciddi saldırılardan biri olarak değerlendiriliyor. Rusya, siber saldırı iddialarını düzenli olarak reddediyor. Kremlin, Reuters haber ajansının konuyla ilgili yorum talebine henüz yanıt vermedi.

Paylaşın

Neo-Nazi Azov Taburu’ndan Zelenskiy’ye Tepki

Ukrayna’da neo-Nazi Azov Taburu’nun Mariupol kentinde kuşatma altında olan üyeleri, Zoom üzerinden basın toplantısı düzenledi. Rusya’ya teslim olmayacaklarını söyleyen iki komutanın Ukrayna hükümetini eleştirmesi dikkat çekti.

Rusya’nın Ukayna’daki işgalinin ana sebeplerinden biri olan neo-Nazi Azov Taburu’nun Mariupol kentinde kuşatma altında olan üyeleri, Kiev yönetimine sert eleştiriler yöneltti.

Mariupol’daki Avozstal Çelik Fabrikası’ndan tüm sivillerin tahliye edilmesi sonrasında Zoom üzerinden açıklama yapan iki üst düzey Azov Taburu üyesi, kendileri için teslim olmanın bir seçenek olmadığını belirtti.

Teğmen Illya Samoilenko ile komutan yardımcısı Svyatoslav Palamar’ın, Ukrayna hükümetine tepki göstermesi dikkat çekti.

Fabrikada şu an 700’ü yaralı olmak üzere yaklaşık 2 bin Ukrayna askerinin bulunduğu düşünülürken, iki Azov Taburu üyesi de ‘teslim olmaları halinde Rusya ordusunun kendilerini öldüreceğini’ savundu; tahliye için müzakereler yürütülmesini istedi.

Samoilenko ve Palamar, kenti ‘Ukrayna ve tüm dünya için’ savunduklarını söyleyip, deniz ya da kara yoluyla çıkışlarının sağlanması için üçüncü bir tarafın müzakerelere dahil olması çağrısında bulundu.

Samoilenko, Ukrayna hükümetinin Mariupol’un savunmasında başarısız olduğunu söyleyerek, ‘yetkililerin son sekiz yıldır Ukrayna’nın savunmasını sabote ettiğini’ savundu. Samoilenko, teslim olmanın kendileri için bir seçenek olmadığını söyledi.

Azov Taburu’nun Mariupol’deki komutan yardımcısı Svyatoslav Palamar ise “Bize tahliye edilmemiz için düzgün bir fırsat tanınmalı. Acı veren bir başka şey de, siyasetçilerin ‘biz sivilleri tahliye ederken siz savaşmaya devam edin’ demesi. Biz sivilleri korumak için buradayız” dedi.

2014 yılında gönüllülük esasıyla kurulan, Rusya yanlısı sivillerin öldürülmesi dahil bir dizi suçtan sorumlu tutulan ve 2015’ten sonra Ukrayna ordusuna dahil edilen neo-Nazi Azov Taburu, Rusya’nın Ukrayna’daki işgalinin ana dayanaklarından birini oluşturuyor.

Gruba üye olanların büyük çoğunluğunun faşist eğilimli oldukları bilinirken, Rusya da Azov Taburu’nun ‘Ukrayna’nın Nazileştirilmesinden sorumlu olduğunu’ savunuyor.

(Kaynak: Kısa Dalga)

Paylaşın

Avrupa Birliği, Rusya Petrolüne Ambargoda Uzlaşamadı

Rusya’ya karşı 6’ncı yaptırım paketini hazırlayan Avrupa Birliği (AB), yeni paket içinde yer alan “petrol ambargosu” üzerinde uzlaşma sağlayamadı. Başta Macaristan ve Slovakya olmak üzere enerjisi Rusya’ya bağımlı olan ülkeler, AB’den garanti isteyince, yaptırım paketi resmiyete kavuşamadı.

Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Yunanistan, Malta, Kıbrıs gibi ülkeler de garanti isteyince tartışmalar uzadı. AB yönetimi, sorunların çözümünü tartışmak üzere üç gün süre verdi.

Almanya’nın başkanlığında sanal olarak toplanan G7 liderleri Rusya’ya yeni yaptırımları konuşurken, dün Brüksel’de aynı saatlerde toplanan AB’ye üye 27 ülkenin büyükelçileri de, “Rus petrolüne ambargo uygulanması” konusunu görüştü.

Amaç, 9 Mayıs Avrupa Günü’nden önce 6’ncı yaptırım paketinde uzlaşma sağlayarak, Moskova’ya “ambargo” mesajını göndermekti. Ancak G7 zirvesinden, “Moskova’ya olan enerji bağımlılığını kademeli olarak azaltma” kararı çıkarken, AB’ye üye 27 ülke büyükelçisi Rusya’yı hedef alacak yeni yaptırımların altıncısı üzerinde anlaşmayı başaramadı.

Komisyon, 4 Mayıs’ta üye ülkelere “6 ay sonra Rus ham petrolünün yanı sıra yıl sonuna kadar da rafine ürünlerin ithalatını durdurmayı” amaçlayan bir öneri taslağını üye ülkelere sundu.

Komisyon öneriden sonra yaşanan uzun müzakerelerin ardından, “prensipte anlaşıldığı” açıkladı ve büyükelçiler dün bu anlaşmayı resmileştirmek üzere bir araya geldi. Ancak toplantıda da tartışmalar yaşanınca beklenen uzlaşma sağlanamadı.

Bazı ülkelere süre tanındı

Toplantıda en çok, “karayla çevrili ve büyük ölçüde Rusya’dan gelen tedariklere bağımlı olan Macaristan ve Slovakya’nın” itirazları tartışıldı.

Bu iki ülkeye 6 ay değil, 1 yıllık muafiyet verilmesi planlandı. Ancak Çek Cumhuriyeti de kendi durumunun bu ülkelerden farklı olmadığını belirtince, Çek Cumhuriyeti’nin de karardan muaf tutulmasına karar verildi.

Böylece, diğer ülkeler için 2022 sonuna kadar Rus petrolünden tamamıyla çıkmak zorunlu hale getirilirken, bu ülkelere altyapılarını ve enerji alternatiflerini düzenlemeleri için 2024 yılı sonuna kadar süre tanındı.

Arz güvenliği sorunu

Üç ülke kendisine verilen muafiyetleri yeterli bulmadı, üstelik tartışmalar ilerledikçe Bulgaristan, Yunanistan, Kıbrıs, Malta gibi ülkeler de kendi zorluklarını masaya sürdü.

Bu ülkeler hem teknik fizibilite sorunlarını hem uygulamada gecikmeleri hem de finansman sorunlarını gündeme getirdi.

Ayrıca, AB’den altyapı yatırımlarının bir kısmını üstlenmesini de istediler. Budapeşte ve Bratislava “garantili bir arza” sahip olmak istediklerini dile getirdi. Rus petrolünü kestiklerinde AB’nin kendilerine “arz garantisi” vermesini istedi.

Görüşmelerde Rusya’ya petrol ambargosuna karşı çıkan ülkelerin başını çeken Macaristan Başbakanı Viktor Orban, “Bu ambargonun AB’nin birliğini baltaladığını” belirterek, “Macaristan’ın enerji ihtiyacı nedeniyle, petrol ambargosunun kırmızı çizgileri” olduğunu dile getirdi. Orban, “Enerji ambargosunun aşamayacağımız bir kırmızı çizgi olduğunu başından beri belirttik” dedi.

AB’li diplomatlar, “siyasi bir tıkanıklık olmadığını, eğer bağımlı ülkelere garantiler sağlanırsa, bir uzlaşmanın imkansız olmadığını” dile getirdi. Ambargoya itiraz eden, Rus petrolüne bağımlı kara ülkelerine, boru hattıyla alternatif tedarik kaynakları sağlanmasını istedi. Bu da yalnızca AB finansmanını değil, devletler arasında anlaşmalar gerektiren yeni altyapı ve teknolojik değişiklikleri de içeriyor.

“Putin’e 50 milyar Euro ödendi”

Rus petrolü, Avrupa Birliği petrol ithalatının üçte birini oluşturuyor. Bu nedenle, bazı ülkeler arasında “yeni tedarik röleleri ve tazminat mekanizmaları” bulma ihtiyacı var. Özellikle böyle bir ambargonun uygulanabilmesi için üye devletlerin oybirliği gerekiyor.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Bu paketi kabul edeceğimizden eminim. Bir gün daha sürecekse, bir gün daha sürer. Ama sonunda uzlaşmaya varacağımızdan eminim” diye konuştu.

AB, daha petrol ambargosuna ilişkin kararda bölünürse, daha zorlu bir aşama olan “doğal gaz ambargosuna gelindiğinde” AB’nin aynı birliği gösterememesinden endişe ediyor. AB diplomatları, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği 24 Şubat tarihinden bu yana, Putin’e fosil yakıt ithal ederek 50 milyar Euro ödeme yapıldığını dile getiriyor ve kararın daha hızlı alınması gerektiği konusunda ısrar ediyor.

Diğer gerginlik konuları

Petrol ambargosunun da olduğu 6’ncı yaptırım paketiyle ilgili tartışmalarda, ambargonun yanı sıra, başka konularda da AB üyeleri arasında tartışma yaşandı.

Bazı başkentler Rus Ortodoks Patriği Kirill’in, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’e olan desteği nedeniyle “Avrupa kara listesine” alınmasını protesto etti. Bazı delegasyonlar da, Avrupalı yük gemilerinin Rus petrolünü taşımasını yasaklama planını sorgulayarak, “bunun yalnızca Çin veya Türkiye’ye fayda sağlayacağını” söyledi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın