Afganistan’da Kadın Spikerler Ekrana Burkayla Çıktı

Afganistan’da yayın yapan TOLOnews, Ariana Televizyon, Shamshad TV ve 1TV spikerleri, baskılar sonrası bugün gözleri ve alınları dışında yüzlerini tamamen örten kıyafetlerle televizyonda göründü. 

Talibanın Ahlak Bakanlığı Sözcüsü Akif Mahajar geçen hafta yaptığı açıklamada burka kararının bir tavsiye olduğunu söylemiş ve burka kullanılmaması için son günün 21 Mayıs olduğunu duyurmuştu. Bu kararname öncesinde kadınların yalnızca başlarını örtmeleri Taliban için yeterliyken kararname ile tüm vücudu ve yüzü örten burka zorunlu hale getirildi.

TOLOnews spikerlerinden Sonia Niyazi, şimdiye kadar bu karara karşı direndiklerini ve yüzlerini tamamen örtmeye karşı olduklarını söyledi. Baskılara maruz kaldıklarını belirten Niyazi, “Taliban ekrana yüzünü örtmeden çıkan bütün sunucuların görevinden alınacağını söyledi.” şeklinde konuştu.

TOLOnews’in müdürü Khpolwak Sapai ise kanalın çalışanların yüzlerini örtmeye zorlandığını söyledi. Sapai, “Bunu yapmak zorunda olduğumuzu, başka seçenek olmadığını söylediler. Dün beni aradılar ve kesin bir şekilde karara uymamız gerektiğini söylediler. Bizim tercihimiz değil bu, zorla ve baskıyla yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Baskılar kademeli olarak arttı

Taliban yönetimi ele geçirdiği ağustos ayından bu yana kadınların giyimine ilişkin birçok kez görüş bildirdi. Ancak mayıs ayı başında kamuoyunu duyurulan burka zorunluluğu, ülke çapında bu konuda ilk resmi ‘ferman’ olma niteliği taşıyor.

Burka, Taliban’ın iktidarda olduğu 1996 ile 2001 yılları arasında da kadınlar için zorunlu tutulmuştu. Taliban Ağustos 2021’de yeniden iktidara geldiğinde, dünya kamuoyuna bu kez daha ılımlı oldukları mesajını vermişti. Ancak zaman içinde kadınlara vadedilen haklardan kademeli olarak vazgeçildi.

Afganistan’da hâlihazırda kadınların yurt dışına seyahat etmesi ve ülke içinde yanlarında erkek olmadan uzun yola çıkması yasaklandı. Mart ayında lise ve dengi kız okullarının kapatılması talimatı verildi. Kadın ve erkeklerin Kabil’deki parkları aynı gün ziyaret etmesi yasaklandı.

Paylaşın

Rusya, Finlandiya Ve İsveç’e Nasıl Karşılık Verebilir?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası Finlandiya ve İsveç, NATO’ya üyelik için süreci başlattı. Bu iki ülke geçtiğimiz hafta resmi olarak üyelik başvurusunu yaptı. Her iki İskandinav ülkesinin NATO’ya girmelerine karşı olan Rusya’nın nasıl bir misillemede bulunacağı merak konusu.

Rusya, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği konusunun gündeme geldiği tarihten itibaren bu ülkelere ve NATO’ya uyarılarda bulunuyor.

Rus Dışişleri Bakanlığı, Finlandiya’nın NATO’ya katılımı halinde “ulusal güvenliğine yönelik tehditleri durdurmak için hem askeri hem de diğer nitelikte bir dizi adım atmak zorunda kalacağını” duyurmuştu.

Rus Dışişleri sürekli olarak İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliğinin bu ülkelerin ve Avrupa’nın güvenliği için sonuçları olacağını söylüyor.

Resmi başvuru sonrası Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusuna verecekleri yanıtın ‘sürpriz’ olacağını bildirdi.

Rusya önceki gün Finlandiya’ya doğal gaz akışını durdururken Finlandiya bu adımın tüketicileri etkileyemeyeceğini belirtti. Peki Rusya’nın Finlandiya ve İsveç’e vereceği diğer yanıtlar ne olabilir?

Bu ülkelerdeki bazı grupları finanse edebilir

Rusya’ya bağlı ajanların, 2016 Amerika Birleşik Devletleri seçimleri öncesi protesto gruplarını finanse ettiği iddia edilmişti. Rusya’nın İsveç’te de toplumu istikrarsızlaştırmak için aşırı sağcı grupları finanse edebileceği düşünülüyor.

Avrupa Birliği Rusya’ya olan petrol ve doğal gaz bağımlılığına son vermeye çalışırken Rusya örneği rüzgar santrallerine karşı gruplara destek verebilir.

Rusya’nın, Fransa’da Le Pen’in liderliğini yaptığı siyasi parti benzeri bazı oluşumlara mali destek verdiği biliniyor. Len Pen son seçimde, Macron ile ikinci tura kalmıştı.

NATO üyeliğine kabul sürecine müdahil olabilir

NATO’ya yeni üye alımı da dahil kararların ittifaktaki tüm ülkeler arasında oy birliği ile alınması gerekiyor. Öte yandan NATO üyesi ülkeler arasında Rusya ile iyi ilişkiler içerisinde olanlar da var.

NATO üyesi Hırvatistan’ın Cumhurbaşkanı Zoran Milanovic, Bosna Hersek’te etnik Hırvatlara karşı ayrımcı olduğunu öne sürdüğü seçim yasasının değilmemesi halinde İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıkabileceğini söylemişti.

Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkovic, Milanovic’i Rusya yanlısı olmakla suçlarken Rusya’nın Ukrayna’yı işgali öncesinde Ukrayna’yı hedef alan söylemlerini gündeme getirdi.

Ukrayna’nın işgali sonrası Moskova’dan büyük ölçüde uzaklaşmaya çalışan Macaristan Başbakanı Victor Orban da Rusya’nın NATO içerisinde yakın ilişkilere sahip olduğu isimler arasında.

Ekonomik engeller oluşturulabilir

Çoğu İsveç ve Finlandiya şirketi halihazırda Rusya ile bağlarını kesti ancak Rusya uzun vadede bu ülkelerin Rus pazarına erişimini engelleyerek ya da ham madde ve enerji tedariğini durdurarak zarar vermeye çalışabilir.

Nitekim önceki gün Finlandiya’ya Rus doğal gazı akışı kesildi. Ancak İsveç ve Finlandiya, enerji çeşitliliği nedeniyle doğal gaz ve petrole en az bağımlı Avrupa ülkelerinden ikisi. Dolayısıyla Rusya’nın ambargosunun etkili olması beklenmiyor.

Finlandiya’nın Rusya’dan aldığı gaz, toplam gaz ithalatının yüzde 5’ini oluşturuyor.

Siber saldırılar yapılabilir

14 Ocak’ta Ukrayna hükümetine ait birçok internet sitesine saatlerce erişim engeli getirildi ve yaklaşık 70 siteye saldırı düzenlendi.

15 Şubat’ta yapılan bir diğer siber saldırı sonrası İngiltere ve ABD, saldırıların Rusya’nın Ana İstihbarat Müdürlüğü ile bağlantılı olduğunu öne sürdü.

İsveç ve Finlandiya’nın hükümet web sitelerine ya da çevrimiçi hizmetlerine yönelik benzer siber saldırılar düzenlenebilir.

Sınırı askeri yığınak haline getirebilir

Rusya, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği durumunda, NATO-Rusya sınırlarının iki katına çıkacağını ve Rusya’nın buna yanıt vermek zorunda kalacağını söylemişti.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu cuma günü, NATO’nun genişlemesine karşı Rusya’nın Finlandiya sınırına yakın “batı bölgesinde” on iki yeni askeri birlik kurulacağını söyledi.

İki Baltık ülkesinin NATO içerisinde yer alması halinde Rusya’nın kara sınırı bulunmayan Kaliningrad bölgesi tamamen NATO ülkeleriyle çevrili olacak.

Bu da Rusya’yı bölgeye daha çok asker, gemi, füze ve diğer askeri altyapı teçhizatı yerleştirmeye sevk edebilir.

Hava ve deniz sahaları ihlal edilebilir

İsveç’in Nato’ya girme isteğiyle birlikte Rus uçakları İsveç hava sahasını iki kez ihlal etti. İlkinde mart ayı başında, üç Rus jeti İsveç’in Gotland adası üzerinde uçmaya başladı.

İkincisinde ise nisan ayı sonunda bir Rus keşif uçağı İsveç’in güney hava sahasına girdi.

Uzmanlara göre İsveç ve Finlandiya NATO’ya katılırsa, Rusya Baltık bölgesinde kendini göstermeye çalışırken bu tür ihlaller çok daha yaygın hale gelebilir.

Askeri saldırılar başlayabilir

İsveç’e bağlı Gotland adası Baltık Denizi’nin kontrolü için önemli bir stratejik nokta olarak görülüyor.

Rusya’nın İsveç’in NATO’ya başvurusu ile üyeliği arasındaki geçici dönemi adayı ele geçirmek için son şansı olarak görebileceği düşünülüyor.

Bu nedenle ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Kuzey ülkeleri İsveç’e adayı koruma güvencesi verdi. Danimarka ve Norveç, İsveç’e saldırılması halinde birlikte savaşma sözü verdi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Ukrayna Savaşı IŞİD’e Mi Yarayacak?

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), Ukrayna savaşını bir fırsat olarak görüyor. Uzmanlar da savaş, salgın ve iklim değişikliğinin yol açtığı toplumsal huzursuzlukların örgütler tarafından istismar edileceği uyarısında bulunuyor.

IŞİD, geçen ayın ortasında yeni bir tehdit mesajı yayınladı. Şubat ayında, ABD ordusu tarafından düzenlenen operasyonda öldürülen liderlerinin intikamının alınacağını, “intikam almak için kutsanmış bir kampanya” başlatılacağını duyurdu.

Örgüt aynı zamanda destekçilerine, Ukrayna savaşının kendilerine sunduğu avantajlardan faydalanma çağrısını yaptı. Çağrıda, “kafir Batılı uluslar meşgulken, IŞİD yandaşlarının saldırılar gerçekleştirebileceği” mesajına yer verildi.

El Kaide’ye yakınlığı ile bilinen bir dergi de dikkat çekici bir iddiayı gündeme getirdi. El Kaide destekçilerinin Ukrayna’da sivillere dağıtılan bazı silahları ele geçirdiğini iddia eden dergi, bunların Avrupalılara karşı kullanılacağını öne sürdü.

Afrika’dan Asya’ya, IŞİD ile bağlantılı yaklaşık bir düzine grup aktif ve günümüzde en çok Afrika, bu oluşumlarla bağlantılandırılan şiddet eylemlerine sahne oluyor.

Uzmanlar da son dönemde dünya genelinde toplumsal huzursuzlukların arttığına dikkat çekerek IŞİD, El Kaide ve diğer aşırılık yanlısı örgütlerin bundan faydalanmaya çalışacağı uyarısında bulundu.

Toplumsal huzursuzluğu istismar etmek

Mısır’da yayımlanan Al Ahram gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ezzat İbrahim Yusuf, Trends Araştırmaları için kaleme aldığı raporda bu konuya dikkat çekti.

Ezzat İbrahim Yusuf, hem salgın hem Ukrayna savaşının yol açtığı fiyat artışlarının toplumların yaşam koşullarını kötüleştirdiğine, yeni bir tepki dalgasının yayılmakta olduğuna işaret ederek radikal grupların bunu istismar etmeye çalışacaklarını belirtti.

Arap Birliği Başkanı Ahmed Ebu Gayt da IŞİD ile Mücadele Koalisyonu’nun bu ay düzenlenen Fas’taki toplantısı sırasında benzer bir uyarıda bulundu. Ahmed Ebu Gayt, IŞİD gibi örgütlerin savaş ve iklim değişikliğinin yol açtığı güçlükleri kendi lehine kullanmak isteyeceğine vurgu yaptı.

Özetle Avrupa’daki savaş özellikle kriz bölgelerinde zaten çok kötü durumda olan yaşam koşullarını daha da olumsuz etkiliyor, bölge halklarının omuzlarına ilave yükler bindiriyor.

Tahıl sıkıntısı, artan gıda ve petrol fiyatları, yüksek enflasyon ve bazı yardım örgütlerinin Ukrayna’ya odaklanmış olması, Lübnan, Suriye, Tunus, Libya ve Yemen gibi ülke halklarını daha da güç duruma sokmuş durumda.

Ukrayna savaşının daha da sürecek olması ihtimali, istikrarsızlıkla baş etmeye çalışan ülkelerde daha da olumsuz gelişmeler yaşanabileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Bu gelişmeler, IŞİD gibi örgütlerin kendilerine destekçi bulmasını kolaylaştırabilir. Ekonomik sorunlar, siyasi çalkantılar, bölge halklarının IŞİD gibi örgütlere katılmayı bir çare olarak görmesine yol açabilir.

Ne iş ne de sosyal statü

2015 yılında yabancı savaşçılar için bir çekim merkezi haline gelen IŞİD’e katılanların büyük çoğunluğunu Tunuslular oluşturuyordu.

Küresel güvenlik araştırmaları kuruluşu Soufan Merkezi’ne göre o yıl IŞİD bünyesinde Tunus’tan 6 bin savaşçı bulunuyordu. Aynı yıl ise Rusya’dan 2 bin 400, Suudi Arabistan’dan 2 bin 500, Fransa’dan bin 700, Almanya’dan ise 760 kişi IŞİD’e katılmıştı.

IŞİD’e katılmanın çok farklı nedenleri olduğu biliniyor. Özellikle Avrupa’dan Irak ve Suriye’ye gidenler için ülkelerinde marjinalize edilmeleri, onlar için “gerçek” bir İslami devleti daha çekici hale getirmişti. Ancak daha sonra bölgede yakalanan yabancı savaşçılarla yürütülen söyleşiler, paranın da önemli bir etken olduğunu gözler önüne serdi.

IŞİD savaşçıları ile görüşmeler yapmış olan Anne Speckhard,, “Tunuslu pek çok genç erkeğin IŞİD’e katılmasının gerisinde ekonomik nedenler yatıyor” dedi.

ABD merkezli Uluslararası Şiddet İçeren Aşırılıkları Araştırma Merkezi (ICSVE) Direktörü Speckhard, IŞİD’e katılan Tunuslu erkeklerin işsiz, parasız olduklarını, yoksulluk nedeniyle evlenemediklerini belirterek “Oysa IŞİD onlara ücretli iş, ücretsiz ev, eş ve seks köleleri sundu” dedi.

Öfke ve umutsuzluk

IŞİD’in geçmişte yaptığı gibi bugün de ekonomik güçlükleri istismar ettiğine dair ilk emareler var. Lübnan’ın kuzeyindeki Trablus’ta bu yılın başında 40 erkeğin birden ortadan kaybolduğu yönünde haberler dikkat çekti.

IŞİD’in Irak’taki eğitim kamplarında kaybolanlardan bazılarının öldüğü bilgisi üzerine ailelerin onların nerede bulunduklarından haberdar oldukları belirtiliyor. Ekonomik krizle boğuşan Lübnan’daki yerel yetkililer gazetecilere IŞİD’in aylık 500 dolar maaş teklif ettiği bilgisini paylaştı.

Benzer haberler, IŞİD’in Afganistan’daki Horasan adlı uzantısıyla ilgili olarak da yayıldı. Özellikle sınır bölgesinde bu örgüte katılanlara aylık 270 ila 450 dolar arasında bir maaş teklif edildiği belirtiliyor.

ICSVE Direktörü Speckhard, “IŞİD, bugün de yoksul insanları mali teşviklerle örgüte katılmaya ikna etmeye çalışıyor” dedi.

Speckhard, “Teröristlerin çağrısı, hayatta kalmaya çabalayan çok yoksul insanlarda pek de yankı bulmazken, daha eğitimli, işsiz kesimlerde karşılık bulabiliyor. Öfkeleri araçsallaştırılan bu kesim, daha adil yönetebileceklerine ikna edildikleri terör örgütüne katılabiliyor” gözlemini aktardı.

Amerikalı bir gencin 10 kişi öldürdüğü, ABD’nin New York eyaletine bağlı Buffalo’daki ırkçı saldırıya işaret eden psikiyatri profesörü Speckhard, “Beyaz üstünlükçüler mesela iş vaat etmiyor. Ama kendi hayatlarındaki başarısızlıkları, ekonomik olarak tutunamamış olmanın sorumluluğunu, başkalarına yıkabilme bahanesine alan tanıyor” şeklinde sözlerini sürdürdü.

Amerikalı uzman, işsizlik, enflasyon, siyasi sorunlar ve salgın kaynaklı izolasyonun, umutsuzluk ve öfke duygusunu pekiştirdiğini, suçu belirli bir kişiye ya da nedene yükleme, indirgeme arzusunu da güçlendirdiğini söyledi.

Uzun vadeli strateji

Çoğunlukla ekonomik sorunlarla ortaya çıkan siyasi istikrarsızlık, oluşan güç boşluğu, geçmişte de IŞİD tarafından araçsallaştırıldı.

Birleşik Krallık’taki ExTrac Araştırma Direktörü Charlie Winter’e göre, IŞİD’in Ukrayna savaşını kendi lehine kullanmayı başarıp başarmayacağını zaman gösterecek.

IŞİD uzmanı Winter, Ukrayna savaşının IŞİD’in yetkinliklerini, yeni destekçi kazanma kabiliyetini doğrudan etkileyebileceğini söylemenin güç olduğunu vurguladı. Bununla birlikte Winter, “Halihazırda ağlar oluşturduğu bölgelerde sosyal ve ekonomik durumun, genel güvenliğin, kötüleşmesi IŞİD’in amacına hizmet edebilir” dedi.

Ancak Winter, IŞİD’in gücünün zayıfladığını, daha az kaynak ve savaşçıya sahip olduğunun altını çizdi, ayrıca “hilafet” ilan ettiği bir bölgesinin de artık bulunmadığını hatırlattı.

ICSVE Direktörü Speckhard da IŞİD’in “İslam’a aykırı, yozlaşmış gerçek yüzünü gösterdiğini”, insanları kandırmasının artık çok daha güç olduğuna dikkat çekti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

ABD’nin Rusya Planı: Avrupa’da 100 Bin Asker

ABD’li yetkililer, Avrupa’daki 100 bin Amerikan askerinin tutulmasının planlandığını söyledi. Rusya’nın saldırganlığının artması ve İsveç, Finlandiya veya NATO üyelerini tehdit etmesi durumunda sayının artabileceğini belirttiler.

CNN International’ın adı açıklanmayan yetkililere dayandırdığı haberde, NATO’nun bölgede daha fazla askeri tatbikat yapması halinde asker sayısının geçici de olsa artabileceği yazıldı. ABD’nin ayrıca güvenlik durumu değişirse ABD’nin Avrupa’da ek üsler kurabileceği belirtildi.

Rusya’nın Ukrayna’yı istila etmesinin ardından Washington, NATO’yu desteklemek ve Moskova’yı caydırmak için Avrupa’daki asker sayısını 60 binden yaklaşık 100 bine çıkardı.

ABD toplu savunma için tarihte ilk kez görevlendirilen NATO Mukabele Kuvveti’ne de binlerce asker gönderdi.

ABD’li yetkililer askerlerin Avrupa’daki sayısıyla ilgili önerilerin, NATO ülkelerinin genelkurmay başkanlarının Belçika’nın başkenti Brüksel’de perşembe yaptığı toplantıdan sonra görüşüldüğünü söyledi.

Genelkurmay başkanları, önerilerini 29-30 Haziran’da İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenecek NATO zirvesinde ülkelerin savunma balkanlarına sunmaya hazırlanıyor.

CNN International, önerilerin üst düzey askeri liderlerin yaptığı açıklamalarla tutarlı olduğunu savundu.

Örneğin ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley nisanda yaptığı açıklamada, Doğu Avrupa’da kalıcı ABD üsleri kurulmasını desteklediğini söylemişti. Milley, caydırıcılık için konuşlandırılan askerlerin dönüşümlü olarak görev yapabileceğini bildirmişti.

Pentagon da halihazırda Avrupa’da bulunan birliklerin yerini almak üzere 10 bin 500 askerin ilerleyen zamanlarda gönderileceğini 13 Mayıs’ta duyurmuştu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 24 Şubat’ta verdiği askeri operasyon emriyle başlayan savaşın 87. gününe girildi. Birleşmiş Milletler tarafından 20 Mayıs’ta yapılan açıklamada, savaşta en az 3 bin 838 sivilin öldürüldüğü, 4 bin 351 sivilin yaralandığı kaydedildi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Maymun Çiçeği Virüsü Yayılıyor: 11 Ülkede 80 Vaka

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesel Direktörü Hans Kluge, maymun çiçeği (monkey pox) virüsü ile ilgili dün (20 Mayıs) bir açıklama yaparak 11 ülkede yaklaşık 80 vakanın doğrulandığını duyurdu.

Buna göre, 50 vaka da doğrulanmayı bekliyor. Vaka görülen ülkeler şu şekilde: Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Portekiz, İspanya, İsveç, İngiltere, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İsrail. Kluge’nin açıklamasının ardından Avustralya’da da vaka görüldüğü açıklandı.

Maymun çiçeğinin yeni tip koronavirüsten (Kovid 19) farklı şekilde yayıldığını ifade eden DSÖ, insanları hastalık ile ilgili olarak “ulusal sağlık yetkilileri gibi güvenilir kaynaklardan bilgi edinmeye” çağırdı.

Hans Kluge’ye göre, maymun çiçeği virüsü vakaları üç sebep dolayısıyla “tipik olmayan” vaka kategorisinde değerlendiriliyor.

“Vakaların salgının bulunduğu ülkelere seyahat ile bağlantılı olmadığını” ifade eden Kluge, vakalar Avrupa ve ötesine yayıldığından virüsün bir süredir yayıldığı ihtimali üzerinde durduklarını söyledi.

Vakaları “atipik” kılan üçüncü bir nokta ise “vakaların çoğunun hafif semptomlar gösteriyor olması.”

Maymun çiçeğinin çoğu zaman “kendi kendini sınırlandıran” bir hastalık olduğunu ve “enfekte olanların çoğunun tedavi olmadan birkaç hafta içinde iyileşeceğini” kaydeden DSÖ Avrupa Direktörü, hastalığın özellikle küçük çocuklarda, hamilelerde ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde daha ciddi seyredebileceği uyarısında bulundu.
Son 24 saat içinde maymun çiçeği vakasına rastlanan ülkeler şöyle…

İsrail

İsrail Sağlık Bakanlığı dün bir yazılı açıklama yaparak ülkede ilk maymun çiçeği virüsünün saplandığını duyurdu.

Adı açıklanmayan otuz yaşlarında bir erkekte virüs belirtilerinin ortaya çıkması üzerine hasta Tel Aviv’deki Ichilov Hastanesine nakledildi.

Açıklamada hastanın, “ülke dışında maymun çiçeği bulaşmış başka bir kişiyle temasta bulunduğu, sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

Belçika

Belçika Sağlık Bakanı Frank Vandenbroucke, ülkedeki maymun çiçeği vakalarına ilişkin açıklamasında vaka sayısının üçe çıktığını duyurdu.

Antwerp Tropik Sağlık Enstitüsü dün ülkede ilk vakayı duyurmuş, kısa süre içinde ilk hastayla temaslı ikinci vakanın da teyit edileceğini bildirmişti.

Buna göre, Belçika’da maymun çiçeği virüsünün Antwerp kentinde düzenlenen Darklands isimli “fetiş festivalinden” yayıldığı belirlendi.

Kanada

Maymun çiçeği vakaları Avrupa dışında da yayılıyor.

Kanada Halk Sağlığı Ajansından dün akşam saatlerinde yapılan açıklamada, ülkenin Quebec eyaletinde iki kişide maymun çiçeği virüsü saptandığı, 20 şüpheli vaka üzerinde de çalışıldığı bildirildi.

Ajans, özetle şu açıklamayı yaptı:

“Bunlar Kanada’da teyit edilen ilk iki vaka. Maymun çiçeği daha önce Kanada’da hiç görülmedi. Son uluslararası vakalarda da bireylerin maymun çiçeği virüsüne nasıl maruz kaldığı henüz belli değil.

Maymun çiçeğinin kişiden kişiye yayılması nadirdir. Bununla birlikte insanlar arasında vücut sıvıları, solunum damlacıkları, maymun çiçeği yaraları ile doğrudan temas, daha önce giyilen giysiler, yatak takımları veya ortak eşyaların paylaşılması gibi enfekte bir kişiyle yakın temas sonucu yayılabilir.

İnsanlar, yakın temas yoluyla bulaşan diğer birçok hastalıkta olduğu gibi, fiziksel mesafeyi koruyarak, maskeleme dahil sık el ve solunum hijyeni sağlayarak risklerini azaltabilirler.

Maymun çiçeğinin semptomları tipik olarak ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, yorgunluk ve şişmiş lenf düğümleridir. Bu semptomların gelişmesinden birkaç gün sonra ortaya deri döküntüleri çıkabilir.”

Almanya ve Avustralya

Almanya’da ilk maymun çiçeği vakası ise ülkenin güneyindeki Bavyera eyaletinde tespit edildi. Alman Ordusunun Münih’teki Mikrobiyoloji Enstitüsünden yapılan açıklamada, 19 Mayıs’ta Almanya’da ilk kez bir kişide maymun çiçeği virüsünün kesin olarak tespit edildiği belirtildi.

Avrupa’da ve ABD’de yayılan maymun çiçeği virüsünün Avustralya’daki ilk vakası ise Victoria eyaletinde tespit edildi.

Eyaletin Sağlık Bakanlığının açıklamasında, 30 yaşındaki kişinin 16 Mayıs’ta Melbourne’e dönmeden önce hafif semptomlar geçirdiği ve tıbbi yardım istediği bildirildi. Hasta, testinin pozitif çıkması üzerine izole edildi.

Paylaşın

Dünya Sağlık Örgütü’nden Acil Maymun Çiçeği Toplantısı

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Batı ve Orta Afrika’da rastlanan maymun çiçeği virüsü enfeksiyonunun Avrupa’daki doğrulanmış ya da şüpheli vaka sayısının 100’ü aşması üzerine acil toplanma kararı aldı.

Maymun çiçeği vakaları Avrupa’da Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Portekiz, İspanya, İsveç ve İngiltere’yle Amerika, Kanada ve Avustralya’da görüldü.

İlk kez maymunlarda tespit edilen maymun çiçeği virüsü, yakın temasla bulaşıyor. Ancak Afrika kıtası dışına daha önce çok nadiren çıkan virüsün yayılması, kaygı yaratıyor.

Ancak uzmanlar, maymun çiçeği salgınının Kovid 19 benzeri bir pandemiye dönüşmesini beklemiyor çünkü maymun çiçeği virüsü, Kovid 19’a neden olan Koronavirüsü kadar kolay yayılmıyor.

Genellikle hafif atlatılan virütik bir hastalık olan maymun çiçeği, genellikle yüksek ateşe ve deri üzerinde kabarıklıklara yol açıyor.

Almanya’da silahlı kuvvetlerin sağlık hizmetlerinden yapılan açıklamada “İngiltere, İspanya ve Portekiz’de doğrulanan vakalarla birlikte maymun çiçeğinin Avrupa’da görülen en büyük ve yaygın salgını yaşanıyor” denildi. Ülkede ilk vaka Cuma günü tespit edildi.

WHO bünyesinde bulunan ve küresel sağlığa yönelik tehdit oluşturan enfeksiyon riskleri hakkında tavsiyelerde bulunan, Pandemi ve Epidemi Olasılığı İçeren Enfeksiyon Tehlikeleri Teknik Tavsiye Grubu, Cuma günü acil toplantı kararı aldı.

Bu grup, maymun çiçeğinin, WHO’nun en yüksek alarm seviyesi olarak kabul edilen ve şu anda Kovid 19 pandemisi için geçerli olan “uluslararası seviyede kaygı verici halk sağlığı acil durumu” statüsüyle tanımlanmasından sorumlu olan kurum değil.

Toplum içinde bulaşma

Alman Robert Koch Enstitüsü’nden Fabian Leendertz, maymun çiçeği salgınını epidemi olarak nitelendirdi.

Ancak Leendertz, “Bu epideminin uzun sürme olasılığı çok düşük. Vakalar, temaslı takibi sayesinde tecrit edildi. Gerektiği takdirde kullanılabilecek ilaçlar ve etkili aşılar var” dedi.

Ancak WHO’nun Avrupa şubesi başkanı, insanların yaklaşan yaz aylarında parti ve festival gibi etkinlikler için daha sık biraraya gelmesinin enfeksiyon vakalarının yayılmasını hızlandırmasından korkuyor.

Maymun çiçeği virüsünün aşısı yok. Ancak WHO’ya göre veriler, çiçek hastalığının kökünü kurutmak için kullanılan aşıların maymun çiçeğine karşı da yüzde 85 oranında etkili olduğunu gösteriyor.

İngiliz yetkililer, Perşembe günü yaptıkları açıklamada, bazı sağlık çalışanlarına ve maymun çiçeğine maruz kalmış olabilecek kişilere, çiçek aşısı olmaları önerisinde bulunduklarını bildirdi.

1970 yılından bu yana 11 Afrika ülkesinde maymun çiçeği vakaları tespit edildi. Nijerya’da 2017’den sonra büyük bir salgın oldu. Ülkede şimdiye kadarsa 46 şüpheli vaka tespit edildi. Bunların 15’i doğrulandı.

Avrupa’daki ilk vakaysa 7 Mayıs’ta, Nijerya’dan İngiltere’ye dönen bir yolcuda tespit edildi.

Oxford Üniversitesi’nden bir akademisyene göre, 7 Mayıs’tan bu yana Afrika kıtası dışında, 100’den fazla maymun çiçeği vakası tespit edildi.

Vakaların çoğu, Afrika kıtasına seyahatle ilişkili değil. Bu nedenle bu salgının nedeni netlik kazanmadı. Sağlık yetkilileri, toplum içinde bulaşma olasılığının bulunduğunu söylüyor.

Cinsel sağlık klinikleri

WHO, ilk vakaların üç sebep yüzünden sıradışı olduğunu kaydediyor. Bunlardan ilki, bir vaka dışında diğer tüm vakaların maymun çiçeğinin endemik olduğu bölgelere yapılan seyahatle bağlantılı olmaması; ikincisi, cinsel sağlık hizmeti veren kliniklerin vakaları tespit etmesi ve vakaların büyük çoğunluğunun hemcinsleriyle cinsel ilişkiye giren erkeklerde görülmesi; üçüncüsü, vakaların Avrupa’da ve ötesinde geniş bir coğrafi alana yayılmasının bulaşmanın bir süredir devam ettiğine işaret etmesi.

İngiltere Sağlık Güvenliği Dairesi, İngiltere’de 20 vakanın doğrulandığını bildirdi. Vakaların çoğu kendilerini eşcinsel ya da biseksüel olarak tanımlayan ya da hemcinsleriyle cinsel ilişkiye giren erkekler arasında tespit edildi.

Portekiz’de tespit edilen 14 vakanın hepsi, 20 ila 40 yaş arasında olan, kendilerini eşcinsel ya da biseksüel olarak tanımlayan ya da hemcinsleriyle cinsel ilişkiye giren ve cinsel sağlık kliniklerine başvuran erkekler.

İspanya’daki sağlık yetkilileriyse Cuma günü çoğu Madrid ve civarında, 23 yeni vakanın saptandığını açıkladı. Vakaların bir saunayla bağlantılı olduğu tespit edildi.

İtalya’nın Lazio bölgesinden sağlık yetkilisi Alessio D’Amato, hastalığın cinsel yolla bulaşan bir hastalık haline dönüştüğünü söylemek için çok erken olduğunu kaydetti. İtalya’da şimdiye kadar üç vaka ortaya çıktı.

Londra’daki Kings College’dan viroloji profesörü Stuart Neil, cinsel temasın, yakın temas olduğunu söylüyor.

Profesör Neil, “Maymun çiçeğinin cinsel yolla bulaştığı fikri biraz abartılı” diyor. Vakalar arasında bağlantı olup olmadığını anlamak için farklı vakalardan alınan virüslerin haritasının çıkarıldığını bildiren WHO’nun kısa süre içinde konuya ilişkin verileri güncellemesi bekleniyor.

Paylaşın

İsveç Hükümetinde ‘YPG Krizi’: Bağımsız Vekil Desteğini Çekti

İsveç’te Başbakan Magdalena Andersson hükümetine, Suriye’deki Kürt yapılanmasına destek karşılığında dışarıdan destek veren bağımsız milletvekili Amineh Kakabaveh, kendisine verilen sözlerin tutulmadığı gerekçesiyle artık iktidarın arkasında olmayacağını bildirdi.

Kakabaveh’in tek oy olsa bile verdiği destek, 29 Kasım 2021’de parlamentodaki oylamada Sosyal Demokrat Parti’ye İsveç’te iktidar yolu açmıştı.

Parlamentoda yapılan oylamada, Sosyal Demokrat Parti ile Yeşiller Partisinin oluşturduğu koalisyon hükümeti için 174 milletvekili karşı, 117 milletvekili de lehte oy kullandı.

“Hayır” oyu 175’in altında kaldığı için Andersson başkanlığındaki koalisyon hükümeti, parlamentodan güvenoyu aldı.

Kakabaveh, Andersson’un Başbakan seçilmesine vereceği destek karşılığında “İsveç’in Suriye’deki Kürt yönetimiyle ilişkileri geliştirmesi” ve “ülkedeki YPG/PYD militanlarının terörist olarak görmemesi” şartını koşmuştu.

Kakabeveh, basına yaptığı açıklamada partinin kendine verdiği sözleri tutmadığını belirterek, YPG yandaşlarına yönelik İsveç’te yapılan muameleden mutlu olmadığını bildirdi.

Kakabaveh, “Eğer anlaşmaya uymazlarsa, ben de önemli oylamalarda desteğimi geri çekeceğim.” dedi.

Bu açıklama Türkiye’nin geçen hafta İsveç’in NATO üyeliğini PKK ile ilişkiler yüzünden veto edeceği açıklamasının ardından gelmesi dikkat çekti.

Amineh Kakabaveh

Bu arada Sosyal Demokrat Parti Dışişleri Komitesi üyesi Kenneth Forslund ise bağımsız milletvekiliyle yapılan anlaşmanın gereğinin yapıldığını belirterek, Suriye’deki muhaliflerle ilgili konferanslar, seminerler ve toplantılar düzenlendiğini söyledi.

PYD ve YPG’nin terörist olarak nitelendirilmemesi konusundaki görüşlerini değişmediğini kaydeden Forslund, “Biz bunu yapmadık, AB’deki listeye uygun olarak hareket ettik.” dedi.

Forslund, Amineh Kakabaveh ile ilgili yaşanan sorunun çözüleceğine inandığını söyledi.

Türkiye geçen hafta, Finlandiya ile birlikte İsveç’in PKK ve YPG’ye verdiği destek yüzünden NATO üyeliğine veto edebileceği mesajını vermişti.

İsveç Dışişleri Bakanı Linde’den “PKK’yla ilgili duruşumuz değişmedi” paylaşımı

Bu arada İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, ülkesinin PKK’yı Türkiye’den sonra terör örgütü listesine alan ilk ülke olduğunu, bu duruşun değişmediğini belirtti.

Linde, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “yaygın dezenformasyon nedeniyle” İsveç’in PKK’yı terör örgütü olarak tanıyan ilk ülke olduğunu hatırlatmak istediğini bildirdi.

Kararın Olof Palme hükümeti döneminde alındığını anımsatan Linde, Avrupa Birliği’nin (AB) onu 2002’de takip ettiğini belirtti. Linde, “Bu pozisyon değişmedi.” ifadesini kullandı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Maymun Çiçeği Virüsü Bir Ülkede Daha Görüldü

Ateş, döküntü, şiddetli baş ağrısı, sırt ağrısı, kas ağrıları, halsizlik ve şişmiş lenf düğümleri gibi belirtileri olan Maymun Çiçeği Virüsü İngiltere, İspanya, Portekiz, İtalya, İsveç, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra Belçika’da da ortaya çıktı.

Ülkenin ikinci büyük kenti Anvers’te örnekleri alınan bir kişinin Hollanda’daki laboratuvar testleri, maymun çiçeği virüsüne yakalandığını ortaya koydu.

Anvers Tropikal Tıp Enstitüsü’nden Isabel Brosius, kamu yayıncısı VRT’ye yaptığı açıklamada, Afrika kökenli maymun çiçeği virüsünün ilk kez Belçika’da da saptandığını söyledi.

Anvers’te enstitüye başvuran bir kişiden alınan örnekler Hollanda’daki bir araştırma laboratuvarına gönderildi. Yapılan araştırmalarda, bu kişinin maymun çiçeği virüsüne yakalandığı saptandı.

Brosius, virüsün geniş bir yayılma şansının çok düşük olduğunu ancak yine de durumu yakından izlediklerini belirtti.

Belçikalı hastanın karantina altına alınması istendi. Maymun çiçeği virüsüne yakalanan kişinin eşinde de benzer belirtiler tespit edildi.

Belçikalı uzmanlar, ortak bir eylem planı saptamak için bugün bir araya gelecekler. Bakım ve Sağlık Ajansı’ndan Joris Monens, maymun çiçeği virüsünün toplumda yayılması konusunda henüz endişelenecek bir durum olmadığını belirterek “Hastalık yalnızca yakın temas yoluyla bulaşıyor, kısa süreli temas yoluyla değil ama yine de dikkatli olmalıyız” dedi.

Maymun çiçeği hastalığı nedir?

Maymun çiçeği, 1980’li yıllarda tamamen ortadan kalkan çiçek hastalığının daha az bulaşıcı, daha hafif semptomlara neden olan ve daha az ölümcül hastalığa yol açan bir çeşit akraba virüsü.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ/WHO) verileri, bu virüsün ilk Orta ve Batı Afrika’daki tropik yağmur ormanlarında ortaya çıktığını ortaya koyuyor.

Birleşik Krallık Sağlık Güvenliği Ajansı’na (UKHSA) göre, maymun çiçeği insanlar arasında kolayca yayılmayan nadir bir viral enfeksiyon.

DSÖ, bulaşmanın, enfekte hayvanların kan, vücut sıvıları veya deri veya mukoza lezyonları ile doğrudan temas yoluyla gerçekleşebileceği görüşünde.

İlk nerede görüldü?

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’ne (CDC) göre, hastalık 1958’de maymun kolonilerinde keşfedildi. İnsana bulaşan ilk vaka 1970 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde (DRC) rapor edildi.

O tarihten bu yana Benin, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gabon, Fildişi Sahili, Liberya, Nijerya, Kongo Cumhuriyeti, Sierra Leone ve Güney Sudan’ın da içinde bulunduğu 11 Afrika ülkesinde bu virüs görüldü.

CDC’ye göre, Afrika dışında bildirilen ilk maymun çiçeği salgını, 2003 yılında ABD’de enfekte bir memeli hayvanın ithalatı sonucu ortaya çıktı.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) verilerine göre, 2018 ve 2019’da, tümü Nijerya’da yolculuk yapmış ikisi Britanya, biri İsrail’den ve biri Singapur’dan yolcuya maymun çiçeği teşhisi kondu.

Belirtileri ne?

Ateş, döküntü, şiddetli baş ağrısı, sırt ağrısı, kas ağrıları, halsizlik ve şişmiş lenf düğümleri, maymun çiçeği ile ilişkili en yaygın belirtiler olarak biliniyor.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, maymun çiçeği olan hastalarda ateşin başlamasından sonraki 1 ila 3 gün içinde deri döküntüleri görülüyor. Döküntüler daha çok yüzde yoğunlaşırken, yüze ilave olarak, avuç içi ve ayak tabanları, ağız mukozasını, cinsel organları da etkiliyor.

Maymun çiçeğinin kuluçka süresi genellikle 6 ila 13 gün olarak bilinse de DSÖ’ye göre bu süre 5 ila 21 gün arasında değişebiliyor.

Tedavisi var mı?

DSÖ’ye göre, şu anda maymun çiçeği için önerilen özel bir tedavi yok.

Çiçek hastalığına karşı aşılamanın hastalığı önlemede yaklaşık yüzde 85 oranında etkili olduğu tespit edildi. Bu nedenle, ciddi semptomları önlemek için çiçek aşısı yapılmasını öneriliyor.

Maymun çiçeği virüsünün doğal konağı kemirgenlerin yanı sıra ip sincapları, ağaç sincapları, primatlar.

Maymun çiçeği virüsü taşıyan kişilerin çoğu hastalığı hafif atlatıyor. 2003 yılında ABD’de yaşanan yayılmada, 47 kişi hayatını kaybetmişti.

Nasıl bulaşıyor?

Maymun çiçeğinin doğal nedeni henüz tespit edilmedi, ancak kemirgenler en olası kaynak olmasına rağmen, enfekte hayvanlardan az pişmiş et ve diğer hayvansal ürünleri yemenin olası bir risk faktörü olacağı tahmin ediliyor.

DSÖ, bulaşmanın, enfekte hayvanların kan, vücut sıvıları veya deri veya mukoza lezyonları ile doğrudan temas yoluyla gerçekleşebileceği görüşünde.

Dünya Sağlık Örgütü yetkilisi Dr. İbrahim Soce Fall, virüsün endemik olduğu ülkelerde dahi henüz nasıl bulaştığının tam olarak anlaşılamadığını, bulaşma dinamikleri açısından hâlen birçok bilinmez olduğunu açıkladı.

Maymun çiçeği virüsü taşıyan kişilerin çoğu hastalığı hafif atlatsa bile DSÖ’ye göre, bu virüsten ölüm oranı yüzde 11 civarında. Çocuklar ve gençlerde ölüm oranı daha fazla olabiliyor.

Paylaşın

Dünya Çapında Milyonlarca Çocuk Açlıktan Ölebilir!

Almanya merkezli yardım örgütü World Vision, dünyada milyonlarca çocuğun önümüzdeki haftalarda açlık nedeniyle hayatını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu bildirdi.

43 ülkede yaklaşık 45 milyon kişinin şu an, yetersiz beslenmeye bağlı olarak çok ağır sağlık sorunları yaşadığını aktaran Örgüt, “Gelecek hafta ve aylarda bu insanların ölebileceğini” ve özellikle beş yaşın altındaki çocuklar için durumun çok vahim olduğunu duyurdu.

Tarihinde ikinci kez, “Dünya çapında en üst dereceden felaket uyarısı” yapan World Vision, uluslararası topluma çağrıda bulunarak, ilgili ülkelere “hemen ve çok hızlı bir şekilde” para yardımında bulunulmasını talep etti.

“Dünya milyonlarca çocuğun, yeterince gıda bulamadığı ya da besin değeri düşük yemekler yediği için hastalanmasına ya da ölmesine daha fazla seyirci kalamaz” diyen World Vision Gıda ve İklim Değişikliği Uzmanı Fiona Uellendahl, yetersiz beslenme sorununun kökten çözülebilmesi için maddi yardımların sadece kriz dönemi ile sınırlı kalmaması ve uzun vadeli olması gerektiğini ifade etti.

World Vision ayrıca, dünya çapındaki açlık krizine karşı kendi imkanları dahilinde 11,5 milyon kişiye ulaşmayı hedeflediğini duyurdu.

“Ölümcül kombinasyon”

World Vision International’ın Başkanı Andrew Morley de, “Milyonlarca çocuk, çatışmalar, iklim değişikliği ve Covid-19’un bir araya gelmesiyle oluşan ölümcül kombinasyonun yol açtığı korkunç açlık krizi nedeniyle acı çekiyor” ifadelerini kullanarak, artan enerji, gübre ve buğday fiyatlarının da Ukrayna Savaşı’nın bir sonucu olduğunu vurguladı.

World Vision, kendi açıklamasına göre halihazırda aralarında Afghanistan, Etiyopya, Burkina Faso, Mali, Kenya, Nijer, Somali ve Güney Sudan gibi durumun çok vahim olduğu 24 ülkede faaliyetlerini yoğunlaştırmış durumda. Örgüt, Lübnan ve Haiti gibi pek çok ülkede insanların gıda sorununun yanı sıra giderek artan şiddet olaylarından da muzdarip olduğunu bildirdi.

Paylaşın

Afganistan’da ‘Kadınların Televizyona Yüzlerini Örtmeden Çıkması’ Yasaklandı

Taliban’ın yönetimi devraldığı Afganistan’da kadınlara yönelik kısıtlamalar adım adım artırıyor. Son olarak, kadın televizyon sunucuları ve ekrana çıkan diğer kadınların yüzlerini örtmeleri istendi.

BBC Peştu Servisi’ne konuşan Taliban din polisi yetkilisi, bu konudaki yasağın, medya kuruluşlarına Çarşamba günü gönderilen bir kararname ile iletildiğini söyledi.

Bundan iki hafta önce de Afganistan’daki kadınlara dışarda peçe takma kuralı getirilmiş, uymayanların cezalandırılacağı ilan edilmişti.

Kadınların yanlarında erkek bir akrabaları olmadan seyahat etmeleri yasaklanmış, ayrıca daha önce açılacağı ilan edildiği halde kız çocuklarının devam ettiği orta dereceli okullar kapatılmıştı.

Reuters haber ajansı Taliban hükümetinin “Ahlaksızlığı Önleme ve Fazileti Teşvik” bakanlığı sözcüsünü alıntılayarak yeni kararnamenin 21 Mayıs günü yürürlüğe gireceğini bildirdi.

Bakanlık sözcüsü, ajansa göre kadınların yüzünü kapatması kuralını “tavsiye” olarak niteliyor; ama kurala uymayanların neyle karşılaşacağı konusunda bir açıklama bulunmuyor.

Son kararname Twitter’da ağır eleştirilerle karşılaştı.

Bir sosyal medya kullanıcısı “Dünya, insanları Covid’den korumak için maske kullanıyor. Taliban, insanları kadın gazetecilerin yüzlerinden korumak için maske kuralı getiriyor. Taliban’a göre kadınlar bir hastalık” yazdı.

Taliban 1990’larda ilk kez iktidara geldiğinde ülkedeki bütün kadınlara ev dışında bedenlerini ve yüzlerini bütünüyle örten burka giyme kuralı getirmişti.

2001’de ABD ve müttefiklerinin askeri müdahalesi ile Taliban iktidardan uzaklaştırıldığında, özellikle başkent Kâbil’de kadınlara yönelik kısıtlamaların önemli bir kısmı kaldırılmıştı.

Fakat koyu muhafazakârlığın ve erkek egemenliğinin çok güçlü olduğu ülkede kırsal kesimlerde Taliban’ın etkisi devam etmiş ve kadınların yaşamı çok fazla değişmemişti.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın