İşçinin Milli Gelirden Aldığı Pay Düşerken Şirketlerin Arttı

Türkiye’de ücretliler 2019 yılında milli gelirin yüzde 31,4’ünü alırken bu oran 2021’de yüzde 27’ye düştü. Şirketlerin milli gelirden aldığı pay ise son iki senede yüzde 42,9’dan 47’ye yükseldi. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2021 yılında işgücüne yapılan ödemelerin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranı son 10 senedeki en düşük oran olurken net işletme artığı/karma gelirin oranı ise en yüksek seviyeyi gördü.

TÜİK’in resmi verileri son yıllarda emekçilerin giderek fakirleştiğini; sermayenin ise giderek kazancını artırdığını  gösteriyor. Kamuoyunda milli gelir olarak bilinen GSYH’nin nasıl bölüşüldüğüne dair veriler bunu ortaya koyuyor.

Gelir yöntemiyle gayrisafi yurt içi hasıla hesaplamalarına göre 2021 yılında işgücü ödemeleri 1 trilyon 949 milyar 628 milyon lira oldu. Aynı dönemde GSYH ise 7 trilyon 209 milyar 40 milyon gerçekleşti. Buna göre işgücü ödemelerinin milli gelire oranı yüzde 27 oldu. Bu oran 2020’de yüzde 29,4; 2019’da ise yüzde 31,4 olmuştu. Bu sayılar işçilerin milli gelirden aldığı payın Covid-19 salgını döneminde belirgin şekilde düştüğü anlamına geliyor.

2021 yılında net işletme artığı/karma gelir ise 3 trilyon 388 milyar 916 milyon TL oldu. Böylece milli gelirin neredeyse yarısı şirketlere gitmiş oldu. Net işletme artığı/karma gelirinin GSYH’ye oranı yüzde 47 olurken bu pay 2020’de yüzde 43,8 ve 2019’da yüzde 42,7 seviyesinde gerçekleşmişti.

İşçilerin payı son 10 yıldaki en düşük seviyeyi gördü

2012-2021 yılları arasında işgücü ödemelerinin GSYH’ye oranına bakıldığında 2021 yüzde 27 ile en düşük seviye olarak kayıtlara geçti. 2012’de bu oran yüzde 27,7 idi.

Türkiye’nin milli geliri ne kadar?

Peki, Türkiye’nin milli geliri son 20 senede nasıl seyretti? 2002’de 240,2 milyar Amerikan doları olan GSYH 2021’de 806,8 milyar dolar gerçekleşti. Uluslararası Para Fonu’nun Nisan 2022 tahminine göre Türkiye’nin 2022’deki milli geliri 692,4 milyar dolara düşecek.

IMF’nin tahmini doğru çıkarsa Türkiye’nin GSYH’si 2007 seviyelerine inmiş olacak. Öte yandan, Türkiye’nin dünya ekonomisinden aldığı pay 1980’de yüzde 0,86 iken bu oran 2021’de yüzde 0,84’e düşyü. Bu pay IMF’nin tahminine göre 2022’de yüzde 0,67’ye kadar gerileyecek.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Her Dört Gençten Biri Ne Eğitimde Ne İstihdamda!

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerini kullanarak 19 Mayıs’a özel Türkiye’de genç işsizliğine yer verdi.

Haber Merkezi / Bültene göre genç işsizliği AKP döneminde yaklaşık 5 puan arttı, her dört gençten biri ne eğitimde ne istihdamda. Ne eğitimde ne istihdamda olan kadınların oranı yüzde 32,4. “Türkiye’de genç işsizliği dünyada ön sıralarda” ifadelerinin yer aldığı bültende yükseköğrenim mezunu gençlerin asgari ücretli çalıştırıldığı vurgulandı.

Bültende “İş aramaktan vazgeçen, iş bulmaktan ümidini kesen ve işgücü dışına çıkan gençlerde hem dar hem geniş tanımlı işsizlik oranı artmaya devam ediyor” denildi. DİSK-AR’ın raporunda şu ifadeler yer aldı:

  • 2,3 milyon genç işsiz.
  • Türkiye’de her iki genç kadından biri işsiz.
  • Yükseköğrenim mezunu gençler asgari ücretli. Gençlerin birçoğu iş bulamazken yükseköğrenim mezunu gençlerin giriş ücretleri ise asgari ücret civarında kalmakta.

Ne eğitimde ne de istihdamdalar

Eğitim Sen de “Türkiye’de Gençliğin Durumu Raporu”nu yayımladı. Raporda eğitimini yarıda bırakıp okulu terk eden gençlerin sayısının her geçen gün arttığına dikkat çekildi. Raporda şu ifadeler yer aldı:

“Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı 2021 yılında yüzde 24,7 olmuştur. Bu oran 2021 yılında genç erkeklerde yüzde 17,5, genç kadınlarda ise yüzde 32,4 olmuştur. Lise altı eğitimlilerin 405 bini (yüzde 12,3), lise mezunlarının 227 bini (yüzde 18,9), yükseköğretim mezunlarının da 152 bini ne eğitimde ne istihdamda yer almakta. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) verilerine göre Türkiye, Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında okulu erken bırakma alanında ilk sırada.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde okulu terk edenlerin oranı diğer bölgelere oranla daha fazla. Eğitimde sınav odaklı uygulamalar, gelecek kaygısı, öğrenci özerkliğinin sınırlılığı, okul güvenliğine ilişkin fiziki-psikolojik tartışmalar ile katı disiplin uygulamaları okullarda algılanan stresi ve devamsızlığı artırmakta. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmeden önce MEB verilerine göre, açık öğretim lisesinde 940 bin öğrenci bulunuyorken 2020/21 eğitim öğretim yılı sonu itibarıyla 1 milyon 254 bin 420’ye yükseldi.

İmam hatip nedeniyle açıköğretime yöneldi

Son yıllarda MEB’in öğrencileri imam hatip liselerine yönlendirme girişimleri, açık lisede okuyan öğrenci sayısının ciddi anlamda artmasına neden oldu. 2002’de KYK’ye bağlı 191 yurt varken, 2020’de bu sayı 793’e çıktı. Devlet üniversitelerinde yaklaşık 7,5 milyon öğrenci öğrenim görürken, 3,8 milyon öğrenci örgün eğitim kapsamında.Bunun anlamı her 5 öğrenciden dördünün açıkta olması.”

Paylaşın

İşsizlik Oranı Yılın İlk Çeyreğinde Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2022 ilk çeyrek işsizlik oranlarını açıkladı. Buna göre işsizlik ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe göre 50 bin kişi artarak 3 milyon 845 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 11,4 seviyesinde gerçekleşti.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2022 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre değişim göstermeyerek yüzde 22,6 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15,6 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 18,8 olarak tahmin edildi.

“Hanehalkı İşgücü Araştırması” sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2022 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 50 bin kişi artarak 3 milyon 845 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 11,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 10,2 iken kadınlarda yüzde 13,7 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2022 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 188 bin kişi artarak 29 milyon 964 bin kişi, istihdam oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 46,6 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 64,0 iken kadınlarda yüzde 29,5 olarak gerçekleşti.

İşgücü 2022 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 238 bin kişi artarak 33 milyon 809 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,2 puanlık artış ile yüzde 52,6 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,3, kadınlarda ise yüzde 34,2 oldu.

Genç işsizlik oranı yüzde 21,1 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki çeyreğe göre 0,3 puanlık azalış ile yüzde 21,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 18,5, kadınlarda ise yüzde 26,0 olarak tahmin edildi.

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam edilenlerin sayısı 2022 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre tarım sektöründe 139 bin kişi, inşaat sektöründe 36 bin kişi azalırken sanayi sektöründe 70 bin kişi, hizmet sektöründe 292 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 16,1’i tarım, yüzde 21,8’i sanayi, yüzde 5,8’i inşaat, yüzde 56,3’ü ise hizmet sektöründe yer aldı.

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2022 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,6 saat artarak 45,2 saat olarak gerçekleşti.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2022 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre değişim göstermeyerek yüzde 22,6 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15,6 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 18,8 olarak tahmin edildi.

Paylaşın

Emeklilikte Yaşa Takılanlar Maltepe’den İktidara Seslendi

Prim gün sayısını doldurup, yaşı doldurmayı bekleyen Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT), İstanbul Maltepe Etkinlik Alanı’nda miting düzenledi. Miting alanına gelen on binler, sahneden “Varız, biriz, buradayız” yazılı pankartla birlikte “Çıksın artık bu yasa” diye haykırarak mağduriyetlerinin giderilmesini istedi.

Memleket Partisi lideri Muharrem İnce, Gelecek Partisi ve İYİ Parti temsilcileri, CHP’li vekiller Kani Beko ve Ayan Barut, TİP Milletvekili Ahmet Şık, EMEP İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, EHP’li Sibel Uzun, Türk-İş Bölge Başkanı Adnan Uyar, Tüm Emekliler Sendikası, Birleşik Emekliler Sendikası ve İstanbul İGDAŞ işçileri de dayanışma için alanda yer aldı.

“Vur vur inlesin, Ankara dinlesin”, “EYT’li hesabı sandıkta soracak”, “EYT haktır, çözümü tektir” gibi sloganların atıldığı mitingde sahnedeki konuşmalarda da “Biz hepimiz hakkımızı istiyoruz. ’99 öncesindeki haklarımız neyse onu istiyoruz ve bizden alınanı istiyoruz. Lütuf da sadaka da istemiyoruz. Biz 35 yıllık hakkımızın bedelini istiyoruz” denildi.

Federasyonun Yönetim Kurulu üyeleri İsmail Düşünen, Erhan Öncü, Nuh Erdoğan, Murat Kızmaz, Cafer Yağcı, Arzu Lastikçi, Ayfer Özüpak, Mustafa Avcı ile Genel Başkan Gönül Boran Özüpak sahneye çıkarak EYT’lileri selamladı.

Gönül Boran, “Biz Emeklilikte Yaşa Takılanlar olarak Eylül ayından itibaren yaklaşık 25 tane toplantı yaptık. Bu toplantıları Kültür Merkezleri’nde gerçekleştirdik. Bugün Maltepe Miting Alanı’nda milyonlar olup hakkımızı aramak için toplandık. Biriz, hepimiz buradayız.

Bu birlikteliğin sonucunda da davamızın peşinde olduğumuzu göstermek için bugün tüm Türkiye olarak buradayız. Haber kaynaklarımızdan aldığımız bilgiye göre çok farklı farklı sonuçlar çıkartılabiliyor. Bizler yetkili ağızlardan bir cevap almadığımız sürece hiçbir açıklamaya rivayet etmeyeceğiz. Önümüz seçim arefesi ve seçime kadar bu mağduriyete son verilmesini talep edeceğiz. Bunun umudunu taşıyoruz” diye konuştu.

Paylaşın

TMMOB: Gezi’ye, Emeğimize Ve Mesleğimize Sahip Çıkacağız

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ankara İl Koordinasyon Kurulu (İKK), Ankara’nın Kızılay ilçesindeki Makina Mühendisleri Odası (MMO) Eğitim ve Kültür Merkezi basın açıklaması yaptı.

Gezi Davası’nda ceza alan isimlere destek verilen açıklamada, “Siyasi iktidarın arkadaşlarımız nezdinde cezalandırmak istediği Gezi direnişi olduğu kadar, parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancılarıdır. Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, mesleki bilgisini halktan yanan kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarının mücadelesidir” denildi.

“Hiç kimsenin bu ülkeye, bu halka bu denli kötülük yapmaya, bu denli acı çektirmeye hakkı yok. Ama bilin ki iktidar zorbalığına bugüne kadar hiç boyun eğmedik, bundan sonra da asla boyun eğmeyeceğiz” ifadelerine yer verilen açıklamada, “Siyasi iktidarın üzerini örtmek istediği başarısızlık tablosunun altında büyük bir toplumsal dram yaşanıyor” vurgusu da yapılarak emeğiyle yaşayan yurttaşların yaşam şartlarına değinildi.

Mimar, mühendis ve şehir plancılarının yaşadığı sorunların emeğiyle geçinen tüm kesimlerin yaşadığı sorunların bir parçası olduğu kaydedilen açıklamada, “Mücadelemizi ortaklaştırmak ve büyütmek zorundayız” denildi ve talepler dile getirildi.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından okunan açıklama “Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık dönemde, Gezi’ye, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkacağız” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Gezi direnişi ve bu direnişin parçası olmuş herkes, tarih karşısında ve toplum vicdanında tertemiz ve lekesizdir. Siyasi iktidarın arkadaşlarımız nezdinde cezalandırmak istediği Gezi direnişi olduğu kadar, parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancılarıdır. Siyasi iktidarın cezalandırmak istediği, mesleki bilgisini halktan yanan kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarının mücadelesidir. TMMOB ve bağlı odalarının onurlu mücadele geleneğidir. Buradan iktidara sesleniyoruz, hukuku ve yargı organlarını siyasal çıkarlarınız doğrultusunda kullanmaya çalışmayın. Buradan aynı zamanda yargı organlarına ve yargıçlara sesleniyoruz, kararlarınızı iktidarın ihtiyaçlarına göre değil, hukukun evrensel ilkelerine göre verin.

Hiç kimsenin bu ülkeye, bu halka bu denli kötülük yapmaya, bu denli acı çektirmeye hakkı yok. Ama bilin ki iktidar zorbalığına bugüne kadar hiç boyun eğmedik, bundan sonra da asla boyun eğmeyeceğiz. Gezi direnişini, Gezi Davası’nda ceza alan arkadaşlarımızı, uğruna bedeller ödediğimiz değerlerimizi, kamusal faydayı ve meslektaşlarımızın haklarını savunmaya devam edeceğiz.

‘Yoksulluk ve geçim sıkıntısı halkın yaşam tarzı haline geldi’

Siyasi iktidarın üzerini örtmek istediği başarısızlık tablosunun altında büyük bir toplumsal dram yaşanıyor. Hayat pahalılığı, işsizlik ve yoksulluk toplumun tüm kesimlerini tükenme noktasına getirdi. Alın terinin karşılığını alamadan çalışan milyonlarca emekçi ev kirası, ulaşım masrafları ve faturalar nedeniyle ay sonunu getiremez oldu. Milyonlarca kişi geçimini sağlayabilmek için borç batağına sürüklendi. Yoksulluk ve geçim sıkıntısı halkın yaşam tarzı haline geldi.

Yaşanan bu kriz mühendis, mimar ve şehir plancılarının hayatlarını da çok olumsuz etkiliyor. Başta yeni mezun ve işsiz arkadaşlarımız olmak üzere, kamuda ve özel sektörde her türlü mühendislik, mimarlık ve şehir planlama hizmetlerini yapan meslektaşlarımız giderek daha büyük bir hayat zorluğu ile baş etmeye çalışıyor. Kamuda çeşitli statülerde çalışan meslektaşlarımızın ekonomik ve sosyal koşulları, üstlendikleri sorumluluklara ve almış oldukları eğitime uymayan bir düzeye gerilemiş durumda. Sistematik biçimde daraltılan iş alanlarımız nedeniyle yıllardır kamuda mühendis, mimar ve şehir plancısı ataması yapılmıyor. Kamu hizmetlerinin niteliği düşerken, meslektaşlarımız da özel sektöre itiliyor. Ücretlerimiz enflasyon karşısında giderek eriyor ve yaşam standardımız dibe doğru çekiliyor. Nitelikli bir eğitim alan, köklü üniversitelerden iyi derecelerle mezun olmuş birçok genç meslektaşımız, mesleki, maddi ve sosyal tatminsizlik nedeniyle geleceğini yurt dışında arıyor.

Yaşadığımız sorunlar, ülkemizde emeğiyle geçinen tüm kesimlerin yaşadığı sorunların bir parçasıdır. Bu sorunların sebebi mevcut siyasi iktidar ve onun 20 yıldır uyguladığı ekonomik-sosyal politikalardır. Bu anlayışın meslektaşlarımızın ve ülkemizin yaşadığı sorunlara çözüm bulma şansı kalmamıştır.

Ülkemizin bugün içinde bulunduğu krizden kurtuluşun yolu, bu krizi yaratan nedenlerin tümüyle ters yüz edilmesinden geçmektedir. Tek adam rejimine karşı halk egemenliği anlayışının, neoliberal politikalara karşı kamucu politikaların, toplumsal kutuplaşmaya karşı bir arada yaşamın, baskı ve zorbalığa karşı demokratik hak ve özgürlüklerin savulması ve geliştirilmesi hepimizin ortak ihtiyacıdır. Ülkemizin geleceğini kurtarabilmek, daha iyi koşullarda yaşayabilmek ve çocuklarımızın geleceğini güvenceye alabilmek için mücadelemizi ortaklaştırmak ve büyütmek zorundayız.

‘Acil taleplerimizi bir kez daha dile getiriyoruz’

Bizler, bu ülkenin imarından sanayiine, tarımından enerjisine kadar tüm süreçlerinde yer alan, hayatı yaşanabilir kılan mühendisleri, mimarları, şehir plancıları olarak, acil taleplerimizi bir kez daha dile getiriyoruz:

– Nitelikli işgücümüzün heba olmasına neden olan işsizlik sorunu derhal çözülmelidir.

– Tüm meslektaşlarımıza güvenceli istihdam sağlanmalıdır.

– SGK ile TMMOB arasında ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ‘Asgari Ücret Denetim Protokolü’ ivedilikle yürürlüğe konulmalıdır.

– Kamuda mühendis, mimar ve şehir plancılarının istihdamı artırılmalıdır.

– Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ücretleri ve özlük hakları iyileştirilmelidir, ek göstergeler 4800-6400 aralığına yük- KHK ile haksız ve hukuksuz biçimde kamu görevinden ihraç edilen meslektaşlarımız tüm haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmelidir

– Özelleştirme uygulamalarına son verilmeli, yeniden kamulaştırma yapılmalıdır. Ülkenin yaşanabilir hale gelmesi için tüm alanlarda kamucu politikalar benimsenmelidir.

– Ülkemizin doğal kaynaklarını, ormanlarını, tarım alanlarını ve tarihi mirasını yağmalamayı amaçlayan tüm düzenlemeler geri çekilmelidir.

– Kamusal ve mesleki denetimler toplum güvenliğinin sağlanması açısından zorunludur, serbestleştirme uygulamalarına son verilmelidir.

– Gezi tutsakları bir an önce serbest bırakılmalıdır. Gezi Direnişi nasıl ki bu ülkenin yüz akı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi direnişi davasında yargılanan tüm arkadaşlarımız da bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır.

Bu taleplerimizi hayata geçirmek için mücadeleyi büyüteceğiz. Sesimizi ülkenin her yanında yayacağız. Yaşadığımız tüm baskılara rağmen demokrasiye, özgürlüklere, bağımsızlığa, laikliğe ve toplumculuğa olan bağlılığımızdan taviz vermeyeceğiz. Ülkemizi kasıp kavuran kriz koşullarında meslektaşlarımızın ekonomik, demokratik ve mesleki faydalarının geliştirilmesi için mücadele etmekten de vazgeçmeyeceğiz. Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık dönemde, Gezi’ye, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkacağız.”

Paylaşın

Enflasyon 3 Ayda Asgari Ücretlinin 325 Ekmeğini Yedi

Asgari ücret 1 Ocak 2022’de tarihi bir artışla 2 bin 826 liradan 4 bin 253 TL’ye yükseldi. Bu, yüzde 51 zam demekti. Ancak resmi enflasyonun giderek artması üzerine asgari ücretin alım gücü hızla düştü; düşmeye de devam ediyor. Sene ortasında zam beklentisi doğdu. Resmi veriler asgari ücretin nasıl eridiğini gösteriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Ocak 2022’de 1 aylık asgari ücretle 307 litre motorin alınırken bu miktar Nisan 2022’de 198 litreye düştü. Bu da yüzde 36 erime demek. Peki, gıda ve enerji fiyatları karşısında asgari ücretin alım gücü nasıl düştü?

TÜİK’in güvenilirlik karnesi tartışmalı iken resmi veriler de asgari ücretin alım gücünün enflasyon karşısında nasıl hızla eridiğini ortaya koyuyor. Türkiye’de en temel gıda maddesi ekmekten başlayalım: 1 kg ekmeğin ortalama fiyatı Ocak 2021’de 7,1 TL iken bu fiyat Ocak 2022’de 11,3 liraya; Nisan 2022’de 13,7 TL’ye çıktı. Aylık net asgari ücret 2021’de 2 bin 826 TL iken 2022’de 4 bin 253 liraya yükseldi.

Asgari ücretle alınan ekmek sayısı 3 ayda 325 azaldı

Buna göre Ocak 2021’de 1 aylık asgari ücret ile 397 kg ekmek satın alınırken bu miktar Ocak 2022’de 375 kg’ye; Nisan 2022’de ise 310 kg’ye kadar düştü. Ocak-Nisan 2022 arasını kapsayan son 3 ayda asgari ücretlinin satın alabileceği ekmek miktarı 65 kg azaldı.

Standart ekmek 200 gram olarak hesaplandığında Ocak 2022’de aylık asgari ücretle bin 875 ekmek alınırken bu sayı Nisan 2022’de bin 550 adete düştü. Enflasyonla birlikte 3 ayda asgari ücretli satın alabileceği ekmek miktarı 325 adet azaldı. Bu da 3 ayda yüzde 17 düşüş demek.

Enflasyon 3 ayda 43 kg ayçiçek yağını götürdü

Mutfağın temel ihtiyaçların ayçiçek yağında da benzer bir durum yaşanıyor. Ocak 2021’de 1 kg ayçiçek yağının fiyatı 16,5 TL iken bu fiyat Nisan 2022’de 34,7 TL’ye yükseldi. Ocak 2021’de asgari ücretle 171 kg yağ alınırken bu miktar Nisan 2022’de 123 kg’ye kadar geriledi. Ocak-Nisan arasını kapsayan son 3 ayda ise 1 aylık asgari ücretle alınabilecek ayçiçek yağı miktarı 43 kg azaldı. 3 aydaki bu azalma yüzde 26’ya karşılık geliyor.

Süt ne kadar azaldı?

TÜİK verilerine göre Ekim 2021-Nisan 2022 arasını kapsayan son 6 ayda sütün fiyatı yüzde 50 artış gösterdi. Bu durum asgari ücretle satın alınabilecek süt miktarını da etkiledi. Ocak 2021’de 477 litre süt alınırken bu miktar Aralık 2021’de 315 litreye kadar düştü. Asgari ücrete gelen yüzde 51 zamma rağmen Ocak 2022’de 1 aylık asgari ücretle alınan süt miktarı 437 litre oldu. Asgari ücretteki tarihi artışa rağmen Ocak 2022’de alınan süt miktarı Ocak 2021’den 40 litre eksik oldu. Nisan 2022’de ise asgari ücretle 408 litre süt alınabiliyor. Son 3 ayda düşüş oranı yüzde 7.

Asgari ücretin alacağı et 3 ayda yüzde 28 azaldı

Et fiyatlarındaki artış dikkat çekici. 1 aylık asgari ücret ile Ocak 2021’de 54 kg dana eti alınırken bu miktar Ocak 2022’de 53 kg oldu. Nisan 2022’de ise bu miktar 38 kg’ye kadar geriledi. Aralık 2021’de asgari ücretle alınabilen dana eti miktarı 36 idi. Bu şunu gösteriyor: Asgari ücrete gelen yüzde 51 zamma rağmen 3 ay sonra neredeyse aynı miktarda dana eti satın alınabiliyor.

Domates almak zorlaştı

Akaryakıt, gübre ve ilaca gelen zamlardan dolayı tarımda üretim maliyetlerinin artması sebze fiyatlarında keskin artışa yol açtı. Bunlardan birisi de domates. 1 aylık asgari ücretle Ocak 2021’de 522 kg domates alınırken bu oran Ocak 2022’de 452 kg’ye; Nisan 2022’de ise 230 kg’ye kadar geriledi. Asgari ücretin alabileceği domates miktarı son üç ayda yüzde 49 düştü. Sebze fiyatları mevsime göre değişiyor. Ancak önceki yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında da düşüş ortada. Üstelik 2022 başında asgari ücrette zam yüzde 50’yi aşmıştı. Nisan 2021’de 392 kg domates alınabiliyordu. Bu da 1 sene içinde yüzde 41 düşüş demek.

Asgari ücretle alınabilecek motorin miktarı 3 ayda yüzde 35 azaldı

Asgari ücretin değerinin düşmesi akaryakıtta daha keskin ortaya çıkıyor. Ocak 2022’de 1 aylık asgari ücret ile 310 LT benzin veya 483 LT LPG veya 307 LT motorin alınırken Nisan 2022’de bu miktarlar 221 LT benzin, 371 LT LPG veya 198 LT motorine düştü. Yani aylık maaş ile satın alınabilecek benzin 88 LT; LPG 112 LT ve motorin ise 109 litre azaldı.

Oran olarak bakıldığında ise 1 aylık asgari ücretle satın alınabilecek benzin miktarı son 3 ayda yüzde 28, LPG yüzde 23 ve motorin yüzde 36 azaldı. Hesaplamalar 1 aylık maaş ile sadece bir akaryakıt türünün satın alınmasına dayanıyor.

Asgari ücret karşısında gıda ve enerji fiyatları nasıl seyretti?

Asgari ücretin satın alma gücünün nasıl düştüğünü endeks yöntemi ile de görmek mümkün. Buna göre asgari ücret ve diğer ürünlerinin fiyatı belirli bir tarihte 100’e eşitleniyor. Yine TÜİK verileri üzerinden asgari ücretin yanı sıra gıda ve alkolsüz içecek endeksini, ekmek, ayçiçek yağı, dana eti, doğal gaz, benzin, LPG ve motorin fiyatlarını Ocak 2022’de 100’e eşitliyoruz.

Asgari ücrete zam gelmediği için asgari ücret endeksi Ocak-Nisan arasında hep 100’de kalıyor. Nisan 2022’de gıda fiyat endeksi 129’a yükseldi. Bu şu demek: Ocak 2022’de 100 TL’ye alınan gıda sepeti Nisan 2022’de 129 TL’ye satın alınabilir. Oysa aynı dönemde asgari ücret hala 100 TL.

Nisan 2022’de ekmek fiyat endeksi 121’e, ayçiçek yağı fiyat endeksi 135’e, doğal gaz endeksi 135’e, benzin fiyat endeksi 140’a, LPG endeksi 130’a ve motorin fiyat endeksi 155’e yükseldi. Asgari ücret endeksi ise değişmeyerek 100’de kaldı.

Grafik asgari ücretin Ocak-Nisan 2022 arasında 100 puanda sabit kalırken diğer ürünlerin fiyatlarının nasıl arttığını gösteriyor. Tüm bu hesaplamalar TÜİK’in açıkladığı resmi verilere dayanıyor.

Uzun vadede gıda fiyatları

Alım gücünün değişimine uzun vadede bakmak da mümkün. Aylık asgari ücret ile gıda ve alkolsüz içecekler endeksini bu kez Ocak 2018’de 100’e eşitliyoruz. Nisan 2022’de asgari ücret 264 puana yükselirken gıda fiyat endeksi 338 puana çıkıyor. Bunun anlamı ise şu: Ocak 2018’de 100 lira olan asgari ücret Nisan 2022’de 264 liraya çıkıyor. Ancak Ocak 2018’de 100 liraya alınan gıda sepeti Nisan 2022’de 338 liraya alınabiliyor. Yani, asgari ücret ile aynı miktarda gıda almak mümkün değil.

Asgari ücret bu dönemde bin 613 liradan 4 bin 253 liraya çıkmasına rağmen aynı daha az gıda satın alabiliyor. Ocak 2018-Nisan 2022 arasında asgari ücret yüzde 164 artarken aynı dönemde gıda fiyatları yüzde 238 yükseldi.

Asgari ücretle çalışan oranı en yüksek Türkiye’de

Öte yandan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre Türkiye’de 2020 yılında kayıtlı işçilerin yüzde 42’si asgari ücretle çalışıyor. SGK verilerine göre 2020 yılında Türkiye’de çalışan kayıtlı işçi sayısı 15 milyon 203 bin. Bunların 6 milyon 390 bini ise asgari ücretle çalıştı. Buna göre kayıtlı işçilerin yüzde 42’si asgari ücret alıyor. Asgari ücretin biraz üstünde kazananlar da eklendiğinde işçilerin büyük bir kısmı asgari ücret veya asgari ücrete yakın bir aylık alıyor.

AB Türkiye’nin alım gücünü yenide hesaplayacak

Bu arada, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) Türk lirasının hızla değer kaybetmesi üzerine asgari ücretin satın alma gücüne dair daha önce açıkladığı 2021 yılı Türkiye verilerini sistemden kaldırarak yeniden hesaplama yapmaya karar verdi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

4 Ayda 479 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi (İSİG), 2022 yılının ilk 4 aylık ‘İş Cinayeti Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, ilk 4 ayda 479 işçi hayatını kaybetti. Raporda, Nisan ayı ile birlikte (havanın ısınması, sezonun başlaması) güvencesiz çalışmanın en yoğun olduğu inşaatlarda ve tarımdaki iş cinayetlerinde bir artış olduğu belirtildi.

Raporda, aynı zamanda metal, maden, enerji ve kimya başta olmak üzere sanayi işkollarında da iş cinayetleri oransal olarak arttığına yer verildi. Raporda, “Bu durum geleneksel sendikal merkezlerin çekirdeğini oluşturan işkollarında da güvencesiz çalışma koşullarındaki derinleşmeye (üretim zorlaması, işsizlik baskısı) ve sendikal hareketin giderek etkisizleştiğine işaret ediyor” ifadelerine yer verildi.

Raporda, servis/trafik kazaları nedeniyle de iş cinayetlerinde bir artış olduğu belirtilerek, “Sanayi işkollarında iş cinayetlerinin oransal olarak artışı ile birlikte ezilme, patlama, yanma, elektrik çarpması vb. ölüm nedenlerinde de gözle görülür bir yaygınlaşma mevcut. Bu noktada İstanbul, Kocaeli, İzmir, Manisa, Bursa, Ankara, Tekirdağ, Sakarya, Gaziantep gibi şehirlerde endüstriyel kazalar olarak adlandırılan iş cinayetlerini daha sık görebiliriz” denildi.

Genç işçi ölümlerine de yer verilen raporda, özellikle moto-kurye, metal-inşaat-tekstil işçileri arasında bu ölümlerin yoğun olduğu vurgulandı. Yine tarım ve inşaat alanlarında ise çocuk işçi ölümlerinin yaşandığına dikkat çekildi.

33 kadın işçi hayatını kaybetti

Raporda, ilk 4 ayda 33 kadın işçinin hayatını kaybettiği belirtildi.

Raporda, “Türkiye’de her yıl 100 civarında göçmen-mülteci işçi hayatını kaybediyor. Tabi büyük bir çoğunluğu sigortasız çalışıyor, en az paraya ve en tehlikeli koşullarda. Bu çalışma koşulları birçok göçmen-mülteci ölümünün de hasıraltı edilmesine yol açıyor. Ancak emek hareketinin bazı girişimleri olsa da alana dair çalışmalar çok sınırlı. Siyasal atmosferi de dikkate alınca göçmen-mülteci işçilere dair daha somut adımların atılması elzem” denildi.

Raporda, iş kollarına göre yaşanan ölümler şöyle sıralandı: İnşaat-yol iş kolunda 83 işçi, taşımacılık kolunda 61 işçi, tarım-orman 57 işçi, ticaret-büro 36, metal iş kolunda 35 işçi yaşamını yitirdi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), iş kazalarını iş cinayeti olarak tanımlıyor…

Paylaşın

TÜİK’e Göre, İşsiz Sayısı 3 Milyon 894 Bin Kişi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri Mart 2022 verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, Mart’ta 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı Şubat’a göre 153 bin kişi arttı ve 3 milyon 894 bine yükseldi.

İşsizlik oranı ise 0,4 puanlık artışla yüzde 11,5 seviyesine çıktı. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 10,3 iken kadınlarda yüzde 13,9 olarak tahmin edildi.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı da (geniş tanımlı işsizlik) Mart’ta bir önceki aya göre 0,6 puan artarak yüzde 22,7’ye yükseldi.

İstihdam oranı yüzde 46,5

İstihdam edilenlerin sayısı bu ayda bir önceki aya göre 59 bin kişi azalarak 29 milyon 956 bin kişi oldu. İstihdam oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 46,5 oldu.

Bu oran erkeklerde yüzde 64,4 iken kadınlarda yüzde 29 olarak gerçekleşti.

İşgücüne katılma oranı yüzde 52,6

İşgücü de 96 bin kişi artarak 33 milyon 851 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 52,6 olarak gerçekleşti.

İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,9, kadınlarda yüzde 33,7 oldu.

Genç nüfusta işsizlik yüzde 21,2’de

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,5 puanlık artış ile yüzde 21,2 oldu.

Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 19,1, kadınlarda ise yüzde 25,2 olarak tahmin edildi.

Haftalık ortalama çalışma süresi 44,9 saat

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi de Mart’ta bir önceki aya göre 0,5 saat azalarak 44,9 saat olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Açlık Sınırı 5 Bin 323 TL’ye Yükseldi

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Nisan ayı açlık-yoksulluk sınırı raporunu yayımladı. Buna göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 5 bin 323 TL olarak belirlendi. Bu sınır mart ayında 4 bin 928 TL idi.

Bekar bir çalışanın ise aylık yaşam maliyeti 6 bin 965 TL olarak öne çıkarken, yoksulluk sınırı ise 17 bin 340 TL oldu.

Söz konusu raporu her ay güncelleyen Türk-İş, Nisan ayı raporunda “Mutfak enflasyonundaki artış aylık yüzde 8,02, son 12 aylık enflasyon ise yüzde 85,02” ifadelerine yer verdi.

Raporda, market ve semt pazarlarında toplu alışverişin azaldığı, alışverişlerin de artık daha az ve sık bir biçimde yapıldığı belirtildi.

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) martın son haftasında sanayicilere sattığı buğdayda yüzde 22 oranında zam yaptığı hatırlatılırken, bunun önümüzdeki günlerde tüketici fiyatlarına da yansıyabileceği uyarısında bulunuldu.

Dişi sığır sayısının azalması ve yüksek maliyetlerin üzerine bir de turizm sezonundaki talep artışı eklendiğinde, çözümleri bulunmazsa dana kuşbaşının yaz aylarında 175 TL’yi geçmesi öngörülüyor.

Maliyetler artacak

Elektrik fiyatlarına yapılan yüksek zamlardan dolayı daha az sulama yapılan yerlerde sınırlı gübre kullanımının da ilave olumsuz etkisiyle verim kaybı olacak.

Zamlar öncesindeki gibi gübreleme ve sulamaya devam edilen yerlerde ise maliyetler artacak. Bu çıkmazın doğal sonucu olarak, yaz aylarında gıda fiyatlarında eğer olursa önceki yıllara kıyasla çok sınırlı bir gerileme olacağı şimdiden öne sürülebilir.

Paylaşın

Asgari Ücret 3 Bin 229 Liraya Geriledi!

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 69,97’ye yükseldi. Enflasyondaki nisan ayındaki artış ise yüzde 7,25 oldu. Tüketici Fiyat Endeksi’nde (TÜFE) bir önceki yılın Aralık ayına göre %31,71, bir önceki yılın aynı ayına göre %69,97 ve on iki aylık ortalamalara göre %34,46 artış gerçekleşti.

Artan enflasyon ile birlikte yurttaşların alım gücü düşerken yüzde 50,54 artış işe asgari ücret brüt 5 bin 4 lira, net 4 bin 253 lira 40 kuruş oldu. Asgari ücret mart ayı enflasyon rakamının yüzde 61,14 olması ile kısa sürede eridi.

Zam sağanağı ve hayat pahalılığına TÜİK’in resmi enflasyon hesabı bile dayanamadı. İlk 4 ayda TÜFE yüzde 31,71 artarak yıl başında memur ve emekliye enflasyon farkı ve ek zamla birlikte verilen tüm zamların üzerine çıktı.

Fark ödemeleri yapılacak

Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine göre; memur ve memur emeklilerine yılbaşında yüzde 5’i toplu sözleşme yüzde 2,5’i ek zam olmak üzere toplam yüzde 7,5 zam yapılmıştı. Ancak 4 ayın sonunda enflasyon yüzde 31,71’e çıktı. Memur ve emeklinin hükümetten yüzde 24,21 oranında enflasyon farkı alacağı oluştu. Ancak oluşan farklar temmuz ayına kadar ödenmeyecek. Yeni yıla 5 bin 972 lira maaşla giren en düşük dereceli memurun alım gücü 4 bin 534 liraya düştü, memur bin 438 lira kaybetti. Aynı dönemde öğretmen bin 603 lira, profesör 3 bin 570 lira, hemşire bin 796 lira alım gücü kaybına uğradı. 4 ayda en düşük memur emeklisinin aylığında 991 lira erime yaşandı.

Günden güne eriyor

Yıl başında yüzde 50,5 zamla net 4 bin 253 liraya çıkarılan asgari ücretin bugünkü alım gücü yüzde 31,71’lik TÜİK enflasyonuyla 3 bin 229 liraya geriledi. Asgari ücretteki 3 aylık erime bin 24 liraya ulaştı. ENAG’ın hesapladığı enflasyona göre ise asgari ücretin alım gücü 4 ayın sonunda 2 bin 871 liraya düşerek yılbaşındaki seviyesine yaklaştı. Asgari ücretlinin maaşından bin 382 lira gitti.

Zamma kadar enflasyon altında ezilmeye devam

4 ayda yüzde 31,71’e ulaşan enflasyon, yılbaşında reel zam verilmeden sadece geçmiş enflasyon kaybı telafi edilen işçi, esnaf ve çiftçi emeklilerini daha da zora soktu. Yılbaşında 2 bin 500 liraya yükseltilen en düşük işçi, çiftçi ve esnaf emeklisi aylığı 602 lira eriyerek bin 898 liraya düştü. Bu emekliler temmuz ayına kadar enflasyon kaybı yaşamaya devam edecek, ancak telefi zammını 2 ay sonra alabilecekler.

ENAG’a göre yüzde 40,44 kayıp var

Enflasyonu gerçeğe daha yakın hesaplayan Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre ise tüketici fiyatları 4 ayda yüzde 48,16 arttı. Bu hesaba göre memur ve emeklinin enflasyon yüzünden uğradığı kayıp ve 4 aylık fark alacağı yüzde 40,66 oldu. Hesaba göre memur bin 941 lira, memur emeklisi bin 338 lira, en düşük işçi emeklisi aylığı da 813 lira eridi.

Paylaşın