DİSK-AR: İşsiz Sayısı 8,5 Milyona Yükseldi

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) bugün açıkladığı işsizlik verilerine ilişkin bir rapor yayımladı.

TÜİK’in verilerinin genişletilmiş hali olan rapora göre Türkiye’de geniş tanımlı işsiz sayısı 8,5 milyon kişiye yükseldi. Ayrıca geniş tanımlı işsizlik son bir yılda 781 bin kişi arttı. Geniş ve dar tanımlı işsizlik arasındaki puan farkı da 12,4’e çıktı.

Öte yandan İŞKUR’a göre işsiz sayısı son bir yılda 542 bin artarken TÜİK’e göre 307 bin azaldı. İŞKUR’un Temmuz 2021 ile Temmuz 2022 arasında son 1 yıllık dönemde kayıtlı işsiz sayısı 2 milyon 995 binden 3 milyon 538 bine yükseldi, kayıtlı işsiz sayısında yaklaşık yüzde 18,1’lik bir artış gerçekleşti.

Kadın istihdamı azalıyor

İŞKUR’a işsizlik kaydı yaptıranların 301 binini kadınlar, 241 bini ise erkekler oluştu. TÜİK’e göre ise son 1 yılda kadın işsizliği 40 bin, erkek işsizliği ise 267 bin azaldı.

DİSK-AR raporda bununla ilgili “İŞKUR’un kayıtlı işsiz sayıları kayıtlara, TÜİK’in işsizlik verileri ise ankete dayalı olarak hesaplanıyor. İki kurumun metodolojileri farklı da olsa İŞKUR tarafından aylık istatistik bültenlerinde açıklanan kayıtlı işsiz sayıları işsizliği anlamamız açısından önemli göstergedir. Olağan seyirde İŞKUR’un kayıtlı işsiz sayılarının TÜİK’in işsiz sayılarına yansıması beklenir. Ancak uzun bir süredir iki kurumun işsiz sayıları arasındaki farklar birbirinden zıt bir eğilim izlemektedir” dedi.

DİSK-AR “İŞKUR ile TÜİK arasındaki sayılardaki uyumsuzluğun sorunlu olduğunu düşünüyoruz” yorumu yaptı.

Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 29,9

DİSK-AR ayrıca TÜİK veririne göre işsizlik türlerinin en yüksek olduğu kategorinin yüzde 29,9 ile geniş tanımlı kadın işsizliği olduğunu aktardı. İkinci yüksek işsizlik kategorisi ise genç kadınları gösterdi.

“Temmuz 2022’de genç kadın (15-24) işsizliği 24,7’dir. Bilindiği gibi salgın döneminde diğer işsizlik kategorilerine göre kadın işsizlik türleri genele göre çok daha yüksek gerçekleşti ve bu eğilim devam ediyor.” dedi.

DİSK-AR işsizlikle mücadelede şu önerileri sıraladı:

  • Haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
  • İş Yasasının 25/II. Maddesi (Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller) yeniden düzenlenmeli ve keyfi işten çıkarmalar sona ermelidir.
  • İşsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları ve ödenek miktarı iyileştirilmelidir.
  • İşsizlik Sigortası Fonu’nun amaç dışı kullanımına son verilmelidir. Fon’dan işverenlere dönük teşvik ve destekler sona erdirilmelidir.
  • Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
  • İşbaşında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir.
  • Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır.
  • Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.
Paylaşın

TÜİK’e Göre İşsizlik Yüzde 10,1

Temmuz ayında 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz kişi sayısı bir önceki aya göre 113 bin kişi azaldı ve 3 milyon 445 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puanlık azalış ile yüzde 10,1 seviyesinde gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Temmuz’a ilişkin işgücü istatistiklerinin yayımladı.

Yayımlanan verilere göre Temmuz’da 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz kişi sayısı bir önceki aya göre 113 bin kişi azaldı ve 3 milyon 445 bin kişi oldu.

İşsizlik oranı ise 0,3 puanlık azalış ile yüzde 10,1 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,6 iken kadınlarda yüzde 13,1 olarak tahmin edildi.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü (geniş tanımlı işsizlik) oranı da Temmuz’da bir önceki aya göre 2 puan artarak yüzde 22,5 oldu.

Yalnızca 3 kadından biri istihdam ediliyor

İstihdam edilenlerin sayısı Temmuz’da bir önceki aya göre 148 bin kişi azaldı ve 30 milyon 608 bin kişiye düştü. İstihdam oranı 0,3 puanlık azalış ile yüzde 47,3 oldu.

Bu oran erkeklerde yüzde 64,6 iken kadınlarda yüzde 30,3 olarak gerçekleşti.

İşgücü de, Temmuz’da bir önceki aya göre 262 bin kişi azalarak 34 milyon 52 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,5 puanlık azalış ile yüzde 52,6 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 70,7, kadınlarda ise yüzde 34,9 oldu.

Genç nüfusta işsizlik

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,8 puanlık azalış ile yüzde 19,1 oldu.

Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 16,2, kadınlarda ise yüzde 24,7 olarak tahmin edildi.

Haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,1 saat

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi Temmuz’da bir önceki aya göre 1,2 saat azalarak 43,1 saat olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Asgari Ücret Yılbaşında Ne Kadar Olacak? Üç Formül Ortaya Çıktı

Milyonlarca vatandaşın geliri her yıl Ocak ve Temmuz aylarında değişiyor. Emekliler ve memurlar her yıl Ocak ve Temmuz aylarında 6 aylık enflasyona göre maaş artışı alıyor.

SSK ve Bağ-Kur emeklileri bir önceki 6 aylık enflasyon oranı kadar enflasyon artışı alırken memurlar ve memur emeklileri toplu sözleşme artışına ilaveten enflasyon farkı da alıyor.

Ocak ve Temmuz aylarında bu artışlara ilaveten memur emeklilerine yüzde 2,5 oranında ilave bir zam yapılmış SSK ve Bağ-Kur emeklileri için de taban maaş önce 2.500 TL’ye sonra da 3.500 TL’ye çıkartılmıştı.

Asgari ücret temmuz zammı ile arttı

İşçiler için belirlenen asgari ücret ise her yıl Aralık ayında belirleniyor ve Ocak ayından itibaren de uygulanıyor. Ancak 2022 yılında bir değişiklik yapılarak asgari ücret Temmuz ayında ilave bir artış ile yükseltildi. Böylece 4.253 lira olan net asgari ücret Temmuz ayında yüzde 30 artışla 5.500 liraya çıkartıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dünkü kabine toplantısı sonrasında Asgari ücret, memur maaşı ve emekli aylıklarında artış yapılacağını ve vatandaşı destekleyecek düzenlemelerin devam edeceğini duyurdu.

Enflasyon ayarı yapılıyor

Bugüne kadar yapılan asgari ücret artışlarına bakıldığında bir önceki yılın enflasyon oranının üzerinde artış yapıldığı görülüyor. 10 yıllık rakamlar incelendiğinde hemen hemen her yıl asgari ücret artışının enflasyonun 3 ila 5 puan üzerinde yapıldığı ortaya çıkıyor.

Son olarak yapılan artış ise verginin de kaldırılmasıyla yüzde 51’i bulmuş ve enflasyonun çok daha üzerine çıkmıştı.

Asgari ücret 2023 ne kadar kaç TL olacak

  • Formül 1: Bu yılda yine enflasyonun üzerinde bir artış olması bekleniyor. Buna göre eğer yıllık enflasyon baz alınırsa Orta Vadeli Programa göre yüzde 65 hedefine göre yeni asgari ücret, yıllık olarak 4.253 liradan bakıldığında 7 bin 17 liraya ulaşacak.
  • Formül 2: Yine Temmuz’daki rakam dikkate alınır ancak bu kez 6 aylık enflasyon baz alınırsa yani temmuz artışı olan yüzde 30’un üzerine yıllık enflasyon tamamlanırsa bu kez rakam 7 bin 425 lirayı görecek.
  • Formül 3: Ancak yüzde 65 hedefi üzerinden 6 aylık enflasyon kadar artış yapılması düşünülürse bu kez rakam 6 bin 600 lira civarında olabilecek.

Ancak burada geçmiş yıllarda olduğu gibi yıllık enflasyonun baz alınması ve hatta bunun üzerinde bir artış yapılması daha kuvvetli bir ihtimal olarak görülüyor. Bu durumda net asgari ücret 7.500 liranın üzerine çıkabilecek.

Memur ve emekliye ek artış

Memurlar ve emekliler ise son iki zam döneminde enflasyonun dışında ek artışlar da aldılar. Bu yıl Ocak ayında da benzer bir artışın olmasını bekliyoruz. Buna göre SSK ve Bağ-kur emeklileri için enflasyon artışının yanında bir de taban maaş zammı gelecek.

Sabah’tan Faruk Erdem’in haberine göre Ocak’ta 2500 TL’ye çıkartılan taban maaş Temmuz’da 3.500 TL olmuştu. Yeni yılla birlikte taban maaşında artırılması ve en düşük emekli maaşının asgari ücrete yaklaştırılması söz konusu olacak.

Ayrıca memur ve memur emeklilerinin yüzde 8 olan toplu sözleşme artışının da ilave puanla yükseltilmesi bekleniyor.

İşte beklentilere göre hesaplanan asgari ücret tabloları:

Mevcut asgari ücret hesabı

  • Brüt asgari ücret 6.471
  • SGK primi % 14 905,94
  • İşsizlik primi % 1 64,71
  • Net asgari ücret 5.500,35

2022 ocak ayı asgari ücret hesabı

  • Brüt asgari ücret 5.004
  • SGK Primi %14 700,56
  • İşsizlik primi %1 50,04
  • Net asgari ücret 4.253,40

Enflasyon artışıyla yeni asgari ücret hesabı

  • Brüt asgari ücret 8.256,60
  • SGK primi % 14 1.155,93
  • İşsizlik primi % 1 82,56
  • Net asgari ücret 7.018,10

Yıllık enflasyona tamamlanırsa asgari ücret hesabı

  • Brüt asgari ücret 8.735,85
  • SGK primi % 14 1.223,10
  • İşsizlik primi 87.36
  • Net asgari ücret 7.425,40

Net 7500 TL olursa asgari ücret hesabı

  • Brüt asgari ücret: 8.824,35
  • SGK primi % 14: 1.235,41
  • İşsizlik primi: 88,24
  • Net asgari ücret: 7.500,69

Net 8000 TL olursa asgari ücret hesabı

  • Brüt asgari ücret: 9.412,52
  • SGK primi % 14: 1.317,75
  • İşsizlik primi: 94,12
  • Net asgari ücret: 8.000,64
Paylaşın

Memura Emekliye ‘Seçim Zammı’ Göründü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temmuzdaki maaş zamlarının ardından “Bu bir ara artıştır, asıl tespiti inşallah yılbaşında gerçekleştireceğiz” diyerek işaret ettiği seçim zamları netleşmeye başladı.

AK Parti iktidarı, Orta Vadeli Program’da (OVP) 2023 TÜFE tahminini yüzde 24.9’da tutmasına rağmen 2023 yılı memur maaş ödeneğini yüzde 53.6 oranında artırma kararı aldı.

Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine göre Ödeneklerdeki bu büyük artış, memur ve memur emeklilerine, toplu sözleşme zammı ve enflasyon farkının yanı sıra, yılbaşında bir de seçim zammı yapılacağı anlamına geliyor.

İlave seçim zammıyla birlikte yılbaşı zammının yaklaşık yüzde 8+5’lerden yukarı çıkarak yüzde 35’i aşacağı tahmin ediliyor. Memur-Sen’le imzalanan toplu sözleşme gereği memur ve memur emeklilerinin maaş ve aylıklarına 2023’ün Ocak ayında yüzde 8, temmuz ayında da yüzde 6 zam yapılacak.

Yılbaşı zammı yüzde 14

En son temmuzdan bu yana geçen 2 ayda TÜFE yüzde 3.86 arttı. Yılın sonuna kadar olan 4 aylık dönemde enflasyonun aynı şekilde seyretmesi halinde TÜFE ikinci 6 ayın sonunda yaklaşık yüzde 12-13 civarında kalacak. 2022 Temmuz zammı yüzde 7 olduğu için 2023 Ocak’ta yüzde 5 ile 6 civarında da enflasyon farkı ödenecek.

Böylece, memur ve emeklinin yılbaşında alacağı toplam zam yaklaşık yüzde 13-14 olacak. Ancak iktidarın, yüzde 53.6 artırdığı maaş ödeneğinin büyük kısmını yılbaşında kullanarak seçim öncesi zam oranını en az yüzde 30-35’lere çıkarabileceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Milli Eğitim Bakanlığı’nda 32 Bin İşçi Yılda İki Ay İşsiz

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in cevaplaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde bağlı kurumlarda 10 ay çalıştırılıp iki ay işsiz kalan geçidi işçilerin yaşadığı mağduriyete dikkat çekti.

Gürer, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda bu durumda çalışan 32 bin işçi olduğunu belirterek işçilerin sürekli işçi kadrosuna geçmek için taleplerini Bakanlığa yansıttıklarını aktardı.

Gürer, MEB’deki daimi işçilerin düzenleme yapılarak sürekli işçi kadrolarına geçirilmeleri yönünde çalışma yapılıp yapılmadığını sordu. Gürer, şu sorularının yanıtlanmasını istedi:

“10 ay çalıştırılıp iki ay işsiz bırakılanların 12 ay çalışması adına bir çalışma başlatılmış mıdır? Bu işçiler neden iki ay işsiz bırakılmaktadır? Bu sürede okulların hizmetli ve güvenlik ihtiyaçları nasıl karşılanmaktadır?”

Bakan Özer mevzuatı anlattı

Gürer’in önergesine yanıt veren Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer şöyle demekle yetindi:

“Bakanlığımız emrinde çalışan geçici işçilerin yıllık çalışma süreleri, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24’üncü Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar ile 5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna uygun olarak belirlenmiştir.”

Bakan Mahmut Özer, 2021 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün 8’inci maddesinde, “Kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan geçici işçiler kanuni düzenleme yapılarak daimi işçi kadrolarına geçirilmesi yönünde gerekli yasal düzenleme çalışmaları başlatılacaktır. ”hükmünün yer aldığına dikkat çekti.

“Daimi işçi kadrosuna alınmalılar”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 696 sayılı KHK ile binlerce işçinin mağdur olduğunu, kararname ile MEB’de çalışan 32 bin işçinin daimi işçi kadrosuna alınması gerektiğini belirtti.  Ayrıca 10 ay çalıştırılıp 2 ay işsiz bırakılmaları sonucu işçilerin ciddi mağdur edildiğini ifade etti.

Güvenlik ve hizmetli olarak çalışanların sürekli işçi kadrosuna alınması ve işsiz kalan çalışanların yaşadığı sorun ve sıkıntılardan arındırılmasını istedi. Bakanın sorunu mevzuat ile geçiştirdiğini, konunun kanun ya da kararname ile çalışanlar lehine bir an önce düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

(KaynAK: Bianet)

Paylaşın

DİSK: İşçilerin Büyümeden Aldığı Pay Son 20 Yılın Dibinde

TÜİK’in açıkladığı büyüme rakamları sonrası Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) “Gelir dağılımında büyük bozulma! Emeğin payı son 20 yılın dibinde” başlıklı bir rapor yayımladı.

Haber Merkezi / Emeğin kaybettiği sermayenin kazandığı vurgulanan raporda öne çıkan başlıklar şöyle:

  • 2020 2. çeyrekte emeğin payı yüzde 36,8 iken 2022 2. çeyrekte yüzde 25,4’e düştü.
  • Sermaye payı 2020-2022 arasında yüzde 42,8’den yüzde 54’e çıktı.
  • 2022 2. çeyrekte cari fiyatlarla sermaye gelirleri yüzde 134,7 büyürken emeğin geliri yüzde 66,4 arttı.
  • Sermaye ortalama büyümeden daha hızlı büyürken, emek ortalama büyümenin çok altında kaldı.
  • Sermaye gelirleri 2 yılda emeğin 2 katı kadar arttı.
  • 2 yıl içinde emeğin pastadaki payı 11,6 puan azaldı.
  • Covid-19, yüksek enflasyon ve ekonomik kriz bölüşüm ilişkilerini kötüleştirdi.

İşgücü ödemeleri DİSK-AR hesaplamasında GSYH içinde emeğin payı olarak, net işletme artığı ise sermayenin payı olarak ifade ediliyor.

TÜİK: Ekonomi yüzde 7,6 büyüdü

TÜİK verilerine göre Türkiye ekonomisi 2. Çeyrekte yüzde 7,6 büyüdü. Ekonomistler yüzde 7,5 büyüme bekliyordu. İlk çeyrekte büyüme yüzde 7,3 olmuştu.

Büyümeye hanehalkı harcamaları 13,6 puan katkı verirken, net ihracatın katkısı 2,7 puan, yatırım harcamalarının katkısı ise 1,2 puan oldu.

İkinci çeyrekte finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 26,6, hizmet faaliyetleri yüzde 18,1, sanayi yüzde 7,8; artarken, inşaat sektörü yüzde 10,9 azaldı.

Paylaşın

Bakanlığa Yürümek İsteyen Öğretmenlere Polisten Sert Müdahale

Ankara’da biraraya gelen Özel Sektör Öğretmenleri, taban maaş ve özlük hakları için Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Eğitim ve Kültür Merkezi’nde toplandı. Bakanlığa yürümek isteyen öğretmenler gözaltına alındı.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Sekreteri Hüseyin Aksoy, üye sayılarının 4 bine dayandığını, faaliyet gösterdikleri il sayısının 60’ın üzerinde olduğunu söyledi.

Gazete Duvar’dan Nur Kaplan’ın haberine göre, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın köklü eğitim mücadelesinde yeni bir filiz olduğunu söyleyen Aksoy, şöyle devam etti:

“Bizler yola çıkarken ilk olarak öğretmeniz dedik. Biz kurumlarda eksik, atanamamış, yetersiz yaftası aldık. Bizim mücadelemiz bunu değiştirmekle başladı. Bakanlık özel kurumlarda kaç eğitimcinin çalıştığından bihaber. Bir dershanede öğretmenin 60 saat derse girdiğinden bihaber. Bakanlık ücretli öğretmenlerinin neye maruz kaldığından, kaç parayla çalıştığından bihaber.”

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Örgütlenme Sekreteri Ozan Fındık, bugüne kadar gerçekleştirdikleri kazanımları anlattı. Fındık, şöyle dedi:

“Hepimiz çalıştığımız kurumlarda çeşitli sorunlar yaşadık. Sendikamız yoktu. Patron baskısı ve sömürüye karşı dağınıktık. Bu çaresizlik ve yalnızlık duygusu bu sendikayı kurmamıza neden oldu. Bu yozlaşmış sistemin içinde öğretmenler eziliyor. Pratik, fiili ve meşru mücadele hattı yaratmak zorundayız. Biz efendi istemiyoruz ama efendi de olmak istemiyoruz. Biz ancak çocuklarımızın önünde eğiliriz.”

Özel sektör öğretmenleri TMMOB’da yaptığı açıklamanın ardından Milli Eğitim Bakanlığı’na yürümek istedi.

TMMOB Eğitim ve Kültür Merkezi’nin önünde konuşlanan polis öğretmenlerin yürümesini engelledi. Öğretmenler sloganlar eşliğinde polisin tutumuna tepki gösterdi. Öğretmenlerin yürümek için yola çıktığı sırada polis biber gazıyla saldırdı.

Polis, iki avukat ve dört özel sektör öğretmenini gözaltına aldı.

Paylaşın

Açlık Sınırı 6 Bin 889, Yoksulluk Sınırı 22 Bin 442 Lira

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Türk-İş) çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptığı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması”nın Ağustos 2022 sonuçları açıklandı.

Araştırmaya göre, bu ay 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden “açlık sınırı” 6 bin 889 lira oldu.

Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen “yoksulluk sınırı” ise 22 bin 442 lira olarak hesaplandı. Bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” aylık 8 bin 999 lira olarak belirlendi.

Ankara’da yaşayan 4 kişilik ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı, bir önceki aya göre yüzde 0,73 artarken, son 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 119,11 oldu.

Ağustos ayında süt ve yoğurt fiyatları arttı, peynir fiyatı geriledi. Aylık tabanda dana eti yüzde 6, yumurta yüzde 7 zamlandı. Kuzu etinin fiyatı yüzde 10, balık eti yüzde 12, tavuk eti yüzde 5 azaldı.

Nohut, kuru fasulye ve kırmızı mercimeğin fiyatları geriledi, yeşil mercimek zamlandı. Yağlı tohumlarda fiyat artışı ortalama yüzde 7 olarak tespit edildi.

Bu ay Ankara’da tahıl ürünlerinin tamamının fiyatı arttı. Makarnanın fiyatında bir önceki aya göre yüzde 10’luk artış yaşandı. Pirinç, bulgur, un ve irmik fiyatları da yükseldi, ekmek fiyatı aynı kaldı.

Semt pazarlarında maydanoz, kıvırcık gibi yeşilliklerin fiyatı yükseldi. Pazı, ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzelerin fiyatları ile patates ve kuru soğanın fiyatı aynı kaldı. Domates, biber, salatalık, turp fiyatları düştü, şeftali, kayısı gibi çekirdekli meyvelerin ortalama fiyatı azaldı.

Ayçiçeği yağı ve zeytinyağının fiyatı artarken margarin ve tereyağının fiyatı geriledi, yeşil ve siyah zeytinin fiyatı düştü. Tuzun fiyatı sabit kaldı. Çay yüzde 6, ıhlamur yüzde 32 zamlandı. Şeker, bal, reçel, pekmez ürünlerinin fiyatları da arttı. Salça, yüzde 40 ile bu ay fiyatı en çok artan ürün oldu.

Paylaşın

Dokuz Yılda En Az 556 Çocuk Çalışırken Hayatını Kaybetti!

İstanbul Silivri’de bir sitenin inşaatında çalıştığı belirtilen 15 yaşındaki Ali Koç, 6’ncı kattan düşerek hayatını kaybetti. Olay önceki gün Yeni Mahalle Varnalı Caddesi’nde bulunan inşaatta meydana geldi. 15 yaşındaki Ali Koç belirlenemeyen nedenle 6’ncı kattan aşağı düştü.

Haber verilmesi üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırılan Ali Koç, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Koç’un cansız bedeni, otopsi için Adli Tıp Kurumuna götürüldü.

Silivri İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından mühendis Mustafa A., 18 yaşından küçük çocuğu çalıştırmaktan dolayı gözaltına alındı. Mustafa A. emniyetteki işlemlerinin ardından Silivri Adliyesi’ne sevk edildi. Öte yandan inşaat firmasının sorumluları ile belediye görevlilerinin de aralarında bulunduğu bazı kişilerin Silivri Emniyet Müdürlüğü’nde ifadelerine başvurulduğu öğrenildi.

silivirininsesi.com’da yer alan habere göre ise Varnalı Konutları’nın projesi olan inşaat SİYTAŞ ve Saral İnşaat tarafından yapılıyordu.

İşyeri yönetiminin bilgisi var

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı Ertuğrul Bilir, BirGün’den Asena Tunca‘ya yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Bu iki boyutlu bir sorun. İlki çocukların çalışmak zorunda kalması. Türkiye halen çok sayıda çocuk işçinin çalıştığı ve çocukların çalışmak zorunda kaldığı bir ülke. Sömürge kültürü ve gelir dağılımındaki eşitsizlik çocukları bu duruma getiriyor. Özellikle yoksul ve kırılgan kesimlerdeki çocuklar bu zorunlulukla sıkça karşı karşıya kalıyor. İkinci boyut ise bu çocukların çalıştırılabiliyor olması. İnşaat sektöründe herkes sahaya giremez. Bu son örnekte görünen o ki işyeri yönetiminin bilgisi var ve çocuk işçi çalıştırıyor.”

İş cinayetinin ardından mühendisin gözaltına alındığını aktaran Bilir, “Mühendis aynı zamanda inşaatın müteahhidi veya yönetiminden biri değilse temel kararları mühendis veremez. Esas sorumlu işverendir. Çocuk iş cinayetlerinin de ötesinde yüksekten düşerek yaşamını yitirme hayli yaygın. Sermaye sahipleri olanakları kullanmıyor. İşveren işçiyi kendi dikkatine teslim ediyor. Her gün en az 5-6 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. Patronlar önlem almıyor, işçileri kaderine terk ediyor. Bundan kurtulmak her düzeyden emekçinin örgütlenmesi ile olacaktır” diye konuştu.

Avrupa’nın en kötüsüyüz

DİSK Dev Yapı İş Denetim Kurulu Üyesi Haydar Baran “Çocuk işçi çalıştırmada Avrupa’da en kötü durumda olan ülke konumundayız. Dünyada ise ilk 10’dayız. Çocuk işçilik oldukça yaygın. Kayıtlı ve kayıt dışı çalışan çocuk işçi sayısı çok fazla. Kayıtlı olmayanlar zaten işyerinde hayalet konumunda. Avrupa’da en fazla iş kazası yaşanan ülke Türkiye” dedi.

“İş cinayetlerinde çalışma koşulları, kayıt dışı çalışma, kar hırsıyla işçinin can güvenliğinin görmezden gelinmesinin yanında en büyük etki sahibi denetim yapmayan devlet organlarıdır” vurgusu yapan Baran, “Sigortasız işçi Türkiye’nin büyük bir sorunu. En yaygın görüldüğü alan ise inşaat. İnşaatlarda sigortalı işçi çok az” diye kaydetti.

Baran, “Kalıp, beton atma, çivi sökme gibi işlemler dahil hepsini çocuklar da yapıyor. Patronun umurunda değil. Çocuk işçi patronun gözünde ucuz işçidir. Asgari ücretin altında, prim derdi olmadan emeği sömürüyorlar” ifadelerini kullandı.

Sermaye ve patron korunuyor

“Emek korunmuyor, sermaye ve patron korunuyor. Bizim devlet yetkililerimiz ucuz işçi çalıştırmakla övünebiliyor. Bu zihniyet değişmedikçe iş cinayetleri değişmez” diyen Baran, “çocuk işçilik hem insani hem ahlaki olarak yasaklanmalıdır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu konuyu çok özel bir çalışmayla gündeme almalıdır. Çocuk işçi çalıştıran patronlara yüklü miktarda yaptırım uygulanmalı. Sorumlu yönetenlerdir” diye kaydetti.

Baran, “Sendikal mücadele mutlaka verilmelidir. Emeğin korunması sağlanmalıdır. Çocuk işçiliği önlemek ve insani koşulları elde etmek için örgütlenmek ve özel bir çabayla mücadele etmek gerekir” dedi.

9 yılda 556 çocuk

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayınladığı 2019 yılı raporuna göre, 5-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 720 bin. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) 2021 yılı raporuna göre iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuk sayısı 62 iken, 2022 yılı ilk 7 ayda iş cinayeti sonucu hayatını kaybeden çocuk sayısı 39. İSİG Meclisinin verilerine göre son dokuz yılda en az 556, AKP’li yıllarda en az 811 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. İSİG Meclisinin son 9 yılda iş cinayetlerinin iş kollarına göre dağılımına göre tam 57 çocuk inşaat, yol, iş sektöründe çalışırken yaşamını yitirdi.

Paylaşın

Sağlık Örgütleri Ankara’da Toplandı: Beş Acil Talep

Sağlık örgütleri, Sağlık Bakanı’nın “Beyaz Reform” adı altında duyurduğu düzenlemeleri değerlendirmek, çalışma koşullarının ve sağlık hizmetinin iyileştirilmesine dönük taleplerinin takipçisi olmak amacıyla Türk Tabipleri Birliği’nde (TTB) bir araya geldi.

Haber Merkezi / Toplantıda ilk olarak Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği ile Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği değerlendirildi. Yapılan konuşmalarda performans sisteminin aynı tarzda sürmesinin çalışma koşullarını ağırlaştırma ve sağlıkta şiddeti tırmandırma sonuçlarını doğurabileceği, yanı sıra disiplin ceza sayısının artabileceği belirtildi. Hukuki sürecin de ele alındığı toplantıda 5 acil talep belirlendi.

Taleplerin sıralandığı açıklama şöyle:

“1. Etkili Bir Sağlıkta Şiddet Yasası

Daha önce çıkarılan sağlıkta şiddet yasaları, sağlıkta şiddeti bitirmekte etkili olmaktan çok uzaktır. Etkili bir “Sağlıkta Şiddete Yönelik Yasa Teklifi”, Meclis açılır açılmaz, öncelikli olarak gündeme alınmalı ve yasalaşmalıdır.

“Beyaz Reform” adı altında yayımlanan son iki ödeme düzenlemesi (Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik), sağlıkta şiddeti azaltması bir yana sağlıkta şiddeti “teşvik” edecek düzenlemeler içermektedir. Sağlıkta şiddetin çözümü için her alanda,  bütünlüklü bir yaklaşım gerekmektedir.

2. Güvenli ve Sağlıklı Çalışma Koşulları

Daha iyi bir sağlık hizmeti verebilmemiz için;

Tüm hekimler ve sağlık çalışanlarının çalışma ortamları, çalışma süreleri ve iş yükleri; bilimsel veriler ışığında ilgili emek-meslek örgütlerinin de katılımı ve denetimiyle sağlanmalıdır.

Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmelidir. Sağlık hizmetleri; hekimin ve toplumun hak ettiği şekilde; bilim ve evrensel değerler çerçevesinde sunulmalıdır.

Sağlık kurumlarında idarenin çalışanı denetlediği tek taraflı denetim mekanizması ortadan kaldırılmalı, çalışanların ve temsilcilerinin de olduğu kolektif denetleyecekleri bir sistem oluşturulmalıdır.

Çalışanlar üzerindeki disiplin soruşturmaları, görevlendirme vb. ile oluşturulan baskı kalkmalı, nitelikli çalışma koşulları ile nitelikli sağlık hizmeti öncelik olmalıdır.

Başta Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) olmak üzere kamusal bir hizmet olan sağlık hizmeti; kamu binalarında, kamu imkanlarıyla verilmelidir.

Sağlık hizmetlerinin temeli olan birinci basamak sağlık hizmetlerine yeterli kaynak ayrılmalı, hekim başı 1500 kesin kayıtlı birey düşecek şekilde aile hekimi sayısı artırılmalı, sevk zinciri altyapısı oluşturulmalı ve uzman aile hekimi sayısı birinci basamak sağlık hizmetlerini uygun ve yeterli düzeyde sağlayacak şekilde artırılmalıdır.

3. Nitelikli Eğitim

Üniversite ve uzmanlık eğitimi kontenjanları, ilgili emek ve meslek örgütlerinin ağırlıkta olduğu bir kurulla liyakate dayalı ve bilimsel ölçütlere göre oluşturulmalıdır.

Kontenjanların ve müfredatın belirlenmesi ve uygulanmasında; ülkenin gerçek sağlık hizmeti ihtiyacı, kurumların eğitimle ilgili yeterlilikleri gibi özellikler göz önünde bulundurulmalı;  uluslararası ve bilimsel standartlar sağlanmadan yeni eğitim kurumu açılmamalıdır. Sağlık sisteminde de eğitimde de koruyucu sağlık hizmetleri öncelenmelidir.

Sağlık meslek öğrencilerinin ücret ve staj olanaklarıyla ilgili mevzuatta düzenleme yapılmalıdır.

Asistan ve intörn hekimlerin eğitim, dinlenme haklarını ellerinden almayan ücret düzenlemesi derhal hayata geçirilmelidir.

4. COVID-19 Pandemisi Özelinde Güvence

COVID-19 tüm hekimler ve sağlık çalışanları için illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalı ve yasal dayanağı olmalıdır.

Pandeminin başlangıcından itibaren tüm hekim, sağlık çalışanlarının yıpranma payı, geçmişi de içerecek şekilde bir yıla 120 gün olmalıdır. Pandemi bittiğinde ise tüm sağlık çalışanlarına beş yıla bir yıl yıpranma payı verilecek şekilde düzenleme yapılmalıdır.

Pandemide sağlık kurumlarında ve filyasyonda görev alan diş hekimleri başta olmak üzere sağlık çalışanlarına kendi alanı dışında görevlendirmeler yapılmıştır. Pandemi dahi olsa tüm görevlendirmeler, alana uygun olan unvan ve görevlerdeki kişiler göz önünde bulundurularak planlı ve güvenceli bir biçimde yapılmalıdır.

5. Ekonomik ve Özlük Haklarımızın Korunması ve Geliştirilmesi

Tüm ücretler, özlük haklarından feragat etmemiz istenmeden; tek kalemde ve emekliliğe yansıyan şekilde olmalıdır. İzin, rapor ve eğitimlerde ücret kesintisi yapılmamalı; ücret belirlemede toplu görüşme değil toplu sözleşme esas olmalıdır.

Tüm sağlık çalışanları, yoksulluk sınırının üzerinde aylık net gelire sahip olmalıdır. Hekimlerin aylık en düşük net geliri, yoksulluk sınırının en az iki katı olmalıdır.

Tüm sağlık çalışanlarının en yüksek derece ve kademedeki ek göstergeleri 3.600’den başlatılmalı; hekimlerin en yüksek derece ve kademedeki ek göstergesi ise en az 7.600 olmalıdır.

Aynı işi yapan çalışanlar arasında farklı istihdam modelleri nedeniyle oluşan eşitsizliği gidermek amacıyla tek ve güvenceli istihdam modeli sağlanmalıdır.

İçinde bulunduğumuz mevcut ekonomik şartlar göz önüne alındığında, özellikle ASM’lerde olmak üzere tüm sağlık birimlerinde hizmetin yürütülmesi aksamaktadır. Bu nedenle sağlığa ayrılan bütçe yeterli hale getirilmeli, aile hekimliği kapsamındaki tüm ödemeler, günümüz şartlarına göre düzenlenmelidir.

Emekli aylıklarında Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur adaletsizliği giderilmeli; insanca yaşanabilir bir ücret herkesin hakkı olmalıdır.

“Beyaz Reform” diye nitelendirilen kapsam içi adil olmayan, kapsam dışı eşit olmayan (112, İSM, TSM, temel tıp bilimleri… ) tüm düzenlemeler adil ve eşit hale getirilmeli; zaten gecikmiş ve taleplerimizi karşılamakta yetersiz olan düzenlemelerin hepsi, 1 Temmuz 2022’yi kapsayacak şekilde yapılmalıdır.

Duyurulan yönetmeliklerde kapsam dışı kalan üçüncü basamak ile ilgili beklenen yönetmeliğin 15 Eylül 2022 tarihli uygulamada hayata geçirilmemesi durumunda, platform olarak acil eylem kararımızı açıklayacağımızı, tüm taleplerimiz gerçekleşene kadar eylemlere ve mücadeleye devam edeceğimizi bildiriyoruz.”

Paylaşın