TÜRK-İŞ’ten ‘Asgari Ücret’ Tepkisi: Beklentiyi Karşılamadı

Yeni asgari ücretin 8 bin 500 TL olarak belirlenmesine tepki gösteren TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, “TÜRK-İŞ temsilcileri, bugünkü mevcut sosyal ve ekonomik şartlarda,  2023 yılı için belirlenen asgari ücretin, çalışanların aileleriyle birlikte geçim şartlarını karşılamadığı görüşündedir. Kamuoyunun beklentisi de giderilmemiştir” dedi ve ekledi

Haber Merkezi /“Asgari ücretin yürürlükte kalacağı dönem boyunca meydana gelecek fiyat artışlarının gerisinde kalması söz konusudur. Ücretli çalışanların satın alma gücü bu nedenle azalmaktadır. Çalışanların satın alma gücünü koruyacak tedbirler uygulanmalıdır.”

Asgari ücret çalışmalarında işçi kesimi tarafından öncelikli olarak, “çalışanların kendileri ve aileleri için insana yakışır bir gelir elde etmeleri için çaba gösterildiği” belirtilen Atalay, “Ancak bu talebimiz dikkate alınmamıştır. Yaklaşımımız işveren ve hükümet temsilcileri tarafından dikkate alınmış olsaydı, işçi kesiminin de onayıyla asgari ücretin oy birliğiyle tespit edilmesi ihtimali ortaya çıkabilirdi” ifadelerini kullandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından net 8 bin 500 TL olarak açıklanan 2023 yılında uygulanacak asgari ücret, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda çalışan kesimi temsil eden TÜRK-İŞ tarafından yetersiz bulundu.

Erdoğan’ın yeni asgari ücreti açıkladığı sırada yanında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile işveren kesimini temsil eden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol yer alırken çalışanların temsilcisi Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) yer almadı.

TÜRK-İŞ yeni asgari ücretin açıklanmasının ardından bir yazılı açıklama yaptı. Yeni asgari ücretin oy çokluğuyla, işveren ve hükümet temsilcileri tarafından belirlendiği ifade edilen açıklamada, “Komisyonda görev yapan işçi kesimi karar toplantısına katılmamıştır” denildi.

“Geçim şartlarını karşılamıyor”

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay imzasıyla yapılan açıklamada şu ifadelere yer aldı:

“Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi kesimi adına görev yapan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) temsilcileri, bugünkü mevcut sosyal ve ekonomik şartlarda, 2023 yılı için belirlenen asgari ücretin, çalışanların aileleriyle birlikte geçim şartlarını karşılamadığı görüşündedir. Kamuoyunun beklentisi de giderilmemiştir. Asgari ücretin yürürlükte kalacağı dönem boyunca meydana gelecek fiyat artışlarının gerisinde kalması söz konusudur. Ücretli çalışanların satın alma gücü bu nedenle azalmaktadır. Çalışanların satın alma gücünü koruyacak tedbirler uygulanmalıdır.”

Asgari ücret çalışmalarında işçi kesimi tarafından öncelikli olarak, “çalışanların kendileri ve aileleri için insana yakışır bir gelir elde etmeleri için çaba gösterildiği” belirtilen açıklamada, “Ancak bu talebimiz dikkate alınmamıştır. Yaklaşımımız işveren ve hükümet temsilcileri tarafından dikkate alınmış olsaydı, işçi kesiminin de onayıyla asgari ücretin oy birliğiyle tespit edilmesi ihtimali ortaya çıkabilirdi” denildi.

Asgari ücreti belirleme çalışmalarının sadece ücretli kesimi değil toplumun tümünü yakından ve doğrudan ilgilendirdiğine vurgu yapılan açıklamada, kamuoyunun beklentisinin karşılanmamadığı kaydedilerek, “Özelikle sendikasız işçilerin önemli bir bölümünün temel meselesi olan asgari ücretin işçi kesiminin savunduğu ilkeler çerçevesinde karara bağlanması, ülkemiz çalışma hayatı açısından önemli bir açılım sağlayacaktı” görüşü dile getirildi.

Anayasaya atıfta bulunuldu

Anayasada asgari ücretin tespitinde “çalışanların geçim şartları” göz önünde bulundurulması hükmünün yer aldığına işaret edilerek, “Ancak TÜİK bu konuda bir çalışma yapmaktan kaçınmıştır” ifadesi kullanıldı.

Açıklama şöyle sona erdi: “Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda görev yapan işçi temsilcileri, bu görüş ve düşüncelerle çalışmalara katkı yapmış ve asgari ücretin bu çerçevede belirlenmesi için çaba göstermiştir. Ancak, bilimsel, objektif yöntemler ve güvenilir verilerle tespit edilen taban ücret olması gereken asgari ücret -bir kez daha- pazarlık konusu edilmiş ve karar oy çokluğuyla, işveren ve hükümet temsilcileri tarafından belirlenmiştir. İşçi kesimi alınan karara katılmamıştır.”

Paylaşın

Asgari Ücret Belli Oldu: Net 8 Bin 500 TL

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, asgari ücretin 8.500 TL olduğunu açıkladı, Erdoğan, ancak tarafların asgari ücrette anlaşamadığını da ekledi. TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, resmi tekliflerinin 9 bin lira olduğunu belirtmişti.

Haber Merkezi / Ergün Atalay bu rakamın kabul edilmemesi durumunda masaya oturmayacaklarını söylemişti. Bu sebeple TÜRK-İŞ Başkanı Atalay, basın toplantısına katılmadı. Öte yandan TÜRK-İŞ’in karara muhalefet şerhi koyması bekleniyor.

Türkiye’de “genel ücret” haline gelmesi nedeniyle milyonlarca yurttaşı ilgilendiren asgari ücrette 2023 yılı rakamı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol’un katılımıyla düzenlendi.

İşçileri temsil eden Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) taleplerinin karşılanmaması nedeniyle görüşmede yer almadı.

Erdoğan, 2023 yılı asgari ücretini net 8 bin 500 TL olarak açıkladı. 2022 yılının ikinci yarısında net 5 bin 500 TL olan asgari ücrete böylece yeni yılda yüzde 54,5 oranında zam yapılmış oldu.

Açıklanan rakamla asgari ücret, bir kez daha yoksulluk sınırının da altında kaldı. Birçok kurum ve sendika çalışmasına göre yoksulluk sınırı 25 bin TL’yi aşarken, bir yıl boyunca uygulanacak asgari ücret de bir kez daha açlık sınırında belirlendi.

Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Açıklayacağımız asgari ücret rakamı ülkemizin genel ekonomik ve sosyal görünümü ile de uyumludur. Ne emekçilerimizin hakkının yenmesine ne de işverenlerimizin üzerine altından kalkamayacakları bir yükün bindirilerek istihdamın zarar görmesine rıza gösteririz.

Geçtiğimiz haftalarda kamu görevlilerinin pek çok talebini çözüme kavuşturduk. 2002 yılında 184 lira olan asgari ücret reel olarak yüzde 142 oranında artmıştır.

Geçtiğimiz sene yüzde 50 oranında artış yaparak 4 bin 250 liraya yükseltmiş, gelir ve damga vergisini kaldırmıştık. Yıl içinde asgari ücrette ortalama yüzde 80 oranında artış sağlamıştık. Ülkemizi faiz, kur, enflasyon cenderesinden çıkarmaya çalıştığımız bir süreçte meyveleri toplamaya başlayacağız.

Enflasyon oranının aşağıya düşüşüne şahit olacağız, yüzde 20’lere indirmeye kararlıyız.

Şayet beklenmedik bir tabloyla karşılaşırsak geçen yıl olduğu gibi ara düzenleme yapmaktan da kaçınmayız. Asgari ücrette geçtiğimiz yılın ocak ayına göre yüzde 94, temmuz ayına göre yüzde 50 artış sağlanmıştır. Asgari ücreti net 8 bin 500 lira oldu. Devlet olarak bizim sırtımızda önemli bir küfe var.”

Patronlardan ‘sağduyu’ talebi

TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol da Erdoğan’ın ardından söz alırken, “3 tane önceliğimiz vardı İşçi tarafıyla bazı görüş ayrılıkları olabilir ama yarın başka konularda yine mutabakatlar sağlayacağız” dedi. Akkol, basın mensuplarına da çağrı yapmak istediğini söyleyerek, “Sağduyuyla yaklaşmalarını bekliyorum. Kutuplaşmak bize yakışmaz” ifadelerini kullandı.

Bakan Bilgin’den ‘refah’ iddiası

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ise “Bu rakam, bütün çalışanların refahtan pay alacakları yeni bir ücret skalasına ulaştıracaktır. Bu Türkiye’nin büyümesine, büyürken emekçilerini düşünen bir sosyal devlet anlayışına yakışan bir tutumdur” diye konuştu.

Asgari Ücret görüşmeleri

İşçi kesimini Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Türk-İş), patronları ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) temsil ettiği Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 3 toplantısında anlaşma sağlanamamıştı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 3. toplantıda anlaşma sağlanacağını açıklarken; Bilgin’in açıklamanın aksine taraflar arasında anlaşma sağlanamadı ve Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 9 bin TL talep ettiklerini ve talebin karşılanmaması halinde masada olmayacaklarını belirtti.

Erdoğan, asgari ücrete ilişkin açıklamasında “sırtlarında bir küfe” olduğunu ve herkesin istediği konuştuğunu söyledi. Akşam saatlerinde ise Erdoğan ve Bilgin, Saray’da bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmelerde anlaşma sağlanamaması nedeniyle Türk-İş, toplantı öncesinde duyurduğu gibi toplantıda yer almadı. Asgari ücret Erdoğan tarafından duyuruldu.

Paylaşın

Türkiye’de, Çalışanların Neredeyse Yarısı Asgari Ücretli

2012’de brüt asgari ücret brüt ortalama ücretin yüzde 44’ü iken 2016’da yüzde 53’e ve 2020’de yüzde 73’e yükseldi. Avrupa ülkeleri arasında en düşük asgari ücretlerden birine sahip olan Türkiye’de, çalışan kesimin neredeyse yarısı da asgari ücretli.

DİSK Başkanı Çerkezoğlu, asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesinin nedeninin sendikalaşmanın önündeki engeller olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’de toplu sözleşmeli olan çalışan oranı yüzde 7.5, özel sektörde ise yüzde 5.5’lerde” dedi.

Türkiye’de yaklaşık 8 milyon asgari ücretli bulunuyor ancak yıllar içinde ortalama ücretler de gerileyerek asgari ücrete komşu oldu. TÜİK İşgücü Maliyeti İstatistikleri asgari ücret ile ortalama ücret makasının iyice kapandığını ortaya koyuyor. 2012’de brüt asgari ücret brüt ortalama ücretin yüzde 44’ü iken 2016’da yüzde 53’e ve 2020’de yüzde 73’e yükseldi. Avrupa ülkeleri arasında en düşük asgari ücretlerden birine sahip olan Türkiye’de, çalışan kesimin neredeyse yarısı da asgari ücretli.

Eurofound’un 2022 raporuna göre Avrupa Birliği ülkelerinde çalışanların sadece yüzde 4’ü asgari ücrete yakın ücretler alıyor. Türkiye’de ise asgari ücret ve yüzde 10 fazlası ücretle çalışanların oranı ise DİSK-AR’ın araştırmasına göre yüzde 48.7’ye ulaşmış durumda.

Sözcü’den Deniz Bilici Göçmen’in haberine göre; DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücretin dünyanın hiçbir yerinde gündem olmadığına dikkat çekerek asgari ücret civarı ücretlere çalışanların oranının bu yıl yüzde 50’yi çoktan geçtiğine işaret etti.

Çerkezoğlu, asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesinin nedeninin sendikalaşmanın önündeki engeller olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’de toplu sözleşmeli olan çalışan oranı yüzde 7.5, özel sektörde ise yüzde 5.5’lerde” dedi. Milyonların asgari ücrete mahkum edilmemesi için sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizen Çerkezoğlu, “Bunu sağlayamazsak yılın ikinci ayında açlık sınırına gerileyen ücretlere mahkum olmaya devam ederiz” diye konuştu.

‘Bağlayıcı düzenleme şart’

Arzu Çerkezoğlu, bankaların promosyon uygulamasına ilişkin “Kamuda promosyon uygulaması var ancak miktar artırılmalı. Özel sektörde ise promosyon ödemesiyle ilgili bağlayıcı düzenleme yok. Toplu sözleşmeli işyerlerinde promosyon hakkı güvence altına alınıyor ancak özel sektör sendikasız olduğu için işverenler promosyonu ya kendileri alıyor ya da ucuz kredi kullanma yolu olarak kullanıyorlar” dedi. Çerkezoğlu, “Özel sektörün neredeyse yüzde 95’inin toplu sözleşmesiz olduğunu düşünürsek bağlayıcı bir düzenleme yapılması şart” diye konuştu.

Paylaşın

Milyonları İlgilendiriyor: Asgari Ücrette Olası 4 Zam Senaryosu

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, üçüncü toplantısını yarın saat 14.00’te gerçekleştirecek. Yeni yılda geçerli olacak asgari ücret rakamının bu toplantıda belirlenmesi bekleniyor. Öte yandan zamla ilgili olası 4 senaryo konuşuluyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğinde 7 Aralık’ta birinci, 14 Aralık’ta ikinci toplantısını yapan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, üçüncü toplantısını yarın saat 14.00’te gerçekleştirecek.

NTV’de yer alan habere göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 3. toplantıda uzlaşma sağlanacağını, işçilerin beklediği, işverenin de ödeyebileceği bir ücretin belirleneceğini söyledi.

Bilgin, “Esas problem şudur. Enflasyon şartlarında emekçilerin enflasyonun baskısından onları kurtaracak bir ücret seviyesinin belirlenmesi. Bunun yanı sıra işverenin ödeyebileceği bir ücret seviyesinin belirlenmesi” dedi.

Hazine ve Maliye ile Ticaret bakanlıkları ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) temsilcilerinden istenen ilave verilerin görüşüleceği toplantıda, işçi ve işveren tarafı rakamlar üzerinden pazarlık edecek.

Yeni yılda geçerli olacak asgari ücret rakamının bu toplantıda belirlenmesi bekleniyor.

TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulunun, komisyon toplantısından önce asgari ücret gündemiyle toplanıp, değerlendirmelerde bulunacağı öğrenildi.

Komisyonda işçi kesimini temsil eden TÜRK-İŞ, öncelikle pazarlığın Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırmasının kasım ayına ait açlık sınırı verisi olan 7 bin 785 lira üzerinden başlamasını istiyor. Bunun yanında, refah payı ile enflasyona karşı satın alma gücünün korunmasını talep ediyor. Bu rakamsal talebin yanında, gelir vergisi dilimlerinin çalışanlar lehine düzenlenmesi ve sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması da TÜRK-İŞ’in pazarlık masasına taşıdığı konular arasında bulunuyor.

İşveren kesimini temsil eden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ise asgari ücrete dair rakam paylaşmamakla birlikte, temel olarak işçilerin ve işverenlerin gözetildiği dengeli bir asgari ücretten yana tutum sergiliyor. Yeni asgari ücret rakamında, istihdamın korunmasını, yeni istihdam yaratılmasını ve işletmelerin rekabet gücünün dikkate alınmasını isteyen TİSK, asgari ücret işveren desteğinin 2023’te de sürdürülmesini talep ediyor.

İşte olası senaryolara göre kalem kalem hesabı…

Yüzde 45 zam

İlk senaryo net asgari ücretin 8 bin liraya çıkması. Net olarak yüzde 45 artırılan asgari ücret brüt 9 bin 412 liraya çıkıyor ve işverene maliyeti de 11 bin 59 lira oluyor.

Yüzde 50 zam

İkinci senaryo yüzde 50 artışla 8 bin 250 liraya yükseltilmesi. Brüt ücret 9 bin 706 liraya çıkıyor ve işverene maliyeti 11 bin 404 lira oluyor.

Yüzde 55 zam

Üçüncü senaryo asgari ücretin yüzde 55’lik artış ile 8 bin 500 lira seviyesine ulaşması. Bu durumda brüt ücret 10 bin liraya, işverene maliyeti ise 11 bin 750 liraya yükseliyor.

Yüzde 60 zam

Son senaryo ise net asgari ücretin yüzde 60 artışla 8 bin 750 liraya çıkarılması. Bu durumda brüt ücret 10 bin 294 liraya, işverene maliyet ise 12 bin 95 liraya denk geliyor.

Asgari ücreti, yasa gereği işçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor. Komisyon, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından toplantıya çağrılıyor ve yeni asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında teamül üzerine aralık ayında dört kez toplanıyor.

Bakanlığın belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyon, en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp oy çokluğuyla karar veriyor. Oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağladığı kabul ediliyor.

Asgari ücret, bir işçi için aylık brüt 6 bin 471 lira, vergiler ve kesintiler düştüğünde net 5 bin 500 lira 35 kuruş olarak uygulanıyor.

Asgari ücretin işverene toplam maliyeti, bir işçi için 7 bin 603 lira 43 kuruş. Bunun 6 bin 471 lirası brüt asgari ücret, 1003 lira 1 kuruşunu sosyal güvenlik primi, 129 lira 42 kuruşunu işveren işsizlik sigorta primi oluşturuyor

Paylaşın

Altı Soruda ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ Düzenlemesi

Türkiye’de prim gününü doldurmasına rağmen emekli olamayan vatandaşlar, uzun yıllardır mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyor. Emeklilik sorunu aralıklarla gündeme gelmesine rağmen bir türlü çözüme kavuşmadı. Yaşa takılan çalışanlar ise 28 Şubat 2014’te EYT Derneği’ni kurdu.

Grup, Türkiye’nin 22 ilinde dernekleşerek federasyon haline geldi. Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa ve Kayseri’de geniş katılımlı mitingler düzenledi. Emeklilikte yaşa takılanların (EYT) 23 yıldır süren mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılacak düzenlemede ise sona yaklaşıldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Çarşamba günü yaptığı açıklamada Sosyal Güvenlik Kurumu’nun dijital ortamda olmayan dosyaların kayıt çalışmalarını tamamladığını söyledi. Altyapıyı oluşturduklarını belirten Bilgin, “İstifade edecek insanların tamamını kapsayacak bir düzenleme yapılacak” ifadesini kullandı.

Haziran ayı itibarıyla EYT düzenlemesine tabi olacak 8 Eylül 1999 öncesi prim günü ve sigortalılık süresini tamamlamış 1,5 milyon kişinin olduğu tahmin ediliyor. Bu rakamın Ocak 2023’te ise 1,7-1,8 milyon kişiye yükselmesi bekleniyor.

Peki EYT’liler tam olarak ne istiyor? Sorunun çözüme kavuşturulmasının bütçeye maliyeti ne olacak? Kasada bunun için yeterince kaynak var mı? İşte altı soruda EYT tartışması:

Bütçeye maliyeti ne olacak?

DW Türkçe’den Pelin Ünker’e konuşan Sosyal Güvenlik uzmanı Özgür Erdursun, “Ocak ayından itibaren 1,5 milyon kişi emekli olsa, yaklaşık 8,5 milyar Türk Lirası (TL) gibi aylık bir maliyeti, yıllıkta 100 milyar TL gibi bir maliyeti olur” diyor.

Türkiye’de ortalama emekli aylığının 4 bin 600 TL olduğunu, Ocak ayında devlet memurları, SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı emeklilerine yüzde 17 gibi bir enflasyon farkı verileceğinin tahmin edildiğini ifade eden Erdursun, ortalama emekli aylığının 5 bin 400-5 bin 500 TL civarına yükseleceğini söylüyor.

Bir yılda 400 bin kişinin EYT düzenlemesi çıkmasa dahi emekli olduğunu dile getiren Erdursun, bu nedenle gerçek maliyete 1 milyon kişi üstünden bakılması gerektiğini vurguluyor.

Kasada yeterince para var mı?

Asgari ücrete yüzde 50 civarında zam beklendiğini hatırlatan Erdursun, “Türkiye’de özel sektörde 19 milyon çalışan var. Bu 19 milyon çalışanın aylıklarına yüzde 50’ye yakın zam yapılması demek, aynı zamanda devletin özel sektör çalışanları üzerinden almış oldukları vergi ve sigorta primlerinin de yüzde 50’si artması demek” diyor ve ekliyor: “Bu da devletin çalışanlar üzerinden alacağı sigorta primi ve verginin yaklaşık olarak aylık 28 milyar TL artacağı anlamına geliyor.”

Erdursun’un verdiği bilgiye göre yaklaşık 13 milyon emeklinin de aylığı yüzde 17 oranında arttığında devletin aylık gideri 10 milyar artmış olacak. Aynı dönemde sigorta primi ve vergi üzerinden devletin gelirinin 28 milyar arttığı düşünüldüğünde devletin aylık gelir-gider farkı 18 milyar TL’yi bulacak. Özgür Erdursun, bu 18 milyar TL’nin 8,5 milyarı EYT’lilere verilse kasada yine 10 milyar liraya yakın paranın kalacağını vurguluyor.

Diğer yandan artan maaşların harcamalara yansıyacağını, dolaylı vergi gelirlerinin de artacağını ifade eden Erdursun, “Aslında kendi kendini amorti eden bir sistem var. Kaldı ki bu bedavaya dağıtılan bir para da değil. EYT’lilerin maliyeti diyoruz ancak EYT’liler zaten yıllarca çalışmış, primlerini yatırmış, vergilerini ödemişler. Bedavaya bir şey isteyen kişiler değiller ki” diye konuşuyor.

Mağduriyet neden kaynaklanıyor?

Türkiye’de prim gününü doldurmasına rağmen emekli olamayan vatandaşlar, uzun yıllardır mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyor.

17 Ağustos 1999 depreminin hemen ardından yapılan sosyal güvenlik reformu, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) denilen binlerce çalışanın mağduriyetine yol açtı. IMF ile stand-by anlaşması yapan DSP-MHP-ANAP hükümeti tarafından 8 Eylül 1999’da çıkarılan 4447 No’lu yasa, geriye dönük olarak işletildi ve bu tarihten önce sigortalı olanlara da uygulandı. Binlerce kişi, işe başladığı tarihe göre tüm şartları yerine getirse de yaşı beklediği için emekli olamadı.

Sorun 1999’dan bu yana aralıklarla gündeme geldi ama bir çözüme kavuşmadı. Yaşa takılan çalışanlar 28 Şubat 2014’te EYT Derneği’ni kurdu. Grup, Türkiye’nin 22 ilinde dernekleşerek federasyon haline geldi. Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa ve Kayseri’de geniş katılımlı mitingler düzenledi.

EYT’liler ne talep ediyor?

EYT Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Avcı, milyonlarca emekçi için artık bir dönüm noktasına gelindiğini vurgulayarak “23 yıllık mağduriyette bugün bir çözüm aşamasına gelinmiş olması EYT federasyonumuzun ortaya koymuş olduğu kararlı bir duruşun göstergesidir” diyor.

Ancak federasyon olarak siyasi irade tarafından çözüm masasına çağrılmadıklarını söyleyen Avcı, bunun gerçek hak sahipleri tarafından kabul edilmeyecek bir yaklaşım olarak görüldüğünü belirtiyor. “EYT federasyonu olarak 23 yıllık mağduriyeti görmezden gelen çözüme katkı sunmayan yanımızda olmayan her türlü siyasi iradeye muhalifiz” diyen Avcı, “Bizler davaya başladığımız ilk günden itibaren bu yolda emek vermiş tüm dava arkadaşlarımızla birlikte ‘EYT haktır çözüm tektir’ düşüncemizden hiçbir zaman ödün vermedik, vermeyeceğiz. Bizlere sunulması muhtemel yaş veya prim odaklı şartlı çözüm önerilerini kesinlikle kabul etmiyoruz. Hiçbir pazarlık içinde olmadık olmayacağız. Çünkü emeğin pazarlığı olmaz” ifadelerini kullanıyor.

EYT’liler için yaş haddi tamamen raftan kalktı mı?

Geçtiğimiz günlere EYT’de yaş sınırı iddiası damga vurmuştu. Kadınlarda 48-50, erkeklerde ise 50-52 yaş sınırı geleceği iddiası sonrası tüm gözler ekonomi yönetiminden gelecek açıklamaya çevrildi.

Bakan Bilgin’in açıklaması “EYT’de yaş sınırı olmayacak” olarak algılandı. Ancak EYT’de yaş sınırı için net bir bilgi yok.

Özgür Erdursun, emeklilikte yaşa takılma konusunda yaş sınırının konuşulmasının çok manasız olduğunu vurguluyor. Erdursun, “Mağduriyet meselesi konuşulurken biz bu işi çözüyoruz ama yaşla çözüyoruz derlerse yaşla mağdur olan kişiler bir kere daha yaşla mağdur olur. Konu yaş değil çünkü. Konu hak mağduriyeti, hakkını kaybetme meselesi” diyor.

Kıdem tazminatı ve ilk maaş ne zaman ödenir?

Düzenlemenin Aralık ayı sonuna kadar Meclis’e gelmesini bekleyen Erdursun, yürürlük tarihi Ocak olduğu takdirde emeklilik müracaatında bulunanların ilk aylıklarının Şubat ayı itibariyle hesaplanmaya başlanacağı, ilk maaşın da Nisan ayının 25’inde ödeneceğini tahmin ediyor.

Bir EYT’linin kıdem tazminatı alabilmesi için son iş yerinde en az 1 yıllık çalışmanın olması gerektiğinin altını çizen Erdursun, “Emeklilik hakkını aldıktan sonra kıdem tazminatını talep eder, kıdem tazminatını alır, daha sonra tekrar çalışmak isterse işveren bu kişilerin girişlerini bir gün sonra, emeklilik talebinden sonra da hemen yapabilir. Sosyal güvenlik destek primiyle, emekliler için ödenen primle tekrar girişlerini yapar. Bu kişiler tekrar çalışabilirler. Emekli olduktan sonra emekli aylıklarına bir kesinti olmaz” bilgisini veriyor.

Prim günü eksik olan ve borçlanmayla EYT’ye başvuracak kişilerin ise 31 Aralık tarihine dikkat etmesi uyarısı yapan Erdursun, “Doğum, askerlik gibi süreleri borçlanıp primlerini tamamlayacaklar, ödeyecekleri parayı yüzde elli daha fazla ödememek için muhakkak bu tarihe dikkat etsinler. Küçük bir örnek vereyim. Bir çocuk için 720 gün doğum borçlanması yapılır. Bu doğum borçlanması için bir kadın 31 Aralık’a kadar müracaatta bulunursa 49 bin 695, 1 Ocak’tan sonra başvurursa 75 bin liraya yakın para öder” diyor.

Paylaşın

Açlık Sınırı 7 Bin 818, Yoksulluk Sınırı 27 Bin Liraya Yükseldi

Kasım ayında dört kişilik ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı yani açlık sınırı 7 bin 818 liraya yükselirken, açlık sınırına diğer harcamalarında eklenmesiyle hesaplanan yoksulluk sınırı ise 27 bin 41 liraya yükseldi. Ekim ayında açlık sınırı 7 bin 552, yoksullu sınırı ise 26 bin 123 liraydı.

Haber Merkezi / Günlük harcamalarda kasımda en yüksek maliyet grubunu süt ve süt ürünleri grubu 97.65 liralık harcamayla oluşturdu. Et, tavuk ve balık grubu için yapılması gereken minimum harcama 40 lira 80 kuruş, sebze ve meyve harcaması ise 40 lira 56 kuruş oldu.

Ekmek için yapılması gereken harcama tutarı 23.41, katı yağ ve sıvı yağ için 17.67, yumurta için 6.75, şeker, bal, reçel ve pekmez için ise 8,46 lira oldu.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Araştırma Merkezi (BİSAM), kasım ayı açlık ve yoksulluk raporunu açıkladı. Raporda öne çıkan kısımlar şöyle:

“Beslenme kalıbı üzerinden yapılan hesaplamaya göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Kasım 2022 için 7 bin 818 liradır. Bu harcama tutarı sadece gıda için yapılması gereken minimum tutardır. Açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise yoksulluk sınırı 27 bin 41 lira olarak gerçekleşmiştir.

Sağlıklı beslenmek için her aile ferdinin alması gereken kalori miktarı farklılık göstermektedir. Yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 2.066 liradır. Bu değer yetişkin bir kadın için 1.953, 15-18 yaş bir genç için 2.129, 4-6 yaş arası bir çocuk için 1.405 liradır.

Sağlıklı bir biçimde beslenmenin toplam aile bütçesine maliyeti ise 7 bin 552 lira olarak tespit edilmiştir. Bu tutar söz konusu ailenin sadece gıda için yapması gereken zorunlu harcama tutardır. Eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı 26 bin 123 liraya ulaşmaktadır.

Sağlıklı beslenmek için her aile ferdinin alması gereken kalori miktarı farklılık göstermektedir. Yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 2.116 liradır. Bu değer yetişkin bir kadın için 2.005, 15-18 yaş bir genç için 2.211, 4-6 yaş arası bir çocuk için 1.486 liradır.

Sağlıklı bir biçimde beslenmenin toplam aile bütçesine maliyeti ise 7 bin 818 lira olarak tespit edilmiştir. Bu tutar söz konusu ailenin sadece gıda için yapması gereken zorunlu harcama tutardır. Eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı 27 bin 41 liraya ulaşmaktadır.

Günlük harcamalarda Kasım 2022’de en yüksek maliyet grubunu süt ve süt ürünleri grubu 97.65 liralık harcama gereksinimi ile oluşturmaktadır. Et, tavuk ve balık grubu için yapılması gereken minimum harcama tutarı ise 40.80 liradır. Sebze ve meyve için yapılması gereken günlük harcama tutarı ise 40.56 liraya ulaştı.

Ekmek için yapılması gereken harcama tutarı günlük 23.41 liradır. Katı yağ ve sıvı yağ ise 17.67 liralık masraf yapılması gereken ürün gruplarıdır. Yumurta için 6.75, şeker, bal, reçel ve pekmez için ise 8,46 lira harcama yapılması gerekmektedir.

Süt ve süt ürünlerinin payı arttı

Daha dar bir gruplandırmaya göre harcamalarda süt ve süt ürünlerinin payı yüzde 37.5 ile en yüksek paya sahiptir. Et, yumurta ve kurubaklagil grubunun payı yüzde 24.6 ile ikinci sıradadır. Sebze ve meyvenin harcamalar içindeki payı yüzde 15.6’dır. Ekmek, makarna vb. için ise pay yüzde 12.3’dür. Diğer gıda harcamalarının toplam içindeki payı ise yüzde 10’dur.”

Paylaşın

Birleşik Metal-İş’ten Grev Kararı

Birleşik Metal-İş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ertelemesine rağmen greve gideceklerini açıkladı. Kocaeli’nde Bekaert şirketine ait İzmit ilçesindeki fabrikada Birleşik Metal-İş, yine aynı şirkete ait Kartepe ilçesindeki fabrikada ise Özçelik-İş Sendikası tarafından grev planlanıyordu.

Haber Merkezi / Sendikanın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Cumhurbaşkanı yine tercihini sermayeden yana kullandı. Kocaeli’deki Bekaert işçisinin grevini yasakladı. İşçiler bu hukuksuz grev yasağını tanımayacak Anayasanın ve uluslararası kabul edilen yasaların kendisine verdiği hakkı kullanarak saat 13.00’de yasal grevini başlatacaktır” denildi.

Resmi gazetede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan kararda Birleşik Metal-İş Sendikası ve Özçelik-İş Sendikası tarafından iki fabrikada alınan grev kararının, “milli güvenliği bozucu nitelikte görülmesi nedeniyle” 60 gün ertelendiği belirtildi.

Sendikanın resmi sitesi üzerinden yapılan açıklamada ise şu ifadeler kullanıldı:

“1 Eylül 2022-31 Ağustos 2024 dönemini kapsayacak toplu sözleşme görüşmeleri 26 Temmuz 2022 tarihinde başlamıştı. O tarihten bu güne yapılan çeşitli toplantılarda ve daha sonra da arabulucu aşamasında bir anlaşma sağlanamaması nedeniyle, Bekaert işçileri yarın greve çıkıyor. Aylardır süren görüşmelerde, işverenin işçilerin haklı talep ve beklentilerine uygun bir ücret teklifinde bulunmaması nedeniyle grev kaçınılmaz oldu.

Tüm yurttaşlar gibi, işçiler de son bir yılda şiddetli bir yoksulluk içine girdiler. Ardı ardına yapılan zamlar işçilerin alım gücünü alabildiğine düşürdü ve reel ücretler eridi. İşçiler yoksulluk sınırının çok altında bir ücretle yaşamaya zorlanmaktadır. Enflasyonun da gerçeğin çok altında açıklanması ve ücret artışlarında enflasyonun baz alınması işçilerin ücretlerinde gerçek bir artışa yol açmamaktadır. İşçilerin bu ücretlerle yaşaması mümkün değildir.

Bu nedenle, 400 Bekaert işçisi 13 Aralık Salı günü, saat 13.00’de greve çıkıyor.

Tüm emek dostlarını grev halayımıza bekliyoruz.”

Paylaşın

11 Ayda Bin 638 İşçi, İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

Kasım ayında en az 127 işçi, iş kazalarında yaşamını yitirirken, hayatını kaybeden işçilerden 7’si çocuktu. 2022 yılının ilk on bir ayında ise en az bin 658 işçi hayatını kaybetti. Bu, her gün en az 5 işçinin çalışırken yaşamını yitirdiği anlamına geliyor.

Haber Merkezi / İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), Kasım ayı iş cinayetleri raporunu açıkladı. İSİG, iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

İSİG’in raporuna göre, kasım ayında en az 127 işçi, iş kazalarında yaşamını yitirirken, hayatını kaybeden işçilerden 7’si çocuktu. Rapora göre, yılın ilk 11 ayında iş cinayetlerinde 61’i çocuk olmak üzere en az 1638 işçi hayatını kaybetti. İş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin 94’ü kadın, 1564’ü erkekti.

İSİG’in yayınladığı raporda şu tespitlere yer verildi:

İş cinayetlerinin yoğunlaştığı üç işkolu bulunuyor. Güvencesiz çalışmanın hakim olduğu inşaat, tarım ve taşımacılık. Uzun çalışma saatleri, yoğun çalışma, sigortasız çalışma ve her türlü kuralsızlığın hakim olduğu bu işkollarında sendikal örgütlenme yok gibi ya da zayıf ve belli mesleklerde öbekleniyor. Bu yıl moto kurye ölümleri de bu nedenlerden dolayı ölümlerin arttığı bir meslek olarak raporlarımızda öne çıkıyor. Şu ana kadar 50 moto kurye iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Diğer yandan sanayi işkollarındaki ölümler ilk dört sırada olmasa da sanayinin çok farklı işkollarında (maden, metal, enerji, tekstil, kimya, gıda vd.) olduğu gerçeğinin altını çizmek gerekiyor. Aslında bu işkollarının toplamını aldığımızda “sektörel olarak en fazla ölüm sanayide” meydana geliyor.

İş cinayetlerinin bir numaralı nedeni trafik, servis kazaları. Ancak bu ölümler iş cinayeti olarak değil trafik kazası olarak görülüyor. Oysa tır, kamyon, otobüs, servis minibüsü, taksi şoförleri uzun çalışma saatlerinde ve neredeyse dönüşümsüz çalışmaktalar. Diğer yandan araçların yeterli bakımı yapılmıyor ve eski araçlar kullanılıyor, yol aydınlatması veya düzenlemelerinde sorunlar var vb. Şoför ölümleri bir iş cinayetidir, yine servislerde birçok işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmektedir. Ayrıca trafik kazaları birçok yurttaşında ölümüne neden olduğu için bir halk sağlığı sorunudur.

Bu yılın ilk on bir ayında 61 çocuk işçi hayatını kaybetmiş durumda. Dikkat çeken iki husus var. Birincisi “14 yaş ve altında çalışırken ölen çocukların sayısı arttı.” İkinci olarak ölümlerin merkezinde her yıl olduğu gibi tarım yer alırken “MESEM projeleriyle gündeme gelen stajyer/çırak ölümlerinde de artış” gözüküyor. Diğer yandan EYT tartışmalarının gündemde olduğu bir süreçte 51 yaş ve üzerinde 435 emekçi ölümünü kaydetmiş olduğumuz gerçeğinin altını çizmek istiyoruz.

Sayısı giderek artan göçmen işçilerin iş cinayeti sonucu ölümleri de artıyor. Bu yıl 84 göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin yüzde 67’si ise Suriyeli ve Afganistanlı. Bu durum Türkiye’de “göçmen işçiliğin mültecilik temelinde hayata geçtiği” gerçeğini ortaya koyuyor. Göçmen işçi ölümlerinin bir kısmında kimlik bilgilerine bile ulaşamıyoruz. Yine birçok göçmen işçinin kayıtsız oldukları için iş cinayetlerinin saklandığını da unutmamak gerekli.

İş cinayetlerinde ölen işçilerin 89’u sendikalı (Bu işçilerin 42’si Bartın Amasra’daki maden patlamasında hayatını kaybetti). Bir yandan tüm iş cinayetlerinde ölen işçilerin yüzde 5’i sendikalıdır tespitiyle “sendikalı olmak iş cinayetlerini önler” diyebiliriz. Diğer yandan Amasra örneğini de değerlendirince “sadece sendikalı olmak yetmez örgütlü de olmak gerekir” demek lazım. Zira iş cinayetlerini işçi örgütlülüğü, denetimi önler; sendikaya üye olmak ve toplu sözleşme imzalamak, Soma’da olduğu gibi Amasra’da da bu örgütlülüğün ve denetimin hayata geçirilmediğini göstermiştir.

İş cinayetleri esas olarak sanayileşmiş büyükşehirlerde yoğunlaşıyor. Diğer yandan tarımsal bölgelere ve her şehirdeki inşaat faaliyetlerine dikkat çekmek gerekiyor. Yine Anadolu şehirlerinin neredeyse tamamına yayılan OSGB gerçekliği var. On bir ayda iş cinayeti tespit edemediğimiz tek şehir ise Bitlis.

2022 yılının ilk on bir ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda 1440 ücretli (işçi ve memur) ve 218 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 87’sini ücretliler yüzde 13’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor…

İş kollarına göre iş cinayetleri

2022 yılının ilk on bir ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: İnşaat, Yol işkolunda 338 işçi; Tarım, Orman işkolunda 327 emekçi (166 işçi ve 161 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 194 işçi; Madencilik işkolunda 100 işçi; Metal işkolunda 92 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 87 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 86 emekçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 81 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 58 işçi; Enerji işkolunda 48 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 39 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 32 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 29 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 29 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 20 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 19 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 14 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 7 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 3 işçi; İletişim işkolunda 2 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 53 işçi hayatını kaybetti…

Nedenlerine göre iş cinayetleri

2022 yılının ilk on bir ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Trafik, Servis Kazası nedeniyle 376 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 309 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 260 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 179 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 92 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 76 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 71 işçi; Şiddet nedeniyle 65 işçi; İntihar nedeniyle 62 işçi; Covid-19 nedeniyle 45 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 22 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 13 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 88 işçi hayatını kaybetti…

Yaş gruplarına göre iş cinayetleri

2022 yılının ilk on bir ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 26 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 35 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arası 275 işçi, 28-50 yaş arası 791 işçi, 51-64 yaş arası 342 işçi, 65 yaş ve üstü 93 işçi, yaşını bilmediğimiz 96 işçi hayatını kaybetti…

2022 yılının ilk on bir ayında 84 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak: 39 işçi Suriyeli; 18 işçi Afganistanlı; 7 işçi Türkmenistanlı, 4 işçi Özbekistanlı; 3’er işçi İranlı ve Rusyalı; 1’er işçi Azerbaycan, Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Nijeryalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlı…

2022 yılının ilk on bir ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 89’u (yüzde 5,36) sendikalı işçi, 1569’u ise (yüzde 94,64) sendikasız. Sendikalı işçiler madencilik, metal, belediye, kimya, enerji, sağlık, taşımacılık, tarım, iletişim, eğitim, tersane ve güvenlik işkollarında çalışıyordu.

Paylaşın

CHP’nin Asgari Ücret Önerisi Belli Oldu: 10 Bin 128 TL

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, partisinin asgari ücret talebini 10 bin 128 lira olarak açıkladı. 7 Aralık’ta başlayan asgari ücret görüşmelerinin ikincisi 14 Aralık’ta olacak.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba partisinin asgari ücret talebini açıkladı. Ağbaba, partisinin 2023 asgari ücret talebini 10 bin 128 TL olarak açıkladı.

Ağbaba, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in asgari ücretin ortalama ücrete dönüştüğünü inkar ettiğini, asgari ücretle çalışanların oranını yüzde 38 olarak açıkladığını söyledi.

Ağbaba “Merkez Bankası’nın araştırmalarına göre Türkiye’de asgari ücret ve asgari ücret civarında çalışanların oranı yüzde 50. Bizi kıskanan Avrupa ülkelerinde asgari ücretle çalışanların ortalaması yüzde 9. Merkez Bankası’nın araştırmalarından açığa çıkan sonuç Türkiye, AKP iktidarı eliyle bir asgari ücret toplumuna dönüştürülmüştür” diye konuştu.

Asgari ücretin resmi enflasyon verilerine göre belirlendiğini hatırlatan Ağbaba, “Asgari ücret adı üstünde minimum ücrettir. Asgari ücret açlık ve yoksulluk ücreti değildir. Ülkenin ekonomik olarak büyüdüğünü iddia edenler, asgari ücretliyi bu büyümeden dışlayamazlar. İktidar asgari ücreti asla ve asla lütuf gibi sunamaz. Lütuf diye sundukları şey, açlık ve sefalet ücretidir” diyerek devam etti.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun etkisizleştirildiğini savunan Ağbaba, ayrıca “Asgari ücret belirlenirken resmi enflasyon dışında büyüme oranları göz önüne alınmalı, ekonomik büyümeden asgari ücretliye pay verilmelidir” dedi.

CHP’nin yanı sıra diğer siyasi partiler de asgari ücret taleplerini kamuoyuna açıklamıştı. HDP’nin asgari ücret önerisi 12 bin 500 lira olarak açıklanırken İYİ Parti ise asgari ücretin 9 bin 600 TL olması gerektiğini belirtmişti.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu ikinci toplantısını 14 Aralık’ta yapacak. Türk-iş asgari ücret pazarlığına 7 bin 785 TL’den başlayacağını belirtmişti. Bu rakam sendikalar tarafından eleştirilmişti.

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, “Asgari ücret için pazarlık 7 bin 785 lira açlık sınırından başlayacak. İşçinin memnun olmadığı bir rakamın altına imza atmayız” demişti.

Türk-İş’e göre Kasım ayında dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 25 bin 365 TL oldu. Aynı ay için açlık sınırı ise 7 bin 785 lira olarak hesaplandı.

DİSK, asgari ücretin en az 13 bin 200 lira olması gerektiğini belirtirken, Türk-İş de pazarlığı 7 bin 785 liradan açacaklarını açıkladı.

Asgari ücret nasıl belirleniyor?

Asgari ücreti, yasa gereği 5’er işçi, işveren ve hükümet temsilcisi olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor.

Bakanlığın belirlediği üyelerden birinin başkanlık ettiği komisyon, en az 10 üyenin katılımıyla toplanıp, oy çokluğuyla karar veriyor. Oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağladığı kabul ediliyor.

Şu an için brüt 6 bin 471 TL, net 5 bin 500,35 TL

Paylaşın

TÜRK-İŞ, Asgari Ücret Pazarlığına ‘Açlık Sınırı’ndan Başlayacak

TÜRK-İŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, konfederasyonun genel başkanı Ergün Atalay’ın açlık sınırı vurgusunu tekrarlayarak, asgari ücret pazarlığına 7 bin 786 TL’den başlayacaklarını ve de içine sinmeyen bir teklif masaya gelirse imzalamayacaklarını söyledi.

Son 20 yılda asgari ücretin 30 kat artmasına rağmen Türkiye’nin asgari ücreti konuşmaya devam ettiğine işaret eden Kavlak, “Türkiye, asgari ücret ülkesi haline geldi. Asgari ücretle çalışanların sayısı düşürülmeli” dedi.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, asgari ücrette yapılacak zamma ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Kavlak, açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Anayasamızın 73. Maddesi gereğince yapılması gereken az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Türkiye’de verginin 3’te 2’si ücretliler tarafından ödenmektedir. Dolaylı vergilerin ağırlığı Türkiye’deki vergi sistemini daha adaletsiz hale getirmektedir. Toplam vergi içerisinde yüzde 70’e ulaşan dolaylı vergiler çalışanların yükünü artırmaktadır.

Ülkemizde sendikalaşmanın geliştirilmesi zorunludur. Ücretli çalışanlar sendika üyesi ise ve toplu iş sözleşmesi kapsamındaysa enflasyona karşı daha korunaklı olmaktadır.

OECD ülkelerinde bu oran yüzde 30 düzeyindir. Türkiye’de genel oran yüzde 7.5 civarındadır. Özel sektörde yüzde 6’ların altındadır. Türkiye asgari ücret ülkesi haline gelmiştir. Araştırmalar asgari ücret ve civarında çalışanların oranının yüzde 50’nin üzerinde gösteriyor. Asgari ücretle çalışanların sayısı düşürülmeli.

Sosyal adaletten, çalışma barışından söz edeceksek adil bölüşümden de söz etmeliyiz. Barıştan, özgürlükten söz edeceksek herkes için insan onuruna yakışacak bir yaşam isteyeceksek hakça bir paylaşımdan söz etmeliyiz.

Çarkların dönmesi olduğu kadar barış içerisinde mutlu insanların yaşadığı ülkede birlikte üretmek kazanmaktır. Alacağımız kararların asgari ücret için hayırlı olmasını diliyor hepinizi selamlıyorum.

Bugün ihracat rakamlarında bu rakamlara ulaştıysa bunda emekçinin büyük payı var. Asgari ücretle ilgili konuşmayan bir tek biziz. İhracatçılar Birliği ayrı konuşuyor. Herkes kendi yerini bilecek. Eğer onlar bugün ihracat şampiyonu oldularsa işletmelerde çalışan emekçiler sayesinde olmuştur. Bugün eğer asgari ücret 400-500 dolar olursa biz ihracat yapamayız diye bir tehdit savuruyorsa o kendine işçi değil köle arıyor demektir.

Bakanlığın anket çalışması: 20 yılda asgari ücrete 29.8 kat yani 30 kat zam yapılmış

Son 20 yılda asgari ücrete 29.8 kat yani 30 kat zam yapılmış. Aynı zaman diliminde ortalama memur maaşları 16 kat artmış, kamu işçisi maaşı 14 kat artmış, ortalama işçi emekli maaşları 16 kat artmış, memur emekli maaşları 13 kat artmış. Asgari ücreti çok artırmak, 30 kat artırmasına rağmen bugün Türkiye niye asgari ücreti konuşuyor. Yetmediği için konuşuyor.

Türkiye’de bu işin çözümü sendikalı olmaktır. Asgari ücreti artırıyorsunuz gelen zamlarla 2-3 sonra alım gücünü yitiriyor. Sendikalı örgütlerde böyle değil. TÜİK rakamlarının üzerine basılmasına rağmen bizim yaptığımız toplu sözleşmeyi biliyorsunuz. Bir yıl içerisinde yüzde 139 zam aldılar.

Vergi ücretleri hakkında

Vergi düzenlemesi yaklaşık 14 milyonu ilgilendiriyor. Biz geçen yıl asgari ücret kadar olanı vergi dışında bıraktık. Bunu bu sene hissedebildiniz mi? Hissedemediniz verginin birinci matrahı gerektiği kadar yükselmediği için hissedilmedi. Bu sene ortalama bir ücretten bahsedelim saatlik ücreti 50 lira brüt 16 bin lira olan birinin ücreti.

Yılbaşında 13 bin 544 lira net alıyor. 12. Ayda 12 bin 100 liraya düşüyor 1400 lira kaybı oluyor. Netten bahsediyorum.
Üstelik 6. ayda asgari ücrete düzenleme yapıldığı için bu kadar düşük. Asgari ücrete düzenleme yapılmamış olsaydı bu 1450 lira 1800 lira net olacaktı. Brütü 2 bin 700 liradır. 14 milyon insan 1. ayda aldığı ile yılsonunda aldığı arasında 1500 lira fark ediyor.

Vergi çalışanların üzerinde inanılmaz bir yük. Çalışan vergi ödüyor birde pazarda vergi ödüyor, taşıt vergisi ödüyor. Bunun mutlaka düzenlenmesi gerekir. Bu vergi yükü sürdürülebilir değildir. Ergün başkanın söylemek istediği budur. Bunu TÜRK İŞ yönetim kurulu olarak gündeme getirdik. Meclis’teki tüm yetkililere kapsamlı bir mektup yazacağız. Dar ve sabit gelirli kesimlerin beklentisi, ücretliler lehine vergi diliminde ayrım yapılmasıdır.

TÜRK-İŞ: Biz masaya açlık sınırı olan rakamla oturacağız

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay da önceki gün yaptığı basın toplantısında asgari ücret pazarlığına “açlık sınırı olan rakamla” oturacaklarını söylemişti.

Konfederasyon, düzenli olarak her ay açlık ve yoksulluk sınırı araştırmalarına dair hazırladıkları raporu kamuoyuyla paylaşıyor. Son olarak Kasım ayında paylaşılan bilgilere göre açlık sınırı 7 bin 786 TL olarak açıklandı. Yoksulluk sınırı ise 25 bin 364 TL düzeyinde.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Asgari ücretin net 13 bin 200 TL olması gerekir” demişti.

İlk toplantı dün yapıldı

2023 yılında asgari ücrete yapılacak zammı görüşmek üzere kurulan Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını dün yaptı. Komisyona Çalışma Genel Müdürü Sadettin Akyıl başkanlık etti.

Toplantıda TÜRK-İŞ’i Genel Sekreter Pevrul Kavlak, TİSK’i ise Genel Sekreter Akansel Koç temsil etti. Komisyon, ikinci toplantısını 14 Aralık’ta yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğinde yapacak.

İşveren ne diyor?

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, asgari ücretin “500-600 dolar” olması durumunda üretici ve ihracatçıların rekabette kayıp yaşayacağını savunmuştu.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı da asgari ücret için bu yılki enflasyon oranına göre değil, ‘beklenen enflasyona göre’ zam yapılması gerektiğini savunmuştu.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, asgari ücret ile ilgili “enflasyonun üzerinde bir artışın olabileceğini” söylemişti.

Paylaşın