Açlık Sınırı 9 Bin 234, Yoksulluk Sınırı 31 Bin 939 Lira

4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için şubat ayında yapması gereken harcama tutarını yani açık sınırı 9 bin 234 lira, eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı yani yoksulluk sınırı 31 bin 939 lira oldu.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesinin bir günlük maliyetinin 300 lirayı aştığını, açlık sınırının 9 bin 234 lirayı bulduğunu açıkladı.

TÜİK şubat 2023 harcama gruplarına göre endeks rakamları, İstanbul Halk Ekmek, zincir market cari ay internet fiyatları ve BİSAM Beslenme Kalıbı üzerinden yapılan hesaplamanın sonuçlarını paylaşan BİSAM, dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için şubat ayında yapması gereken harcama tutarını 9 bin 234 lira olarak açıkladı.

Bu harcama tutarının sadece gıda için yapılması gereken minimum tutar olduğunu belirten BİSAM, “Bu tutar söz konusu ailenin sadece gıda için yapması gereken zorunlu harcama tutardır. Eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı (yoksulluk sınırı) 31 bin 939 liraya ulaşmaktadır” dedi.

Evrensel’in aktardığına göre sağlıklı beslenmek için her aile ferdinin alması gereken kalori miktarının farklılık gösterdiğine dikkat çeken BİSAM, bir aile için sağlıklı ve dengeli beslenme maliyetinin günlük 300 lirayı aştığını vurguladı.

Paylaşın

TÜİK Bildirdi: Ücretli Çalışan Sayısı Yıllık Yüzde 7,8 Arttı

Ücretli çalışan sayısı ocakta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,8 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 13 milyon 560 bin 968 kişi iken, 2023 yılı Ocak ayında 14 milyon 625 bin 242 kişi oldu.

Haber Merkezi / Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 4,9, inşaat sektöründe yüzde 18,1 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 7,9 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı bir önceki aya göre yüzde 0,5 arttı.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,2 azaldı, inşaat sektöründe yüzde 3,6 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,3 arttı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ücretli Çalışan İstatistikleri Ocak 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre, Ücretli Çalışan İstatistiklerinin hesaplanmasında Muhtasar ve Prim Hizmet beyannamesinden elde edilen veriler kullanılmaktadır.

Ülkemizin yaşamış olduğu deprem felaketinden etkilenen illerde mücbir sebep ilan edilmiş ve beyannameler ertelenmiştir.

Bu nedenle, 2023 Ocak ayına ilişkin hesaplamalarda eksik gözlemler için istatistiksel yöntemler kullanılarak tahmin yapılmıştır. Bu yöntemlerle tahmin edilen büyüklüğün toplam içindeki payı yüzde 4,48’dir.

Ücretli çalışan sayısı yıllık yüzde 7,8 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2023 Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,8 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 13 milyon 560 bin 968 kişi iken, 2023 yılı Ocak ayında 14 milyon 625 bin 242 kişi oldu.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2023 yılı Ocak ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 4,9, inşaat sektöründe yüzde 18,1 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 7,9 arttı.

Ücretli çalışan sayısı aylık olarak yüzde 0,5 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2023 Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,5 arttı.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2023 yılı Ocak ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,2 azaldı, inşaat sektöründe yüzde 3,6 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,3 arttı.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: İşsizlik Oranı Yüzde 9,7

Ocak ayında 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı bir önceki aya göre 166 bin kişi azaldı ve 3 milyon 424 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0,5 puan azalarak yüzde 9,7 seviyesinde gerçekleşti.

Haber Merkezi / İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,7 iken kadınlarda yüzde 13,7 olarak tahmin edildi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) İşgücü İstatistikleri Ocak 2023 verilerini yayınladı.

Buna göre, ocak ayında 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı bir önceki aya göre 166 bin kişi azaldı ve 3 milyon 424 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0,5 puan azalarak yüzde 9,7 seviyesinde gerçekleşti.

İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,7 iken kadınlarda yüzde 13,7 olarak tahmin edildi.

Geniş tanımlı işsizlik yüzde 21,9

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı Ocak’ta Aralık’a göre 0,6 puanlık artış ile yüzde 21,9 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15,3 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,7 olarak tahmin edildi.

İstihdam oranı yüzde 48,9

İstihdam edilenlerin sayısı Ocak’ta bir önceki aya göre 354 bin kişi artarak 31 milyon 837 bin kişi, istihdam oranı ise 0,5 puan artarak yüzde 48,9 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,9 iken kadınlarda yüzde 31,2 olarak gerçekleşti.

İşgücü de bir önceki aya göre 188 bin kişi artarak 35 milyon 260 bin kişi oldu. İşgücüne katılma oranı ise 0,2 puanlık artış ile yüzde 54,1 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 72,5 iken kadınlarda yüzde 36,1 oldu.

Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 20,2

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,5 puanlık artış ile yüzde 20,2 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 16,5, kadınlarda ise yüzde 26,6 olarak tahmin edildi.

Haftalık ortalama fiili çalışma süresi 44,9 saat

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi Ocak’ta bir önceki aya göre 0,7 saat artarak 44,9 saat olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Son İki Ayda En Az 301 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybetti

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Ocak ve Şubat aylarında en az 301 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini açıkladı. İSİG Meclisi, iş kazalarını iş cinayetleri olarak yorumluyor.

Depremler nedeniyle, kurumsal ve bireysel üretenlerinin deprem bölgesinde ya da bulundukları şehirlerde dayanışma faaliyetlerine katılması nedeniyle Ocak ayı iş cinayetleri raporunu çıkarmadıklarını kaydeden İSİG Meclisi, bu depremlerde yıkılan ve hasar gören işyerlerinde gece vardiyasında çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler ve bölgedeki otellerde eğitim seminerleri ve geçici görevlendirme ile kalırken hayatını kaybeden işçilere ve deprem bölgesindeki işçi ve halk sağlığı sorunlarına odaklandıklarını belirtti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), iş cinayetlerine dair hazırladığı ocak ve şubat ayı raporunu yayımladı. Rapordan öne çıkanlar şöyle:

Deprem esnasında işyerinde ya da patronun talimatıyla bölgede olan (geçici görevlendirme, seminer vb. faaliyetler nedeniyle) bütün işçilerin ölümü iş cinayeti (resmi terimle iş kazası) kapsamına girer. Bu noktada İskenderun Devlet ve Hatay Eğitim Araştırma ile Özel Akademi, Defne ve Megapark hastanelerinin veya belli bölümlerinin yıkıldığını biliyoruz. Yine yıkılan otel, lokanta, oto tamir, belediye, genel işler vb. işyerleri var. Buralarda gece vardiyasında çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler de yine bölgedeki otellerde eğitim seminerleri ve geçici görevlendirme ile kalırken hayatını kaybeden işçi arkadaşlarımız da iş cinayetleri kapsamındadır.

Depremde birçok işçi arkadaşımız hayatını kaybetti. Kalanlar yakınlarını kaybetti, evleri yıkıldı ve bu sürecin tüm psikolojik yüküyle karşı karşıya. Diğer yandan da geleceksizlik, güvencesizlik… Bu noktada “işe gelmeyen işçilerin işten çıkarılması”, “depremde hasar alan işyerlerinde üretime devam edilmesi”, “çalışma baskısı” gibi birçok uygulama ile karşılaştık. Hatta Kahramanmaraş’ta hasarlı bir metal fabrikasında patronun görevlendirmesiyle tencere-tabak paketlerini çıkaran işçilerin üzerine kolon ve kirişler çöktü, bir arkadaşımızı kaybettik ve dört arkadaşımız yaralandı.

Şu an yüzbinlerce insanımız çadırlarda kalmaktadır. Ancak çadırların belirli fiziki ve insani standartları bulunmalıdır:

“Her 1000 kişi için 3-4 hektar alan ayrılmalıdır. Çadırlar arasında en az 8 metre, çadırlar ile yol arasında en az 2 metre mesafe olmalıdır. Çadırlar arasındaki yollar 10 metre genişliğinde olmalıdır. Her çadır için 3,5 metrekare oturma alanı olmalıdır. Çadırlardan en az 30, en fazla 50 metre uzaklıkta, ortalama 25 kişiye bir kabin düşecek sayıda tuvalet kurulmalı, tuvaletler için lağım sistemi veya yeterli büyüklükte tuvalet çukuru açılmalıdır. Tuvaletler, el yıkama musluklarına 100 metreden uzak olmamalıdır. Kabin yerleşimlerinde kadın-erkek farklılığı ve kadınların güvenliği göz önünde bulundurulmalıdır. Tuvaletler, günlük 100 kişinin kullanabileceği düşünülerek hazırlanmalıdır. (TTB)”

Asbest ve halk sağlığı

Geçmiş yıllarda birçok açıklamamızda asbest ve sonuçlarına değindik. Burada akut bir duruma dair bazı satırbaşları ifade etmemiz gerekiyor. Şu an için asbest içeren büyük bir enkaz (ki toplamının Erciyes Dağı boyutlarında olduğu tahmin ediliyor), uygun olmayan bir yıkım ve enkaz kaldırma faaliyeti ile atıkların atıldığı yerlerin uygun olmadığını görüyoruz. İlk etapta dikkat edilmesi gereken acil husular:

“Enkazlar profesyonel ekiplerce kaldırılmalıdır. İş makinelerinin çalıştırılma şekli etrafa asbest yayılmasını azaltabilecektir. Uygunsuz ve aşırı toz çıkmasına yol açacak biçimde yapılan enkaz kaldırma çalışmaları engellenmelidir. Enkaz kaldırma çalışmalarında sulama yapılması kaldırılan tozun etkisini azaltacaktır. Bu nedenle enkaz çalışmalarına sulama eşlik etmelidir. Kaldırılan enkazın döküleceği yerler doğru ve merkezi bir planlama ile belirlenmeli, rastgele hafriyat dökülmesi engellenmelidir. Enkaz kaldırma çalışmasına katılanların “FFP2” veya “FFP3” tipi yüksek koruyucu maske kullanması, sağlık açısından bir zorunluluktur. Bu bağlamda bu tür maskelerin bölgeye ulaştırılması gerekmektedir. Pandemi döneminde yaygın kullanıma giren basit cerrahi maskeler bu maddelere karşı koruyucu değildir. (TTB)”

İskenderun Limanı’ndaki yangın

“İskenderun Limanı’nda deprem sonrası çıkan ve beş gün süren yangın Limak Holding’e ait LimakPort’un gerekli altyapı ve güvenlik önlemi olmadan kabul ettiği IMO’lu konteynerlerden kaynaklandı. Hiçbir limanın kabul etmediği tehlikeli ve yanıcı maddelerin içinde olduğu 300 IMO’lu konteynerler Hollanda ve Belçika’dan gelmişti. İçlerinde ayakkabı, giysi, kumaş, plastik yapımında kullanılan yanıcı kimyasallar bulunuyordu. Sadece LimakPort’un kabul ettiği bu konteynerlerin transit geçişi yapılıyor. Burada yükleniyor, Irak veya Suriye’de işleniyor. Tehlikeli yük taşıma faaliyetinde bulunan tüm taraflar; taşımacılığı emniyetli, güvenli ve çevreye zararsız şekilde yapmak, kazaları engellemek ve kaza olduğunda zararı olabildiğince aza indirmek için gerekli olan tüm önlemleri almak zorundadırlar.” Ancak bu yangın deprem gibi durumlarda bizi ne gibi başka tehlikelerin de beklediğinin bir habercisi oldu.

En az 301 iş cinayeti

Deprem sonucu meydana gelen yıkımın tarifi yok. Bazı bölgeler neredeyse haritadan silinmiş ve birçok çekirdek aile artık aramızda değil. Diğer yandan AFAD’ın gecikmeli ve yetersiz arama kurtarma faaliyetleri sonucu birçok canımızı da enkazdan çıkaramadık. Tam olarak kaç kişinin öldüğü, isimleri belli değil. Belli ise de devlet tarafından isim isim açıklanması gerekiyor. Bu yüzden gece vardiyasında olan kaç işçinin öldüğünü bilmiyoruz. Örneğin “11 sene önce depreme dayanıklı değildir” raporu verilen İskenderun Devlet Hastanesi’nde şu ana kadar 10 sağlık emekçisinin kmliğini tespit edebildik. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ise 4 arkadaşımızın kimlik bilgisine ulaştık. Yine Akademi, Defne, Megapark gibi yıkılan özel hastaneler mevcut. Bu noktada Sağlık Bakanlığı’nın kimlik bilgileri ile hangi hastanede kaç sağlık emekçisinin hayatını kaybettiğini açıklaması gerekiyor.

Diğer yandan gece vardiyasında çalışan otel, lokanta, belediye, oto tamir vb. tüm işçilere dair neredeyse hiçbir bilgi yok. Belirleyebildiğimiz kadarıyla eğitim faaliyetleri kapsamında Adıyaman’da Arsemas Hotel’de kalan 32 kimya işçisi ve İsias Hotel’de kalan 31 turist rehberini kaybettik. Yine geçici görevlendirme ile gelen farklı mesleklerden kaybettiğimiz sağlık emekçileri var.

Şu ana kadar depremde iş cinayeti kapsamında kaybettiğimiz 97 emekçiyi tespit edebildik. Önümüzdeki günlerde araştırmalarımız devam edecek ama devlet açıklamadığı sürece kaybettiğimiz yüzlerce emekçinin kimliklerine ulaşmamız neredeyse imkansız. (Bu noktada farklı meslek gruplarımızdan genel kayıplarımızı paylaşıyoruz. Ancak evlerinde hayatını kaybeden arkadaşlarımızı iş cinayeti kapsamında değerlendiremiyoruz. Daha genel anlamda depremdeki tüm ölümler için “sosyal cinayet” kavramını kullanabiliriz.)

Deprem bölgesindeki şçi sağlığı ve güvenliği

Deprem bölgesindeki tehlikeli kimyasallar, halk sağlığını tehdit ettiği gibi deprem bölgesinde çalışan işçileri de doğrudan etkilemekte ve ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu noktada gerek üretim ve hizmet sürecinin gerek halk yaşamı ve sağlığı için yapılan çalışmaların işçilerin sağlığı ve güvenliğine zarar vermeyecek şekilde gerçekleştirilebilmesi için alanda temel önlemlerinin alınması elzemdir:

İşçilere, her işe uygun kişisel koruyucu donanım yeteri miktarda ve eksiksiz temin edilmelidir. İşçilerin fiziki sağlığının korunması ve işin verimli ilerleyebilmesi için işçilere barınma, ısınma ve yemek imkanlarına ulaşabilecekleri bir ortam sağlanmalıdır. Bulaşıcı hastalıklardan ve diğer maruziyetlerin sebep olabileceği hastalıklardan korunmak için işçilere hijyen malzemeleri ile duş, tuvalet, el yıkama alanlarının olduğu hijyen ortamları oluşturulmalı ve kuduz ve tetanoz aşılarının yapılması sağlanmalıdır. Çalışma saatleri mevcut duruma göre düzenlenmelidir. İşçiler ağır hasarlı hiçbir işyerine sokulmamalıdır. Verilen maddi desteklerin miktarı yükseltilmelidir. İşten atmalar yasaklanmalı (Kod-29 sürecine mahal vermeyen bir şekilde) ve yasağa aykırı hareket eden patronlara daha ağır cezalar verilmelidir.

İşçilerin fiziksel durumlarının yanında ruhsal durumları da bir o kadar ciddiye alınmalıdır. Deprem bölgesinden intihar haberleri almaktayız ve bu önümüzdeki dönem artabilir. Bu noktada psikolojik destek süreçleri geliştirilmelidir. Ancak sorun sadece psikolojik destek ile çözülemez. Mutlaka ve mutlaka toplumsal dayanışmayı güçlendirmeliyiz. Yine işçilerin ve ailelerinin yas süreçlerine saygı gösterilmelidir.

Bölgede yoğun bir inşa faaliyetine başlanmaktadır. İnşaatların hızlı bir biçimde yapılması kaçınılmaz olarak iş cinayetlerini artırmaktadır. İnşaatlardaki bu süreçlerde başta işçilerin örgütlülüğü olmak üzere bu alanda gerekli adımları atmalıyız. Yeniden inşa sürecinde kentsel yaşam, gıda hakkı, ekolojik denge, tarımsal üretim, göç süreçleri gibi birçok çalışma alanı bizi beklemektedir.

Paylaşın

“Emeklilikte Yaşa Takılanlar” Kanunu Yürürlüğe Girdi

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilen Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) Kanunu, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı EYT kapsamında ilk maaşların Nisan ayında yatırılacağını duyurdu.

Haber Merkezi / Emeklilikte Yaşa Takılanlarla (EYT) ilgili düzenlemeleri içeren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kanundaki düzenleme ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na geçici madde eklenerek ilgili kanunlara göre kanunun yürürlük tarihinden sonra aylık bağlanması talebinde bulunanlardan yaşlılık veya emekli aylığı bağlanacak olanlar, söz konusu hükümlerde yaş dışındaki diğer şartları taşımaları halinde yaşlılık veya emekli aylığından yararlanacak.

Bu hüküm esas alınarak geriye dönük herhangi bir ödeme yapılmayacak ve geriye dönük hak talep edilemeyecek. İlk kez yaşlılık veya emekli aylığı bağlananlardan, yaşlılık veya emekli aylığı talebi nedeniyle işten ayrılış bildirgesi verilenlerin işten ayrılış tarihini takip eden 30 gün içinde en son çalışılan özel sektör iş yerinde sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmaya başlamaları halinde, çalışılmaya başlandığı tarihten itibaren, sosyal güvenlik destek primi işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutar Hazine tarafından karşılanacak.

Sosyal güvenlik destek primi işveren hissesi indiriminden yararlanılan sigortalının işten ayrılması halinde, bu indirimden tekrar yararlanılamayacak.

Kamu kurum ve kuruluşlarında kadroya alınan işçiler, il özel idareleri ve belediyeler ile bağlı kuruluşlarında ve bunların üyesi olduğu mahalli idare birliklerinde, birlikte veya ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlası il özel idareleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlarına ait şirketlerde işçi statüsüne geçirilenlerin; emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmaları halinde, çalıştırıldıkları kamu kurum ve kuruluşları veya şirketlerce iş sözleşmelerinin feshedilmesini zorunlu tutan düzenlemeler yürürlükten kaldırılacak.

İlk maaşlar nisan ayında yatırılacak

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı EYT kapsamında ilk maaşların nisan ayında yatırılacağını duyurdu.

Bakanlık, “Vatandaşlar yasanın yürürlüğe girmesinin ardından başvuruda bulunabilecek ve başvuruyu takip eden ay maaşları hesaplarına yatacak” açıklamasını yaptı.

Düzenlemeyle birlikte işverene kıdem tazminatı için kredi desteği de sağlanacak.

İlk kez yaşlılık veya emekli aylığı bağlananlardan, yaşlılık veya emekli aylığı talebi nedeniyle işten ayrılış bildirgesi verilenlerin işten ayrılış tarihini takip eden 30 gün içinde en son çalışılan özel sektör iş yerinde sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmaya başlamaları halinde, çalışılmaya başlandığı tarihten itibaren, sosyal güvenlik destek primi işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutar Hazine tarafından karşılanacak.

AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, daha önce teklifin detaylarını kamuoyuyla paylaşmıştı.

Meclis’te gazetecilere konuşan Akbaşoğlu, düzenlemeyle bu yıl 2 milyon 250 bin, toplamda ise 5 milyon çalışanı ilgilendirdiğini söylemişti.

Düzenlemenin dört maddeden oluştuğunu söyleyen Akbaşoğlu, “Prim gününü dolduran herkes kendi mevzuatı çerçevesinde emekli olabilecek” diye konuşmuş ve şöyle devam etmişti:

“İster BAĞ-KUR’lu, ister SSK’lı, ister Emekli Sandığı hangi noktada olursa olsun bu konuda emeklilikte yaşa takılma meselesi bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren artık tarihe karışmış olacak. 8 Eylül 1999 bu tarih dahil olmak üzere yani 9 Eylül 1999’dan önceye sigortalılık süresini mevcut mevzuata göre götürebilen her bir çalışanımız artık yaş şartına bağlı olmaksızın emekli olabilecek.”

Akbaşoğlu, maaşların en düşük emekli maaşı olan 5 bin 500 liradan başlayacağını da aktarmıştı.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar, sigortalı çalışırken 8 Eylül 1999’daki bir yasal değişiklikten sonra emekli olma koşulları büyük oranda değişen kişilere deniyor.

Sigorta başlangıç tarihi 9 Eylül 1999’dan önce olanları ve emekli olmak için gereken prim günü ve sigortalılık süresi şartını sağlamış olanlar, getirilen yaş zorunluluğu sebebiyle emekli olamamıştı.

Kanundaki değişiklik öncesi kadınlarda 20 yıl, erkeklerde ise 5 bin gün prim şartı ve 25 yıl sigortalılık süresi yeterliydi.

Dolayısıyla 18 yaşında çalışmaya başlayan bir kadın 38, 18 yaşında çalışmaya başlayan bir erkek ise 43 yaşında emekli olabiliyordu.

1999 yılında yapılan değişiklikle ise kadınlarda emeklilik yaşı 58, erkeklerde 60 olmuş; 2008 yılında ise ilk kez sigortalı olarak işe başlayacaklar için emeklilik yaşı 65’e yükseltilmişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yıllarca EYT’lerin taleplerine net şekilde karşı çıkmış, 28 Aralık 2022’deki kabine toplantısı sonrası “Bugün 2 milyon 250 bin vatandaşımız emekli olma hakkına kavuşuyor. Emeklilik hakkının kullanılması hususunda herhangi bir yaş sınırı uygulanmayacaktır” demişti.

Başvuru nasıl olacak?

EYT başvuruları, kanun teklifinin Meclis’ten geçmesi ve Resmi Gazete’de yürürlüğe girmesiyle birlikte başlayacak. Koşulları yerine getirenler, süre sınırı olmaksızın, SGK ve e-Devlet’ten başvuru yapabilecek. Yasanın yürürlüğe girmesiyle emeklilik başvuruları yapılacak. EYT’liler ilk maaşlarını nisanda alabilecek.

EYT düzenlemesinden yararlanmak isteyenler emeklilik için başvuru dilekçesi verecek.

Tüm süreçler tamamlanıp Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdikten sonra SGK’den aylık talebinde bulunulması halinde aylık bağlama işlemleri en kısa sürede sonuçlandırılacak.

e-Devlet sistemine giriş yaptıktan sonra ‘gelir, aylık ödenek talep belgesinin verilmesi belgesi’ne tıklayın. Ardından sayfada çıkan yeni başvuru sekmesine tıklayın. Tahsis talep türü olarak ise ‘yaşlılık aylığını” seçin.

SSK kapsamında aylık talep edeceklerin ‘4A’, Bağkur kapsamına girenlerin ise ‘4B’ seçeneğini işaretlemesi gerekiyor. Seçim yaptıktan sonra ‘başvur’ butonu tıklayın.

Maaş ödemesinin yapılacağı bankayı seçtikten sonra açıklama kısmına maaşınızı almak istediğiniz şubeyi yazın.

Paylaşın

Altı Ana Başlıkta “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” İçin Yol Haritası

Prim günü ve sigortalılık süresi şartını sağlamış olsa dahi yaşından dolayı emekli olamayan ve kamuoyunda “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” olarak bilinen sorunda sona gelindi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ile ilgili yasa teklifini görüştü. Teklifin emeklilik ile ilgili hükümleri, TBMM’ye sunulan haliyle aynen kabul edildi.

Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın haberine göre EYT’yle ilgili 6 önemli başlık şöyle:

1- Resmi Gazete’de yayınlanacak

Kanun, Cumhurbaşkanı tarafından onaylandıktan sonra Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Kanunun Resmi Gazete’de yayımlanmasını takiben koşulları tamamlamış EYT’liler emeklilik dilekçesi verebilecekler.

2 – Emekli olacak EYT’liler…

TBMM’de kabul edilen kanun ile 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigortalı çalışmaya başlayanların emekliliğinde yaş koşulu kaldırıldı. Söz konusu tarihten önce çalışmaya başlayanlardan, yaş dışındaki koşulları sağlayanlar hemen emekli olabilecekler.

EYT’li SSK’lılarda 5000 – 5975 prim günü ve kadınlarda 20, erkeklerde 25 yıl sigortalılık süresi aranacak. BAĞ-KUR’lu ve Emekli Sandığı’na tabi erkekler 9000, kadınlar 7200 prim gününü tamamlayarak emekliliğe hak kazanacaklar.

Sigortalı çalışmaya başlama tarihine göre, EYT’li SSK’lıların emeklilik için gerekli prim gün sayıları şöyle:

3 – Martta dilekçe 1 Nisan’dan itibaren aylık

Kanunun Resmi Gazete’de yayımlandığı günden itibaren, koşulları yerine getirmiş olan EYT’liler emeklilik dilekçesi verebilecekler. Dilekçeyi mart ayının herhangi bir gününde verenlerin emekli aylıkları, 1 Nisan’dan geçerli olmak üzere bağlanacak. Dilekçeyi ayın 1’inde veya 31’inde vermek fark etmeyecek.

4A (SSK) statüsünde çalışanlar önce işyerinden ayrılıp sonra emeklilik dilekçesi verecekler. 4C (Emekli Sandığı) kapsamındaki kişiler ise çalıştıkları kurumdan emekliye sevk onayı aldıktan sonra emekli olabilecekler.

Koşulları yerine getirmemiş EYT’lilere ise koşulları tamamladıkları tarihten itibaren emeklilik dilekçesi verdiklerinde, dilekçe tarihini izleyen ay başından itibaren aylıkları bağlanacak.

4 – Aylıkların ilk ödemesi ne zaman yapılacak?

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), normal yıllarda emekli aylığı başvurularını iki hafta içinde sonuçlandırıyor. Aynı anda yüz binlerce EYT’linin emeklilik başvurusunda bulunacak olması nedeniyle bu yıl incelemelerin zaman alması, bu nedenle ilk aylık ödemesinde gecikmeler yaşanması muhtemel görünüyor.

Bununla birlikte, ilk aylık ödemesi ne zaman yapılırsa yapılsın 1 Nisan’dan geçerli olmak üzere toplu ödeme yapılacak. Hak kaybı olmayacak. Mart ayında dilekçe veren EYT’liler, nisan ayındaki Ramazan Bayramı dolayısıyla 1.100 lira tutarındaki ikramiyeyi de alacaklar.

5 – Başvurular e-devlet’e

Sosyal Güvenlik Kurumu uzun süredir EYT kanunu için hazırlıklarını sürdürüyor. Yıl başından önce borçlanmalarda olduğu gibi sosyal güvenlik merkezleri önünde yığılmalar yaşanmaması için EYT’lilerin emeklilik dilekçelerini e-Devlet üzerinden yapabilmeleri amacıyla gerekli altyapı hazırlandı. EYT’liler, sosyal güvenlik merkezlerine gitmeden emeklilik başvurularını yapabilecekleri gibi, emeklilik ile ilgili tüm işlemleri de buradan takip edebilecekler.

6 – On günlük süre 30 güne çıkartıldı

Kanuna göre, emekli olduktan sonra aynı işyerinde çalışmaya devam eden EYT’liler için sosyal güvenlik destek primi işveren payında 5 puan indirim yapılacak. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen önerge uyarınca, 5 puanlık prim indirimi uygulanabilmesi için emekli olduktan sonra ayni işyerinde işe başlamak için tanınan on günlük süre 30 güne çıkartıldı.

Buna göre, emekli olduktan sonra aynı işyerinde çalışmak isteyen EYT’lilerin, işten ayrıldıkları tarihten itibaren 30 gün içinde yeniden çalışmaya başlaması halinde sosyal güvenlik destek primi işveren payında 5 puan indirim uygulanacak. Beş puanlık prim indirimi, işçi işten ayrılıncaya kadar devam edecek. Başka işyerinde çalışan emekli EYT’liler için prim indirimi yapılmayacak.

Paylaşın

Açlık Sınırı 10 Bin, Yoksulluk Sınırı 30 Bin Lirayı Aştı

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 9 bin 425,15 liraya yükselirken, yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı yani yoksulluk sınırı 30 bin 700,83 liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Açlık sınırı geçtiğimiz ay 8 bin 864 liraya yükselmiş ve asgari ücret olan 8 bin 500 lirayı geride bırakmıştı.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk İş) “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Şubat 2023” araştırmasının sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 9 bin 425,15 TL’ye yükseldi.

Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı yani yoksulluk sınırı da 30 bin 700,83 lira oldu. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 12 bin 265,88 TL’ye yükseldi.

Şubat ayı gıda enflasyonu

Aylık mutfak enflasyonu yüzde 6,32, yıllık mutfak enflasyonu ise yüzde 107 oldu. TÜRK-İŞ’in verilerine göre ‘mutfak enflasyonu’ndaki değişim Şubat 2023’te şöyle oldu:

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 6,32 oranında gerçekleşti.

İki aylık değişim oranı yüzde 15,92 tespit edildi.

Son on iki ay itibariyle değişim oranı yüzde 107,02 oldu.

On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı yüzde 112,87 olarak hesaplandı.

Gıda ürünlerinde değişim

TÜRK-İŞ hesaplamasında temel alınan ve doğrudan piyasadan derlenen fiyatlara göre, gıda ürünlerinde Şubat 2023 itibariyle gözlemlenen değişim harcama gruplarına göre şu şekilde oldu:

* Süt, yoğurt, peynir grubundaki tüm ürünlerin fiyatları yükseldi. Sütteki artış yüzde 6 ve peynirde yüzde 5 olarak hesaplandı. Yoğurttaki fiyat artışı daha düşük düzeyde gerçekleşti.

Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohum ürünlerinin bulunduğu grupta;

Bu gruptaki et ürünleri zamlandı. Bir ayda dana etinde yüzde 19, kuzu etinde yüzde 9, balıkta yüzde 5, tavukta yüzde 8 fiyat artışı yaşandı. Baklagillerden nohut yüzde 5, kuru fasulye yüzde 14, yeşil mercimek yüzde 4 zamlandı. Kırmızı mercimeğin fiyatı yüzde 4 geriledi. Yağlı tohumların ortalama fiyatı bu ay sabit kaldı.

Paylaşın

Açlık Sınırı 10 Bin 259, Yoksulluk Sınırı 28 Bin 563 Liraya Yükseldi

4 kişilik bir ailenin mutfak alışverişini kapsayan açlık sınırı, şubat ayında bir önceki aya göre 463 lira artarak 10 bin 259 liraya kira, ulaşım, fatura, eğitim, sağlık, giyim gibi tüm harcamalarını kapsayan yoksulluk sınırı ise 26 bin 994 liraya ulaştı.

4 kişilik bir ailenin gıda dışındaki gereksinimlerini “yoksunluk hissi duymadan” karşılayabilmesi için gereken harcama tutarı da şubatta bin 106 TL’lik artışla 18 bin 304 TL’ye yükseldi.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Ar-Ge birimi KAMU-Ar’ın, dört kişilik bir ailenin insan omuruna yakışır bir şekilde yoksunluk hissetmeden yaşayabilmesi için gerekli olan harcamaları dikkate alarak hazırladığı Açlık-Yoksulluk Sınırı Araştırmasının şubat ayı sonuçlarını açıkladı.

Açlık sınırı 10 bin 259 lira

Araştırmaya göre, açlık sınırı şubatta bir önceki aya göre 463 lira artarak 10 bin 259 liraya yükseldi.

Ankara’da en fazla alış-veriş yapılan marketlerden derlenen fiyatlara göre, dengeli beslenebilmek için et- balık- yumurtaya aylık olarak harcanması gereken tutar bir önceki aya göre 253 lira, 2022 yılının aynı ayına göre ise 1.290 lira artarak 2 bin 634 lira oldu.

Kuru bakliyat için yapılması gereken harcama önceki aya göre 7 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 103 liralık artışla 241 liraya yükseldi. Süt, yoğurt ve peynir için yapılması gereken harcama şubatta bir önceki aya göre 72 lira artarak 2 bin 744 liraya yükseldi. Son bir yıllık dönemde ise 1.672 liralık artış oldu.

Meyve için harcanması gereken para Şubat’ta 104 lira azalırken, geçen yılın aynı ayına göre ise 139 lira artarak 576 lira oldu. Sebze harcaması da önceki aya göre 182 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 773 lira artarak 1.449 lira oldu.

Yoksulluk sınırı 28 bin 563 lira

Yoksulluk sınırının belirlenmesinde gıda dışı gereksinimlerin fiyat artışları da esas alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin gıda dışındaki gereksinimlerini ‘yoksunluk hissi duymadan’ karşılayabilmesi için gereken harcama tutarı Şubat’ta 1.106 liralık artışla 18 bin 304 liraya yükseldi.

Şubat’ta dört kişinin giyim ve ayakkabı harcamaları 995 liraya inerken, barınma (kira dâhil) harcamaları 4 bin 133 liraya, ev eşyası harcamaları 2 bin 576 liraya, sağlık harcamaları 848 liraya yükseldi.

Ulaştırma harcamaları 4 bin 913 liraya çıkarken, haberleşme harcamaları 775 lira, eğlence ve kültür harcamaları 647 lira, eğitim harcamaları 397 lira, tatil-otel harcamaları 1.795 lira ve çeşitli mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 1.198 lira oldu.

Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır bir şekilde yoksunluk hissi çekmeden yaşayabilmesi için yapması gereken gıda ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı (içki ve sigara harcamaları hariç) ise Şubat’ta 1.569 lira daha artarak 28 bin 563 liraya yükseldi. Yoksulluk sınırında, son bir yıllık dönemdeki artış ise 12 bin 243 lira olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Dikkat Çeken Araştırma: Halkın Enflasyonu Yüzde 136,3

“İktidarın faiz indirterek tetiklediği yüksek enflasyon süreci tüm hızıyla devam ediyor. Gıda fiyatlarında Haziran 2020’de başlayan yükseliş ivmesi bu yıl şubat ayında da sürdü. Gıda fiyatlarında şubatta bir önceki aya göre yüzde 5,1 oranında artış oldu. 

Böylece gıda fiyatlarındaki aralıksız artış süreci 33 aya çıktı. Gıdada son bir yıllık fiyat artışı ise yüzde 136,3 olarak ölçüldü. Vatandaşlar, faiz indirimlerinin başladığı Eylül 2021’de 100 liraya satın aldığı bir gıda sepetine bu yıl şubat ayında 379 lira ödemek zorunda kaldı.”

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu ARGE birimi KAMUAR’ın, “Halkın Enflasyonu Araştırması”nın Şubat 2023 sonuçları açıklandı. Ankara’da bulunan marketlerden düzenli olarak derlenen ve en fazla tüketilen 64 temel gıda maddesinden oluşan bir sepetin esas alındığı araştırmanın Şubat 2023 sonuçları ise şöyle:

“İktidarın faiz indirterek tetiklediği yüksek enflasyon süreci tüm hızıyla devam ediyor. Gıda fiyatlarında Haziran 2020’de başlayan yükseliş ivmesi bu yıl şubat ayında da sürdü. Gıda fiyatlarında şubatta bir önceki aya göre yüzde 5,1 oranında artış oldu.

Böylece gıda fiyatlarındaki aralıksız artış süreci 33 aya çıktı. Gıdada son bir yıllık fiyat artışı ise yüzde 136,3 olarak ölçüldü. Vatandaşlar, faiz indirimlerinin başladığı Eylül 2021’de 100 liraya satın aldığı bir gıda sepetine bu yıl şubat ayında 379 lira ödemek zorunda kaldı.

Yanlış ekonomik politikaların gıda fiyatlarında yol açtığı artış, açlık riskini giderek daha da büyütüyor. Eylül 2021’den bu yana kamu çalışanları ve kamu emeklilerinin ücret ve aylıkları enflasyon farkları da dâhil yüzde 141 oranında arttı. Asgari ücretteki artış yüzde 200 oldu, işçi ve bağımsız çalışanların emekli aylıkları ise yüzde 132,2 oranında arttı.

“Eylül ayından bu yana gıda fiyatları yüzde 379,4 oranında arttı”

Faiz indirimleriyle Türkiye’nin, yıllarca sürecek bugünkü enflasyon sarmalına sürüklendiği eylül ayından bu yana gıda fiyatları ise yüzde 379,4 oranında arttı. Diğer bir ifadeyle Eylül 2021’de 100 liraya satın alınan bir gıda sepeti için bu yıl şubat ayında 389 lira ödemek gerekirken, kamu çalışanı ve emeklisinin Eylül 2021’deki 100 liralık geliri bugün 241 lira, asgari ücretlininki 300 lira, işçi ve bağımsız çalışan emeklisininki ise 232 lira oldu.

Şubatta, gıda fiyatlarındaki artışta yağ dışındaki bütün harcama gruplarında yaşanan yüksek oranlı zamlar belirleyici oldu. Aylık fiyat artışına en büyük katkıyı ise et ve sebze fiyatlarındaki artışlar yaptı.

Ekmek, pirinç, un, bulgur fiyatları, şubatta bir önceki aya göre yüzde 4,1 oranında artış kaydetti. Et ve balık grubu fiyatlarında yüzde 9,6 oranında artış yaşanan şubat ayında süt ve süt ürünleri ile yumurta grubu fiyatları ise yüzde 2,3 oranında yükseldi. Yağ fiyatlarında ise yüzde 1,9 oranında artış oldu.

Meyve fiyatlarının yüzde 0,2 oranında arttığı şubatta sebze fiyatlarında, bir önceki aya göre ortalama yüzde 10,1 oranında artış yaşandı.

Bakliyat fiyatlarının yüzde 2,4 arttığı şubatta, salça, zeytin, bal, çay, tuz ve benzeri gıda maddelerinden oluşan diğer işlenmiş gıda fiyatlarında ise yüzde 0,7 oranında artış kaydedildi.

Böylece, vatandaşlar mevcut gıda tüketim alışkanlıklarına göre seçilen 64 gıda maddesinden oluşturulan gıda sepetini satın alabilmek için şubatta, bir önceki aya göre yüzde 5,1 oranında daha fazla para ödedi.

Bu yıl şubatta geçen yılın aynı ayına göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 101,6, et-balık fiyatlarında 130,2 süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 116,8 oranında artış oldu. Bir yıl öncesine göre yağ fiyatları yüzde 62,3 oranında arttı. Meyve fiyatları yüzde 156,9, sebze fiyatları ise yüzde 272,5 oranında artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 72,9, diğer gıda fiyatları ise yüzde 107,3 oranında zamlandı.

Tarımsal girdi maliyetleri ve tarım ürünü üretici fiyatlarındaki artışlar gıda fiyatlarındaki yıllık artışın önümüzdeki aylarda da üç haneli oranlarda kalmaya devam edeceğine işaret ediyor.

Gıda fiyatlarındaki son 12 aylık ortalama fiyatlar esas alınarak yapılan hesaplamaya göre ise 154,6 oranında artış yaşandı.”

Araştırmanın amacının, gelirinin büyük bir kısmını gıdaya ayırmak zorunda kalan ve enflasyona karşı korumasız, dar ve sabit gelirlilerin, ücretlilerin ve yoksulların karşıladığı gerçek enflasyonu ortaya koymak olarak belirtildi.

Paylaşın

Emeklilikte Yaşa Takılanlar Düzenlemesi Mart Ayına Kaldı

SGK Uzmanı Özgür Erdursun, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesinin Mart ayında yasalaşacağını belirterek, emeklilik başlangıcının Nisan ayına, ilk maaşın ise Mayıs-Haziran’a kaldığı değerlendirmesinde bulundu.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi, Ocak ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gelmişti.

7 Şubat’ta Meclis’te yapılacak görüşmelerin ardından yürürlüğe girmesi beklenen EYT düzenlemesi, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem sonrasında Meclis’in ara vermesiyle ertelenmişti.

EYT düzenlemesinin 21 Şubat’ta başlayacak TBMM görüşmelerinde masaya yatırılması beklenirken, AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, bugün ikinci kez Meclis çalışmalarına ara verildiğini duyurdu.

TBMM çalışmalarının 28 Şubat’ta başlayacağı belirtilirken, EYT düzenlemesine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Uzmanı Özgür Erdursun’da sosyal medya hesabı üzerinden açıklamada bulundu.

Erdursun, EYT düzenlemesinin Mart ayında yasalaşacağını belirterek, emeklilik başlangıcının Nisan ayına, ilk maaşın ise Mayıs-Haziran’a kaldığı değerlendirmesinde bulundu.

EYT düzenlemesi kimleri kapsıyor?

Emeklilikte Yaşa Takılanlar, sigortalı çalışırken 8 Eylül 1999’daki bir yasal değişiklikten sonra emekli olma koşulları büyük oranda değişen kişilere deniyor.

Sigorta başlangıç tarihi 9 Eylül 1999’dan önce olanları ve emekli olmak için gereken prim günü ve sigortalılık süresi şartını sağlamış olanlar, getirilen yaş zorunluluğu sebebiyle emekli olamadı.

Kanundaki değişiklik öncesinde kadınlarda 20 yıl, erkeklerde ise 5000 gün prim şartı ve 25 yıl sigortalılık süresi yeterliydi. Dolayısıyla 18 yaşında çalışmaya başlayan bir kadın 38, 18 yaşında çalışmaya başlayan bir erkek ise 43 yaşında emekli olabiliyordu.

1999 yılında yapılan değişiklikle birlikte kadınlarda emeklilik yaşı 58, erkeklerde 60 oldu. 2008 yılında ise ilk kez sigortalı olarak işe başlayacaklar için emeklilik yaşı 65’e yükseltildi.

Bu düzenlemenin bütçeye getireceği yük, yaş şartı, prim gün sayısı ve hizmet yılı şartları gibi etkenleri göz önünde bulundurarak ve hesaplayarak bir düzenlemenin yapılması gerekliliği uzun zamandır bu sorunun çözülememesinde büyük bir etken.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018’de yaptığı açıklamalarda EYT yasasının kamuya yıllık maliyetinin 26 milyar TL olacağını söylemişti. EYT Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Serpil Şahin ise düzenlemenin bütçeye yükünün 8 milyar TL olacağını söylemişti.

Sorun neydi?

EYT’ler, 1999 yılında çıkarılan kanunun hukuka aykırı olarak geriye doğru işletildiğini ve neticesinde yüz binlerce emeklinin yıllarca süren ve mağdur sayısının katlanarak arttığı bir sistem yarattığını söylüyordu.

Bu zamana dek pek çok siyasinin kapısını çaldıklarını söyleyen EYT’ler son olarak bir federasyon kurmuş ve eylemlerini tek çatı altında yürütmüştü.

Siyasi partiler her defasında söz aldıklarını ancak her seçim döneminde “seçim malzemesi” haline getirildikleri savunan EYT’ler, bu yıl bu mağduriyetin “yaş sınırlaması getirilmeksizin” giderilmesini talep ediyordu.

Emeklilikle yaşa takılma sorunun “erken emeklilik” demek olmadığı belirten dernekler, “EYT erken emeklilik değil, gasp edilmiş emeklilik hakkının peşindedir” açıklamasını yapmıştı.

Paylaşın