DİSK: İktidar Vergi Yükünü İşçilerin, Emekçilerin, Emeklilerin Omuzlarına Yıktı

DİSK Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, AK Parti hükümetinin, ‘sermayeyi ve zenginleri vergilendirmekten kaçındığını’ ve yıllardır dolaylı vergileri artırmaya devam ettiğini belirterek, “Yapılan düzenlemeyle dolaylı vergilerin payı, yani işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin vergi yükü daha da artacak” dedi.

Haber Merkezi / Arzu Çerkezoğlu, iktidarın ‘mali disiplin’, ‘bütçe açığını azaltma’, ‘vergiyi tabana yayma’ gibi adlar altında vergi yükünü işçilerin, emekçilerin, emeklilerin omuzlarına yıktığını söyledi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, dolaylı vergilerdeki artış başta olmak üzere, ‘vergide artan adaletsizlik’ ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Çerkezoğlu, açıklamasında, şunları kaydetti:

“Günbegün artan fiyatlarla ücretlerimiz erirken, kimselerin inanmadığı resmi enflasyonla reel ücretlerimiz yani alım gücümüz gerilerken yılın ikinci yarısına vergi ve harç artışlarıyla başladık.

7 Temmuz 2023 tarihli ve 32241 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnameleri (CBK) ile vergi ve harçlara devasa artış uygulandı. Yüzde 8 olan Katma Değer Vergisi (KDV) oranı yüzde 10’a; yüzde 18 olan KDV oranı ise yüzde 20’ye yükseltildi. Harçlarda da ciddi artışlar gerçekleştirildi. 6.019 TL olan yurtdışından şahsi kullanım için getirilen cep telefonu harçları ise söz konusu CBK ile 20.000 TL olarak uygulanmaya başlayacak. Öte yandan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda yer alan harçlara yüzde 50 oranında artış uygulandı.

Vergilerde ve harçlarda yapılan bu artışlar TÜİK tarafından açıklanan ve işçilerin, emekçilerin ücretini belirleyen resmi enflasyon oranının çok üstündedir. Üstelik işçilerin, emekçilerin, emeklilerin yılın ikinci yarısı için aldıkları/alacakları ücret artışları daha ilk günden geri alınmaya başlandı.

Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in 6 Temmuz 2023 sabah saatlerinde sosyal medya hesabından duyurduğu “mali disiplin”, “bütçe açığını azaltma” gibi önlemlerinin “sınıfsal niteliği” de bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile resmileşti.

Bilindiği gibi KDV gibi dolaylı vergiler geliri ne olursa olsun bütün yurttaşlar tarafından aynı oranda ödenmekte ve vergilerin geniş bir tüketici grubu tarafından ödenmesi anlamına gelmektedir. İşçiden de patrondan da, yoksuldan da zenginden de eşit oranlı alındığı için dolaylı vergiler vergi adaletini bozar.

İşçiler bir yandan daha ücretlerini almadan peşin peşin gelir vergisi ödemekte, öte yandan tüketim sırasında da ikinci kez vergi ödemektedir. Böylece çifte vergilendirmeye maruz kalmaktadır.

Bir ülkede dolaylı vergilerin yüksekliği vergi yükünün tüketiciye ve dar gelirliye yüklenmesi anlamı taşımaktadır. Bu nedenle dünyada genellikle dolaylı vergiler düşük, dolaysız (doğrudan) vergiler, yani gelirden alınan vergiler yüksektir. Türkiye’de ise dünyadaki eğilimin tersi olarak doğrudan vergiler düşük, adaletsiz bir vergi olan dolaylı vergiler yüksektir.

Sermayeyi ve zenginleri vergilendirmekten kaçınan AKP hükümetleri yıllardır dolaylı vergileri artırmaya devam ediyor. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı Türkiye’de 1990’da yüzde 48 ve 2000’de yüzde 59 iken 2022’de yüzde 64’e ulaştı. 2023 bütçesine göre dolaylı vergilerin payının yüzde 67.7 olması öngörülüyordu. Yapılan düzenlemeyle dolaylı vergilerin payı, yani işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin vergi yükü daha da artacak.

Hükümet, çalışanların alım gücünü koruması gerekirken vergi oranlarında ve harç tutarlarına yaptığı artış işçileri daha da yoksullaştırmaya çalışıyor. Öte yandan vergi dilimlerinin sistematik olarak düşük belirlenmesi nedeniyle erkenden girdiğimiz yüksek vergi dilimleri nedeniyle, yıl içerisinde ücretlerimiz düşüyor.   Kısacası “mali disiplin”, “bütçe açığını azaltma”, “vergiyi tabana yayma” gibi adlar atlında vergi yükü işçilerin, emekçilerin, emeklilerin omuzlarına yıkılıyor.

Yüksek enflasyon dönemlerinde ülkeyi yönetenlerin görevi işçilerin, emekçilerin, emeklilerin alım gücünü korumaktır; gelirde ve vergide adaleti sağlamaktır. DİSK olarak yıllardır “Vergide Adalet, Gelirde Adalet” mücadelesi veriyoruz. Son olarak Aralık ayında işyerlerinde topladığımız taleplerimizi içeren binlerce imzayı Maliye Bakanlığı’na iletmiştik. Vergide adalet için alınması gereken acil önlemleri bugün bir kez daha dile getiriyoruz:

Dolaylı vergilere ve harçlara yapılan artışlar geri alınmalıdır.
Gelir vergisi tarife ilk dilim oranı ücretlilerde yüzde 10’a düşülmelidir.
Vergi tarife dilimleri en az asgari ücret veya yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
Ücretlerden ve tükettiklerimizden değil, kardan, ranttan daha fazla vergi alınan, az kazananın az, çok kazanın çok vergi ödediği bir vergi düzeni şarttır.”

Artışlar

Resmî Gazete’de bugün yayımlanan 7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’yla Katma Değer Vergisi (KDV) yüzde 18 olan ürünlerde yüzde 20’ye, yüzde 8 olan ürünlerde ise yüzde 10’a çıkarıldı.

Deterjan, sabun, tuvalet kağıdı, bebek bezi ve yeme-içme sektöründeki KDV yüzde 10; mobilya, beyaz eşya, elektronik ürünler, sigara ve alkolde ise yüzde 20 olacak. Daha çok gıdayı kapsayan yüzde 1’lik KDV diliminde ise değişiklik yapılmadı.

7344 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’yla ise Yurt dışından getirilen telefonların kayıt altına alınması için belirlenen tutarda harç ücreti (IMEI) ise karar öncesinde 6 bin 91 TL iken 20 bin TL’ye yükseldi.

492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı tariflerde yer alan maktu harçlara yüzde 50 oranında artış yapıldı. Karara göre, trafik harçları kapsamında bulunan “sürücü belgesi harçları” yapılan artıştan hariç tutuldu.

Paylaşın

Vergi Zamları: TMMOB: Seçim Bitti, Pembe Tablo Gitti

Seçimlerin ardından birbiri ardına gelen zamlar ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile yapılan vergi-harç bedeli artışlarına ilişkin açıklama yapan TMMOB, “Kısa zaman önce gerçekleştirilen seçimler öncesinde ekonominin ne kadar iyi olduğunu, ülkenin ne kadar büyüdüğünü, refahın ne kadar arttığını dile getiren AKP iktidarı, seçimlerin hemen ardından gerçek yüzünü göstererek, birbiri ardına zam ve vergi artışlarına başladı” değerlendirmesinde bulundu.

Haber Merkezi / Açıklamanın devamında, “Uzun yıllardır devam eden ekonomik kriz nedeniyle alım gücü iyice düşen geniş halk kesimlerinin hayatını iyice zorlaştıran bu zam ve vergiler, ekonominin içinde bulunduğu gerçek durumu gösterdiği kadar, AKP’nin yalana ve sahte algılara dayalı siyaset anlayışını da göstermektedir” ifadelerine yer verildi.

Açıklamanın sonunda ise, “AKP’nin kendi iktidarını sürdürebilmek için yarattığı devasa ekonomik yükün halka yüklenmesine, krizin bedelinin emeğiyle geçinen kesimlere ödetilmesine sessiz kalmayacağız. Yeni bir zam dalgası yaratacak vergi artışları ve harç zamları derhal geri alınmalıdır. Halkın cebindeki paranın değerini her geçen gün düşüren hayat pahalılığına ve zamlara artık son verilmelidir” denildi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), son dönemde yapılan zamlar, yaşanan hayat pahalılığı ve yüksek enflasyona ilişkin yazılı açıklama yaptı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kısa zaman önce gerçekleştirilen seçimler öncesinde ekonominin ne kadar iyi olduğunu, ülkenin ne kadar büyüdüğünü, refahın ne kadar arttığını dile getiren AKP iktidarı, seçimlerin hemen ardından gerçek yüzünü göstererek, birbiri ardına zam ve vergi artışlarına başladı.

Uzun yıllardır devam eden ekonomik kriz nedeniyle alım gücü iyice düşen geniş halk kesimlerinin hayatını iyice zorlaştıran bu zam ve vergiler, ekonominin içinde bulunduğu gerçek durumu gösterdiği kadar, AKP’nin yalana ve sahte algılara dayalı siyaset anlayışını da göstermektedir.

Seçimlerin ardından Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybına bağlı olarak ithalata dayalı her üründe büyük fiyat artışları yaşanmaktadır. Gıda maddelerinden akaryakıta kadar gündelik hayatımızın temel tüketim maddelerinde yüzde 30’lara varan zamlar, yurttaşlarımızın alım gücünü iyiden iyiye düşürmüş, yaşamlarını zorlaştırmıştır.

TÜİK’in artık hiçbir güvenilirliği olmayan enflasyon rakamlarıyla üzeri örtülmeye çalışılan bu pahalılık karşısında emekçilerin ücretleri her geçen gün erimektedir. Asgari ücretlere ve kamuda çalışanlara yapılan zamlar, yaşanan hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında hiçbir anlam ifade etmemektedir. AKP, kendi yaptığı zamları değersizleştirmek için yüksek enflasyonu bir ekonomi politikası haline getirmiştir.

İktidar, kendi politik tercihlerinin ve gösteriş ekonomisinin yarattığı yıkımın altında ezilen halkı rahatlatacak tedbirler almak yerine, krizin yükünü tümüyle yurttaşlara bindiren vergi ve harç zamlarıyla durumu daha da kötüleştirmektedir.

AKP’nin kendi iktidarını sürdürebilmek için yarattığı devasa ekonomik yükün halka yüklenmesine, krizin bedelinin emeğiyle geçinen kesimlere ödetilmesine sessiz kalmayacağız. Yeni bir zam dalgası yaratacak vergi artışları ve harç zamları derhal geri alınmalıdır. Halkın cebindeki paranın değerini her geçen gün düşüren hayat pahalılığına ve zamlara artık son verilmelidir.”

Paylaşın

DİSK’ten TÜİK Önünde Protesto: Gerçek Verileri Paylaş

Enflasyon verileri sonrası TÜİK binası önünde protesto eylemi yapan DİSK’in Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, burada yaptığı konuşmada “TÜİK bir kamu kurumudur. 85 milyon adına çalışma yapan, 85 milyona hizmet eden bir kamu kurumudur” dedi.

Arzu Çerkezoğlu, konuşmasının devamında, TÜİK’in enflasyon hesaplamasının temelini oluşturan madde fiyat listesinin açıklanmasını durdurmasına karşı DİSK’in açtığı ve kazandığı davayı hatırlatarak, “Yargı kararlarının gereğini yapın” ifadelerini kullandı.

“TÜİK, enflasyonu düşük gösterme kurumu değildir” diyen DİSK Başkanı Çerkezoğlu, enflasyonun doğru ölçülmesi, şeffaf olunması ve gerçek verilerin kamuoyuyla paylaşılması çağrısında bulundu.

Enflasyon verilerinin açıklanması sonrası Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde protesto eylemi gerçekleştirdi.

Eyleme, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve DİSK Yönetim Kurulu üyeleri katıldı.

“Gerçekleri açıkla! Ekmeğimizle oynama!” yazılı pankartın açıldığı eylemde, sık sık “TÜİK elini cebimizden çek”, “TÜİK şaşırma, sabrımızı taşırma”, “Sefalete teslim olmayacağız” sloganları atıldı.

TÜİK’in verileri karartmaya devam ettiğini belirten DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, burada yaptığı konuşmada “TÜİK bir kamu kurumudur. 85 milyon adına çalışma yapan, 85 milyona hizmet eden bir kamu kurumudur” dedi.

Arzu Çerkezoğlu, konuşmasının devamında, TÜİK’in enflasyon hesaplamasının temelini oluşturan madde fiyat listesinin açıklanmasını durdurmasına karşı DİSK’in açtığı ve kazandığı davayı hatırlatarak, “Yargı kararlarının gereğini yapın” ifadelerini kullandı.

“TÜİK, enflasyonu düşük gösterme kurumu değildir” diyen DİSK Başkanı Çerkezoğlu, enflasyonun doğru ölçülmesi, şeffaf olunması ve gerçek verilerin kamuoyuyla paylaşılması çağrısında bulundu.

TÜİK: Enflasyon yüzde 38,21

Öte taraftan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Haziran 2023 verilerini açıkladı.

TÜİK’e göre, enflasyon haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 3,92, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 19,77, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 38,21 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,95 arttı.

ENAG: Enflasyon yüzde 108,58

Ayrıca Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Haziran ayına ilişkin enflasyon rakamlarını açıkladı.

ENAG verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Haziran ayında yüzde 8,54 oldu. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı yüzde 108,58 olarak gerçekleşti. Ocak-Haziran dönemi enflasyon oranı ise yüzde 50,53 oldu.

Paylaşın

İSİG: İşçi Ölümlerinin En Az Yüzde 12’si Mevsimlik Tarımda

İSİG Üyesi Gökhan Turan, “İSİG Meclisi raporları incelendiğinde yıllık ölümlerin en az yüzde 12’si mevsimlik tarım işçilerinden oluşmaktadır. Genelde trafik kazası şeklinde kayıt alınan iş cinayetleri hakkında devlet otoritesi denetim mekanizmasını ortaya koymaktadır” dedi ve ekledi:

“Denetimden çok bu sistemde çalışan işçilerin parasının olmadığı kazanılan ücretle ödendiği unutulmamalı. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ulaşımda başlar, çalışma yerine gitmek, kalacak yer, sağlık, beslenme, okul ihtiyacı, sosyal hayat gibi devam eder.”

Çocuk işçilere de değinen Turan, “Çocuklar okuma hakları ellerinden alınan taze canlar. Aileye katkı için çalıştırılırlar. Bünyelerinin el vermeyeceği yüklerin altında fiziki zorlanmaya maruz kalırlar. Çocukları çalıştırmamak için ailelerinin ihtiyaçlarını gidermek gerekir. Gelir dengesi, herkesin çalışma özgürlüğü hakkını sağlamak gerekir” dedi.

Birgün’den Dilan Esen’in haberine göre, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) İstanbul Koordinasyonu Üyesi Gökhan Turan, devlet işletmeleri de dahil tarım sektöründeki açığın mevsimlik işçilikle sağlandığını belirterek şöyle konuştu:

“Kırdan kente göç fark edilmeyen bir dönüşümü de ortaya çıkarmıştır. Ortaklık, yarıya verme gibi dönüşümler de devlet destekli kredilerin adaletsiz dağıtımı da bir faktör. Mevsimlik işçi çoğunlukla Güneydoğu ‘dan ülkenin her yönünü birkaç ay çalışmak için göç eden işçi kitlesidir.

İSİG Meclisi raporları incelendiğinde yıllık ölümlerin en az yüzde 12’si mevsimlik tarım işçilerinden oluşmaktadır. Genelde trafik kazası şeklinde kayıt alınan iş cinayetleri hakkında devlet otoritesi denetim mekanizmasını ortaya koymaktadır.

Denetimden çok bu sistemde çalışan işçilerin parasının olmadığı kazanılan ücretle ödendiği unutulmamalı. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları ulaşımda başlar, çalışma yerine gitmek, kalacak yer, sağlık, beslenme, okul ihtiyacı, sosyal hayat gibi devam eder.”

Çocuk işçilere de değinen Turan, “Çocuklar okuma hakları ellerinden alınan taze canlar. Aileye katkı için çalıştırılırlar. Bünyelerinin el vermeyeceği yüklerin altında fiziki zorlanmaya maruz kalırlar. Çocukları çalıştırmamak için ailelerinin ihtiyaçlarını gidermek gerekir. Gelir dengesi, herkesin çalışma özgürlüğü hakkını sağlamak gerekir” dedi.

Paylaşın

Asgari Ücret, Son 36 Ayda 4 Kez Açlık Sınırını Aştı

Veriler yaşanan ekonomik krizin derinliğini gözler önüne seriyor. Açlık sınırı, Haziran 2020 – Haziran 2023 arasında yüzde 327 yükselirken, bu dönemdeki 36 ayın sadece dördünde asgari ücret açlık sınırını aştı.

Bu, ocak ve temmuz aylarında asgari ücrete zam geldiği zaman asgari ücret açlık sınırının üstüne çıktığı, ancak yüksek enflasyon ve artan gıda harcamaları sebebiyle asgari ücret hemen açlık sınırının altına indiği anlamına geliyor.

Son yıllardaki genel iyileşme eğilimine rağmen Haziran 2022’de asgari ücretin açlık sınırına oranı yüzde 66,6 oldu. Bu oran Ocak 2005’te yüzde 67,3’tü. Temmuz 2022’de asgari ücret 4 bin 254 liradan 5 bin 500 liraya çıktı. Bu ciddi artışa rağmen asgari ücretin açlık sınırına oranı ancak yüzde 80’e çıktı. Aralık 2022’de ise bu oran yüzde 68’e kadar geriledi.

Son yıllarda ardı ardına yapılan iyileşmelere rağmen asgari ücret hâlâ açlık sınırını karşılamakta zorlanıyor. Son 222 ayda asgari ücret sadece 8 ayda açlık sınırını aştı. Kalan 214 ayda dört kişilik bir ailenin yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcamasına yetmedi. Asgari ücret yoksulluk sınırının ise ancak dörtte birini karşılıyor.

Peki açlık sınırı nedir? 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması ne kadar? Asgari ücret  açlık sınırını karşılamaya yetiyor mu?

Açlık sınırı nedir?

TÜRK-İŞ’in açlık sınırı “Ankara’da 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı” olarak tanımlanıyor. Buna konut, giyim, faturalar, eğitim, sağlık ve ulaşım gibi diğer giderler dahil değil.

Temmuz 2023’te geçerli olacak net aylık asgari ücret 11 bin 402 lira oldu. Sadece üç yıl önce Temmuz 2020’da asgari ücret 2 bin 325 liraydı. Buna göre asgari ücret son üç yılda neredeyse beşe (4,9) katlandı. Bu yüzde 390 artış demek.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı resmi enflasyon ile yapılan karşılaştırmaya göre asgari ücret daha çok arttı. Bu durum asgari ücretle geçinenler için bir iyileştirme anlamına geliyor. Çünkü TÜİK’e göre Mayıs 2020-Mayıs 2023 arasındaki üç yılda resmi enflasyon yüzde 182 oldu.

Ancak aynı dönemi kapsayan son üç yılda gıda fiyatları yüzde 245 yükseldi.

Son 36 ayda asgari ücret 4 kez açlık sınırını aştı

Ancak durum ücretliler için yine de zor. Çünkü TÜRK-İŞ’in açıkladığı açlık sınırı Haziran 2020-Haziran 2023 arasında yüzde 327 yükseldi. Bu dönemdeki 36 ayın sadece dördünde asgari ücret açlık sınırını aştı.

Bu ne demek? Ocak ve temmuz aylarında asgari ücrete zam geldiği zaman asgari ücret açlık sınırının üstüne çıktı. Ancak yüksek enflasyon ve artan gıda harcamaları sebebiyle asgari ücret hemen açlık sınırının altına indi.

TÜRK-İŞ temmuz ayı açlık sınırını temmuz ayı sonunda açıklayacak. Haberdeki grafiklerde açlık sınırı son olarak haziran ayını yansıtıyor. Önümüzdeki birkaç ayda asgari ücret açlık sınırının üstünde seyretmesi bekleniyor. Ancak yıl sonuna doğru durum tersine dönebilir.

Asgari ücretin açlık sınırına oranı nasıl değişti?

Asgari ücretin açlık sınırına oranı anlamlı bir gösterge. Bu oran yüzde 100’ü aşarsa asgari ücret açlık sınırından fazla oluyor. Yani asgari ücret 4 kişilik bir ailenin gıda harcamasına yetiyor. Eğer bu oran yüzde 100’ün altında olursa asgari ücret açlık sınırının altında kalıyor. Bu ne demek? Asgari ücret 4 kişilik bir ailenin gıda harcamasına bile yetmiyor. TÜRK-İŞ’in tespitine göre bu durumda bu aile karnını doyuramıyor.

Ocak 2005-Haziran 2023 arasındaki 222 ayda bu orana baktık. Sonuç sadece 8 ay asgari ücret açlık sınırını aştı. Bunun 4 ayı da son üç senede gerçekleşti.

İlk kez 2016 başında yüzde 90 görüldü

2005 başında asgari ücretin açlık sınırına oranı yüzde 67’ydi. Bu oran ilk kez Temmuz 2012’de yüzde 80’i aştı. Ancak bu oran sadece bu bir ay için geçerli kaldı. Yüzde 80 oranı 2016 başında bir kez daha aşıldı. Asgari ücretin bin bir liradan bin 301 liraya çıkmasıyla bu oranı yüzde 90 oldu. Bu tarihten sonra genelde yüzde 90’un üzerinde seyretti.

Asgari ücret açlık sınırını ilk kez Ocak 2019’da aştı

Asgari ücret 2019 başında bin 603 liradan 2 bin 21 lira çıktı. Bu ayda açlık sınırı ise 2 bin 14 lira oldu. Böylece 2005 başından bu yana ilk kez asgari ücret açlık sınırını aştı. Ancak enflasyonla birlikte hemen sınırın altına indi. 2020 ve 2021 başlarında asgari ücrete gelen zamlarla yüzde 100’ün biraz üstüne çıktı.

2022 yılında yüzde 80’e varan resmi enflasyon sebebiyle asgari ücretin açlık sınırını karşılama oranı oldukça düştü. Bu dönemde gıda enflasyonu TÜFE’den daha yüksek olurken yüzde 90’ları aştı.

Asgari ücretin açlık sınırına oranı: 2022’de 2005’in gerisine düştü

Son yıllardaki genel iyileşme eğilimine rağmen Haziran 2022’de asgari ücretin açlık sınırına oranı yüzde 66,6 oldu. Bu oran Ocak 2005’te yüzde 67,3’tü. Temmuz 2022’de asgari ücret 4 bin 254 liradan 5 bin 500 liraya çıktı. Bu ciddi artışa rağmen asgari ücretin açlık sınırına oranı ancak yüzde 80’e çıktı. Aralık 2022’de ise bu oran yüzde 68’e kadar geriledi.

Ocak 2023’te asgari ücret 8 bin 505 liraya yükseldi. Bu yüksek artışa rağmen aylık net asgari ücret 4 kişilik bir ailenin gıda harcamasına yeterli olmadı.

Temmuz 2023’te ise asgari ücret 11 bin 402 liraya çıktı. Henüz temmuz ayı açlık sınırı açıklanmadı. Muhtemelen asgari ücretin açlık sınırına oranı son 20 yılın en yüksek seviyesine çıkacak. Ancak sene sonuna doğru bu oranın nereye ineceği önemli.

Asgari ücret yoksulluk sınırını karşılamaktan uzak

Yoksulluk sınırı ne demek?

Ankara’da yaşayan 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcamasının yanı sıra konut (kira, elektrik, su, yakıt), giyim, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutara yoksulluk sınırı deniliyor.

Asgari ücretin yoksulluk sınırına oranı 2005 başında yüzde 20 seviyesindeydi. Yani, asgari ücret 4 kişilik bir ailenin temel ihtiyaçlarının sadece beşte birine yetiyordu. 2018 yılında bu oran yüzde 30 seviyesine çıktı. Ancak son yıllarda yeniden yüzde 30 seviyesinin altına indi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

İşsiz Sayısı 11 Milyon 533 Bine Yükseldi

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da veriler yaşanan ekonomik krizi gözler önüne seriyor. 2018 yılının ilk 3 aylık döneminde resmi işsiz sayısı 3 milyon 312 bin, atıl iş gücü grubunda yer alanların sayısı 4 milyon 727 bin, işsizlerin toplamı da 8 milyon 39 bin düzeyinde bulunuyordu.

2023 yılının ilk 3 aylık dönemine gelindiğinde ise resmi işsiz sayısı 3 milyon 599 bine, atıl işgücünde görünen işsizlerin sayısı 7 milyon 934 bine, toplam işsizlerin sayısı da 11 milyon 533 bine yükseldi. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiği günden bu yana işsizler 287 bin, atıl işgücünde kalan işsizler 3 milyon 207 bin, toplam işsizler ordusu da 3 milyon 494 bin kişi birden arttı.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın işgücü piyasasındaki gelişmeleri analiz eden çalışma raporu, Türkiye’deki gerçek işsiz sayısının 3,6 milyon değil, 11,5 milyon civarında seyrettiğini onayladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da onayıyla yayımlanan ‘İş Gücü Piyasasındaki Gelişmelerin Makro Analizi’ isimli raporda 2014 yılından Mart 2023’e kadar uzanan dönem incelendi.

Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine göre, analizde, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK)’in açıkladığı normal işsizlik oranının yanı sıra herhangi bir işte çalışmayanların izlendiği ‘atıl işgücü’ verileri de yer aldı. Atıl işgücü içerisinde; iş arayan ancak kısa sürede işbaşı yapabilecek durumda olmayanlarla iş aramadığı halde çalışmak isteyen ve kısa sürede işbaşı yapabilecek durumda olan çalışma çağındaki kişiler yer alıyor. Ayrıca, istihdamda görünen ancak normal mesaiyle çalışmak istediği halde aradığı işi bulamadığı için geçici işlerde haftada 40 saatten az çalışmak durumunda kalan kişiler de bu grupta bulunuyor.

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmeden önce 2018’in ilk 3 aylık döneminde resmi işsiz sayısı 3 milyon 312 bin, atıl iş gücü grubunda yer alanların sayısı 4 milyon 727 bin, işsizlerin toplamı da 8 milyon 39 bin düzeyinde bulunuyordu. 2023’ün ilk 3 aylık dönemine gelindiğinde ise resmi işsiz sayısı 3 milyon 599 bine, atıl işgücünde görünen işsizlerin sayısı 7 milyon 934 bine, toplam işsizlerin sayısı da 11 milyon 533 bine yükseldi. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiği günden bu yana işsizler 287 bin, atıl işgücünde kalan işsizler 3 milyon 207 bin, toplam işsizler ordusu da 3 milyon 494 bin kişi birden arttı.

Raporda, pandemi döneminde zirve yapan işsizliği pandemi sonrasında hızla düşüren ülke örneklerine yer verildi. Raporda, ABD’nin pandemi döneminde yüzde 13’le zirveye çıkan işsizlik oranını 2023’ün ilk çeyreğinde yüzde 3,5’e kadar düşürdüğüne işaret edilirken aynı şekilde işsizliğin pandemi sonrasında AB-27 bölgesinde yüzde 6’ya, Almanya’da yüzde 2,9’a gerilediğine dikkat çekildi. Raporda Türkiye’nin de pandemi döneminde yüzde 14’lere yaklaşan işsizlik oranının en son yüzde 10,1’e gerileyerek pandemi öncesi döneme geldiği belirtildi.

Paylaşın

İşsize, İşsizlik Maaşı Hayal Oldu

İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsiz kalan vatandaşların neredeyse yarısının yararlanamadığına dikkat çeken CHP’li Ali Öztunç, “Son 10 yılda işsizlik maaşına 13 milyon 526 bin 654 kişi başvurdu, işsizlerin yarısından fazlası işsizlik maaşı almaya hak kazanamadı” dedi ve ekledi:

“10 yılda İşsizlik Sigorta Fonu’ndan işçilere verilen para 44 milyar 302 milyon 477 bin 655 TL. İşsizlik Fonu işçiye değil işverene gidiyor. AKP iktidarı emekçiyi değil, işvereni destekliyor. İşsize, işsizlik maaşı hayal oldu.”

Öztunç, açıklamasının devamında, “İşsizlik Sigortası yararlanma koşullarının ağırlığı yüzünden işsizlerin çok azını kapsıyor. Birikiminin büyük bölümü başta işveren teşvikleri olmak üzere işsizler dışındaki alanlara harcanan İşsizlik Sigortası Fonu’nun Mayıs 2023 sonu itibariyle birikimi ise 135,2 milyar lira olarak gerçekleşti. İktidar emekçinin fonda toplanan parasını har vurup harman savuruyor, işsiz kalan vatandaşlarımız ekonomik kriz ortamında ailesiyle birlikte sefalete terk ediliyor.” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, şsiz vatandaşların İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yararlanma sayılarına ilişkin açıklamalarda bulundu. ANKA’nın aktardığına göre, Öztunç, şu ifadeleri kullandı:

“Son 10 yılda işsizlik maaşına 13 milyon 526 bin 654 kişi başvurdu, işsizlerin yarısından fazlası işsizlik maaşı almaya hak kazanamadı. 10 yılda İşsizlik Sigorta Fonu’ndan işçilere verilen para 44 milyar 302 milyon 477 bin 655 TL. İşsizlik Fonu işçiye değil işverene gidiyor. AKP iktidarı emekçiyi değil, işvereni destekliyor. İşsize, işsizlik maaşı hayal oldu.

İşsizlik ödeneği bağlananlara 6 ile 10 ay arasında ödeme yapılıyor. Bu süre içerisinde iş bulanların ödeneği kesiliyor. 2023 yılı Ocak-Mayıs döneminde 697 bin 670 bin kişi işsizlik ödeneğinden yararlanmak için başvuruda bulundu. Yani bu yılın ilk 5 ayında yaklaşık 700 bin kişi işsiz kaldı.

Başvuranlar geçen yılın aynı dönemine göre 7 bin 351 kişi arttı. Bu dönemde işsizlik sigortasından aylık bağlananların sayısı ise 32 bin 992 kişi azalarak 312 bin 433’te kaldı. Mayıs’ta önceki yıldan hak kazananlarla birlikte toplam 361 bin 551 kişiye işsizlik ödeneği ödendi. İşsizlik sigortasından ödenek alanların sayısı geçen yıl mayıs ayında 494 bin 492, bu yıl nisan ayında ise 392 bin 498 bin kişi oldu.

İşsizlik Sigortası yararlanma koşullarının ağırlığı yüzünden işsizlerin çok azını kapsıyor. Birikiminin büyük bölümü başta işveren teşvikleri olmak üzere işsizler dışındaki alanlara harcanan İşsizlik Sigortası Fonu’nun Mayıs 2023 sonu itibariyle birikimi ise 135,2 milyar lira olarak gerçekleşti. İktidar emekçinin fonda toplanan parasını har vurup harman savuruyor, işsiz kalan vatandaşlarımız ekonomik kriz ortamında ailesiyle birlikte sefalete terk ediliyor.”

Paylaşın

Tekstil Ve Giyim Sektöründe Kriz Derinleşiyor: İşten Çıkarmalar Gündemde

BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, “Tekstil ve hazır giyim sektörünün elbette sorunları vardır ama daha fazla kâr etmek dışında hiçbir kaygısı olmayan patronların gözünden değerlendiriliyor. Sektörün gücü, işçilerin maliyeti gibi… İşçilerin insanca yaşaması, yetebilecek bir ücret alması maliyet kalemi oluyor” dedi ve ekledi:

“İktidara ve patronlara kaldığında her şeyin faturasının işçilere kesildiğini görüyoruz. Giyim sanayiinde ortalama ücret dışında bir ücret ödenmiyor. Beyaz yakalılar bile en fazla asgari ücretin bin lira üstünde alıyor. İşçi ücretleri en az yoksulluk düzeyine çıkarılmalı ama bu patronların insafına bırakılamaz. İşçilerin bunun için örgütlü şekilde mücadele etmesi gerekiyor.”

İşten çıkarmaların yaşanmaya başladığını da aktaran Türkmen, “Urfa’da, Malatya’da, Adana’da, Maraş’ta pek çok fabrikada işçiler evleri hasarlı olduğu için işe gidemedi ve hakları verilmeden işten atıldılar. Mil May Tekstil’de 40 işçi tazminatları verilmeden atılmak istendi.

Biz gidip görüştükten sonra 6’sı atıldı. Ama bayramdan sonra işten çıkarmalar artacaktır. Akıllarına ilk gelen çözüm işten atma oluyor, böyle tehdit ediyorlar. Bazı kentlerde tekstil patronları büyük markaların temsilcilerini çağırıp ne kadar çağdaş koşullarda üretim yaptığını gösteriyorlar. Sendikalı oldukları için işten atıldıklarını, 36 saate varan mesaileri anlatıyorlar mı?” ifadelerini kullandı.

Emekçiler henüz asgari ücrete yapılan zammı alamazken işverenler ise ‘önlem amaçlı işten çıkarmaları’ konuşmaya başladı bile. Asgari ücrete yapılan yüzde 34’lük zam dolar karşılığında kaybolmaya devam ediyor. Hem kurun hem de enflasyonun artmasıyla henüz işçilerin cebine ulaşmayan asgari ücret eridikçe eriyor.

İktidardan destek üstüne destek alan işverenlere, eriyişini sürdüren asgari ücrete yapılan zammın faturasını yine işçiden kesmek istiyor. Tekstil ve hazır giyim sektöründe işten çıkarmalar ve fabrikaların kapanacağı iddiaları gündemde.

Birgün’den Dilan Esen’in aktardığına göre; Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, asgari ücretin işçinin eline geçmeden 50 lira eridiğine ve bu erimenin devam edeceğine dikkat çekti. Erimenin sebebinin yalnızca dövizdeki yükseliş değil, temel tüketim ürünlerine yapılan zamlarla da ilgili olduğuna değinen Türkmen, asgari ücrete yapılan zam nedeniyle işten çıkarmaların yaşanacağına yönelik tartışmaların işçilerin zammını önemsizleştirdiğini belirtti.

İşverenlerin çok sayıda destek aldığına vurgu yapan Türkmen, “Bazı iktisatçılar da ‘Bu zammın bu anlamı yok, eriyecek, enflasyonu daha da artırır’ diyorlar. Neredeyse işçilere yapılan zamları enflasyonun artış sebebi olduğunu açıklayacak bir söylem bu. Bunun çözümü işçilere zam yapmamak değil, bu ekonominin sorumlusu olanların politikalarını değiştirmesidir. Ama bunun faturası bile işçilere kesiliyor. Asıl enflasyon artışının büyük oranda astronomik şirket kârları olduğunu biliyoruz” dedi.

Asgari ücretin maliyetinin 800 dolar olacağı açıklamasına tepki gösteren Türkmen, şöyle konuştu: “Buna yemek ücretiyle kreş yardımını da ekliyorlar. Antep’te, Malatya’da, Maraş’ta, Urfa’daki fabrikaların hiçbirinde kadın işçilere kreş yardımı yapıldığını görmedik. Hatta bu fabrikaların bir kısmı işe hamileyse almıyor, evlilik düşünüyorsa almıyor.

Patronlar, alım gücünün düşmesinden, finansman kaynaklarına ulaşamamaktan, hammadde maliyetlerinin artmasından da bahsediyorlar ama çözüm önerileri de ilginç. Aldıkları teşvikler yetmiyor hâlâ yeni teşvikler istiyorlar. Kısa çalışma ödeneğinde işçileri izinde gösterip çalıştırıyorlar. Aslında işsizlik fonunu yağmalıyorlar. İşçilerin parası bile patronlara kaynak olarak aktarılıyor. Ama bu da yetmiyor.”

“İşçilerin talep ve maliyetine gelince Hindistan ve Kamboçya ile rekabet ediyorlar” diyen Türkmen, şunları ifade etti: “Tekstil ve hazır giyim sektörünün elbette sorunları vardır ama daha fazla kâr etmek dışında hiçbir kaygısı olmayan patronların gözünden değerlendiriliyor. Sektörün gücü, işçilerin maliyeti gibi… İşçilerin insanca yaşaması, yetebilecek bir ücret alması maliyet kalemi oluyor.

İktidara ve patronlara kaldığında her şeyin faturasının işçilere kesildiğini görüyoruz. Giyim sanayiinde ortalama ücret dışında bir ücret ödenmiyor. Beyaz yakalılar bile en fazla asgari ücretin bin lira üstünde alıyor. İşçi ücretleri en az yoksulluk düzeyine çıkarılmalı ama bu patronların insafına bırakılamaz. İşçilerin bunun için örgütlü şekilde mücadele etmesi gerekiyor.”

İşten çıkarmaların yaşanmaya başladığını da aktaran Türkmen, “Urfa’da, Malatya’da, Adana’da, Maraş’ta pek çok fabrikada işçiler evleri hasarlı olduğu için işe gidemedi ve hakları verilmeden işten atıldılar. Mil May Tekstil’de 40 işçi tazminatları verilmeden atılmak istendi.

Biz gidip görüştükten sonra 6’sı atıldı. Ama bayramdan sonra işten çıkarmalar artacaktır. Akıllarına ilk gelen çözüm işten atma oluyor, böyle tehdit ediyorlar. Bazı kentlerde tekstil patronları büyük markaların temsilcilerini çağırıp ne kadar çağdaş koşullarda üretim yaptığını gösteriyorlar. Sendikalı oldukları için işten atıldıklarını, 36 saate varan mesaileri anlatıyorlar mı?”

“İşverene maliyeti 800 dolara ulaştı”

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, geçen günlerde yaptığı açıklamada, son zammın ardından asgari ücretli bir çalışanın yemek, servis ve kreş yardımlarıyla beraber işverene maliyetinin 800 dolara ulaştığını ileri sürmüştü.

Önlem alınmaması durumunda sektörde iş yeri kapanmaları ve istihdam kayıplarının artacağını belirten Kaya, sektördeki daralmanın tek sebebinin düşük talep olmadığını aktardı ve “Yeni asgari ücretin dolar bazında geldiği seviye hazır giyim sektörünün rekabet koşullarını aşındıracak” demişti.

Paylaşın

TÜRK İŞ Açıkladı: Açlık Sınırı 10 Bin 373, Yoksulluk Sınırı 33 Bin 788 TL

Haziran ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 10 bin 373 , yoksulluk sınırı 33 bin 788 liraya yükseldi. Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 13 bin 4711 liraya yükseldi. Önceki ay açlık sınırı 10 bin 362, yoksulluk sınırı ise 33 bin 752 lira olmuştu.

Haber Merkezi / Haziran ayında mutfak enflasyonu aylık yüzde 0,1 oldu. Altı aylık değişim oranı yüzde 27,58, son on iki ay itibariyle değişim oranı yüzde 62,30 ve on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı ise yüzde 108,58 olarak hesaplandı.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptığı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması” Haziran 2023 sonuçlarını açıkladı.

Araştırmaya göre, haziranda 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden “açlık sınırı” 10 bin 373 lira oldu.

Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen “yoksulluk sınırı” ise 33 bin 789 lira olarak hesaplandı. Bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” de aylık 13 bin 471 lira olarak belirlendi.

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 0,10 oldu.

Araştırmaya göre, bir önceki aya kıyasla süt fiyatı sabit kaldı, peynir fiyatı yüzde 4 geriledi, yoğurt yüzde 5 zamlandı. Dana kıyma ortalama 300 lira, kuşbaşı ortalama 335 liradan satıldı. Kuzu ve balık fiyatları sınırlı düzeyde gerilerken, tavuk fiyatı yüzde 12 azaldı.

Yumurta fiyatı haziranda yüzde 3 zamlandı ve tanesi ortalama 3 liradan satılmaya başlandı. Kuru fasulyede sınırlı düzeyde, yeşil ve kırmızı mercimekte yüzde 7 fiyat düşüşü oldu.

Nohut yüzde 9, yağlı tohumlar ise yüzde 6 zamlandı. Pirinç yüzde 5, bulgur ve irmik yüzde 3 zamlanırken, ekmek ve makarna fiyatı değişmedi.

Patates, kuru soğan, domates, patlıcan, fasulye, havuç fiyatları geriledi. Gıda sepetinde bu ayın zam şampiyonu yüzde 87’lik artışla kıvırcık marul oldu ve ortalama 25 liradan satıldı.

Son bir ayda ayçiçeği yağı fiyatı ortalama yüzde 3, tereyağı fiyatı sınırlı seviyede düştü. Margarin hafif düzeyde, zeytinyağı yüzde 4 zamlandı.

Çay yüzde 31, tuz yüzde 30, siyah zeytin yüzde 7, baharatlar yüzde 4, yeşil zeytin ve reçel yüzde 3 zamlandı. Şeker ve pekmezde sınırlı seviyede fiyat artışı yaşandı. Salça fiyatları yüzde 3 düştü.

Paylaşın

Asgari Ücret 6 Günde 44 Dolar Değer Kaybetti

Açıklandığı gün 482 dolar olan asgari ücret, bugün itibariyle 26 TL seviyesine gelen kur ile yaklaşık 44 dolar düşerek 438 dolar oldu. Asgari ücret işçinin eline geçmeden 44 dolar değer kaybetmiş oldu.

Haber Merkezi / 20 Haziran’da yüzde 34 artırılan ve 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacak olan 11 bin 402 liralık asgari ücret, altı günde 44 dolar geriledi.

Açıklandığı gün 482 dolara denk gelen yeni asgari ücret, döviz kurunun yükselmesiyle birlikte yaklaşık 44 dolar düşerek 438 dolar oldu.

Faiz kararının gündem olduğu geçen haftanın ardından döviz kurları yeni haftaya da rekor tazeleyerek girmişti. Bugün dolar/TL 26,04’ü, Euro/TL de 28,40’ı gördü.

Döviz kurlarında günlük yükseliş yüzde 3’ü aştı. Gram altında da 1600 TL seviyesi aşıldı ve rekor tazelendi. Dolar/TL geçen haftaki faiz kararı öncesinde 23,50 seviyesindeydi. Dolarda sadece iki işlem gününde artış 2,5 lirayı aştı.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, asgari ücretin 2023’ün ikinci yarısında yüzde 34 zamla net 11 bin 402 lira olmasını kararlaştırmıştı. Asgari ücret, bir işçi için aylık brüt 10 bin 8 lira, vergiler ve kesintiler düştüğünde net 8 bin 506 lira 80 kuruş olarak uygulanıyordu.

Asgari ücretin işverene toplam maliyeti, bir işçi için 11 bin 759 lira 40 kuruştu. Bunun 10 bin 8 lirasını brüt asgari ücret, 1551 lira 24 kuruşunu sosyal güvenlik primi, 200 lira 16 kuruşunu işveren işsizlik sigorta fonu oluşturuyordu. Seçim öncesinde asgari ücrete verileceği vaat edilen 500 dolar sınırının altında kalmıştı.

Paylaşın