İstanbul’da Her Üç Emekliden Biri Çalışıyor!

İstanbul’da bulunan hanelerden yüzde 16,8 sadece emekli aylığı ile geçinirken, yaşlılık veya emeklilik hakkı kazananların yüzde 28,4’ü ise resmi olarak çalışmaya devam ediyor.

Haber Merkezi / İstanbul Planlama Ajansı (İPA), “İstanbul’da Emekli Olmak 2024” başlıklı raporunu paylaştı. Raporda öne çıkan bölümler şöyle:

“İstanbul’da emeklilerin de dahil olduğu yaşlılık aylığı alanların 2 milyon 420 bin kişi olduğu belirtilirken toplamda her beş kişiden birinin aktif olarak çalışmadığı, pasif gelire sahip sigortalı oldukları görüldü.

İstanbul’da yaşlılık veya emeklilik aylığına hak kazanmış vatandaşların %28,4’ünün resmi olarak çalışmaya devam ettiği görüldü.

İstanbul’da 2023 yılında 507 bin 574 kişi EYT Kanunundan faydalandı. Bunların %52,2’si ise resmi olarak çalışmaya devam etti. Türkiye’de EYT Kanunundan faydalanan emeklilerin resmi olarak çalışmaya devam etme oranının ise %47,9’da kaldığı görüldü.

2010 yılında asgari ücretten daha fazla olan en düşük emekli aylığının, geçtiğimiz 15 sene içerisinde bir asgari ücretin neredeyse yarısına denk geldiği görüldü. 2010 yılında 680,3 TL olan en düşük emekli aylığı 2024 yılında 10.000 TL olurken asgari ücret 587,85 TL’den 17.002 TL’ye yükseldi.

2010 yılında en düşük emekli aylığıyla 11,4 gram altın veya 453 dolar alınabilirken günümüzde bu durum 4,4 gram altın veya 319 dolara geriledi. Son 15 yıldaki dolar enflasyonu da hesaba katılırsa emekli maaşının satın alım gücünün dolara oranla çok daha fazla düştüğü görülecektir.

İstanbul’da 100 m2‘lik ortalama bir konut fiyatı 2010 yılında 224 emekli maaşına denk gelirken 2022 yılında 672 emekli maaşına yükselmiştir. Geçtiğimiz iki yılda konut fiyatlarının yükseliş hızındaki azalma sebebiyle günümüzde 100 m2’lik bir konut fiyatı 460 adet en düşük emekli maaşına denk gelmektedir.

Emekli olduğunu ve hanede çalışan olmadığını söyleyen emekli hanelerin mülkiyet durumuna bakıldığında bu hanelerin %18,3’ünün kiracı olduğu görüldü. İstanbul’da sadece emekli maaşıyla geçinen toplam kiracı hane sayısı ise 148.420 olarak hesaplandı.”

Paylaşın

Türkiye’de Her İki Kişiden Biri Borçlu

Gelir eşitsizliği, enflasyon, vergi oranlarındaki adaletsizlik ve ekonomik krizin etkisiyle borçluluk durumu her geçen gün artmakta. Hem kredi kullanımında hem de kredi kartı kullanımında son bir yılda ortaya çıkan artış, Türkiye’de her iki kişiden birini borçlu hale getirdi.

Haber Merkezi / 2023 yılında, borç veya taksiti olmayanların oranı yüzde 50,4 olarak açıklanırken bu da, nüfusun yarısının borçlu olduğunu göstermekte.

TÜİK’in yapmış olduğu araştırmaya göre bu borçluluk düzeyinde; nüfusun yüzde 15’i borçlanmanın çok yük getirdiğini, yüzde 37’si biraz yük getirdiğini, yüzde 6’sı ise hiç yük getirmediğini belirtti. Bu veriler, borçlanmanın Türkiye’deki geniş kesimler üzerindeki etkisini ve ekonomik zorlukların boyutunu gösterdi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) üyesi Genel-İş Araştırma Dairesi Emek Araştırma (EMAR) tarafından hazırlanan “Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Raporu-5” yayımlandı.

Raporda şu ifadelere yer verildi: “Türkiye ekonomisi, AKP iktidarının sermaye yanlısı ekonomi politikaları nedeniyle derin bir kriz sürecine girdi. Bu kriz, yüksek enflasyon, geniş kesimlere yayılan derin yoksulluk, kitlesel işsizlik ve güvencesizlik, büyük gelir adaletsizliği, artan borçluluk ve toplumsal yaşamın erozyonu gibi sorunlarla kendini gösterdi. Ayrıca, gelir dağılımındaki ciddi bozulma ve alım gücündeki düşüş, işçi sınıfının emeği karşılığında hak ettiği değeri alamamasına yol açtı. GSYH içinde işçi sınıfının aldığı payın azalması, yoksulluğun ve borçluluğun artması da bu sürecin önemli sonuçları arasında yer alıyor.

Krizin en belirgin sonuçlarından biri de kişi başına milli gelirin düşüklüğüdür. 2022 yılında Türkiye’de kişi başına milli gelir 10,659 dolar iken; Eurostat verilerine göre Avrupa Birliği’nde bu rakam ortalama olarak 35,505 dolardır. Türkiye bu konuda AB ülkeleri arasında neredeyse en son sıralarda yer almaktadır. TÜİK’ten bilgi edinme yolu ile elde ettiğimiz 2023 yılı verisine göre ise Türkiye’de kişi başına milli gelir 13,110 dolar olmuştur.

Gelir dağılımı adaletsizliği de derinleşti. Zenginlerle diğer gelir grupları arasındaki farkı ortaya koyan Gini katsayısı, bir ülkede milli gelirin ülke vatandaşları arasında eşit dağılıp dağılmadığını gösteren önemli bir veridir. Gini katsayısı, 0’a yaklaştıkça bir ülkede gelirin dağılımında eşitliği, 1’e yaklaştıkça da bir ülkede gelirin dağılımındaki bozulmayı yani gelir eşitsizliğini ifade eder. Ekonomik krizin etkisiyle Türkiye’de gelir eşitsizliği giderek derinleşti. Bu durum, zaten dar gelirli kesimlerin daha da zor duruma düşmesine, refahın ve fırsatların daha az kişiye ulaşmasına neden oluyor. Özellikle orta gelir grubundaki bireylerin sayısı azalırken zenginlerin daha da zenginleştiği görülüyor. Gelir eşitsizliği sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal adalet meselesidir.

Eurostat verilerine göre, Türkiye’deki gelir eşitsizliği oranı AB üye ülkeleri ortalamasına göre oldukça yüksektir. Bu verilere göre, Türkiye’deki gelir eşitsizliği oranı yüzde 0,433 iken, AB üye ülkelerinde bu oran ortalama yüzde 0,366’dır. Karşılaştırma yapıldığında, Türkiye’nin gelir eşitsizliğindeki artan oranı dikkat çekmektedir. Bu durum, sadece ekonomik olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasal açıdan da ciddi sonuçlar doğurmaktadır.

Türkiye’de ekonomik krizle birlikte çalışanların ücretleri yüksek enflasyon karşısında erimiş, gelir kaybı artmış ve her kesimden çalışanın alım gücü düşmüştür. Ücretler nominal bazda artarken reel ücretler giderek küçülmüştür. Son yıllarda ücretlerin en önemli boyutunu asgari ücret oluşturmaktadır. Bilindiği üzere asgari ücret, işçinin kendisi ve ailesi için ülkenin ekonomik ve sosyal koşullarına uygun geçim sağlayacak alt limit ücreti tarif eder. Ancak Türkiye’de işçilerin çoğu yasal asgari ücretin bile altında gelir elde etmektedir. Türkiye’de çalışanların yarısından fazlası asgari ücretli iken geçinmek için alt limit olan asgari ücrette yıllık artış oldukça yetersizdir. Özellikle 2020 sonrasında şiddeti giderek artan enflasyon ve ekonomik dengesizlikler dolayısıyla asgari ücret henüz işçinin cebine girmeden eriyor.

Türkiye, en düşük asgari ücrete sahip 3. Avrupa Ülkesi haline gelmiştir. Eurostat verilerine göre, Türkiye’de Ocak 2024’te yapılan düzenleme ile asgari ücret 450 Euro’ya denk gelmesine karşın birçok Avrupa ülkesinin oldukça gerisindedir. En düşük asgari ücrete sahip beş ülke Arnavutluk, Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan ve Türkiye iken; en yüksek asgari ücrete sahip beş ülke ise Lüksemburg, İrlanda, Hollanda, Almanya ve Belçika’dır.

Emeğin kaybettiğini sermaye alıyor

Emek ve sermaye gelirleri arasındaki dengesizlik önemli bir sorun olarak devam etmektedir. Son verilere göre, işgücü ödemelerinin milli gelir içindeki payı 2022 yılında yüzde 24,7 iken; 2023 yılında yüzde 29,7’ye yükselmiştir. Bu, işçilerin elde ettiği gelirin milli gelir içindeki payının arttığını göstermektedir. Ancak bu artışa rağmen, işverenlerin milli gelirden aldığı pay hâlâ emeğin aldığı payın neredeyse iki katıdır.

Özellikle sermayenin aldığı payın, yani net işletme artığının, 2022 yılında yüzde 56,2 iken; 2023 yılında yüzde 50,5’e gerilemesi dikkat çekicidir. Bu durum, sermaye sahiplerinin milli gelirden aldığı payın azaldığını, ancak hâlâ emeğin önemli bir kısmının sermaye lehine kullanıldığını göstermektedir.

Yıllık olarak ortalama en yüksek iş gelirine sahip olan grup işverenler; en düşük gelire sahip grup ise yevmiyeli çalışanlardır. Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla işverenlerde 408 bin 174 TL, kendi hesabına çalışanlarda 115 bin 622 TL, ücretli maaşlılarda 102 bin 821 TL ve yevmiyelilerde 53 bin 334 TL’dir.

Türkiye’de giderek artan ve derinden hissedilen gelir dağılımındaki eşitsizlikler, yoksulluğun artmasına yol açmıştır. TÜİK verilerine göre, 2022 yılında 18 milyon 30 bin olan yoksul sayısı, 2023’te 18 milyon 219 bin kişiye yükselmiş; yoksulluk oranı yüzde 21,7’ye ulaşmıştır. Bu verilere göre, sadece son bir yıl içerisinde 190 bine yakın kişi yoksullaşmıştır.

Yoksulluk, sadece maddi kriterler çerçevesinde açlık veya fakirlik sınırının altında sürdürülen yaşamı ifade etmez. Geniş anlamıyla düşünüldüğünde, yoksulluk kişi başına düşen milli gelirin azlığının yanı sıra, ortalama ömür, beslenme, nitelikli sağlık hizmetlerinden yararlanma, temiz içme suyuna erişim ve sosyal yaşamın gereklilikleri gibi eksiklikleri de içine alan çok boyutlu bir yoksunluk halidir. Her 10 kişiden 2’sinin yoksul olması, ülkemizde birçok insanın en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaması demektir. Bu durum, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve insani bir krize işaret etmektedir.

TÜİK verilerine göre (2023), ciddi finansal sıkıntılarla karşı karşıya olan insanların oranı olarak tanımlanan maddi yoksunluk oranı, bir yılda yüzde 26,4’ten yüzde 28,4’e yükselmiştir. Ayrıca, son dört yılın en az üç yılında yoksulluk sınırının altında yaşayanları ifade eden sürekli yoksulluk oranı da, 1,7 oranında artarak yüzde 14’e yükselmiştir. Bu veriler, maddi sıkıntıların ve yoksulluğun geldiği noktayı işaret ederken ekonomik dengesizliklerin ve gelir adaletsizliğinin derinleştiğini göstermektedir.

Yoksulluk en fazla çocukları etkilemektedir. TÜİK verilerine göre, 2023 yılında yoksul çocuk oranı yüzde 31,3 iken ciddi maddi yoksunluk içinde olan çocukların oranı yüzde 33,3’tür. Bu veriye göre, neredeyse her 10 çocuktan 3’ü yoksuldur. Çocuk yoksulluğu oranları ile çocukların en temel gereksinimleri olan beslenme, sağlık, eğitim ve barınma imkânlarından yoksun olma oranları arasında doğru bir orantı vardır. Bu durum, çocukların maddi, manevi ve duygusal açıdan gelişimlerini olumsuz etkilemektedir.

Bu koşullar altında, zihinsel ve bedensel gelişim açısından temel gereksinimleri karşılanmayan çocuklar, erken yaşlarda çalışma hayatına katılarak işçi olmaktadır. Çocuk işçiliği, devletin çocukları koruma politikalarının yetersizliğinin bir sonucu olduğu gibi, sosyal ve ekonomik politikalardaki adaletsizliğin bir yansımasıdır.

Üstelik bu adaletsizliğin yarattığı ekonomik eşitsizlikler genellikle çocuklar için bir kısır döngü oluşturarak geleceklerini etkilemektedir. Örneğin, alt gelir grubundaki bir ailenin çocuğu, orta ve üst gelir grubundaki bir ailenin çocuğunun sahip olduğu eğitim ve sosyal olanaklardan yararlanamadığı için geleceğinin de bu doğrultuda şekillenmesi olasılığı artmaktadır. Bu durum, toplumsal eşitsizliklerin ve yoksulluğun nesiller boyu süren döngüsünü tetiklemektedir, bu da sosyal refahın sürdürülebilirliği açısından büyük bir engel teşkil eder.

Çalışma hayatında olan birçok işçi de maalesef yoksulluğun pençesindedir. Milyonlarca insan, çalışmasına rağmen kendisini ve ailesini geçindirebilecek bir ücrete ve yaşam koşullarına sahip olmadığı için yoksuldur. Eurostat verilerine göre (2023), AB ülkelerinde çalışan yoksulluğunun en yüksek olduğu ülke Türkiye’dir. Türkiye’de çalışanların yüzde 15’i yoksuldur. Türkiye’yi izleyen diğer ülkeler İspanya ve Slovenya’dır. Buna karşın, çalışan yoksulluğunun en düşük olduğu ülkeler arasında Çekya, Danimarka ve Belçika bulunmaktadır.

Türkiye’de düşük asgari ücret, yüksek vergi kesintileri, adaletsiz gelir dağılımı ve diğer ücret düzeylerinde yeterince artış yapılmaması çalışan yoksulluğunu artırmaktadır. Milyonlarca insan, çalışmalarına rağmen kendilerini ve birlikte yaşadıkları aile üyelerini yoksulluktan kurtaramamakta ve temel gereksinimlerini karşılayamamaktadır.

Yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altındakilerin oranları incelendiğinde Türkiye’de bu riskle karşı karşıya olanların oranının birçok Avrupa ülkesinin 3 katı, AB üyesi ülke ortalamasının ise 2 katı kadar olduğu görülmektedir. Türkiye’de yoksulluk riski altında olanların oranı yüzde 34 iken, AB üyesi ülkelerde bu oran yüzde 21’dir. Örneğin, Hollanda’da bu oran yüzde 16, Belçika’da yüzde 18 ve Fransa’da yüzde 21’dir. Bu veriler, Türkiye’de yoksulluk ve sosyal dışlanma riskinin Avrupa’daki diğer ülkelere kıyasla daha yüksek olduğunu göstermektedir.

Yoksulluk ve sosyal dışlanma riski olanlar yaş gruplarına göre incelendiğinde, çocukların yüzde 40’a yakınının risk altında olduğu görülmektedir.. Bunu sırasıyla 18-64 yaş grubu ve 65 yaş ve üstü grup takip etmektedir. Her yaş grubunda kadınların yoksulluk ve sosyal dışlanma riski, erkeklere göre daha fazladır. Özellikle 0-17 yaş grubundaki kadınların yüzde 40,23’ü yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altındadır ve diğer yaş gruplarına göre daha fazla etkilenmektedir.

Bu veriler, yoksulluk ve sosyal dışlanmanın özellikle çocuklar ve kadınlar arasında ciddi bir sorun olduğunu göstermektedir. Bu gruplara yönelik sosyal destek ve koruma önlemlerinin güçlendirilmesi ve daha etkili hale getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, eşitsizliklerin azaltılması ve toplumsal adaletin sağlanması için daha kapsayıcı politikaların hayata geçirilmesi önemlidir.

Türkiye’deki gelir eşitsizliği, enflasyon, vergi oranlarındaki adaletsizlik ve ekonomik krizin etkisiyle borçluluk durumu her geçen gün artmaktadır. Hem kredi kullanımında hem de kredi kartı kullanımında son bir yılda ortaya çıkan artış, Türkiye’de her iki kişiden birini borçlu hale getirmiştir. 2023 yılında, borç veya taksiti olmayanların oranı yüzde 50,4 olarak açıklandı. Bu, nüfusun yarısının borçlu olduğunu göstermektedir.

TÜİK’in (2023) yapmış olduğu araştırmaya göre bu borçluluk düzeyinde; nüfusun yüzde 15’i borçlanmanın çok yük getirdiğini, yüzde 37’si biraz yük getirdiğini, yüzde 6’sı ise hiç yük getirmediğini belirtmiştir. Bu veriler, borçlanmanın Türkiye’deki geniş kesimler üzerindeki etkisini ve ekonomik zorlukların boyutunu göstermektedir. Yüksek borçlanma oranları, bireylerin ve ailelerin mali açıdan daha kırılgan hale gelmesine ve finansal sorunlarla başa çıkmakta zorlanmasına neden olmaktadır.

Alım gücünün düşmesiyle birlikte halkın tüketici kredilerine başvuru ve kredi kartı kullanımı önemli ölçüde artmıştır. Tüketici kredileri kullanımı bir yılda yüzde 22 artarken; konut kredileri yüzde 12, taşıt kredileri yüzde 30,5 ve ihtiyaç kredileri yüzde 25 artış göstermiştir. Bireysel kredi kullanımı ise yüzde 59 oranında artmıştır.”

Paylaşın

Yoksulluk Sınırı Asgari Ücretin 3,5 Katı

Hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan yani yoksulluk sınırı 59 bin 353 liraya yükseldi. Başka bir ifadeyle yoksulluk sınırı asgari ücretin yaklaşık 3,5 katı oldu.

Haber Merkezi / Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Ar-Ge birimi KAMU-AR, dört kişilik bir ailenin, dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için tüketmesi gereken gıda ile beslenmenin yanı sıra diğer ihtiyaçlarını da insan onuruna yaraşır bir şekilde ve yoksunluk hissi çekmeden karşılayabilmesi için yapması gereken harcamaları dikkate alarak hesapladığı açlık – yoksulluk sınırı araştırmasının Mayıs 2024 sonuçlarını açıkladı.

Buna göre; Açlık sınırı Mayıs’ta bir önceki aya göre 36 lira artarken, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 1.110 liralık artışla 39 bin 426 liraya çıktı. Her ikisinin toplamından oluşan yoksulluk sınırı ise önceki aya göre 1.148 lira arttı. Son bir yıllık dönemde ise açlık sınırı 8 bin 116 lira, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama 20 bin 84 lira ve yoksulluk sınırı ise 28 bin 201 liralık artış kaydetti.

Ankara’da en fazla alış-veriş yapılan marketlerden derlenen fiyatlara göre, dengeli beslenebilmek için et- balık- yumurtaya aylık olarak harcanması gereken tutar Mayıs’ta bir önceki aya göre 2 lira azaldı, yıllık olarak ise 2 bin 541 lira artarak 5 bin 995 lira oldu. Kuru bakliyat için yapılması gereken harcama önceki aya göre değişmedi, geçen yılın aynı ayına göre ise 166 liralık artışla 422 liraya yükseldi.

Bir önceki aya göre 160 lira artarak 4 bin 545 liraya yükselen süt, yoğurt ve peynir için yapılması gereken harcama son bir yılda ise 1.774 liralık artış oldu. Meyve için harcanması gereken para Mayıs’ta 86 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 992 lira artarak 1.972 lira, sebze harcaması ise önceki aya göre 316 lira azalarak, geçen yılın aynı ayına göre ise 768 lira artarak 2 bin 131 lira oldu.

Ekmek, un ve makarna gibi ürünler için yapılması gereken harcama Mayıs’ta 31 lira artarak 1.572 liraya yükselirken, pirinç ve bulgur harcamaları   değişmedi ve 826 lirada kaldı. Yağ için yapılması gereken harcama ise 14 lira artarak 566 lirayı buldu. Şeker, bal, pekmez, reçel gibi gıda maddelerine yapılması gereken harcama Mayıs’ta önceki aya göre 63 lira artarak 1.310 lira oldu. Aynı ailenin zeytin için yapması gereken harcama ise 586 lirada kaldı.

Yetişkin erkek için 2.800, kadın için 2.200, genç için 3.000 ve çocuk için de 1.600 kalori esas alınarak yapılan hesaplamaya göre Mayıs ayında açlık sınırı yetişkin erkek için 5 bin 818 lira, yetişkin kadın için 4 bin 567 lira, çocuk için 3 bin 316 lira ve genç için de 6 bin 225 lira oldu. Açlık sınırı bu yılın ilk beş aylık döneminde ise toplam 3 bin 443 lira artış kaydetti.

Gıda dışı harcamalar

Yoksulluk sınırının belirlenmesinde gıda dışı gereksinimlerin fiyat değişimleri de esas alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin gıda dışındaki gereksinimlerini “yoksunluk hissi duymadan” karşılayabilmesi için gereken harcama tutarı da Mayıs’ta 39 bin 426 liraya kadar çıktı.

Mayıs’ta dört kişinin giyim ve ayakkabı harcamaları bin 785 liraya yükselirken, barınma (kira dâhil) harcamaları 8 bin 877 liraya, ev eşyası harcamaları 5 bin 107 lira, sağlık harcamaları 1.645 lira oldu. Ulaştırma harcamaları 12 bin 323 liraya yükseldi. Haberleşme harcamaları 1.271 liraya, eğlence ve kültür harcamaları 1.213 liraya, eğitim harcamaları 840 liraya, tatil-otel harcamaları 4 bin 200 liraya ve çeşitli mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 2 bin 166 liraya çıktı. Gıda dışı harcamalarda bu yılın ilk beş aylık dönemde 9 bin 72 lira artış gösterdi.

Yoksulluk sınırı

Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır şekilde yoksunluk hissi çekmeden yaşayabilmesi için yapması gereken gıda ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise Mayıs’ta 1.148 lira daha artarak 59 bin 353 liraya yükseldi. Yoksulluk sınırında yılın ilk beş ayındaki artış ise 12 bin 516 lira oldu. Yoksulluk sınırında, son bir yıllık dönemdeki artış ise 28 bin 201 lira olarak gerçekleşti.

Paylaşın

KKTC’de Asgari Ücret 29 Bin 640 Liraya Yükseltildi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC), yeni asgari ücret 1 Mayıs 2024 tarihi itibarıyla geçerli olmak üzere,  net 29 bin 640 TL, brüt olarak 34 bin 70 TL olarak belirlendi.

Asgari ücret ayrıca haftalık 7 bin 862 TL 30 kuruş, günlük bin 572 TL 46 kuruş ve saatlik 196 TL 55 kuruş olarak uygulanacak. Böylece asgari ücrete yüzde 23,5 zam yapılmış olacak.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2024 yılının ikinci ücretini düzenlediği toplantıda oy çokluğu ile belirledi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun aldığı kararla, net asgari ücret yüzde 23,5 oranında artırılarak 29 bin 640 TL’ye yükseltildi. Komisyonun aldığı tavsiye kararı Resmî Gazete’de yayımlanarak resmiyet kazandı.

KKTC Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, yeni asgari ücretin işçi temsilcisi ve hükümet onayı ile 1 Mayıs 2024 tarihi itibarıyla geçerli olmak üzere, oy çokluğuyla net 29 bin 640 TL, brüt olarak 34 bin 70 TL olarak belirlendiğini açıkladı.

KKTC’de belirlenen yeni asgari ücret, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’de gündem oldu. Türkiye’de 2024 yılı asgari ücreti oranı 23 bin 502 lira 94 TL iken, KKTC’de belirlenen miktar Türkiye’den 6 bin TL farkla 29 bin 640 TL olarak belirlendi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 10 Mayıs 2014 tarihindeki açıklamasına göre, KKTC’de yoksulluk sınırı 58 bin 986 TL olarak belirlendi.

“Zam yapılmasın, artış da yapılmasın”

Kuzey Kıbrıs’ta yayın yapan Bağımsız Gazete’den Erol Kanlıada’nın haberine göre, KKTC Hür İşçi Sendikaları Federasyonu (Hür-İş) Başkanı Ahmet Serdaroğlu, yoksulluk sınırının 59 bin TL’ye ulaştığı Kuzey Kıbrıs’ta, hayat pahalılığının biraz üzerinde artış yapıldığını belirtti.

Serdaroğlu, enflasyonla mücadele için, zamların önüne geçilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Zam yapılmasın, artış da yapılmasın” dedi.

KKTC İşverenler Sendikası Temsilcisi Cengiz Alp ise, “İşveren kesimi bu ülkedeki enflasyonun suçlusu değildir” dedi. Alp ayrıca, Güney Kıbrıs’ta asgari ücretin millî gelire oranı yüzde 30 iken, KKTC’de bu oranın yüzde 80’i bulduğunu ifade etti.

Asgari ücret ayrıca haftalık 7 bin 862 TL 30 kuruş, günlük bin 572 TL 46 kuruş ve saatlik 196 TL 55 kuruş olarak uygulanacak. Böylece asgari ücrete yüzde 23,5 zam yapılmış olacak.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun tavsiye kararı bugün Resmi Gazete’de yayımlanırken, karara itiraz için 10 günlük süre bulunuyor. Komisyon, yılın ilk asgari ücretini 12 Ocak’ta brüt 27 bin 587 TL, net 24 bin TL olarak belirlemişti.

(Kaynak: Independent Türkçe, Bağımsız Gazete)

Paylaşın

11 Yılda 2 Bin 500 Genç Çalışırken Hayatını Kaybetti

Son 11 yılda da 2 bin 500 genç çalışırken hayatını kaybetti: 2013 yılında 193, 2014 yılında 226, 2015 yılında 222, 2016 yılında 233, 2017 yılında 232, 2018 yılında 225, 2019 yılında 206, 2020 yılında 202, 2021 yılında 174, 2022 yılında 252, 2023 yılında 260.

Uluslararası ve ulusal kurumlar gençleri 12-24, 15-24, 15-25 gibi farklı yaş gruplarına ayrılabiliyor. Yine uluslararası sözleşmeler 18 yaşını doldurmamış toplumun her üyesi “çocuk” ve çalışanları da “çocuk işçi” olarak tanımlıyor. Türkiye’de ise iş hukuku “15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişileri” genç işçi olarak nitelendiriyor.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda ‘genç ölümleri’ konu edinen bir iş cinayetleri raporu hazırladı.

“Gençlerimiz yoksulluk, güvencesizlik ve geleceksizlik kıskacında” diyen İSİG Meclisi’ne göre AKP döneminde hayata geçirilen tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar gençlerin geleceğini ellerinden aldı ve sermaye için ucuz işgücü haline getirdi.

Son 11 yılda da 2 bin 500 genç çalışırken hayatından oldu. 2013’te 193, 2014 ‘te 226, 2015 ‘te 222, 2016’da 233, 2017’de 232, 2018’de 225, 2019’de 206, 2020’de 202, 2021’de 174, 2022’de 252, 2023’te 260 genç işçi, iş başındayken yaşamlarını yitirdi.  2024’ün ilk dört ayında ise en az 75 genç işçi hayatını kaybetti. Ölümler Türkiye’nin 81 ilinin tamamında yaşandı.

İşçilerin yalnızca 84’ü (yüzde 3,36) sendikalıydı. İş cinayetlerinde hayatını kaybeden ­2 bin 416 (yüzde 96,64) genç işçi bir sendikaya üye değildi.

İSİG Meclisi raporuna “Genç işçi ölümleri pandemide kısmen düşüş eğilimi gösterse de özellikle Eylül 2021 ile beraber derinleşen (döviz-enflasyon yükselişi ile hissettiğimiz) yoksullaştırma politikaları sonucu hızla artmıştır” notunu düştü.

Ölen işçilerin 205’i 18, 279’u 19, 288’i 20, 231’i 21, 318’ü 22, 350’si 23, 342’ü 24 ve 487’si ve 25 yaşındaydı. İşçilerin 2 bin 286’sı (yüzde 91) erkek, 214’ü (yüzde 9) kadındı.

Ayrıca bu dönemde 260 göçmen/mülteci genç işçi hayatını kaybetti. Göçmen/mülteci işçiler Suriye, Afganistan, Türkmenistan, Özbekistan, İran, Irak, Azerbaycan, Ukrayna, Pakistan, Gürcistan, Kırgızistan, Kolombiya, Macaristan, Moldovya, Nepal, Nijerya, Rusya, Sudan, Venezuela ve Zimbabve’den gelmişlerdi.

En çok ölüm sanayide

Rapora göre son 11 yıldaki genç işçi ölümlerinin yüzde 34’ü sanayi, yüzde 27’si inşaat, yüzde 22’si hizmet ve yüzde 17’si de tarım sektöründe yaşandı. Ölümler sanayide başta metal, maden, enerji iş kollarında yoğunlaştı. Şehirleşmenin bir sonucu olarak da inşaatlarda ve hizmetlerde genç işçi ölümleri artıyor. İSİG ayrıca ‘konaklama’ ve ‘moto kurye’ ölümlerine dikkat çekiyor.

2013’ten bugüne 100’ün üzerinde ölüm yaşanan işkolları şöyle: İnşaat, yol işkolunda 656, tarım, orman işkolunda 424 (296 işçi ve 128 çiftçi), konaklama, eğlence işkolunda 203, taşımacılık işkolunda 162, metal işkolunda 149, madencilik işkolunda 146, ticaret, büro, eğitim, sinema işkolunda 114.

Son 11 yılda 100’den fazla genç işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı da şöyle: Trafik, servis kazası nedeniyle 590, yüksekten düşme nedeniyle 407, ezilme, göçük nedeniyle 385, elektrik çarpması nedeniyle 231, zehirlenme, boğulma nedeniyle 201, şiddet nedeniyle 154, patlama, yanma nedeniyle 113 genç.

Not: İSİG Meclisi, iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlanıyor.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Geniş Tanımlı İşsizlik Yüzde 25

TÜİK’in açıkladığı verilere göre; Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2024 yılının ilk çeyreğinde 2,1 puanlık artışla yüzde 25,0 oldu.

Haber Merkezi / Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,8 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,7 olarak tahmin edildi.

15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılının ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 30 bin kişi artarak 3 milyon 105 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık azalış ile yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,2, kadınlarda yüzde 11,7 olarak tahmin edildi.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir 2024 yılının ilk çeyreğinde önceki çeyreğe göre 0,5 puanlık azalış ile yüzde 15,6 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 12,8, kadınlarda ise yüzde 20,9 olarak tahmin edildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılı I. Çeyrek İşgücü İstatistikleri verilerini açıkladı.

Buna göre; Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 30 bin kişi artarak 3 milyon 105 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık azalış ile yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,2, kadınlarda yüzde 11,7 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2024 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 534 bin kişi artarak 32 milyon 442 bin kişi, istihdam oranı ise 0,7 puanlık artış ile yüzde 49,3 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,6 iken kadınlarda yüzde 32,4 olarak gerçekleşti.

İşgücü 2024 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 563 bin kişi artarak 35 milyon 546 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,8 puanlık artış ile yüzde 54,1 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,7, kadınlarda ise yüzde 36,7 oldu.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki çeyreğe göre 0,5 puanlık azalış ile yüzde 15,6 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 12,8, kadınlarda ise yüzde 20,9 olarak tahmin edildi.

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam edilenlerin sayısı 2024 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre tarım sektöründe 73 bin kişi, sanayi sektöründe 103 bin kişi, inşaat sektöründe 82 bin kişi, hizmet sektöründe 276 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 14,6’sı tarım, yüzde 20,8’i sanayi, yüzde 6,6’sı inşaat, yüzde 58,0’ı ise hizmet sektöründe yer aldı.

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2024 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,4 saat azalarak 43,5 saat olarak gerçekleşti.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2024 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 2,1 puanlık artış ile yüzde 25,0 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,8 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,7 olarak tahmin edildi.

Paylaşın

Açlık Sınırı Asgari Ücrete 754 Lira Fark Attı

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı yani açlık sınırı 17 bin 756 lira, açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan yani yoksulluk sınırı 61 bin 418 liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Tek başına yaşayan bir kişinin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için yapması gereken mutfak harcamaları ile yaşamını idame ettirmek için yapması gereken barınma, ulaşım, eğitim, sağlık vb. harcamalarının toplam tutarı ise en az 28 bin 458 lira oldu.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal İş Sendikası (BİSAM), açlık – yoksulluk sınırı araştırmasının Nisan 2024 sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, araştırmada esas alınan gider gruplarında dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Nisan 2024 için 17 bin 756 lira olarak ölçüldü. Böylece açlık sınırı 17 bin 2 TL’lik asgari ücrete 754 TL ile fark attı.

Açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise yoksulluk sınırı 61 bin 418 lira olarak gerçekleşti. Yoksulluk sınırı mart ayında 57 bin TL olarak hesaplanmıştı.

Tek başına yaşayan bir kişinin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için yapması gereken mutfak harcamaları ile yaşamını idame ettirmek için yapması gereken barınma, ulaşım, eğitim, sağlık vb. harcamalarının toplam tutarı ise en az 28.458 lira olmalıdır. Buna göre tek başına yaşayan bir kişi için yoksulluk sınırı 28.458 lira olarak tespit edildi.

Günlük harcamalarda Nisan 2024’de en yüksek maliyet grubunu süt ve süt ürünleri grubu 172.07 liralık harcama gereksinimi oluşturdu. Et, tavuk ve balık grubu için yapılması gereken minimum harcama tutarı ise 124.81 lira olarak hesaplandı.

Sebze ve meyve için yapılması gereken günlük harcama tutarı ise 155.14 liraya ulaşırken, ekmek için yapılması gereken harcama tutarı günlük 40.25 lira oldu. Katı yağ ve sıvı yağ ise 31.20 liralık masraf yapılması gereken ürün grubu olurken, yumurta için 8.98, şeker, bal, reçel ve pekmez için yapılması gereken harcama ise 13.77 lira oldu.

Paylaşın

Ücretli Çalışan Sayısı Yüzde 2,6 Arttı

Ücretli çalışan sayısı mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,6 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 14 milyon 839 bin 534 kişi iken, mart ayında 15 milyon 225 bin 128 kişi oldu.

Haber Merkezi / Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında, mart ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 1,0 azaldı, inşaat sektöründe yüzde 9,3 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 3,5 arttı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ücretli Çalışan İstatistikleri Mart 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre, sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,6 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 14 milyon 839 bin 534 kişi iken, mart ayında 15 milyon 225 bin 128 kişi oldu.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında, mart ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 1,0 azaldı, inşaat sektöründe yüzde 9,3 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 3,5 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı mart ayında bir önceki aya göre yüzde 0,1 azaldı. Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında, mart ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,4, inşaat sektöründe yüzde 0,1 azaldı ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,1 arttı.

Paylaşın

Kamuda Tasarruf Paketi: Emekli Ve Memur Aylıklarında Kesinti Mi Yapılacak?

Türkiye ekonomisini yakından takip eden İngiliz Ekonomist Timothy Ash, Mehmet Şimşek’in açıkladığı kamuda tasarruf programına ilişkin, “Şimşek 100 milyar TL harcama kesintisi yapacağını duyurdu” dedi ve ekledi:

“Yatırımda yüzde 15 kesinti ve yeni işe alımlar, araba alımları ve kamu binası inşaatlarında 3 yıllık kısıtlama yapılacak. Ancak bunlar, kamu sektörü maaşları ve emekli maaşlarına gerçek kısıtlamalar getirilmeden enflasyonu düşürmek için yeterli mi?”

İngiliz ekonomist ve Bluebay Varlık Yönetimi Gelişen Piyasalar Kıdemli Stratejisti Timothy Ash, Mehmet Şimşek’in açıkladığı ‘Kamuda Tasarruf Paketi’ni değerlendirerek memur ve emeklileri tedirgin edecek bir açıklama yaptı.

Gazete Pencere’nin aktardığına göre; Ash, “Şimşek 100 milyar TL harcama kesintisi yapacağını duyurdu. Yatırımda yüzde 15 kesinti ve yeni işe alımlar, araba alımları ve kamu binası inşaatlarında 3 yıllık kısıtlama yapılacak. Ancak bunlar, kamu sektörü maaşları ve emekli maaşlarına gerçek kısıtlamalar getirilmeden enflasyonu düşürmek için yeterli mi?” ifadelerini kullandı.

Ash’e göre, emekli ve memurlara bırakın zammı, aylıklarında kesinti bile yapılmalı. Yoksa bu tasarruf tedbirleri kapsamında enflasyon düşmeyecek.

“Kamuda tasarruf paketi”

“Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi” adı verilen paket, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. Beştepe’deki basın toplantısında konuşan Yılmaz, “hazırlıkları son aşamaya gelen” genelge taslağının bu hafta içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayına sunulacağını duyurdu.

Açıklanan paket, kamu yatırımlarında zorunlu hâller dışında yeni proje kabul edilmemesini içeriyor. Tasarruf paketi, temsil ve tanıtma ödeneklerinde de bu yıldan itibaren yüzde 25 kesinti yapılmasını öngörüyor.

Taşıtlar: Kamudaki taşıt sayısı ve kullanımına standartlar getirilmesini de hedefleyen pakette, “3 yıl süreyle yeni araç satın alma ve kiralama yapılmaması”, “bütçe dışı kaynaklardan taşıt kullanımının izne tabi tutulması ve kanunla izin verilenler hariç yabancı menşeili araç kullanımının yasaklanması”, “mevcut kiralık taşıt sözleşmelerinin yenilenmesinin izne tabi olması”, “ihtiyaç fazlası ve ekonomik ömrünü tamamlamış taşıtların tasfiyesi” ve “savunma ve güvenlik hariç, kamuda personel servisi hizmetinin toplu taşıma olan yerlerde kaldırılması” gibi tasarruf önlemleri bulunuyor.

Kamu binaları: Tasarruf paketinde kabu binalarına ilişkin harcamalar konusunda ise “deprem riski hariç, yeni hizmet binası alımının/ yapımının 3 yıl süreyle durdurulması”, “yeni bina kiralanmaması, mevcut kiralamaların bir takvimle sonlandırılması”, “doğal afet ve güvenlik hariç, yeni lojman ve sosyal tesis alımı/ yapımı ve kiralanmasının süresiz olarak yasaklanması” ve “savunma ve güvenlik hariç, mevcut sosyal tesislerin ekonomiye kazandırılması” dâhil çeşitli adımlar atılacağı ifade ediliyor.

Üç yıl boyunca kamuda yeni personel istihdamının emekli olanlarla sınırlandırılacağının duyurulduğu pakette, “kamuda esnek ve uzaktan çalışma modellerinin geliştirilmesi” yönündeki hedeften de bahsedilerek “home office” düzenine geçişe yönelik çalışmaların da sinyali veriliyor.

Enerji ve atık yönetimi: Hükümetin hazırladığı pakette, “sokak ve cadde ışıklandırmasında LED dönüşümünün hızlandırılması”, “kamu bina ve tesislerinde enerji verimliğini artıran uygulamalar geliştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılması” ve “ekonomik değeri olan atıkların, bedeli karşılığında her yıl değerlendirilmesinin zorunlu hâle getirilmesi” gibi tasarruflar da yer alıyor.

Hizmet içi eğitim ve yurt dışı geçici görevler konusunda alınacak tasarruf tedbirleri arasında ise “hizmet içi eğitim, toplantı vb. faaliyetlerin kamu tesislerinde yapılması”, “yurt dışı geçici görevlerin sınırlandırılması, görevlendirmelerin asgari seviyede tutulması” ve “yurt dışı geçici görev harcamalarının bütçe başlangıç ödeneğini aşmaması, bu harcama kalemine ödenek aktarımının yasaklanması” bulunuyor.

Uluslararası toplantılar ve milli bayramlar hariç; gezi, kokteyl, yemek vb. faaliyet düzenlenmeyeceğinin belirtildiği pakette, “ajanda, takvim, plaket, eşantiyon türü hediyelerin verilmesinin” yasaklanacağı ve “zorunlu hâller hariç, demirbaş alımlarının üç yıl süreyle durdurulacağı” ifade ediliyor.

Haberleşme ve iletişim giderlerine ilişkin tedbirler arasında “e-yazışma sistemine geçişin tamamlanması”, “tebligatlarda elektronik tebligat sistemleri kullanılması”, “kurumsal arşivlerin elektronik ortama taşınması” ve “yayın, rapor vb. tanıtım amaçlı doküman basımının yapılmaması” yer alıyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, açıklanan paketle ilgili olarak “Kamunun tasarruf yapması, verimliliği artırması, daha az bütçe açığına, daha az kamu borçlanmasına ve faiz yüküne, daha az cari açığa yol açacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, “Kanuni düzenleme gerektiren hususlarda parti farkı gözetmeksizin tüm grupların desteğini beklediğimizi özellikle ifade etmek istiyorum” diye ekledi.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Geniş Tanımlı İşsizlik Yüzde 24,1

TÜİK’in açıkladığı verilere göre; zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı mart ayında bir önceki aya göre 0,4 puan azalarak yüzde 24,1 oldu. 

Haber Merkezi / Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,1 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,3 olarak tahmin edildi.

15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı Mart ayında bir önceki aya göre 19 bin kişi azalarak 3 milyon 57 bin kişi oldu. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 6,8 iken kadınlarda yüzde 12 olarak tahmin edildi.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,4 puan azalarak yüzde 15,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 11,7, kadınlarda ise yüzde 21,2 olarak tahmin edildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri Mart 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı mart ayında bir önceki aya göre 19 bin kişi azalarak 3 milyon 57 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %8,6 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 6,8 iken kadınlarda yüzde 12,0 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2024 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 139 bin kişi artarak 32 milyon 588 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 49,5 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,9 iken kadınlarda yüzde 32,5 olarak gerçekleşti.

İşgücü mart ayında bir önceki aya göre 121 bin kişi artarak 35 milyon 645 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 54,2 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,8 iken kadınlarda yüzde 36,9 oldu.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,4 puan azalarak yüzde 15,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 11,7, kadınlarda ise yüzde 21,2 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi mart ayında bir önceki aya göre 0,3 saat artarak 43,8 saat olarak gerçekleşti.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2024 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 0,4 puan azalarak yüzde 24,1 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı %16,1 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,3 olarak tahmin edildi.

Paylaşın