Dünyanın En Hızlı ‘Mermi Trenin’ Testlerine Başlandı

Saatte 360 km hıza erişebilen ve Çin’in rekortmen treni Fuxing’i geride bırakması beklenen dünyanın en hızlı treni ‘Alfa-X’ Japonya’da görücüye çıktı. Dünyadaki en yüksek hıza ulaşan trenler, saatte 200 km ile yine Japonya ve Fransa’da bulunuyor. 

Üç yıl sürecek testlere başlayan trenin, 2030 yılında operasyonel yetkinliğini tamamlayıp hizmet vermesi bekleniyor.

Trenin maksimum hızına ulaşması durumunda başkent Tokyo ile ülkenin kuzeyindeki Sappora kenti arasındaki mesafenin yarıya, sadece 4.5 saate inmesi bekleniyor.

ALFA-X, 10 vagona ve yaklaşık 22 metrelik sivri bir buruna sahip. Bu tasarım, yüksek hızlarda sesi ve basıncı azaltması ve tünellere girişin daha güvenli olması için yapıldı.

Japonya, geçtiğimiz sene Shinkansen N700S modelinin testlerine başlamıştı. Bu modelin 2020 yılı itibarıyla kullanıma sokulacağı  ve Tokyo Yaz Olimpiyatları’nda hizmet vereceği açıklanmıştı.

Dünyadaki en yüksek hıza ulaşan trenler, saatte 200 km ile yine Japonya ve Fransa’da bulunuyor. Fransa ve İngiltere’yi bağlayan Eurostar, saatte 185 km hız yapıyor.

Paylaşın

Saruhan Oluç’tan ‘Açlık Grevi’ Ve ‘Ölüm Orucu’ Açıklaması

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TCMM) düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Saruhan Oluç, basın toplantısında, Soma’daki maden faciasının üzerinden 5 yıl geçtiğini ve hayatını kaybeden 301 madenciyi saygıyla andıklarını belirterek, maden sahibine ödül gibi bir ceza verildiğini söyledi.

HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in 187 gündür açlık grevinde olduğunu ve cezaevlerinde de açlık grevlerinin devam ettiğini hatırlatan Oluç, cezaevlerinde 15’er kişilik iki grubun da ölüm orucuna başladığını ifade etti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Önümüzdeki 5 yıl aynı şekilde devam edelim orada HDP’nin belediyesi filan kalmaz” dediğini savunan Oluç, “Bu ifadeniz bile hukuksuzluğun çok açık bir şekilde ortaya konulmuş olmasıdır. İçişleri Bakanı’nın zaten hukuk, yasa, anayasa, uluslararası demokratik sözleşme gibi dertlerinin olmadığını bu ülkedeki bütün aklı başında insanlar biliyorlar” diye konuştu.

Oluç, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul kararına ilişkin tartışmaların devam ettiğini anımsatarak, YSK’nin, Anayasa’nın 79. maddesine göre 7 asil, 4 yedek üyeden oluştuğunu ve işleyişinin yasalarla belirlendiğini kaydetti.

Ekonomik gelişmelere ve dolar kurunda yaşananlara değinen Oluç, palyatif  adımlarla Türk lirasının değerinin düşmesinin, doların ise yükselmesinin engellenemeyeceğini öne sürdü.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, basın açıklamasında şöyle konuştu:

Bugün Soma’da yaşanan maden faciasının, işçi katliamının 5. yıldönümü. 301 işçi, madenci  yaşamını yitirmişti. 301 madenciyi saygıyla anıyoruz, onları unutmuyoruz, ailelerine bir kez daha sabır diliyoruz.

Az maliyet-çok kar, az zamanda-çok çalıştırma anlayışı nedeniyle bu katliam yaşanmıştı. Madenlerde özelleştirme, taşeronlaştırma, rödovans, sendikasızlaştırma ve kölelik koşullarında çalıştırma sistemi nedeniyle bu katliam yaşanmıştı.

Aradan 5 yıl geçti, peki bu konuda adalet sağlandı mı? sorusunun yanıtı tek kelime: Hayır. Ödül gibi bir ceza verildi maden sahibine. Bu yetmedi, ocağın işletilmesini yasaklayan yargı kararı kaldırıldı. Bütün bunların hepsi aslında Türkiye’deki çalışma yaşamına ve hukuka ilişkin eksikliklerin, yanlışların çok açık ifadesi.

Siyasi iktidar ve sermaye sahipleri iş cinayetlerinin birinci dereceden müsebbibidir. 2018 yılında en az 1923 işçi hayatını kaybetti. 2019 Ocak-Mart 3 aylık bilançosuna baktığımızda, en az 392 işçi hayatını kaybetti iş cinayetlerinde; hem madenlerde hem de genel olarak çalışma yaşamında. Bu sorunların çözümü çok açık.

Bir; denetimin ciddi olması, yaptırımların ciddi olması ve uygulanması. İki; çalışma yaşamında insanca çalışmayı sağlayacak yasal reformların ve yapısal düzenlemelerin gerçekleşmesi.

Her ikisi de savsaklanıyor. Hem siyasi iktidar hem sermaye sahipleri iş cinayetlerinin birinci dereceden müsebbibi olmaya devam ediyor. Bir kez daha Soma’da yitirdiğimiz 301 madenciyi saygı ile anıyoruz.

“Açlık grevlerinde son derece vahim bir tablo ile karşı karşıyayız”

Açlık grevleri sürüyor biliyorsunuz. Bugün Leyla Güven’in açlık grevinin 187. günü. Milletvekillerimiz Dersim Dağ 72. gününde, Tayip Temel ve Murat Sarısaç 67. gününde. Geçmiş dönem milletvekillerimiz Sebahat Tuncel ve Selma Irmak 118’inci gününde. Dilek Öcalan’ın da içinde bulunduğu bir grup 148. gününde. Açlık grevleri devam ediyor ve cezaevlerinde 150. güne varıldı. Ve 15’er kişilik iki grup ölüm orucuna başladı. Birinci grup 14’ünci gününde, diğeri 4’üncü gününde. Yani açlık grevlerinin tablosu çok vahim, son derece vahim.

“Bu ülkeyi yönetenlere soruyoruz, ne bekliyorsunuz?”

Önce yetkililere, Adalet Bakanlığı’na, bu ülkeyi yönetenlere soruyoruz, ne bekliyorsunuz? Adaletin, hukukun uygulanması için, var olan yasaların, Anayasa’nın ve uluslararası demokratik sözleşmelerin uygulanması için ne bekliyorsunuz?

Bir kez 2 Mayıs’ta avukatların İmralı’ya gitmesinin sorunu çözemediğini görüyorsunuz. Sorunun çözülmesi, gayri hukuki durumun sona ermesi için niye adım atmıyorsunuz? İnsan hakları hukukuna aykırı bu durumu düzeltmek için niye adım atmıyorsunuz?

Bu keyfi tutum gerçekten kabul edilemez. Bir kez daha Adalet Bakanlığı başta olmak üzere yetkililere sesleniyoruz. Bir an evvel hukukun uygulanmasını sağlayın, bir an evvel hükümlü haklarını İmralı’da bulunan hükümlüler için de kullanılabilir hale getirin.

“CHP ve İYİ Parti, MHP’nin söylediğini söyleyemeyecek mi?”

Muhalefet partilerine sormak istiyoruz; Meclis’te grubu bulunan İYİ Parti’ye, CHP’ye sormak istiyoruz: “Öcalan avukatlarıyla ve ailesi ile görüşebilmeli, hukuk uygulanmalı” cümlesini kurmak sizin açınızdan bu kadar zor mu? İnsani ve hukuki bir talebin yerine getirilmesini söylemek sizin için bu kadar zor mu?

MHP Genel Başkanı Bahçeli bile, ki pozisyonu bellidir, o bile avukat görüşünün yapılabilmesi konusundaki görüşünü beyan etti. Sizler muhalefet partisisiniz. Bu hukuk dışılığa itiraz etmeyecekseniz, neye itiraz edeceksiniz? Hukuk ve demokrasi konusundaki çifte standardınıza ne zaman son vereceksiniz? Bir kez daha insani ve hukuki açıdan bir an evvel adım atılması ve bu duruma son verilmesi gerekmektedir.

“İçişleri Bakanı hukuk dışı kararlar veriyor ve uygulatıyor”

Dün anneler günüydü ve yine cezaevleri önünde İstanbul Bakırköy’de, Diyarbakır, Van, Gebze ve diğer cezaevleri önünde anneler ağır baskı ile karşılaştı. Daha önce de söylemiştik. Bu tabloları yaratmayın. Bu tabloları insanlara yaşatmayın.

Annelere yönelik bu davranış hukuksuzdur. Bu davranışın kararını veren İçişleri Bakanlığı aslında hukuksuz bir adım atmaktadır. O kararı valiler ve kaymakamlara iletmektedir ve onlar da hukuksuz bir kararı yerine getirmektedirler.

Annelere yönelik saldırılar ve şiddet hukuksuzdur. Annelerin vicdani hakkıdır ses çıkarmak, çocuklarıyla dayanışma göstermek. Bu ayrı. Ama aynı zamanda anayasal haklarıdır. Gösteri hakkı anayasal haktır. Şiddet kullanmadan gösteri yapmak anayasal bir haktır. Bunun karşısında kullanılan şiddet ise hukuksuzluktur.

Tabii bu İçişleri Bakanlığı’nın ilk icraatı değil. İçişleri Bakanı şimdi de muhtarları görevden almaya ve kayyım atamaya başladı. 10 mahalle muhtarı Diyarbakır Lice ilçesinde görevden alındı.

Neden görevden alındılar belli değil. Haklarında kesinleşmiş bir yargı kararı yok. Her biri yüzde 80-85 oy almış muhtarlar. Halkın teveccühüne sahip oldukları için görevden alındılar. Suçlu ilan ediliyorlar. Neye göre? Haklarında bir mahkeme kararı bulunmuyor. Anayasa’nın 132. Maddesi de, AİHS 6/2 Maddesi de der ki, “suçluluğu ispatlanıncaya hiç kimse suçlu ilan edilemez”. Masumiyet (suçsuzluk) karinesi diye bir şey var, ama İçişleri Bakanı’nın umurunda değil bu.

“İçişleri Bakanı’nın hukuk gibi bir derdi yok”

Hangi anlayışla İçişleri Bakanı görevden alıyor? Geçen gün söyledi: “Önümüzdeki 5 yıl aynı şekilde devam edelim, böyle devam edersek 5 yıl sonra HDP belediyesi kalmaz”. 5 yıl sonrasını hep beraber görürüz, böyle davranmaya devam ederseniz. Ama kayyım atamaya devam etme yönündeki bu ifadeniz bile hukuksuzluğun açık bir şekilde ortaya konulmuş olmasıdır. Niyetiniz belli. İçişleri Bakanı’nın zaten hukuk, yasa, Anayasa, uluslararası demokratik sözleşme gibi bir derdi olmadığını herkes biliyor.

“YSK yıllardır Anayasa’yı çiğniyor” 

Bir konuya daha değinmek istiyorum. YSK ile ilgili tartışmalar. Biliyorsunuz İstanbul kararı ile YSK’nin hukuka ve demokrasiye açık bir şekilde darbe yaptığını ifade ettik. Bugünlerde tartışılan bir diğer konu var.

YSK, oluşumuna baktığımızda anayasal bir kurumdur. 7 asil 4 yedek üyesi olan bir YSK vardır. İşleyişi yasalarla belirtilmiştir. Her anayasal kurum gibi asil üyelerle toplanır. Asil üyelerinin katılamaması durumunda yedek üyelerin devreye girmesi söz konusu olabilir.

Ama 8 senedir YSK bu şekilde çalışmıyor. Yani Anayasa ve yasaya aykırı bir şekilde çalışıyor. Asil üyelerle, yedek üyeler birlikte toplanıyor. 2014’ten bu yana da, 5 senedir de yedek üyelere oy kullandırarak çalışıyor.

Yani mesele sadece İstanbul kararı ile ilgili değil, yıllardır Anayasa çiğneniyor. 2014’ten bu yana verdiği tüm kararlarda; Cumhurbaşkanlığı seçimi, referandum, bütün kararlarda meşruiyeti sorgulanan bir kurum haline gelmiştir. YSK’nin Anayasa’yı ve yasaları çiğneme hakkı yoktur.

“Kararlarına itiraz edilecek merci olmamasına güveniyorlar”

Şuna güveniyorlar belli ki; kendilerinden sonra bir üst mahkeme olmadığı için kararları bir üst mahkemeye taşınamadığı için böyle rahat davranıyorlar. Mesela KHK’li olanlardan mazbataları geri alıp seçilmemiş ikinci kişiye mazbatayı verme hukuksuzluğunu yapıyorlar. Kendilerini halk iradesinin yerine, Meclis iradesinin yerine ikame edebiliyorlar. Anayasa’yı ve yasaları çiğnemekten geri durmuyorlar. Günü geldiğinde bunların hepsinin hesabı hukuken sorulacaktır.

“Dolar yükselmiyor, TL’nin değeri düşüyor”

Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta dolar 6.25’lere kadar yükseldi. Daha sonra yapılanlarla 5,98’e kadar geriledi. Buraya gelmeden önce baktım; şu anda yine 6’nın üzerinde. Neden böyle?

Çünkü gerçekler Hazine ve Maliye Bakanı’nın anlattığı gibi değil. Başarılı ekonomi yönetimi yüzünden dolar 6,25’ten 5,98’e inmedi. Hazine ve Maliye Bakanı çarpıtıyor.

Yükselme nedenleri: Birincisi, Türkiye’de hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokrasi açısından atılan bütün yanlış adımlardır. Yanlış adımların güvensizliği ekonomi çevrelerinde artırmasıdır. Güvensizlik arttığı için TL’nin değeri düşüyor. Dolar yükselmiyor, TL’nin değeri düşüyor. İkincisi; ekonomide doğru adım atılmadığını iş çevrelerinin görmesidir. İş çevreleri bunu gördüğü için TL değer kaybediyor.

“Palyatif tedbirlerle ve pembe tablolar çizerek krizi çözemezsiniz”

Peki doların düşüş nedenleri neydi? Bir tanesi, Merkez Bankası’nın örtülü faiz artırımıdır. Yani gecelik faiz oranı örtülü olarak yüzde 1,5 artırıldı. Birinci nedeni buydu, palyatif bir tedbir. İkincisi; kamu bankaları 4 buçuk milyar dolar satım yaptılar. Bu da palyatif bir tedbirdir.

Nitekim bu adımların sonuçları görüldü ve tekrar ibre tersine döndü. Palyatif adımlarla doların yükselmesini engelleyemezsiniz. Bunu defalarca söyledik bir kez daha söylüyoruz. Bu palyatif adımların ekonomik maliyeti son derece ağır olacaktır. Başarısız bir ekonomi yönetimi ve başarısız bir Hazine ve Maliye Bakanı vardır. Pembe tablolar çizerek ekonomiyi toplamanız mümkün olmayacaktır.

Soru: Muhalefet partilerinin Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi noktasında adım atmasından bahsettiniz. Bahçeli’nin açıklamasını örnek gösterdiniz. İktidara bir çağrınız yok mu? Bahçeli’nin açıklamasını samimi buluyor musunuz?

Biz bütün muhalefet partilerinin ve iktidar partisinin Türkiye’deki hukuka, Anayasa’ya ve hükümlü haklarına, uluslararası demokratik sözleşmelere uygun davranması gerektiğini düşünüyoruz. Bahçeli’nin sözü buna işaret eden bir sözdür. Muhalefet partilerinin de hukuka sahip çıkma, hükümlü haklarına sahip çıkma konusunda aynı cesareti göstermesi gerektiğini düşünüyoruz. İYİ Parti ve CHP’ye çağrımız bu açıdandır. Hukuk uygulansın sözünü açık şekilde ifade etmeleri gerekir ki, bütün partiler hukuk ve demokrasi konusunda hukukun üstünlüğü konusunda buluşabilmiş olsun.

Soru: Öcalan, avukatlarıyla 8 yıldır görüşmedi. Neden şimdi olduğu tartışılıyor. İstanbul seçimleri de bir tarafta. İktidara bir çağrınız yok mu?

Tabii ki iktidara çağrımız var. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere ülkeyi yönetenlere çağrımız çok açık. Açlık grevlerinin bir an evvel sonlandırılması, herhangi bir insanın yaşamına ve sağlığına zarar gelmemesi için 2 Mayıs’ta avukatların İmralı’ya gitme uygulaması istikrarlı olarak devam etmelidir. Hukuka uygun davranılırsa ne açlık grevi kalır, ne ölüm orucu kalır. Onların da talebi hukukun uygulanması, hükümlü haklarının uygulanması talebidir. Bu talep doğrultusunda iktidarın adım atması, bir normalleşme yaşanması gerekir. Herkes biliyor ki, son 8 yıl içinde 810 kez avukat başvuru yapması ve bunların 809’unun reddedilmiş olması son derece keyfi ve hukuka uymayan bir tutumdur. Artık bunun değiştirilmesi gerektiğini açık bir şekilde ifade etmek istiyoruz. Çağrımızı da yeniliyoruz.

Soru: İstanbul seçimlerine ilişkin HDP açıklama yapmasına rağmen tartışmalar devam ediyor. HDP’nin İmamoğlu’nu destekleyip desteklemeyeceği yönünde tartışmalar var. HDP nerede duruyor? 

31 Mart öncesinde de bunları yaşamıştık. Bakın HDP’nin kurulları var ve bu kurullar demokratik tartışma geleneğine sahip kurullardır. Bu kurullar toplanır, tartışır ve karar alır. Bunlardan biri MYK’dir. MYK toplanmış ve tartışmıştır. Belli bir yol haritası üzerinde mutabakat sağlanmıştır. Ama MYK tek kurul değildir; diğer taraftan Parti Meclisi var. PM de toplandı ve tartıştı. Bugün MYK ve Meclis Grubu birlikte toplantı halinde şu anda. Orada da tartışılacak. Son olarak da İstanbul’da il ve ilçe örgütü yöneticilerimizle ve seçim çalışması yürüten komisyonlarla birlikte bir toplantı olacaktır. Bütün bu tartışmalar bittikten sonra da HDP yetkili ağızlarından sonuçlar ve kararlar açık bir şekilde deklare edilecektir. Olağan bir süreç işlemektedir. Yavaş işliyor diyebilirsiniz, ama öyle değil, bir hafta içinde hepsi tamamlanmış olacaktır. Bugün yine dijital medyada gördüm. “Türk vekillerle Kürt vekiller anlaşamadı” diye bir haber vardı. Gülüp geçiyoruz bu haberlere. Türk ya da Kürt vekiller ayrımı yok kendi içimizde. Hepimiz HDP vekilleriyiz. Tutumumuz da bu hafta sonunda net bir şekilde kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Paylaşın

Canan Kaftancıoğlu: Sloganımızı Da Çalmaya Çalışacaklar, Dikkat

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine “Her şey güzel olacak” diye seslenen bir kişiye “Daha güzel olacak” yanıtını vermesine de atıfta bulunarak, “Sloganımızı da çalmaya kalkışacaklar dikkat” dedi.

CHP İstanbul İl Başkan Canan Kaftancıoğlu, Twitter hesabından bir açıklama yaptı.

Kaftancıoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nun kampanyası ile ilgili materyallerin dağıtılmaya başlanmadığına dikkat çekerek “Çok yakında her şey çok güzel olacak” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine “Her şey güzel olacak” diye seslenen bir kişiye “Daha güzel olacak” yanıtını vermesine de atıfta bulunan Kaftancıoğlu, “Sloganımızı da çalmaya kalkışacaklar dikkat” görüşünü dile getirdi.

Paylaşın

Victoria’s Secret’ten Takipçilerini Üzecek Karar!

Victoria’s Secret, ilk olarak 2001 yılında ABD kanalında yayınlanan televizyon şovlarını bitirme kararı aldığını duyurdu. Dünyaca ünlü modellerin kanat takarak podyuma çıktığı moda şovu, geçen yıl sadece 3.3 milyon kişi tarafından izlendi.

Victoria’s Secret’ın bağlı olduğu ana firma  L Brands Genel Müdürü Leslie Wexner tarafından yapılan duyuruda, “Geleneksel Victoria’s Secret moda şovunun tekrar düşünmeye karar verdik. İleriye dönük düşündüğümüzde, televizyonun doğru tercih olmadığına inanıyoruz” denildi.

“Moda sürekli değişen bir dünya. Biz de büyümek için evrilmeli ve değişmeliyiz” mesajı veren Wexner, markanın gelecekte farklı platformlarda yeni tarz etkinlikler geliştireceğini belirtti ancak bunlara dair detay vermedi.

İlk olarak 2001 yılında ABD kanalında yayınlandı. İlk yayınlandığında 1 milyon izlenme oranını yakalayan şov, 2011 yılında ise 10.4 milyon kişiye ulaştı. Ancak bu yıldan sonra reytinglerde düşüşe geçti.

Dünyaca ünlü modellerin kanat takarak podyuma çıktığı moda şovu, geçen yıl sadece 3.3 milyon kişi tarafından izlendi.

Paylaşın

Mars’ın Uydusu Phobos, İlk Kez Dolunay Formunda Görüntülendi

ABD Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından gönderilen ve 2001 yılından beri Mars’ın yörüngesinde bulunan Odyssey aracı, Mars’ın uydusu Phobos’u ilk kez dolunay formunda görüntülemeyi başardı.

Odyssey’in kızılötesi kameraları tarafından yakalanan görüntülerde, dolunay ısı dereceleri nedeniyle gökkuşağı renklerinde birer ‘şeker’ gibi görünüyor.

Dolunayı yakalamak için 2017 yılından beri gözlem yapan bilim insanları, bulguların Phobos’un hangi materyallerden oluştuğunu saptamaya yardımcı olmasını umuyor.

Odyssey  projesinde çalışan bilim insanı Jeffrey Plaut, “Yeni görüntüler bir çeşit sıcaklık hedef merkezi; merkezinde en sıcakken dışarı çıkıldıkça soğuyor” dedi.

Mars’ın iki uydusundan biri olan Phobos, diğer uydu Deimos’dan daha büyük ve Kızıl Gezegen’e de daha yakın konumda bulunuyor. Phobos, yaklaşık 7 saatlik dönüş hızıyla, bir Mars günü içinde iki kere doğup batabiliyor.

Paylaşın

Galatasaray, Şampiyonluk Yolunda İlerliyor!

Galatasaray, Spor Toto Süper Ligin 32. haftasında konuk olduğu Çaykur Rizespor’u 3-2 mağlup ederek, şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerliyor. Galatasaray, bu galibiyet ile puanını 66’ya çıkartarak ligin bitimine iki hafta kala liderliğini sürdürdü. Rizespor ise, 40 puanda kaldı.

Galatasaray’a galibiyeti getiren golleri 9. dakikada Feghouli ve 90-2 ile 90+7. dakikada Diagne’den geldi. Çaykur Rizespor’un gollerini ise, 45. dakikada Muriqi, ve 76. dakikada Aminu kaydetti.

Goller:

8. dakikada Ryan Donk topu kaptıktan sonra pasını sol kanattaki Onyekuru’ya aktardı. Onyekuru ceza sahası çizgisine doğru Feghouli’ye pasını aktardı. Feghouli’nin sol ayağıyla gelişine yaptığı vuruş direğe çarparak ağlarla buluştu. Galatasaray, 1-0 öne geçirdi.

44. dakikada ceza sahası dışında topla buluşan Muriqi, topu sürerek ceza sahasına girdi ve topu ağlara gönderdi. Çaykur Rizespor beraberliği sağladı.

76. dakikada sağ çaprazdan Boldrin’in çektiği şutu Muslera çeldi. Muslera’nın çeldiği topu önünde bulan Aminu’nun vuruşu ağlarla buluştu. Çaykur Rizespor, 2-1 öne geçti.

90+2. dakikada penaltı vuruşunu kullanmak için topun başına geçen Diagne sağ köşeye yerden sert bir vuruş yaparak topu ağlara gönderdi. Galatasaray, skoru 2-2’ye getirdi.

90+7. dakikada Feghouli’nin sağ kanattan açtığı ortada kafayı vuran Diagne topu ağlara gönderdi ve Galatasaray, skoru 3-2’ye getirdi.

Stat: Çaykur Didi Stadyumu

Hakemler: Serkan Çınar, Mustafa Emre Eyisoy, Volkan Ahmet Narin, Emre Malok

Çaykur Rizespor: Gökhan, Moroziuk, Awaziem, Abarhoune, Melnjak, Azubuike, Musa (Nakoulma 90+10’), Aminu (Saadane 90+7’), Boldrin (Abdullah 83’), Samudio, Vedat Muriqi.

Galatasaray: Muslera, Mariano, Luyindama, Marcao, Nagatomo, Donk (Emre Akbaba 62’, Muğdat Çelik 74’), Fernando, Feghouli, Ndiaye (Sinan 83’), Onyekuru, Diagne.

Goller: Feghouli (9’), Muriqi (45’), Aminu (76’), Diagne (90+2’, 90+7’)

Kırmızı Kart: Samudio (73’)

Paylaşın

Galatasaray, Seride 2-0 Öne Geçti

Galatasaray Sutopu Takımı, 2018-2019 Sezonu Şarık Tara Spor Toto Süper Lig Yarı Final ilk maçında Heybeliada Sutopu Takımı’nı 11-8 mağlup ederek seride 2-0 öne geçti.

Galatasaray Sutopu Takımı, 2018-2019 Sezonu Şarık Tara Spor Toto Süper Lig Yarı Final ilk maçında Heybeliada ile karşılaştı.

Galatasaray, normal süresi 7-7 beraberlikle biten karşılaşmada Heyeliada’yı penaltılarda 11-8 mağlup ederek seride 2-0 öne geçti.

Yarı Final serisine 1-0 önde başlayan Galatasaray, ikinci karşılaşmayı da kazanması halinde seride durumu 3-0 yaparak adını finale yazdıracak.

Galatasaray – Heybeliada yarı final ikinci maçı 12 Mayıs 2019 Pazar günü saat 17:00’de Kalamış Engin Bora Sutopu Havuzu’nda oynanacak.

Paylaşın

Ali Koç: Bu Maç, Bu Sezonun Özeti Gibiydi

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, 2-1 kazanlıan Akhisarspor maçının ardından yaptığı açıklamada, “Bu maç, aslında bu sezon yaşadıklarımızın bir özeti gibiydi” ifadelerini kullandı.

Ali Koç, açıklamasında Türk futbolunun içinde bulunduğu krize ilişkinde, “Ben mütemadiyen bu sistemin kokuşmuş olduğunu, vasatlığın altında olduğunu belirtiyordum. Teknolojiye rağmen ne kadar kurgulanmış olduğunu görüyorsunuz. Bugün yaşananlara da şaşırsam mı üzülsem mi gülsem mi bilmiyorum. Yazık. Gerçekten çok yazık” ifadelerini kullandı.

Fenerbahçe Başkanı Ali, 2-1 kazanılan Akhisarspor maçının ardından önemli açıklamalarda bulundu.

Koç’un açıklamalarından öne çıkan bölümler şu şekilde:

“Normal şartlarda Fenerbahçelilerin televizyonlarını yarın saat 22.30’dan sonra seyretmelerini isteyecektim ama enteresan bir gün geçirdik. Türk futbolu açısından sıkıntılı bir gün. Maçımız 2-1 bitti. Çok daha farklı kazanabilirdik ama önemli değil. Bu maç, aslında bu sezon yaşadıklarımızın bir özeti gibiydi. Fakat bugün; Türk futbolu açısından son derece üzücü, endişe verici, bununla beraber malumun da ilanı.

“Bu sistemin kokuşmuş olduğunu, vasatlığın altında olduğunu belirtiyordum”

Ben gerek seçim sürecinde gerekse seçildikten sonra her zaman bu sistemin temizlenmesi gerektiğini üstüne basa basa söylüyordum. Bunu ne bir mazeret olarak ne bir maç sonucu sonrası söyledim. Ben mütemadiyen bu sistemin kokuşmuş olduğunu, vasatlığın altında olduğunu belirtiyordum. Teknolojiye rağmen ne kadar kurgulanmış olduğunu görüyorsunuz. Bugün yaşananlara da şaşırsam mı üzülsem mi gülsem mi bilmiyorum. Yazık. Gerçekten çok yazık. Bu aslında becerisizlikle, basit bir insan hatasıyla, küçük bir yanlışla anlatılabilecek bir durum değil. Bunun çok çok ötesinde.

“Türk futbolu ayağa kalkmalı”

Türk futbolunun bu anlayıştan, bu zihniyetten ve bu virüslerden arınması lazım. Bu bir kulübün, kulüp başkanının, iki üç kulübün bir araya gelerek yapabileceği bir iş değil. Tablo ortada. Halkın, kamuoyunun tepkileri de ortada. Sosyal medya diye bir olay var. İnsanlar hür iradelerini hangi takımı tuttuklarından bağımsız olarak orada ifade ediyorlar. Tekrar ifade etmek istiyorum. Sadece futbolu yönetenler değil bu değerli zincirin içindeki tüm paydaşların temizlenmesi, temizlenmeyeceklerin arındırılması ve bu sistemin böyle devam etmemesi gerekiyor. Böyle tepkili konuşmalar falan da bir şeyi değiştirmiyor ama bence Türk futbolu ayağa kalkmalı. Türk futbolu ortak tepkiler verebilmeli. Türk futbolu kendi içinde kendi kendini temizleyebilmeli. Adil rekabetin sağlanabileceğini hep beraber gösterebilmeliyiz. Tabii ki hatalar olacak. İnsanın olduğu yerde hatalar olur. Hata olmadan olmaz. Ama hata var hata var. Hatadan öteye bir durumdan bahsediyoruz. Her zaman ifade etmişimdir.

“Çocuklarımıza bırakacağımız mirasın bu olmaması lazım”

Türkiye Futbol Federasyonu; Türk futbolunda adil rekabetin, hakkaniyetin sağlanması için en önemli ve sorumluluğu en yüksek olan kurumdur. Hepimizin sorumlulukları vardır ama bir numaralı kurum, Türkiye Futbol Federasyonu’dur. Futbolun ne kadar gerginlik yarattığını, nasıl ayrıştırıcı bir konumda olduğunu, nefret tohumlarının nasıl ekildiğini hep beraber üzülerek görüyoruz. Çocuklarımıza bırakacağımız mirasın bu olmaması lazım. Herhalde bu gece Rize’de yaşananlar sözün bittiği yer ve sözün bittiği maç olsa gerek. Ben, doğru bildiğimi ve inandıklarımı söylemeye devam edeceğim. Sadece benim söylememle ve bizim söylememizle de bu olmuyor. Bence Türk futbolu içindeki aktörlerin hepsi bilhassa yönetimsel konumdaki herkes temizlenmeli.

“Nasıl bir açıklama olacağını çok merak ediyorum”

Hazır yeni seçim varken de kendi konularında kifayetli, liyakati yüksek,  futbola katma değer sağlayabilecek, adaleti getirebilecek, marka değerlerini arttırabilecek, tribünlerin dolu olmasını sağlayacak, kulüplerin finansal yapılarının daha sağlıklı bir konuma gelmesi için yapısal reformları yapabilecek, teknolojiyi en iyi şekilde kullanabilecek, topyekun Türk futbolunu kaldırabilecek ve bu işi yapabilecek uzmanlar gerekiyor. Bunu bir kez daha görüyoruz. Nasıl bir açıklama olacağını çok merak ediyorum. Hataların nasıl anlatılacağını, yorumcuların üstlerinde taşıdıkları formalı çıkartabilip hakkaniyet çerçevesinde adil bir sözle nasıl yorumlayacaklarını çok merak ediyorum. Zamanınızı aldığım ve meşgul ettiğim için kusura bakmayın. Bu meseleyi güzel bir şekilde kapatalım. Tüm analarımızın Anneler Günü kutlu olsun. Size de iyi pazarlar diliyorum.”

Paylaşın

Fenerbahçe Nefes Aldı, Akhisarspor Düştü!

Fenerbahçe, Spor Toto Süper Lig’in 32. haftasında Şükrü Sraçoğlu’nda ağırladığı Akhisarspor’u 2-1 mağlup etti. Bu galibiyet ile Fenerbahçe Lig’de rahat bir nefes aldı.

Fenerbahçe’ye galibiyeti getiren golleri; 28. dakikada Roberto Soldado ile 30. dakikada Nabil Dirar kaydetti. Akhisarspor’un tek golü ise; 45+3. dakikada Helder Barbosa’dan geldi.

Bu galibiyetin ardından Fenerbahçe, puanını 40’a yükseltirken, Süper Lig’in son sırasındaki Akhisarspor, bu mağlubiyetin ardından Lig’den düşmeyi garantiledi.

Goller:

28. dakikada sağdan gelişen Fenerbahçe atağında, Isla’nın ortaladığı topta kaleci Fatih Öztürk meşin yuvarlağı altıpas çevresinde Soldado’nun önüne düşürdü. Soldado, müsait durumda topu filelere gönderdi: 1-0

30. dakikada Hasan Ali Kaldırım, soldan attığı uzun pasla atağın yönünü sağ tarafa çevirdi. Topu kontrol eden Isla, meşin yuvarlağı arkadan bindirme yapan Dirar’ın önüne bıraktı. Faslı futbolcunun ceza sahası sağ çaprazından gelişine vuruşunda, top ağlarla buluştu: 2-0

45+3. dakikada Bokila’nın pasında savunmanın arkasına sarkan Aykut Çeviker’in içeriye çevirdiği topta Barbosa’nın gelişine vuruşunda, top ağlara gitti: 2-1

Stat: Ülker

Hakemler: Abdulkadir Bitigen, Mehmet Cem Satman, Mustafa Savranlar

Fenerbahçe: Harun Tekin, Isla, Serdar Aziz, Skrtel, Hasan Ali Kaldırım, Mehmet Topal (Dk. 11 Moses), Jailson, Dirar, Eljif Elmas (Dk. 84 Tolgay Arslan), Valbuena (Dk. 88 Ayew), Soldado

Akhisarspor: Fatih Öztürk, Vrsajevic, Rotman, Caner Osmanpaşa, Güray Vural, Zeki Yavru (Dk. 84 Serginho), Sissoko, Manu, Aykut Çeviker (Dk. 67 Eray Ataseven), Barbosa, Bokila (Dk. 75 Cikalleshi)

Goller: Dk. 28 Soldado, Dk. 30 Dirar (Fenerbahçe), Dk. 45+3 Barbosa (Akhisarspor)

 

Paylaşın

CHP’li Karabıyık: Asgari Ücretliler İftar Sofrasını Borçla Kuruyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Asgari ücretli bir çalışanın başka hiçbir gideri olmasa dahi 29 günlük iftar sofrasını borçla kurduğunu söyledi.

Lale Karabıyık, mübarek Ramazan ayının ilk günlerinde cep yakan iftariyelik fiyatlarını yaptığı basın açıklaması ile gündeme taşıdı.
Sağlıkçıların 2019 yılında günlük yaklaşık 17 saat sürecek oruç ibadetinin ardından, kişinin sağlıklı bir şekilde enerji ihtiyacını gidermesi ve günlük gereksinim duyduğu besinleri alması için yaklaşık 3 bin kalorilik bir iftara ihtiyaç duyduğu tavsiyesine dikkat çeken Karabıyık, yüzde 32 olarak açıklanan gıda enflasyonunun yanısıra iftariyeliklere yapılan zamlar nedeniyle dört kişilik bir ailenin sadece peynir, zeytin, domates, salatalık ve çaydan oluşan iftar yemeğinin bile günlük 15-20TL tuttuğunu ve yalnızca ekmek, peynir, zeytin, çay ve şeker ile orucunu bozacak vatandaşın, sofrasını geçtiğimiz yıla göre yaklaşık %22 zamlı kurduğunu dile getirdi.

CHP’li Karabıyık, “Aynı ailenin mercimek çorbası, etsiz kuru fasulye yemeği, pirinç pilavı ve güllaçtan oluşan 4 çeşit yemekli ramazan sofrasının maliyeti ise en düşük fiyatlı ürünler kullanıldığında 40-45 TL’ye mal oluyor. Bu menüye pide/ekmek, su, meşrubat, meyve, hurma vs. de eklendiğinde, etli bir yemek ile birlikte günlük iftar maliyeti 90 TL’yi buluyor. Yani; tavsiye edilen 3 bin kalorilik menu ile yalnızca oruç açmanın ramazan boyunca yaklaşık maliyeti 2600 TL’yi aşıyor. 2018 yılındaki fiyatlar doğrultusunda aynı hesap yapıldığında, günlük yaklaşık 65-70 TL’ye malolan iftar sofrası, Ramazan ayı 2019 yılında 29 gün sürecek olmasına rağmen, geçtiğimiz yıldan bugüne ortalama yaklaşık %25 oranında artan fiyatlar nedeniyle vatandaşın yaklaşık 500 TL daha fazla harcayacağını gösteriyor” dedi.

“Asgari ücretliler iftar sofrasını borçla kuruyor”

Bütün bu zamlar nedeniyle bereketi kalmayan iftar sofralarının maliyeti göz önüne alındığında, asgari ücretli bir çalışanın başka hiçbir gideri olmasa dahi 29 günlük iftar sofrasını borçla kurduğunun altını çizen Karabıyık, “Ortalama memur maaşının 3 bin 785 TL olduğu ülkemizde bir memurun maaşının %70’ini yalnızca oruç açmak için ayırmak zorunda kaldığını görüyoruz. Asgari ücrete ve memur maaşlarına yapılan zamlar, temel tüketim ürünlerine yapılan zamlar karşısında günden güne erirken, 2019 yılında iftar sofrası kurmak bile bu zamlar nedeniyle bir hayale dönüşüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, asgari şartlara göre belirlenen fitre miktarını bu zamlar nedeniyle artırarak 23 TL olarak belirlemişken, gelinen noktada dört kişilik bir ailenin aylık harcaması 2 bin 760 iken asgari ücretin 2 bin 20 lira olması asgari ücretle çalışan vatandaşımızın fitreye muhtaç olduğunu gösteriyor” sözleriyle konunun önemine dikkat çekti.

Ramazan Bayramı’nda yapılacak ev ziyaretlerinin de, geleneksel ikramlardaki zamlardan etkilendiğini söyleyen CHP’li vekil, “Misafirlerine çay/kahve ve ev baklavası hazırlayacak bir aile, undaki %66, cevizdeki %25, nişastadaki %33’lük ve toz şekerdeki yüzde 5’lik artışla, cevizli baklavayı ortalama yüzde 32’lik zam ile ikram edecek. Misafirler orta şekerli kahveyi de küp şekerdeki %43, Türk kahvesindeki %15’lik zam ile içecek” sözleriyle açıklamasını tamamladı.

Paylaşın