Doğanın Gücüne Hayran Kalacağınız Mağaralar!

Bingöl ili sınırları içerisinde yer alan, Kiği Çiçektepe Köyü Mağarası, Zağ Mağarası, Kalkanlı Köyü Mağaraları, Kübik Mağarası, binlerce yıl öncesine ait medeniyetlerin izlerini sürebileceğiniz veya doğanın gücüne hayran kalacağınız yerlerdendir.

Kiği Çiçektepe Köyü Mağarası: Mağara, Kiğı ilçesinin Çiçektepe köyünde, Sivri Dağı ın eteğinde bulunmaktadır. Mağarada iki oda, at için yer, yemlik ve çocuk beşiği mevcuttur. Mağaranın bulunduğu yer oldukça eğimli bir yapıya sahiptir.

Ayrıca Mağara önündeki mevcut yolla Erzincana gidildiği rivayet edilmektedir. Bu mağara, Kiğı’nın çok eski çağlardan beri insan topluluklarına mesken olduğunu göstermektedir.

Zağ Mağarası: Zağ Mağarası, Bingöl-Solhan-Muş karayolunun 18. kilometresinde sağ yöne ayrılan Gökçeli-Kuşburnu Köy Yolunun 5. km.sinde yer almaktadır.

Zağ Mağaraları, sırtı dağa yaslanmış olan doğal kayalık kütlenin ön cephesinde, kayalık alanın hemen tamamına yayılmış olan mağara/odalardan oluşmaktadır.

Bu mağara/odalar insan eliyle yapılmış, iç mekanlarda birbirine kademeli geçişlerle bağlantılı ve çok katlıdır.  M.S. 5. yüzyıl başlarına, Erken Hristiyanlık (Geç Roma-Erken Bizans) Dönemi`ne tarihlenmektedir.

Söz konusu Mağaralar, olasılıkla bu tarihlerde Roma İmparatorluğu`nun baskısı altında olan, Hristiyan inancına sahip toplulukların gizli yerleşim, yaşam ve ibadet alanı olarak kullanılmıştır. 

Alt katta yer alan ilk mağara/odadan sonra kademeli geçiş ve merdivenler takip edilerek en üst kata ulaşılabilmektedir. Bu biçimiyle mağara/odaların zemin kat dahil 5 (beş) katlı olduğu görülmektedir.

Bazı odalarda bulunan anakaya tabanına oyulmuş ve içleri sıvalı küp biçimindeki çukurlar, tahıl ve yağ, içki benzeri sıvı deposu olarak kullanılmıştır. Daha küçük bazı çukurların ise sunu çukuru olduğu düşünülmektedir.

Kimi odalarda kline/sekiler görülmektedir. Bu verilere göre; Mağara/odaların bir kısmının günlük yaşam alanı, bir kısmının mutfak/kiler/depo, bir kısmının ibadet alanı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Kübik Mağarası: Karlıova ilçesinin Kübik Köyü yakınlarındadır. İçinde cilalı Taş ve Tunç Devrine ait bazı kalıntılar vardır. Duvarlarında bir takım oymalar ve işlemeler mevcuttur.

Kalkanlı Köyü Mağaraları: Yayladere ilçesine bağlı Kalkanlı Köyü yakınlarında bulunan mağaralar, birçok oyma sanatı ile süslenmiştir. Mağaralar ve mağaraların çevrelediği şelale turistik bir öneme sahiptir.

Paylaşın

İnsanları Kendine Hayran Bırakan ‘Çır Şelalesi’

Bingöl’ün Ilıca Bucağı’nın Uzundere Köyü’nde yer alan Çır Şelalesi insanları kendine hayran bırakan bir doğa harikasıdır. Her yıl çok sayıda kişi bu şelaleyi ziyaret eder.

Çir Şelalesi, 100 metre yükseklikte Çir Taşı adı verilen bir kayadan yükselen su 50 metre yükseklikten düşer. Suyun adeta dans ederek düşmesi adeta insanları kendine hayran bırakmaktadır.

Buraya ilkbahar mevsimi ile birlikte ziyaretler başlamaktadır. Her yıl çok sayıda kişi bu şelaleyi ziyaret eder. Şelale ve çevresi harika manzaralarla kaplıdır.

Buraya gelip serin su eşliğinde piknik yapabilir veya doğa yürüyüşü yapabilirsiniz. Tabi bol bol manzara fotoğrafı çekmeyi de ihmal etmeyin.

Paylaşın

Bozkırın Yeşil Cenneti ‘Yüzen Ada’

Bingöl’ün Solhan ilçesine bağlı Hazarşah köyü Aksakal göl mezrasındaki Yüzen Ada, tamamen doğal bir oluşumdur. Gölün üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrilmiş düz arazi üzerinde bulunan krater gölü konumundadır.

Bingöl-Solhan karayoluna 4.5 km uzaklıktaki gölün şimdiki alanı 300 m2’nin üzerindedir. Gölün derinliğinin 50 metreden fazla olduğu düşünülmektedir.

Yaz ve kış aylarında su seviyesi aynı kalmaktadır. Su tatlı ve berrak olup, herhangi bir madensel tuz ihtiva etmemektedir.

Gölün ortasında hareket eden üç ada vardır. Adalar göl içinde bağımsızdır. Üstüne binildiği zaman sal gibi her tarafa ağır ağır hareket etmektedir.

Adanın üzerinde 4-5 tane bodur dişbudak ağacı mevcuttur. Çevredeki bitkiler gölün mevcut suyu ile beslenmektedir.

Ada üzerinde bulunan ot kökleri sarılıcı olması nedeniyle toprak tamamen bitki kökleri ile kaynamış ve yapışmış durumdadır.

Ayrıca gölün ortasında bulunan adanın yapısı incelendiğinde çayır, ayrık ot ve suda yetişen çeşitli bitkilerin ada üzerinde mevcut olduğu görülmektedir. Çevresi meşe ve yeşil alan ile kaplıdır.

Paylaşın

Gizemiyle Dikkat Çeken ‘Budan Bacaları’

Bingöl kent merkezine 50 kilometre uzaklıkta bulunan Sancak Beldesi’ndeki Oğuldere Köyü’nde yer alan Budan bacaları gizemiyle dikkat çekiyor. Fakat burası yeteri kadar tanıtılmadığı için pek çok kimse bilmez fakat gidenler bir daha gitmek istiyorlar.

Bingöllüler tarafından Nevşehir’in Kapadokya ilçesinde bulanan peri bacalarına rakip görülen Buban Bacaları’nın oluşumu hakkında kesin bilgi bulunmazken, geçmişinin çok uzun yıllara dayandığı belirtiliyor.

Bacaların oluşum şekli, vadi yamaçlarından inen sel suları ve rüzgarın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırmasıyla peribacası şeklinde olan ilginç sivri kaya şekillerinin ortaya çıktığı tahmin ediliyor.

Dış kuvvetler (Rüzgar, akarsu, vb..) tarafında aşındırıp taşınması sonucu oluşan harika bir doğal güzelliktir.

Fakat burası yeteri kadar tanıtılmadığı için pek çok kimse bilmez fakat gidenler bir daha gitmek istiyorlar.

Paylaşın

En Eski Zerdüşt Tapınağına Ev Sahipliği Yapan kent: Daskyleıon

Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bölümü’nde, topraklarının bir kısmı ise Ege Bölgesi’nde yer alan ilin hem Marmara hem de Ege Denizi’ne kıyısı bulunan Balıkesir, çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve her bir uygarlık bölgede kendi izlerini bırakmıştır.

Daskyleıon Antik Kenti, Antandros Antik Kenti, Kyzıkos Antik Kenti,
Adramyteıon Antik Kenti, Prokonnessos Antik Kenti, Ancyra Antik Kenti, Balıkesir’in ev sahipiliği yaptığı uygarlıklardan günümüze kalan önemli kültür hazinelerinden bazılarıdır.

Daskyleıon Antik Kenti: Dünyada kazı çalışmaları yürütülen tek Pers satraplık (valilik) merkezi olan ve bilinen en eski Zerdüşt tapınağına da ev sahipliği yapan Daskyleıon, antik çağın en önemli yerleşim merkezlerinden biridir. En parlak çağını Perslerin satraplık merkezi olduğu dönemde yaşayan kent, Antik Çağda Mysia olarak anılan Balıkesir’in, Bandırma ilçesinde, Aksakal beldesi Ergili Köyü sınırları içerisindedir.

Antandros Antik Kenti: Edremit İlçesi Altınoluk Beldesi’nin 4 km. doğusunda, İda Dağı (Kazdağı) eteklerinde,  Pelasg’lar tarafından kurulmuştur. Adramytteion (Burhaniye-Ören) – Assos (Behramkale) yolu üzerinde askeri bakımdan stratejik bir konuma sahip olan kentin, M.Ö. 10.yy’ da kurulduğu düşünülmekle birlikte, çok yakınında bulunan Assos’ un M.Ö.2.bin yıllarına kadar inen tarihinden Antandros’ un da bu tarihlerde iskan görmüş olması mümkün görülmektedir.

Kyzıkos Antik Kenti : Marmara Denizinin güneyindeki Kapıdağ Yarımadasının (Antik Arktonnesos) Erdek ve Bandırma Körfezleri arasındaki bataklığın hemen kuzeyinde geniş bir alana yayılmış olan Kyzikos, bugün “Belkıs” ve “Balkız” olarak anılır. Şehir adı genç yaşta öldürülen Dolion Kralı Kyzikos’dan alınmıştır.

Adramyteıon Antik Kenti: Adramytteion Antik Kenti bugünkü Burhaniye İlçesi’nin 2km kadar batısında bulunan Karataş Mevkii’nde, Ören Tepe’yi de içine alan geniş bir alanda Pelasglar tarafından kurulmuştur.

Prokonnessos Antik Kenti: Marmara Adası’nın kuzeyinde Saraylar köyü sınırları içinde kalan mermerleri ile ünlü bir şehirdir. Mermer ocaklarında yarı işli hale getirilen lahitler, steller, postamentler, sütun ve sütun başlıkları vb. malzemeler özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde buradan gemilerle İtalya ve İstanbul’a gönderilmekte idi.

Ancyra Antik Kenti: Bigadiç İlçesi Hisar Köyü sınırları içinde kalan antik kent Roma dönemi termal yerleşim alanıdır.

Hadrıaneıa Antik Kenti: Dursunbey İlçesi’nin kuzey batısında yer alan Roma dönemi yerleşim yeridir.

Astyra Antik Kenti: Edremit İlçesi Güre Beldesi sınırları içinde kalan antik yerleşim.

Thebe/ Theb Antik Kenti: Havran İlçesi sınırları içinde yer alanantik yerleşim.

Artekaantik Antik Kenti: Erdek İlçesi Zeytinli Ada ve çevresinde klasik dönemde kurulmuş şehir.

Zeleıa Antik Kenti: Gönen İlçesi Sarıköy Beldesi’nde Klasik dönemde kurulmuş şehir.

Perıhharaxıs Antik Kenti: Bugünkü Karacaören Köyü civarında Roma döneminde kurulmuş şehirdir.

Keraseıon Antik Kenti: Savaştepe İlçesi sınırlarında yer alanyerleşim.

Attaneıon Antik Kenti: Sındırgı İlçesi sınırları içinde yer alan antik yerleşim.

Plakıa Antik Kenti: Bandırma İlçesi sınırları içinde yer alan antik yerleşim.

Paylaşın

Doğal Servetimiz ‘Kuş Cenneti Milli Parkı’

Bünyesinde 266 kuş, 118 bitki türü ile Kuş Gölündeki 23 balık türü ve çeşitli sürüngen türleri için yaşamsal öneme sahip Kuş Cenneti Milli Parkı, Balıkesir’in, Bandırma ilçesi sınırları içinde yer almaktadır.

Parkın içerisinde yer alan Kuş Gölün’ün uzunluğu 20 km., genişliği ise 14 km.dir. Ortalama derinliği 3 m. olan Kuş Gölü’nün suyu, kollaidal kil ihtiva ettiği için devamlı bulanıktır. Mevsimlere göre su seviyesi değişmekte olup bol gıdalı (ötrofik) bir Göl’dür.

Kuş Cenneti Milli Parkı’nda doğanın canlı ve cansız varlıklarının kendi aralarındaki ilişkileri, olağanüstü bir özellik göstermektedir. Su, toprak, iklim koşulları, otlar, sazlar, ağaçlar, balıklar, kuşlar hepsi birbirleri ve kendi aralarında uyum ve bütünlük içindedirler. Fakat kuşkusuz bu ekosistemin farklı elemanlarını birleştirip bütünleyen ve onlara dinamik bir yaşam ortamı sağlayan Kuş Gölü’nün ılık sularıdır. Sular ilkbaharda yükselerek kıyıları kaplar ve yaz aylarında geri çekilir. Bu ritmik olay her sene düzenli bir şekilde tekrarlanır ve bu ekosistemin devamlılığını sağlar. 

Kuş Cenneti Milli Parkı, gerek kıtalararası coğrafi konumu, gerekse vejetasyonu etkileyen ritmik su hareketlerinin sağladığı avantajlar sayesinde, ekosistem değerleri itibarı ile özel nitelikler taşıyan doğal servetlerimizdendir.

Milli parkın karakteristik canlı türünü kuşlar teşkil etmekle beraber, Kuş Gölü birçok canlının barınma, beslenme, üreme ve konaklama ihtiyaçlarına cevap verir.

Bilhassa kuşlar açısından fevkalade önemli olan bu küçücük yurt köşesinde her yıl yüz binlerce kuş akıl almaz bir ahenk ve uyum içerisinde yaşamakta, üremekte, göç döneminde konaklamakta ve kışlayarak dünya kuş popülasyonuna muazzam katkıda bulunmaktadır.

Sadece kuşlar özelinde bir koruma alanı olan ve uluslararası düzeyde öneme sahip Avrupa Konseyi A Sınıfı diplomasına sahip Milli parkımız bilim, eğitim ve kültür hayatımıza sürekli katkıda bulunacak eşi bulunmaz bir laboratuar, büyük bir kütüphane ve tabiatın yaratıcı gücünü ustalıkla sergileyen dinamik bir tablodur.

Milli Park’ta ziyaretçi tanıtım merkezi içerisinde kuş tahnitlerinin müzesi, kuş gözlem kulesi hizmet vermekte ve alana yerleştirilen toplam 5 adet kamera ile kaşıkçıdan balıkçıllara, çeltikçiden, karabataklara, saz bülbüllerinden pelikanlara, kuğulardan kazlara, ördeklere kadar kuluçka yapan, kışlayan ve göç sırasında uğrayan kuş türleri canlı olarak izlenebilmektedir.  Alanımız özellikle Tepeli pelikanların insan eliyle yapılan yuvalarda ( platform ) ilk defa yerleştiği ve üreme sayılarının en iyi olduğu alanlardan biridir.

Tüm Avrupa için nesli tehlike altında olan türler listesinde bulunan Tepeli pelikan (Pelecanuscrispus) ve Küçük karabatak (Phalacrocoraxpygmeus) alanda önemli sayıda ürer. Ayrıca, gece balıkçılı, alaca balıkçıl ve kaşıkçı alanda üremektedir. Gölün diğer bölümlerinde üreyen kuşlar arasında sumru dikkat çekmektedir. Kuş cenneti Milli Parkında karabatak, küçük ak balıkçıl, gri ak balıkçıl ve çeltikçi koloniler halinde üremektedir. 

Alanda önemli sayıda üreyen kuş türleri:

Tepeli pelikan (Pelecanuscrispus),

Karabatak (Phalacrocoraxcarbo),

Küçük karabatak (Phalacrocoraxpygmeus),

Gece balıkçılı (Nycticoraxnycticorax),

Alaca balıkçıl (Ardeolaralloides),

Gri balıkçıl (Ardea cinerea),

Küçük ak balıkçıl(Egrettagarzetta)

Çeltikçi (Plegadisfalcinellus),

Kaşıkçı (Platalealeucorodia),

Bıyıklı sumru (Sternahybridus),

Tepeli batağan (Podicepscristatus).

Paylaşın

Adını Aşk Ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’den Alan Kent ‘Aphrodisias’

Türkiye’nin Ege Bölgesinde yer alan Aydın İli, coğrafi konumundan ötürü çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve her bir uygarlık bölgede kendi izlerini bırakmıştır.

Alinda Antik Kenti , Aphrodisias Antik Kenti, Alabanda Antik Kenti, Didyma Antik Kenti, Tralleis Antik Kenti, Nysa Antik Kenti, Magnesia Antik Kenti, Aydın’ın ev sahipiliği yaptığı uygarlıklardan günümüze kalan önemli kültür hazinelerinden bazılarıdır.

Alinda Antik Kenti: Karia kentlerinden biri olan Alinda, Kekatomnos’un kızı Ada, erkek kardeşi Pixodaros tarafından Bodrum’dan uzaklaştırılınca buraya yerleşmiş ve kendine başkent yapmıştır. 

Alabanda Antik Kenti: Aydın’ın Çine İlçesi, Doğanyurt köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Alabanda antik kentinin üzerinde bulunduğu Araphisar Doğanyurt köyünün bir mahallesidir. Kent Çine Çayı’nın (Marsyas) 4 km. batısında Karadağ’ın uzantıları olan iki tepenin yamacına, kuzeyde Çine Ovası’na doğru yayılmıştır.

Aphrodisias Antik Kenti: Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alır. Adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’den alan Aphrodisias özellikle Roma çağında Aphrodithe tapınımı ile ünlenmiş antik bir kent olup, günümüzde de çok iyi korunmuş anıt yapıları ile Türkiye’nin en önemli arkeolojik yerlerinden biridir. 

Didyma Antik Kenti: Apollon tapınağıyla ünlü olan Didyma Antik Kent, Aydın’ın Söke ilçesine bağlıdır. Burada yapılan ilk kazılar İngilizler tarafından 1858 yılında yapılmıştır ve 1937 yılına kadar devam etmiştir. Bu kent sadece bir antik kent değil aynı zamanda bir dini merkezdir. 

Tralleis Antik Kenti: Tralleis antik kenti Aydın ilinin kuzeyinde, Kestane dağlarının hemen güney yamacındaki plato üzerinde yer almaktadır. İl merkezine 1 km. uzaklıkta olan kent, argoslular ve Tralleis’liler tarafından kurulmuştur. Menderes havzasının verimli toprakları üzerine kurlmuş olan bu kent M.Ö.334’te İskender tarafından alınmasından sonra Hellenistik krallıklar arasında sık sık el değiştirmiştir.

Nysa Antik Kenti: Aydın-Sultanhisar’da bulunan Nysa Antik Kenti iki şehir görünümünde olup, günümüze birçok tarihi kalıntısını sağlam bir şekilde getirebilmiştir. Nysa, Karia kentlerinin en önemlilerinden biriydi. Kent ulaşım ve ticaret noktalarından birinde bulunmasından dolayı uzun yıllar önemini korumuştur.

Magnesia Antik Kenti: Aydın’ın Germencik İlçesi, Ortaklar Bucağı’na bağlı Tekin Köyü sınırları içinde, Ortaklar-Söke karayolu üzerindedir. Kent efsaneye göre Thessalia’dan gelen Magnetler tarafından kurulmuştur.

Paylaşın

Doğal Yapısıyla Hayranlık Uyandıran ‘Cehennem Deresi Kanyonu’

Doğal yapısıyla hayranlık uyandıran ve dünyadaki sayılı kanyon vadileri arasında yer alan Cehennem Deresi Kanyonu, Ardanuç ilçe merkezinin 7 km kuzeybatısında ve Artvin-Ardanuç karayolunun 25. km’sinde yer almaktadır.

500 metre uzunluğunda, 70 metre genişliğinde ve 6 metre derinliğindeki Cehennem Deresi Kanyonu, taşlı ve dik patikalarının yanı sıra tek kişinin bile zor sığacağı yollardan geçilerek gezilebiliyor.

Hatta bazı aralıklardan tek tek geçerken, bir sopa veya zil ile gürültü çıkarmak gerekir ki bu güzelliğin bekçiliğini yapan hayvanlar, özellikle yılanlar sizin dost olduğunuzu anlasın ve zarar vermesin.

İlkbaharda yeşile bürünen kanyonu gezmek için ilçeye gelen yerli ve yabancı turistler, kanyonun zirvesine kadar yürüyüş yapma imkanı buluyor.

Paylaşın

Fenerbahçe’ye Bir Çelmede Bursaspor’dan!

Fenerbahçe, Süper Lig’in 18. haftasında konuk olduğu Bursaspor ile 1-1 berabere kaldı. Fenerbahçe’nin golü 20. dakikada Roberto Soldado’dan gelirken, Bursaspor ise 89. dakikada Aytaç Kara ile gol buldu.

Fenerbahçe, alınan bu beraberlik ile puanını 17’ye yükseltirken, Bursaspor’da puanını 22 çıkardı.

Maça hızlı başlayan Fenerbahçe, karşılaşmanın henüz 1. dakikasında Soldado ile Bursaspor kalesinde tehlike yarattı. Soldado, 20. dakikada şık bir vuruşla topu ağlara gönderdi: 1-0.

Bursaspor, 20. dakikada geriye düştüğü maçın 89. dakikasında Aytaç Kara’nın ayağından bulduğu golle karşılaşmayı 1-1’e getirdi. Karşılaşmanın devamında başka gol olmayınca maç 1-1 berabere sona erdi.

Stat: Bursa Büyükşehir Belediye

Hakemler: Cüneyt Çakır, Bahattin Duran, Tarık Ongun

Bursaspor: Muhammed Şengezer, Umut Meraş, Chedjou, Ertuğrul Ersoy, Barış Yardımcı, Badji, Aytaç Kara, Tunay Torun (Dk. 69 Sakho), Latovlevici (Dk. 46 Lima), Saivet (Dk. 46 Yusuf Erdoğan), Umut Nayir

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Isla, Skrtel, Sadık Çiftpınar, Hasan Ali Kaldırım, Jailson, Mehmet Topal, Mehmet Ekici (Dk. 61 Valbuena), Dirar, Ayew, Soldado (Dk. 77 Frey)

Goller: Dk. 20 Soldado (Fenerbahçe), Dk. 90 Aytaç Kara (Bursaspor)

Paylaşın

99 Yılda Tamamlan saray: İshak Paşa Sarayı

Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinin 7 km. güney doğusunda, ovaya hakim yüksek bir tepenin üzerine kurulan İshak Paşa Sarayı, İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür.

Sarayın yapımı 1685 yılında Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa tarafından başlanılmış, aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784’ te (99 yılda) tamamlanmıştır. Mimarı, Ahıskalı ustalardır. 

Saray, Karaburun tepesi üzerine terası, iki avlu ile bu avluları çevreleyen çeşitli yapı topluluğundan meydana gelmektedir. Doğu-Batı yönünde yaklaşık 7.600 m. karelik bir alan üzerine oturtulmuştur. Bazı kısımları tek, bazı kısımları iki, bodrum dahil bazı kısımları üç katlı olarak yapılmıştır.

Bir saray için gerekli tüm bölümler (harem, harem odaları, aşevi, hamam, toplantı salonları, eğlence yerleri, mahkeme salonu, camii, çeşitli hizmet odaları, oturma odaları, uşak ve seyis odaları, muhafız koğuşları, cezaevi, erzak depoları, cephanelik, tavlalar, bodrum katlarında çeşitli hizmet odaları vb.) vardır. Her odada ocak, dolap yerleri vb. görülmektedir.

Sarayın girişi, savunması en zor olan doğu cephesindedir. Anıtsal taçkapı, avlulara çıkan diğer kapılar gibi, kabartma, süsleme ve zengin bitki motifleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini taşır. Saray, tarih ve sanat tarihi yönünden essiz bir değere sahiptir. Bu bey kalesi, Avrupa’ daki şato tipi yapıların ülkemizde rastlanmayan en iyi örneğidir. 

Sarayın cami dışındaki bölümlerin çoğu yıkılmış, harap olmuş, tavanları sökülmüştür. Son yıllarda biraz onarılmış, restore edilmiştir. Camii, saray kompleksinin en sağlam kalan yeridir. Her halde burası, dini bir korkuyla tahrip edilmemiştir. Tek kubbeli camii, iki ayrı renk taşla örülmüş minaresiyle saraya ilginç bir görünüm kazandırmaktadır. Camiinin kıble duvarının dışındaki türbe geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiş olup, muhtemel Abdi Çolak Paşa ile İshak Paşa ve yakınları için yapılmıştır. 

Sarayın(Selamlık) kuzey cephesinde dışa sarkan dört ahşap konsolda üstte kanatlı ejder, onun altında aslan, en altta insan figürleri yer almaktadır ki, çok ilginç ve sanatkaranedir.

Sarayda klasik Osmanlı mimarisinden farklı üslup ve benzeme şekilleri dikkati çeker. Türk saray geleneği ve mimarisinin ana prensiplerine uyulmuştur. Yapı birkaç aşamalıdır ve güzellikle azameti yansıtır. Saray iştihamı, yaptıran paşanın çevreye ve Merkezi Devlet’e karşı gücünü göstermek istediği anlaşılmaktadır. 

Taş duvarların içinde görülen boşluktur, sarayın kalorifer tesisatı andıran merkezi ısıtma sistemiyle ısıtıldığını göstermektedir. 

Yapımı bir çok efsane ve hikayeye konu olan İshak paşa sarayı; Osmanlı döneminde Ağrı’ da yapılan en büyük ve en önemli mimari eserdir. İshak Paşa Sarayı, geleneksel Türk mimari karakterinde ve Selçuklu mimarisi biçiminde bir yapıdır. Bu yapılar topluluğunda Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin öğeleri yanında, Avrupa sanatının Barok üslubunun etkileri de görülmektedir. Zamanın en modern ve ileri anlayışı ile yapılmış olup, genel hatlarıyla Türk kültürünün özelliklerini taşır. Bir Osmanlı Dönemi Yapısı İshak Paşa Sarayı Görkemli özel mimarı yapısı, anıtsal taç kapıları, haremi, selamlığı, cami ve yüzlerce odası ile görülmeye değer bir şah eserdir… 

Sanki bir saray değil, tüm heybetiyle canlı bir tarih, her tarafı sır dolu bir efsanedir. Onu anlamak için yakından görmek, gezmek gerekir… 

Bu görkemli yapının mimarı meçhuldür, onun için halk, sarayın yapımı ve tarihi hakkında bir çok efsane anlatır. Sarayı gezerken, masal dünyasının saraylarını görmüş gibi hayal güçleriniz harekete geçer, güzellikler karşısında efsanelerde anlatılanlar bir bir gözlerinizin önünde canlanır… 

Bir kartal yuvasını andıran ve çevresiyle ahenk oluşturan bu muazzam yapıya hayran kalmamak elde değil…

Paylaşın