Açlık Hipoglisemisi Nedir?

Kan şekeri düşüklüğü olarak da adlandırılan hipoglisemi, vücudun ana enerji kaynaklarından biri olan glikozun referans aralık olan 70 mg/dl’nin altında olması durumu olarak kabul edilir. 

Açlık hipoglisemisi ise altı saat veya daha uzun süreli açlığı bağlı kan şekerinin 60 mg/dl veya daha az olması durumudur. Normalde seyrek olarak görülür.

Kan şekerinin 60 mg/dl veya daha az olması. Pankreasın beta hücrelerindeki tümörler, diğer endokrin bez tümörleri, hipotroidizm, karaciğer yetmezliği bazı ilaçların toksik dozda alınması durumlarında ortaya çıkar.

Paylaşın

Acil Tedavi Nedir, Nasıl Yapılır?

Acil Tedavi; hasta ya da yaralılara, ilaç ve tıbbi malzeme kullanan, sağlık eğitimi almış uzman kişilerce yapılan müdahaledir. Genellikler ilk yardım ile acil tedavi birbirine karıştırılır.

Burada dikkat edilmesi ve unutulmaması gereken esas husus, ilk yardım olay yerinde ilaç kullanılmadan yapılan müdahaledir. Acil yardım ise ilaçlı ve tıbbi malzeme kullanılarak ve en önemlisi sağlık eğitimi almış yetkin kişilerce yapılan müdahaledir.

Paylaşın

İstanbul: Haydarpaşa Garı

Dünyanın en önemli kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Haydarpaşa Garı; İstanbul’un Kadıköy İlçesi, Rasimpaşa Mahallesi içerisinde yer alır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme süreci içinde II. Abdülhamit, demiryollarının önemli bir yeri olduğuna inanıyordu. Padişah, demiryolu yapımı için gerekli kaynağı bulamayınca, yardım için Alman müttefiği Kayzer II. Wilhelm’e başvurdu ve Deutsche Bank, demiryolunun yapımı ve işletmesine yatırım yapma kararı aldı.

1898’de Alman mühendisler, uzak yörelere uzanan demiryolunun inşaatına başladılar. Bu sırada bir dizi gar binası da inşa edildi. Bunların en büyüğü olan ve deniz kıyısındaki konumu, azametli yapısı ile etkileyici bir havası olan Haydarpaşa Garı 1908 yılında tamamlandı ve hala hizmet vermektedir.

İstanbul’un kısa tarihi

İstanbul’un tarihi, Yenikapı Theodosius Limanı kazılarıyla gün ışığına çıkan Neolitik çağ yerleşimiyle, 8500 yıl geriye uzanmış, bu süreçte kentin geçirdiği kültürel, sanatsal, jeolojik değişim ve kent arkeolojisi hakkında yeni bir dönem açılmıştır. Şüphesiz, İstanbul’un tarihi ile ilgili en göze çarpan özelliği, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç evrensel imparatorluğa başkentlik yapmış olmasıdır.

M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş; İstanbul, stratejik konumundan dolayı, İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma’nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle, kentin, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır.

Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra “Byzantion” ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca “Polis” olarak anıla gelmiştir. Büyük Konstantin’den sonraki imparatorların da şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin’den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle, İstanbul, uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti olmuştur.

Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent, surlarla tekrar genişletilmiştir. Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları, İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze kadar ulaşan Ayasofya, bu dönemin bir eseridir. 726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261’de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent, eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır.

İstanbul, 53 günlük bir kuşatma sonrası, 1453’te Türklerin eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları, İstanbul surlarının aşılmasının önemli bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır. Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanınarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fetihten yüzyıl sonra ise Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü, İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur. Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı, Boğaziçi’nin ve Haliç’in eşsiz manzarasına hakim kılınmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır.

Kısa sürede inşa edilen birçok saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin de sembolleridir. 20. yüzyılın başında, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine şahit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken ve iç ve dış düşmanlar kendi payları için mücadele ederken; Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin desteğini alarak, silah arkadaşları ile birlikte, vatan toprağının kurtarılması için mücadeleye girişmiştir. Milletin iradesi ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nı müteakiben; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bu süreçte, başkentin Ankara’ya taşınması, İstanbul’un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir, büyüleyici görünümü ile dünya üzerindeki en önemli kültür-turizm-sanat-finans ve ticaret başkentlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Paylaşın

İstanbul: Sirkeci Garı

Dünyanın en önemli kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Sirkeci Garı; İstanbul’un Fatih İlçesi, Hocapaşa Mahallesi, Ankara Cadddesi üzerinde yer alır.

1890 yılında, Avrupa’dan gelişi dört gözle beklenen Şark Ekspresi için yapılmıştır. Garın tasarımını, İstanbul’da bulunan çok sayıdaki mimari geleneği ustaca bağdaştıran Alman Mimar Jasmund yapmıştır.

Sıralı taş ve tuğlalarla örülmüş Bizans stili duvarı, Selçuklu tarzı oymalı bir kapı ve İslam geleneğine uygun at nalı biçimli kemerli pencerelerle birleştirilmiştir. Bugün Trakya’ya ve çeşitli Avrupa şehirlerine Sirkeci Garı’ndan kalkan trenler mevcuttur. Garın içinde bir de kahvehane bulunmaktadır.

İstanbul’un kısa tarihi

İstanbul’un tarihi, Yenikapı Theodosius Limanı kazılarıyla gün ışığına çıkan Neolitik çağ yerleşimiyle, 8500 yıl geriye uzanmış, bu süreçte kentin geçirdiği kültürel, sanatsal, jeolojik değişim ve kent arkeolojisi hakkında yeni bir dönem açılmıştır. Şüphesiz, İstanbul’un tarihi ile ilgili en göze çarpan özelliği, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç evrensel imparatorluğa başkentlik yapmış olmasıdır.

M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş; İstanbul, stratejik konumundan dolayı, İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma’nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle, kentin, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır.

Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra “Byzantion” ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca “Polis” olarak anıla gelmiştir. Büyük Konstantin’den sonraki imparatorların da şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin’den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle, İstanbul, uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti olmuştur.

Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent, surlarla tekrar genişletilmiştir. Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları, İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze kadar ulaşan Ayasofya, bu dönemin bir eseridir. 726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261’de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent, eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır.

İstanbul, 53 günlük bir kuşatma sonrası, 1453’te Türklerin eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları, İstanbul surlarının aşılmasının önemli bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır. Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanınarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fetihten yüzyıl sonra ise Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü, İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur. Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı, Boğaziçi’nin ve Haliç’in eşsiz manzarasına hakim kılınmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır.

Kısa sürede inşa edilen birçok saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin de sembolleridir. 20. yüzyılın başında, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine şahit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken ve iç ve dış düşmanlar kendi payları için mücadele ederken; Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin desteğini alarak, silah arkadaşları ile birlikte, vatan toprağının kurtarılması için mücadeleye girişmiştir. Milletin iradesi ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nı müteakiben; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bu süreçte, başkentin Ankara’ya taşınması, İstanbul’un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir, büyüleyici görünümü ile dünya üzerindeki en önemli kültür-turizm-sanat-finans ve ticaret başkentlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Paylaşın

Fenerbahçe, Trabzonspor’a Hazırlanıyor!

Fenerbahçe, Süper Lig’in üçüncü haftasında oynayacağı Trabzonspor maçı hazırlıklarına başladı. Fenerbahçe, 6 puanla lider durumdayken, Trabzonspor ise, 4 puan ile 5. sırada.

Teknik Direktör Ersun Yanal yönetiminde gerçekleştirilen antrenman saat 19.00’da koşu, ısınma ve koordinasyon hareketleriyle başladı.

Çabukluk çalışmalarıyla devam eden antrenman, üçerli gruplar halinde dar alanda yapılan çift kale maçlarla tamamlandı.

Yeni transfer Fransız savunma oyuncusu Adil Rami de ilk antrenmanına çıktı. Fenerbahçe ile Trabzonspor, 1 Eylül Pazar günü saat 21.45’te Şükrü Saracoğlu’nda karşılaşacak.

Süper Lig’de Fenerbahçe, 6 puanla lider durumdayken, Trabzonspor ise, 4 puan ile 5. sırada yer alıyor.

Paylaşın

Fransız Stoper Adil Rami, Fenerbahçe’de

Fenerbahçe, Fransız stoper Adil Rami ile 1+1 yıllık sözleşme imzaladı. Saracoğlu’nda gerçekleştirilen imza töreninde Sportif Direktör Damien Comolli de hazır bulundu. 

Kendisini Fenerbahçe’ye bağlayan sözleşmeye imza attıktan sonra açıklamalarda bulunan Adil Rami, “Fenerbahçe Ailesi’ne katılıyor olmak çok heyecan verici. Burada olduğum için çok mutluyum” dedi.

“Daha önce derbileri izledim” diyen Adil Rami, “ Burada gerçekten büyük bir tutku var. Şu anda yeni hocayla, yeni arkadaşlarla beraber idmanlara başlayacağım. Ağır ağır kendimi bulmaya çalışacağım. Sonrasında maçlara hazırlanacağım” ifadelerini kullandı.

Adil Rami, “Lille’de oynarken 2010 yılında burada bir galibiyetimiz vardı. O dönemden bu yana onların oluşturduğu atmosferi, ambiyansı kariyerim boyunca unutmadım. Burada olduğum için çok gururluyum. Fenerbahçe Ailesi’nin bir askeri olarak elimden geleni yapacağım” açıklamasında bulundu.

Adil Rami Kimdir?

Adil Rami, 27 Aralık 1985 tarihinde Fransa’nın Bastia kentinde dünyaya geldi. Futbola 9 yaşında bir çocukken ES Fréjusienne takımında amatör olarak başlayan Adil Rami, 2006 yılında Fransız Lille takımının B kadrosunda forma giymeye başlamıştır.

2007 ile 2011 yılına kadar Lille as kadrosunda forma giyen Rami, 2011 yılında İspanyol Valencia takımına 6 milyon euro bedelle transfer oldu. 3 yıl boyunca burada top koşturan Adil Rami, 2013 yılında İtalyan kulübü Milan’a 400 bin euro bedelle kiralandı. Milan tarafından oyun stili beğenilen Adil Rami, 2014 yılında 4 milyon 250 bin euro bedelle Milan’a transfer oldu.

1 yıl boyunca Milan’da oynayan oyuncu, 2015 yılında 3 milyon 500 bin euroya İspanyol kulübü Sevilla’nın yolunu tutmuştur. Fransız futbolcunun 2 yıllık İspanya macerası, 6 milyon euro bedelle ülkesinin takımı Marsilya’ya dönmesi ile son buldu. Marsilya, 2019-2020 sezonu için Adil Rami ile sözleşme yenilemedi. Deneyimli oyuncu daha sonra Fenerbahçe ile anlaşma sağladı.

Stoper mevkisinde forma giyen ve sağ ayağına hakim olan oyuncu, 1,90 boya sahiptir.

Paylaşın

YPG, Sınırdaki Bazı Noktalardan Birliklerini Ve Ağır Silahlarını Çekti

Suriye’de Fırat’ın Doğusu’nu kontrol altında tutan YPG’nin (Halk Koruma Birlikleri veya Halk Savunma Birlikleri) sınırındaki bazı noktalardan birliklerini ve ağır silahlarını çektiği iddia edildi.

Reuters ve AFP’de yer alan haberlere göre YPG, sınırdaki bazı noktalardan birliklerini ve ağır silahlarını çekti.

AFP, Türkiye ile ABD arasında yapılan güvenli bölge anlaşmasının ardından Kürt güçlerin çekilmeye başladığını belirtti. AFP’ye bilgi veren kaynaklar, çekilmenin cumartesi günü başladığını ve ilk adımların Rasulayn bölgesinde atıldığını söyledi.

Reuters’a açıklama yapan bir Kürt kaynak ise, Tel Abyad ve Rasulayn’dan çekilmenin geçtiğimiz günlerde başladığını söyledi. Kaynak, bu hamlenin YPG’nin diyalog yoluyla çözüme ulaşma konusunda ciddi olduğunu gösterdiğini belirtti.

Türkiye ve ABD bu ay başında Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurulması konusunda anlaşmaya varmıştı.

Türkiye’nin YPG’yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de ‘terör örgütü’ olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu tezini kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG’ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.

Paylaşın

Beşiktaş, Çaykur Rizespor’a Bileniyor!

Beşiktaş, Süper Lig’in 3. haftasında Çaykur Rizespor ile oynayacağı maçın hazırlıklarını basına açık yapılan ve 1.5 saat süren idmanla devam etti. Burak Yılmaz, Caner Erkin ve Atiba Hutchinson salonda çalışırken, Enzo Roco ile Oğuzhan Özyakup takım ile birlikte çalıştı.

Abdullah Avcı yönetiminde yapılan antrenman; kuvvet, kondisyon ve taktik çalışmasıydı. İdman, sahada yapılan ısınma koşuları, istasyon koşuları ve streching çalışması ile başladı. Pas çalışması sonrası denge ve kuvvet programının yer aldığı çalışmalar değişmeli olarak yapıldı.

Antrenman, üç takım halinde yarım sahada yapılan turnuva maçları ile sona erdi. Turnuva maçında ayak bileğine darbe alan N’Koudou tedbir amaçlı olarak antrenmanı yarıda bıraktı ve buz tedavisine başlandı.

Süper Lig’de Beşiktaş, 3 puan ile 8. sırada yer alırken, Çaykur Rizespor ise, 6 puan ile 4. sırada yer alıyor. Beşiktaş ile Çaykur Rizespor, Cumartesi günü saat 21:45’te karşılaşacaklar.

Paylaşın

Aberasyon (Aberration) Nedir?

Aberasyon (Aberration), normalden sapma veya uzaklaşma; normal dışı değişiklik anlamına gelir. Tıp dilinde ise, normal lokalizasyondan farklı lokalizasyonu ifade eder.

Kornea, göz bebeği ve göz içi merceğindeki kişiye özel her tür yapısal fark, göze giren ışık demetinde sapmaya (aberasyon) neden olur. Wavefront teknolojisi, bu aberasyonların analizini sağlar.

Wavefront Teknolojisi Nedir?

NASA’nın Uzay araştırmalarında görüntünün netleştirilmesi için kullanılan tekniğin göz ameliyatlarına uyarlanması sonucu gözdeki aberasyonların ortadan kaldırılması amacı ile geliştirilmiş bir tekniktir.

Gelişmiş bir teleskop teknolojisi olan wavefront uygulaması, görme kalitesini alışılmış laser uygulamasından daha fazla arttırmayı amaçlamaktadır.

Gözlük değerlerinden farklı olarak kişiye özel görme haritası çıkartılır ve bu harita eşliğinde laser uygulanır. Özellikle düzensiz astigmatizmada ve göz içi aberasyonların fazla olduğu kişilerde mükemmel sonuçlar verir.

Paylaşın

A Vitamini Nedir, Hangi Besinlerde Bulunur?

A Vitamini, yağda çözülebilen ve bağışıklık sistemini destekleyen güçlü bir antioksidandır. A Vitamini, doğada iki farklı şekilde bulunur. Gıda kaynağının bir hayvan mı yoksa bir bitki mi olduğuna bağlı olarak;

Hayvanlardan elde edilen gıdalarda bulunan A Vitamini, önceden oluşturulmuş vitamin A veya retinol olarak adlandırılır;

Meyve ve sebzelerde bulunan A Vitamini provitamin A karotenoid olarak adlandırılır. Karotenoidler insan hücrelerinde retinole dönüşürler ve A Vitamini aktivitesi gösterirler. Diğer provitamin A karotenoidler alfa-karoten ve beta-kriptoksinindir. Karotenoidlerden en fazla A Vitamini aktivitesi gösteren bileşik ise beta karotendir.

Vücuttaki A Vitamini’nin fazlası retinil esterler halinde karaciğerde depolanır.

A Vitamini neye iyi gelir?

Gözleri korur ve daha iyi görmeyi sağlar.
A vitamini, proteine dönüşmesi sebebiyle kemiklerin gelişmesinde önemli rol oynar.
Bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyon ve hastalıklara karşı vücudu korur. Hücre fonksiyonlarını düzeltir.
Üremeyi ve gelişmeyi arttırır.
Diş ve diş eti sağlığını olumlu yönde etkiler.
D vitamini daha etkin kılar.
Sağlıklı saç ve derinin oluşmasında yardımcıdır.
Cildin parlamasını ve daha yumuşak olmasını sağlar.
Mide, karaciğer ve üriner sistemin korunmasına destek verir.

A Vitamini eksikliği nedir, neden olur?

A vitamini açısından dengeli bir diyet ile beslenmeme kişide A vitamininin eksikliğine neden olabilir. Bu durumda kişide gece körlüğü başta olmak üzere pek çok sağlık sorunu görülebilir. Erken doğmuş bebekler, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan bebek ve çocuklar, gelişmekte olan ülkelerdeki emziren anneler ve hamileler, kistik fibrozisli hastalar; risk altındadırlar.

A Vitamini fazla kullanılırsa ne olur?

Yüksek dozda ve sürekli A vitamini kullanımı her şeyin fazla kullanımında olduğu gibi zararlıdır.

A vitamini fazlalığı baş ağrısı gibi çeşitli ağrılara, dudak çatlaması saç dökülmesi gibi dermatolojik rahatsızlıklara, mide bulantısı, kusma ve iştahsızlık gibi semptomlara sebep olabilir. Aynı zamanda riskli doğumlara yol açtığı için hamile kadınlar mutlaka doktora danışarak tüketmelidir.

A vitaminleri akne ilaçlarıyla birlikte kullanılmamalıdır.

Günlük ne kadar A Vitamini tüketilmelidir?

0-6 Ay: 400 mcg
7-12 Ay: 500 mcg
1-3 Yaş: 300 mcg
4-8 Yaş: 400 mcg
9-13 Yaş: 600 mcg
14-18 Yaş: 900 mcg (Erkek), 700 mcg (Kadın)
19-50 Yaş: 900 mcg (Erkek), 700 mcg (Kadın)
Gebelik: 770 mcg
Emzirme: 1300 mcg

A Vitamini hangi besinlerde bulunur?

A Vitamini bulunan bitkisel besinler: Yeşil fasulye, Domates, Kuşkonmaz, Maydanoz, Kırmızı Biber, Tatlı Patates, Pırasa, Bezelye, Havuç, Brüksel Lahanası, Ispanak, Şalgam, Brokoli, Kabak, Pazı, Mercimek, Kavun, Papaya, Karpuz, Greyfurt, Kayısı,

A Vitamini bulunan hayvansal besinler: İnek Sütü, Keçi Sütü, Yumurta, Peynir, Yoğurt, Ciğer Ezmesi, Tavuk, Tuna Balığı, Sardalya, Karides, Somon

Paylaşın