Apandisit Nedir, Neden Patlar? Tedavisi

Apendiks; karın boşluğunun sağ alt kısmında bulunur. İnce bağırsağın bittiği, kalın bağırsağın başladığı ve halk arasında kör bağırsak olarak bilinen bölgede yer alır. Solucan şeklinde bir bağırsak uzantısı olan Apendiks, her insanda farklı uzunluklara sahip olmasına rağmen ortalama 10 santimetre boyundadır.

Vücut içinde görevi tam olarak henüz belirlenmemiş olsa da Apendiks, sindirim sisteminin başlangıç noktası olan ağız, mikropların en yoğun olduğu bölgedir. Apendiks de kalın bağırsaktaki mikroplara karşı vücudu uyarır.

Apendiks bölümünde meydana gelen iltihaplanma sonucunda Apandisit denilen rahatsızlık ortaya çıkar. Şiddetli ağrı ile kendini gösteren apandisit mutlaka tedavi edilmesi gereken ciddi bir enfeksiyondur. İltihaplanan bölgedeki apse kana karışırsa vücutta hayati tehlikeye yol açan tablo ile karşılaşılır. Genellikle bakteriyel kaynaklı olan apendiksin patlamadan alınması oldukça önemlidir.

Apandisit neden patlar?

Meyve çekirdekleri, zararlı parazitler ve dışkı atıklarının vücuttan atılmaması,
Sindirim sisteminin enfeksiyon kapması sonucu apandis duvarındaki lenf dokusunun şişmesi,
İltihaplı bağırsak hastalıkları ve karın bölgesinin şiddetli darbe alması gibi durumlar apandis organının patlamasına neden olur.

Apandisitin belirtileri nelerdir?

Apandisit genellikle 3 yasından sonra görülmeye baslar. Tüm yas guruplarında rastlanmasına rağmen, 35 yasından sonra görülme sıklığı azalmaktadır.

Hastalığın belirtileri; kişiden kişiye değişmekle birlikte, karin ağrısı, bulantı, kusma, iştahsızlık, büyük tuvalet yapma isteği ve ateş olarak sıralanabilir. Ağrı genellikle müphem bir karin ağrısı ve mide ağrısı olarak başlayabilir, sırt, bel, kasık ve bacağa vurabilir ve sonuçta, ağrı, karin bölgesinin sag alt kadranında toplanır.

Hasta genellikle hareketler ve sarsılmalarla ağrısının arttığını ifade eder. Bu şikayetlerin hepsinin ayni zamanda veya tek bir hastada varolması şart değildir. Bu aşamada hastanın tedavi edilmemesi durumunda iltihap ile dolmuş apendix sonunda delinir ve iltihap karin boşluğunun içine yayılır. Hasta bunu ağrının geçmesi ve genel durumunda rahatlama olarak algılar ancak yaklaşık 6 saat sonra karin zarlarına yerleşen iltihaba bağlı ateş ve karin ağrısı tekrar ortaya çıkar ve artık bu asamadan sonra hayati tehlike gündeme gelir.

Apandisit tedavisi nasıl olur? 

Apandisit teşhisi için doktor tarafından fizik muayene yapılır. Karın bölgesinde hassasiyet ve ağrı söz konusu ise bakteriyel enfeksiyonu olup olmadığına dair bilgi için kan sayımı testi istenebilir. Apandisit teşhisini doğrudan tespit edebilecek kesin bir kan tahlili yoktur. Hastalığın tedavisi kişiden kişiye değişebilir ancak genellikle ameliyat ile tedavi edilir. Ameliyatın tipi hastanın durumuna göre değişiklik gösterir.

Eğer apendiks bölgesindeki apse patlamamış ya da yırtılmamış ise doktor tarafından öncelikli olarak antibiyotik tedavisi uygulanır. Daha sonra ciltte geçirilen bir tüp yardımıyla organ içindeki apse boşaltılır ve bu işlemden sonra gerek görülürse apendiks alınabilir. Eğer apendikste yırtılma ya da sızma söz konusu ise acilen ameliyat yapılmalıdır. Apendektomi olarak adlandırılan apandiksin alınması açık ameliyat ya da laparoskopik cerrahi şeklinde olabilir. Çok nadir vakalarda apandisit ameliyat olmadan iyileşebilir.

Paylaşın

Alerji Nedir? Çeşitleri, Belirtileri, Tedavisi

Her yaş gurubunda görülebilen, çoğunlukla genetik olduğu düşünülen ve çevresel faktörlerin etkisi ile değişik yaşlarda ortaya çıkan Alerji, vücudumuzda bulunan antikorların, başkaları için zararsız olabilecek maddelere karşı savaş açması ve reaksiyon oluşturmasıdır.

Alerjiye yatkın insanlar ‘atopik’ olarak adlandırılır. Atopi bir hastalık olarak değerlendirilmez fakat kalıtsal bir özelliktir. Açık tenliler ile deniz kenarı ya da nemli ortamlarda yaşayan insanlarda daha fazla görülür.

Mevsimsel alerjiler üst solunum yollarındaki yer alan alerjilerdir ve allerjik rinitin en sık rastlanan formlarındandır. Diğer grupların yaptığı araştırmalar ABD’de her yıl 20 ila 40 milyon kişinin alerjiye bağlı semptomlardan etkilendiğini işaret etmektedir. Burun ve geniz (Nazal) alerjileri tipik olarak çocukluk çağında başlar, bu yaş ortalama olarak 10’dur. Olguların % 80’inde yakınmaların 20 yaşından önce ortaya çıktığı düşünülmektedir. Sıklık yetişkinliğe geçişle artar, ilerleyen yaşla birlikte azalır.

Alerji belirtileri;

Alerji belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterir. Alerjinin şiddeti de belirtiler üzerinde etkilidir. Kaşıntı, burun tıkanıklığı, sık hapşırma, kronik öksürük, nefes darlığı veya hırıltı, vücutta döküntü veya şişlik belirtiler arasında sayılabilir.

En sık rastlanan alerjenler;

Ot ve ağaç polenleri
Evcil hayvanların deri veya tüyleri
Çeşitli gıdalar (süt, yumurta, soya, deniz ürünleri, meyve ve kuruyemişler)
Ev ve toz akarları
Mantar veya küf sporları
Arı sokmaları
Birtakım ilaçlar
Kimyasal reçineler, lastik, nikel
Lastik, kauçuk tarzı maddeler
Kolye, küpe tarzı takılar

Alerjik hastalıklar;

Alerjik nezle veya alerjik rinit
Göz nezlesi ya da alerjik konjiktivit
Alerjik astım
Ürtiker (Kurdeşen)
İlaç alerjisi
Böcek alerjisi
Arı alerjisi
Gıda alerjisi
Egzama
Atopik Dermatit

Bebeklerde alerji olur mu?

Alerji her yaş gurubunda olduğu gibi bebeklerde de görülebilir. Alerjinin çoğunlukla genetik olduğuna inanılır. Ancak alerjinin şiddetini artıran sebepler vardır. Örneğin; annenin gebelikte veya doğumdan sonra sigara kullanması bulguların ortaya çıkmasını ve şiddetlenmesini kolaylaştırır.

Alerji testleri kime yapılmalıdır?

Alerji belirtileri sürekli olan hastalara tedavinin planlanması ve korunma sağlanması için alerji testi yapılır. Alerji testi bebeklikten itibaren tüm hastalara uygulanabilir. Bu testler, kandan veya cilt üzerine yapılarak değerlendirilir. Testlerin kesinlikle bir alerji uzmanı tarafından uygulanması gerekir. Test esnasında da ani bulgular oluşabilir.

Alerji ilaçları nelerdir?

Antihistaminikler (alerji ilacı), kortizon içeren burun spreyleri ve solunum yolu ile verilen türleri, nefes açıcılar ve alerji aşıları tedavide kullanılan başlıca ilaçlardır. Çocuğunuzda veya kendinizde alerji ile ilgili belirtiler görüyorsanız en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz.

Paylaşın

İzmir: Yamanlar Dağı Tabiat Parkı

Kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Yamanlar Dağı Tabiat Parkı; İzmir’in Karşıyaka İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Karşıyaka’ya 18 km. uzaklıktaki Yamanlar Dağı Tabiat Parkı, Karşıyaka ve Çiğli halkının rekreasyon ihtiyacını karşılamaktadır. 40 hektarlık saha 11.07.2011 tarihinde Tabiat Parkı ilan edilmiştir. Gelişme  Planı ve  koruma amaçlı imar planı 2016 yılında onaylanmıştır.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

Akupunktur Nedir, Nasıl Yapılır?

Vücutta oluşan hastalıkları veya fonksiyon bozukluklarını ortadan kaldırmak amacıyla yapılan Akupunktur, belirli vücut bölgelerine ince iğnelerin batırılmasını içeren geleneksel bir şifa tekniğidir.

Bütünsel bir şifa yöntemi olan Akupunktur, bundan yaklaşık 3000 yıl önce Çin’de geliştirilmiştir. Günümüzde tıbbi tedaviye ek olarak sıklıkla kullanılmaktadır.

Doktor tarafından yapılmasına dikkat edin

Akupunktur işlemine başlanmadan, hastanın akupunkturist doktor tarafından öyküsü alınır. Hasta muayene edilir, gerekli laboratuvar ve görüntüleme tetkikleri yapılır. Hastanın yaşı, yaşam stili, beslenme durumu, uyku düzeni, genel durumu, hastalıkları, belirtileri, aldığı tedaviler, tedavilere bağlı yan etkiler gibi birçok faktör göz önünde bulundurularak bir tedavi planı hazırlanır. Seansların sayısı, süresi ve uygulanacak yöntem belirlenir.

Akupunktur tedavisi nasıl yapılır?

Akupunktur tedavisinde iğneler tedavisi planlanan hastalığa bağlı olarak seçilen noktalara batırılır. Tedavide steril ve tek kullanımlık son derece ince iğneler kullanılır. Hasta genellikle sadece iğnelerin ilk girişinde çok hafif bir ağrı hisseder. Bir süre sonra, tedavi edilen bölgelerde hafif bir sıcaklık hissi gelişebilir. İğneler ciltte yaklaşık 20 ila 30 dakika kalır. Belirli etkilerin elde edilmesi için özel stimülasyon teknikleri kullanılır. Bunun için iğneler ilave olarak ısıtılabilir, bilinçaltı uyarma akımıyla uyarılabilir veya yukarı ve aşağı hareket ettirilebilir.

Akupunktur noktalarını kullanarak uygulanan başka tedavi prosedürleri de vardır. Akupresör yöntemi, akupunktur noktalarına parmaklarla masaj yapılarak bölgede toplanan enerji yoğunluğunun dağıtılması ve ilgili noktalarla bağlantılı olduğu düşünülen organların bu şekilde rahatlatılması esasına dayanır.

Akupunktur noktaları ciltte değişik bölgelere göre değişen derinin 2 mm ila 4 cm’ye kadar derinliğinde bulunur. Lazer akupunkturunda ilgili noktalara lazer iğne denilen, aslında gerçek bir iğne olmayan, bir lazer ışığı darbesiyle ulaşılarak uyarım sağlanır. Lazer akupunkturu iğnelerden rahatsız olanlar ve çocuklar arasında popüler olan hafif ve ağrısız bir yöntemdir.

Akupunktur tedavisinin etkili olduğu alanlar;

Kilo verme
Menopozal şikayetler
Baş ağrıları
Sigara bırakma
Çocuklarda idrar kaçırma
Kas, eklem ve bel ağrıları
Sebebi belli olmayan hipertansiyon
Böbrek ağrısı

Yüz felci
Stres, panik atak ve depresyon gibi duygu durum bozuklukları
Uykusuzluk
Doğum ağrısının azaltılması
Adet ağrıları
Spastik kolon
Sınav korkusu ve uçak korkusu

Akupunkturun yan etkileri nelerdir? 

Akupunktur ülkemizde sadece sertifikalı doktorlar tarafından uygulanmaktadır. Bu alanda yetkin bir hekim tarafından yapıldığı takdirde ciddi yan etkilerle karşılaşılma olasılığı oldukça düşüktür. Genellikle iğne batırılan noktalarda hafif ağrı ve kanama, hafif düzeyde çarpıntı gibi basit yan etkiler görülür. Nadiren ciltteki sinirlerde yaralanma sonucu 4 haftaya kadar süren ağrılar görülebilir. Fakat ehil olmayan kişilerce hijyenik olmayan şartlarda uygulanırsa tehlikeli enfeksiyonlar ve başka ciddi komplikasyonlar görülecektir.

Akupunktur ile zayıflama 

Kilo kaybı için akupunktur tedavisinin çeşitli mekanizmalar ile etkili olduğu düşünülmektedir. Akupunkturun, vücudun enerji akışını etkileyerek aşağıdaki mekanizmalarla zayıflamaya yardım ettiği düşünülmektedir;

Metabolizmayı hızlandırmak
İştahı azaltmak
Beyindeki açlık merkezini baskılamak
Stresi azaltmak

Geleneksel Çin tıbbına göre kilo alımı, vücuttaki dengesizlikten kaynaklanır. Eski öğretilere göre bu dengesizlik karaciğer, dalak, böbrek, tiroid bezi ya da hormonal bir işlev bozukluğundan kaynaklanır. Bu nedenle, kilo kaybı için, akupunktur tedavileri genellikle vücudun bu alanlarını hedef alır.

Diyet ve egzersiz olmadan tek başına akupunktur ile kilo vermek mümkün değildir. Bu nedenle spor ve diyetle birlikte kullanılır. Kilo vermek için en önemli akupunktur noktaları kulakta bulunur. Kulakta insan vücudundaki tüm organlar uyaran noktalar bulunur. Ayrıca kulakla beyin arasındaki mesafe kısa olduğu için kulaktaki akupunktur noktaları oldukça etkilidir.

Kulaktaki akupunktur noktaları vücutta yağ birikimlerinin bulunduğu bölgelere göre uyarılır. Olası eşlik eden belirtiler, örneğin diz eklemi osteoartriti, sırt ağrısı veya gastrointestinal problemler göz önünde bulundurulur ve tedavi konseptine dahil edilir. Amaç her zaman kalıcı bir sonuç elde etmektir. Bulgulara bağlı olarak iğneler 10 güne kadar kulakta kalır. Kulaktaki akupunktur noktalarına batırılan iğnelerin etkiler;

Daha hızlı tokluk hissedilir.
Açlık hissinde azalma olur.
Aşırı yeme ortadan kalkar
Metabolizma ve yağ yakımı hızlanır.
Toksinler vücuttan atılır.
Hastalar kendilerini daha sakin, daha dengeli ve aynı zamanda daha aktif hissederler.

İnsanların kilo almasının temel nedeni beslenme alışkanlıklarındaki hatalardır.  Beslenme alışkanlıklarının değiştirmesi hiç kolay olmaz. Diyet yaparken oluşan ve sonunda diyeti bırakmaya neden olan halsizlik, mide problemleri, baş ağrısı, baş dönmesi, stres ve sinirlilik gibi şikâyetler akupunktur tedavisi ile kontrol altına alınır.

Akupunktur diyete uyum sağlama konusunda hastaya büyük kolaylıklar sağlar. Beyinde noradrenalin seviyesini düşürüp, serotonin ve endorfin adı verilen mutluluk hormonunu seviyelerini artırarak yemek yemeden de mutlu olmayı sağlar. Metabolizmayı hızlandırdığı için normalden daha fazla kalori yakılır ve böylece daha hızlı kilo verilir.

Akupunkturun aynı zamanda sindirimi düzenlediği, mide asidini azalttığı, insülin ve diğer hormonları dengelediği düşünülmektedir. Kilo verme, bölgesel zayıflama gibi konularda ancak iyi bir egzersiz planı ve sağlıklı bir diyet programı ile birlikte akupunktur tedavisi uygulanırsa daha hızlı ve kalıcı sonuçlar elde edilebileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu şekilde uygulanan bir programla 2 ay gibi bir sürede kilonuzun yaklaşık %10 – 15’ini verebilirsiniz.

Paylaşın

Su Böreği, Malzemeleri, Hazırlanışı

Su böreği, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

6 adet yumurta
2 kaşık tereyağı
1 fiske tuz
Alabildiği kadar un

Harcı için:

Peynir
Kıyma
Maydanoz.

Yapılışı:

Yumurtalar kırılıp tuz eklenir ve unda katılarak biraz katıca bir hamur eldi edilir. ( Yapışmaması için ele biraz zeytin yağ alınarak yoğrulur. ) Daha sonra 12 bezeye ayrılır ve biraz dinlendirilir. Bezelerden ince yufkalar açılır genişçe bir tencereye önceden su doldurulup içine tuz atarak kaynatılır.

Kaynayan suyun içine yufkalar tek tek atılarak 30 saniyeye kadar pişirilip soğuk su dolu başka bir kabın içine atılıp yufkaların suyu alınarak altı yağlanmış tepsiye serilir. Yufkaların altı tanesi için aynı işlem uygulanır ( iki yufka arasında sıvı yağ veya tere yağ gezdirilir ) hazırlanan peynirli veya kıymalı harç orta kata serilir , kalan altı yufka içinde yine ilk pişirme işlemi uygulanarak serilir en üst kata yine biraz zeytinyağı veya tereyağı gezdirilir ve üstten bıçaklarla delikler açılır ve orta ısıdaki fırınında pembeleşinceye kadar pişirilir.

Paylaşın

İzmir: Gümüldür Tabiat Parkı

İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Gümüldür Tabiat Parkı; İzmir’in Menderes İlçesi, Gümüldür mevkinde yer almaktadır. İzmir il merkezine 64 km, Menderes İlçesine 30 km. uzaklıktadır.

Orman ve deniz kaynak değerine sahip, 7.4 hektar alanı kaplayan Gümüldür Tabiat Parkı, İzmir’in en güzel ve uzun kumlu plajlarından birine sahiptir. Tabiat Parkı içerisinde ve çevresinde doğa yürüyüşü, foto safari, bisiklet gezintisi ve su sporları yapılabilir. Sahada kır gazinosu (restaurant), büfe, fırın, piknik üniteleri, çadırlı kamp ve karavan alanı mevcuttur.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

 

Paylaşın

İzmir: Ekmeksiz Plajı Tabiat Parkı

İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Ekmeksiz Plajı Tabiat Parkı; İzmir’in Seferihisar İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. İzmir’e 52 km. Seferihisar’a 14 km uzaklıktadır.

Ekmeksiz Plajı Tabiat Parkı içerisinde; Deniz manzaralı kır gazinosu yanında fırın, büfe, wc, piknik üniteleri ve çadır yeri bulunmaktadır. Alanda elektrik, içme ve kullanma suyu mevcuttur. Seferihisar İlçesinde  yer alan 10 hektarlık saha 11.07.2011 tarihinde Tabiat Parkı ilan edilmiştir. Gelişme Planı revize çalışmaları 29.07.2013 tarihinde tamamlanmıştır.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

Kedi Batmaz, Malzemeleri, Hazırlanışı

Kedi batmaz, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Sulanmamış yufka ekmeği tabağa ufalanarak küçültülür, tereyağı eritip üstüne pekmez dökülür, bunlar karıştırıldıktan sonra yufkanın üzerine dökülür. Ondan sonra sıcak veya soğuk olarak servis yapılır.

Paylaşın

İzmir: Efeoğlu Tabiat Parkı

Kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Efeoğlu Tabiat Parkı; İzmir’in Torbalı İlçesi, Yeşilköy mevkiinde yer almaktadır. İzmir il merkezine 30 km uzaklıktadır. 

Efeoğlu Tabiat Parkı 22,67 ha’lık alana sahiptir.  Orman kaynak değerine sahiptir. Tabiat Parkı içerisinde ve çevresinde doğa yürüyüşü, foto safari, bisiklet gezintisi faaliyetleri yapılabilir. Sahada kır büfesi piknik üniteleri mevcuttur. Gerek ulaşımının kolay olması gerekse ormanlık ve düz bir arazi yapısına sahip olmasından dolayı halkımızın yoğun olarak tercih ettiği Tabiat Parkıdır.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

İzmir: Çiçekli Tabiat Parkı

Kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Çiçekli Tabiat Parkı; İzmir’in Bornova  İlçesi, Karaçam/Çiçekli köy mevkiinde yer almaktadır.

Çiçekli Tabiat Parkı 20.91 ha’lık alana sahiptir. Orman kaynak değerine sahiptir. Tabiat Parkı içerisinde ve çevresinde doğa yürüyüşü, foto safari, bisiklet gezintisi faaliyetleri yapılabilir. Sahada kır büfesi piknik üniteleri mevcuttur. İzmir şehir merkezine yakın olup ta doğal dokusu bozulmamış ve halkın rekreasyonel ihtiyaçlarını rahatça görebileceği Tabiat Parkımızdır.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın