İzmir: Çorakkapı (Taşrakapı) Cami

Kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Çorakkapı (Taşrakapı) Cami, İzmir’in Konak İlçesi, Basmane Mahallesi sınırları içerisinde yer alır.

Cami, etrafındaki geniş mezarlığı, medresesi ve diğer yapılarıyla Türk mahallelerinin en ucunda gibiydi. Bostanizâde Mehmed Efendi adında bir hayırsever zat tarafından, herhalde XVII. yüzyıl’dan önce yaptırılmıştır. Zira 1745’de var olduğunu biliyoruz. Zarif minaresi ve kubbesi ile İzmir’in güzel camileri arasındadır.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

İzmir: Başdurak (Hacı Hüseyin) Cami

İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Başdurak (Hacı Hüseyin) Cami; İzmir’in Konak İlçesi, Anafartalar Caddesi üzerinde yer alır. Caminin kuruluşuna dair camide herhangi yazılı bir bilgi bulunmamakta.

Geçmiş yıllarda “Başoturak” olarak anılan bölgede bulunan cami, günlük dilde daha kolay söylendiği için zamanla Başdurak olarak anılmaya başlamış. Tam olarak bilinmeyen bir tarihte ve nedenle yıkılan medrese ile birlikte inşa edilmiş olan Başdurak Cami hakkında en eski bilgilere Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinden ulaşabiliyoruz.

Camide, kuruluşuna dair herhangi bir yazılı bilgi yok fakat “Seyahatname “de giriş kapısı üzerinde, tahıl tüccarı Hacı Hüseyin tarafından 1652’de yaptırıldığını belirten bir kitabenin bulunduğundan söz ediliyor. Bu kitabenin de izlerine bugün rastlanmıyor. Bunun yerinde caminin 1774 yılında onarıldığını belirten onarım kitabesi bulunuyor. Caminin ikinci onarım kitabesi ise avlu kapısı taç kısmının iç ve dış yüzeyinde yer alıyor. Bu kitabeye göre cami, depremde büyük zarar görmüş. Halkın da yardımıyla 1894-1895 yıllarında onarılmış. Son olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından üç yıl süren çalışmalarla restore edilen cami 2001 yılı mayıs ayında ibadete açılmış.

Cami, alt katta dükkânların, üst katta ibadet mekânı ile son cemaat yerinin bulunduğu fevkani, yani çarşı-cami tipinde. Vakıflar Genel Müdürlüğünce üç yıl boyunca sürdürülen onarım çalışmaları sırasında rastlanan, izler değerlendirilerek çarşı bölümüne bir dükkân daha ilave edilmiş. Böylelikle caminin altında bulunan dükkân sayısı 28’e çıkmış. İbadet mekânı kare planlı olup tromplarla geçilen büyük bir kubbe ile örtülmüş. Üç bölümlü son cemaat yerinin üzeri, ortada ayna tonoz, yanlarda ise pandantif geçişli yine birer kubbe ile örtülmüş. Son cemaat mahallinin doğu yönündeki bir kapı, üzeri tonozlu imam odasına ve batı yönündeki diğer kapı ise, minareye giden bir koridora açılıyor. Caminin kuzeybatı köşesinde yer alan bugünkü minaresi, yıkılan ilk minarenin yerine sonradan yapılmış.

Yapının dış cephelerinde, saçağın altındaki alçı friz ile üzerindeki çiçek motifleri dikkat çekiyor. Duvarların üst kısmı, alt ve üst kat pencereleri ile mihrap, bitkisel motiflerden oluşan alçak kabartma alçılarla bezeli. Tüm ihtişamıyla göz kamaştıran Başdurak Camii’nin içinde yer yer kalem işi süslemelere de rastlanıyor. Minber girişinde ve yan aynalıklarında bulunan mermer kabartmalar ile korkuluklarındaki ajur tekniğinde yapılmış bitkisel süslemeler de görülmeye değer.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

İzmir: Abdullah Efendi Cami

Kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Abdullah Efendi Cami; İzmir’in Konak İlçesi, Faik Paşa Mahallesi, 1277 Sokak üzerinde yer alır.

1770’lerde bu caminin varlığını bildiğimiz için daha eskiden yapılmış olmalıdır. Cami, bugünkü yapısını ise yeni zamanlarda almıştır.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

İzmir: Aliağa Cami

İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Aliağa Cami; İzmir’in Konak İlçesi, Odunkapı Mahallesi, 845 Sokak üzerinde yer alır. Selviler ve eski mezarlar ortasında pitoresk görünüşlü bir camidir.

Gedizli Ali Ağa 1672 yılında yaptırmıştır. Kesme taştan kare planlı olan caminin üzeri kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Caminin mihrabı yuvarlak bir niş şeklindedir. Minber oyma taştan ve mermerdendir. Caminin minaresi kesme taş kaide üzerine tuğladan, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Bu minare XIX. yüzyılda yeniden yapılmıştır.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

Ekşi Aşı, Malzemeleri, Hazırlanışı

Ekşi Aşı; herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 45 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

1 kg olgun domates
1 baş soğan
3 diş sarmısak
1 tatlı kaşığı salça
1.5 yemek kaşığı margarin
1 tatlı kaşığı toz şeker
1 yemek kaşığı tuz
1 yemek kaşığı nane
4 bardak su

Köftesi için;

250 g köftelik bulgur
250 g yağsız et
1 küçük soğan
1 yemek kaşığı pul biber
1 yemek kaşığı biber salçası
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı kimyon
1 yemek kaşığı un

Köfte içi için;

100 g iç yağı veya margarin
1 çay kaşığı tuz
Bir tutam kıyılmış maydanoz
Yarım çay kaşığı karabiber

Hazırlanışı;

Soğan ve sarımsakları kıyıp, margarinde hafifçe ölmelerini sağlayın. Domateslerin kabuklarını soyun ve bir süzgeç yardımıyla ezerek püre haline getirin. Şeker, salça, tuz ve su ilave ederek pişmeye bırakın.

Köftesini oruk köftesi hazırlar gibi hazırlayın. Köfte içini, dövülmüş iç yağı ya da margarini tuz, karabiber ve kıyılmış maydanozla ovuşturarak hazırlayın. Köftenin yarısını misket büyüklüğünde yuvarlayın.

Diğer yarısını da, ceviz büyüklüğünde parçalar kopartıp, serçe parmağınız yardımıyla oyun ve içine hazırlamış olduğunuz köfte içini doldurun.

Ağzını kapatıp mekik şekli verin. Hazırladığınız bu malzemeleri pişmekte olan çorbanın içine atın ve pişinceye kadar kaynatın. Ateşten indirmeye yakın nanesini katın. Sıcak servis yapın.

Paylaşın

Biberli Ekmek, Malzemeleri, Hazırlanışı

Biberli Ekmek; herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

2 adet ekmek hamuru
Yarım çay bardağı çökelek
1 küçük soğan
3 yemek kaşığı biber salçası
2 yemek kaşığı çörek otu

2 yemek kaşığı susam
1 yemek kaşığı zeytin ezmesi
1 avuç zahter (kekik)
1 çay bardağı zeytinyağı

Hazırlanışı;

Soğanı ince kıyın. Çökelek, biber salçası, susam, çörek otu, zeytin ezmesi ve ovulmuş zahter ile birlikte zeytinyağı katarak karıştırın. Mini fırın tepsisini bol yağlayın. Fırından aldığınız ya da kendiniz hazırladığınız hamuru tepsiye yayın. Hamur yayma sırasında büzüşeceğinden, malzeme ile birlikte yayılması daha kolay olur. Tüm malzemeyi hamur üzerine yaydıktan sonra orta ısılı fırına sürün.

Paylaşın

Kabak Bastırma, Malzemeleri, Hazırlanışı

Kabak Bastırma; herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 45 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

1 kilo kabak
Yarım kilo kuşbaşı et
1 su bardağı haşlanmış nohut
2 domates
4 diş sarımsak

1 baş soğan
1 yemek kaşığı salça
1 yemek kaşığı nar ekşisi
Margarin, tuz, su

Hazırlanışı;

Kuşbaşı etler haşlanır, margarinde bir süre kavrulur. Salçası eklenir. Kabak, kabukları sıyrılarak küp şeklinde doğranır. Domatesler, soğanlar ve sarımsaklarda doğranarak nohutla beraber etin üzerine dökülür. Üstü kapanana kadar su katılır. Tuzu ayarlanır ve orta ateşte pişmeye bırakılır. Kabaklar yumuşayınca nar ekşisi katılır. Ateşten indirmeye yakın nane serpilir.

Paylaşın

Baklalı Bulgur Aşı, Malzemeleri, Hazırlanışı

Baklalı Bulgur Aşı; herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın!

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

1 su bardağı bulgur
1 çay bardağı zeytinyağı
2 orta boy soğan
Yarım kilo bakla
1 tatlı kaşığı pul biber
5 bardak su
Tuz

Hazırlanışı;

Soğanlar doğranır ve pembeleşinceye kadar zeytinyağında kavrulur. Ayıklanmış ve küçük doğranmış baklalar da katılarak kısa bir süre daha kavurulur. Pul biber ve tuzu da katılarak 3 bardak su ilavesiyle yumuşayıncaya kadar pişirilir. Pişen bakla yemeğine bulgur ilave edilir. 2 bardak kaynar su dökülerek yeniden pişirilir. Suyu tam kurumadan ateşten indirilir.

Paylaşın

Bahtenis Dolması, Malzemeleri, Hazırlanışı

Bahtenis Dolması; herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 45 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

500 g kıyma
1 bağ maydanoz
2 patates
1,5 yemek kaşığı salça
2 su bardağı su
Margarin, karabiber, tuz

Hazırlanışı;

Maydanozlar ayıklanıp yıkanır ve sadece yaprakları ince ince kıyılır. Kıyma iki kere çekilmiş olmalıdır. Hepsi bir tepside tuz ve karabiber ilavesiyle iyice yoğurulur. Küçük küçük koparılıp mekik şekilli küçük köfteler oluşturulur. Patatesler küçük elma dilimi şekilli parçalara bölünür.

Önce patatesler, sonra da köfteler yağda kızartılır. Bir tencerede yağ eritilir. Salça erimiş yağa yedirilerek bir süre kavrulur ve su katılır. Tuzu ve karabiberi ayarlanır; kızartılmış köfteler ve patatesler eklenerek, kıvamlı bir hale gelinceye kadar kısık ateşte bir süre daha pişirilir.

Paylaşın

Aşür, Malzemeleri, Hazırlanışı

Aşür; herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

500 g az yağlı et
500 g buğday
1 su bardağı nohut
1 orta boy soğan
Margarin
Kimyon
Ceviz içi
Biber salçası

Hazırlanışı;

Buğday ve nohut bir gece suda bekletilir. Et, düdüklü tencerede 30 dakika, nohut yine düdüklü tencerede 15 dakika haşlanır. Daha sonra büyükçe bir tencereye alta etler, üzerine buğday, nohut ve en üste kıyılmıs soğan dizilerek üstü kapanana kadar su ilave edilir. Tuz koymayın. Kısık ateşte 2.5 saat pişmeye bırakılır. Pişim sırasında karıştırmayınız.

Piştikten sonra biber salçasını (arzu edilen acılık ve kırmızılık elde edilinceye kadar) katıp karıştırınız. Şimdi tuzuna bakıp tuz katabilirsiniz. Çünkü biber salçaları yeteri kadar tuzlu olabiliyor. Elde edilen karışımı el blenderiyle etler ve nohutlar iyice ezilinceye kadar dövünüz. Bu dövme işlemi eskiden, çömçe denilen büyük tahta kaşıkla yapılırdı.

Bir tavada yağ eritilir. Yine bir tavada kimyon hafif ateşte gezdirilir. Aşür, servis tabağına serilir. Üzerine hafif kavrulmuş ve dövülmüş kimyon ve küçük ceviz içi parçaları serpilir. Üzerlerine kızgın yağ dökülerek servis yapılır.

Paylaşın