İzzet Yasar Kimdir? Hayatı, Eserleri

24 Mayıs 1951 yılında İstanbul’da dünyaya gelen İzzet Yasar, 13 Temmuz 2018’de akciğer kanserine yenik düşerek İstanbul’da vefat etti. Galatasaray Lisesindeki eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümüne girdi.

Haber Merkezi / İkinci sınıfta öğrenimini yarım bıraktı; çeviriler yaptı. Çevirilerini reklam yazarlığı takip etti. Bir dönem sinemayla da uğraşan Yasar senaryo ve diyaloglar yazdı. İzzet Yasar, 1970’lerde Birikim ve Yeni Dergi’deki şiirleriyle tanınmaya başlandı. Şiiri bir edebî sanat olarak kabul etmedi ve her sanatın bir “şiir hâli”nin olduğunu savundu.

“Kapalı, çetin, lanetli şiir”ler yazdığı söylenen sanatçıda İkinci Yeni’nin özellikle de Ece Ayhan’ın etkileri görüldü. Eserlerinde günlük olaylardan, kutsal ve tarihî kitaplardan beslendi, poetikasını “dil” üzerine inşa etti ve dil oyunlarını önemsedi.

“Oyun”lara olan merakı nedeniyle Ahmet Güntan’la birlikte Reşit İmrahor’u yarattı. İkili 1983’te bu mahlasla şiirler yayımladı. Onlara bir dönem Mustafa Irgat eşlik etti. 1988’de oyuna Enis Batur da katıldı. İmrahor imzasıyla Kuvve’den Fiil’e isimli şiir kitabı yayımlandı, çeviriler yapıldı ve bir antoloji hazırlandı.

Öykücülüğüyle de dikkat çeken İzzet Yasar, hikâyelerinde son derece yalın bir dil kullandı. Kara mizahtan sıklıkla yararlanarak okuyucusunu rahatsız etmeyi ve kendiyle yüzleştirmeyi tercih etti. Öyküyle üslup arasında karşıtlık yaratarak gerçekliğin farklı bir açıdan algılanmasını sağladı.

Doğayla iç içe olan kıyı kasabalarını, adaları ve pansiyonları mekân olarak seçti. Şehrin karmaşasından kaçan insanların yaşamlarından kesitler sundu. Doksanlı yıllardan beri vejetaryen olan sanatçı, bu bilinçle hayvanların dünyasına ve insanlarla olan ilişkilerine yer verdiği öyküler de kaleme aldı.

“Aşk şiirleri”

3.
birden rakıya su karışır gibi
gülüşün ağaçlıklarda
ıssız göl diplerinde aşkımız
kızarıyor duyuyorum
bak
omzunda çapraz ninniler
yeni doğmuş bir mezarlık ayağa kalkıyor
şehrin yağmalanmış meydanlarında
bırak ellerimde atsın
esmer yiğit yüreğin
artık içtiğimiz rakı
yediğimiz kurşun ayrı gitmesin

“Kanama”

ölüm onun tek suçudur şimdi
sevgi aranızda yarısı söylenmiş bir söz
sen tamamlayacaksın unutma
dudakların ılık bir tadı özlüyorsa
akşam serinliğinde
sesi boğazımda acı bir yudum
cömerttir gözyaşına ülkemizin dağları
uykunun kanla bölündüğü akşam
onun avcundan dökülenleri
sen paylaşacaksın dostlarınla
derin kuyularda soğurken sular
onu haklı kılacak budur biraz da
sakın unutma
sevgiyi haklı kılacak
senin dinmez öfkendir aslında

ah eğilip soğumuş anlından
son bir kere öpebilseydin
çocukluğu hatırlanır şimdi
duvarları karış karış yoklayışı
tanıyışı pencereleri kapı tokmaklarını dünyayı
onlar ne kadar yıkasalar ellerini sünger taşlarıyla ovsalar
çıkaramayacaklar bulaşan kanı
okşamayacaklar çocuklarını kar gibi beyaz
masa örtülerine dokunamayacaklar artık irkilmeden
buysa seni güldürmeli ancak

gün sessizce çekildi güvercin rengi kubbelerden
ezanlar doldurdu kuş yuvalarını
hazin ırmaklarda insan yüzleri yüzüyor
bak onun da yüzünde bir ırmak akıyor şimdi
ellerin serinlesin diye
gözlerini sil
artık nefret etmeyi öğrenmelisin

“Göstermelik”

sofrası kalkmış bir halk sallan bullan
alır komut derin gömük babadan
verir aptesini ayrıksıya

şerefli mezun sekiz eylüllerden
kornalarla değiştirir göstermelik
bir donizetti kuklası yakar seyrine

değnek sopa yollarda hamambabaları
kendi tasvirine alıkmış karacavcavlar
hayal kepenkleri ölü gözüne fingir kapalı

aşka işte yine yer yok kıya boyunda
yılgı akız caddelerinde yokmeydanlarında
italyan yokuşunda tek cartada kaçgun havası

hepimize yakın tarihte nice kolkurçak
devletin düdüğüne bas tutarak
desturun bir fasıl da böyle geçmiş olsun

Paylaşın

İzzet Göldeli Kimdir? Hayatı, Eserleri

1948 yılında İzmir’de dünyaya gelen İzzet Göldeli, Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden 1975 yılında mezun oldu. TRT’de haber ve program spikeri (1974-77), KTÜ Mimarlık Bölümü’nde öğretim görevlisi (1977-85) olarak çalıştı.

Haber Merkezi / Doktorasını 1984’te mimari tasarım teorileri bilim dalında tamamladı. 1985 yılında Avustralya’ya yerleşti. Yazıları Türkiye, Avustralya ve İsveç’teki çeşitli dergi ve gazeteler ile radyo ve televizyon programlarında yayımlandı. Şiir çalışmaları nedeniyle 1993’te Australia Council Literature Board’un Grant Ödülü’nü aldı. Halen çalışmalarını Avustralya’da sürdürmektedir.

Eserleri;

Çarptıkça (1973)
Sis Çanı (1990)
Eksen (1996)

Ödülleri: 1993 Australia Council Literature Board’un Grant ödülü

“Taş köprü”

Geçerler
Atlarıyla
Yurtsuz güneş
Düşürür
Ağır ellerini
Omuzlara

Mintanında yaz kokusu
Ağır kanat vuruşları
Serin kuyulardan çekilen günün

Giderler
Yedeklerinde
Menekşe demlenen
Hüzün
Nereye saklansa
Bulursun.

“Gürçeşme’de Ender Ender”

Bir işçi
Sigarasını söndürdü
İşbaşı yaptı
Sümüğünü çekti çocuk
Uzak bir evde
Kadının biri avluyu süpürdü
Odun koydu sobaya
Tomurcuklar patlarken tepelerde
Aktın gittin

İncecik.

“Karakalem için”

Bozkır bilgeliği
Çıplak dağların
Düğümlenmiş yalnızlığı
Su ve alev gizlenir
Gözlerinde

Koştuğu boşluk
Suskunluğa dönüşür
Duymaz
Koşumlarında gezinen Horasan güneşini
Başakların ılık nefesini
Ve ayrılık türküsünü
Ay ışığının

Bir ufuk, yorgun bir akşamüstü
Çizdi kirpiklerine

– Parmakların arasında
Soluk almadan duran
Sabırsız ok
Beklediğin
çığlık –
Beklediğin
Kuşatıldığın boşluğu vurmak –

Usulca gezindi kalem
Yayı gerdi ve öyle bıraktı
Tamamladı belirsiz bir hüznü
Yüzünde
Zamanın alevini söndürdü

Çevrildi sayfa
Bekleme
Çığlık ve nal seslerini

“Eksen’den”

-İpek’e-

I
Yola çıkıyorum
Olağan ve sıradan bir şey sanki
Bu kez de yola çıkmak.
Kökler beslemez olur gövdeyi, gitmek gerekir.

Yola çıkıyorum.
Aşarak kendine kapanan labirentlerini kuşkunun,
Varoluşun, yokoluşun korkusunu
Bir ipek örtü gibi savurarak boşluğa
Zamanın küllerine gömerek nasır bağlayan sevinçleri,
Acıları…

III
Bir mavide yol alıyorum.
Umut ya da umutsuzluğunuzu, düşlerinizi,
karabasanlarınızı,
Saracağınız bir mavi değil.
İçinde yol aldığım.
Bir hançerin bir gövdede uyuyakalması bu.
Gövdenin aralayışı kendini
Sırlarını söyleyeceği hançere doğru…
Gövdenin arayışı söz kusmayan, dilsiz metali…
Kanıksanan, unutulan ve bir gün mutlaka yeniden bulunan
Anlaşması
Dilsiz metalin
Ve sözlerimizi barındıran gövdenin.

VI
Yoklukla tarttım
Yaşadığım her şeyi.

Yokluktan çıkıp geliyor gün
Örtüsünü çekiyor karanlığın
Kentlerin, kırların.
Her yerde bir av telaşı
Giyotinler iş başında.
Bıçak mangaları
Ve susmayan yadsıyış.

Her yerde av telaşı.
Noktaya benzer yüzleriyle avcılar
İş başında.
Yalnız avcıları mı
Av olmayı bekleyenler
Av olmayı seçenler de iş başında…

Dipsiz bir bardağa boşaltıyorum
Noktaya benzer yüzleriyle avcıları ve avlarını
Sonra geçiciliğin anahtarlarını.

Sözler örüyor
Önce aydınlığı
Ardından karanlığı.

Paylaşın

İsmet Özel Kimdir? Hayatı, Eserleri

19 Eylül 1944 yılında Kayseri’de dünyaya gelen İsmet Özel, memur bir ailenin altıncı çocuğudur. Özel, ilköğretimini Kastamonu’da tamamladı. Daha sonra Çankırı’ya tayinlerinin çıkması sebebiyle ortaokulu Çankırı’da okudu. Lise ikiye geçtiği dönemde Ankara’ya taşındılar. Özel, bir yıl uzatmayla liseden mezun oldu.

Haber Merkezi / 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesine başladı. Birinci ve ikinci sınıfları ikişer kere okudu. 1964 yılında arkadaşlarıyla Dönüşüm isimli siyasî içerikli dergiyi çıkardı. Bu dönemde İşçi Partisi’ne üye olan ve siyasette acemi fakat aktif rol oynamaya başlayan Özel, üniversitede geçirdiği dört yıl sonunda artık okula devam etmeme kararı aldı.

Edebiyata, özellikle şiire olan ilgisi çocukluğundayken başlamıştı. Özellikle üniversiteye geçtikten sonra artan bu ilgisi sonunda onu çok ünlü bir şair yaptı. İlk şiiri 1963 yılında dönemin ünlü dergilerinden biri olan Yelken’de yayınlandı. 1966 yılında ilk şiir kitabını yayınladı. Baskı için babasından para alan İsmet Özel, kitapların çoğunu Türkiye İşçi Partisi teşkilatlarına dağıttı ve kitaplardan elde edilen para da partinin kasasına gitti. Fakat 1966 yılından önce yazdığı şiirleri ilk şiir kitabına almadı.

1967 yılında askere başladı. Askeriyede bazı sıkıntılar yaşadı ve sırasıyla Sivas, Konya, Elazığ ve Muş’u gezdikten sonra 1969 yılında askerliğini bitirdi. Bu dönemde babasını kaybetmesi, onda derin bir iz bıraktı. Aynı yıl Halkın Dostları dergisinin yönetimine seçildi. Dergi için İstanbul’a taşındı. Bu dönemde dergi işleriyle uğraşmanın yanı sıra bir yayın şirketinde de çalıştı. İlk sayısı Mart 1970 yılında çıkan derginin merkezi, üçüncü sayısından itibaren Ankara’ya alındı. İsmet Özel, Ankara’ya döndü ve burada Türkiye İnşaat Mühendisleri Odasında işe başladı. Dergi henüz birinci yılını doldurmuşken, 12 Mart 1971 tarihinde sıkıyönetim sebebiyle kaldırıldı.

İnşaat Mühendisleri Odasındaki işinin ardından Ankara’da bir eczanede kalfa olarak çalıştı (1971-1972 yılları). Eylül 1972’de ise Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümüne başladı. Ekim 1975 tarihinde Ticaret Bakanlığındaki memuriyetine başladı. Ocak 1976 tarihinde Necla Aslandoğdu ile evlendi. 1977 yılında Hacettepe Üniversitesinden mezun olan İsmet Özel, bu beş yıl içinde tüm hayatını Fransızca ve edebiyatla doldurdu. Bu beş yıl içinde eşi ve annesi ile Ankara’daki evlerinde yaşadı.

1970li yılların başında Müslüman olan İsmet Özel, 1974 yılında Sezai Karakoç’un sahibi olduğu Diriliş dergisinde Amentü isimli şiiriyle Müslüman olduğunu herkese ilan etti. Karakoç, Müslümanlığı ve sosyalistliği benimsemesinin altında yatan yolun Kur’an-ı Kerim’den geçtiğini söyler. Yeni Şafak’ta da köşe yazıları yazdıktan sonra son olarak Millî Gazeteye geçti. 2003 yılında ‘’Bir Zamanlar Bir İsmet Özel Vardı’’ başlıklı yazısıyla yazı hayatını sonlandırdığını açıkladı.

1979 yılında Ticaret Bakanlığındaki işinden ayrıldı.. Bu yıllar içinde üç çocuğu olan İsmet Özel, ailesinin geçimini sağlamak için kütüphanesindeki değerli kitaplarını satmak zorunda kaldı ve bir mimarlık dergisinde tercümeler yaptı. 1981 yılında İstanbul Devlet Konservatuarında (günümüzdeki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı) Fransızca öğretmeni olarak işe başladı. 1999 yılında buradan emekli oldu. 1999 yılından sonra İstanbul Bilgi Üniversitesinde şiir dersleri vermeye başladı.

İsmet Özel, 1987 yılında ilk dört kitabını kapsayan Erbain isimli kitabını çıkardı ve edebiyata ara verdi. 1992 yılında yayınladığı bir şiiri, birçok dergi ve gazetede ‘’İsmet Özel Şiire Geri Döndü’’ başlıklarıyla yankı buldu ve bu, sevenleri tarafından uzun süre konuşuldu. Cemal Süreya’nın ‘’Dilin Ustası’’ olarak betimlediği İsmet Özel, halen öğretim üyeliği yapmaktadır.

Eserleri;

Şiir;

1. Geceleyin Bir Koşu
2. Evet, İsyan
3. Cinayetler Kitabı
4. Celladıma Gülümserken
5. Erbain
6. Bir Yusuf Masalı
7. Çatlıycak Kadar Aşkî
8. Of Not Being A Jew

Deneme;

1. Üç Mesele
2. Zor Zamanda Konuşmak
3. Taşları Yemek Yasak
4. Bakanlar ve Görenler
5. Faydasız Yazılar
6. İrtica Elden Gidiyor
7. Surat Asmak Hakkımız
8. Tehdit Değil Teklif
9. Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
10. Sorulunca Söylenen
11. Cuma Mektupları – 1
12. Cuma Mektupları – 2
13. Cuma Mektupları – 3
14. Cuma Mektupları – 4
15. Cuma Mektupları – 5
16. Cuma Mektupları – 6
17. Cuma Mektupları – 7
18. Cuma Mektupları – 8
19. Cuma Mektupları – 9
20. Cuma Mektupları – 10
21. Tahrir Vazifeleri
22. Neyi Kaybettiğini Hatırla
23. Ve’l-Asr
24. Tavşanın Randevusu
25. Bilinç Bile İlginç
26. Şiir Okuma Kılavuzu
27. 40 Hadis
28. Henry Sen Neden Buradasın-1
29. Henry Sen Neden Buradasın-2

Söyleşi / Mektup;

1. Sorulunca Söylenen
2. Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar

Çeviri;

1. Siyasi Felsefenin Büyük Düşünürleri
2. Gariplerin Kitabı
3. Osmanlı İmparatorlugu ve İslami Gelenek
4. Bilim Kutsal Bir İnektir

Paylaşın

İsmet Kemal Karadayı Kimdir? Hayatı, Eserleri

5 Haziran 1927 yılında Tunceli’nin Pülümür ilçesinde dünyaya gelen İsmet Kemal Karadayı, 29 Temmuz 2006 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Annesi Rahime Hanım, babası S. Sabri Bey’dir. Erzurum Lisesi (1947) ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur.

Haber Merkezi / Yüksek lisansını “Atatürk İlkeleri ve Hukuk Devrimi” başlıklı teziyle bitirmiştir. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ve İstanbul’da cumhuriyet savcısı olarak görev yapmıştır. 1981 yılında emekli olmuştur. Bir süre İstanbul’da avukatlık yapmıştır. Mübeccel İzmirli ile Ocak 1963’ten Mart 1964’e kadar 15 sayı olarak Otağ dergisini çıkarmıştır. TYS, PEN Yazarlar Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği, İnsan Hakları Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyeliği yapmıştır.

İlk yazısı “Faydalı İnsan” 1947’de Yeni Erzincan gazetesinde çıkmıştır. Eserlerini Yeni Ufuklar, Forum, Yansıma, Yazko Edebiyat, Türk Dili, May, Oluşum, Somut ve Gösteri dergileri ile Akşam, Yeni Tanin, Yeni Ortam, Politika ve Cumhuriyet gazetelerinde yayımlamıştır. 1992 yılında İsveç’te düzenlenen bir makale yarışmasında üçüncülük ödülünü kazanmıştır. 1999 yılında ise Edebiyatçılar Derneği tarafından kendisine Altın Madalya ve Onur Ödülü verilmiştir.

Yazdığı bazı eserlerde İsmet Kemal ve Hatice Cemal isimlerini de kullanan İsmet Kemal Karadayı; şiir, hikâye, deneme, eleştiri, hatıra türlerinde eser vermiş çok yönü bir sanatçıdır. Karadayı şiirlerinde genellikle aşk, toplumsal adaletsizlik, özgürlük, barış ve mazi temalarını işler. Sınıfsal ayrımlara, savaşa, eşitsizliğe karşı çıkan şair, insan olmanın gereklilikleri ve insanı çözümleme üzerine yoğunlaşır. Eleştiri, şiirlerinde önemli bir yer tutar. Şiirlerinde atasözü ve deyimlerden sıklıkla faydalanan Karadayı, çoğunlukla serbest tarzda şiirler kaleme almıştır.

Deneme ve hatıralarında Anadolu’nun çeşitli yerlerinde görev yaptığı sırada başından geçen ilginç olayları, güncel siyasi ve sosyal konuları, hukuk ve Atatürkçülük üzerine düşüncüleri ele alan yazar, bu eserlerinde samimi ve içten bir üslup anlayışı benimser.

İsmet Kemal Karadayı’nın hikâyeleri, şiirleriyle konu bakımından benzerlik gösterir. İnsanın farklı kurgularla çok yönlü olarak ele alındığı hikâyeler yazarın kendi hayatından belli ölçülerde izler taşır. Diğer türlerle kıyaslandığında hikâye türünde az sayıda eser veren yazarın Ortaköy’de Zaman kitabında “Bir Eski İstanbul Öyküsü: Dilek Tepesi”, “Ortaköy’de Zaman”, “Kimi Aykırılıklar”, “Aykırı Kimlikler”, “Kekova’lı Bahriye (Keko)”, “Yazlık Ayakkabılar”, “Kundu’da Bir Anadolu’lu”, “Ceylan”, “Kadının Elleri Tomur Tomurdu”, “Müren” başlıklı on hikâye yer alır. Günlük yaşamdan manzaraları farklı bir dikkatle izleyip kurgulayan Karadayı’nın hikâyelerinde gerçekçilik önemli bir yer tutar. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

İsmail Uyaroğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

1948 yılında Balıkesir’de dünyaya gelen İsmail Uyaroğlu, İstanbul Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü bitirdi. Kahramanmaraş, Malatya, Kars ve İstanbul’da edebiyat öğretmenliği yaptı. Öğretmenlikten ayrıldıktan sonra bir süre düzeltmenlik yaptı.

Haber Merkezi / Yayınevleri ve reklam şirketleriyle, Cumhuriyet gazetesi ve Yazko’da çalıştı. Halen bir reklam şirketinde metin yazarlığı yapıyor. 1960 sonrası toplumcu şiirin ikinci kuşak şairleri arasında yer alan Uyaroğlu önceleri İkinci Yeni akımının etkisinde kaldı.

İlk kitabında yalınkat, yeterince işlenmemiş, devrimci, slogancı şiirler dikkat çekti. Sonraki yıllarda toplumsal gerçekçiliğe yöneldi. Biçim ve öz dengisine özen göstererek kendine özgü bir anlatım kurdu. Yalınlık, duruluk, lirizm, özlülük, uyak kullanmaya eğilim, uyaklar yardımıyla yaratılmak istenen şaşırtmacalı bir söyleyiş bu anlatımın temel özellikleri olarak sıralanabilir.

Şiirleri Gösteri, Militan, Milliyet Sanat, Sanat Emeği, Yansıma, Yazko,Yeni a, Yordam gibi dergilerde yayınlandı. Çocuk şiirleri de yazan Uyaroğlu, şiirin yanı sıra oyun, öykü ve romanlar da yazdı.

Eserleri;

Şiir:

Gül Sağnağı (1976, çocuklar için şiirler)
Çocuk ve Şiir (1977, çocuklar için şiirler)
Aşktan ve Umuttan Aldım Rengimi (1978, çocuklar için şiirler)
Yakında (1980)
Hayatı Karşılayan Şiirler (1981)
Şiir Kitabı (1982)
Bir Demet Diken (1983)
5+2’ler (1984)
Ve Aşk (1985)
Ateşin İçinden (1985, toplu şiirler)
En Eski Yalnızlığımdır Aşk Benim (1987)
Şiir Ölümcül Yolculuğun Senin (1987)

Oyun; Leş (1977)

Öykü; Koku (1979)

Roman; Bir Liranın İki Günü (1978)

Ödülleri;

1974 Milliyet Sanat Dergisi En Başarı Genç Şair ödülü (4 şairle birlikte)
1977 Antalya Uluslararası Sanat Festivali Birincilik Ödülü Leş oyunu ile
1978 Türk Dil Kurumu Çocuk Yazını Ödülü, Çocuk ve Şiir ile
1978-1979 Yunus Nadi Armağanı En Güzel Çocuk Romanı, Bir Liranın İki Günü ile
1979 Yakacık Sanat Şenliği Birincilik Ödülü, Koku ile
1981 Yazko Şiir Büyük Ödülü, Hayatı Karşılayan Şiirler ile
2008 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü

Paylaşın

İsmail Cem Doğru Kimdir? Hayatı, Eserleri

1976  yılında Hatay’ın Samandağ ilçesinde dünyaya gelen İsmail Cem Doğru, ilk ve ortaöğrenimini Hatay’da tamamladı. 1998 yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesinden, 2012 yılında Sofya Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / Elektrik mühendisi olarak çalışmaktadır. Mesleğinin yanı sıra yayıncılık üzerine de çalışmaktadır. Aksi Sanat portalı ve dergisinin kurucusudur. İstanbul’un Kağıthane ilçesinde yaşamını sürdürmektedir. İlk şiiri 1993 yılında Samandağ gazetesinde yayımlandı. Uzun süre geleneksel ve toplumcu şiir çizgisinde yazdı. Çizgisine uygun gördüğü gazete ve dergilerde şiirlerini yayımlattı. 2002 yılından itibaren değişen şiir anlayışının da etkisiyle farklı alanlarda görünmeye başladı.

Şiirleriyle önceleri Berfin Bahar, Şair Çıkmazı, Yolcu, Patika gibi dergilerde, sonraları da Varlık, Yasakmeyve, Mühür, Akatalpa, Karakalem gibi dergilerde de yayımlandı. Ayrıca Hayal, Radikal Kitap ve Cumhuriyet Kitap’ta inceleme yazıları yazdı. 2003 yılında İm Sanat Kültür ve Edebiyat Derneğine üye oldu. 2007 yılından 2009 yılına kadar bu derneğin başkanlığını yaptı.

Dernek bünyesinde çeşitli kitaplar yayımlandı. 2004 yılında Varlık Yayınları’nın “Cep Kitapları” dizisinden yayımlanan Antoloji Şairleri Seçkisi isimli bir antoloji hazırladı. Bu kitap, o dönem edebiyat dünyasının yeni tanıştığı internet yayıncılığında mevcut durumu ortaya koyan bir çalışma olduğu kadar o gün henüz adı konmayan sosyal medya, popüler kültür ve edebiyat arasında köprü oluşturabilecek bazı çalışmaların başlangıcı olarak görülebilir.

2005 yılında Rıfat Ilgaz Şiir Yarışmasında başarı ödülü aldı. Çeşitli radyolarda edebiyat programları yaptı. 2007 yılında arkadaşları ile beraber Kuşak Edebiyat dergisini çıkarmaya başladı. Birkaç sayı çıkardıktan sonra yayımlamayı bıraktı. 2013 yılında aynı isimle yeniden bu dergiyi yayımlamaya başladı. 2013 yılında Çukurova Sanat Günleri kapsamında Türkiye Yazarlar Sendikası Antakya Temsilciliği ile tanıştı. Burada tanıştığı Antakyalı şairlerle etkinlikler düzenlemeye başladı.

Aynı ekiple birlikte Amanos Edebiyat dergisini çıkarmaya başladı. 2016 yılında Mühür Yayınları tarafından ilk şiir kitabı Ara, 2017 yılında İndie Yayınları tarafından da Orhan Veli Unutabilmek Maviler İçinde adlı inceleme kitabı yayımlandı. “www.aksisanat.com” uzantısı ile internet üzerinden yürttüğü bir edebiyat portalı bulunmaktadır. Portalda çeşitli edebiyat ve sanat haberleri yapılmaktadır. Bu haberlerin yanı sıra birçok şair ve yazarın yazıları da bu platformda yayımlanmaktadır.

Paylaşın

İskender Savaşır Kimdir? Hayatı, Eserleri

1955 yılında Ankara’da dünyaya gelen İskender Savaşır, 17 Haziran 2018 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Hacettepe ve California Üniversitesi’nde psikoloji, Kansas Üniversitesi’nde dilbilim eğitimi gördü.

Haber Merkezi / İlk şiirleri 1978 yılında Oluşum ve Türkiye Yazıları dergilerinde yayımlandı. Daha sonra yayın yönetiminde de yer aldığı Toplum ve Bilim, Zemin, Defter ve McWorld dergilerinde yazı ve şiirleri yayımlandı.

1979 yılında Kaliforniya Üniversitesi- Berkeley’de doktora çalışmalarına başladı. 1984 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yaptı. İletişim Yayınları’nın çıkardığı Bilgisayar Ansiklopedisi’nin yayın yönetmenliğini yaptı; 1984-85 yıllarında Zemin-Aylık Sosyalist Dergi’nin yayın kurulunda yer aldı.

1986-87 yılında Marmara Üniversitesi İngiliz Dili Eğitimi Bölümü’nde “İngiliz Dili Tarihi” ve “İngiliz Edebiyatı Tarihi” dersleri verdi. 1987 yılında varlığını 2000 yılına kadar sürdürecek olan Defter dergisinin kuruluşuna katıldı; yayın kapanana kadar yazar ve yayın kurulu üyesi olarak kadroda yer aldı.

Yine 1987 yılında kuruluşuna Aziz Nesin’in öncellik ettiği Bilar’nın İstanbul Şubesi’nin yönetimine katıldı; 1993’e kadar yönetimde yer almaya ve her dönem yeni dersler vermeye devam etti. 1988-1990 yılları arasında İletişim Yayınları tarafından çıkarılan Sosyalim ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nde Yayın Koordinatörlüğü yaptı.

2000-2001 yılları arasında Ero Cinsel Yaşam Ansiklopedisi’nde Yayın Yönetmenliği yaptı. 2007-2011 yılları arasında Bilgi Üniversitesi’nin Psikoloji Bölümü kadrosuna “Psikolojiye Giriş” derslerini yeniden düzenlemek ve vermek üzere katıldı.

2011-2014 yılları arasında yine Bilgi Üniversitesi’nin bu kez Mimarlık Fakültesi’nde “Medeniyet Tarihi, “Güzelliğin Tarihi” ve “Katedraller” üzerinde dersler verdi. 2012 itibariyle bir sosyal sorumluluk ve yayın faaliyeti olarak başlayan Dalgın Sular projesini başlattı. Dalgın Sular’da içgörüye dayalı dinamik psikoterapi ile ifade biçimleri kazandırmaya yönelik sanat terapilerinin perspektiflerini kaynaştırmaya çalıştı.

2012’de İskender Savaşır Moira Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim-Adapazarı’nın bünyesine katıldı. 2015’e kadar kişisel bürosu olarak da kullandığı Dalgın Sular’ın İstanbul’daki bürosu ise bu tarihten beri Filika Psikolojik Danışmanlık’la birlikte yönetti.

Eserleri;

Masaldan Sonra (1992)
Tutku 2000 (1995)
Kelimelerin Ana Yurdu ve Tarihi (2000)
Modernliğin Vicdanı (2007)
Benedict Anderson’ın “Hayali Cemaatler” (Çeviri)

Paylaşın

İrfan Yıldız Kimdir? Hayatı, Eserleri

18 Temmuz 1967 yılında Ordu’nun Ünye ilçesinde dünyaya gelen İrfan Yıldız, nüfus kaydına göre doğum tarihi 1 Şubat 1970’tir (Yalçın 2010: 1132). Sırasıyla; Cevizlidere İlkokulu, Ünye Merkez Ortaokulu ve Ünye Lisesinde okudu. 1990’da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.

Haber Merkezi / Mezun olduktan sonra bir süre İstanbul’da serbest avukat olarak çalıştı ve daha sonra Ünye Barosuna geçti. Ünye Lisesindeyken arkadaşlarıyla birlikte İlkkez adlı bir okul gazetesi ve daha sonraki yıllarda Uzak adlı bir şiir dergisi çıkardı. Göçebe dergisinin kurucularından olan sanatçı, Düşler dergisinin yayın yönetmenliğini yaptı. Politika ve edebiyatla ilgilenen şair uzun yıllar bu sahalarda İrfan Yıldız adını kullandıktan sonra mahkeme kararıyla ailesinin lakabı olan “Beşlioğulları”nı soyisim olarak aldı ve dönüştürerek “Beşlioğlu” şeklinde kullanmaya başladı.

Resmî işlerinde ve bölgesel çevrede “İrfan Yıldız Beşlioğlu” adını kullanmaktadır. Türkiye Yazarlar Sendikası, Türkiye PEN ve Ünye ADD kurucu üyesidir. Evli ve bir çocuk babası olan Yıldız, 1992 yılından beri Ünye’de serbest avukat olarak mesleğini ve yazı çalışmalarını sürdürmektedir.

İrfan Yıldız, yazı hayatına şiirle başlamıştır. İlk şiiri Ünye Lisesinde okurken arkadaşlarıyla beraber çıkardığı İlkkez adlı okul gazetesinde yayımlanmıştır. İlerleyen zamanlarda kaleme aldığı şiir ve yazıları; Çağrı, Fanatik, İkindi Yazıları, İblis, Hürriyet Gösteri, Güzel Yazılar, Sonra Edebiyat, Düşler, Broy, Genç Hukukçular, Akatalpa, Duygu Çağı, Cumhuriyet Pazar, Canik, Kuzey Noktası, Gediz, Kertenkele, Türk Dili, Sonsuzluk ve Bir Gün, Ada, Mor Taka, A Atika, Edebiyat ve Eleştiri, Islık, Şiir Ok’u, Sincan İstasyonu, Eliz, Kıyı, Göçebe, Kaçak, Haşhaşî, Dize ve Felsefe-Yazın gibi birçok süreli yayında ve seçkide yer almıştır. Yıldız ayrıca; Beyaz, Karadeniz Gözlem, Şirin Ünye, Karadeniz Postası, İpekyolu, Canik, Ünye-Kent ve Gazeteokuyorum gibi yerel ve bölgesel gazetelerde köşe yazarlığının yanı sıra yaptığı araştırmaları yayımlanmıştır.

Sanatçıya yakın edebiyat çevresinde; “Göçebe Şairi, 90 Kuşağı Şairi, Organik Şair, Aradakilerden, Yeni Memleketçi Şair” ve “Rüzgârın Fili” gibi adlar verilmiştir. Şiirlerinde kendi kurduğu bir evren hâkimdir. Metin Celâl’e göre şair bu evrende nerede ve nasıl durması gerektiğini anlamaya çalışır. Daima, binip gitmeye hazır bir atlı gibidir (Celal, 1997:12). Diğer yandan çocukluk anıları, memleket, kendi doğası, deniz yaşamı ve insanın varoluşu gibi tema ve izleklerle sıkça karşılaşılmaktadır. “İkinci Yeni ile 1980 kuşağının kapalı şiir anlayışını benimseyen Yıldız, bilhassa Hilmi Yavuz, Tuğrul Tanyol, ve Adnan Özer’in tesirinde kalır. Ama en çok Oktay Rıfat’tan etkilenir. Şiirlerindeki kapalılık, onun arzuladığı coşku ve heyecana ulaşmasını engeller. Ancak yılmadan söylemeye devam eder. Nihayet “Çiçek Tozu Günleri”nde amacına ulaşır.

Eserde, “Rüzgârın Fili Yakınımdır”dan daha rahat ve lirik bir söyleyiş hâkimdir. Detayda insanın kaynaşmasının ve iç hesaplaşmasının izleri görülür.” (Celâl, 1996:17, akt. Okumuş 2017). Sanatçı bir yandan şiirle ilgilenirken diğer yandan arkadaşlarıyla birlikte antolojiler hazırlamış ve Ünye’de süreli yayınların çıkarılmasına öncülük etmiştir. Küpçük, Sonsuzluk ve Bir Gün dergisindeki yazısında “Göçebe ve Düşler gibi dergiciliğimiz adına önemli yerlere sahip dergilerin çıkışında yer alan ve ilk ürünlerini Fanatik, İkindiYazıları, Broy adlı dergilerde yayımlayan şair İrfan Yıldız, uzun bir aradan sonra üçüncü şiir kitabı Eğri Denizler, Mermer Avlular’ı (Uzaktan Dizeler Yay. İstanbul Haziran 2005) okuyucusuna sundu.

İkinci şiir kitabı Çiçek Tozu Günleri (Göçebe Şiir Kitapları, İstanbul, 1996.) ile bu yeni kitap arasında 9 yıllık bir boşluk gözükse de bu zaman aralığında hem Uzak Şiir Seçkisi’ni tek başına yayımlayarak ve hem de Varlık, Edebiyat ve Eleştiri Hürriyet Gözteri, Kaçak Yolcu, E gibi dergilerde ürünlerini dolaşıma sokarak şiir ile organik bağını kesmeyen bir duruş ortaya koydu.” (Küpçük 2005: 67) cümleleriyle İrfan Yıldız’ın dergicilik serüvenini ve bazı şiir kitaplarını genel olarak değerlendirmiştir. Hayatı boyunca şiirle bağını koparmayan Yıldız bunların dışında Ordu şairleri üzerine araştırmalar yapmış ve hazırladığı biyografileri Modern Ordu Şairleri (2011) adıyla kitaplaştırmıştır.

Paylaşın

İsmail Safa Kimdir? Hayatı, Eserleri

21 Mart 1867 yılında Mekke’de dünyaya gelen İsmail Safa, 24 Mart 1901 yılında Sivas’ta hayatını kaybetti. Yazar Peyami Safa’nın babasıdır. Altı yaşında annesini, on bir yaşında babasını kaybetti. Darüşşafaka’da Öğrenim gördü.

Haber Merkezi / Evkaf Nezareti’nde ve İstanbul Telgrafhanesi memurluk yaptı. Mekteb-i İdâdî-i Mülkî’ye edebiyat öğretmeni atandı. Verem hastalığına yakalandı ve bir süreliğine Midilli’ye yerleşti. İstanbul’a dönüşünde hastalığının iyileştiği düşüncesindeydi. Abdülhamid baskısına karşı cephe aldı. Sivas’a sürgün edildi. Hastalığı yineleyen Sefa,

Bazı şiirlerini “Kâmil” takma adıyla yayımlayan İsmail Safa’nın Recaizâde Ekrem ve Abdulhak Hamid’in ufkunu açtığı söylenir. Şiirleri kadar eleştiri yazılarıyla da ünlendi. Dönemin usta yazarları ona “şair-i mâderzad” (anadan doğma şair) ünvanı verdi.

Edebiyat çevreleri İsmail Safâ’nın şiirlerinin hem eski şiirin hem de yeni şiirin özelliklerini taşıdığı noktasında hemfikirdirler. Bu dönemdeki eski-yeni tartışmaları içinde çok fazla yer almasa da her iki tarafı da menün edecek bir çizgide yürümüştür.

Zevk ve anlayış bakımından yeni çizgisinde yürüyen şair dil, şekil ve ölçü bakımından eski yolda ilerlemiştir. Şiirlerinde çok sevdiği insanları veremden kaybetmesinin de etkisiyle lirizm ve marazi duygular ağırlıktadır. Muallim Nâci, İsmail Safâ için şair-i mader-zâd (anadan doğma şair) diyerek onu övmüştür.

Eserleri;

Şiir;

Sünühat (1889)
Huz mâ Safâ (1891)
Mağdûre-i Sevdâ (1891)
Mevlid-i Peder-i Ziyâret (1895)
Mensiyyât (1896)
Hissiyât (Ölümünden sonra, 1912)
İntâk-ı Hakk’ın Tahmisi (Ölümünden sonra, 1912)

Edebi eleştiri kitapları; Mülâhazat-ı Euıodebiyye (1897)

Çeviri kitabı; Vehâmetli Sevdâlar (Kardeşi Ahmed Vefa ile birlikte, Emmanuel Gonzales’ten çeviri)

Paylaşın

İrfan Yalçın Kimdir? Hayatı, Eserleri

23 Nisan 1934 yılında Zonguldak’ta dünyaya gelen İrfan Yalçın, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1960). Kozan, Çarşamba ve Zonguldak’ta altı yıla yakın Fransızca öğretmenliği yaptı.

Haber Merkezi / 1973’te Zonguldak’taki öğretmenliğinden ayrılıp İstanbul’a geldi ve 1985’e kadar kitabevi işletti. Z Yayınları’nı kurup yönetti. Soyut, Varlık, Türk Dili, Gelecek, Yeni Adımlar, Doğrultu gibi dergilerde şiir, öykü ve eleştiri yazıları yayımlandı.

1965’te yazdığı “İnce Memed” başlıklı eleştiri yazısıyla, Yeni Dergi eleştiri yarışmasında ikincilik ödülünü; 1977’de Milliyet Roman Yarışmasında Fareyi Öldürmek romanıyla mansiyon ödülünü; 1980’de Ölümün Ağzı ile TDK Roman Ödülünü ve 2009’da Yorgun Sevda ile Cevdet Kudret Roman Ödülünü aldı.

Sanatçının Genelevde Yas romanı, 1985’te Sinan Çetin tarafından 14 Numara adıyla; Fareyi Öldürmek adlı romanı ise Aydın Sayman tarafından 2015’te İçimdeki İnsan adıyla sinemaya uyarlandı.

Sanatçının ilk romanı, Milliyet gazetesinin roman yarışmasında ikinciliği kazanan, kendisinin ”düşkünleşmiş bir küçük burjuvanın romanı” olarak tanımladığı Pansiyon Huzur’dur (1975). Roman, ailesini Zonguldak’ta bırakarak İstanbul’a gelen yazarın, bir yıl kadar kaldığı Beyoğlu’ndaki bir pansiyondan izler taşır.

Bu pansiyondaki farklı sosyokültürel yapılardan insanlar roman kahramanı olarak esere dahil olur. Daha sonraki eserlerinde de ilk romanındaki çevre ve kişileri tercih eden yazar, eserlerinde sıradan insanların sıradan hayatlarının ayrıntılarına yoğunlaşmıştır.

Tiyatro, eleştiri ve şiir türlerinde eserler de kaleme alan yazar, onu yazmaya iten duygunun varoluşun gizemi olduğunu belirtir. Yazmanın metafizik bir yanı olduğuna inanır. Ona göre roman, bireyden ve bireyin bozulmuş dünyasından yola çıkarak toplumu ve o toplumun insanını bütün boyutlarıyla yansıtmaya çalışır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın