2 Kasım 1946 yılında İzmir’in Foça İlçesi’ne bağlı Kozbeyli Köyü’nde dünyaya gelen Hüseyin Yurttaş, ilkokulu köyünde, ortaokulu Menemen’de bitirdikten sonra, parasız yatılı olarak okuduğu Edirne Erkek İlköğretmen Okulu’ndan 1964 yılında mezun olmuştur. Van (Özalp), Amasya (Gümüşhacıköy), İzmir (Ödemiş, Foça) illerine bağlı köylerde on yıl çalıştıktan sonra İzmir’e atanmış ve İzmir merkezinde öğretmenlik yapmıştır.
Haber Merkezi / Bir süre Halk Eğitimi Merkezi’nde müdür yardımcılığı yaptıktan sonra (1979) Hüseyin Yurttaş öğretmenliğe dönmüştür. 1983 yılında öğretmenlikten ayrılarak yayıncılık ve dağıtımcılık işiyle uğraşmaya başlamış, sonradan Atatürk Kitaplığı adını alacak Bornova Belediye Kitaplığı ve Okumaevi’ni kurmuş ve yönetmiş, 1994’te emekli olmuştur.
İlk şiiri Keşan’da Önder Gazetesi’nde (03.01.1973) yayınlanan Hüseyin Yurttaş, arkadaşlarıyla birlikte İzmir’de Dönemeç adlı edebiyat dergisini çıkarmıştır. Anı, anekdot ve düşüncelerini içeren denemeler yazdığı Cumartesi Sohbeti adlı köşesiyle, 1995-2001 yılları arasında Yeni Asır gazetesinde yer almıştır. 2003’te yayımlanmaya başlayan Ünlem dergisinin çıkışına ve yayımına katkıda bulunmuştur.
Hüseyin Yurttaş, yazma serüveninin başlarından itibaren şiir dışındaki alanlara da ilgi göstermiştir. Deneme, anı, günce, öykü, oyun ve roman yazmıştır. Demokrat İzmir gazetesinin yayın yönetmeni olduğu yıllarda Attila İlhan’ın düzyazılarının iyi olduğu söylemesi onu yüreklendirmiştir. Öğretmenliği sırasında çocuk edebiyatında tanık olduğu eksikleri giderme düşüncesiyle 1975’te çocuklar için roman ve öyküler yazmaya başlamıştır.
Hüseyin Yurttaş, TÖMER’in 1997 yılında düzenlediği ankette en başarılı on çocuk yazarı arasına girerek ödül almıştır. Nevzat Üstün Şiir Başarı Ödülü (1980), Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü (mansiyon) (1982), Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü (1992), Yunus Nadi Yayınlanmamış Şiir Ödülü (1993), Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü (1994), Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü (2012), Çankaya Belediyesi Şiir Ödülü (1992), Damar dergisi İlkbahar Ödülleri Çocuk Şiiri Birinciliği ödüleri almıştır.
Yurttaş, Türkiye Öğretmenler Sendikası ve TÖBDER gibi meslek örgütleri ve Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Yazarlar Birliği (Türkiye) üyesidir. Edebiyatçılar Derneği’nin kuruluşuna katılmış ve bu derneği İzmir’de örgütlemiştir. 1989’da İzmir’in Aliağa ilçesi Çakmaklı köyüne termik santral kurulacağını öğrenince İzmir’deki çevrecilerin harekete geçmesini sağlamış ve İzmir-Aliağa arasında kurulan insan zinciri eylemlerinde en öndeki isimlerden biri olmuştur.
2016 yılında düzenlenen 21. TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’na onur yazarı seçilen Hüseyin Yurttaş halen İzmir’de yaşamakta ve yazın faaliyetlerine devam etmektedir. Toplumcu gerçekçi sanat anlayışını benimseyen bir sanatçı olan Hüseyin Yurttaş, Attila İlhan ve yer yer Yılmaz Gruda şiirinin söyleyiş ve kurgu özelliklerinden etkilenmiştir. 1960 sonrasının ikinci kuşak şairleri arasında toplumcu tavrıyla dikkat çeken üretken bir isimdir.
Eserlerinde şehir ve ilçelerden de bahseden yazar, her şeyin hızla tükenerek değiştiği bir dönemde tarihe fotoğraflar bırakmak gibi bir amacı olduğunu söylemektedir. Ona göre şiirde, romanda ve öyküde ismi geçen yerler sadece mekân değil aynı zamanda saklanması gereken görüntülerdir.
Hüseyin Yurttaş’ın şiirinde doğduğu ve yaşadığı yerlerin izleri belirgindir. Kendi ifadesiyle onlar “şairin dünya tanıklıkları”dır. Şiiri “İnsanı, insanın hallerini, dünyayı ve dünyanın hallerini olabildiğince geniş açıdan görmek ve göstermek sorumluluğuyla doğmuş en arı sözlerden oluşan bütün” olarak tanımlayan şair, insanımızın yüzyılların ötesinden taşıdığı birikimi özümseyerek bu toprakların kendinde bıraktığı izi şiirlerine taşır. Şairin amacı, şiirin sağlam dizelerle, çağrışımı bol imgelerle, dilin zenginliklerini yansıtacak zengin bir edebi değer olarak var olmasıdır. Akılda kalıcılık bu şiirin en önemli niteliklerinden biridir.
Hüseyin Yurttaş’ın romanları da çağın yansımalarını barındırır. Saklı Kimlik romanında başka bir kimlikle sürdürdüğü kırk üç yıllık ikinci yaşam diliminin ardından dönüp geldiği topraklarda geçmişinin izlerini arayan kahraman, ömrüne tuttuğu aynada yalnız kendisini görmez. Çevresindeki insanlar, türlü yaşam kesitleri ve çağın tozu dumanı, sislerin ardından görünüp yiterler.
GDO Ülkesi, küresel değişimin hikâyesidir: Isınan dünya, eriyen buzullar, deniz sularının yükselmesi, kuraklık, çölleşme, seller, fırtınalar, genetikteki masum gelişmeler ve bunların saptırılıp kötüye kullanılması… Genleriyle oynanan bitkiler, hayvanlar ve insanlar… Ortaya çıkan yeni türler. Kendi halindeki bir tarım ülkesinin, GDO’lar (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) nedeniyle “GDO Ülkesi”ne dönüşmesi.
Çift atla sürülen araba anlamına gelen Karaço’da ise bir dönemin tarihine ışık tutan yazar, Kuvayı Milliye saflarına katılan, siperlerde cesurca direnen Fakı adlı kahramanın yaşadıkları üzerinden hem geçmişin iyi bilinmeyen bazı olaylarını aydınlığa kavuşturur hem de yaşanmış olayları düşlerle harmanlayan özgün bir çalışma ortaya koyar.
Robotlar Ülkesi, Yaz Arkadaşları Serisinin üç kitabı Karaçalı Çetesinin İzinde, Mağaradaki İskelet ve Farta Kartalı’yla Mucizeler Çiftliği gençlik romanlarıdır. Hüseyin Yurttaş’ın öykülerinin temel niteliklerinden biri, içtenliği, sıcaklığı ve doğallığıyla, yaşamın içindeki insanı ya da insanın içindeki yaşamı anlatmaktır.
Geçmişten bugüne sürekli azalan insani değerler ve değişen değer yargıları, öykü kişilerinin sevgi sarmalı içinde, çarpıcı renklere bürünerek okura yansır. İlk öykü kitabı Ömrün Issız Günleri’nde bütün sıcaklığı ve doğallığıyla insanı anlatırken, Buğulu Camların Ardı’nda sevinçle hüzün arasındaki gelgitlerin, cinsel arayışlarla psikolojik savruluşların yansımalarından söz açar. Aşk İzleri’nde yaşadıklarımızdan geriye kalan ve özel tarihimizde yer etmiş aşkları işler.
Çok sayıda çocuk ve gençlik kitabına imza atmış olan Hüseyin Yurttaş, 1960’lı yıllarda küçümsenen bir alan olan çocuk edebiyatındaki yetersizliği gidermek için çocuk kitapları yazmaya başlar. Çocuklar için yazmanın ayrı bir keyfi olduğunu düşünen Yurttaş, orada çocukluğunun saflığına, içtenliğine, yalınlığına ve düş yoğunluğuna çekilir. Tutkuyla bağlandığı doğa, hayvanlar bu kitaplarda dile gelir. Düşleri salıvermenin güzelliğini bu kitaplarda yaşayan yazar, çocuklar için yazmanın onlarla oynamak gibi bir şey olduğunu düşünmektedir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)