Gökçenur Ç. Kimdir? Hayatı, Eserleri

3 Mart 1971 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Gökçenur Ç.’nin asıl adı Ahmet Gökçenur Çelebioğlu’dur. Çocukluk yılları İstanbul, Adana, Urfa, Gaziantep, Antakya, Mersin, Antalya, Muğla, İzmir, Ankara, Eskişehir, Kastamonu, Bartın, Amasya ve Tunceli gibi şehirlerde geçti. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde başladığı yüksek lisans eğitimini “Enflasyonist Ortamda Faaliyet Bütçeleri” adlı teziyle 1997’de tamamladı. Makedonya’da çıkarılan Blesok adlı uluslararası edebiyat dergisinin yayın kurulu üyesi olan Gökçenur Ç, WordExpress adı altında 12 ülkeden 50’den fazla yazar ve şairin katıldığı, Balkanlar’dan İstanbul’a ulaşan bir kültür projesi hazırladı. Proje, Birleşik Krallık (UK) konsolosluğunun Creative Collobration (Yaratıcı İşbirliği) programını kazandı ve Gökçenur Ç. Litterature Across Frontiers (LAF, Sınırları Aşan Edebiyat Derneği) ve Delta Yayınları ile birlikte projeyi yönetti ve yürüttü. Proje kapsamında paneller, çeviri atölyeleri, okumalar gibi etkinlikler düzenlendi.

Ç.N. adlı çeviri dergisi yayın kurulu içinde yer aldı. Riga, Vilnius, İstanbul, Cunda, Atina, Lodove, Zagrep, Belgrad, Sofya, Gümüşlük, Edinburgh, Crear ve Tel-Aviv gibi şehirlerde çeviri atölyelerine ve festivallere katıldı. Kadir Has Üniversitesi’nde çeviri etkinlikleri yönetti. Hâlen Çevrimdışı İstanbul dergisinin editörlüğünü yürüten Gökçenur Ç. Poetry International sitesinin Türkiye sayfası eş editörlüğünü de sürdürmektedir.

Türk Edebiyatı Çevirmenleri Cunda Atölyesi (TEÇCA)’nin üyesi olarak Türk edebiyatının İngilizceye çevrilmesi üzerine çalıışmakla birlikte, Mozaik Gaziantep Uluslararası Şiir Festivalleri’nin ve Türk Amerikan Şiir Günleri’nin eş direktörlüğünü sürdürmketedir. Gökçenur Ç. Her Kitabın El Kitabı (2006) adlı eseriyle 2007 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülleri’nde kapsamında İlk Kitap Özel Ödülü’ne ve Giderken Öpmeseydin Keşke (2018) adlı şiir kitabı ile 2019 Sabahattin Kudret Aksal Şiir Ödülü’ne layık görüldü. Evli olan şair İstanbul’da yaşamakta ve çalışmalarını burada sürdürmektedir.

Edebiyat dünyasında Gökçenur Ç. imzasıyla bilinen sanatçı daha çok şair ve çevirmen kimliğiyle ön plana çıkmıştır. Şiir, çeviri, düz yazı ve söyleşileri 1990’dan itibaren Akatalpa, Atika, Başka, Ç.N., Çevrimdışı İstanbul, Diri Ozanlar Derneği, E, Edebiyat ve Eleştiri, Gediz, İblis, İnsan, Kurşun Kalem, Mavi Liman, Özgür Edebiyat, Poetik’us, Sonra Edebiyat, Sözcükler, Şiir-lik, Şiir Ok’u, Şiir Ülkesi, Üç Nokta, Yasakmeyve, Yazılıkaya ve Yeni Biçem gibi pek çok süreli yayında yer almıştır.

YKY 2004 Şiir Yıllığı’ndaki “Anlamak Gerekir mi?” başlıklı şiiri ve ilk kitabı Her Kitabın El Kitabı (2007) ile ’90’ların atlanmaması gereken önemli şairleri arasına girmiştir. Metin Celâl, şairin Söz’e Mezar (2012) adlı şiir kitabının yayımlanması üzerine kaleme aldığı yazıda onu şu cümlelerle değerlendirmiştir: “Gökçenur Ç. 90’lı yılların şairlerinden. Dergilerde çok sık şiir yayınlamasa da, dikkati çekti, akıllarda kaldı. Kitap yayınlatmakta ise acele etmedi. Hatta geç kaldı. İlk kitabı, Her Kitabın El Kitabı (Yitik Ülke)… Gökçenur Ç, daha kitabın ilk sayfasında yer alan biyografisinden Her Kitabın El Kitabı hakkındaki kanılarımızı güçlendiriyor, teyit ediyor. ‘Çok şiir okudu. Çok şiir yazdı. Çoğunu attı. Bir kitabı olsun istedi. Olmadı’ diyor. Olmadı dediği kitap Her Kitabın El Kitabı. Önsöz Yerine diyerek koyduğu ‘Serüven’ adlı metinde de şiirin aşamalarını, merak, alışkanlık, tutku ve cinnet olarak tanımlıyor.

Gökçenur Ç’nin şiirini bu verilerle değerlendirdiğimizde kendisine hak veriyoruz. Çok okumuş, çok yazmış ve çok şiir atmış sonunda yatay ve dikey okunabilecek bir şiire varmış. Düz (yatay) okumada, okura şiir okumanın keyfini veriyor. Bir sanat eseriyle karşıkarşıya olduğunuzu ve ondan estetik tadlar alacağınızı hissediyorsunuz. Derinliğine (dikey) okumada ise şairin çok okuduğunun ve okuduklarını şiirlerinde damıttığının izlerini buluyorsunuz. Gökçenur Ç, Türk ve Dünya şiir geleneğiyle bağ kuruyor ve bu bağı değerlendirerek kendi şiirini kurmaya çalışıyor.”

Balkan ve Amerikan şairleri başta olmak üzere pek çok şairden yüzlerce şiir çeviren Gökçenur Ç. ayrıca, Wallca Steven, Paul Auster, Anne Carson, Katerina Illiopolou, Miln Dobricic, Ivan Hristov, Claudiu Komartin’in seçme şiirlerini; Modern Japon Haiku Antolojisini ve Modern Amerikan Şiiri Antolojisi’ni dilimize kazandırmıştır. Şiirleri İngilizce, Almanca, Fransızca, Maltaca, Bulgarca, Yunanca, İbranice, İsveççe, Portekizce, Japonca, Romence, Letonca, Litvanyaca, Makedonca, Sırpça, Hırvatça, Galce, Asturyaca, İspanyolca ve Macarca gibi birçok dile çevrilerek saygın edebiyat dergilerinde yayınlanmıştır.

Avrupa Kültür Başkenti 2013 Marsilya kapsamında Lettres Catales Projesinde adına tek kopya tasarlanan yayımlanmamış şiirlerinden oluşan Türkçe-Fransızca iki dilli elyapımı ve elyazısı bir kitapla yer almıştır. Şair, bir yandan çeviri ve şiir üzerine proje çalışmalarını sürdürürken diğer yandan şiir kitaplarını yayımlamaya devam etmiştir. Doğanın Ölümü (2014)’nden sonra yayımlanan Issız İncir Ağacı (2016) şaire göre içinde barındırdığı lirizme rağmen deneysel bir kitaptır. Giderken Öpmeseydin Keşke (2018) deneysel, somut, epik, ussal gibi son dönem şiirlerde görülen arayışı ve yönelişleri ifade eden “antilirik” şiire karşı lirik şiirin savunması gibidir.

Şiirlerde ön plana çıkan ve dinse de dinmeyen, bitse de bitmeyen “ısrarlı” ama çok da yormayan bir yağmur söz konusudur. Şiirden şiire süren “yağmur” bir yandan ayrılıklarla yüzleşmeye, bir yandan şimdiki zamandan kesitler sunmaya, bir yandan geçmiş yaşantılardan hafızada kalanların tozunu almaya aracı oluyor izlenimi verimektedir. Gökçenur Ç. gerek yayımladığı şiir kitaplarıyla gerekse şiir üzerine çeviri çalışmalarıyla modern şiirimize katkı sağlamış ve bu alanda kendine bir yer edinmiştir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Gonca Özmen Kimdir? Hayatı, Eserleri

7 Eylül 1982 yılında Burdur’un Tefenni İlçesinde dünyaya gelen Gonca Özmen, ilk, orta ve lise öğrenimini Burdur’da tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü 2004 yılında tamamlamıştır.

Haber Merkezi / Üniversite eğitiminin ardından Özmen, yüksek lisans eğitimini de aynı üniversite ve bölümde tamamlamıştır. Özmen’in tezi olan “Kübist Erkek Ressamların Kadın Vücudunu Temsil Ettiği Ekfrasitk Şiire Dair Bir Gözden Geçirme”, şarin eğilimlerini göstermesi bakımından önemlidir. İlk şiirini 1997 yılının Haziran ayında Varlık dergisinde yayımlayan Özmen, aynı yıl Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’ne katıldığı eseriyle “Dikkate Değer” bulunmuştur.

1999 yılında Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü’nü kazanan Özmen, ilk şiir kitabını 2000 yılında yayımlar: Kuytumda. Kuytumda, aynı yıl içerisinde Orhan Murat Arıburnu Ödülü’ne değer görülür. 2003 yılına gelindiğinde Özmen, Berna Moran Şiir Ödülü’nü kazanır. Özmen’in ikinci şiir kitabı 2008 yılında yayımlanır: Belki Sessiz. Özmen gerek şiir gerekse editörlük faaliyetlerine devam etmektedir.

Şiirleri Varlık, Yasak Meyve, Adam Sanat gibi birçok dergide yayımlanan Özmen, birçok farklı konuyu şiirine taşır. Feminist bir perspektiften kadın erkek ilişkilerini ele alan Özmen, aynı zamanda şiirlerinde farklı ses ve ritim arayışlarıyla da ön plana çıkmaktadır.

Şiirlerinde kendi düşüncelerini açıkça ortaya koyan ve tüm baskılara meydan okuyan bir yan bulunmaktadır. Özmen, şâir kimliğinin yanı sıra çeşitli edebiyat ve sanat dergilerinin genel yayın yönetmenliği ve editörlüğünü de üstlenmiştir. Palto, Ç.N. (Çevirmenin Notu), Pulbiber dergilerindeki çalışmalarıyla ön plana çıkmıştır.

Eserleri; Kuytumda

Ödülleri; 1999 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü, 2000 Orhan Murat Arıburnu Şiir Ödüllü

Paylaşın

Gazanfer Eryüksel Kimdir? Hayatı, Eserleri

8 Eylül 1952 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Gazanfer Eryüksel, 1963 yılında Oruçgazi İlkokulu’nu, 1970 yılında Pertevniyal Lisesi’ni bitirdi. 1975 yılında İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İktisat Maliye bölümünden mezun oldu.

Haber Merkezi / Aynı yıllarda İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Musikisi Bölümü’nde öğrenim gördü. 1971’den itibaren İstanbul Üniversitesi korosunda beş yıl repertuar çalışması yaptı. İstanbul Radyosu’nun yayınlarına korist olarak katıldı. Bu dönemde kendi çabasıyla kanun öğrendi.1976 yılından itibaren müzikli oyunlarda kanun çaldı, amatör tiyatro faaliyetlerinde görev aldı.

İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda müzikli oyunlarda çalıştı. Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun kuruluş sürecinde (Zeliha Berksoy’un Genel Sanat Yönetmeni olduğu dönem) Sahne Direktörü, Basın Halkla İlişkiler Sorumlusu, efektör ve müzisyen olarak görev yaptı (1990-1993). Ekim 1993’ten itibaren Çorum’a yerleşti. Çorum’da yaşadığı dönemde “Yazılıkaya” adlı derginin kurucu ekibinde bulundu, sanat yönetmeni ve yayın kurulu üyesi olarak çalıştı.

Gazi Üniversitesine bağlı Çorum Meslek Yüksek Okulu’nda İnsan Kaynakları, İşletme, İş ve İnsan İlişkisi dersleri verdi. 2011’de TRT Antalya Radyosu’nda Ramazan ayı boyunca “Yemekler Faslı” adlı yemek edebiyat ilişkisini anlatan programı hazırlayıp Tayfun Yönlü ile birlikte sundu. Ayrıca yine TRT Antalya Radyosu’nda “Yayın Dünyamız” adlı kitap tanıtım programını hazırladı ve sundu. (2011Eylül – 2012 Mart arası). İlk şiiri 1970 yılında Yansıma dergisinin “Günümüz Türk Şiiri Özel Sayısı”nda yayımlandı.

Daha sonra eserleri Yeni Adımlar, Varlık, Hürriyet Gösteri, Milliyet Sanat, Sonbahar, Yeni Biçim, Eskiz dergileri ile Çorum Haber gazetesinde yer aldı. 1976’da Güngör Dilmen’in Midas’ın Kulakları, 1986’da Nurhan Karadağ’ın Memiş Dayı adlı oyunlarının müziklerini besteledi. 1986’da İstanbul Büyük Şehir Tiyatrolarında sahnelenen Misafir oyunu ile 1986 Avni Dilligil Jüri Özel Ödülü’nü aldı. 1994’te Ahir Zaman Tangoları adlı kitabıyla Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’nü Yücelay Sal ile paylaştı. Sükûtun Feryadı şiiriyle Dünya Kitap Şiir Ödülü’ne değer bulundu. 1996’da Hep Çocuk Kalan kitabı ile Dünya Kitap Şiir Ödülü ikinciliğini kazandı.

Aşk Hiçlik ve Her Şey ile Çankaya Belediyesi Damar Dergisi 3. İlkbahar Şiir Yarışması’nda birincilik kazandı. Yemek ve edebiyat ilişkisi üzerine süren araştırma sonucu hazırladığı dosya yayımlanmayı bekliyor. Bu araştırmasında yemek kültürünün edebiyata yansımalarını (şiir, destan, mani, bilmece, türkü vb.) derledi. Şair Edebiyatçılar Derneği üyesidir. Şair bugün Antalya’da kanun çalmaya ve şiir yazmaya devam etmektedir.

Kendi özyaşam öyküsünden izler taşıyan, yaşadıkları; çocukluğu, aşkları ve kaygıları ile şairin kendini anlattığı Ahir Zaman Tangoları 1994 yılında Arkadaş Z. Özger Şiir ödülüne layık görülmüştür. Şairliğinin yanı sıra müzisyenliği ile de öne çıkan Gazanfer Eryüksel, şiiri ve musikiyi salt kendi sınırları içine kapatmak yerine yaşamın her anında görme ve paylaşma fikrini savunur. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

İBB’ye Yönelik Teftiş Sonrası CHP’de Kayyuma İhtimal Verilmiyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik teftiş sonrası CHP’li belediyelere yönelik “görevden alıp, kayyum atama” olasılıkları da tartışılıyor. Görüşmede, kayyum atanma gibi bir olasılığa ihtimal verilmezken, iktidarın buna cesaret edemeyeceği değerlendirmesinde de bulunuldu. Kılıçdaroğlu’nun da “Dilerim böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmezler” sözleriyle kararlılık mesajı verdiği ifade edildi.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik, “terör örgütleri ile iltisaklı veya irtibatlı olduğu yönündeki ihbar ve tespitler” üzerine özel teftiş başlatmasının ardından CHP yönetimi, izlenecek yöntemi masaya yatırdı.

Partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı öncesinde “Büyükşehir Belediye Başkanları buluşması” çerçevesinde Ankara’da bulunan 10 belediye başkanı ile görüşen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın bu girişimleri karşısında “sakin olmaları ve aynı hızla çalışmalarını sürdürmelerini isteyerek, “İktidar gitme telaşında, bunun için her şeyi yapabilirler, biz işimize bakalım” mesajı verdi.

Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarını görevden almaya cesaret edemeyeceğini belirterek, “Dilerim akıllarından bile geçirmezler” dediği öğrenildi. İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye yönelik başlattığı “özel teftiş” başlatmasının ardından gözlerin çevrildiği CHP’de bugün yoğun bir trafik yaşandı.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu önce, her ay yapılan “Büyükşehir Belediye Başkanları” toplantısı için Ankara’da bulunan belediye başkanlarını kabul etti.

Büyükşehir belediye başkanları toplantısının, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102. Yıldönümü olması nedeniyle 27 Aralık’ta Ankara’da yapılması kararlaştırılmıştı. Görüşmenin İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne özel teftiş başlatması sonrasına denk gelmesi nedeniyle ilk sıradaki gündem maddesi de bu konu oldu.

Görüşmeye Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği programına katılmak için İzmir’de bulunan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ağırlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer dışında 10 büyükşehir belediye başkanı katıldı.

Edinilen bilgiye göre görüşmede Kılıçdaroğlu, İBB’ye yönelik kararı “kaybetme telaşı” olarak yorumladı ve “Gitmemek için her şeyi yaparlar. Ama sakin olmamız lazım, sizler aynı hızla çalışmaya devam edin. Herkes işine bakacak, böyle durumlarda yan yana olduğumuzu göstermemiz gerekiyor” görüşünü dile getirdi.

“Kayyuma ihtimal verilmiyor”

Kulislerde İBB’ye yönelik teftiş sonrası CHP’li belediyelere yönelik “görevden alıp, kayyum atama” olasılıkları da tartışılıyor. Görüşmede, kayyum atanma gibi bir olasılığa ihtimal verilmezken, iktidarın buna cesaret edemeyeceği değerlendirmesinde de bulunuldu. Kılıçdaroğlu’nun da “Dilerim böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmezler” sözleriyle kararlılık mesajı verdiği ifade edildi.

Görüşmeye katılan bir belediye başkanı “Kayyum asla olmaz. Buna kimse cesaret edemez. Hepimizin ortak görüşü bu” dedi. Bazı belediye başkanları da göreve geldiklerinden bu yana mülkiye müfettişlerinin belediyede olduğuna dikkat çekerek, “Biz hiçbir denetimden korkmuyoruz. Sadece tarafsız, bağımsız, vicdanı ile çalışacak, işini yapacak müfettişler lazım” görüşünü dile getirdi.

“Devlet tuzak kuruyorsa hukuktan başka yol var mı?”

Bu görüşmenin ardından Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplanan MYK’da da İBB’ye yönelik teftiş kararı ve iktidarın CHP’li belediyelere yönelik olası hamleleri ve buna karşı partinin alacağı tutum ele alındı.

Toplantıda AKP’nin CHP’yi “itibarsızlaştırma ve terörle ilişkilendirme” çabası içinde olduğu ve bunun devamında da benzer girişimlerin gelebileceği yorumu yapıldı. İktidarın belediyeleri terörle veya rüşvetle irtibatlandırma girişimleri karşısında, hukuki delillerle bunların çürütülmesi ve kamuoyuyla da her zeminde bu bilgilerin paylaşılması görüşü benimsendi.

İstanbul’un ardından Ankara ve İzmir gibi diğer belediyelere yönelik de çeşitli iddiaların gündeme getirilebileceği, hatta Buca belediyesine yönelik operasyon, Adana’da Ceyhan Belediye Başkanı’na yönelik rüşvet suçlaması, Yalova Belediyesi’ne operasyon gibi bundan sonra bazı ilçe belediyelerine yönelik de operasyonlar yapılabileceği görüşü dile getirildi.

Bir parti yöneticisi, Adana Ceyhan Belediye Başkanı’nın bir ses kaydı gerekçe gösterilerek, “rüşvet iddiasıyla” görevden alındığını belirterek, şu görüşleri dile getirdi:

“Altı ay sonra belediye başkanımızın avukatları bu kaydı dinletti. Evet konuşmada bir rüşvet geçiyor, ama ses belediye başkanımıza ait değil. Sonra belediye başkanımız tahliye edildi, ama görevine iade edilmedi. Bu belediye başkanımıza karşı bir itibar suikastiydi.

“Hukuk dışında başka mücadele zemini yok. Devlet tuzak kuruyorsa hukuktan başka kullanacak yolumuz var mı? Gideceğimiz yer adalet mekanizması olacak. Eninde sonunda yaptıkları ayaklarına dolaşıyor. Biz bunların peşine takılmayacağız. Yolumuzda yürüyeceğiz, özgürlük ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. İşi kişiselleştirmeyeceğiz. Faşizme karşı mücadele demokratik ve hukuki olmak zorunda. Biz hukuki zeminleri kullanarak, yapılanları ifşa edeceğiz.”

Paylaşın

Konyaspor, Beşiktaş’ı 90. Dakikada Yıktı

Süper Lig’in 19. haftasında Konyaspor ile Beşiktaş Konya BŞB Stadı’nda karşı karşıya geldi. Konyaspor karşılaşmanın 90. dakikasında Ahmed Hassan attığı gol ile sahadan 1-0 galip ayrıldı.

Haber Merkezi / Bu sonucun ardında Konyaspor ligin ilk yarısını 39 puanla 2. sırada tamamladı. Beşiktaş ise 19. hafta sonunda 28 puanla 7. sırada kaldı. Ligin 20. haftasında Konyaspor, sahasında Sivasspor’u konuk edecek. Beşiktaş ise Çaykur Rizespor deplasmanına çıkacak.

Karşılaşmadan dakikalar;

5. dakikada Josef’in orta alandan gönderdiği pas ile ceza sahası içi sağ çaprazında topu kontrol eden Oğuzhan, sağ ayağıyla vuruşunu yaptı fakat kaleci Sehic, topu iki hamlede kontrol etti. 28. dakikada Cikalleshi sol kanattan sağ ayağıyla ortayı yaptı, ceza sahası içinde Soner, sırtı kaleye dönük bir şekilde kafa vuruşunu yaptı fakat top yandan auta gitti.

37. dakikada Pjanic’in ceza sahasına kullandığı serbest vuruşta savunmanın uzaklaştırmak istediği top kale önündeki Batshuayi’nin önünde kaldı. Bu oyuncunun yakın mesafeden yaptığı vuruşta kaleci Sehic gole izin vermedi. 39. dakikada ceza sahası önü sağ çaprazında topla buluşan Cikalleshi’nin sert şutunda top az farkla yandan dışarıya çıktı.

44. dakikada sağ kanattan kullanılan serbest vuruşta Guilherme sol ayağıyla ortaladı, kale sahası ön çizgisi üzerinden Abdülkerim’in kafa vuruşunda top yandan auta çıktı. 52′ Ceza sahası sol çaprazında topla buluşan Oğuzhan ceza yayına doğru gönderdiği topa Ghezzal gelişine vurdu fakat meşin yuvarlak üstten dışarıya gitti.

59. dakikada sol çaprazdan ceza alanına giren Batshuayi sağ ayağıyla vuruşunu yaptı, kaleci Sehic gole izin vermedi. Dönen top önce Larin’den ardından da savunmadan sol çaprazda Ghezzal’ın önünde kaldı. Ghezzal’ın sol ayağıyla vuruşu üst direkten geri geldi. Boşta kalan topa bu kez kafa vuran Ghezzal, yine kaleye isabet sağlayamadı ve top yandan az farkla auta çıktı.

71. dakikada sol kanattan savunmanın arkasına sarkan Cikalleshi ceza sahasına girdi ve vuruşunu yaptı fakat top kaleci Ersin’de kaldı. 73. dakikada Josef’in pasıyla ceza sahası içi sol çaprazında topla buluşan Güven’in şutunda meşin yuvarlak üstten auta gitti. 76. dakikada ceza yayı önünde topla buluşan Josef’in sert şutunu kaleci Sehic parmaklarının ucuyla kornere çeldi.

83. dakikada savunmadan gönderilen uzun topla ceza sahası içi sol çaprazında buluşan Ahmed Hassan, kayarak sol ayağıyla vuruşunu yaptı, kaleci Ersin topu çıkardı.

90. dakikada sol kanattan ceza sahasına giren Michalak, sağ ayağının dışıyla ortayı yaptı, kaleci Ersin topu tokatladı. Daha sonra ceza sahası içi sağ çaprazında topu önünde bulan Skubic, meşin yuvarlağı içeriye çevirdi. Penaltı noktası ile kale sahası ön çizgisinin arasında bulunan Ahmed Hassan, sırtı dönük bir şekilde yatarak topa vurdu ve ağları havalandırdı: 1-0.

Stat: Konya Büyükşehir Belediye

Hakemler: Mete Kalkavan, Kerem Ersoy, Samet Çiçek

Konyaspor: Sehic, Skubic, Adil, Abdülkerim, Guilherme, Hadziahmetovic, Soner, Michalak (Alper dk. 90+5 ?), Mpoku (Rahmanovic dk. 59), Bytyqi (Çekiçi dk. 77), Cikalleshi (Ahmed Hassan dk. 77)

Beşiktaş: Ersin, Umut, Vida, Montero, Rıdvan, Pjanic (Atiba dk. 80 ?), Josef, Ghezzal, Oğuzhan (Can dk. 68), Larin (Güven dk. 68), Batshuayi

Goller; 90. dakika Ahmet Hassan ( Konyaspor )

Paylaşın

Sancar, Buldan ve Davutoğlu’ndan Erken Seçim Çağrısı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, muhalefet partilerini ziyaretleri kapsamında bugün Gelecek Partisini ziyaret ederek Genel Başkan Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Buldan ve Sancar görüşme sonrası Davutoğlu ile birlikte ortak bir basın toplantısı yaptı.

Haber Merkezi / Mithat Sancar ve Pervin Buldan, “Türkiye toplumunun erken seçime ihtiyacı var” derken, Davutoğlu da ziyaretleri için Buldan ve Sancar’a teşekkür ederek, “Demokrasiler, farklı görüşlere, vizyonlara sahip partilerin diyalog kurabilmesi, karşılıklı olarak görüşlerini tartışabilmesi açısından bir özgürlükler rejimidir. Meşru siyaset zemini içinde olan bütün partiler, Meclis’te temsil edilsinler, edilmesinler bu müzakerelerde bulundukça ülke huzura kavuşur” diye konuştu.

“Türkiye toplumunun bizden beklentilerini konuştuk”

HDP Eş Genel Başkanı Buldan’ın açıklamasından satır başları şöyle;

Sayın Başkan ve heyetine teşekkür ediyoruz. Kıymetli bir görüşme gerçekleştirdik. Yaklaşık 2 saatlik bir görüşme yaptık. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve bu durumla birlikte Türkiye toplumunun bizden beklentilerini konuştuk.

Ekonomik krizle birlikte Türkiye toplumunun büyük bir beklenti içinde olduğunu konuştuk. Muhalefet partileri olarak bir araya gelip seçim dönemine kadar istişare ederek bu süreci nasıl yürüteceğimize dair görüşlerimizi paylaştık. Bugün Türkiye’nin en önemli ihtiyacının bir erken seçim olduğunu ifade ettik. Bu talebimizi Gelecek Partisi ile de paylaştık.

Yarın yapacağımız ziyaretlerde de genel başkanlara ifade edeceğiz. Biz de “hemen acil seçim” diyoruz Türkiye’nin bu mevcut durumdan kurtulabilmesi için. Ancak, erken seçimin olacağı tarihe kadar da bir geçiş dönemine ihtiyaç var. Çünkü bugün Türkiye’de demokrasinin, adaletin, hukukun olmadığı bir süreci yaşıyoruz. Bu süreçte mağdur olan Türkiye halklarıdır. AKP-MHP hükümeti gündem değiştirmeye çalışsa, bir erken seçimi gündemine almasa ve ekonomik krizi gündem olmaktan çıkarsa bile Türkiye’nin erken seçime ihtiyacı var.

Türkiye halklarının içinde olduğu durumu konuşmak ve dertlerine çare olmak zorundayız. Bütün muhalefet ve kamuoyuyla paylaştık, buradan bir çıkış noktası aramak gibi bir sorumluluğumuz var. Ve bu sorumluluk gereği buradayız ve bu konuları konuştuk. Bir kez daha kendilerine bizi ağırladıkları için teşekkür ediyoruz.

“Bizler toplumun tüm kesimleriyle diyalogu esas alıyoruz”

HDP Eş Genel Başkanı Sancar’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle;

Sayın Davutoğlu ve heyetine bu kapsamlı istişare imkanını sundukları için teşekkür ediyoruz. Türkiye’nin ihtiyacının diyalog olduğunu, demokratik mekanizmaların en azından muhalefet arasında tereddütsüz işlediğini göstermek istiyoruz. İktidar demokratik işleyişi boğma hedefini ısrarla sürdürüyor ve bu konuda da hiçbir kural tanımıyor. Bizler toplumun tüm kesimleriyle diyalogu esas alıyoruz.

Şüphesiz muhalefetle diyalog da bunun çok özel bir bölümünü oluşturuyor. İktidarın, toplumu ayrıştırmak, kutuplaştırmak ve buradan fayda sağlamak istediğini biliyoruz. Muhalefet olarak buna karşı en büyük cevabımız toplumsal barışa katkı sunabileceğimizi göstermektir, toplumsal barışı kurma imkanlarının olduğunu göstermektedir.

Farklılıklarımızla bir araya gelip temel ilkelerde buluşmak, diyalogu sürdürmek, toplumsal barışa seçimleri beklemeden katkıda bulunma yollarını istişare etmek olduğu inancındayız. Görüşmelerimizin bu ihtiyaca katkı sunacağını düşünüyoruz ve buna inancımız var.

Böyle bir inancı Sayın Davutoğlu ve heyetinde görmekten de büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Seçim talebimiz var ama hukuksuzluklara ve halkın soyulmasına karşı ortak yolları ve iradeyi nasıl gösterebileceğimizi tartışmaya ihtiyacımız var. Sayın Davutoğlu ve heyetine teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

“Ekonomik krizin yaşandığı bu dönemde erken seçim kaçınılmaz yoldur”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle;

Ben de bu ziyaret ve görüş alışverişi dolayısıyla teşekkür ediyorum. Demokrasiler farklı görüş ve vizyonlara sahip partilerin diyalog kurabilmesi, karşılıklı olarak görüşlerini tartışılabilmesi açısından bir özgürlükler rejimidir. Meşru siyaset zemini içinde olan bütün partiler, Meclis’te temsil edilsin ya da edilmesinler bu müzakerelerde bulundukça ülke huzura kavuşuruz. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına giriyoruz.

Hep beraber ya insan haklarına ve temel özgürlüklere dayalı bir demokrasiyi hayata geçireceğiz ya da Türkiye’nin yüzyıl içinde çektiği çileleri, yeni kutuplaşma ve çatışmalara zemin olacak bir vebali herkes omuzunda taşıyacak. Cumhuriyetin 100’üncü yılına giderken bütün siyasi partilerin Türkiye’nin birlik ve beraberliği temelinde, ülke bütünlüğü temelinde, temel insan hak ve özgürlükleri ve toplumun ortak refahı zemininde buluşmasının büyük bir önemi var.

Son dönemlerde vatandaşlarımız yoğun bir ekonomik kriz içinden geçerken bir belirsizlik psikolojisi toplumun her kesimine sirayet ediyor. Bu belirsizliği ortadan kaldıracak en temel faktörlerden birisi de temel ilkeler etrafında siyasi partilerin görüş alışverişinde olmalarıdır. Türkiye’nin ortak refahı, ülke bütünlüğü içinde demokratik hak ve özgürlüklerin yaşanır kılınması yönünde ve gittikçe artan otoriter eğilim karşısında demokratikleşme süreçlerinin desteklenmesi yönünde bir ilkesel zemin oluşması önemlidir.

Bu tür ziyaretler böyle bir zemin teşkil etmesi bakımından önem taşıyor. Biz de Sayın Eşbaşkanlara ve heyetine teşekkür ediyoruz. Erken seçim talebini hemen ve acil olarak biz gündeme getirmiştik. Bu derece ekonomik krizin yaşandığı bu dönemde erken seçim demokratik toplumlarda kaçınılmaz yoldur.

Paylaşın

BDDK’dan 26 Kişi Hakkında Suç Duyurusu

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), sosyal medyada döviz kurlarındaki hareketlilik konusundaki paylaşımları dolayısıyla Rüşdü Saraçoğlu, Mustafa Sönmez, Şeref Oğuz, Okan Aybar, Erk Acerer, Emin Çapa ve Evren Bolgün’ün de aralarında bulunan 26 kişi hakkında daha suç duyurusunda bulundu.

BDDK’nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, sosyal medya ve yayın organları üzerinden kur hareketlerini manipüle etmeye yönelik paylaşımları dolayısıyla Bankacılık Kanunu’nun 74. maddesinde yer alan, “Bir bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olunamaz ya da bu yolla asılsız haber yayılamaz” hükmüne aykırı davrandığı belirlenen 21 gerçek kişi ve sosyal medya kullanıcısı hakkında 162. madde kapsamında suç duyurusunda bulunuldu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun suç duyurusu üzerine, eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz ile Güldem Atabay, Burhanettin Bulut, Emin Çapa ve Selçuk Geçer hakkında soruşturma başlatmıştı.

Bugün öğle saatlerinde BDDK’nın kurlardaki hareketliliği sosyal medya hesaplarında değerlendiren beş ekonomist hakkında suç duyurusunda bulunduğu açıklanmıştı. Ancak kurumun akşam saatlerinde paylaştığı liste ile bu sayının daha yüksek olduğu ortaya çıktı. Gazeteci Mustafa Sönmez Twitter hesabınan yaptığı paylaşımla BDDK’ya tepki göstererek suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.

Gazeteci Emin Çapa ise Halk TV’de yaptığı açıklamada kendilerine gözdağı verilmek ve susturulmak istendiğini belirterek “Beni bir kenara bırakın Durmuş Yılmaz gibi Merkez Bankası’nda yöneticilik yapmış olan bir insan itibarsızlaştırılıyor. Öyle yağma yok. Ben kendi adıma şunu söylemek isterim halkıma karşı vicdanen rahat olmak ve ekonomi habercisi olarak görevimi yapmaya devam ediyorum” dedi. Çapa son paylaşımında suçlananlardan ikisinin eski merkez bankası başkanı olduğuna işaret etti.

CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut da, Twitter hesabından “BDDK hakkımda suç duyurusunda bulunmuş. BDDK önce 20 Aralık’ta yüklü miktarda kim alım, kim satım yaptı onu araştırsın” ifadelerini paylaştı. Selçuk Geçer de Medyascope’a yaptığı açıklamada “Dikkate bile almıyorum. Ben ömür boyunca hapis yatmaya razıyım. O geceyle ilgili bütün olayları araştırsınlar. Kim, nasıl manipüle etmiş? Konuyla ilgili BDDK’dan araştırma bekliyoruz” dedi.

Paylaşın

Le Monde: Türkler Fakirleşirken, Erdoğan Kuran’a Güveniyor

Fransa’da yayınlanan Le Monde gazetesinde, “Türkler fakirleşirken Erdoğan Kuran’a güveniyor” başlığıyla çıkan makalede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, faiz ve enflasyonla mücadelede “Bir Müslüman olarak Nas ne gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim” şeklindeki konuşmasına geniş yer verildi.

Gazetenin İstanbul muhabiri Marie Jego tarafından kaleme alınan yazıda, Türkiye’de yaşanan son kur krizi, gıda fiyatlarındaki artış ile birlikte alım gücünün büyük ölçüde düşmesine değinildi.

Makalede, “faizleri düşürerek enflasyonu indirmeye çalışan Erdoğan’ın hayali para politikasıyla alım gücünün her geçen gün düştüğü” yorumu yapıldı.

Muhalefet partileri ile TÜSİAD’ın ekonomi biliminin gereklerinin yapılması yolunda yaptığı çağrılara gönderme yapılan makalede, Erdoğan’ın bu çağrıları dinlemeyerek sert tepki gösterdiği ifade edildi.

Le Monde, bu çağrıları karşılıksız bırakan ve tepkisini gizlemeyen Erdoğan’ın bunun yerine söylemleriyle para politikalarını Kuran’ın ilkelerinin belirleyeceği mesajını vererek, “Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz, benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak Nas’lar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim.” şeklindeki açıklamasına yer verildi.

Gazete, Türk bankaların yeni ekonomik model çerçevesinde yaklaşık 1,5 milyar dolar bozdurduğunu ancak dövizin, toplam mevduatların yarısından fazlasını oluşturduğu ülkede, bunun Türk lirasına güveni sağlamaya yetip yetmeyeceğinin belirsiz olduğu yorumuna yer verildi.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Uyarı

Kovid 19’da son 24 saatte 26 bin 99 yeni vaka tespit edilirken, 157 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Omicron varyantı diğer varyantlardan daha hızlı yayılmaktadır. Ülkemizde vaka sayılarında artış öngörülmektedir.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 362 bin 535 test yapılırken, 26 bin 99 yeni vaka tespit edildi. 157 kişi hayatını kaybederken, 22 bin o24 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Omicron varyantı diğer varyantlardan daha hızlı yayılmaktadır. Ülkemizde vaka sayılarında artış öngörülmektedir. Hastaneye yatışlarda ise etkisi yayılma hızı kadar yüksek olmadığı görülmektedir. Dikkatli olmalı, hatırlatma dozu aşınızı yaptırmalısınız.

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Ordu’yu Osmaniye, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Bartın takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Muş, Bingöl, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Paylaşın

Ankara’da Dört Polise “İşkence” Suçundan Dava

Ankara’da hukuk fakültesi öğrencisi Oğuzcan Kurt’u Ankara Adliyesi’nin yanında darp ederek çenesini kıran ve ters kelepçe takarak karakola götüren polis memurları İbrahim Şenses, Alper Yiğit, Eyüp Topak ve Serdar Özdemir hakkında “işkence” suçundan iddianame düzenlendi. Polislerin yargılanması, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre; Olay, 22 Ağustos 2021 tarihinde başkentin en merkezi noktalarından olan Ankara Adliyesi’nin hemen yanındaki Cumhuriyet Parkı’nda meydana geldi. İddianameye göre saat 22:00 sıralarında adliyenin önünden Opera Binası’nın önündeki otobüs duraklarına doğru yürüyen Hukuk Fakültesi öğrencisi Oğuzcan Kurt, parkta açık olan suyu kontrol etmek istedi.

Bu sırada parkın hemen yanından geçen Atatürk Bulvarı üzerinde uygulama için bekleyen polisler, Kurt’u yanlarına çağırarak ne yaptığını sordu. Kurt’un beyanına göre, kimlik kontrolü yapan polisler, daha sonra olay yerinden uzaklaşmasını istedi. Kurt ise “isterse buradan gitmeyebileceğini” söyledi.

Darp edildi

Bunun üzerine polislerden birinin önce başına, ardından çenesine yumruk attığını aktaran Kurt, iki polisin ise yere düşmesinin ardından göğsüne, karnına ve sırtına tekmeler atarak kendisini darp ettiğini aktardı. Polisler, Oğuzcan Kurt’tan yeniden olay yerinden uzaklaşmasını istedi.

Çenesi kırılan ve yürüyecek durumu olmayan 21 yaşındaki genç, durumunun kötüleşmesi üzerine 112’yi arayarak ambulans istedi. Kurt’un ambulansı aradığını gören polisler, yeniden kimliğini aldıkları öğrenciye ters kelepçe takarak Gençlik Parkı’nın girişindeki Solmaz Kılıçtepe Polis Merkezi’ne götürdü. Kurt, karakoldan da 112’yi arayarak polislerin kendisini hastaneye götürmediğini, durumunun kötü olduğunu söyledi. Bu sırada telefonu alan polis ise Kurt’un bir şeyinin olmadığını, zaten kendilerinin hastaneye götüreceğini kaydetti.

Ambulans gelmemesi üzerine 155’i de arayan Kurt, kendisini polislerin darp ettiğini söylemesi üzerine telefon yüzüne kapandı. Daha sonra karakola gelen motosikletli 112 ekibi, Kurt’un göğsünü dinledikten sonra bir şeyi olmadığını söyleyerek ayrıldı. Polisler, hastaneye gitmek istediğini, durumunun kötü olduğunu ifade eden Kurt’un talebini yerine getirmedi.

Tutanağı imzalamadı

Kurt, polislerin kendisine imzalatmaya çalıştığı tutanağı içinde yanlış bilgiler olduğunu belirterek imzalamadı. Kurt’a karakolda maske takma kuralını ihlal ettiği gerekçesiyle adli para cezası kesildi.

Karakolda “polise direnme” suçundan şüpheli yapılan Kurt, önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Burada çenesinin kırık olduğunu tespit eden doktorlar, Kurt’u Bilkent Şehir Hastanesi’ne sevk etti.

İfadesini yazılı verdi

Tomografi çekilen Kurt’un kırık olan çenesi sargıya alındı. Yeniden karakola getirilen Kurt, konuşamadığı için ifadesini kâğıda yazarak verdi, ardından serbest bırakıldı. Kurt, serbest kalır kalmaz ertesi gün adliyeye giderek polislerden şikâyetçi oldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 112 kayıtları ile karakolun kamera görüntülerini istedi.

Başsavcılık görüntüleri inceledi

Görüntüleri inceleyen Başsavcılık. polis memurları İbrahim Şenses, Alper Yiğit, Eyüp Topak ve Serdar Özdemir hakkında vücutta kemik kırığına neden olacak şekilde işkence suçundan iddianame düzenledi.

İddianamede, polislerin ağır şekilde yaraladıkları müştekinin sağlığı açısından yakın ve büyük bir tehlike altında olmasına rağmen hastaneye gitmesini engelledikleri kaydedildi. Müştekinin 112’yi arayarak yardım istemesine rağmen elleri ters kelepçelenerek polis merkezine götürüldüğü anlatılan iddianamede, çene kırığı olmasına karşın müştekinin şüpheli olarak ifadesinin alındığı kaydedildi. Polislerin savunmalarının da suçtan kurtulmaya yönelik olduğu vurgulandı.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki (AİHS) işkence yasağına işaret edilen iddianamede, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) da işkencenin suç olduğu vurgulandı, bu konudaki Yargıtay içtihatlarına yer verildi. İddianamede, “Şüphelilerin eylemlerinin; sistematik bir şekilde belli bir süreç içinde müştekinin bedensel ve ruhsal yönden acı çekmesine ve irade yeteneğinin etkilenmesine ve aşağılanmasına yol açtığı için işkence suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır” denildi.

Polislerin yargılanması, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak. Başsavcılık,  polislerin şüpheli yaptığı Oğuzcan Kurt hakkında ise “memura direnme” suçundan takipsizlik kararı verdi.

Paylaşın