Gülten Akın Kimdir? Hayatı, Eserleri

23 Ocak 1933 yılında Yozgat’ta dünyaya gelen Gülten Akın, 4 Kasım 2015 yılında Ankara’da hayatını kaybetmiştir. Gülten Akın’ın kabri, Karşıyaka Mezarlığındadır. Liseyi, Ankara Kız Lisesi’nde bitirdi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.

Haber Merkezi / Eşinin kaymakamlık görevi nedeniyle; Gevaş, Alucra, Gerze, Saray, Kahramanmaraş’ta yardımcı avukatlık, avukatlık ve öğretmenlik yaptı. 1972’de Ankara’ya yerleşti. Türk Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolu’nda dil uzmanı olarak çalıştı. Kültür Bakanlığı Yayın Danışma Kurulu üyeliği görevinde bulundu. Demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katıldı. İnsan Hakları Derneği, Halkevleri, Dil Derneği gibi örgütlerde kurucu ve yönetici olarak görev aldı.

Şair. İlk şiiri Son Haber gazetesinde yayımlandı. Hisar, Türk Dili, Mülkiye, Varlık, Yeditepe dergilerinde yayımlanan, daha çok doğa, aşk, ayrılık, özlem konularını işlediği şiirleriyle adını duyurdu. Sonradan toplumsal sorunları işlemeye yöneldi. Yaşamla doğa arasında tedirgin bir iç dünyanın duyarlığını dile getirdı. Gezip gördüğü yerlerden aldığı esinle zenginleşen ve coşkulu bir insan sevgisiyle yoğrulan şiiri, toplumsal sorunları, yaşam-halk ilişkisini öne çıkardı.

Şiirlerinde büyük ölçüdü folklor öğelerinden yararlandı ve halk şiirinin olanaklarını kullandı. Kadın duyarlılığı ile kaba güce ve baskıya direndi. Şiirleri İngilizce, Almanca, Flamanca, Danca, İtalyanca, Bulgarca, Arapça, Lehçe, İspanyolca, Fransızca, İbranice dillerine çevrildi, çeşitli akademik çalışmalara konu oldu. 40’ı aşkın şiiri de bestelendi. Ayrıca kısa oyunlar da yazdı.

Eserleri;

Rüzgâr Saati (1956)
Kestim Kara Saçlarımı (1960)
Sığda (1964)
Kırmızı Karanfil (1971)
Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı (1972)
Ağıtlar ve Türküler (1976)
Seyran Destanı (1979)
Seyran (ilk yedi şiir kitabı, 1979)
İlahiler (1983)
Sevda Kalıcıdır (1991)
Seyran (Toplu Şiirler, 1992)
Sonra İşte Yaşlandım (1995)
Toplu Şiirler 1956-1991 (1996)
Sessiz Arka Bahçeler (1998)
Gülten Akın Toplu Şiirler II (2000)
Uzak Bir Kıyıda (2003)
Sevdiğim Yaz Geldi Yine (2003)
Celaliler Destanı (2007)
Kuş Uçsa Gölge Kalır (2007)

Ödülleri:

1955 Varlık Şiir Ödülü
1965 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü
1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü
1977 Yeditepe Şiir Armağanı
1991 Halil Kocagöz Şiir Ödülü
1992 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü
1998 6.Truva Folklor Araştırmaları Derneği Şiir Ödülü
1999 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü
2003 Dünya Gazetesi Yılın Telif Kitabı Ödülü
2008 Erdal Öz Edebiyat Ödülü

Paylaşın

Gültekin Samanoğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

2 Kasım 1927 yılında Konya’da dünyaya gelen Gültekin Samanoğlu, 11 Nisan 2003 günü İstanbul’da yaşama veda etti. Asıl adı Gültekin Samancı.. Havva Vesile Hanım ile Fehmi Samancı’nın oğludur.

Haber Merkezi / 1947 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ni bitiren Gültekin Samanoğlu, 1949’da Kara Harp Okulu’ndan mezun oldu. 1959 yılına kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’nde donatım subayı olarak görev yaptı. Daha sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nde görev yapmaya başladı.

1960’da İç Basın müdürü, 1961’de Basın İlan Kurumu yönetim kurulu üyesi 1967’de genel müdür yardımcısı, 1973 yılında ise genel müdür oldu. 1988-96 yılları arasında TRT yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. Kurucuları arasında yer aldığı Hisar dergisinin bir süre yöneticilik görevini üstlendi.

Gültekin Samanoğlu’nun ilk şiiri ” O Kadın” 1946 yılında Çınaraltı dergisinde yayımlandı. Daha sonra ürünleri Çınaraltı, Hisar, Türk Yurdu, Çağrı, Türk Edebiyatı, Milli Kültür ve Türk Dili gibi pek çok dergide yer aldı. Samanolu’nun, “Gözaltındakiler” adlı şiiri 1995 yılında TRT’de gösterildi.

Mehmet Çınarlı, Gültekin Samanoğlu hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “Gültekin’in şiirleri de Hisar’la birlikte geli şip olgunlaştılar. Daha güzel, daha sağlam mısralar yazdı. Vezni, kayeyi bırakmadan yeni şe killer aradı. İlk sayıda, bir evvelki kıt’anın son kelimeleri bir sonraki kıt’anın başında tekrarlanan değişik şekilli bir şiiri çıkmıştı. (…) Fakat, iyi etti de bu tarzı sık sık denemeye kalkmadı. O zaman monotonluktan kurtulması imkânsız olurdu, şüphesiz Gültekin de bunu düşünmüştür. “Bütün gerçek sanatkârlar gibi, ince ruhlu, hassas yaratılışlı olan şairin eserlerinde şiirin ezelî ve ebedî mevzularını (gurbeti, aşkı, tabia tı) bir iç ürpermesi halinde hissetmekteyiz. (…)”

Türk Ocağı, Türk Dil Kurumu, Türk Edebiyatı Vakfı, Konya Kültür ve Turizm Vakfı, Aydınlar Ocağı, Basın Konseyi ve İLESAM üyesi olan Gültekin Samanoğlu, Basın Şeref Kartı sahibiydi. Samancıoğlu, “Uzun Varan Gölge” ile 1983’te Konya Kültür ve Turizm Vakfı “En İyi Kültür ve Sanat Eseri” ödülü, 1987’de Anadolu Basınına Hizmet Ödülü ile 1988’de Son Kırk Yılın En Başarılı Gazetecisi Ödülünün sahibi oldu.

Eserleri;

Şiir;

Alacakaranlık (1970)
Uzun Vuran Gölge (1983)

İnceleme;

Cahit Sıtkı Tarancı (1971)
Kemalettin Kâmi Kamu – Hayatı Sanatı ve Şiirleri (1986)

Paylaşın

HDP’li Sancar: Bu Zihniyeti Mutlaka Yeneceğiz

Partisinin Bahçelievler İlçe Örgütünü ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Irkçı politikalara, nefret söylemine ve bizleri demokrasi güçlerini bizleri hedef gösteren, sindirmek için her türlü çabayı harcayan bu iktidara karşı ortak mücadeleyi büyüterek mutlaka bu iktidarı durduracağız. Bu zihniyeti mutlaka yeneceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, bugün öğlen saatlerinde saldırıya uğrayan partisinin Bahçelievler İlçe Örgütünü ziyaret etti. Ziyarette konuşan Sancar, özetle şunları söyledi:

“Hergün HDP’yi hedef gösteren iktidar ve iktidarın temsilcileri, iktidar ortakları ve onların yaydığı nefret dili bu saldırıların asıl sorumlusudur. Saldırıları hazırlayan zemin nefret, hedef gösterme politikalarıdır. Korkularıdır. HDP’den korkuyorlar. Her gün yeni bir söylemlerle hedef göstermeye devam ediyorlar. Bu politikaları da boşa çıkaracağız, bundan şüpheniz olmasın. Her gün televizyonlarda bizi hedef gösteren iktidar temsilcileri, en başta İçişleri Bakanı bu saldırıların siyasi sorumlusudur ve bunun da hesabını mutlaka verecektir. İktidar da verecektir.

“Bu iktidarı durduracağız”

Bir daha böyle bir saldırıyı önlemenin yolu nereden geçiyor bunu biliyoruz. Kararlı mücadeleden ve büyüyen dayanışmadan geçiyor. Daha da güçlü bir dayanışma ile bütün demokrasi güçlerini biraraya getirerek, ırkçı politikalara, nefret söylemine ve bizleri demokrasi güçlerini bizleri hedef gösteren, sindirmek için her türlü çabayı harcayan bu iktidara karşı ortak mücadeleyi büyüterek mutlaka bu iktidarı durduracağız. Bu zihniyeti mutlaka yeneceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Bu iktidar daha geçtiğimiz günlerde Umut Kitapevi davasının cezasızlıkla sonuçlanmasını sağlamıştır. Bu iktidar JİTEM davalarında cezasızlığın sağlanmasını sağlamıştır. Ayrıca yeni katliam planları yapanların yararlanabileceği her türlü siyasi zemini yürütmektedir. Bunun temelinde gitme kaybetme korkusu yatıyor. Kaybedeceğini gördükçe korkusu artıyor. İktidara kaybettirecek asıl gücün HDP ve HDP ile birlikte hareket ettiği geniş demokrasi ittifakı olduğunu da biliyor. Bu iktidar kaybetme korkusu ile her türlü kaos planına zemin hazırlayacak oyunlara da girişecektir. Bunu da biliyoruz. Deniz Poyraz yoldaşımız katlettiğinde bunu söylemiştik. O zaman ortaya konan dayanışma bu planların durmasını sağlamıştı. Şimdi yeni bir denemeye girişmeye çalışıyorlar.

“Korku bizim semtimize uğramaz”

Hiçbir provokasyon ve kaos planı HDP’nin demokratik siyasetteki ısrarını bozamayacaktır. HDP’nin demokrasi ittifakını en geniş şekilde oluşturma çabalarını engelleyemeyecektir. HDP’nin bu ülkeye her kesimi kapsayan adil büyük barışı mücadelesine engel olmayacaktır. Bunu bir kez daha bu çirkin ve kirli saldırı dolayısıyla bütün halkımıza haykırmak istiyoruz. En ufak bir karamsarlığın ve korkuya, kaygıya, umutsuzluğa asla yer yoktur. Korku asıl iktidar sarmıştır, korku bizim semtimize uğramaz. Biz cesaretle mücadelemize, umut için çabamızı halkımızın geleceği için bu ülkede barış demokrasi ve adalet için yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Sözümüzdür, yarın da Deniz Poyraz davasının ilk duruşması yapılacaktır. Orada da hep birlikte en geniş dayanışmayı, en geniş katılımı göreceğiz. İşte bu kirli oyunları bu planları durduracak asıl büyük güç bu dayanışmadır. Demokrasi güçlerinin bütün çevrelerle birlikte bu dayanışmayı ve ortak mücadeleyi büyütmesidir. Bunu da yapacağız, sözümüz olsun. Tekrar hepimize geçmiş olsun. yolumuz açık olsun.”

Paylaşın

Fransa’da Kapatılan Cami Sayısı 22’ye Yükseldi

Fransa’nın Beauvais kentindeki Bilal Camisi için “radikal vaazlar” verildiği gerekçesiyle 6 aylığına kapatma kararı alındı. Son dönemde sıkılaştırılan denetimler sonucu kapatılan cami sayısı 22’ye yükseldi.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Fransa’nın kuzeyindeki Beauvais kentinde faaliyet gösteren Bilal Camisi “radikal içerikli vaazlar verildiği” gerekçesiyle altı ay süreyle kapatılacak.

Kentin bağlı bulunduğu Oise bölgesi yetkilileri, vaazlarda “nefret ve şiddetin teşvik edildiğinin, cihatın savunulduğunun” tespit edildiğini açıkladı.

Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin 14 Aralık’ta yaptığı açıklamada, vaazlarda “Hristiyanların, eşcinsellerin ve Yahudilerin” hedef alındığı gerekçesiyle caminin kapatılması için yasal süreç başlatıldığını açıklamıştı. Bakan, bunun “kabul edilemez” olduğunu söylemişti.

Yetkililer, 400 kişilik cemaati bulunan caminin kapatılması hakkındaki kararın iki gün içinde yürürlüğe konulacağını açıkladı. Fransız yerel basınında, radikal içerikli vaaz vermekle suçlanan imamın kısa bir süre önce Müslümanlığa geçtiği öne sürüldü.

Yürütmenin durdurulması için başvuru

Öte yandan caminin avukatlığını yapan Samim Bolaky AFP’ye açıklamasında yürütmenin durdurulması için başvuruda bulunduklarını ve 48 saat içinde karar verilmesini beklediklerini söyledi.

Fransız hükümeti bu senenin başında radikal İslamcı propaganda yapıldığından şüphe edilen yerler ve dernekler üzerindeki kontrollerin sıkılaştırılacağını açıklamıştı. Fransa İçişleri Bakanı’nın bu ay başında verdiği bilgiye göre, “ayrılıkçı ideolojiyi” yaydıkları gerekçesiyle 99 camide yapılan denetimler sonucunda 21’i kapatıldı, 6’sı hakkında da kapatılması için süreç başlatıldı. Fransa’da toplam 2 bin 620 cami bulunuyor.

Fransa’da meydana gelen saldırılar sonrasında hükümet radikal İslamcılıkla mücadeleyi sertleştirme kararı almış ve bunun akabinde Temmuz ayında camilerde sıkılaştırılmış denetimleri de içeren “Cumhuriyet Değerlerine Saygıyı Güçlendiren Prensipler” yasası yürürlüğe girmişti.

Paylaşın

Reuters: Türkiye’de Aralık Ayı Enflasyonu Yüzde 30.6 Olacak

Reuters haber ajansının yaptığı bir ankete göre, Türkiye’nin aralık ayında yıllık enflasyon oranı yüzde 30,6’ya ulaşarak 2003’ten bu yana ilk kez yüzde 30 seviyesini aşacak.

Ankete katılan 13 ekonomistin yaptığı tahminlerin ortalaması yüzde 30,6 çıktı. Ekonomistlerin tahmini yüzde 26.4 ile 37.3 arasında değişti.

Son aylarda yüzde 20 civarında seyreden enflasyon, Merkez Bankası’nın eylül ayından bu yana politika faizinde yaptığı 500 baz puanlık indirim sonrası lirada yaşanan rekor düşüşle birlikte yukarı yönlü hareketlendi.

Fiyatların ‘geçici faktörlerin’ etkisiyle yükseldiğini açıklayan Merkez Bankası, kısa vadede enflasyonun dalgalı bir seyir izleyeceği tahmininde bulunmuştu.

20 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın lira mevduatlarını kur oynaklığına karşı koruma planını duyurmasıyla liradaki düşüş tersine döndü ve TL’de yaklaşık yüzde 40 civarında bir değer artışı görüldü.

Merkez Bankası’nın ekim ayı sonunda yayınladığı raporda yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 18,4 olarak gerçekleşti. Hükümet 2021 sonunda yıllık enflasyonun yüzde 16,2 olacağını tahmin etmişti.

Ekonomist Atilla Yeşilada, Youtube kanalında yaptığı değerlendirmede Türkiye’de enflasyonun önümüzdeki aylarda da yüksek seviyelerde gerçekleşeceğini söyledi.

Reuters’a konuşan dört ekonomist, Türkiye’de gelecek yıl sonu enflasyonu için yüzde 24,85 olacağı tahmininde bulundu.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Vaka Sayısı 30 Binin Üzerinde

Kovid 19’da son 24 saatte 32 bin 176 yeni vaka tespit edilirken, 184 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Dikkatli olmayı, hatırlatma dozlarını bir an evvel yaptırmayı gerektiren bir dönemdeyiz. Şüpheniz olmasın. Yine başaracağız” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 368 bin 842 test yapılırken, 32 bin 176 yeni vaka tespit edildi. 184 kişi hayatını kaybederken, 23 bin 104 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Vaka sayılarını 20 bin düzeyine indirmek ciddi bir başarıydı. Omicron varyantının hızlı yayılması sebebiyle şimdi bir artış trendine girildiği görülüyor. Dikkatli olmayı, hatırlatma dozlarını bir an evvel yaptırmayı gerektiren bir dönemdeyiz. Şüpheniz olmasın. Yine başaracağız.

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 27 Aralık Pazartesi gününe ait verilere göre, 26 bin 99 vaka tespit edilirken 157 kişi hayatını kaybetmişti. Dün, 362 bin 535 test yapılmış ve 22 bin 24 kişi sağlığına kavuşmuştu.

Paylaşın

İstanbul’da HDP Binasına Silahlı Ve Bıçaklı Saldırı: 2 Yaralı

İstanbul’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bahçelievler İlçe Örgütü binasına saldırı düzenlendi. Silahlı ve bıçaklı olduğu belirtilen saldırgan iki kişiyi yaraladı. Saldırgan polis tarafından gözaltına alındı.

HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü saldırıyı, “İstanbul Bahçelievler ilçe binamıza yönelik bir silahlı saldırı girişimi olmuş. Silahın tutukluluk yapması sonucundan büyük bir faciadan dönülmüş. Saldırgan gözaltına alınmış” sözleriyle duyurdu.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, saldırıya ilişkin, “Bize ulaşan bilgi bir saldırganın ateş etmeye çalıştığı, silahının tutukluk yaptığı, bunun üzerine bıçaklı saldırıya giriştiği, mukavemetle karşılaştığı ve 1 kişinin yaralandığı, saldırganın gözaltına alındığı yönünde. Saldırganın 1 kişi olduğunu biliyoruz” demişti.

HDP Bahçelievler İlçe Başkanı Mehmet Kuzu, olayı, “Bir şahıs geliyor, ‘Üye olacağım’ diyor. Yönetici arkadaşlar yok diyorlar. Dışarı çıkıyor, geliyor. Çay veriyorlar. O sırada genç arkadaşlardan birine bıçak çekiyor. Üzerinde iki silah var. Onları çıkarıyor. Arbede yaşanıyor. Dışarıdaki esnaf ve insanlar üzerine hücum edince yakalanıyor. Sonra gelip polis alıp götürüyor. İlçede genç arkadaş bıçaktan dolayı hafif yaralandı” sözleriyle anlattı. Kuzu, saldırganın Kocasinan Karakolu’na götürüldüğünü ve suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, kimliği belirlenemeyen saldırgan, girdiği ilçe binasında parti üyeliği hakkında sorular sordu. Daha sonra kendisine çay ikram eden Ramazan Dişarı’ı ve parti üyesi Aziz Şimşek’i hafif yaralandı.

Partililer tarafından engellenmeye çalışılan saldırgan, ilçe binası önünde bulunan bir fırına kaçtı. Saldırgan, olay yerine gelen polisler tarafından götürüldü. Saldırının ardından HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve partililer ilçe binasına gitti. Polisin olay yerinde inceleme yaptığı belirtildi.

karsimahalle.org’a konuşan Ramazan Dişarı şunları söyledi: “Partiden içeri girdi, üyelik istiyorum diye. Çay ikram ettik. Çayı üstüme attı. ‘Siz beni tanımıyorsunuz, ben sizi öldürmeye geldim’ dedi. İki silah ve bıçakla saldırdı. Bıçağı bana saplamaya çalıştı ama olmadı, elindeki silahları aldık. İçeride üç kişiydik. İki yaşlı arkadaşımız da vardı. Silahları elinden alınca kaçtı. Silahları polise teslim ettik. 25 yaşlarındaydı.”

HDP’nin açıklaması

HDP’nin resmi Twitter hesabından ise şu açıklama paylaşıldı: “Bahçelievler İlçe Örgütümüze yönelik gerçekleşen saldırı münferit değildir; tıpkı yarın duruşması görülecek olan Deniz Poyraz yoldaşımızın katledilişi gibi… Bu saldırılar bizleri yıldıramaz. Halklarımız partisine sahip çıkarak en güçlü cevabı veriyor, vermeye devam edecek.”

Valilik açıklaması

İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada ise şu bilgiler paylaşıldı: “Bugün saat 13.30 sıralarında alınan bir ihbarda; HDP Bahçelievler ilçe binasına giden şüpheli bir şahsın, ilçe yöneticilerini tehdit ettiği ve çıkan arbede sonucu binayı kaçarak terk ettiği bildirilmiştir.

“Olay yerine sevk edilen güvenlik güçlerimizce (M.E.S) isimli şüpheli şahıs gözaltına alınmış, (2) adet kurusıkı tabanca ve (6) adet kurusıkı tabanca mermisi ele geçirilmiştir. Konuyla ilgili adli soruşturma başlatılmıştır.”

Paylaşın

TOBB Başkanı’ndan Bankalara Çağrı: Daha Vicdanlı Davranmalı

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) politika faizinin yüzde 14 olmasına karşın, ticari kredilerin yüksek faizli seyrettiğini belirterek, “Bankalarımızın artık daha vicdanlı davranmasını bekliyoruz” dedi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Müşterek Konsey Toplantısı, Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un katılımıyla TOBB İkiz Kuleler’de yapıldı.

Rifat Hisarcıklıoğlu, buradaki konuşmasında, kurum olarak ekonominin tüm kılcal damarlarına ulaştıklarını, böylece sahadaki durumu en iyi şekilde görüp, sorunları ve sıkıntıları tespit ettiklerini söyledi.

Kovid 19 salgını döneminde 200’e yakın öneri ve talebi hükümete ve Bakanlığa ilettiklerini, bunların pek çoğunun hayata geçirildiğini belirten Hisarcıklıoğlu, destek adımlarının olumlu yansımalarının da görüldüğünü dile getirdi.

Hisarcıklıoğlu, son dönemde Türk lirasında yaşanan olağan dışı değer kaybının büyük ölçüde geri alınmış olmasını olumlu bulduklarını ve piyasalarda istikrarın teminine yönelik her adımı desteklediklerini vurgulayarak, “Yüksek faiz yükünden kurtulmanın yanı sıra mali piyasalarda istikrar ve öngörülebilirlik sağlanmasının, ekonominin büyüme sürecine büyük destek olacağına inanıyoruz. Ayrıca kamuda bekleyen özel sektör alacaklarının ödenmesine yönelik olumlu ve somut adımlar başladığını da memnuniyetle takip ediyoruz.” diye konuştu.

“Feda reel sektörde, kar mali sektörde şeklinde bir paylaşım olamaz”

Tüm bu gelişmelerin, reel sektördeki moralleri yükselttiğini, çalışma şevklerini artırdığını söyleyen Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

“Elbette bazı konularda da sıkıntılar sürüyor. Özellikle bankalarımızın, Merkez Bankasından fonlama maliyetleri yüzde 14’e düşmesine rağmen son günlerde kredi faizlerini olağanüstü şekilde artırdıklarını görüyoruz. Bazı bankaların yüzde 25-30’lar seviyesinde, hatta kredili mevduat hesaplarına 35 civarında kredi faizleri uyguladıklarını duyuyoruz. Ülkemiz ekonomisini büyütecek, üretimi, yatırımı, istihdamı ve ihracatı artıracaksak, hepimiz elimizi taşın altına koymalı ve fedakarlık yapmalıyız. Feda reel sektörde, kar mali sektörde şeklinde bir paylaşım olamaz. Bankalarımızın artık daha vicdanlı davranmasını bekliyoruz.”

Hisarcıklıoğlu, başta hizmetler ve ticaret kesimi olmak üzere salgından en çok etkilenen ve büyümeden yeteri kadar pay alamayan sektörler için destek adımlarının sürdürülmesinin de faydalı olacağına inandığını ifade etti.

Güçlü büyümeyi sürdürebilmek için kredi faizlerinde ve enflasyonda düşüş, döviz kurlarında istikrar sağlanması gerektiğini ve geçmişte olduğu gibi bunun yine başarılabileceğini düşündüğünü dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Piyasalarda istikrarın teminiyle birlikte finansman maliyetlerinin de kalıcı bir şekilde düşürülebileceğini öngörüyoruz. Sizin, iş dünyasını, ticareti ve ihracatı destekleyici politikalarınızın önemine inanıyoruz. Sizinle birlikte ilk defa, küresel ticaretten aldığımız pay yüzde 1’in üzerine çıktı.” dedi.

Hisarcıklıoğlu, ABD ve AB’nin Asya’ya bağımlı kaynak tedariki modelini değiştirme isteğinin Türkiye’yi küresel tedarik zincirinde öne çıkarak güvenilir tedarikçi ülke konumuna hızla taşıyabileceğine dikkati çekerek şunları kaydetti:

“Bunun için bir yandan istikrarı güçlendirmeye dönük adımları atarken bir yandan da 2022 ve sonrasında sürdürülebilir büyüme ve katma değeri yüksek üretim ve ihracata dönük planlamaları yapmamız gerekiyor. Küresel tedarik zincirinde yaşanan dönüşümün yanı sıra yeşil mutabakat ve iklim değişikliği çerçevesinde atılan adımlar da önemli fırsatları ve tehditleri içinde barındırıyor. Bizim de Türkiye olarak bu yeni dönemde ülkemizi ve iş dünyamızı iyi konumlayabilmemiz için gereken adımları hızla atmamız lazım. Bunun için de kamu-özel sektör diyaloğunu daha da sıklaştırmalı, ortak akılla bu süreçte kazanan ülkeler arasında konumlanmalıyız.”

(Kaynak: TOBB)

Paylaşın

Buldan ve Sancar’dan Kılıçdaroğlu’nu Ziyaret

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Ziyaretten sonra ortak basın açıklaması yapan liderler, soru almadı.

Haber Merkezi / CHP Lideri Kılıçdaroğlu açıklamasında, “Türkiye’nin birliğe ihtiyacı var, beraber olmaya ihtiyacı var, kucaklaşmaya ihtiyacı var, helalleşmeye ihtiyacı var. Kavgalardan çok çektik. Bir araya gelmeliyiz, oturmalıyız ve konuşmalıyız” mesajını verdi.

Parti ziyaretlerinin bu ziyaretle sona erdiğini söyleyen Pervin Buldan, “Türkiye’nin acil çözülmesi gereken konuları belidir. Muhalefet partileri olarak bu konuları nasıl çözebileceğimizi ve Türkiye’nin bu geçiş döneminde yapması gerekenleri konuştuk” dedi.

Mithat Sancar da muhalefet partilerinin halka verebilecekleri en büyük vaadin “toplumsal barışı birlikte sağlamak” olduğunu söyledi, “‘Biz toplumsal barışı sağlamak konusunda hemfikiriz’ mesajını verebildiğimiz sürece toplumdan karşılık alabileceğimizi biliyoruz” ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu: Bir araya gelmeli, oturmalı ve konuşmalıyız

“Türkiye’nin kucaklaşmaya ihtiyacı var. Helalleşmeye ihtiyacı var. Kavgalardan çok acılar çektik, kavgayı değil barışı öncelemeyiz. Bir araya gelmeli, oturmalı ve konuşmalıyız. Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Bütün sorunlar akılla mantıkla birikimle feraset ile çözülebilir. Bu çerçevede Türkiye’nin sorunlarını masaya yatırdık. Sayın genel başkanlar düşüncelerini ifade ettiler. Biz kendi düşüncelerimizi ifade ettik. Ekonomiden söz ettik, esnafın, çiftçinin, emeklinin, asgari ücretlinin sorunları masaya yatırıldı, tartışıldı. Elbetteki farklı görüşlerdeyiz ama her görüş bizim için son derece değerlidir. Tekrar hoş geldiniz, teşekkür ederiz.”

Pervin Buldan: Türkiye’nin bir geçiş sürecinde yapması gerekenleri konuştuk

“Teşekkürler sayın Başkanı ve siz değerli basın mensuplarına teşekkür ediyoruz. Siyasi partileri ziyaret programımızın son aşamasına geldik. Sabah DEVA Partisi’ndeydik. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve heyetiyle bir araya geldik. Elbette ki temel sorunlar konusunda her parti kendi görüşünü sunar. Biz de bunu bugün yaptık. Türkiye’nin acil çözülmesi gereken konuları bellidir. Muhalefet partileri olarak bunun sorumluluğunu taşıyarak, bu sorunları nasıl çözebiliriz ve Türkiye’nin bir geçiş sürecinde yapması gerekenleri konuştuk. Bu konuda görüş alışverişinde bulunduk. Elbette bir kriz süreci yaşıyoruz. Sadece ekonomik kriz değil, her alanda krizlerin olduğu bir Türkiye ile karşı karşıyayız.

Ekonomik kriz, sosyal kriz siyasal krizler başta olmak üzere adalet konusunda da hukuk konusunda da büyük bir kriz yaşandığını özellikle belirtmek isterim. Bugün aynı zamanda Roboski Katliamı’nın 10’uncu yıl dönümü. Hepimiz çok yakından takip ediyoruz. Roboski Katliamı’nın gerçek failleri henüz ortaya çıkmadı ve yargılanmadı. Yine Emine Şenyaşar’ın bir adalet arayışı var. Aylardır bu arayış devam ediyor. Bütün bu meseleri elbetteki çözmek üzere Türkiye’nin yeni bir anlayışa ve yeni bir yönetime ihtiyacı var. Bu da tabi bir erken seçim kararı ile mutlaka Türkiye’nin gündemine gelecektir. Ve erken seçim kararı ile birlikte Türkiye yeni bir yönetimi ve yeni bir anlayışı mutlaka görecektir.

Bu konuda görüşlerimizi sayın genel başkana ifade ettik. Diğer partilerle yaptığımız görüşmelerde de ifade etmiştik. TBMM’ ye vereceğimiz ortak bir önerge ile erken seçim isteme talebini gündemlerine alma teklifimizi de sunduk sayın genel başkana. Kendi aralarında istişare edecekler tabi ki ve bize en kısa zamanda görüşlerini bilidereceklerdir. Bir kez daha sayın genel başkana ve heyetine bizleri kabul ettikleri ve önemli görüşlerini bizlerle paylaştıkları için çok teşekkür ediyorum. Bu ziyaretlerimiz önümüzdeki günlerde devam edecektir.”

Mithat Sancar: Bu yönetimin gitmesi aynı zamanda yönetim sisteminin değişmesinin de başlangıcı olacaktır 

“Öncelikle CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun görüşme talebimizi kabul etmesi ve bir araya gelmemizi sağlaması dolayısıyla kendisine ve partisine teşekkürlerimizi iletmek istiyorum. Türkiye’de çoklu krizler sürecinde olduğu konusunda hemfikiriz. Bu krizlerden çıkış yollarını, en geniş istişare diyalog ve tartışma yolu ile bulabiliriz. Eğer Türkiye’de demokrasi her alanda yok ediliyorsa bizim toplumsal zeminde ve muhalefet partileri arasında bunu canlandıracak yolları bulmak gibi bir görevimiz var. Biz ülkeye demokrasiyi getirmeyi vaat ediyorsak bunu öncelikle kendi ilişkilerimizde topluma göstermemiz gerekiyor. Öte yandan bu çoklu krizler bir yönetim krizidir ama aynı zamanda yönetim sistemi krizidir. Bu ikisini birlikte aşmak gerekiyor. Bu yönetimin gitmesi, aynı zamanda yönetim sisteminin değişmesinin de başlangıcı olacaktır. Bu konuda da görüşlerimizi ilettik. Erken seçim talebimizin temelinde de bu yatıyor. Ancak sadece seçim meselesine odaklanmak da sorunları çözmez, bugün halkın yaşadığı çok ağır sorunlar var. Yoksulluk, açlık, adaletsizlik ve başka alanlarda çok büyük haksızlıklar söz konusu. Bunlar da bizim halkı korumak için ortak davranma yükümlülüğümüzü yeniden gündeme getiriyor.  

Seçimlere kadar da yapmamız gereken pek çok iş var. Seçim esaslı özellikle seçim güvenliği konusunu bugünden itibaren ortak çalışmalarla işlemek gibi bir görevle karşı karşıyayız. Ayırca iktidarın toplumu kutuplaştırma, gerginleştirme ve düşmanlaştırma politikaları kendisini korumanın, varlığını sürdürmenin en temel strateijisidir. İktidar ayrıştırarak, düşmanlaştırarak, kutuplaştırarak varlığını sürdürmek istiyor. Buna karşı bizim yapmamız gereken tam tersidir. Yani diyalog, müzakere, istişare ile toplumsal barışı kurabileceğimizi topluma göstermemiz gerekiyor. Muhalefetin tüm partilerinin topluma verebilecekleri en büyük vaat, toplumu heyecanlandırabilecek en büyük söz, toplumsal barışı birlikte kurabileceğimiz sözüdür.

Farklılıklarımızı koruyoruz, ama toplumsal barışı sağlama konusunda ortak iradeye sahibiz” mesajını verebildiğimiz ölçüde toplumdan da büyük bir karşılık alabileceğimizi biliyoruz. Bunu başarabilirsek hem bu yönetimin gitmesini seçim yoluyla sağlarız hem de geleceği demokratik esaslar üzerinde, barış içinde kurma imkanlarını büyütürüz. Bu nedenle bu görüşmelerin önemi büyüktür. Heyetler arası görüşmeler olarak devam edecektir. İhtiyaç halinde, başkanlar olarak bu görüşmeleri sürdürmek istediğimizi bir kez daha dile getirdik. Türkiye’nin sorunlarına birlikte çözüm aramamız lazım. Yani hep birlikte Türkiye’ye kazandırmamız gibi bir sorumluluğumuz var. Biz HDP olarak bu sorumluluğun bilinciyle bu görüşmeleri başlattık ve devam ettirme kararındayız. Teşekkürler.”

Paylaşın

ABD’de Silahlı Saldırı: 5 Ölü

ABD’nin Denver şehrinde silahlı bir kişi, şehrin değişik noktalarında ateş açarak 4 kişinin ölümüne, 3 kişinin de yaralanmasına neden oldu. Yaralananlardan birinin polis memuru olduğu açıklandı. Saldırgan polis tarafından vurularak öldürüldü.

Amerika’nın sesinde yer alan habere göre; Konuya ilişkin açıklama yapan Polis Şefi Paul Pazen, silahlı saldırganın ilk olarak şehir merkezinde akşamüzeri saat 5 civarı ateş açarak iki kadını öldürdüğü, bir adamı da yaralandığını söyledi.

Pazen’in açıklamasına göre daha sonra bir araca binerek kaçan silahlı saldırgan, yakındaki bir parkta bir kişiyi daha vurarak öldürdü. Daha sonra şehrin batısına doğru ilerleyen saldırgan burada da ateş açtı ancak o noktada ölen ya da yaralanan olmadı.

Polisle arasında kovalamaca yaşanan saldırgan daha sonra yakındaki Lakewood şehrine kadar gitti ve orada da ateş açarak bir kişinin ölümüne neden oldu.

Polisle kovalamacası devam eden saldırgan daha sonra aracını bırakarak yaya şekilde kaçmaya başladı. Polis saldırganı girdiği bir otelde kıstırarak öldürdü. Burada da polisle silahlı çatışmaya giren saldırgan bir otel görevlisi ve polis memurunun yaralanmasına neden oldu.

Yaralı polis memuru ve diğer kişilerin durumlarına ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı. Polis saldırganın kimliği ve saldırıyı neden düzenlediğini çözmeye çalışıyor.

Paylaşın