Deniz Poyraz’ın öldürüldüğü HDP İzmir İl Başkanlığı’na saldırı davasında ilk duruşma görüldü. Sanık ve izleyiciler arasında yaşayan gerilimin ardından duruşma 24 Ocak’a erteledi. Böylece müdahillik talepleri ve sanığın savunmasının alınması da 24 Ocak’a kaldı. Karara tepki gösteren avukatlar, mahkeme heyetini tarafsız olmamakla suçladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl binasına 17 Haziran’da silahlı saldırı düzenleyen ve Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer hakkında açılan davanın ilk duruşması İzmir Bayraklı Adliyesi 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Sabah saat 10.00’da başlaması gereken duruşma katılımcı sayısının çok fazla olması nedeniyle 13. Ağır Ceza Mahkemesi Konferans salonuna alındı.
Saldırgan güldü, salon gerildi
Saat 12.00 sıralarında başlayan duruşmada kimlik tespitleri saat 13.30’a kadar uzadı. Bu sırada saldırgan duruşma salonundan çıkarıldı. Gencer, Poyraz ailesinin önünden geçerken aileye dönerek güldü, bunun üzerine salonda gerilim yaşandı.
Salonda, “Siz katili yargılamaya değil şov yapmaya getirdiniz” denilerek tepki gösterildi ve uzun bir süre “Katiller halka hesap verecek” sloganları atıldı.
Kolluk hakkında suç duyurusu
Gerilimin ardından müdahil avukatlar, mahkeme başkanına “Bu karar sizin tarafınızdan verilmediyse ve kolluk kendi iradesiyle sanığı götürdüyse, kolluk hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Şayet kararı siz verdiyseniz bu salona beyan edilmeliydi” dedi. Mahkeme başkanı da “Sanığın tuvalet ihtiyacı gereğiyle izin talep edildi ben de verdim” yanıtını verdi.
Beştaş: Kime meydan okuyor
Saldırgan Gencer, bir saat sonra yeniden duruşma salona getirildi. Gencer, salona girerken salondakilere dönerek dik bir şekilde yürümesi salonda yeniden salonda tepkilere neden oldu.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Dimdik yürüyor, bize meydan okuyor. Milleekillerinin başı eğilerek gözaltına alınırken bir katil meydan bizlere salona meydan okuyor. Kime meydan okuyor, göğsünü gererek gözümüzün içine bakarak salona giriyor” dedi.
Aslan: Aileye bakarak gülüyor
Ardından Avukat Türkan Aslan mahkeme başkanına “Aileye bakarak gülümsüyor, tahrik etmeye çalışıyor. Katil olması sebebiyle aşağı bakacak. Sizin bu uyarıyı yapmanız gerekiyor” diye konuştu.
Mahkeme başkanı da bunun üzerine saldırgan Gencer’e “Tahrik edici hareketler yapma, aileye ve salondaki katılımcılara bakma” uyarısında bulundu.
Buldan: Minbiç’te eğitim alan bir katil
Daha sonra Gencer’in kimlik tespitine geçildi, mahkeme başkanı “lise eğitimi” aldı dediği sırada HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Eğitimini Minbiç’te aldı, Minbiç’te eğitim alan bir katildir. Bu kadar sakin soru soramazsın, katile katil gibi davranın. Bu adam IŞİD’den eğitim aldı” diyerek tepki gösterdi.
Salonda silahlı kişiler var
Bu sırada salonda yer alan bir kısım avukat, izleyiciler arasında polis kıyafetli ve silahlı üç kişinin bulunduğunu salondan çıkarılmaları ve tutanak tutulmasını talep ettiler.
Polis kıyafetli kişiler salondan kaçarak çıkarken, salon yeniden karıştı. Avukatlar, kaçan kişilerin geri getirilmesi ve kimliklerine bakılarak tutağa geçirilmesini istediler. Polisler, haklarında tutanak tutulduktan sonra salondan çıkarıldılar.
Dava Avukatı Türkan Aslan, jandarmanın da uzun namlulu silahlarla salonda bulunduğunu ve bunun tutanağa geçilmesini istedi. Mahkeme heyeti, durumu tutanağa aldı.
Daha sonra avukat Aslan iddianamenin okunmasını ve iddianameye ilişkin değerlendirme yapmak istediklerini talep etti. İddianamenin okunması talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
“Bahçelievler saldırısı selamlamaydı”
Ardından Aslan, iddianamedeki eksikliklere ilişkin değerlendirmesine geçti. Aslan, dün (28 Aralık) HDP Bahçelievle İl Örgütüne yapılan saldırı giriişimi hatırlattı ve bunun davadan bir gün önce yapılmasının tesadüf olmadığını “Onur Gencer’i selamlamak” olduğunu söyledi.
Bahçelievler saldırısı ile birlikte ele alındığında İzmir Katliamının “örgütlü ve planlı” olduğunun çok daha net anlaşılacağını söyleyen Aslan, “Bugün sanık sandalyesinde Onur Gencer tek başına oturuyorsa bu saldırının ve cinayetin arka planının aydınlatılması konusundaki siyasi iradenin eksiliğinden ve aynı zamanda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının ve ona bağlı kolluğun maddi gerçekliği tüm detayları ile ortaya çıkarılması konusundaki irade eksikliğinden kaynaklanmaktadır” dedi.
“Deliller titizlikle toplanmadı”
İddianamenin özensiz ve tek bir fail üzerine hazırlandığını vurgulayan Aslan, şöyle devam etti: “Bu irade eksiliği delillerin gereken özen, titizlilik ve hassasiyetle toplanmamasına ve delillerin karartılmasına neden olmuştur. Savcılığın elindeki yasal imkan ve olanaklar saldırının arka planın ortaya çıkarılması için kullanılmamıştır. Aksine, maddi gerçekliğin tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını manipüle etmek üzere kullanılmıştır.
Soruşturma kapsamında fiili olarak savcılık adına delilleri toplayan, muhafaza eden, ifadeleri alan, delil analizleri yapan, delilleri yorumlayan, kendisine göre delilleri ayıklayan birim olan İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nin bu saldırı kapsamında mağdur tarafın HDP olması nedeniyle ne kadar tarafsız ve bağımsız hareket ettiği büyük bir tartışma konusudur.
“İsmin ne abicim diyerek karşıladılar”
Kolluğun sanığın çanta ile yukarı çıktığını bilmeleri nedeniyle olsa gerek sanıkla ilk karşılaştıklarında kolluğun hemen ‘çanta nerede’ diye sorması, sanık aşağı indiğinde ‘ismin ne abiciğim’ diyerek sanığı karşılamaları, olay yeri incelemesinin özensiz yapılması nedeniyle delillerin bütünlüklü olarak toplanmaması, telsiz konuşmalarına göre sanığın iş merkezi içinde olay sonrası katlar arasında dolaştığı bilinmesine rağmen iş merkezinde gerekli önlemler ve tedbirler alınarak delil toplama işleminin yapılmaması, kolluğun ifade alım aşamasında sanığı soruları ile yönlendirme çabası, sanık ile bağlantılı olabilecek kişi yada siyasi grupların ortaya çıkarılması konusunda soru sormaktan imtina etmesi, deliller toplanmadan yakalama, gözaltına alma işleminden yaklaşık 20 saat gibi kısa bir sürede gözaltı süresinin sonlandırılması gibi işlemler bir bütün olarak değerlendirildiğinde kolluğun bağımsız ve tarafsızlığını dosyada koruyarak soruşturmayı etkin yürüttükleri söylenemez.”
“Savcılık katilin kimliğini örtüyor”
Aslan’ın ardından konuşan Avukat İmdat Ataş ise, iddianameye ilişkin değerlenmesinde şunları söyledi: “Karşımızdaki kişi tasarlayarak ve yurtdışında eğitimini alarak bir katliam gerçekleştirdi. Bu saldırgan eylemi tek başına gerçekletirmedi, kontrgerilla faaliyeti olarak gerçekleştirdi. Savcılık bu kapsamda soruşturma yürütmeliydi. Elimizde yeterli veri var. Örgütlü faaliyeti sadece biz söylemiyoruz.
Sanık tek başına hareket ettiğini söyleyebilir ama ifade tutanağı incelendiğinde aksi olduğu fark edilecektir. Katilin aslında kim olduğunun savcılık tarafından adeta üstünü örtmüştür. Bu ilişkiler ağı ve çete yapılmasının ortaya çıkarılmasını talep ediyoruz. Türkiye’de politik olmayan bir cinayet işlense sanık en az 24 saat gözaltında tutulur.
Oysa sanık 20 saat tutulmuş, Savcı tek başına bir süreç yürütmüştür. Bu sebeple yürütülen soruşturma eksik bir soruşturmadır” diye konuştu. Daha sonra tekrar devam eden Türkan Aslan Ağaç, soruşturmanın eksik yürütüldüğünü belirterek bu süreci tamamlamak istediklerini ifade etti.
“SADAT ilişkisi araştırılmadı”
Ataş, savcılığı “örgütlü suçlar yönünde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiğini ancak yargılama sürecinde suçun örgütlü suçlar kapsamında tamamlanabileceğini” vurguladı ve ekledi: “Sanığın SADAT ile ilişkilerinin araştırılmadı delil toplama aşaması yüzeysel yürütüldü.
Sadece FETÖ/PDY ile sınırlı tutulmuştur. Bu dahi soruşturma makamının, siyasi cinayetin tüm yönleriyle ortaya çıkarılması konusundaki irade eksiliğini göstermesi açısından oldukça çarpıcıdır. Sanığın, örneğin terörist cihatçı selefi gruplar ile ilişkilenme olasılığı hiç düşünülmemiştir.
“Örgütlerle ilişkisini savcılık yok saydı”
“Sanığın kendisini hareketleriyle, fotoğraflarıyla, el işaretleriyle ifade ettiği siyasi hareketin geçmiş pratikleri de dikkate alındığında organize suç örgütleri ile ilişkili olabileceği gerçekliği savcılık tarafından tamamen yok sayılarak hiçbir araştırma yapılmadı.
“Bu kişilerin en azından sosyal medya hesapları incelendiğinde ezici bir çoğunluğun aynı siyasal zeminden beslendiği ve örgütlendiği görülecektir. Yine bu kişilerin sosyal medya hesapları incelendiğinde ortak noktalarının Kürtlere ve HDP’ye karşı olan nefret söylemlerinde birleştiklerini görüyoruz.”
Ataç, katilin üzerinde çıkan çantanın tutanak altına alınmadığını ve çantada ne olduğu henüz bilmediklerini, savcılığın ve kolluğun sanığı ruh hastası olarak gösterecek sorularla yönlendirdiğini dile getirdi. Ataç, “Kolluk da savcılık da bu suçun ortağıdır” dedi.
Duruşma salonunda kavga
Duruşmaya ara verilirken saldırgan Onur Gencer, Deniz Poyraz’ın kardeşine küfretti ve Jandarmaların arasından sıyrılarak ailenin üstüne yürüdü. Ardından salondakiler Gencer’e saldırdı, mahkeme salonunda kavga çıktı. Avukatlar, “asker katilin başını okşuyor. 20 askerin arasından nasıl kurtulup aileye saldırıyor” diye tepki gösterdi.
Duruşma 24 Ocak’a erteledi
Duruşma 20 dakika verilen aranın ardından yeniden başladı. Mahkeme heyeti duruşmayı bitirmek istedi. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, duruşmanın usule aykırı bir şekilde devam ettiğini söyledi. Savunmadan görüş alınmadan, davanın ertelenemeyeceğini belirtti.
Mahkeme başkanı savcının ara mütaalasını almadan Gencer’in tutukluğuna devamına karar vererek duruşmayı ertelemek istedi. Avukatların itirazı üzerine “Mahkeme salonda saldırı oluyor” dedi. Dava avukatları “siz kimi koruyorsunuz” diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi.
Mahkeme başkanı duruşmayı ilk önce 4 Ocak’a erteledi, avukatların itirazı üzerine duruşma 24 Ocak’a alındı.
“Örgütlü gücün olduğu siyasi bir cinayet”
Duruşma sonunda avukatlar adliye önünde açıklama yaptı. İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, “Bu cinayet arkasında büyük bir örgütün olduğu siyasi bir cinayettir” dedi.
Meral Danış Beştaş ise; “Apar topar davanın kapatılmak istenmesi hazırlanan iddianamede bize saldırganın arkasındaki gücü gösteriyor. Ama biz cinayetin arkasındaki karanlık ellerin ortaya çıkması için mücadele edeceğiz” diye konuştu.
(Kaynak: bianet)