15 Mart 1965 yılında Ordu’nun Fatsa İlçesine bağlı Bolaman’da dünyaya gelen Fatin Haznedar’ın çocukluğu babasının manifatura dükkânındaki kumaşların, denizin ve fındık bahçelerinin içinde geçti. İlk orta ve lise öğrenimini Fatsa Bolaman’da tamamladı.
Haber Merkezi / 1987 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Metalurji Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. Şiirle yakından ilgilenen Hazinedar, 1995 yılı Rıfat Ilgaz Şiir Ödülü kapsamında Aşk-ı Salacak adlı dosyası ile övgüye değer bulundu. Fatin Hazinedar’ın şiirleri, başta Evrensel olmak üzere Adam Sanat, Milliyet Sanat, Düşlem, Poetik Us, Yeni Biçem, Mozaik ve Yine Hişt gibi dergilerde yayımlanmıştır.
Ayrıca çeşitli dergi ve gazetelerde de denemeleri yer almıştır. Kendi deyimiyle fındıkkabuğu ile yola çıktığı şiir denizinde kendisine Kerempe’den Rıfat Ilgaz feneri yol göstermiştir. Nâzım Hikmet, Orhan Veli ve Cemal Süreya Hazinedar’ı etkileyen diğer şairlerdir. Serbest tarzda yazdığı şiirlerinde aşk, özlem sevgi, umut gibi temaları işlemiştir. Onun şiirlerinde aynı zamanda deniz imgesi yoğundur ki bu durum şairin denizle büyümesinden kaynaklanmaktadır.
Küçük Bir Ada’nın Not Defterinden Bolaman (2017) adlı eserinde doğduğu toprakların öyküsünü kendine has bir üslupla anlatan Fatin Hazinedar, bu kitabı şöyle tarif etmiştir: “Anlattıklarım ve anlatacaklarım, doğduğunda gözünü denize açanların, uyandığında yüzünü deniz suyu ile yıkayanların, yüzdükten sonra ıslak donlarını üzerinde kurutanların, denizde çakıl taşı ayağında top sektirenlerin, topladığı gargalaklarla iki taş arasında tenekede midye pişirenlerin, dere taşlarının altına ellerini sokup balık yakalayanların, ısırgan otunun yangısını yivildin otunun yaprağıyla vurarak söndürenlerin, fındıkkabuğundan kayıklarda hayata yürek çekenlerin, yastığının altında çakıl taşlarıyla uyuyanların, ben diyeyim Sideli, Polemenionlu siz deyin Çukurkışlaklı, Aya Kaleli; ama hepsi de Bolamanlı çocukların ortak hafızasıdır.” Şair, çeşitli dergi ve internet portallarında yazılarını yayımlamayı sürdürmektedir.
“Kandan Adam”
Komutanların şarkı söyledikleri
Ancak içki masalarında görülür
Ama en güzel şarkı
Nöbetinde korkmuş bir askerin
İki dudağı arasından
Dökülür
Anadolu yüzlüdür kızları yurdumun
Yürekleri devlet eli değmemiş
Birer dağ köyleridir
Emrini beklemedenkomutanımın
Aşık oldum ve yaktım gizlice
Bir köyünü Anadolu’nun
Askerliğimiz ilk gününde dinlemiştim
Arkadaşlarımdan
Bir kış akşamı
Nasıl korkupta kurşunladıklarını
Kürt çocuklarının yaptığı
Kardan adamı
“Tahta masa”
Kırık olsa da bacakları
Yine de severdim tahta masamızı
Tıpkı ailem gibi
Sallansa da ara sıra
Sevgiden bir kağıt parçasını sıkıştırırdık
Aksayan bacağının altına
Cam masanın geldiği gün eve
Kurt düştü içine tahta masanın
Hastalığına teşhis koydu marangoz
Güve!
Kırılır diye cam masaya
Oturmuyor hiç kimse
Çatal kaşık sesi yerine
Çatık kaşlar eksik olmuyor
Anladım ki evlerde mutluluğu
Tahtalar masalar sağlıyor
Tavan arasına kaldırıldığı günden beri
Unutamıyorum bir türlü
Her akşam annem ve babamla beraber
Su içtiğimiz bardakların
Tahta masada bıraktığı
Islak çemberi