Halkın Gündemi Ekonomi Ve Erken Seçim

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Grubu ile Global Akademi ortaklığında geliştirilen “Türkiye Eğilimleri Araştırması”nın 2021 yılı saha çalışmaları 23 Ekim-5 Kasım 2021 tarihleri arasında Akademetre Araştırma ve Stratejik Planlama tarafından gerçekleştirildi.

Araştırma kapsamında Türkiye temsiliyetine sahip 26 ilde (İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, Kocaeli, İzmir, Aydın, Manisa, Tekirdağ, Balıkesir, Adana, Antalya, Hatay, Zonguldak, Samsun, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale, Trabzon, Gaziantep, Diyarbakır, Mardin, Malatya, Bitlis, Erzurum, Ağrı), kent merkezlerinde ikamet eden 18 yaş ve üzeri 1.000 kişi ile görüşüldü.

“Türkiye Eğilimleri 2021” araştırmasının sonuçları 4 Ocak 2022 Salı günü Prof. Dr. Mustafa Aydın, Prof. Dr. Mitat Çelikpala, Prof. Dr. Erinç Yeldan, Prof. Dr. Murat Güvenç, Prof. Dr. Osman Z. Zaim, Prof. Dr. Banu Baybars Hawks, Dr. Öğr. Üyesi Kerem Yıldırım, Dr. Öğr. Üyesi Berkay Ayhan, Dr. Öğr. Üyesi M. Kerem Çoban ve Sezen Kaya’dan oluşan araştırma ekibinin düzenlediği toplantıda kamuoyuyla paylaşıldı.

Ekonomi

Türkiye Eğilimleri araştırmasının, 11 yıldır topladığı data ile Türkiye’nin dönüşümünü anlamak ve takip etmek için çok değerli bir kaynak sunduğunu ifade eden Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Global Akademi Genel Koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Aydın, “Bu çalışma ile Türkiye’nin sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel değişimleri ve halkın yaşam alışkanlıkları objektif bir şekilde ölçülüyor; Türkiye’nin toplumsal değişiminin takibi ve öngörülmesi mümkün oluyor. Kadir Has Üniversitesi ve Global Akademi olarak böyle bir araştırmayı gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz,” dedi.

Araştırma sonuçlarına göre Türkiye halkının gündemindeki en önemli mesele yüzde yüzde 22,7 ile “ekonomide yaşanan sorunlar” olarak tespit edildi.

Sıralamada ikinci sırayı, oranı geçen yılki yüzde 6’dan yüzde 17,9’a yükselen “mülteciler” alıyor. Geçtiğimiz yıl ilk sırada yer alan “Koronavirüs salgını” ise bu yıl yüzde15,8’lik oranıyla üçüncü sıraya gerilemiş gözüküyor. Dördüncü sırada yer alan “hak ve özgürlüklerin sınırlanması” yüzde 12,3’ten yüzde 7,3’e; beşinci sıradaki “terörle mücadele” ise yüzde 8’den yüzde 7,2’ye düşmüş. Bu maddeleri yüzde 0,1 ile “eğitim” takip ediyor.

Sonuçları coğrafi bölgeler bazında incelediğimizde, Akdeniz ve İç Anadolu’da ekonomik sorunlar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da mülteciler, Marmara ve Ege’de Koronavirüs salgını, Karadeniz’de ise terör önplana çıkıyor.

Geçim sıkıntısı çekenlerin oranı yükseliyor

Geçen yıl ile bu yılın araştırma sonuçlarını karşılaştırdığımızda, “Kendimi/ailemi geçindiremiyorum” diyenlerin oranı yüzde 51,1’den yüzde 57,2’ye ve “Ekonomik olarak daha kötü durumdayım” diyenlerin oranı yüzde 51,8’den yüzde 55,4’e yükselmiş gözüküyor. Borçlarının seviyesinden endişe duyanların oranı yüzde 48,9’dan yüzde 45,8’e düşerken, gelirinin aylık tüketim harcamalarını karşılamaya yeterli olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 33,4’ten yüzde 40’a çıkıyor.

Türkiye ekonomisi açısından önemli görülen konular arasında ise faizlerin yüksekliği (yüzde 85,6), enflasyonun yüksekliği (yüzde 84,7), gıda ürünleri fiyatlarında artış (yüzde 82,3), Türk lirasının değer kaybetmesi (yüzde 81,9), kira/ev fiyatlarında artışlar (yüzde 80,4), işsizlik (yüzde 79,6), vergi oranlarının yüksekliği (yüzde 79,3), dış politikada yaşanan sıkıntılar (yüzde 79,1), dış borçların yüksekliği (yüzde 78,9) ve gelir dağılımındaki eşitsizlik (yüzde 78,7) gibi unsurlar dikkat çekiyor.

Halkın sadece yüzde 5,4’ü “Aylık ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra tasarruf yapma imkânı” olduğunu belirtirken, tasarruf yapma yöntemi olarak açık ara “Altın alırım” (yüzde 54,6) ve “Döviz alırım” (yüzde 38) ilk iki sırayı paylaşıyor. Buna karşılık “TL olarak bankada faiz hesabında değerlendiririm” diyenler yüzde 14,5’te, “Borsada değerlendiririm” diyenler yüzde 10,3’te kalıyor.

Türkiye halkının siyasi yelpazedeki yerini de ortaya koyan araştırmada, “Kendinizi siyasi görüşünüz açısından nasıl tanımlarsınız?” sorusuna en çok “muhafazakâr” yanıtı veriliyor (yüzde 27,5). Bu tanımı “milliyetçi” (yüzde 19,9) ve “Kemalist” (yüzde 19,2) takip ediyor. Kendisini “Siyasal İslamcı” olarak tanımlayanların oranı (yüzde 9) geçen yıla göre önemli bir değişiklik göstermezken, “sosyal demokrat” diyenlerin oranı yüzde 13,9’dan yüzde 8,3’e düşmüş; buna karşılık “Kemalist” olarak tanımlayanlar yüzde 10,3’ten yüzde 19,9’a yükselmiş gözüküyor.

Kendini “muhafazakâr” veya “siyasal İslamcı” olarak tanımlayanlar özellikle 41-55 yaş arasında; “milliyetçi” veya “Kemalist” olarak tanımlayanlar ise 18-20 yaş arasında öne çıkıyor. “Muhafazakâr” veya “siyasal İslamcı” olduğunu belirtenlerin toplamında yıllar içinde yaşanan değişime baktığımızda ise en yüksek oranı yakaladığı 2017’de yüzde 47,4 olarak kaydedilirken geçtiğimiz yıl yüzde 34,6’ya kadar düştüğünü, bu yıl ise hafif bir yükseliş yakaladığını (yüzde 36,5) görüyoruz.

Ülkenin yönetim tarzı olarak katılımcıların yüzde 55,7’si Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni tercih ederken, yüzde 44,3’ü Parlamenter Sistem’i benimsediğini belirmiyor. Bu oranların geçen yıla göre önemli bir değişiklik geçirmediği görülüyor.

Öte yandan, kendilerine sunulan yönetimsel ifadeleri değerlendirmeleri istenen katılımcıların yüzde 55,3’ü (2020’de yüzde 60,8) “Demokratik siyasal sistem ile yönetim” tercihini çok iyi ve iyi olarak değerlendirirken, yüzde 51,2’si (2020’de 46,6) “Parlamento ve seçimlerle uğraşmak zorunda kalmayan güçlü bir lidere sahip olmak” tercihine olumlu yaklaşıyor. Bunları yüzde 38,2 ile “Hükümet yerine uzmanların, ülke için en iyi olduğuna inandıkları şeyi yapmaları”, yüzde 28,1 ile “Ülkeyi dini liderlerin yönetmesi” ve yüzde 25,2 ile “Ülkeyi ordunun yönetmesi” şıklarını olumlayanlar takip ediyor.

Benzer şekilde, katılımcıların yüzde 58,4’ünün “Gençlere Türk milletinin manevi değerlerine sahip çıkmayı öğretmenin demokrasi eğitimi vermekten daha önemli” olduğunu belirttiği görülüyor. Diğer taraftan katılımcıların yüzde 50,3’ü (2019’da yüzde 35,5) “Türkiye demokratik bir ülkedir” önermesine katıldıklarını belirtiyor.

Erken seçim tercihleri

Katılımcılar “Haziran 2023’te yapılması öngörülen cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinin öne alınmasına gerek var mıdır?” sorusuna yüzde 64,5 oranında “Hayır” yanıtını veriyor. Erken seçimin yapılmasını gerekli görüp “Evet” diyenler (yüzde 16,9) arasında, yönetimin değişmesi, ekonomi, sistemin kötü olması, genel durumunun kötü olması ve adalet olmaması gibi gerekçeler öne çıkıyor.

“İdeal bir Cumhurbaşkanının sahip olması gerektiği düşünülen özellikler” sıralamasında bu yıl “Başarılı bir siyasi geçmişi olmalı” önermesi 5 sıra yükselerek yüzde 70 ile 1. sıraya yerleşirken, onu sırasıyla “Yönetim tecrübesi olması” (yüzde 68,8), “Dürüst ve ahlaklı olması” (68,7), “Yüksek değerlendirme becerisine sahip olması” (67,9) ve “Halk ile iç içe olması” (67,5) ve takip ediyor.

“Bugün bir seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna ise katılımcılar sırasıyla AKP (yüzde 35,9), CHP (yüzde 24,6), MHP (yüzde 9,7), İYİ Parti (yüzde 9,4) ve HDP (yüzde 9) yanıtını verirken oy vermeyeceğini belirtenlerin oranı yüzde 5,3’te, kararsızların oranı ise yüzde 3,6’da kalıyor.

Polis

Araştırma sonuçlarına göre, Türk halkının en güvendiği kurumlar sıralamasında son yıllarda ilk üç kendi arasında yer değiştiriyor: 2021’de Polis yüzde 65,4 ile ilk sıraya yükselirken, onu ikinci sırada Jandarma (yüzde 65,4) ve üçüncü sırada Türk Silahlı Kuvvetleri (yüzde 62,4) takip ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi (yüzde 57) dördüncü, Cumhurbaşkanlığı (yüzde 56,9) da beşinci sırayı alıyor.

Geçen yıl ilk kez ölçülen Türk Tabibleri Birliği bu yıl oranını yükselterek altıncı sıraya yerleşirken (yüzde 56,7), listenin devamındaki Milli İstihbarat Teşkilatı, Anayasa Mahkemesi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türkiye İstatistik Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Barolar gibi kurumlara güven geçen yıla oranla hafif artış gösteriyor.

Dış politika

Hükümetin dış politikasını başarılı bulma oranı 2019’da yüzde 28,5, 2020’de ise yüzde 46,5 olarak kaydedilmişti. Bu yıl yükseliş devam ediyor ve katılımcıların yüzde 50,6’sı hükümetin dış politikalarından memnun olduğunu dile getiriyor.

Bununla birlikte hükümetin Suriye politikalarındaki memnuniyetsizlik giderek artıyor. Suriye konusunda izlenen politikaları başarılı bulanların oranı 2019’da yüzde 36, 2020’de yüzde 32,1 olarak kaydedilirken 2021 araştırmasında bu oran yüzde 27,4’te kalıyor. Başarısız bulanların oranı ise bu yıl yüzde 23,6’dan yüzde 38,1’e yükseliyor.

Türkiye halkının tehdit olarak algıladığı ülkeler sıralamasında uzun zamandır ilk sırayı bırakmayan ABD, bu yıl sıralamada üçüncülüğe (yüzde 56,1) geriliyor ve yerini Ermenistan’a veriyor (yüzde 60,9). İkinci sıradaki İsrail (yüzde 60,5) ve dördüncü sıradaki Irak (yüzde 49,6) halen önemli tehditler olarak görülmekle birlikte, 2021 tehdit algısında esas çıkışı yüzde 36,4’ten yüzde 44,6’ya yükselen oranı ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi kaydediyor.

Öte yandan, “Türkiye’nin yabancı ülkelerde asker bulundurmasına destek, yüzde 29,1 ile bugüne kadarki en düşük oranı yakalarken, “Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarına destek” de yüzde33,7 ile yine bugüne kadarki en düşük oranında tespit ediliyor.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

Mercedes, ‘Tek Şarjla 1000 Km’ Giden Elektrikli Aracını Tanıttı

Alman otomobil üreticisi Mercedes-Benz tek şarjla 1000 kilometre yol kat eden yeni elektrikli aracını tanıttı. ‘Şimdiye kadar yapılmış en verimli Mercedes-Benz’ olarak nitelendirilen VISION EQXX, 100 km’de 10 kilowat saatten (kWh) daha az enerji tüketimine sahip.

Tesla’nın Model S 60’ının aynı mesafede 18,1 kWh tükettiği biliniyor. Mercedes-Benz CEO’su Ola Kaellenius, “Mercedes-Benz VISION EQXX, elektrikli otomobillerin geleceğini nasıl hayal ettiğimizdir” dedi.

Elektrikli araç piyasasında Tesla’yı geride bırakmak isteyen Mercedes, 2021’de, sekiz pil tesisi inşa etti ve 2030 yılına kadar 40 milyar eurodan fazla yatırım yapmayı planladığını duyurdu. Şirket ayrıca 2025’ten itibaren tüm yeni araç platformlarının yalnızca elektrikli otomobil üreteceğini kaydetti.

Fiyatı ne olacak?

Şirketin Teknoloji Sorumlusu Markus Schaefer, prototipi yıl ortasından önce çeşitli arazi türlerinde test edeceğini söyledi. Bataryanın ne zaman piyasaya sunulacağını belirtmeyen Schaefer, “Bu kadar küçük bir bataryaya sahip 1000 km menzilli bir otomobili gerçek hayatta ilk gösteren biz olacağız” dedi.

Schaefer ayrıca aracın fiyatına, müşterilerle ilgili yapılacak araştırmadan sonra karar verileceğini kaydetti. Menzil kaygısı, elektrikli araçların yüksek talep görmemesinin önündeki en önemli engellerden biri olarak görülüyor. Mercedes, 18 ay içinde üretilen prototipin “menzil kaygısına son verdiğini” duyurdu.

Elektrikli araca geçişe hazırlık

Almanya’da elektrikli araçlar için devlet tarafından sağlanan teşviklerin değeri 2021’de bir önceki yıla göre yaklaşık 4,7 kat artarak 3 milyar euroyu aştı.

Emisyon salımı hedeflerine ulaşmak için 2030’a kadar trafikte 15 milyon elektrikli otomobilin olmasının amaçlandığı ülkede, liste fiyatı 40 bin euronun altında olan elektrikli otomobiller için 9 bin euro devlet ve üretici teşviki bulunuyor. Almanya’da kamuya açık elektrikli otomobil şarj istasyonu sayısı 1 Aralık 2021 itibariyle 11 bin 600 artarak 50 bin 901 oldu.

Paylaşın

Çin’den Nükleer Silahlarını Modernleştirme Kararı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde beş daimi üyenin nükleer silahların yayılımının önlenmesi için onay vermesinin ardından Pekin Yönetimi, “güvenlik ve güvenilirlik” adına nükleer silahlarını modernleştirmeyi sürdüreceğini açıkladı.

Pekin ayrıca dünyanın en büyük nükleer silah stoğuna sahip ülkeleri Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya’dan bu kapasitelerini düşürmelerini istedi.

Pazartesi günü ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa’dan oluşan güvenlik konseyinin beş daimi üyesi, “nükleer bir savaşın kazanılamayacağını” açıklamış ve nükleer silahların “istemsiz ve yasak halde kullanımının engellenmesi” için gereken tedbirleri güçlendirecekleri vaadinde bulunmuştu.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (Sipri) göre, ABD Ocak 2021’de 5 bin 500, Rusya 6 bin 255, Çin ise 350 adet nükleer başlıklı silaha sahipti.

Washington Pekin’i nükleer silahlarını düzenli şekilde güçlendirmekle suçlarken, Çin Dışişleri Bakanlığı bu iddiaları yalanladı. Çin’in her zaman nükleer silah yoluna ilk aşamada başvurmama politikasını güttüğünün altını çizen bakanlık, “Nükleer kapasitemizi ulusal güvenliğimizin gerektirdiği en düşük seviyede tutuyoruz” açıklamasında bulundu.

Nükleer silahların azaltımı konusunda Washington’un Moskova ile yaptığı görüşmelere katılmayı Çin düzenli şekilde reddediyor. Zira Pekin kendi nükleer silah stoğunun ABD ve Rusya’dan çok daha düşük olduğunun altını çiziyor.

ABD ve Rusya dünyadaki nükleer başlıklı silahların yüzde 90’ını elinde bulunduruyor. Çin ise bu silahların sayısının “geriye döndürülemez” şekilde ve “yasal” çerçevede azaltılmasını talep ediyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Selahattin Demirtaş’tan ‘Erken Seçim’ Çağrısı

“Halkın olup biteni anlamadığını zannedip halkı küçümseyenler siyaset sahnesinden silinip gidecekler” diyen Selahattin Demirtaş, “Zam var, zulüm var ama umut da var, çözüm de var. Hemen seçim derhal seçim” dedi.

Haber Merkezi / Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından Fox TV’de yayınlanan Çalar Saat programı sunucusu İsmail Küçükkaya’yı etiketleyerek bir paylaşımda bulundu.

Selahattin Demirtaş, yaptığı paylaşımda, “Günaydın değerli İsmail Küçükkaya. Fox ailesine ve tüm izleyicilere selamlar. Halkın olup biteni anlamadığını zannedip halkı küçümseyenler siyaset sahnesinden silinip gidecekler. Hele ki bir halk, aydınlık yarınları için el ele vermeyi başarmışsa o halkı kimse durduramaz. Zam var, zulüm var ama umut da var, çözüm de var. Hemen seçim derhal seçim” dedi.

HDP eski Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın bu mesajı Fox TV’deki programda da okundu.

Paylaşın

ÖTV Zammı Sigara Fiyatlarına Yansıdı

Türkiye’de dün içki ve sigaradan alınan Özel Tüketim Vergisi’nin (ÖTV) yüzde 47,39 oranında yükseltilmesi sigara fiyatlarına etki etti. Türkiye Tekel Bayiler Platformu Başkanı Özgür Aybaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Philip Morris grubu sigaralara 4 TL zam geldiğini duyurdu.

Aybaş’ın paylaşımına göre, söz konusu sigara grubundaki en ucuz sigaranın fiyatı 21,50’ye, en pahalı sigaranın fiyatı ise 25,50 TL’ye yükseldi.

Kepenk kapatma eylemi

ÖTV artışı sonrası bir paket sigaradan alınan vergi tutarı, 9,76 TL’den 14,39 TL’ye çıktı. Bu artış, sigaranın satış fiyatı ne olursa olsun bir paket sigaradan 14,39 TL vergi alınacağı anlamına geliyor. ÖTV’deki artışa tepki gösteren Türkiye Tekel Bayiler Platformu Başkanı Özgür Aybaş, sosyal medya hesabından Türkiye geneli dükkanların kapatılacağını belirterek, “Firmaların ürün vermemesi telefonları açmamaları sebebiyle muhatap bulunamadığından zincir marketlerin otomatik % 40 zam yapmaları bizlerin ticaretine sekte vurmuştur ülkemiz adına geçmiş olsun.Ya zamlar açıklansın ya da ürün versinler” açıklaması yaptı. Aybaş, vergi artışlarının “özel hayata müdahale” olduğunu savundu.

Haziran ayında yayınlanan Cumhurbaşkanı kararıyla sigara ve alkollü içeceklerden alınan ÖTV, temmuz-aralık dönemi için sabit tutulmuştu. Ancak Ocak ayı için böyle bir karar yayınlanmadı.

Paylaşın

40 Yeni Dokunulmazlık Dosyası TBMM’de

Aralarında Pervin Buldan, Mustafa Sezgin Tanrıkulu, Barış Atay Mengüllüoğlu, Hakkı Saruhan Oluç, Meral Danış Beştaş, Sezai Temelli ve Garo Paylan’ın da bulunduğu 28 milletvekili hakkında hazırlanan 40 dokunulmazlık dosyası Meclise sunuldu.

24 HDP’li, 1 CHP’li, 1 TİP’li, 1 DBP’li, 1 bağımsız olmak üzere toplam 28 milletvekiline ilişkin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri, Meclis Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayımlandı.

40 yeni dokunulmazlık dosyası Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale edildi. Dokunulmazlıklarının kaldırılması talep edilen vekiller ve haklarındaki dosya sayıları şöyle:

  • HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan (2)
  • CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu (1)
  • TİP Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu (1)
  • DBP Diyarbakır Milletvekilleri Salihe Aydeniz (2)
  • Bağımsız Muş Milletvekili Mensur Işık (1)
  • HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik (1)
  • HDP İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç (1)
  • HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya (1)
  • HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy (1)
  • HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya (1)
  • HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş (2)
  • HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç (3)
  • HDP Van Milletvekili Tayip Temel (3)
  • HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık (1)
  • HDP Van Milletvekili Sezai Temelli (2)
  • HDP Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk (2)
  • HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer (1)
  • HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel (1)
  • HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan (1)
  • HDP Şırnak Milletvekili Nuran İmir (2)
  • HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz (2)
  • HDP Muş Milletvekili Şevin Coşkun (1)
  • HDP Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü (2)
  • HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni (1)
  • HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç (1)
  • HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir (1)
  • HDP Batman Milletvekili Necdet İpekyüz (1)
  • HDP Adana Milletvekili Tülay Hatımoğulları Oruç (1)

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

Kovid 19 Vahşi Hayvanlar Arasında Yayılıyor!

Kovid 19’un Omicron varyantı dünya genelinde hızla yayılırken, salgının doğal ortamlarında yaşayan geyikler arasında da hızlı şekilde arttığı ortaya çıktı. İnsanlardan geyiklere altı kez virüs bulaştığı tespit edilirken, örnek alınan geyiklerin 3’te birinde Kovid 19 tespit edildi.

Dünya genelinde insanlar için büyük bir sınava dönüşen Kovid 19 salgını, vahşi doğada yaşayan canlıları da tehdit eder hale geldi. İnsanlardan hayvanlara bulaşan salgının özellikle geyikler arasında hızlı şekilde yayıldığı belirtildi.

ABD’de yapılan araştırmalarda en az 6 vakada insanların geyiklere Kovid 19 bulaştırdığı tespit edildi. Aynı araştırmada alınan örneklerden her üç geyikten birinde aktif veya yakında zamanda salgının bulaştığına dair kanıt elde edildi. Ohio Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada 360 geyiğin burunlarından sıvı örnekleri alınarak test yapıldı. Alınan örneklerin yüzde 35,8’i pozitif sonuç verdi.

Şu ana kadar geyiklerden insana Kovid 19 bulaştığına dair kayıt olmadığını ancak bunun mümkün olduğunu söyleyen bilim insanları, vahşi doğada dolaşan virüsün salgınla mücadeleyi zorlaştıracağının altını çiziyor.

Kovid 19’un Omicron varyantı dünya genelinde hızla yayılırken, salgının doğal ortamlarında yaşayan geyikler arasında da hızlı şekilde arttığı ortaya çıktı. İnsanlardan geyiklere altı kez virüs bulaştığı tespit edilirken, örnek alınan geyiklerin 3’te birinde Kovid 19 tespit edildi.

Dünya genelinde insanlar için büyük bir sınava dönüşen Kovid 19 salgını, vahşi doğada yaşayan canlıları da tehdit eder hale geldi. İnsanlardan hayvanlara bulaşan salgının özellikle geyikler arasında hızlı şekilde yayıldığı belirtildi.

ABD’de yapılan araştırmalarda en az 6 vakada insanların geyiklere Kovid 19 bulaştırdığı tespit edildi. Aynı araştırmada alınan örneklerden her üç geyikten birinde aktif veya yakında zamanda salgının bulaştığına dair kanıt elde edildi.

Avcı av oldu: Bu kez geyik avcıyı öldürdü

Ohio Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada 360 geyiğin burunlarından sıvı örnekleri alınarak test yapıldı. Alınan örneklerin yüzde 35,8’i pozitif sonuç verdi.

Şu ana kadar geyiklerden insana Kovid 19 bulaştığına dair kayıt olmadığını ancak bunun mümkün olduğunu söyleyen bilim insanları, vahşi doğada dolaşan virüsün salgınla mücadeleyi zorlaştıracağının altını çiziyor.

Omicron’u ilk tespit eden Güney Afrika: Dördüncü dalganın zirvesi geride kaldı

‘Sürpriz yeni varyantlar çıkabilir’

Geyiklerdeki mutasyonun yeni bir varyant üretmesi durumunda bunun çevrede yaşayanlar için risk oluşturabileceği kaydedildi. Ayrıca insanlar arasında şimdi görülmeyen ancak vahşi doğa canlılarının taşıdığı varyantların gelecekte insanlara bulaşabileceği belirtildi.

Pennsylvania Üniversitesi’nden virolog Suresh Kuchipudi, “Virüsün vahşi doğada bulunma olasılığı ve bilinmemesi rahatsız edici bir durum. Tamamen sürpriz bir şekilde yeni bir varyanta yakalanabiliriz” dedi.

Kuchipudi’nin başında olduğu bir ekip tarafından 2020’de yapılan bir araştırmada da arabaların çarptığı veya avcıların vurduğu 283 geyiğin 94’ü Kovid 19’lu çıktı.

Ohio ve Pennsylvania üniversiteleri tarafından yapılan araştırmalar, Kovid 19’un bir kaç farklı yerde insanlardan hayvanlara geçtiğini ortaya koydu. Araştırmalarda salgını baskın olan varyantının vahşi doğada bulunan geyiklerde de ortaya çıktığını tespit etti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

KESK: Sadaka Değil Hakkımızı İstiyoruz

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı memur zamlarıyla ilgili değerlendirmede bulundu. Enflasyon oranına ilaveten yüzde 5 ve yüzde 2,5’luk zammın “müjde” olarak sunulacağını savunan Bozgeyik, “Elektrik doğal gaz zammı daha faturaya yansımadı” dedi.

Haber Merkezi / Sosyal medya hesabından paylaşım yapan KESK Eş Genel Başkanı Bozgeyik, “Milyonlarca emekli yine açlığa mahkum edildi” diye yazdı. KESK’ten yapılan açıklamada ise “Sadaka değil hakkımızı istiyoruz” ifadeleri yer aldı. KESK’ten yapılan açıklama şöyle;

“2021 yılını geride bıraktık.  Ancak ne yazık ki yaşadığımız sorunları geride bırakmadık. 2021’de aralıksız devam eden zam yağmuru 2022’nin ilk dakikalarından itibaren zam kasırgasına dönüşmüştür.

Elektrikten doğalgaza, akaryakıt ürünlerinden ulaşıma yapılan fahiş zamlar hepimizin üzerine kabus gibi çökmüştür. İktidarın döviz kurunun düşmesi ile övündüğü koşullarda yapılan bu zamlarla ekonomik krizin yükü yine halka, emeği ile geçim mücadelesi veren milyonlara yıkılmaktadır.

Elektrikte %127, doğalgazda %25, vergi, resim ve harçlarda %36, halkın vergileri ile yapılan ve normal koşullarda ücretsiz olması gereken köprülerin geçiş ücretlerinde %25 oranında yapılan fiyat artışlarının adı Zam Değil, Zulümdür.

Buna rağmen yıl boyunca yaşanan zam yağmuru TÜİK vasıtası ile açıklanan resmi enflasyon rakamlarına yansımamıştır.

Bugün açıklanan TÜİK verilerine göre Aralık’ta genel enflasyon %13,58 artmıştır. Buna göre yıllık genel enflasyon %36,08, altı aylık enflasyon %25,4 olmuştur.

Bilindiği üzere kamu emekçileri ve kamu emekçisi emeklilerinin maaşları “toplu sözleşme” gereğince 2021 yılının ikinci altı ayı için yüzde 3 artırılmıştır. Buna göre Temmuz-Aralık arasını kapsayan altı aylık enflasyonun yüzde 3’ü aşan kısmı yani %22,4 kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarına enflasyon farkı olarak yansıtılacaktır. Ardından söz konusu maaşlarda, 7. Dönem toplu sözleşme gereği Ocak ayından itibaren %5 artış yapılacaktır.

İktidar yanlısı medya hiç utanmadan, sıkılmadan “memura, memur emeklisine müjde, maaşlara %27,5 zam” manşetleri atmaya başlamıştır.

Evet, kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşları Ocak ayından itibaren enflasyon farkı ve “toplu sözleşme” zammı ile %27,5 artacaktır. Ancak iğneden ipliğe zam kasırgasının sürdüğü mevcut koşullarda TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon verilerinin kamu emekçileri, işçiler, emekliler başta olmak üzere halk nezdinde hiçbir karşılığı kalmamıştır.

Çünkü TÜİK çok uzun süredir emekçi kesimlerin maaşlarını, ücretlerini baskılamanın, düşük maaş-ücret politikasının aracı haline getirilmiştir.

Bir kez daha altını çiziyoruz. Bizi ezen suni rakamlardan ibaret TÜİK’in resmi enflasyonu değil hayatın gerçek enflasyonudur. Bizi ezen,  nefes almaz hale getiren iğneden ipliğe yapılan fahiş zamlardır.

Temel gıda maddelerinde sadece son bir ay içinde yaşanan artış 25’i aşmıştır. Son bir yılda yaşanan artış ise  %80’i bulmuştur.  Son bir yılda elektrik %155, doğalgaz %43 zamlanmıştır.

Dört kişilik bir ailenin hem açlık hem de yoksulluk sınırı son bir yılda yüzde 55 artmıştır. Açlık sınırı 4 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 13 bin TL’yi aşmıştır.

Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre ise 2021 yılında tüketici enflasyonu yüzde 82,81 artmıştır.

Bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti aralık ayı itibari ile 5 bin TL’ye dayanmıştır.  Sürekli övünülen asgari ücret zammı daha 20 gün geçmeden bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyetinin altında kalmıştır.

Merkez Bankası aracılığı ile piyasaya milyarlarca dolar aktarılmasına rağmen yılın başında 7,37 TL olan dolar kuru bugün 13 TL civarında seyretmeye devam etmektedir.

2021 yılı başında 3 bin 932 TL olan en düşük kamu emekçisi maaşı ile 533 Dolar alınabiliyor iken, vergi kesintileri ile Aralık ayında 4 bin 120 TL’ye düşen söz konusu maaş ile bugün alınan dolara 220 birim azalarak 313 dolara inmiştir.

Akaryakıt, elektrik ve doğalgaz fiyat artışları ile yapılan bu zulmün birkaç gün içinde iğneden ipliğe her şeye yansıması kaçınılmazdır. Nitekim TÜİK rakamları bile Üretici Enflasyonun yıllık yüzde 80’e dayandığını göstermektedir.

Milyonlarca çalışan gibi kamu emekçileri de TÜİK vasıtası ile açıklanan sanal rakamların enflasyon diye yutturulmasından  bıkmıştır. Buna rağmen kara kışın ortasında bu hayat pahalılığı ve zam kasırgası içinde, kamu emekçilerinden ve emeklilerden daha fazla fedakarlık beklemek tek kelime ile aymazlıktır.

Tüm çalışanlar gibi kamu emekçileri de bu süreçte daha fazla yoksullaşmıştır.

KESK olarak yarın yapacağımız basın toplantısıyla Kamu Emekçilerinin Yoksullaşmasına ilişkin olarak yürüttüğümüz ARAŞTIRMANIN SONUÇLARINI kamuoyu ile paylaşacağımızı buraya not düşmekte fayda görüyoruz.

Dolayısıyla bu koşullarda altı milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sahte verilerden türetilen enflasyon farkı ile çoktan kadük hale gelmiş toplu sözleşme artışları ile yetinmesi beklenemez.

2022-2023 yıllarını kapsayan “toplu sözleşme”  gittikçe artan hayat pahalılığı karşısında çoktan kadük olmuştur.

Bunun için:

  • Öncelikle emeği ile geçim mücadelesi veren tüm kesimlerin biraz nefes almasını sağlamak için son yapılan fahiş zamlar geri alınmalıdır.
  • Temel tüketim maddelerinde KDV sıfırlanmalıdır.

Kamu emekçilerinin ve emeklilerinin yıllardır artan kayıplarını gidermek için iki adımlı bir plan hayata geçirilmelidir.

  • İlk adımda kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaşları Ocak ayından itibaren en az asgari ücrete yapılan artış oranında, yani %50,4 oranında artırılmalıdır.
  • İkinci adımda mevcut “toplu sözleşme sistemi” derhal değiştirilmeli, grev hakkı ile tamamlanan evrensel gerçek toplu sözleşme sistemine geçilmelidir.
  • Bunun devamı olarak en geç üç ay sonra toplu sözleşme masası kurulmalıdır. Tüm tarafların ve bağımsız iktisatçıların katılımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı tespit edilmelidir.
  • En düşük maaşı alan, eşi çalışmayan, iki çocuklu kamu emekçisinin geliri maaş zammı, kira yardımı, ulaştırma yardımı, yemek yardımı gibi kalemlerde yapılan artışla tarafların birlikte belirlediği dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı rakamının üzerine çıkarılmalıdır.
  • Tüm kamu emekçilerinin maaşları en düşük maaşı yoksulluk sınırı üzerine taşımak üzere yapılan artış oranında artırılmalıdır.

KESK olarak, tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir ücret talebine sahip çıkmaya, hayat pahalılığına,  adaletsiz vergi sistemine, yoksulluk, yolsuzluk ve israf düzenine karşı emeğin haklarını korumak için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Vaka Sayısı 45 Bin Sınırında

Kovid 19’da son 24 saatte 44 bin 869 yeni vaka tespit edilirken, 160 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Hijyen kurallarına uymalıyız. Aşı hatırlatma dozunu zamanında yaptırmalıyız.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 368 bin 913 test yapılırken, 44 bin 869 yeni vaka tespit edildi. 160 kişi hayatını kaybederken, 27 bin 492 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; NE YAPMALIYIZ? Havalandırması kısıtlı, kalabalık ortamlarda vakit geçirmemeliyiz. Maskeyi, bizi koruyacak şekilde takmalıyız. Sosyal mesafeyi, Omicron varyantının kolay bulaştığını bilerek ayarlamalıyız. Hijyen kurallarına uymalıyız. Aşı hatırlatma dozunu zamanında yaptırmalıyız.

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Bartın takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Paylaşın

Arzu Çerkezoğlu: TÜİK Felaketi Gizleyemiyor

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon rakamları ile ilgili olarak açıklama yaptı.

Çerkezoğlu, “Aylardır Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı enflasyon verileri ülkemizin karşı karşıya olduğu ekonomik felaketi ortaya koydu. Emekçilerin yaşadığı reel gelir kaybı ve yoksullaşma gerçeklikten uzak olduğu için eleştirilen TÜİK’in verilerinde dahi gizlenemedi” dedi.

Çerkezoğlu, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

2021 yılı enflasyonu TÜİK tarafından yüzde 36,08 olarak açıklanırken, emekçilerin harcamalarının ağırlıklı bir bölümünü oluşturan gıdadaki enflasyon ise çok daha yüksek oranlarda tespit edildi. TÜİK’e göre 2005’te yüzde 4,9 olan gıda enflasyonu 2021’e gelindiğinde yüzde 43,8’e yükseldi.

TÜİK verileri esas alınarak DİSK-AR tarafından yapılan hesaplamalara göre, gelir düzeyi düştükçe gıda enflasyonunun da arttığı görüldü. En düşük gelirli yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 64,6, ikinci en düşük gelirli yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 56,4, emeklilerin gıda enflasyonu ise yüzde 55,8 olarak hesaplandı.

TÜİK’in resmi verileri esas alındığında dahi 2022 yılı için verilen asgari ücret artışı daha işçilerin eline geçmeden eridi. Son dört yılda da Aralık 2016 ile 2020 arasındaki resmi enflasyon yüzde 72,6 oranında artarken ortalama brüt işçi ücretleri 4 yılda yüzde 30,4 artmış, yani işçiler enflasyona ezdirilmişti. Bu “gelenek” 2021 yılında da bozulmadı. 2021 yılının TÜİK verilerine göre bile işçiler enflasyonun altında bir kez daha ezildi.

“Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir yoksullaşma tehdidi ile karşı karşıyayız”

Yeni yılda yapılan zamlara da değinen Çerkezoğlu, şöyle konuştu:

2022’nin ilk saatlerinde elektrik ve doğalgaza yapılan, bu nedenle 2021 enflasyon rakamlarına yansımayan ve yüzde 125’leri bulan fahiş zamlar göz önüne alındığında, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir yoksullaşma tehdidi ile karşı karşıyayız.

Devleti yönetenler medyayı karşılarına alıp ‘negatif enflasyon’ gibi akıl dışı vaatlerde bulunurken, devletin resmi kurumlarının verileri ve faturalarımıza yapılan resmi zamlar onları her gün yalanlıyor.

‘Faiz düşürme’ iddiası ile propagandası yapılan ekonomi politikaları sonucunda hem faizler hem döviz kuru hem de enflasyon artmaya devam ediyor. Başkanlık rejimi Türkiye’yi ekonomik bir felakete sürüklerken, fatura yine emekçilere kesiliyor.
İktidar bu ağır ekonomik koşullarda geçim mücadelesi veren halkı korumak yerine, zenginleri, sermayeyi ve bankaları koruyor. ‘Kur Korumalı Vadeli Mevduat Hesabı’ gibi icatlarla bankalara ve zenginlere kaynak aktarılırken en ağır faturayı işçiler, emekçiler, emekliler, dar gelirli halkımız ödüyor.

“İnsanca yaşamak için acil tedbirler istiyoruz”

“Bizler, bu ülkenin tüm değerlerini üretenler olarak bu faturayı ödemeye mecbur değiliz” diyen Çerkezoğlu, şu ifadeleri kullandı:

Defalarca ifade ettiğimiz gibi bu ülkenin kaynakları bu ülkenin halkını insanca yaşatmaya yeterlidir. Yeter ki bu ülkenin kaynakları zengini zengin etmek için değil sosyal politikalar için kullanılsın.

İşçi sınıfını karakışta ağır bir geçim mücadelesine sokanlara bir kez daha sesleniyoruz. Soframızdaki ekmeği küçültmemizi, kışı titreyerek geçirmemizi tavsiye edenleri önümüze sürüp durmayın. Önlem alın! Geçinmek için, insanca yaşamak için acil tedbirler istiyoruz.

DİSK’in önerileri şöyle sıralandı:

Bütün ücretlere asgari ücret artış oranı kadar zam, bütün hanelere asgari gelir desteği.

İşçilerin vergi yükü azaltılsın. Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimi oranı yüzde 10’a indirilsin. Vergiye esas tarife dilimleri en az yüzde 50 artırılsın.

Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturalarına son 3 ayda yapılan tüm zamlar geri alınsın. Faturalar vergi ve kesintiden muaf tutulsun.

Gıda ucuzlasın, tüm gıda ürünlerinde ve temel tüketim mallarında KDV sıfırlansın.

En düşük emekli aylığı asgari ücretten az olmamak üzere emekli aylıklarına asgari ücret artış oranı kadar zam yapılmalı ve EYT’lilerin emeklilik hakkı verilsin.

Paylaşın