19 Aralık 1919 tarihinde İstanbul’da Reşat Paşa Köşkü’nde dünyaya gelen Feyyaz Kayacan, 5 Nisan 1993 tarihinde geçirdiği kalp krizi neticesinde vefat etti. İlk ve ortaöğrenimini İstanbul’da Saint Joseph Fransız Lisesi’nde tamamladı.
Haber Merkezi / Daha sonra Paris’te École Libre des Sciences (Siyasal Bilgiler Fakültesi)’ta bir yıl siyaset okuyan Kayacan, II. Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine Londra’ya giderek Durham Üniversitesi’nde iktisat öğrenimi gördü. Feyyaz Kayacan, ilk evliliğini 1942 yılında Jula Ellis ile yaptı ve bu evlilikten Rana ile Julian adında bir kızı bir oğlu oldu. Yazarın ilk karısı Jula, 1957 yılında amansız bir hastalıktan öldü.
Feyyaz Kayacan, ertesi yıl BBC’den meslektaşı Mary Saunders’la evlendi. Bu evlilikten de Andrew, Ghislaine, Miriam ve Daniel adlarında iki kızı iki oğlu dünyaya geldi. Bütün çocukları ve ikinci karısı hâlen hayattadır. Feyyaz Kayacan, uzun yıllar Londra’da BBC Türkçe Yayınlar Servisi’nde çalıştı; burada “Feyyaz Kayacan’ın Dünyası” adlı bir program hazırladı ve bu kurumdan emekli oldu. Emekli olduktan sonra Londra’da yaşamaya devam etti.
Feyyaz Kayacan, iki Fransızca şiir kitabı (Les Gammes lnsolites, 1935; Gestes à la Mer, 1943) ile edebiyat dünyasına adım attı. Güven Turan’ın tespiti ile Kayacan, bu kitaplarıyla “yer yer şaşırtıcı canlılıkta imgelerle, özgün metaforlarla” okuru karşı karşıya getirdi. Yazar, bu iki kitabın ardından şiir ve öykülerini Yeditepe, Yenilik, Yeni Ufuklar, Türk Dili, Hürriyet Gösteri, Oluşum gibi dergilerde yayımladı.
Şair, romancı, tiyatro yazarı ve çevirmen kimliği de bulunmakla birlikte Kayacan’ın en dikkat çeken yönü öykücülüğüdür. Yazar, ilk öykü kitabı Şişedeki Adam’ı 1957’de yayımladı. Toplam beş öyküden oluşan bu eserde şiirsel bir dille “hiçlik” ve “bunalım” temalarına yoğunlaştı. Yazarın ikinci öykü kitabı Sığınak Hikâyeleri, 1962 yılında basıldı.
Bu kitapta II. Dünya Savaşı’nın insanların ruhsal yapılarında yarattığı karmaşa ile saplantılı davranış biçimlerini ve buna karşılık yeni başkaldırılara yönelişini Londra’daki savaş sığınaklarından hareketle şiirsel bir dille öyküledi. Bu eser, Türk Dil Kurumu 1963 Yılı Hikâye Ödülü’ne layık görüldü. Necip Tosun, Sığınak Hikâyeleri’ndeki öykülerin insan sevgisi, savaş karşıtlığı üzerine oturduğunu ve ölüme karşı hayatı, nefrete karşı sevgiyi yücelten bu yeni sesin, kuşağının yazarlarını da derinden etkilediğini belirtir.
Feyyaz Kayacan’ın üçüncü öykü kitabı olan Cehennemde Bir Yusuf (1964), on üç öyküden oluşan bir eserdir. Uzun bir öykünün parçaları şeklinde sunulan eserde, şiirli bir deneme havası hâkimdir. Yazarın dördüncü hikâye kitabı Gibiciler (1967), Kayacan’ın edebiyat hayatını ve ortamlarını ironik bir dille tartıştığı uzun bir öyküden oluşur. Yazarın beşinci öykü kitabı Hiçoğlu’nun Serüvenleri (1969), yazarın ilk öykü kitabı Şişedeki Adam’a üç yeni öykü eklenmesiyle oluşmuştur.
Bu kitaptaki “Çocuktaki Bahçe-I, II” öykülerinde otobiyografik bir tarzda çocukluğunu konu alır. Bu iki öykü, yazarın daha sonra yayımlayacağı Çocuktaki Bahçe adlı romanının da temelini teşkil eder. Feyyaz Kayacan’ın son öykü kitabı Bir Deli Değilin Defterleri (1987), toplam beş öyküden oluşur. Yazarın bu kitabıyla, önceki öykü kitaplarından farklı bir şekilde klasik hikâye anlayışına yaklaştığı görülür.
Feyyaz Kayacan, kaleme aldığı metinlerle 1950 kuşağı Türk öykücülüğünün önemli isimleri arasında yer almıştır. Yazar, kendisiyle yapılan bir söyleşide Türk edebiyatında en çok Sait Faik’ten, Batı edebiyatında ise Dostoyevski, André Breton ve Marcel Proust’tan etkilendiğini belirtir. Kayacan’ın öykülerinde savaş, yabancılaşma, bunalım, yalnızlık, ölüm, hiçlik, intihar, delilik gibi temalar üzerine yoğunlaştığı görülür. Yazar; alışılmışın dışında bir dil mantığı ile yazdığı öykülerinde iç monolog, iç diyalog, bilinç akışı, anlık geriye dönüş gibi modern anlatım tekniklerini sık sık kullanır.
Kayacan, Türkçenin olanaklarını genişleten öykülerinde dengeli ironisi, ince zekâsı ve özgün anlatımıyla dikkat çeken bir yazardır. Yapıtlarındaki gerçeküstücü öğeler ve soyut ifadelerle İkinci Yeni akımına yakın bir öykücü portresi çizer. O; öykülerinde biçime ve kurguya önem veren, gerçeküstü ve somut öğeleri kaynaştırmaya çalışan bir yazar olarak ön plana çıkar. Feyyaz Kayacan, imgeye yaslanan şiirli-soyut diliyle, gerçeküstücü ve ironik anlatımıyla, öykülerinde kullandığı orijinal biçimlerle kendine has bir öykü dünyası kurmayı başarmıştır ve bu bakımdan Türk öykücülüğünün önemli isimlerinden biri olarak anılmalıdır. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)