Glutensiz Yafa Kek, Malzemeleri, Hazırlanışı

Glutensiz Yafa Kek, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

  • 4 yumurta, ayrılmış
  • 3/4 su bardağı şeker
  • 70 gr badem
  • 1/2 su bardağı glutensiz pişirme karışımı
  • 2 portakalın ince rendelenmiş kabuğu ve suyu
  • 100 gr bitter çikolata, küçük parçalar halinde doğranmış

Hazırlanışı;

  • Fırını önceden 180 derecede ısıtın
  • 24 cm’lik bir kelepçeli kek kalıbını yağlayın ve kaplayın,
  • 2 yemek kaşığı şekeri bir kenara ayırın ve kalan şekeri yumurta sarılarıyla açık ve kremsi olana kadar çırpın,
  • Temiz çırpıcılarla ayrı bir kapta yumurta aklarını sertleşene kadar çırpın,
  • Bademleri, kabartma karışımını, portakal kabuğunu ve çikolatayı glutensiz pişirme karışımına karıştırın ve ardından yumurta beyazını yavaşça ekleyin,
  • Hamuru hazırlanan kalıba dökün ve kek altın rengi alana ve testler pişene kadar 35 dakika pişirin,
  • Portakalların suyunu sıkın ve 2 yemek kaşığı şekerle karıştırın,
  • Sıcak kekin üzerine şurubu gezdirin,
  • Pastayı kalıptan çıkarın ve sadece ılık veya oda sıcaklığında servis yapın,
  • Dilerseniz servis yapmadan önce üzerine glütensiz pudra şekeri serpebilirsiniz,
  • Afiyet olsun…
Paylaşın

Tayland Usulü Tavuk Köfte, Malzemeleri, Hazırlanışı

Tayland Usulü Tavuk Köfte, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 60 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

  • 500 gr tavuk kıyma
  • 2 çay kaşığı köri ezmesi
  • 3 yemek kaşığı balık sosu
  • 1 çay kaşığı şeker
  • 1 çay kaşığı ince doğranmış limon otu
  • 2 taze soğan, ince dilimlenmiş
  • 2 çay kaşığı kireç veya limon suyu
  • ¼ fincan kabaca doğranmış kişniş yaprağı
  • ½ su bardağı kıyılmış hindistan cevizi
  • 1 yumurta, hafifçe dövülmüş

Hazırlanışı;

  • Tüm malzemeleri bir kapta birleştirin
  • Genellikle ellerinizle karıştırmak en kolayıdır, ancak değilse iyice karıştırdığınızdan emin olun,
  • Karışıma ıslak ellerle ceviz büyüklüğünde köfteler yapın,
  • Bir tavada orta ateşte bir miktar yağ ısıtın ve köfteleri iyice renk alana ve tamamen pişene kadar gruplar halinde pişirin
  • Bu yaklaşık 10 dakika sürecektir,
  • Kağıt havluya boşaltın ve servis yapana kadar sıcak tutun,
  • Köfteyi erişte veya pilav ve tavada kızartılmış sebzelerle servis edin,
  • Afiyet olsun…
Paylaşın

IŞİD Horasan Lideriyle İlgili Bilgi Verene 10 Milyon Dolar Ödül

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Afganistan’daki IŞİD-H lideri Sanauallah Ghafari’nin ve Ağustos 2021’de Amerikan askerlerinin ülkeden çekildiği dönemde Kabil’deki havaalanında yaşanan saldırının sorumlularının yeriyle ilgili bilgi verene para ödülü vadetti. 

Bölgenin eski isminden adını alan IŞİD Horasan, örgütü 2014 yılında ortaya çıkan uzantılarından. Grup hem Batı tarafından desteklenen ve Ağustos ayında devrilen Kabil hükümetiyle hem de Talibanla savaştı.

ABD Dışişleri Bakanlığı’na göre Ghafari 2020 yılının Haziran ayında IŞİD Horasan’ı yönetmek için görevlendirildi. Afganistan’daki tüm örgüt operasyonlarının onaylanmasından ve bu operasyonların düzenlenmesini sağlayan kaynakların yönetiminden Ghafari sorumluydu.

Ghafari Kasım ayında ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından ‘‘küresel terörist’’ listesine alındı.

ABD ordusu 4 Şubat’ta yaptığı açıklamada geçen Ağustos ayında Kabil’de düzenlenen ve 13 ABD askeriyle en az 170 Afgan’ın ölümüne neden olan saldırıyı, sadece bir IŞİD bombacısının düzenlediğini belirtmişti.

26 Ağustos’ta düzenlenen bombalı saldırı sırasında Amerikan askerleri Talibanın Afganistan’da iktidarı ele geçirmesinin ardından hem Amerikalıların hem de Afganların ülkeden kaçmasına yardım ediyordu.

Saldırı ayrıca Joe Biden yönetiminin, Dışişleri Bakanlığı’nın ülkedeki Amerikalıları neden daha erken tahliye etmediği ve askerlerini riske attığı sorularıyla karşı karşıya kalmasına neden olmuştu.

Amerikalı yetkililer geçen Kasım ayında, IŞİD Horasan’ın altı ile 12 ay arasında Afganistan dışından da saldırı düzenleyecek kapasiteye ulaşabileceğini belirtmişti.

Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu ‘Koalisyon Protokolü’ İstiyor

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Millet İttifakı’nın ismine yönelik önerisini dün akşam bir kez daha dile getirdi. Davutoğlu, “Seçim telaşına girmeden elimizde ne varsa ortaya koymalıyız. Millet İttifakı’nın adının değiştirilmesi için konuşuyoruz” dedi.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; Davutoğlu’nun taleplerini Gelecek Partisi’ne yakın kaynakların yanı sıra diğer muhalefet partilerinin temsilcileriyle değerlendirdi. Edinilen bilgiye göre, Gelecek Partisi, ittifakın esaslarının belirlenmesini ve seçim sonrası sürecin net olarak tarif edilmesini istiyor. Bunun için ise Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme yönelik hazırlanan ortak metin çerçevesinde bir koalisyon protokolü hazırlanması hedefleniyor.

Almanya’daki koalisyon modelleri örnek gösterildi

Almanya’daki başarılı koalisyon modellerini örnek gösteren Gelecek Partisi, “Başarıyı yakalayan bu koalisyonlarda 5 bin sayfalık protokoller yazılıyor. Kurulacak ittifakın da böyle bir protokole ihtiyacı var” diyor. Protokole gerekçe olarak ise, “Partilerin tabanlarına net mesaj ve güvence vermesi gerekiyor. Dolayısıyla kamuoyunun bu birlikteliğin mahiyetini bilmesi gerek” ifadesi dillendiriliyor.

Sürecin tüm ayrıntılarının millete iyi anlatılması gerektiğine işaret eden Gelecek Partisi, 6 parti ile birlikte yapılan çalışmayı “devletin mimarisinin ortaya konulması” olarak tanımlıyor. Gelecek Partisi, önümüzdeki süreçte de devletin nasıl yönetileceğinin belirlenmesi ve bu çerçevede de ilkelerin belirlenmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Yine Gelecek Partisi’ne yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Davutoğlu, yakın çevresine “Bu ittifak, Türkiye’nin son fırsatlarından bir tanesi. Bütün nefislerimizi kenara bırakmışız, toplumsal uzlaşı getirmeye çalışıyoruz” diyor.

“Yeniden tasarlama gündemimizde yok”

Diğer muhalefet partilerinin temsilcileri ise, ittifakın yeniden kurgulanmasına yönelik konunun gündemde olmadığı görüşünde. İYİ Parti’li üst düzey bir yetkili, “Başarıyla yürüyen bir ittifak süreci var ve daha da ilerliyor. İttifakın yeniden kurgulanması, tasarlanması gibi bir gündemimiz yok. Biz bu tartışma içerisine girmek istemiyoruz” dedi. Görüşmelerin genel başkanlar düzeyinde ilerlediğine işaret eden yetkili, “Böyle bir durumda nasıl adlandırırsanız adlandırın, ittifakın yeniden şekillenmesi ya da yapılanması gibi bir mesele gündemimizde olmadı” ifadesini kullandı.

“Allah kerim”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu ise, “İttifakla ilgili bir gelişme olacaksa, bir karar alınacaksa ittifak içerisindeki parti genel başkanları karar alır” dedi. Tartışmaları doğru bulmadığını ifade eden Ağıralioğlu, “Bizim ittifakımız seçimden çıktığımız gibi duruyor” dedi. Ağıralioğlu, “Bundan sonra ittifak süreci nasıl yürüyecek?” sorusunu ise “Allah kerim” sözleriyle yanıtladı.

“Konumuz ittifak değil”

DEVA Partisi Teşkilat İşleri Başkanı Sadullah Ergin de, “Şu anda konumuz ittifak değil” değerlendirmesinde bulundu. Ergin, şöyle devam etti: “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme ilişkin çalışma tamamlandı, sonuçlandı. Bunun paylaşılması ile ilgili çalışma yemeği düzenlenecek. Tabii ki orta ve uzun vadede bir takım konular da gündeme gelecek. Bu süreç, kendi kendine inşa edilecek bir süreç değil.” Cumhurbaşkanının mevcut anayasaya göre seçileceğini hatırlatan Ergin, “Seçim sonrasında da Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçilmesi için bir yol haritasına ihtiyaç var. Şu anda bunları konuşuyoruz. İttifak meselesi şu anda konuşulacak konular değil. Bizim masamızda, gündemimizde böyle bir şey yok” dedi.

“Önemli olan demokrasi ittifakı”

CHP’den üst düzey bir yetkili de “Şu an için önemli olan ortak mutabakat metnimiz hazır” ifadesini kullandı. Ortak metnin bütün genel başkanlar tarafından uygun görüldüğünü ve bir çalışma yemeğinde değerlendirileceğini kaydeden yetkili, “Ortak mutabakat metniyle çok önemli düzenlemeler yapıyoruz. Çok ciddi bir yargı reformu var, üniversiteler ile yerel yönetimlerle ile kamu yönetimi ile ilgili, düzenlemeler var. Bu metin, bir yerde ittifakın yol haritası olacak” diye konuştu. Aynı yetkili, ittifakın adıyla ilgili tartışmayı ise doğru bulmadığını belirtti. Önümüzdeki seçimin ittifakların seçimi olduğuna vurgu yapan yetkili, “Seçmen bu sistemin devam edip etmeyeceğine karar verecek” dedi. CHP’li üst düzey yetkili, ilkeler ve demokrasi ittifakının önemli olduğunu belirterek, “Dolayısıyla şu anda ittifakın adıyla ilgili ne bir gündemimiz var ne de sorunumuz” dedi.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Vaka Sayısı 100 Bin Sınırında

Kovid 19’da son 24 saatte 96 bin 514 yeni vaka tespit edilirken, 236 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Kendinizi korumaya çalışın. Yaşlılara ve kronik hastalara karşı dikkatli olun. Aşınızı yaptırın.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 432 bin 131 test yapılırken, 96 bin 514 yeni vaka tespit edildi. 236 kişi hayatını kaybederken, 83 bin 274 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Günlük Covid-19 Tablosunda yeni vaka sayısına dâhil olmak an meselesi. Hastalığı hafif geçirecek grupta yer aldığınızı düşünseniz de, bilmediğiniz bir tabloyla karşılaşabilirsiniz. Kendinizi korumaya çalışın. Yaşlılara ve kronik hastalara karşı dikkatli olun. Aşınızı yaptırın.

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Paylaşın

Bütün Ülkenin Akıbeti Isparta Gibi Olabilir

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) 47. Dönem Yönetim Kurulu, Isparta’da yaşanan elektrik kesintileri ile ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı. EMO, “Isparta Vakası ve eldeki bilgiler doğrultusunda Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) özelleştirilmesinden vazgeçildiği derhal kamuoyuna ilan edilmelidir” çağrısı yaptı.

EMO açıklamasında, iletim hatlarının kar yüküne uygun tasarlanmadığı için hasarlar oluştuğunu; kesintinin sebeplerinin şeffaf bir şekilde incelenmesi ve ihmali görülenler hakkında yaptırım uygulanması gerektiğini bildirdi.

“Isparta; yıl 2022 ve bir kent dondu!” başlığıyla yayımlanan EMO açıklamasında; “Isparta Vakası ve eldeki bilgiler doğrultusunda Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) özelleştirilmesinden vazgeçildiği derhal kamuoyuna ilan edilmelidir” denildi.

Isparta’daki durumu “skandal” ifadesiyle tanımlayan EMO’nun açıklamasında, Isparta bölgesinde ağır kış koşullarına uygun enerji nakil hattı tasarımının yapılmadığı belirtilerek, enerji nakil hatlarının ne zaman kimler tarafından nasıl yapıldığı, hatların kontrol ve bakımlarının zamanında ve yeterli düzeyde yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerektiği vurgulandı.

Sayıştay raporlarında, TEDAŞ`ın dağıtım şirketlerini eksik denetlediği tespiti yapıldığını hatırlatan açıklama şöyle devam etti:

“Elektrik Piyasası Kanunu`nda 25 Kasım 2020 tarihinde yapılan değişiklikle elektrik dağıtım şirketlerinin denetiminin özel şirketler tarafından yapılmasının önü açılmıştı. Bu dönüşüm gerçekleşirse bütün ülkenin akıbeti Isparta gibi olacaktır. Şehir içi elektrik dağıtım şebekesinin neden çöktüğü bağımsız bir çalışma ile araştırılmalıdır. Özel dağıtım şirketinin gerekli önlemleri zamanında alıp almadığı, bakımların zamanında yapılıp yapılmadığı, ilgili kamu kurumları tarafından incelenmelidir ve sonuçları şeffaf bir şekilde kamuoyuna duyurulmalı, ihmali görülen kişi, kurum ve şirketler hakkında en ağır yaptırımlar uygulanmalıdır”.

‘TEİAŞ’ın özelleştirilmesinden vazgeçilsin’

EMO açıklamasında, Isparta elektrik kesintisi olayının, özelleştirilmiş elektrik şebekelerinin bir vaka analizi olarak rapor haline getirilerek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ilgili birimlerine, EPDK’ya ve Türkiye genelindeki dağıtım şirketlerine iletilmesi gerektiğini kaydeden EMO, TEİAŞ’ın özelleştirilmesinden vazgeçildiğinin de derhal kamuoyuna ilan edilmesi gerektiği vurgulandı.

(Kaynak: Artı Gerçek)

Paylaşın

Enerji Krizi, Türkiye’yi Esir Aldı

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Ali Uğurlu son günlerde yaşanan enerji kriziyle ilgili bir açıklama yaptı. Uğurlu sorun olarak bir tarafta doğalgaz, elektik ve akaryakıtın fiyatının fahiş seviyelere ulaşmasını gösterdi.

Diğer tarafta ise kesintiler olduğunu belirtti. “Türkiye enerjide ciddi bir kriz ile karşı karşıya” dedi. Uğurlu bu krizin nedeni olaraksa AKP’nin özelleştirme ve piyasalaştırma çabalarını, pahalı imzalanmış doğalgaz anlaşmalarını, fosil yakıtlardaki dışa bağımlılığı, verimlik esasına dayanmayan enerji politikalarını ve yenilenebilir kaynakların yeterince değerlendirilememesini gösterdi.

Hepsinden önemli olarak Türkiye’nin bağımsız bir enerji politikası olmadığını söyleyen Uğurlu “Bunun sonucu sanayide çarklar durdu, halk ısınamıyor, elektrik kullanamıyor ve akaryakıt satın alamıyor” diye konuştu. Türkiye’nin gittikçe derinleşen bir enerji bağımlılığına sürüklendiğini belirten Uğurlu sonrasında şunları söyledi:

“Türkiye gittikçe daha fazla üretim ve daha fazla tüketim sarmalına sokuldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının verilerine göre 2000’de 80.5 Milyon Ton Eşdeğer Petrol (MTEP) olan enerji talebi 2020’de 147.2 MTEP`e yükseldi. İthal kaynak oranı bu süre içerisinde yüzde 52`den yüzde 70`e çıktı. Enerjinin verimsiz kullanılması, sürekli artan enerji talebi nedeniyle dışarıya bağımlı olan enerji çıkmazında ithal kaynak oranı sürekli artıyor.

“Yaşanan sıkıntıların temel nedeni enerjide yüzde 80 üzerindeki dışa bağımlılıktır. Bu dışa bağımlılığı arttıran nedenlerse enerjinin verimsiz kullanılması, sürekli artan enerji talebi, özelleştirmeler ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yeterince yararlanılmamasıdır.

“Son günlerde enerji arzında yaşanan krizin bir nedeni de doğalgaz depolamasının yetersizliğidir. Bu durumun sanayide gaz ve elektrik kesintilerine neden olarak üretimi durduracağı, maliyetleri artıracağı ve zaten çekilmez olan hayat pahalılığını körükleyeceği açıktır.

“Doğalgazın Türkiye`nin birincil enerji arzındaki payı yüzde 27`dir. 2021`in ilk 11 ayında tüketilen elektriğin üçte biri doğalgaz yakıtlı santrallarda üretilmiştir. Ülkemiz doğalgazda yüzde 99 oranında dışa bağımlıdır. Bu nedenle termik santrallarda doğalgazdan elektrik üretilmesinin teknik olarak hiçbir haklı açıklaması yoktur.

“Keza aynı şekilde akaryakıttaki gerçeklik de böyledir. Özellikle ülkenin iyi yönetilememesi sonucu ortaya çıkan ekonomik krizin yarattığı döviz kurlarındaki artış neredeyse gün aşırı akaryakıt fiyatlarına zam olarak yansımaktadır.

“Elektrik enerjisindeki yanlış uygulamalar; kısacası özelleştirmeler ve piyasalaştırmalar ülkemizi en pahalı elektrik tüketen ülkelerden bir haline getirmiştir. YEKDEM destekleri sorunu, yenilenebilir kaynakların özellikle de güneş enerjisi yatırımlarının arzu edilir düzeyde olmayışı, verimliliğin göz ardı edilmesi, Elektrik Üretim A.Ş’nin dağıtım firmalarına çok ucuz elektrik vermesine rağmen bu firmaların elektriğin kilowatını halka dört, beş kat fazlasıyla satması gibi sorunlar elektrik kullanımında sanayiciyi, esnafı ve halkı canından bezdirmiştir.

“Geldiğimiz noktada Türkiye ciddi olarak bir enerji krizi ile karşı karşıya. Mevcut yaklaşım ve politikalarla bu sorunların çözülmesi mümkün değildir. Ülkemizin enerji krizinin köklü çözümü; toplumun çıkarlarını gözeten kamusal planlama ve kamu hizmetini esas alan enerjinin azami ölçüde yenilenebilir kaynaklara dayalı etkin ve verimli temini, iletimi ve dağıtımından geçmektedir.

“Türkiye’nin enerji ihtiyacı, ulusal, toplumsal ve kamusal çıkarlar temelinde bir planlama sistematiğini ve uzun vadeli öngörülerle, düşük maliyetle üretim ve dağıtım yoluyla geniş kesimlerin sürekli ve en ucuz şekilde yararlanmasına olanak verecek bir enerji politikasını gerektirir. Bunun yolu ulusal ve kamucu bir bağımsız enerji politikasının oluşturulmasından geçer.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Toplumun En Büyük Sorunu ‘Açık Ara Farkla’ Ekonomi

Düşünce kuruluşu Ipsos’un yayınladığı Anti Kriz Monitörü araştırması ülkenin en önemli sorununun “açık ara ile ekonomi” olduğunu işaret etti. “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?” sorusuna vatandaşların yüzde 86’sı ekonomi yanıtını verirken, Kovid 19 salgınını söyleyenlerin oranı yüzde 5’te kaldı.

Fiyat artışlarında vatandaşı en çok etkileyen kalemin elektrik faturası olduğu görülürken, doğal gaz ve su gibi diğer kaçınılmaz aylık fatura kalemlerinin de önemli etki yaptığının altı çizildi. Araştırmaya katılanların üçte ikisi ise market alışverişlerinde tasarruf için bazı ürün kategorilerini tüketmekten vazgeçebileceğini belirtti.

800 birey ile gerçekleştirilen ve yüzde 3’lük hata payına sahip araştırma, 1-4 Şubat tarihlerindeki seçili verileri kapsıyor. Ülkenin başlıca sorununun ekonomi olduğunu işaret eden araştırmada ‘koronavirüs salgını en önemli sorundur’ diyenlerin oranı sadece yüzde 5’te kalmış durumda.

Yoklamaya katılanların çoğunluğu yakın gelecekte kişisel ekonomik durumlarının ‘daha kötüye gideceğini’ düşünürken, neredeyse üçte birlik bir kesim ise kişisel ekonomisinin yakın gelecekte ‘aynı kalacağı’ veya ‘daha iyi olacağı’ görüşünde.

“Hane geliri düştü”

Araştırmada son 12 ay içinde hane gelirlerinin azaldığını belirtenlerin oranı ise yüzde 54 olarak ortaya çıktı. Vatandaşların neredeyse yüzde 40’ı ise bu dönemde hane gelirinin “pek değişmediğini” veya “arttığını” belirtiyor.

Ipsos Türkiye CEO Sidar Gedik verilerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu; Ülkenin en önemli problemi hangisidir sorusuna çok açık ara ile ekonomi yanıtını almaya devam ediyoruz. Bu noktada yaklaşımı biraz daha netleştirebilmek için önceki hafta ilginç bir soru sormuştuk, elinizde tek bir sorunu çözme imkanı olsa salgını mı yok edersiniz yoksa ekonomiyi mi düzeltirsiniz demiştik, bu soruya da yine büyük farkla ekonomi yanıtını almıştık.

Bu haftaki sonuçlara bakarak şunu söyleyebiliriz, ülkenin en önemli sorunu ekonomi hatta neredeyse diğer tüm sorunları unutturacak kadar önemli, tek sorunumuz haline gelmiş durumda. Koronavirüs salgını en önemli sorundur diyenlerin oranı %5 iken ekonomi en önemli sorundur diyenler %86. Bu yüzden bu hafta ekonomi başlığına odaklandık.

“Çoğunluk, ekonominin daha kötüye gideceğini düşünüyor”

Çoğunluk, yakın gelecekte kişisel ekonomik durumunun daha kötüye gideceğini düşünüyor. Yaklaşık üçte birlik bir kesim kişisel ekonomisinin yakın gelecekte aynı kalacağı veya daha iyi olacağı düşüncesinde. Ancak ülke ekonomisi ve kişisel ekonomi sorularını bir arada değerlendirdiğimizde görüyoruz ki kendi durumuna dair daha umutlu olan bu grubun da bir kısmı ülke ekonomisinin durumundan memnun değil.

Araştırmamıza katılanların %54’ü son 12 ay içinde hane gelirlerinin azaldığını belirtiyor. Kişisel ekonomi sorusu ile de paralellik arz edecek şekilde bu soruda da %40 civarında bir kitle aynı dönem içinde hane gelirinin pek değişmediğini veya arttığını belirtiyor. Yine de ülkenin en önemli sorunu ekonomidir diyenlerin oranının %86 olduğunu hatırlarsak hane gelirinde kayıp yaşamayanların da önemli bir kısmının ekonomiyi bir sorun olarak gördüklerini söyleyebiliriz.

Fiyat artışlarında vatandaşı en çok etkileyen kalemin elektrik faturası olduğunu görüyoruz. Kış mevsiminin de etkisi ile giyim masrafları bir diğer kalem. Doğalgaz, su gibi diğer kaçınılmaz aylık fatura kalemleri de önemli etki yapıyor. Araştırmamıza katılan her üç kişiden ikisi market alışverişlerinde tasarruf için bazı ürün kategorilerini tüketmekten vazgeçebileceğini belirtiyor.

Ekonomi, siyasi tercihlerden bağımsız bir sorun haline dönüşmüş halde. Bunu her on kişiden sekizinin ülke ekonomisinin durumunu kötü olarak nitelendirmesinden anlıyoruz, son yayınlanan araştırmalara göre hiç bir siyasi partinin veya ittifakın %80 oy oranı yok, vatandaş oy tercihinden bağımsız olarak ekonomiden memnuniyetsiz.

Düşünce kuruluşu Ipsos’un Koronavirüs Salgını ve Toplum Araştırması, Türkiye’de mayıs 2020 sonlarından itibaren ekonomi sorununun Kovid 19 salgınını geride bırakarak ülkenin en önemli problemi olarak görülmeye başladığını işaret etmişti.

Paylaşın

TTB Ve Tabip Odalarından ‘8 Şubat’ Çağrısı: Randevu Almayın

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları, “Emek Bizim Söz Bizim” sloganıyla başlattıkları mücadele programı kapsamında yarın (8 Şubat 2022) yapılacak “Beyaz G(ö)REV” eylemi öncesi basın toplantısı düzenledi.

İstanbul Tabip Odası’nda (İTO) düzenlenen toplantıda TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Çiğdem Arslan, İTO Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ve İTO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Murat Ekmez yer alırken Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Batman, Bolu-Düzce, Burdur-Isparta, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir-Bilecik, Giresun, Hatay, İzmir, Kocaeli, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Samsun, Urfa, Tekirdağ ve Van-Hakkari tabip odalarının yöneticileri ise çevrimiçi olarak toplantıya katıldı.

Tabip odalarının temsilcileri topluma “Bu g(ö)rev hepimizin sağlığı için; 8 Şubat’ta randevu almayın, hastanelere bizlerin yanında olmak için gelin” diye seslendi. TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Çiğdem Arslan tarafından okunan basın açıklaması ise şöyle:

“Bugün, dünya ülkeleri arasında en az maaşlardan birini alıp en fazla şiddete uğrayan hekimler ve tüm sağlık çalışanları olarak tabip odalarımızla, sağlık ve emek meslek örgütleriyle birlikte G(ö)REV’deyiz.

Bugün, BAĞ-KUR ve SSK emeklisi hekimlerin aylığı 2.300-4.000 TL arasındadır; pratisyen hekimin yalın maaşı yaklaşık 4.900 TL; 30 yıllık uzman hekimin yalın maaşı 5.800 TL’dir demek için buradayız. Türkiye, 2020 verilerine göre uzman hekim maaşları sıralamasında OECD üye ülkeleri içinde sondan altıncı sırada; pratisyen hekim maaşlarında ise 17 ülke arasında 14’üncü sırada bulunmaktadır. Türkiye’de Sağlık emekçileri yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiştir.

“10 yılda göç eden hekim sayısı 24 kat arttı”

Son 10 yılda yurtdışına göç eden hekim sayısı 24 kat artmıştır ve yalnızca geçtiğimiz ocak ayında 197 hekim Türk Tabipleri Birliği’ne yurtdışında çalışma belgesi için başvurmuştur. Bu koşullardan mutsuz olan ve gelecekten endişe duyan meslektaşlarımız yurtdışına göç etmektedir. Yurdumuzda hak ettiğimiz koşullarda ve gelecekten endişe duymadan çalışmak istiyoruz demek için G(ö)REV’deyiz.

Bugün, MHRS’de hastalar aylarca sıra bulamıyor; acil başvuru sayılarımız olağandışı durumlar yaşayan bir ülkede görülebilecek oranlarda; hekimlere/hastalara dayatılan 5 dakikada bir muayene bu sorunu çözmez; bu süre ne muayene ne hasta öyküsü alma ne de tedaviyi hastayla birlikte planlamaya yeter; ancak hastalıkları daha da artırır demek için buradayız. OECD ülkeleri arasında 2020 yılında Türkiye hasta başına düşen hekim sayısında 37 ülke içinde 34. sıradayken KHK, arşiv taraması gibi bahanelerle genç hekimler halen atanmıyor demek için G(ö)REV’deyiz.

“Toplumun da bizlerin de hasta olmaması için…”

Toplumun da bizlerin de hasta olmaması, ölmemesi için COVID-19 pandemisi sürecinde neredeyse hiçbir bilimsel tedbiri almayan iktidar, Sağlık Bakanlığı bugün itibariyle de tüm önlemleri ortadan kaldırarak bilimsel bilgiyi ve tarihsel deneyimleri tamamen yok saymıştır. Bugün, COVID-19’a bağlı hekim ölümlerinde ve hastalanmada Türkiye halen en üst sıralarda iken; iktidar çalışma koşullarımızda hiçbir gerekli önlemi almadığı gibi ölen mesai arkadaşlarımızın da COVID-19’a bağlı öldüğünün kanıtlanmasını bizlerden isteyecek kadar da duygusuzlaşmıştır demek için buradayız. COVID-19 aşısına kadar her 30 dakikada bir sağlık çalışanını bu enfeksiyondan kaybettik. 14 Eylül 2020 yılına kadar COVID-19 vakalarının %14’ü sağlık emekçileridir ki bu sayı dünyada yaklaşık 5 milyon sağlık çalışanına denk gelmektedir ve her geçen gün artmıştır. İşte bu sebeplerden artık yeter COVID-19 Meslek Hastalığı Yasası amasız fakatsız hızla çıkarılmalıdır demek için G(ö)REV’deyiz.

“Sağlığa da yansıyan şiddet dili”

Bugün, pandemiyle beraber daha da derinleşen yanlış sağlık politikaları ve ülkeye olduğu gibi sağlığa da yansıtılan şiddet dili her geçen gün daha da can yakmakta, canımızı almaktadır. Sağlıkta Şiddet Yasa Taslağı sunduk, neden işletilmiyor, ne oldu demek için G(ö)REV’deyiz.

Bugün, 36 saat nöbet sonrası bir hekim arkadaşımızı kaybettik artık böylesi acılar yaşamak istemiyoruz. Uzmanlık eğitimi almak bir haktır ve bu hak keyfiyete, yöneticilerin insafına bırakılamaz demek için G(ö)REV’deyiz.

Tıp öğrencileri

Tıp öğrencilerinin barınma, beslenme gibi temel hakları güvence altına alınmadığı için bir arkadaşımızı kaybettik artık yeter demek için; tıp öğrencileri artık üniversitelerinde öğretim üyesi bulamıyor, liyakate, bilime dayalı akademi istiyoruz demek için G(ö)REV’deyiz.

Ekim ayından beri artık yeter, bıçak kemiği deldi geçti diyerek “Emek Bizim Söz Bizim” eylem süreci başlattık; bizlerin haklı talep ve tepkilerini görmezden gelemeyerek Meclis’e apar topar bir yasa taslağı geldi. Genel kurulda maddeleri bütün partilerin mutabakatıyla kabul edilmişken, komisyon üyeleri tarafından bir gecede buharlaştırıldı, tozlu raflara kaldırıldı. Ne oldu bu yasa tasarısına? Yasanın geri çekilmesini sağlayan partilere, iktidara soruyoruz neden geri çektiniz yasa tasarısını? Daha iyisini getireceğiz dediniz ama iki ayı geçti neden hekimlere/sağlık çalışanlarına bir açıklama yapmıyorsunuz? Hakkımızı aramak için G(ö)REV’deyiz.

“Topluma da sesleniyoruz”

Emek Bizim Söz Bizim” sürecinde sesimizi bir kez daha duyurmak için 26 Ocak-4 Şubat arasında başlattığımız Beyaz Nöbet’te de nöbetimiz sürecinde Meclis’e herhangi düzenleme getirilmezse 8 Şubat’ta bizler için artık G(ö)REV zamanı olacağını belirtmiştik. Bugün buradan duyuruyoruz 8 Şubat’ta G(ö)REV zamanımız gelmiştir! Bunun için G(ö)REV’deyiz.

Topluma da sesleniyoruz: Bu G(ö)REV yalnızca hekimler/sağlık çalışanları için değil, hepimiz için. Artık tıkanan, işlemeyen; 5 dakikada muayenelere, aylarca randevu beklemelere zorlandığınız; özel hastanelere mahkûm bırakıldığınız bir sağlık sistemine birlikte artık yeter diyebilmemiz için G(ö)REV’deyiz.

Bizleri duymak görmek istemeyen emeğimize, haklarımıza, sağlık hakkımıza göz dikmiş iktidara cevabımızı bugün vermek G(ö)REVimizdir. Ve bilmelidirler ki bu emeğimiz ve haklarımız için yapacağımız son, tek günlük G(ö)REV’dir. Başta 14 Mart’a kadar olmak üzere haklarımızı alana kadar “Emek Bizim Söz Bizim” demeye, haklarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Paylaşın

Isparta Valisi Ömer Seymenoğlu Geçici Olarak Görevden Alındı

Yaşanan elektrik kesintisiyle gündeme gelen Isparta’da Vali Ömer Seymenoğlu’nun, Kovid 19 testinin pozitif çıkması nedeniyle geçici olarak görevden alındığı ve yerine Merkez Valisi Osman Kaymak’ın getirildiği belirtildi.

Haber Merkezi / Osman Kaymak daha önce Tunceli ve Samsun’da valilik yapmış, 2020’deki kararnameyle merkeze çekilmişti. Konuya ilişkin İçişleri Bakanlığı açıklamasında “Uygulama rutin bir uygulama olup görevden alma veya atama söz konusu değildir” ifadelerini kullandı.

Kentte 3 Şubat’ta etkili olan kar ve soğuk hava, yolları kapatırken, iletken tellerin kopması, direklerin yıkılması ve trafo merkezlerinin arızalanması nedeniyle elektrikler kesildi. 500 bin kişiye yakın insanın yaşadığı kente elektrik verilememesi nedeniyle kombiler çalışmadı. Yurttaşlar evlerinde mont ve battaniyeyle ısınıp, mum ve gaz lambasıyla aydınlandı. 1 kişi ise donarak hayatını kaybetti.

Isparta’da 95 köyde, merkezde de 235 noktada hasar tespiti yapıldı. Merkezdeki çalışmaları tamamlayan ekipler, elektrik sıkıntısı yaşanan köylere yönlendirildi. Köylerdeki elektrik kesintilerinin de bugün içinde giderilmesi bekleniyor.

Elektrik kesintisi nedeniyle kent genelinde ısınma konusunda ciddi problemler oluştu. Talepte bulunan yurttaşlar il genelindeki yurtlara yerleştirildi. Isınmaya ve aydınlanmaya yardımcı olması için küçük tüp ve lambalar, telefonlar için de harici şarjlar dağıtıldı. Öte yandan, Isparta’da salı ve çarşamba günleri yeniden kar yağışının etkili olması bekleniyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez dün akşam yaptığı açıklamada kent ve ilçelerin merkezlerinde elektriksiz şebeke kalmadığını açıklamış, ekiplerin kırsal ve köylerdeki çalışmalyarının devam ettiğini duyurmuştu.

Paylaşın