DEVA Lideri Babacan, partisinin bugünkü grup toplantısında “Ülkedeki enflasyon artışı nispeten diğer ülkelerin altında kalmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, dünyadaki enflasyon rakamlarını göstererek ““Kimi kandırmaya çalışıyorsunuz?” şeklinde cevap verdi.
Haber Merkezi / Babacan, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “G20 ülkelerinde bir Arjantin Türkiye’den yüksek görünüyor, yüzde 51. Türkiye’deki enflasyon yüzde 36 mı? Bağımsız bir araştırma grubu var, onların hesabına göre 80. Grafiğe yüzde 80’i koysak, grafik tavanı deler geçer. Hangi ülkeye göre göreli olarak daha iyiymişiz? Bu ülkenin gerçek enflasyonu, hem G20’de hem de OECD’de en yüksek enflasyondur. Belli ki Beştepe’de enflasyon falan yaşamıyor. Ekmek elden su gölden. Keçiören’deki dairede yaşasaydı, 3-4 komşusu olsaydı, hiç olmazsa girerken çıkarken komşularla karşılaşıp gerçek enflasyonu duyabilirdi.” ifadelerini kullandı.
Babacan, üniversite öğrencisi Enes Kara’nın kaldığı cemaat yurdunda yaşadığı baskılar nedeniyle yaşamına son vermesi hakkında açıklamalarda bulundu. “Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman maddi durumu iyi olan ailelerle zayıf olan ailelerin çocukları arasında böylesine bir eşitsizlik oluşmamıştı. Ortada çok büyük bir haksızlık ve adaletsizlik var. Bunun bedelini gençlerimiz ödüyor” diyen Babacan, “Gençler arasındaki en yaygın hissiyat yaşayacak başka bir ülke aramak. Ülkeden kaçamayan içinde olduğu cendereyle baş etmeye çalışıyor. Ağır bir depresyon yaşanıyor. Devlet kendi evlatlarına ağır bir depresyon sunuyor. Türkiye gitmek isteyip gidemeyenlerin ülkesi oldu.” dedi.
“Beğenmedikleri her şey kapatılsın istiyorlar” diyen Babacan, “Ülkedeki hukuk kırıntısının sahibi olarak bir Anayasa Mahkemesi kalmış, onu da kapatalım diyor. Almışlar ellerine bir çekiç, gördükleri her şeyi çivi sanıp saldırıyorlar” ifadelerini kullandı. Babacan, şöyle devam etti: “Çeyrek yüzyıldır koltuğunda oturan krizlerin ortağı Bahçeli’nin yine ortak olduğu bir iktidar bugünün hiçbir sorununu çözemez. Koltuğa sarılan Erdoğan artık hangi sorunu çözebilir. Son 4 yıldır ülke patinajda.”
Enes’in intiharının ardından cemaat ve tarikat yurtlarının kapatılması gerektiğini vurgulayanları hedef alan Babacan, “Gencecik Enes’in ardından şunlar bunlar kapatılsın diyorlar. Bu ülkede kapatmak dışında başka bir çözüm önerisi yok mu? Devletin görevi gençlere kaliteli ve hesaplı yurt imkanı sunmaktır” ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında gündemi değerlendirdi. Babacan şu ifadeleri kullandı:
“Genç bir tıp öğrencisi arkadaşımız Enes Kara canına kıydı. Enes’ten bize, ülkenin gençlerinin sesi niteliğinde son bir mektup ve video kaldı. Enes’in son konuşması mevcut durumun ifşasıydı. Kötü yönetim nedeniyle hayalleri elinden alınan, yarınları ipotek altına alınan gençlerin sistematik bir şekilde dışlandığı bir düzenin ifşasıydı. Kantinde çay içemeyen, kitap almaya harçlığı yetmeyen, arkadaşlarıyla kafede oturamayan gençlerin hapsedildiği hayatın ifşasıydı.
Ülkeyi yönetenler gençlerin sorunlarına kulak kabartmak yerine onlara hakaret ediyorlar. Gençler de çareyi kaçacak ülke aramakta buluyor. Ülkeden kaçamayan, içinde olduğu cendereyle baş etmeye çalışıyor. Bugünkü hükûmet, kendi evlatlarına ağır bir depresyon sunuyor. Size sormak istiyorum: İktidarda bu otokrat ittifak kaldığı sürece başka bir Türkiye mümkün olacak mı?”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Anayasa Mahkemesi’nin ve Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılmasını istediği görüntüleri izleten Babacan şunları söyledi:
“Beğenmedikleri her şey kapatılsın istiyorlar. Sürekli ayrıştırma, düşman üretme… Başka bir şey bildikleri yok. Ülkedeki hukuk kırıntısının sahibi olarak bir Anayasa Mahkemesi kalmış, ‘Onu da kapatalım’ diyor. Sağlık çalışanlarının ve vatandaşlarımızın haklarını dile getirenlere de ‘Susturalım’ diyor. Almışlar ellerine bir çekiç, gördükleri her şeyi çivi sanıp saldırıyorlar.
İktidar, gençlerin barınma sorununu çözmelidir. Ucuz ve nitelikli yurtlara erişim sağlanmalıdır. Ayrıca özel yurtların tamamı denetlenmelidir. Devletin görevi, gençlere kaliteli ve hesaplı yurt imkânı sunmaktır. İki lafın başında üniversite sayısını artırmakla övünen hükûmet, üniversiteler için yeterli yurt imkanını niçin hazırlamadığını da izah etmek zorundadır.
“Siz kapatmaktan, yasaklamaktan başka bir şey bilmiyor musunuz?”
Ancak meseleye bunun ötesinde bir yaklaşım, başka türlü bir otoriter yönetime davetiye çıkarmaktır. Biri çıkıp ‘Anayasa Mahkemesini, Tabipler Birliği’ni kapatalım’ diyor; öteki çıkıp ‘Vakıfların, derneklerin yurtları kapatılsın’ diyor. Ya siz kapatmaktan, yasaklamaktan başka bir şey bilmiyor musunuz? Doğru dürüst politikalarla kuralların işlemesini, kurumların iyi çalışmasını sağlayamaz mısınız? İşte biz, bu iki kutup arasındaki sıkışmışlıktan ülkeyi kurtaracağız.
Ortada bariz bir zihniyet ve yaklaşım sorunu var. Dünyada hiçbir fikir yasaklarla yok edilememiştir. Çünkü Enes’in sözlerinden anlıyoruz ki; Enes ailesinden, okulundan, kaldığı yurttan şikayetçi. Enes ülkesinden şikayetçi. Bu ülke ona umut veremedi. Eğer ailesinde, ülkesinde, yurdunda onu dinleyecek birilerini bulsaydı, belki de bu kararı almayabilirdi. Bu yüzden dinlemenin öneminden sıkça bahsediyoruz. Gençleri, arkaik kavgalarla umutsuzluğa mahkûm edemeyiz. Bu kavgalar sorunu çözmüyor. O yüzden biz birbirinin izdüşümü bu iki otoriterliği de reddediyoruz.
Çoğu zaman siyasette gençlere layık görülen de sağa sola bayrak asmak, kongre salonlarında, mitinglerde slogan atmak oldu. Biz ‘Öyle kol-bacak diye ayrım olmaz, gençlik kolları olmayacak, gençler tüm kademelerde olacaklar’ dedik. Gençlerle bir arada olacağız dedik. ‘Beraberce siyaset üreteceğiz, karar alacağız’ dedik. Gençler, partimizin karar mekanizmalarının tam merkezinde yerlerini aldılar. Seçimden seçime hatırlanan, ‘Z kuşağı’ masalları ile kandırılmaya çalışılan, ciddiyetsiz şakalarla, genel geçer vaatlerle gençlerin gündeme gelmesini kabul etmiyoruz. Bizim için gençlerin sorunları bugünün sorunlarıdır. Hiçbir sorunları ertelenemez.
“Gençlere ‘hem su hem söz sizin’ diyeceğiz”
‘Su küçüğün söz büyüğün’ demeyeceğiz. Gençlere ‘Hem su hem söz sizin’ diyeceğiz. ‘Başımıza icat çıkarın’ diyerek tüm girişimcileri destekleyeceğiz. ‘Olmaz öyle saçma şey’ diyenlere inat, gençlerin hür düşüncesinin peşinde koşacağız. Çünkü biz gençlerin kaçmak istediği değil, yaşamak istediği, tüm dünyadan gençlerin ‘3 ay, 6 ay, 1 sene kalsam’ dediği bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Biz, gençlere rağmen veya gençler için değil, gençlerle beraber buradayız.
Ülkenin partili taraflı cumhurbaşkanı son bir haftada enflasyon sorunu için önce ‘köpük’ dedi, sonra ‘müsilaj’ dedi. Bugün de ‘şişkinlik’ demiş. Ne dese tutmuyor. Çünkü ne dese kimse yutmuyor. Hiç boşuna uğraşmasın. Vatandaşlarımız enflasyonun ne olduğunu gayet iyi biliyor. Ben kavramın doğrusunu söyleyeyim. Ülkemiz partili taraflı cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra, ‘kronik yüksek enflasyon’ dönemine girmiştir. O gün bugündür enflasyon çift hanedir. Tek haneye düşürmeleri hayaldir. Allah korusun, bu kafayla ve inatla giderlerse, ülkenin cumhurbaşkanı bilime ve akla her türlü aykırı tezini dayatırsa üç haneli enflasyon rakamları da uzak değildir.”
Babacan, partisinin bugünkü grup toplantısında “Ülkedeki enflasyon artışı nispeten diğer ülkelerin altında kalmıştır” diyen Erdoğan’ı, dünyadaki enflasyon rakamlarını göstererek yanıtladı:
“Kimi kandırmaya çalışıyorsunuz? G20 ülkelerinde bir Arjantin Türkiye’den yüksek görünüyor, yüzde 51. Türkiye’deki enflasyon yüzde 36 mı? Bağımsız bir araştırma grubu var, onların hesabına göre 80. Grafiğe yüzde 80’i koysak, grafik tavanı deler geçer. Hangi ülkeye göre göreli olarak daha iyiymişiz? Bu ülkenin gerçek enflasyonu, hem G20’de hem de OECD’de en yüksek enflasyondur. Belli ki Beştepe’de enflasyon falan yaşamıyor. Ekmek elden su gölden. Keçiören’deki dairede yaşasaydı, 3-4 komşusu olsaydı, hiç olmazsa girerken çıkarken komşularla karşılaşıp gerçek enflasyonu duyabilirdi.
“Ne Şampiyonlar Ligi, ekonomiyi küme düşürdün”
Ekonomiyi batırdı, mahvetti, perişan etti, şimdi de çıkmış ‘Ekonomide Şampiyonlar Ligi’nin parçası olacağız’ demiş. Ne Şampiyonlar Ligi yahu? Ekonomiyi defalarca küme düşürdün. Her yıl bir alt kümeye düşüyoruz. Biz ayrıldıktan, ortak akıl ve istişare terk edildikten, dürüst ve ehil insanlar sistemden çıktıktan sonra ülkenin kredi notu yatırım yapılabilir seviyeden tam 5 kat aşağı indi. 5. bodrumda şu an. İşte tam da bu yüzden, artık bu takıma yepyeni yöneticiler gerekiyor. Bir takımı her yıl beş defa arka arkaya küme düşüren birisini takımın başında tutmazlar, değil mi?”