Mısırlı Mercimek Köfte, Malzemeleri, Hazırlanışı

Mısırlı Mercimek Köfte, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

  • 1 fincan kepekli un
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 400 gr konserve mercimek, süzülmüş, durulanmış
  • 420 gr konserve kremalı mısır
  • 420 gr konserve bütün mısır taneleri, süzülmüş, durulanmış
  • yumurtalar
  • ⅓ fincan maydanoz, ince doğranmış
  • 1 yemek kaşığı sıvı yağ

Hazırlanışı;

  • Un, kabartma tozu, mercimek, kremalı mısır, bütün mısır taneleri, yumurta ve maydanozu birleşene kadar hafifçe karıştırın,
  • Yassı köfteler yapın,
  • Yapışmaz tavayı ısıtın,
  • Tavayı yeteri kadar yağ koyun,
  • Köfteleri her iki tarafta altın kahverengi olana kadar tavada kızartın,
  • Afiyet olsun…
Paylaşın

Kuşkonmaz Turtası, Malzemeleri, Hazırlanışı

Kuşkonmaz Turtası, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

  • yumurtalar
  • 2⁄3 bardak sade yoğurt (veya süt)
  • ¼ fincan rendelenmiş peynir
  • taze soğan, dilimlenmiş
  • ½ fincan doğranmış taze otlar
  • demet kuşkonmaz (veya 2 su bardağı bezelye veya 400 gr yeşil fasulye)
  • dilim kepekli ekmek, rendelenmiş

Hazırlanışı;

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın,
  • Bir fırın kabını hafifçe yağlayın,
  • Geniş bir kapta yumurta, yoğurt, peynir, taze soğan ve otları karıştırın,
  • Kuşkonmazdan sert uçları çıkarın. ¾ kuşkonmazı küçük parçalar halinde dilimleyin ve rendelenmiş ekmekle karıştırın,
  • Kuşkonmaz ve ekmek karışımını fırın tepsisine yerleştirin. Kalan kuşkonmaz mızraklarını üstüne yerleştirin,
  • Yumurta karışımını üzerine dökün ve ekmeğin içine girmesi için 10 dakika bekletin,
  • Önceden ısıtılmış fırında 30 dakika veya yumurta sertleşip üzeri altın rengi olana kadar pişirin,
  • Yeşil salata eşliğinde ılık veya soğuk servis yapın,
  • Afiyet olsun…
Paylaşın

Kinoalı Pancar Salatası, Malzemeleri, Hazırlanışı

Kinoalı Pancar Salatası, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

  • 950 gr pancar, bütün
  • 10 ml sıvı yağ
  • 150 gr kinoa
  • 380 ml su
  • 50 gram jalepeno biber, salamura, doğranmış
  • 85 gr beyaz peynir, doğranmış
  • 35 gr maydanoz, kıyılmış
  • 10 ml sızma zeytinyağı
  • 20 ml üzüm sirkesi

Hazırlanışı;

  • Fırını 225 derecede ısıtın,
  • Pancarın saplarını kesin ve yağda yaklaşık 45 dakika veya bir bıçak kolayca sokulabilene kadar kızartın,
  • Piştiğinde kenara alın ve soğutun,
  • Soğuduktan sonra baş parmağınızla cildi ovun,
  • Pancarı 1 cm’lik küpler halinde doğrayın,
  • Pancar haşlanırken kinoa ve suyu kaynatın,
  • Üzerini örtüp suyunu çekene kadar hafifçe pişirin,
  • Soğumaya bırakın,
  • Servis yapmadan hemen önce tüm malzemeleri nazikçe karıştırın,
  • Afiyet olsun…
Paylaşın

Pirinç Salatası, Malzemeleri, Hazırlanışı

Pirinç Salatası, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

  • 3 bardak pişmiş kahverengi pirinç, (soğutulmuş)
  • taze soğan, dilimlenmiş
  • kırmızı biber, doğranmış
  • kereviz sapı, ince doğranmış
  • havuç rendesi
  • 1/2 bardak kabak çekirdeği
  • 1/4 fincan kıyılmış kızarmış fıstık veya dilimlenmiş badem
  • 1/2 bardak taze kişniş veya maydanoz, doğranmış
  • 1 yemek kaşığı kıyılmış zencefil
  • 1 yemek kaşığı zeytin yağı
  • 1 yemek kaşığı soya sosu
  • 2 yemek kaşığı limon suyu

Hazırlanışı;

  • Tüm malzemeleri büyük bir kaba koyun ve birleştirmek için iyice karıştırın,
  • Servis yapmaya hazır olana kadar buzdolabında saklayın,
  • Afiyet olsun…

 

Paylaşın

Acılı Güveç, Malzemeleri, Hazırlanışı

Acılı Güveç, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 2 soğan, kıyılmış
  • 2 diş sarımsak, ezilmiş
  • 500 gr dana kıyma
  • 3 bardak karışık sebzeler (taze veya dondurulmuş)
  • 3 domates, doğranmış
  • 400 gr. acı fasulye
  • 300 gr. mısır taneleri, süzülmüş

Hazırlanışı;

  • Orta ateşte büyük bir tencerede yağı ısıtın,
  • Soğanı ve sarımsağı yumuşayana kadar hafifçe pişirin,
  • Kıymayı ekleyin, fazla yağları süzün,
  • Acı fasulyeyi,
  • Doğranmış domatesi, biberi ve mısır tanelerini ekleyin.
  • Sos koyulaşana kadar hafifçe pişirin,
  • Afiyet olsun…

Not: Pirinç pilavı, pide, makarna, ekmek veya patates püresi ile servis yapın.

Paylaşın

Engin Turgut Kimdir? Hayatı, Eserleri

9 Eylül 1957 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Engin Turgut, çocukluğundan itibaren Kadıköy’de yaşadı. Osman Gazi İlkokulu (1969), Kemal Atatürk Ortaokulu (1972), Haydarpaşa Lisesi ve Üsküdar Akşam Lisesi’nde öğrenim gördü.

Haber Merkezi / On altı yaşından itibaren Kadıköy’de bir kitapçıda tezgâhtar olarak başladığı meslek hayatında gümrük komisyonculuğu, , dergicilik gibi çok çeşitli işler yaptı. Sanatçı asıl mesleğini ise şairlik olarak görür.

Memur bir ailenin çocuğu olan Turgut, babasının şair olmasını çok istememesine rağmen kendisini Yahya Kemal ve Nazım Hikmet’le de tanıştıran kişi olduğunu dile getirir.

İlk şiir denemelerine de henüz 16-17 yaşlarında iken başlar. Şiirleri 1980’lerden sonra Varlık, E, Cumhuriyet Kitap gibi süreli yayınlarda okuyucu ile buluşur. İlk şiir kitabı Kışkırtıcı Erguvan 1987’de yayımlandıktan sonra edebiyat çevrelerinde daha tanınır bir hâle gelir.

Turgut, kendisini şiir yazmaya iten gücün, kimsenin kimseye kulluk etmemesi gerektiğine olan inancı olarak belirler. Bu bakımdan şiirleri içerik olarak toplumcu gerçekçi şiirin sınırlarını zorlar.

Sürekli bir arayış içinde olan şairin şiirleri, dil içi kelime oyunları, günlük dile yaklaşma vb. açılardan ise yüzey yapıda Garip şiirinden izler taşır. Derin bir melankoli ve hüznün hâkim olduğu şiirlerde, yalnızlık ve aşk temaları öne çıkar.

Toplumcu yanı ağır basan şiirlerde ise bireyin etrafını çevreleyen ama kendisiyle uyuşmayan toplumsal zihniyet içindeki varoluş mücadelesine odaklanıldığı görülür. Aynı zamanda ressam olup çeşitli sergilere imza atan Turgut, Küs kitabıyla 1994’te Orhon Murat Arıburnu şiir ödülüne layık görülmüştür.

“Tango ve gerilla”

Topuğumuzdaki sabah rengi kadar aydınlık şu hasret yüzümüz
Yeni bir aşk bulduk kendimize, kalbimizi asil ve diri tutmak için
Hermann Hesse okuduk dibine kadar, tadını çıkardık saflığın
Dalgın bir hayal bizimkisi, neremizden akıyor bu paramparça güz

Boynu bükük ve kaybolan kırgın hayatlarımızı kime anlatsam
Dünyayı kucaklayamıyorum, can çekişiyor kabuğumuzdaki lanet sızı
Sanki her yanımıza yalan masal üflemişler, dilimizde hep o vehim korku
Kekremsi bir yalnızlığın toprağına düştük, çölden şehre sıçrayamam

Her aşk kendine yeni bir veda bulacak kadar canlıdır ve sıcak
Çünkü gönlümüzdeki kuşlar denizle sevişecek kadar yasemin kokar
Şaraba bandığımız sahici ruhumuz asi, eros ve Thedorakis tadında
Düşlerimizin, kalbimizin yamacındaki uçurum muyuz, korkunç ve uzak

Bizdeki şu yarım telaş, köpüğümüzdeki kımıldayan siyah bakışlarımız
Gövdemizde yaşayan tıpır tıpır sevinç ve yakamoz hep derindir, gecedir
Egzotik evlat İstanbul, damağımızın sokaklarında üzgün ve şaşkındır
Köprülerin altından aksak da, kuğuların boynuna sarılarak yaşasak da

Bak hayat bize nasıl fısıldıyorsa onun ritmine uy ve bana öyle gel
Bata çıka, istersen derimi yırt, istersen bir gerilla gibi yaşat beni…

Paylaşın

Engin Korelli Kimdir? Hayatı, Eserleri

8 Nisan 1963 yılında Nevşehir’in Hacıbektaş İlçesine bağlı Köşektaş Köyünde dünyaya gelen Engin Korelli, lise yıllarında 12 Eylül faşist darbesine yakalandı ve tutuklandı. Serbest kalınca sahte kimlikle Fransa’ya kaçtı.

Haber Merkezi / Paris’te, Fransız Edebiyatı öğrenimi gördü. 1991 yılında Fransa’dan Almanya’ya göçtü. İktisat diploması aldı. Edebiyat ve politikaya olan ilgisi onu yıllar sonra J.W. von Goethe Üniversitesinde, Türkoloji ve Politoloji eğitimi almaya yöneltti.

Yazın dünyasına şiirle giriş yapan Korelli’nin Şiir ve öyküleri, Varlık, Edebiyat ve Eleştiri, Öteki-Siz dergilerinde yayımlandı. Ömer Seyfettin Öykü Özel Ödülü’nü aldı. www.ayrinti.net’in editörlüğünü yapıyor. Fransızca, İngilizce, Almanca ve İtalyanca’dan çevirileri var.

Ben hangi şehre gömülsem”

ben hangi şehre gömülsem
bir yangın çıkar içinde
söndüremem

ben hangi şehre gömülsem
kuşlar nümayişe dururlar
gökte süzülerek
nedense gülemem

ben hangi şehre gömülsem
yollarda yolcusuz kalır tramvaylar
taşırlar kendi yalnızlıklarını
ehliyetim bile yok
süremem

ben hangi şehre gömülsem
korkarım bir daha sevemem

“Sırça sandıklar”

Kötü zaman ölülerini topluyorum
Sokak dolusu keşfedilmemiş korkularını
Sırça sandıklar kuruyorum kemiklerine
Her ölüyü ve geçmişini
İçine koyup gömüyorum.

Kimse utanmasın yalnızlığından

Takılar ve giysileri kalan varlıklarından
Çalgılar, çığlıklar yalnızlıklarından
Uzun uzun soluklar, solup unutulmuş anılar
Yaşanmış bir gövdenin konulduğu
Koca, sırça sandıklar.

“Aşk neylesin”

Hiç aşk batar mı yüreğime
Akıtır mı kanımı kendi sunağında
Sarıp sarmalar mı yatağımda beni hiç
Aşk neylesin yerinde duran bir ozanı?

Hiç aşk çıkar mı üstüme başıma
Salar mı okunu göğsüme batırırcasına
Vurur mu Wilhelm Tell gibi elmasını
Aşk neylesin avından dönen bir ozanı?

Hiç aşk yakar mı son gülünü
Yürür mü üstüne sevgi selinin hiç
Kaç kişiyi kurtarmış tarihte bir yıkımdan
Aşk neylesin yerinde sayan bir ozanı?

“Yalnış kapılar”

Yanlış kapılarda geçmiş yolculuğum
Uzun gecelerde dokumuşum gözlerini
Al almışım, turna tutmuşum bakışlarında
Sonsuz bozkırında sarı taprak
Uzanmışım yüzü koyun düşlerine

Yanlış şarkılarda okunmuş yalnızlığım
Kırık kırık ezgiler dökülmüş üstümüze
İçli çalgılar, ten mor örmüş saçlarını
Bilmezmiş gözlerin, nasıl utanırmış ellerim
Ruj ararken dudaklarına dokunmaya

Yanlış limanlarmış arandığım
Sığ denizlerde
Pusulam kaybolalı ceplerimde

Paylaşın

Engin Akbaba Kimdir? Hayatı, Eserleri

Ocak 1979 yılında Tokat’ın Sulusaray İlçesine bağlı Bayazıt Köyünde dünyaya gelen Engin Akbaba, ilkokulu doğduğu köyde, orta okul ve liseyi, 6 farklı okulda bitirdi. Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.

Haber Merkezi / 2001 yılından beri Antalya’da avukatlık yapmaktadır. 22 sayı kadar- “Düş Okulu ve Düşlü/yorum” adı ile e-dergiyi, ilk önce Savaş Ezgi, daha sonra Sevda Zeynep Karadağ ve Sultan Tektaş’la birlikte çıkardı. Dergi 2008 yılında yayım hayatına son verdi.

2005 yılından itibaren, Ada, Bireylikler, Akdeniz Edebiyat, Kar Edebiyat, Karşın gibi edebiyat dergilerinde şiirleri yayımlandı. Şiir ve öykü yazmak için emek vermektedir.

“Aşkın –ev hali”

kabuğu kavlayan yara
yaz izi
aşkın –dem hali

camda titreyen yağmur
yar yüzü
aşkın-yalım hali

içimde eşkıya yalnızlığı
yar sözü
aşkın –yok hali

aklımı kemiren kurt
yar dudağı
aşkın – derin hali

ruhumu yıkayan deniz
yar kokusu
aşkın –serin hali

yanımda uyuyan kadın
yar
aşkın –ev hali

önümde uzayan yol
yar hasreti
aşkın –ham hali

“Kırlangıç ağıdı”

ben en çok seni ağladım
kırlangıçlar konarken dualarıma
dudaklarımla sevişti adın
kanadım/mavi

soluk nehir gibi geçtim haritaları
soyum yırtık bir atlastan geliyor
ezberimde tuttum ayrılıkları
sonra sus oldum/ağladım

erkendi yağmurdu kuşlar ölüydü
imanlı bir dağ köyüydü ömrüm
kırlangıçlar geçerdi göğümden
peşin dualarımda/ adın

yar yanımın yarısı kenevir tohumu
yarısı ateş
gitmeleri anlamlı kılmak için
doğurmuş annem
bir mim koymuş ellerime göbek bağımdan
alnıma virgül
sonra kırıldım/nokta

gözlerine bakardım
denize akar gibi
soluk bir nehir gibi geçtim haritaları
tuz gölüne döküldüm
ve nihayet/ çöl

“Sevgilim dudağımı kuruluyor”

gün gelip kırılınca sevgilim
deniz alıyorum ona köşedeki balıkçıdan
oturup geçmişin gölgesinde
hayatın kılçığını ayıklıyoruz

gün gelip kırılınca sevgilim
ben de kırılıyorum aynı yerden
ve ona deniz alıyorum dar ağacından
nar pembesi, toprak kokusu, buğday ferahlığı

gün gelip kırılınca sevgilim
denize düşüyorum gözlerinden
dudağımda mısralar ıslanıyor

Paylaşın

Ender Sarıyatı Kimdir? Hayatı, Eserleri

1948 yılında Uşak’ta dünyaya gelen Ender Sarıyatı, henüz 28 yaşındayken 1976 yılında İzmir’de yaşama veda etti. Öğrenimine, küçük yaşta ailesiyle birlikte göç ettiği İzmir’de başladı. İzmir Namık Kemal Lisesini birinci sınıfta terk etti.

Haber Merkezi / İşsizlik, alkol, öfke ile geçen yıllar sinir sistemini bozdu. Bir ara evlenip bir çocuk sahibi de olduysa da, söz konusu nedenlerle, eşi onu boşamak zorunda kaldı. Hayatının son dönemlerinde Ege Üniversitesi Psikiyatri Kliniğinde tedavi gördü.

İlk şiirleri, İzmir Namık Kemal Lisesinin yayın organı olan Genç Kalemler’de yayımlandı. Diğer şiirleri Ege Ekspres gazetesinin “Gençlerle Baş Başa” sayfası ile Dost, Soyut ve Yordam dergilerinde yayımlanarak ilgi gördü. Şiilerinde toplumcu gerçekçiliğin etkisinde kalmakla birlikte arayışlarını sürdürdü.

Ataol Behramoğlu’nun şiirlerine ilgi duyduğu, yakın arkadaşlarının Ahmet Bahçevan, Hüseyin Peker, Sevgi Güven ve Cavit Kürnek olduğu belirtildi. Öykücü Sevgi Özcan, onun için “68 kuşağının şanlı süvarisi” nitelemesini yaptı. Şiirleri 2000 yılında dostlarının yardımıyla Ahmet Günbaş tarafından, hakkında toplanabilen bilgilerle birlikte, Ölüme Direnen Şiirler adıyla kitaplaştırıldı.

“Birazda yaşamak korkusu”

sevgiyi ve baharı sil hançerden
çok şeyler anlatır, denizler
balıklar ve her gün
ölü bir güzün
karnaval diye katıldığı cami avluları
sebil ve kuşlarla dolmaktadır

kız usulca açar bacağını
her kızın bacağı biraz antalya
kızlar
cumhuriyetten yakınmaktadır
paralı varşovalı iyi giyimli insanlar
dirilir yüreklerinde derin acılarıyla
yüreklerinde cumhuriyet biraz da
yaşamak ve aldatılmak korkusu

ne yapsak ne etsek biz biraz da buyuz
geceyi ağartan dağ erikleri
eski saz, çakal ulumaları, yalnızlık
güle benzer mezarlıklar
uzun uzun seyreder gibi körfezi

gök yere değerken izmir
kemeraltı…
hüzünden birer heykel gibi insanlar
sonra manisa sonra kubilay
kasım boynuma atkı ve
sessiz körfeziyle izmir
duyulmaz ezilişleriyle insanlardan
birer resmi geçit gibi

sabah buğuludur
radyo ve
vücudumu vida gibi delen neyzen tevfik
neler anlatamaz bu sabah
bir bardak çay fabrika bacaları
acı ve hasret

kasımda hep büyüttüğüm izmir
sabahları her gül biraz umut
ve sevgilim
ve dostum
günlerce düşündürür ölümü
çünkü yabancı sular denizlerimize
karışmaktadır ve her insan
biraz kaybetmek, biraz da yaşamak korkusudur.

“Eski bir şiir”

git, öbür gemilerini sür kıyıma yalnızlık
sesi eski günlere döndüren beni
çoğalır çoğalırdı bir kadın
şarkılar söyleyen saat
onun yüzlü okşayan sesi
çoğaltır çoğaltırdı yüreğimi upuzun
bir caddede
asmaların yeşile döndüğü yerde
büyürdü gözleri üzerime koca bir sevişme

aşk, eski bir şiir oluyor bende
geçerken yaşayamadığım o hayatın kıyısından
baktıkça da artıyor kimsesizliğim
göğü dolduran her şeye
bakarken duraklara ve kitaplara
yüzün geliyor aklıma
başıboşluğum
ve sonra üç beş mısra bende çoğalan ırmaklar
çiçek deyince gözlerin çoğalıyor
bir başakta çoğalıyor saçların
bende hançerler çoğalıyor geçtikçe
yüzünden yalnızlıklar müzesi
gittikçe dönüyorum bir deniz kıyısından
her şey gizlilik suya baktıkça
sen biraz gizliliksen baktıkça tenha yerlerine
beni kandıran tanrıya benziyorsun
tenha bir durağa kırmızı bir elmaya
saat üçlere ve her şey sana benziyor
her şey baktıkça.

aşk, eski bir şiir oluyor bende
Sıyrıldıkça kaldırımlar kadın kokusundan

Paylaşın

Ender Emiroğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

1973 yılında Trabzon’da dünyaya gelen Ender Emiroğlu Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu. İlk şiirleri 90’lı yıllarda Sombahar dergisinde yayımlandı. 1997 yılında Hürriyet Gösteri dergisinin hazırladığı “90’lı Yılların Şairleri” dosyasında yer aldı.

Haber Merkezi / Bugüne kadar Adam Sanat, Ahtapot, Akatalpa, Altıyedi, Ayışığı, Aydın Muhiti, Bahçe, Birgün, Budala, Buzdokuz, Defter, E, Ecinniler, Eliz, Est&Non, European Literature Network, Göçebe, Hürriyet Gösteri, ışık, Iktidarsız, Kirpi, Kod Adı: Maske 2021, La Poete Travaille,  Ludingirra, Mor Taka, Muaf, No, Öküz, Öteki-Siz, Papirüs, Pathos, Pelerin, Sadece Şiir, Sincan Istasyonu, Sombahar, Sözcükler, Şiir Atı, Şiirden, Şiiri Özlüyorum, Taşranın Dış Duvarı, T Dergisi, Temren, Uç, Varlık, Virüs, Yazılıkaya, Yeraltından Notlar edebiyat dergileri, gazeteler, internet sitesi ve fanzinlerde şiir, yazı ve çevirileri yayımlandı.

Ilk kitabı “Kararan”, Ekim 1999’da, Şiir Atı Yayınları tarafından; ikinci kitabı “Lâ Havle Ve Lâ Kuvvete!” ise Mart 2004’te, Dharma Yayınları Nekitaplar Serisi’nden, üçüncü kitabı “Etnik Sentetik”,  2008’de Authorcrossing tarafından yayınlandı. Pathos dergisinin yayın kurulunda ilk 5 sayı yer aldı. Pen Türkiye ve Edebiyatçılar Derneği üyesidir.

“Yağmur toplar su biriktirir deniz anlar”

asya toz ve duman tren garlarından sarı metal gözlerin artakalan ikiye katlanmış bedenim tahta bavul beyaz mendil horoz ayna kara tarak beyaz çorap kırmızı kurdele siyah beyaz fotoğraf

gül pudrası, lotion pompeia, briyantin, yağsız krem ve eau de cologne

asya ateş ve gam tütsü buharlaşan sudur yanan kiraz ağacından suyla beslenir ellerim ve toprakla ağır koku gümüş tabaka ağaç ağızlık köstek saat muhtar çakmak hakim yaka uzun asa cilalı kundura

çiçek suyu, oje, kömür sürme, gül suyu ve souvenir de constantinople

asya yıldız ve kan bir uçtan bir uca ölü bebek kara toprağından tahta bekar odasında ilk döllerim sarı çakı damla sakız lâtilokum çubuk kılınç bakır sahan kara kazan hasat ayları gelin alayı çilek zamanı

gümüş halhal, ağılı yüksük, ceviz sandık, kına dövme ve mor kaneviçe

asya ölüm ve zarı çıplak elle boğulmuş bir vezir ağrır kasıklarından mil çekilmiş içoğlan gözlerim beyaz yaka kâbus rüya kaymak dondurma ecel ferman atlas kaftan sarı safran kara katran hançerli sultan

iğne toka, elmas hızma, ilek tülbend, penbe göynek ve kadife kuşak

asya fal ve beyan ulema yağlı ip haber alır uzak kuzey yıldızlardan ters masaya oturdum ağzımda su gece kalfa erdişi abla şehlâ usta inci gerdan haram kurban boynuz talan günah salan yalnız kalan

Paylaşın