Ekonomi Uzmanları: Enflasyon Daha da Yükselecek

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 3 Ocak’ta açıkladığı verilere göre, Aralık ayı enflasyonu bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 36’dan fazla artış gösterdi. Bu, enflasyonda son 19 yılın en yüksek seviyesi. VOA Türkçe’ye konuşan ekonomi uzmanları önümüzdeki birkaç ayda enflasyonun daha da yükseleceği öngörüsünde bulundu.

VOA Türkçe’ye Londra’dan Skype üzerinden konuşan gelişmekte olan piyasalar uzmanı Timothy Ash, önümüzdeki birkaç ayda enflasyonun daha da artmasını öngörüyor.

Ash, “Lira biraz daha istikrara kavuşsa bile, üretici fiyatı enflasyonu yüzde 80. Yüzde 36 olarak açıklanan tüketici fiyatı enflasyonu ile bu oran arasındaki fark fiyatlama maliyetinin bir kısmının tüketiciye yansıyacağını gösteriyor. Bu nedenle önümüzdeki birkaç ay içinde enflasyon döviz kurunun nasıl olacağından bağımsız olarak yüzde 50 seviyesine yükselecek gibi görünüyor. Yılın geri kalanıysa döviz kuru ve büyümenin nasıl olacağına bağlı” dedi.

Türkiye Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde ihracatçıların döviz gelirlerinin yüzde 25’ini Merkez Bankası’na satma zorunluluğu getirdi.

Johns Hopkins Üniversitesi’nden Uygulamalı Ekonomi Bölümü Profesörü Steve Hanke, bu adımı yatırımcı güveni açısından kötü bir işaret olarak yorumladı.

Hanke, “Bu döviz kontrolunun ilk unsuru ve olumsuz bir işaret. Para birimleri ve döviz rezervi durumları zayıf olan ülkelerde yaygın görülen bir şey. Türkiye’nin döviz rezervi pozisyonu negatif. Burada yapılmaya çalışılan negatif net pozisyonun azaltılması için dolar edinmeye çalışmak. Merkez Bankası’nın bilançosundaki delik bu döviz regülasyonlarıyla kapatılmaya çalışılıyor” dedi.

Türkiye Birleşik Arap Emirlikleri’nin ardından Suudi Arabistan’la da ilişkilerde gerilimi düşürmek amacıyla adımlar atıyor.

Suudi Arabistan Cemal Kaşıkçı cinayetinin ardından resmi olarak olmasa da Türk ürünlerine boykot uygulamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Şubat ayında Suudi Arabistan’ı ziyaret edeceğini açıkladı.

Gelişmekte olan piyasalar uzmanı Timothy Ash körfez ülkeleriyle gerilimin düşürülmesinin ekonomiye etkisini değerlendirdi.

Ash, “İlişkiler bir yere kadar normalleştirilebilir ancak bu ülkeler yüklü çekler yazmayacaktır. Ucuz birtakım varlıklar olursa, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan bunları satın alacaktır. Çünkü bunlar uzun vadede ilginç yatırım fırsatlarıdır. O nedenle Türkiye Merkez Bankası’na milyarlarca dolar körfez parası aktığını görmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’de halk şu anda bankacılık sistemine güveniyor ama Lira’ya güvenmiyor”

Peki, Türkiye’de bankacılık sektörü krizi atlatabilecek kadar güçlü mü?

Hanke buna, “Türkiye’deki bankacılık sistemi daha önce benzer döviz krizlerini atlattı. Tarihe baktığımızda bankacılık sektörünün iyi manevra yapıp mali açıdan güçlü kalmayı başardığını görürüz. Ama yine de bu tehlikeli bir oyun. Bütün resmin önemli bir parçası da gözümüzü bankacılık sektöründen ayırmamak. Türkiye’de halk şu anda bankacılık sistemine güveniyor ama Lira’ya güvenmiyor. O nedenle Lira’yı dolara çeviriyor ama para hala bankada” sözleriyle yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin siyasi ve ekonomik geleceğini bir daha asla Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi küresel ekonomik vesayet kurumlarının reçetelerine teslim etmeyeceğini” söyledi.

Steve Hanke de Türkiye için çözümün içerden gelmesi gerektiği görüşünde.

Hanke, “Sanırım bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aynı fikirde olma eğilimindeyim. IMF ile anlaşma yenilenmediği zaman bunun iyi bir adım olduğunu düşündüm. Ekonomide yapılacak en iyi şey kendi evinizi toparlamaktır. Çünkü sorunların çoğu ülke içinden kaynaklıdır” dedi.

Türkiye’de ekonomik sorunlar sebebiyle erken seçim çağrılarını da değerlendiren uzmanlara göre, seçimlerin normalde yapılmasının planlandığı 2023, ekonominin mevcut seyri göz önünde bulundurulduğunda fazla uzun bir süre.

VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar, alınan önlemler ve yapılan müdahalelerin ancak bir süre etkili olabileceği görüşünü savunuyor.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Vaka Sayısı 55 Bin Sınırında

Kovid 19’da son 24 saatte 54 bin 100 yeni vaka tespit edilirken, 177 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “NE ENDİŞE NE GEVŞEME! Tedbirle, aşıyla bugünü de aşacağız.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 364 bin 426 test yapılırken, 54 bin 100 yeni vaka tespit edildi. 177 kişi hayatını kaybederken, 68 bin 895 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Salgının her döneminde olumsuz propagandalar yapıldı. Aslında bir “salgın” olmadığı veya durumun kat kat fazla kısıtlama gerektirdiği iddia edildi. Süreci makul şekilde yönetme çabası ise bizi bugün normale yaklaştırdı. NE ENDİŞE NE GEVŞEME! Tedbirle, aşıyla bugünü de aşacağız.

 

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Paylaşın

Prof. Dr. Adıyaman: Sağlık Bakanı Ve Bilim Kurulu Üyeleri İstifa Etmeli

Aşısızlardan seyahat, okullar ve kapalı mekanlarda istenen PCR testi şartının kaldırılmasına tepki gösteren Prof. Dr. Sinan Adıyaman, halk sağlığını tehdit eden bu kararları alan Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu üyelerinin istifa etmesi gerektiğini söyledi.

Sağlık Bakanlığının onayı ve İçişleri Bakanlığının kararıyla Türkiye’de aşısızlardan seyahat, okullar ve kapalı mekanlarda istenen PCR testi şartının kaldırılmasına tepkiler sürüyor.

Evrensel’den Vural Nasuhbeyoğlu’nun haberine göre; Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Sinan Adıyaman, alınan son kararları yönetenlerin salgınla mücadelede havlu atması olarak değerlendirdi. Adıyaman, test yapmadan virüsün tespit edilemeyeceğine işaret ederek “Aramazsanız virüsü bulamazsanız. Türkiye virüsü aramamaya devam ediyor” dedi.

Avustralya’nın aşı olmayan olan ünlü tenisçi Novak Djokovic’in vizesini iptal ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Adıyaman, “Türkiye’de ise bunun tam tersi yapılıyor. Aşı olmayanlara serbestlik sağlanıyor” dedi.

“Saldım çayıra mevlam kayıra durumu”

Alınan son kararlarla virüsün artık Türkiye’de serbestçe dolaşımda olacağını belirten Adıyaman “Baştan beri salgınla mücadelenin epidemiyoloji bilimine uygun yapılması gerektiğini söylüyoruz. Ama Türkiye’de epidemiyoloji bilimi de ağlıyor. Aksine saldım çayıra mevlam kayıra durumu var” dedi.

Şu anda Avrupa’da Türkiye ile aynı nüfusa sahip ülkelerde günlük 250-300 bin vakanın tespit edildiğini dile getiren Adıyaman “Bizde ise 60-70 bin civarında. Vakaların bu kadar yayıldığı bir dönemde PCR testi konusunda zorlanıyor olabiliriz. O zaman da dünyanın yaptığı gibi hızlı antijen kitleri devreye girmeli. Ama Türkiye üretmekle övündüğü hızlı kitleri halk sağlığı için ülkede kullanmak yerine başka ülkelere satmakla övünüyor. Türkiye’de hiçbir alanda bu hızlı kitler kullanılmadı” dedi.

“Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu üyeleri istifa etmeli”

Aşı olmayanlara test zorunluluğunun kaldırılmasıyla bu kişilerde virüs var mı yok tespit edilemeyeceğini belirten Adıyaman, “Artık bu kişilerde koronavirüs var mı yok mu bilemeyeceğiz. Bu kişiler kapalı alanlara girdiklerinde de virüsü yayacaklar. Aşı da yüzde 100 korumadığı için aşı olanlar da bunun ceremesini çekecekler” dedi.

Test zorunluluğu olmadığında HES kodunun hiçbir anlam ifade etmeyeceğini dile getiren Adıyaman, artık vatandaşların kendi önlemlerini alması gerektiğini belirterek, “Kapalı mekanlardan uzak durulmalı, mutlaka koruyucu maske kullanılmalı” dedi.

Adıyaman, halk sağlığını tehdit eden bu kararları alan Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu üyelerinin istifa etmesi gerektiğini söyledi.

Paylaşın

Kavala: Elde Dış Güç Olarak Ben Ve Soros Kaldı

Osman Kavala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı işaret ederek, “Amerika’ya, Rusya’ya, Almanya’ya, Fransa’ya bir şey söyleyemiyor. Elde kala kala dış güç olarak bir ben kaldım, bir de Soros kaldı” dedi. Kavala, “Benimle de Sorosla da araları çok iyiydi” ifadelerini kullandı.

Tutuklu iş insanı Osman Kavala, Çarşı Davası ile birleştirilerek üçüncü kez açılan Gezi Parkı Eylemleri Davası’nın üçüncü duruşması için yarın hâkim karşısına çıkacak. Duruşma öncesinde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, tutuklu Osman Kavala’yı Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti.

Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre, Kavala CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in ziyareti sırasında tutukluluğuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Mahkemenin daha önce kendisini beraat ettirdiğini fakat “onun” kafasında beraat edemediği için aynı delillerle yeni dava açıldığını belirten Kavala, iddianamesine ilişkin şunları kaydetti:

“İddianamede, ‘Henri Barkey ile yoğun irtibatı var, bu da casus olduğunun kanıtıdır’ deniyor. Ama ‘Barkey üst düzey ve yetenekli bir casus olduğu için bu irtibatı somutlaştıramadık’ deniyor. İki yerde somutlaştırılmış. Biri, benim büromun çatısında bir baz istasyonu var, Barkey de aynı gün aynı saat aralığında aynı baz istasyonundan yararlanmış. Ben büromdayım, o da muhtemelen İstiklal Caddesi’nde yürüyor. İstiklal Caddesi’nden geçenler benim büromun çatısındaki baz istasyonundan yararlanır. Buna yoğun irtibat deniyor. Bir diğeri de ‘darbe sonrası Türkiye’yi kimlerin yöneteceğini belirlemek için yurtdışında toplantı yaptılar’ deniyor. Aynı iddianamede onun Almanya’da, benim Fransa’da ayrı ülkelerde olduğumuz da yazıyor ama buna da irtibat demişler.”

“Bir ben kaldım, bir de Soros”

Avrupa Konseyi’nin yaptırım uygulaması halinde bu durumun Türkiye açısından çok vahim olacağını ifade eden Kavala, “Türkiye’nin kurucusu olduğu bir konsey tarafından cezalandırılmasından ben utanırım. Yaptırım kararından memnun olmam. Bu duruma getirmemeleri lazım. Bu konuyla ilgili Erdoğan ile Çavuşoğlu’nun basına yansıyan yaklaşımları arasında fark var. Avrupa Konseyi’nin yaptırımları dış müdahale olarak yorumlanamaz. Türkiye’nin kurucusu olduğu bir konseyin müdahalesi olarak bakmak lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret ederek, “Amerika’ya, Rusya’ya, Almanya’ya, Fransa’ya bir şey söyleyemiyor. Elde kala kala dış güç olarak bir ben kaldım, bir de Soros kaldı” diyen Kavala sözlerini şöyle sürdürdü: Benimle de Sorosla da araları çok iyiydi. Bir hukuk devletinde bir davanın sanığı hakkında ülkeyi yönetenler en az 10 kez olumsuz beyanda bulunamaz. Bu süreçten, mahkemenin etkilenmeyeceği nasıl beklenebilir.

Paylaşın

İYİ Parti, Seçim Çalışmalarına Başladı

Önceki seçimlerde Cumhur İttifakı ile HDP’nin yüzde 60 ve üzerinde oy aldığı sandıklardan başlayarak bir “gönüllü müşahit” çalışması yaptıklarını belirten İYİ Parti Seçim İşleri Başkanı Mehmet Tolga Akalın, “Türkiye çapında çok büyük bir gönüllü organizasyonu yapacağız. Genel Başkanımız seviyesinde yapacağımız bir çağrıyla seçimde partimizle çalışması için tüm gönüllüleri davet edeceğiz.” dedi.

Seçim için çalışmalarına başlayan İYİ Parti, sandıklarla ilgili bir hazırlık yapıyor. Bu kapsamda, bir parti ya da ittifakın yüksek oy aldığı ve muhalefet partilerine hiç oy çıkmayan sandıklardan başlanarak, parti için riskli görülen yerlerde vatandaşa “gönüllü müşahit” olması çağrısında bulunulacak.

Partinin Seçim İşleri Başkanlığınca yapılan çalışma çerçevesinde, öncelikle rakip partilerin yüzde 60-80 ve yüzde 80-100 oranlarında oy aldığı sandıklar belirlenecek. Daha sonra vatandaşlardan, özellikle bu seçim bölgelerinde İYİ Parti’nin müşahitlerinin yanında gönüllü olarak görev yapmaları istenecek.

İYİ Parti Seçim İşleri Başkanı Mehmet Tolga Akalın, partinin seçim güvenliğine yönelik planladığı “gönüllü müşahit” çalışmasını anlattı. Akalın, seçim güvenliği için bulut tabanlı İYİ Parti Raporlama ve İletişim Sistemi (İRİS) yazılımını geliştirdiklerini ve bununla Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) seçim sonuçlarına ilişkin verileri tasnif edebildiklerini söyledi.

“Tüm gönüllüleri davet edeceğiz”

Bu kapsamda riskli gördükleri ve önceki seçimlerde Cumhur İttifakı ile HDP’nin yüzde 60 ve üzerinde oy aldığı sandıklardan başlayarak bir “gönüllü müşahit” çalışması yaptıklarını belirten Akalın, “Türkiye çapında çok büyük bir gönüllü organizasyonu yapacağız. Genel Başkanımız seviyesinde yapacağımız bir çağrıyla seçimde partimizle çalışması için tüm gönüllüleri davet edeceğiz.” dedi.

Akalın, çalışmanın içeriğine ilişkin şunları kaydetti: “Taşrada toplam seçmen sayısından fazla oyun çıktığı sandıklar oluyor. Bunlar yıllardır da olan şeyler, bu döneme münhasır değil. Bölgesel, bireysel partizanlık duygusuyla adaletsizlikler veya sandık yolsuzluklarıyla karşılaşılabiliyor Türkiye’de. Bunu tasnif ettiğinizde en çok risk nerede görülüyor? Yüzde 90, yüzde 95, yüzde 100 oyun olduğu, muhalefet partilerine hiçbir oyun çıkmadığı sandıklar var. ‘Daha riskli’, ilk algıda ‘belki yolsuzluk ihtimali olabilir’ gibi görünen o iptidai sandıklardan başlayarak müşahitlik tanziminin daha verimli olacağını düşünüyoruz. Sandık temsilcilerimizin dışında gönüllülerden de ilk oralardan başlayarak parti adına gönüllü müşahitlik vazifesini ifa etmelerini isteyeceğiz.”

Bir gönüllü ordusuyla seçime girme arzusunda olduklarını vurgulayan Akalın, Türkiye’de seçmenin seçim sistemine ve usullerine duyarlılığının yüksek olduğunu dile getirdi.

Cumhuriyet’in haberine göre, Mehmet Tolga Akalın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Seçmenin o duyarlılıklarına uygun bir eş güdümü ve politik hazırlığı yapma arzusundayız. Seçmenle açık bir şekilde durumumuzu da paylaşacağız. Parti olarak çok şeffaf bir şekilde sıkıntıdaysak ‘gelin defansa’ demekten yüksünmeyeceğiz. Yeterli olmadığımız yerlerde ‘burada gönüllülüğe ihtiyacımız var’ diyeceğiz. Kademe kademe bütün süreci birlikte onlarla yaşayacak ve deneyimleyeceğiz. Bu işi partililerin dışında gönüllü seçmen ayağıyla birlikte götüreceğiz.”

Paylaşın

Pervin Buldan: Türkiye’yi Yönetmeye Hazırız

Partisinin Batman 4’üncü Olağan Kongresi’nde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Buradan çağrı yapıyoruz, eğer kendinize güveniyorsanız, seçim kararı alın kurun sandıkları. Hep birlikte halkın hakemliğine başvuralım, halk kimi tercih ediyor görelim. Biz her yönüyle hazırız. Seçimlere hazır olduğumuzu Batman’dan deklare ediyoruz. Yarın da bir ay sonra da yapılsa HDP seçimlere, ülkeyi yönetmeye hazırdır.” dedi.

Haber Merkezi / Pervin Buldan, “Mücadeleden asla vazgeçmeyen, direngen Batman halkı, umudun güçlü sesi sevgili kadınlar ve gençler hepinizi ayrı ayrı selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Buldan, “Bizler için mecalleri kalmamış diyenler gelsinler bu salona baksınlar, mecalimiz kalmış mı kalmamış mı görsünler” dedi.

“AKP ve küçük ortağı (MHP) şunu bilsin ki onların hikayeleri çoktan bitti, artık yarı yolda kaldıklarını ve ilerleyemediklerini kendileri de biliyor ve bunun farkında. Bunun için HDP’ye saldırmakta başka bir yol bulamıyorlar. Ama bunlar da beyhude çabalar.” diyen Buldan, “Biz onların her yaptığını yüzlerine vurmak için alanlardayız, sahalarda, meydanlarda, kongre salonlarındayız. Biz diyoruz ki bu ülkede, adalet, özgürlük, hukuk demokrasi yok. Bunları söylediğimiz için hakkımızda kapatma davaları açıyorlar. Ülkede yaşayan 83 milyon insan adalet, demokrasi, özgürlük ve hukukun olmadığını biliyor. Peki bu ülkede ne var? Yolsuzluk, talan, hırsızlık ve yalanla yönetim var, iftira atan iktidar var, halkı sömüren soyan bir iktidar var.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Batman 4’üncü Olağan Kongresi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Siyasi parti, meslek örgütleri, sendika ve yöre dernekleri, Barış Anneleri, MEBYA-DER ve TUHAY-DER temsilcileri ile HDP’li seçilmişler ve milletvekillerinin katıldığı kongrede konuşan Buldan, şunları söyledi:

Mücadeleden asla vazgeçmeyen, direngen Batman halkı, umudun güçlü sesi sevgili kadınlar ve gençler hepinizi ayrı ayrı selamlıyorum. 29 yıl önce bu kentte katledilen, bir zamanlar faili meçhul cinayetlerin çokça yaşandığı bu kentte kıymetli Mehmet Sincar’ı sevgi ve saygıyla anıyorum. Yine mücadele arkadaşımız Salih Özdemir’i de saygıyla anıyorum. Bu kentte yaşamını yitiren bütün arkadaşlarımı faili meçhullerin kenti olan Batman’da yaşamını yitiren bütün arkadaşlarımızı sevgi ve saygıyla anıyorum, ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

“Halkın karşısına çıkacak yüzü kalmayanlar HDP’yi karalıyor”

Batman’a her geldiğimizde halkımızın bu sıcak karşılaması ve alakası ile karşılaşıyoruz, halkımızın büyük cesaretini görüyoruz, büyük direngenliğini, gözlerinizde büyük bir ışıltı görüyoruz. İyi ki varsınız iyi ki buradasınız. Bizler için mecalleri kalmamış diyenler gelsinler bu salona baksınlar, mecalimiz kalmış mı kalmamış mı görsünler. Bizi kendileriyle karıştırıyorlar, HDP’yi, AKP ve MHP ile karıştırıyorlar, kendi mecalleri kalmadığı için halkın karşısına çıkacak yüzleri kalmadığı için HDP’yi karalamaya ve her gün HDP’yi kriminalize etmeye çalışanlar gelsin Batman’ baksınlar, bu halka, bu salona baksınlar. Bizler sizlerle güçlüyüz. Gücümüzü, irademizi, kararlılığımızı, dik duruşumuzu Batman halkından alıyoruz.

Gerçekleştirdiğimiz bütün kongre ve etkinliklerde aynı manzara ile karşı karşıya kalıyoruz. O kadar güçlü ve büyüğüz ki bize saldırmaktan, hakaret etmekten bir gün bile vazgeçmiyorlar. Saldırmalarının tek amacı gittikçe büyüyen, güçlenen HDP’dir, halkımızdır. Bu kadar büyüdüğümüz ve güçlendiğimiz için bu kadar saldırdıklarının farkındayız. Ne yapıyorlar? HDP’ye ye kumpas davaları açıyorlar. Şu an karşımızda iki tane kumpas davası var. Kapatma ve Kobanî Kumpas Davası. Sadece kumpas davaları da değil, saldırılar da gerçekleştiriyorlar. İzmir İl Örgütümüzde sevgili Deniz Poyraz’ı alçakça katlettiler ve sadece İzmir’de değil Roboski’nin yıldönümünde Deniz Poyraz davası öncesi Bahçelievler İlçe Örgütümüze bir saldırı yaptılar. Bu saldırıların amacı, HDP’yi korkutmak, çalışmalarını önlemektir, ama korkmuyoruz, yılmıyoruz, diz çökmüyoruz, boyun eğmiyoruz.

“Sözümüz mücadelemiz asla yere düşmeyecek!”

Ne yaparlarsa yapsınlar, bu saldırı da kumpas davalarını da boşa çıkarmasını biliyoruz. İçi boş iddianamelerle hazırladıkları Kobanî Kumpas ve Kapatma Davalarını onlara iade etmesini bu halk biliyor, bunu onlara gösterecek. Bu kadar saldırı karşısında dimdik ayakta olan bir halkı ile karşı karşıyayız. Bize yapılanların sadece yüzde 5’i AKP’ye yapılmış olsaydı bugün AKP çoktan tasfiye olmuştu, bugün AKP kapılarını bile açamazdı, bugün AKP’nin kapılarında kilit olurdu. Ama her türlü saldırı karşısında halkımızla ile birlikte dimdik ayakta olmasını, mücadele etmesini bildik, direnmesini bildik ve buna devam edeceğiz. Çünkü bizi ayakta tutan sizlerin iradesidir, bizi ayakta tutan halkımızın gücüdür, bizim size verdiğimiz sözdür, Selahattin’e verdiğimiz sözdür, Figen’e verdiğimiz sözdür, Gültan Kışanak, İdris Baluken, Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel’e verdiğimiz sözdür. Bu söz, bu mücadele asla yere düşmeyecek! Karşımıza siyaseten çıkamayan, hukuk,yargı, medya ve devlet gücünü arkasına alan AKP ve MHP’nin hiçbir saldırısı karşısında zerre kadar geri adım atmayacağımızı Batman halkı karşısında bir kez daha yineliyorum, söz veriyorum bütün halkımıza.

AKP ve küçük ortağı şunu bilsin ki onların hikayeleri çoktan bitti, artık yarı yolda kaldıklarını ve ilerleyemediklerini kendileri de biliyor ve bunun farkındalar. Bunun için HDP’ye saldırmaktan başka bir yol bulamıyorlar ama bunlar da beyhude çabalar. Biz onların her yaptığını yüzlerine vurmak için alanlardayız, sahalarda, meydanlarda, kongre salonlarındayız. Biz diyoruz ki bu ülkede adalet, özgürlük, hukuk ve demokrasi yok. Bunları söylediğimiz için hakkımızda kapatma davaları açıyorlar. Ülkede yaşayan 83 milyon insan adalet, demokrasi özgürlük ve hukukun olmadığını biliyor, peki bu ülkede ne var? Yolsuzluk, talan, hırsızlık yalanla yönetim var, iftira atan iktidar var, halkı sömüren soyan bir iktidar var.

“Bu ülkenin yüz karası sizlersiniz, zihniyetinizdir”

AKP ve MHP hakaret düellosuna girmişler. AKP, HDP için “siyasi bir terörist” kelimesini kullandı, MHP ise “demokrasinin yüz karası” diyerek birbirleriyle yarışıyorlar. Batman’dan sesleniyoruz: Bu ülkenin yüz karası sizlersiniz, zihniyetinizdir. Küçük ortak, her konuşmasında HDP’yi hedef almadan duramıyor, farkında değil ki kendisi artık sıfırın altına düşmüş bir partidir. İlk seçimde yüzde 1’i bile alamaz hale gelmişken Türkiye’nin üçüncü büyük partisi HDP’ye hakareti görev haline getirmiştir. Ama amaçlarının ne olduğunu biliyoruz. MHP giderken belki yanımda HDP’yi de götürürüm anlayışıyla bu hakaretleri yapmaya devam ediyor. Oysa kendilerinin kapandığının farkında değiller. Şu an MHP diye bir partinin Türkiye halkları nezdinde olmadığını, yüzlerine bakacak yüzlerinin olmayan bir partinin partimizi hedef göstermesine asla izin vermeyeceğiz. Kendileri gittiler, kendileri kapattılar ama HDP geliyor, güçleniyor, büyüyor. İşte onun için bu kadar saldırıyorlar.

Ne yaptılarsa birlikte yaptılar. İki ortak Türkiye’yi bir uçurumun kenarına getirdi. Türkiye halkları başta Kürtler olmak üzere ezilen bütün halklar, mazlumlar zalimlerden AKP ve MHP iktidarından artık bıktı. Onlar bu ülkede açlığı, sefaleti, işsizliği, yoksulluğu yarattılar, halkın iradesini gasp ettiler. Batman halkının iradesini gasp ettiler. Seçtiğiniz belediye eşbaşkanlarını görevden alıp kayyımlar atadılar. Yüz karası arıyorsanız atadığınız kayyımlara ve çaldığı, talan ettiği belediyelere bakın. Oysa Batman halkı iradesini HDP’den yana kullanmıştır. Görevde olan kayyımdan yana değil. Yapılacak olan ilk seçimde bir kez daha Batman halkı da Amed halkı, Colemêrg, Van halkı bir kez daha iradesini HDP’den yana kullanacaktır, kimsenin kuşkusu olmasın.

“Faili meçhullerle yaşamını yitirenleri asla unutmadık!”

Ne yaptılarsa birlikte yaptılar dedik ya, Kürt düşmanlığını da kadın düşmanlığını da birlikte yaptılar. Bütün düşmanlıkları bu iktidar küçük ortağıyla birlikte yaptı. 90’larda, 80’lerde bu ülkede Vedat Aydınlar, Mehmet Sincarlar, Musa Anterler katledildi. Peki Batman halkı diz çöküp taviz verdi mi, yaşananlardan dolayı evine kapandı mı, katledilenleri unuttu mu? Hayır! Biz ne Mehmet Sincar’ı ne Vedat Aydın’ı ne Musa Anter’i ne de bu ülkede faili meçhullerle yaşamını yitirenleri asla unutmadık. Bunun cevaplarını Newroz meydanlarında verdik, vermeye devam edeceğiz.

Tekrar 90’lara dönmenin yolunu arayan iktidar partisi 4 kasım 2016‘da HDP’nin Eş Genel Başkanlığını yapan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk, İdris Baluken’i rehin aldı ve cezaevinde tutmaya devam ediyor. Bütün bu yaptıklarının hesabını sandıklarda bir kez daha sormak için bu çalışmalarımızı devam ettirdiğimizi özellikle ifade etmek istiyorum. Zulmünüze, hukuk dışılığınıza, anti demokratik uygulamalarınıza boyun eğmeyecek bir gelenekten geliyoruz. HDP bu ülkede umut olmaya, bütün sorunları çözmeye aday bir partidir. Barışı, demokrasiyi, özgürlükleri isteyen, hakkı, hukuku adaleti isteyen tek parti vardır, o da HDP’dir.

“Krizlerin müsebbibi AKP ve MHP’dir”

Şimdi bu ülkenin en büyük krizlerinin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Kriz üstüne kriz yaratan iktidarın Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye halklarının krizden çıkmasının tek yolu seçimlerdir. Şu anda bir ekonomik kriz var, sosyal kriz var, siyasi kriz var. Bütün bu krizlerin müsebbibinin AKP ve MHP olduğunu da hiç kimse unutmasın. Batman halkı asla şunu unutmasın! Ha AKP ha MHP, ikisinin de birbirinden farkı yoktur, al birini vur ötekine. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş, bu kadar basit. Şimdi krizlerden bahsederken elbette Kürt sorunundan, çözülmeyen bir sorundan mutlaka bahsetmek gerekiyor. Ülkenin en büyük sorunu olan Kürt sorunu çözülmeyi bekleyen ve her gelen iktidarın çözmeden gittiği ama kendisinin çözüldüğü bir sorundur. Yine AKP ve MHP’nin de Kürt sorununu tanıyan, sonra çözüldü diyen en son “Bu ülkede Kürt sorunu yok” diyen iktidara hatırlatmak isteriz. Bir halkın dilini, kimliğini, kültürünü inkar ederseniz, siyasetçilerini cezaevlerine gönderirseniz, her gün fezleke hazırlar, soruşturma başlatırsanız, iradesinin, belediye eşbaşkanlarının yerine kayyımları atarsanız bu sorunu çözdük diyemezsiniz.

İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan’ın “bana bir hafta verin ben bu sorunu çözerim” demesine rağmen tam 6 yıldır, 2015’ten beri kesintisiz bir tecrit uyguluyorsunuz. Kendi yasalarınızı bile uygulamaktan kaçıyorsunuz. Bu yasalar cezaevinde olan hiçbir insanın ailesi ve avukatları ile görüşmesine engel teşkil etmiyor. Keyfi sebeplerle İmralı’da tecrit uyguluyorsunuz. Bu tecridin insanlık suçu olduğunu unutmayın. Bu insanlık suçunu asla kabul etmiyoruz. Bu insanlık suçunun bir an önce bitmesi, tecridin kaldırılması, İmralı başta olmak üzere her nerede uygulanıyorsa bu tecride bir an önce son verilmelidir.

Sevgili Batmanlılar, sevgili halkımız hiç kimse karamsarlığa kapılmasın, en ufak bir şüphe duymasın, hiç kimse HDP’nin bu seçimlerde uygulayacağı strateji ile birlikte bir dahaki dönemde yönetimin bir parçası olacağını aklından asla çıkarmasın. Demokrasi güçleri, barış yanlıları, özgürlükleri isteyen, demokrasiyi savunanlarla büyük bir strateji geliştirerek bu ülkeyi yönetmeye aday olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Bunun için bir an önce sandıkların gelmesi, ülkenin bir erken seçime gitmesi için artık zamanın kalmadığını bir kez daha ifade ediyoruz. Türkiye halkları seçim istiyor ama yüzsüzler, utanmazlar sandığı getirmekten kaçınıyorlar.

“HDP seçimlere, ülkeyi yönetmeye hazırdır”

Buradan çağrı yapıyoruz, eğer kendinize güveniyorsanız, seçim kararı alın kurun sandıkları. Hep birlikte halkın hakemliğine başvuralım, halk kimi tercih ediyor görelim. Biz her yönüyle hazırız. Seçimlere hazır olduğumuzu Batman’dan deklare ediyoruz. Yarın da bir ay sonra da yapılsa HDP seçimlere, ülkeyi yönetmeye hazırdır. Batman halkına soruyoruz: Hazır mısınız? O zaman büyümeye devam edeceğiz, güçlenmeye, örgütlenmeye, mücadele etmeye, direnmeye devam edeceğiz. An serkeftin an serkeftin hevalino. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyor, çalışmalarınızda üstün başarılar diliyorum.”

Paylaşın

‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ Çalışması Tamamlandı

6 partinin hazırladığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ çalışması tamamlandı. Çalışmanın 6 partinin genel başkanlarının katılacağı ortak bir toplantı ile açıklanması bekleniyor. Açıklama için ocak ayı sonu ya da şubat ayı başı konuşuluyor.

Millet İttifakı ortağı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi temsilcilerinin katıldığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışması tamamlandı. Çalışmanın 6 liderin katılacağı ortak bir toplantı ile açıklanması bekleniyor. Açıklama için ocak ayı sonu ya da şubat ayı başı konuşuluyor.

Gazete Duvar’da yer alan haber göre; henüz tarih netleşmese de ortak açıklamanın nasıl olacağı ile birlikte oturma düzeni de konuşulmaya başlandı. Geçen hafta kulislere yansıyan bilgiye göre CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 6 liderin katılacağı programda liderlerin ya da partilerin isimlerine göre alfabetik sıra ile oturulabileceği, söz haklarının da böyle düzenlenebileceği önerisinde bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun önerisi kabul görürse parti sıralaması CHP, DEVA, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi şeklinde olurken liderlerin isimlerine göre sıralama Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Gültekin Uysal, Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu şeklinde oluyor.

Bir başka öneri ise, liderlerin ‘tecrübeleri’ gözetilerek, yani yaşlarına göre sıralanması. Bu durumda ise sıralama Temel Karamollaoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Gültekin Uysal oluyor.

Paylaşın

Kazakistan’daki Protestolarda 225 Kişi Hayatını Kaybetti

Kazakistan’daki protestolar sırasında 19’u güvenlik görevlisi 225 kişinin hayatını kaybettiği duyuruldu. Kazakistan Başsavcılığı, hayatını kaybedenlerden bir kısmının “silahlı çete mensubu” olduğunu öne sürdü.

Kazakistan Başsavcılığı temsilcisi Serik Şalabayev, ülkedeki protestolarda çıkan şiddet olaylarında 225 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. “Olağanüstü hal sırasında 225 kişinin cenazesi morglara teslim edildi” diyen Kazak yetkili, hayatını kaybeden 225 kişiden 19’unun polis ve asker olduğunu belirtti. Şalabyev, açıklamasında hayatını kaybeden göstericilerden bir kısmının “terör saldırılarına karışmış silahlı çete mensubu” kişiler olduğunu öne sürdü.

Şalabayev, 4 bin 300 kişinin ise yaralandığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 2 bin 600 kişi hastanelerde tedavi gördüğü, bunlardan 67’sinin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. 9 Ocak’ta yapılan açıklamada, ölü sayısının 160 olduğu duyurulmuştu.

Ne olmuştu?

Kazakistan’da Ocak ayı başındaLPG fiyatlarına yapılan zama tepki olarak başlayan protestolar, hükümete karşı gösterilere dönüşmüştü. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, protestoları”darbe girişimi” olarak nitelendirmiş ve terör örgütleri tarafından organize edildiğini savunmuştu.

Gözlemcilere göre, son dönemde meydana gelen huzursuzluklar, ülke yönetimdeki bir iktidar mücadelesine işaret ediyor. Tokayev, 2019 yılında demokratik bir iktidar değişikliği ile yönetimi ülkede 30 yıl boyunca iktidarı elinde bulunduran Nursultan Nazarbayev’den devralmıştı. Protestolar sonrası Tokayev Nazarbayev’i ülkede “zengin bir elit kesime imtiyazlar tanındığı” sözleriyle eleştirirken Nazarbayev’e yakınlığıyla bilinen Kazakistan Ulusal Güvenlik Komitesi Eski Başkanı Kerim Masimov da “devlete ihanet” şüphesiyle tutuklanmıştı.

Paylaşın

Sekiz Parti Yeni İttifak İçin Bir Araya Geliyor

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Emek Partisi (EMEP), Halkevleri, Sol Parti, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile 18 Ocak’ta Ankara’da bir araya gelecek.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 27 Eylül 2021 tarihinde açıkladığı “Demokrasiye, Adalete ve Barışa Çağrı Deklarasyonu” ile uzun süredir çağrı yaptığı “Demokrasi İttifakı” kapsamında çalışmalarını sürdürüyor.

Önümüzdeki günlerde HDP, bileşenleri dışındaki siyasi parti ve oluşumlarla buluşma gerçekleştirilecek.

Mezopotamya Ajansı’nın geçtiği habere göre HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Emek Partisi (EMEP), Halkevleri, Sol Parti, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile 18 Ocak’ta Ankara’da bir araya gelecek.

Toplantıda, Türkiye’nin içinde bulunduğu çoklu krize karşı umudu büyütecek, güven verecek bir Demokrasi İttifakı tartışmaları yürütülmesi bekleniyor.

Ayrıca toplumun tüm kesimlerinin yer alması hedeflenen Demokrasi İttifakı’nın demokratik değişim ve dönüşümün öncü gücü misyonu vurgulanacak.

Mücadele ortaklığı

HDP, Türkiye’de demokratik, sol, sosyalist ve devrimci güçlerin geniş bir mücadele ortaklığını hedefliyor.

Demokrasi İttifakı’nda ilk tur olarak da planlanan bu toplantıda, Türkiye’nin bütün ezilenleri, ötekileştirilenleri, mağdurları, emekçileri, kadınları, gençleri ve ekoloji mücadelesi verenlerle en geniş eşit yurttaşlık ve mücadele ortaklığını kurmanın yol ve yönetmeleri tartışılacak.

Paylaşın

HDP’li Semra Güzel’in Fezlekeleri Perşembe Günü Görüşülecek

TBMM Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu da perşembe günü toplanacak. Komisyon, Adıyaman’da 2017’de etkisiz hale getirilen PKK’lı Volkan Bora ile fotoğrafları çıkan HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel hakkında terör örgütü üyeliğiyle ilgili hazırlanan iki fezlekeyi görüşecek.

Haber Merkezi / Semra Güzel’in fezlekesi öncelikle karma komisyonda ele alınacak. Komisyon ve Genel Kurul’da dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar verilmesi halinde, bu dosyadan yargılama yolu açılmış olacak.

Fotoğrafın çekildiği sırada çözüm sürecinin devam ettiğini, o dönem hiçbir siyasi parti ile ilişkisinin olmadığını, Bora’nın üzerinden çıkan fotoğrafla ilgili de hakkında şimdiye kadar bir soruşturma açılmadığını belirten Güzel, 5 yıl önce ele geçtiğini tahmin ettiği fotoğrafların kendisine yönelik “kumpas” amaçlı kullanıldığını savunmuştu.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın