HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında ekonomik sorunlara değinerek, “Sefalet endeksi diye bir şey var. Enflasyon ve işsizlik oranlarından oluyor. Son verilere göre ki bunlar TÜİK’in hormonlu makyajlı ve çarpıtılmış verileridir. Bu verilere rağmen sefalet endeksinde Türkiye birinci sıradadır.” dedi.
Haber Merkezi / Saruhan Oluç, konuya ilişkin yaptığı açıklamanın devamında, “Türkiye’nin sefalet endeksi, yani işsizlik oranı ve enflasyon oranın toplamından oluşan sefalet endeksi nasıl yükselmiş. Görüyorsunuz dimi? Durum bu. İşçiler ve emekçiler buna karşı mücadele ediyorlar. Bu sefalet endeksi Türkiye’deki adaletsizlik endeksidir. Bu endeks cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin endeksidir. ‘Verin yetkiyi her şeyi halledeyim’ endeksidir. Böyle yükseldi sefalet ülkede. Seflaet endeksine karşı, onun yarattığı ortama karşı içiler ve emekçiler haklı bir şekilde mücadele ediyor. ” ifadelerini kullandı.
Basın açıklamasında, yüksek gelen faturalara da değinen Saruhan Oluç, “Felaket elektrik faturalarının durumunu herkes görüyor. Bunun bu hale geleceğini biz söyledik. Siz bir kanun teklifi getirdiniz kademeli soygun diyelim buna. Kademeli limit artışı dediniz. Kademeli soygun 150 KW saat dediğinizde itiraz ettik. Yapmayın dedik. Dinlemediniz. Çıkardınız 150 KW saati. Aradan bir hafta geçti cumhurbaşkanı açıklama yapmak zorunda kaldı. 210 KW saate çıkartıyoruz dediniz. O da olamaz, yanlış dedik dinlemediniz. Şimdi ne oldu? Fatura yığıldı.” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında konuştu. Saruhan Oluç, şunları söyledi:
“Bugün sağlık emekçileri ve hekimler; hakları, mesleki değerleri ve çalışma şartlarının düzeltilmesi için, sağlık hakkı ve toplum sağlığı için eylemdeler, grevdeler. Onlarla dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Omuz omuzayız, yan yanayız. Özellikle pandemi koşullarında inanılmaz bir fedakarlıkla çalışan çok sayıda sağlık emekçisinin hayatını kaybettiğini bir kez daha hatırlatalım.
“Sağlık emekçilerinin ve hekimlerin yanındayız”
O koşullarda çalışan ve toplum sağlığının gerçekleşmesi için emek veren sağlık çalışanlarının ve hekimlerin hakları verilmedi. Hatta bu konuda bir kanun teklifi geldi. Üzerinde bütün muhalefet partileriyle anlaşılmış olmasına rağmen son anda kanun teklifi iktidar tarafından geri çekildi. O kanun teklifi yasalaşmadı. Bu koşullarda çalışıyor sağlık emekçileri ve hekimler. 2021 yılında 9 bin hekim görevinden istifa etmiş, 3 bin hekim emekliye ayrılmış. Sağlık alanında alarm zilleri çalıyor. Sağlık emekçilerinin ve hekimlerin çalışma koşullarını insanca hale getirmek büyük önem taşıyor. O nedenle bugün onlar eylemdeler. Dayanışmadayız. Mutlaka haklarının teslim edilmesi gerekiyor.
“İktidar, politikalarıyla emekçinin yaşayamaz hale gelmesine neden oldu”
Ama sadece sağlık emekçileri değil bugün eylemde olan, Türkiye’nin dört bir yanında emekçiler ve işçiler de eylemde. Kuryeler, kargo emekçileri, otomotiv ve tekstil alanında çalışanlar, liman işçileri ve son olarak kamyoncular ve tırcılar eyleme geçti. Neden, çünkü bu iktidar ekonomi politikalarıyla işçinin, emekçinin, ücretli çalışanın, emeklinin yaşayamaz hale gelmesine neden oldu. Esas neden bu. Bu nedenle işçiler ve emekçiler de haklarını almak için eyleme çıktılar. Son derece zor koşullarda çalıştıklarını ve yaşadıklarını biliyoruz. Çalışma koşullarına baktığımızda bir taraftan sefalet ücretleri, öbür taraftan tazminat almadan çalışmak, mobbing ile karşı karşıya kalmak, sendikalaşma karşısında işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya kalmak, her türlü sosyal güvenceden yoksun bir şekilde çalışmaya devam etmek, hafta sonları dahil olmak üzere günde 16-17 saat çalışmak… Bu koşullar insanlık dışı koşullar. Buna karşı emekçiler her yerde protestolarını sürdürüyorlar. Haklarını almak için mücadele ediyorlar. İnsanca çalışmak ve yaşamak istiyorlar.
“Emekçilerle dayanışma içindeyiz, mücadelelerinin içindeyiz”
Bu emekçilerle dayanışma içindeyiz. Bu dayanışmamız, en başından beri vardır. Onların mücadelesinin içindeyiz. Onlarla birlikteyiz, onlarla yan yanayız. Bunu çok net bir şekilde her zaman vurguladık. Asla emekçilerin, işçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin hakça, insanca yaşama taleplerinin karşısında olmadık. Her zaman yanında olduk. Her zaman o taleplerle ilgili sürdürülen mücadelenin yanında olduk. Bunu yapıyoruz diye iktidara yakın bazın basın yayın organları bize suçlamada bulunuyor dünden beri, provokasyon yapıyormuş HDP. Ne provokasyonu! HDP, emekçilerin ve işçilerin haklı mücadelelerinin yanında. Biz onlarla dayanışma içindeyiz diyoruz, dayanışma diyoruz. Meşru demokratik protesto hakkını kullanıyor insanlar diyoruz.
“Provokasyon yapan HDP değil, Yeni Şafak ve Sabah’tır”
Provokatörlerden bahsedeceksek, provokatörler o yayın organlarının içinde odaklanmış olanlardır. O zihniyetle yayın yapanlardır. Provokatör Yeni Şafak’tır, Sabah’tır. Onların yayın anlayışıdır provokasyona yol açan. Neden rahatsız oldu Sabah grubu? Erzurum, Ağrı, Kars, Erzincan, Iğdır, Bayburt ve Ardahan kentlerindeki elektrik dağıtım şirketi Sabah grubundan olduğu için mi? İnsanlar “soygun yapıyorsunuz elektrik faturalarıyla” dedikleri için mi rahatsız mı oldunuz? İnsanlar ayağınıza bastılar onun için mi rahatsız oldunuz? HDP hiçbir provokasyonun yanında değildir. Tekrar söylüyorum, meşru demokratik protesto hakkının yanındadır. İnsanların inanılmaz ölçülerde gelen elektrik faturalarındaki itirazlarını dile getirmelerini son derece meşru bir hak olarak görür. Bunun da yanındadır.
“Türkiye sefalet endeksinde dünyada birinci sırada”
İşçiler ve emekçiler eylemlerini sürdürüyor. Hangi koşullarda peki? Bakın sefalet endeksi diye bir şey var, enflasyon ve işsizlik oranlarından oluyor. Son verilere göre -ki bunlar TÜİK’in makyajlı ve çarpıtılmış verileridir- sefalet endeksinde Türkiye birinci sıradadır. İkinci sırada Arjantin var sefalet endeksinde. Türkiye’nin sefalet endeksi, yani işsizlik oranı ve enflasyon oranın toplamından oluşan sefalet endeksi nasıl yükselmiş görüyorsunuz değil mi? Durum bu. İşçiler ve emekçiler buna karşı mücadele ediyorlar. Bu sefalet endeksi Türkiye’deki adaletsizliğin endeksidir. Bu endeks Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin endeksidir. “Verin yetkiyi her şeyi halledeyim” endeksidir. Böyle yükseldi sefalet ülkede. Sefalet endeksine karşı, onun yarattığı ortama karşı işçiler ve emekçiler haklı bir şekilde mücadele ediyor.
“35 milyon kişi Türkiye’de bireysel kredi kullanarak yaşıyor”
Sadece sefalet endeksi mi? BDDK, yeni açıkladı. Bu ülke halkları, hayatını borçla sürdüren bir toplum haline gelmiş vaziyette. Geri döndürülemez borçlar dolayısıyla icralık olan dosya sayısı inanılmaz artış gösteriyor. Takibe düşen kredi oranı arttıkça artıyor. BDDK açıkladı; tüketici kredileri 2 milyar 318 milyon artmış, 776 milyar 652 milyon TL olmuş. Bunların içinde ihtiyaç kredisi %60’ı oluşturuyor. İhtiyaç kredisi özellikle altını çiziyoruz. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları %2.3 oranında artmış, 210 milyar 681 milyona çıkmış. İnsanlar krediyle, borçla yaşıyor. Bankacılıkta takipteki alacak miktarı 160 milyar 950 milyon liraya çıkmış. 35 milyon kişi Türkiye’de bireysel kredi kullanarak yaşıyor, borçla yaşıyor insanlar. İcra dosyaları 4 Şubat verilerine göre 23 milyon artmış. Bir önceki yıla göre icra dosyalarının artış oranı %27,5. Neden icra dosyaları artıyor? Neden bu kadar çok insan mahkemelik oluyor? Ne yapıyor iktidar, bu kadar çok insan borçlu bir şekilde yaşamaya devam ediyor sorusunun çözümünü bulmak yerine yeni icra müdürlükleri açıyor. Kadroları ve birimleri tesis ediyor. Böyle bir durumda yaşıyor insanlar. Buna itiraz ediyorlar. Buna karşı protesto haklarını kullanıyorlar.
“Vatandaş faiz-enflasyon zırva teziyle ülkeyi kimin bu hale getirdiğini biliyor”
Geçen gün Sayın Numan Kurtulmuş demiş ki, “Vatandaş biliyor sorunlar var, evet biz de biliyoruz. Muhalefet sadece bilmiyor”. Çok şükür ilan ettiniz bu sorunların olduğunu ama bir de demiş ki “Vatandaş biliyor ki Erdoğan çözer.” Neyi çözer? Ne bozuldu? Kim bozuldu? Yapmayın. Faizi durduk yere zırva bir tez ileri sürüp %19’dan %14’e düşürerek doları fırlatan kimdir? Muhalefet mi yaptı bunu? Şu anda bastırılmış haliyle dolar 13.60’larda dalgalanıyor. Bunu kim bu hale getirdi? Enflasyon TÜİK’in sahte verileriyle %49’a çıkmış durumda. Bun kim yaptı, muhalefet mi yaptı? Bunu kimin yaptığını vatandaş biliyor. Ülkenin ekonomisini yanlış politikayla, o faiz-enflasyon zırva teziyle çok kısa sürede bu hale getirmiş olanın kim olduğunu vatandaş biliyor. Çözümün oradan geleceğini düşünmüyor vatandaş. Bunu göreceksiniz.
“Kademeli elektrik soygununa itiraz ettik, dinlemediniz”
Laf dinlemiyorsunuz. Felaket elektrik faturalarının durumunu herkes görüyor. Bunun bu hale geleceğini biz söyledik. Siz bir kanun teklifi getirdiniz, kademeli soygun diyelim buna. Kademeli limit artışı dediniz. 150 KW saat dediğinizde itiraz ettik, yapmayın dedik ama dinlemediniz. Çıkardınız 150 KW saati. Aradan bir hafta geçti Cumhurbaşkanı açıklama yapmak zorunda kaldı. 210 KW saate çıkartıyoruz dediniz. O da olamaz, yanlış dedik dinlemediniz. Şimdi ne oldu? Fatura yığıldı.
“Vatandaş meşru ve demokratik bir şekilde muhalefet ediyor, sokaklara dökülüyor”
Geçen Aralık’ta 250 lira olan fatura aynı harcamayla Şubat ayında 417 lira olmuş. 300 liralık fatura 530 lira olmuş aynı harcamayla. Durum bu. Bu durumu gördünüz ya Sayın İbrahim Kalın da “Elektrik faturalarında yeni adımlar hazırlıyoruz” dedi. Öyle mi? Neden rahatsız oldunuz? Saray’a gelen elektrik faturalarından mı? Sayın Kalın bir açıklayın, Saray’ın son iki aylık elektrik faturasının durumu nedir. Aralık, Ocak ve Şubat’ta ne kadar fatura geldi açıklayın. Demek ki siz bile rahatsız oldunuz. Sıkılmasanız o elektrik faturasını Saray’ın bahçesinde yakacaksınız. O hale geldiniz. Ama siz bunu görmeden vatandaş gördü ve buna karşı muhalefet ediyor ve sokağa dökülüyor. Çok meşru ve demokratik bir haktır yapılanlar.
“Elektrik şirketlerinin neredeyse hepsi yandaş firmalar”
Isparta meselesini yaşadık. Bunun bu hale geleceğini söyledik. İlla kar yağması gerekmez. Bakın elektrik üretiminin %80’i özel şirketlerde. Bunun yanlış bir politika olduğunu anlattık ama size anlatamadık. Çünkü o elektrik şirketlerinin neredeyse hepsi, o üretimi yapanların neredeyse hepsi sizin yandaş firmalarınız. Hepsi. İçinde olmayan yoktur. Yatırım yapmıyor bu elektrik şirketleri dedik, burada aylarca anlattık. DEDAŞ üzerinden anlattık. DEDAŞ hiçbir yerde yatırım yapmadığı için insanları kötü koşullarda bırakıyor dedik. Urfa, Hakkari, Şırnak, Van’da anlattık. Her tarafta anlattık. Isparta’da işte bu yaşandı. Bir felaket oldu. Kar yağdı, Cengiz Holding yatırım yapmadığı için bu felaketin yaşanmasına neden oldu. Peki, sadece Cengiz Holding mi kabahatli? Değil. İstanbul’a kar yağdığında Kuzey Marmara Otoyolu’nun ne hale geldiğini gördük. Havaalanının ne hale geldiğini de görük. Sadece o değil. Başka bir sorun daha var. Bu şirketlerin denetimi yok. İktidar denetlemiyor. Bu elektrik üreten ve tamamını dağıtan özel şirketlerin aslında sözleşmelerinde yazdıklarını yapıp yapmadıklarını bu iktidar denetlemiyor. Neden, çünkü kendisine yandaş olan şirketler bunlar.
“Elektrik şirketlerine milyonlarca lira teşvik yağacak”
Bu yetmediği gibi o şirketlere nasıl teşvikler verilecek. Elektrik faturaları ne hale gelmiş, sokağa dökülmüş insanlar ama 2022 bütçesinde ne kararlar alındı hatırlatayım ben size. Elektrik şirketlerine YEKTEM üzerinden, aslında yenilenebilir enerji üzerinde olması gerekir ama öyle değil, bu elektrik şirketlerine milyonlar, milyarlar yağacak. Neden, alım garantili santraller var. İşte onun için. Elektrik faturasını halk ödeyemeyecek, o faturayı ödeyebilmek için esnaf bankadan kredi almak zorunda kalacak neredeyse ama bu elektrik şirketlerine krizi büyütsünler diye teşvik yağacak. O alım garantili santrallere milyonlarca lira dolar üzerinden teşvik yağacak. Durum bu. İşte bu yaşananlar üzerine esas itibariyle halk tepkisini gösteriyor ve göstermeye devam edecektir. Bu iktidarın politikası asla emekçinin, emeklinin, işçinin, dar gelirlinin, orta sınıfın yararına değildir. Sadece kendi yandaşlarına ve kendi yandaşlarıyla ulaşabildikleri insanlara yarar sağlayan ekonomi politikalarını sürdürmektedirler.
“İhaleye fesat karıştırmaktan ceza verilen AKP’li başkanlar görev başında”
Ekonomiyle, elektrik faturalarıyla, zamlarla, doğalgazla ilgili konuşuyoruz da gözümüzden kaçıyor sanmayın. Bakın Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Şırnak Uludere Belediye Başkanı Adalet ve Kalkınma Partili Sait Ürek ve Hilal Belediye Başkanı Cevher Benek hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan 3 yıldan 4 yıla kadar değişen sürelerle hapis cezası verdi. Ne yaptı bu belediye başkanları, koşa koşa kimin yanına gittiler? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanına gittiler. Cezaları aldıktan sonra birlikte fotoğraf çektirdiler. Biliyorsunuz Süleyman Soylu’nun oldukça zengin bir fotoğraf albümü var. Hala görevlerinin başında bu belediye başkanları. Ceza almışlar neden görev başındalar? Hem de ihaleye fesat karıştırmaktan.
“Eşbaşkanlarımızın yerine hüküm olmamasına rağmen kayyım atandı”
Bizim belediyelerimize elinizde bir tek belge yokken; ihaleye fesat karıştırmak, haksız ve usulsüz harcama yapmak gibi konularda elinizde bir ek belge yokken belediye eşbaşkanlarımızın yerine kayyım atadınız. Bir kısmı hapiste. Ortada bir hüküm yok, mahkeme kararı yok. Bu nedenle herhangi bir yargılama yok. Bazıları hakkında iddianame dahi hazırlanmamış, ev hapsinde tutuluyorlar, hüküm yok. Kayyım atanmış. Ama iki Adalet ve Kalkınma Partili belediye başkanı hakkında hüküm var. Birlikte fotoğraf çekiliyor ve görevlerinin başında kalmaya devam ediyorlar. Böyle oluyor. Biz söylüyorduk, mesele hukuk değil. İçişleri Bakanı önce hüküm sonra hukuk diyordu. Önce hüküm al görevden uzaklaştır sonra hukuk. Olursa olur olmazsa olmaz. İşte bunun bir örneği daha karşımıza çıkmış vaziyette. Bu meseleyi de takip etmeye devam edeceğiz. “