Ergun Evren Kimdir? Hayatı, Eserleri

1936 yılında Manisa’nın Akhisar İlçesinde dünyaya gelen Ergun Evren, Mersin lisesini bitirdi. İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Eserlerinde Muzaffer Ataoğlu ve Er-Ev isimlerini kullandı.

Haber Merkezi / TRT’de prodüktör, uzman, yönetici olarak görev yaptı. Bir süre Kültür Bakanlığı’nda Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanlığı yaptı. Ölümü hakkında bir bilgi yoktur.

1950-1973 yılları arasında kaleme aldığı pek çok şiiri çeşitli kültür-sanat-edebiyat dergisinde yayımlandı. Şiir kitapları dışında çocuk oyunu, radyo tiyatrosu, öykü, deneme, çocuk masalları türünde yapıtları bulunmaktadır.

Şiirleri İngilizce ve İtalyanca’ya çevrildi. Bir şiiri koro ve orkestra için bestelenen “senfonik şiir” yapıtının esin kaynğı oldu. 1980 yılında Türk Devrim Kurumu Atatürk şiir ödülünü aldı.

Eserleri;

Sihiya’dan Nora’ya
Gizlenen
Son Mayis Günlükleri
Ödünsüz Yasamlar Için.

Ödülleri;

1980 Türk Devrim Kurumu Atatürk şiir ödülü

“Bir şarkı”

bir şarkı düşerse
pencerelerinden o kentin
sakın ezme
belki benim şarkımdı o bir zamanlar
belki senin
kim bilir…
belki de bizim şarkımızdı…
bir şarkı
bir şarkı düşerse pencerelerinden o kentin
sakın ezme…

“Bir kaç kez vurulur kapı”

bağışlanmaz davranışlar da vardır
namluların ucunda sevebilir misin
ya da her iki zamanlarda…
bir bozgun muydu sence sevişmek
kendini ateşe atmak gibi
diyelim, unutmadın mutluluğun tadını
her şeyi, ama her şeyi göze almak
ve kaç kez vurulur kapı…

önce, kendimizi yenmek zorundayız, katılır mısın?
İç güdüler, beyni yadsır bilir misin
özenmek mi?…
düş evreni yeniden doğuyor, rahatlıyorum…

dostluk tutkumuzu boğsak mı ne
yalanlar, erdemsizlikler mi en çoğalan yaşamda
en doğurgan…
unutma, sadece, bedelini ödediği şeye sahip olur kişi

bir namuslu ilkedir bu erdemden yana
ve haklı olmanın çilesini çekerim ben hep
karanlıkta kişi başkalaşıyor mu, ne dersin
de ki uzaklarda
kentlerimizin üstünde bir gecedir şimdi kurduğum
belki sensindir…

ola ki özlerim
kafam karışır
şöminenin bir köşesinde sen, bir köşesinde ben
susmuşuz…
kaç kez susulur birlikte
kaç kez vurulur kapı?…

“Şairler de değişir”

şairler de değişir demişsin dostum
çok da güzel demişsin hani
ama bir de değiştirebilsek ya…
hani, başlangıcından bugüne yazıyoruz
yakılıyoruz… boğuluyoruz… içeri atılıyoruz…
dövülüyoruz…
kitaplarımız toplanıyor aşağılanıyoruz
hep bize soruyorlar dikkat ettin mi
hep sorgulanıyoruz hep sorgulanıyoruz… hep biz
sorgulanıyoruz
ya bizim soracaklarımız…

‘rüzgardan rüzgara’ hep biz mi değişmeliyiz?
hep bizim mi yanıtsız kalmalı sorunlarımız
hep biz mi anlayacağız… dinleyeceğiz… susacağız?…
bak gruplarla yakmaya, boğmaya başladılar şimdi de

sen yazmanı sürdür dostum
hepimiz sürdürelim aslında anlatmalarımızı
bir gün topumuzu yakacaklar
yüzyıllarca yazdık amma
görüyorsun daha anlamayanlar var…
ya da anlatamadıklarımız…
o kafalar da değişir mi dersin?…

Paylaşın

Ergin Yıldızoğlu Kimdir? Hayatı, Eserleri

1952 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ergin Yıldızoğlu, 1977 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun oldu. 1989’da University of East Anglia, Gelişme İktisadı Bölümü’nden “Kapitalist üretim tarzında kriz üzerine teorik ve tarihsel bir çalışma” teziyle doktorasını aldı.

Haber Merkezi / 1993’ten bu yana Cumhuriyet gazetesinde yazıyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Bölümü ve Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi, Lisansüstü programlarında “Küreselleşme ve yeni jeopolitik”, adlı dersleri sunuyor. İktisat ve Görüş dergilerinde, Petrol İş yıllıklarında, Stratejik Analiz dergisinde, ekonomi ve Jeopolitik konularında, Adam Sanat, Sombahar, Ludengirra, Edebiyat ve Eleştiri, Kaçak Yayın, Cumhuriyet Kitap, gibi dergilerde sanat edebiyat, felsefe yazıları ve şiirleri yayımlandı.

Globalleşme ve Kriz, (Alan Yayınları, 1996), Yaşasın Modernist Refleks (eleştiri, denemeler, Telos, 1997), Kötü Sonsuzda Gezintiler (Cumhuriyet Kitap, 2000), Göz Göze Geldiğimizde, Şehir ve Ben (Şiir, Ümit yayınları, 2000), Dinozorun Kuyruğu (Remzi Kitabevi 2002), Hegemonyadan İmparatorluğa (Everest Yayınları, 2003), Geceyle, “Gece” Arasında (Şiir, Alkım Yayınları, 2004), Köpeğin Ahlakı, (eleştiri, denemeler, Gri yayınları, 2005), Çürüme ve Çözülme (Şiir, Pan/Heves, 2009) Küreselleşmeden Sonra- Geçiş Sürecinde Gezintiler (Ütopya Yayınları, 2006), Emperyalizm ve Siyasal İslam Arasında Türkiye (Siyah Beyaz, 2008), Kaos ve Kriz (2010), Devrim ve Zaman (2011), Anabasis (Şiir, Tekin Yayınevi, 2014) başlıklı kitapları var.

“Hep öyle kaldı”

… sonra birden Eylül’dü
Hep öyle kaldı.
Gitmekle ilgili değildir
Ya da ölümle, ne de yaşamakla zaman.
“Bir ruh bir başkasına bakar da
sorularına cevap bulamaz”
Olmaktır sorun aslında, ama olmaz.
Galiba her şey bir başka gecikmedir.

Üç kişiden söz ediyordu bir şiir
Üçünün bir’likte unuttuklarından
Geceleri okudum sevgilim, sonra kalkıp gittim
Orada belki de, bir başka mevsime geçebilirdim.
Ancak, yine Eylül’dü zaman,
ve hep öyle kaldı.
Bir susturucu gibidir kış
Kararlı bir elin parmaklarıyla
Ana arterin ağzına takılan.
Yüreğin aklına sıktığı kurşunun sesini boğar
Yavaş, yorgun ve ağrıyla yağarken kar
Üzerini örterek, bütün ürkek beklentilerin,
“Belki”lere dair ve eskimeye.

Otobüsler mola verdiğinde
Nedense hep biraz şaşırtır duraklar
Yolcular yakalarını kaldırır:
Islak betonda, kısa, isteksiz adımlar
-Gece mazot, lastik, ve parfüm kokar¬
Gelenlerin hep alçak sesle konuştuğu
Cam ve formika restoranlara doğru…
‘İstersen bekleme, ben bir şeyler yerim
sabaha oradayım nasılsa”
Ama bir adam hep dışarıda kalır
Sigarasıyla, geceyle ve beyazlıkla.
Başını kaldırıp yukan baktığında

 … sevmek için istememiştim seni
… düşlemek için yanızca…

(“Ah ha!” dedi “Fernando Passoa”…)

Işıksız bir gökyüzü,
Söndürdüğü ayın küllerini savutuyordu geceye
suçunun izlerini yok etmek için…

“ODTÜ’de cinayet”

saçma bir şubat gecesi
küresel ısınma filan
dışardan bekçilerin düdük sesi geliyor
demek ki güvenlikteyiz şimdilik
içerde radyatör, La Machiııe Infernale
kimyonlu ter kokusu yavaş yavaş
insan gelir bir yere daha önce gelmeyi düşünmediği
ileriye bir yerlere doğru bakar
hiçbir şeyi yitirmiş hissetmez; kendisinden başka
vızzzzzz… çaaat
kitap fırlayıp gitti
mevsimini şaşırmış bir sivrisinek
yok oldu avuçlarımın arasında
almak için yataktan kalktığımda
bir suçluluk duygusuyla içim sızladı belli belirsiz
sanırım buna biraz şaşırdım
avuçlarım hâlâ yanıyordu

Paylaşın

Ergin Günçe Kimdir? Hayatı, Eserleri

12 Şubat 1938 yılında Giresun’da dünyaya gelen Ergin Günçe, 1983 yılında Libya’dan Türkiye’ye dönerken Esenboğa Havalimanında meydana gelen uçak kazasında hayatını kaybetti. İlkokulu Gelibolu ve Merzifon gibi Anadolu’nun farklı kentlerinde okuyan Günçe, 1955’te İstanbul Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirdi.

Haber Merkezi / Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi. Buradan 1960’ta mezun olan şair, ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi’nde asistan olarak çalışmaya başladı. Aynı yıl doktor olan Gülseren Eronat ile hayatını birleştirdi. Bu evlilikten 1963’te Dadal adında bir oğlu oldu.

1962’de master için gittiği İngiltere’de London School of Economics’ten 1964’te yüksek lisans derecesini alarak yurda döndü. Doktorasını 1968’de Sorbonne Üniversitesi’nde tamamlayan Günçe, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden “Millî Gelirde Makro-Paylaşım Sorununun Doğuşu ve İlk Temel Modeller: (Ricardo ve Marx) ” adlı teziyle doktorasına denklik aldı.

ODTÜ’deki asistanlık görevine devam ederken 1969’da ODTÜ işgaline adının karışması gerekçesiyle işten çıkarılan ve daha sonra görevi iade edilen Günçe, 12 Mart 1971 muhtırası ile birlikte görevinden tekrar uzaklaştırıldı. ODTÜ işgal davasından yargılanmakta olan şair, 1973’te beraat etti. Pasaportunu ise ancak 1974’te aldı ve yurtdışına çıktı. İsviçre, Fransa ve Almanya gibi farklı ülkelerde özel şirketlerde çalıştı. 1978-1979 yıllarında başbakanlık danışmanlığı yaptı.

Şiir yazmaya lise yıllarında başlayan Günçe’nin, ilk şiiri “Cebrik Şiir” 1954’te Onüç adlı bir edebiyat dergisinde yayımlandı. Sonraki yıllarda şiirlerini; ekonomik, siyasi ve toplumsal alandaki yazılarını Papirüs, Dost, a Dergisi, Değişim, Pazar Postası, Yelken, Yeni a, Sosyal Adalet gibi dergilerde yayımlamayı sürdürdü.

1964’te Dost Yayınları tarafından basılan ve “İkinci Yeni döneminin ortak çizgilerini taşıyan” Gencölmek adlı kitapta çocukluk ve ölüm duygusu temalarını “yan-yana, hatta içiçe” işledi. İmgeye dayalı bir şiir dilini önceleme, dilsel deformasyon ve anlamın kısmen kapalı oluşu gibi özelliklerinden dolayı İkinci Yeni ile bir bağ kurulabilecek nitelikte olan bu kitap Günçe’nin hayatındayken yayınladığı tek şiir kitabıdır.

Ölümünden beş yıl sonra yayımlanan Türkiye Kadar Bir Çiçek ‘te yer alan şiirlerde Günçe’nin tema ve dil anlayışında değişimler oldu. Dönemin sosyal ve siyasi ortamının bir yansıması olarak şiir anlayışı siyasi bir taraf kazandı. Gencölmek’te bireysel düzlemde ilerleyen ölüm ve çocukluk gibi temalar bu kitapta yer alan şiirlerde sosyal ve siyasi bir anlam ile birlikte sunuldu.

Ayrıca 68 Öğrenci Hareketleri, 68 Kuşağı, 12 Mart 1971 muhtırası gibi önemli tarih ve oluşumlar Günçe’nin şiirlerinde gelir eşitsizliği, tutukluluk, kavga, idamlar vb. gibi toplumsal izlekleri işlemesinde etkili oldu. Ancak toplumcu söylem ve şiirlerin siyasi içerik taşıması Günçe şiirinin sloganik bir biçime dönüşerek şiir estetiğinin önüne geçmesine yol açmadı. Bunda şairin imgeden tamamen uzaklaşmamasının yanında şiirindeki ironi ve alaycı-eleştirel dilin öneminin fazla olduğu söylenebilir. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın

Eren Aysan Kimdir? Hayatı, Eserleri

1976 yılında Ankara dünyaya gelen Eren Aysan, 1993 Sivas katliamında hayatını kaybeden şair Behçet Aysan’ın kızıdır. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Ankara’da yaptı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünden mezun oldu. Ankara Devlet Tiyatrosunda dramaturg olarak çalışmaktadır.

Haber Merkezi / Pasaj dergisinin yazı kurulunda, Sahne dergisinin danışma kurulunda görev alan Aysan, çeşitli gazete ve dergilerde şiir ve yazılarını yayımladı. “Lâlzaman” adlı şiir dosyasıyla 2007 Cemal Süreya Şiir Ödülünü Özkan Mert ile paylaştı. “Lalzaman” adlı şiiri nedeniyle 2007 yılında Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü alan Aysan, “Gece Uyurken” adlı romanı nedeniyle de 2015 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü’ne layık görüldü.

Eren Aysan, 1980 sonrası yaşanan acıların, 1990’ların hırs ve politika çağının, 2000’lerin dönüşüm ve yenilgi duygusunun şiirlerine yansıdığı görüşündedir.

Eren Aysan, 7 Aralık 2016 günü Kültür Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından tebliğ edilen evraka göre, 667 sayılı KHK kapsamında “Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara mensubiyeti veya iltisakı, yahut bunlarla irtibatı olabileceği yolunda yapılan değerlendirme” sonucu açığa alındı.

Kanun Hükmünde Kararname kapsamında dramaturgluk görevinden açığa alınan Eren Aysan, aynı zamanda faili meçhul ve siyasi cinayetlerde öldürülenlerin aileleri tarafından kurulmuş Toplumsal Bellek Platformu’nun üyeleri arasında yer alıyor.

Dokuz yıldır DT’de görev yapan Aysan, “Kararı hiçbir şeye bağlayamıyorum. Çünkü roman ve edebi yazılar yazmak, babamın ölümünden sonra da Toplumsal Bellek Platform’nda faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için çabalamak dışında bir etkinliğim yok. Ben de anlamıyorum” dedi.

Eren Aysan’ın romanı “Gece Uyurken”, Amerika’da eğitim gören Gazel’in Türkiye’ye dönüş yolculuğunu anlatan bir roman. Ama içsel bir yolculuk bu. Gazel, geriye dönüşlerle Türkiye’deki renkli ve kalabalık ailesini anlatıyor.

Eserleri;

Araştırma; Behçet Aysan: Deniz Feneri (Salih Bolat ile birlikte 2006), Ayrıca Bir Eflatun Ölüm: Behçet Aysan (2012),

Şiir; Vesikalık Fotoğraf (2008),

Roman; Gece Uyurken (2015).

(Kaynak: biyografya.com)

Paylaşın

Erdoğan Kul Kimdir? Hayatı, Eserleri

1972 yılında Giresun’un Eynesil İlçesinde dünyaya gelen Erdoğan Kul, DTCF Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Aynı bölümün Yeni Türk Edebiyatı anabilim dalında yüksek lisans ve doktora yaptı.

Haber Merkezi / Bir süre Kırıkkale Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 1999’dan beri Ankara Üniversitesi Türk Dili bölümünde doktor öğretim elemanı olarak görev yapıyor. Şiir, yazı, inceleme ve çevirileri Yeni Biçem, Lodos, Ludingirra, Kül, Son Duvar, Defter, Edebiyat ve Eleştiri, Sonsuzluk ve Bir Gün, Çağdaş Türk Dili, Dil ve Yaratıcılık, Journal of New World Sciences Academy, Ussuz gibi dergilerde yayımlandı.

Yepyeni ve ayrıksı bir çizginin örnekleri olan şiirlerini henüz kitaplaştırmamış olan Kul’un çalışmaları edebiyat, dilbilim ve müzik alanlarında çok yönlü olarak devam etmektedir.

Başlıca Çalışmaları;

Tezleri;

Ece Ayhan’ın Şiirleri Üzerine Bir Araştırma (Doktora),
Tanzimat Döneminde Roman Anlayışı (Yüksek Lisans)

Yayınladığı/ Yayına Hazırladığı Kitaplar;

Ali Zeki Bey, Alev
Türk Dili (Kemal Ateş ve İbrahim Dizman’la birlikte)
Türkçe Sözlük (Dil Derneği Sözlük Kolu ile birlikte)
Nabizade Nâzım, Karabibik (Kemal Ateş’le birlikte)

Yayına Hazır Çalışmaları;

Sayıklar Bir Dilde Neden Bilmediğim / Ece Ayhan ve Şiiri
Kayıp / Gökyüzü Külleri (şiirler)
Namık Kemal, Makalât-ı Siyasiye ve Edebiye
Namık Kemal, İntibâh
Ali Canip, Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey’le Münakaşalarım

Sürmekte Olan;

Şiirde İmge ve Simge

“Düşük sergi”

gece iki büklüm çarpılmış bayraklar mahşeri
saatler kırışık sarkık yüzler bakmanın eşiğinde

bir kemandan hızla akan şimşek dolu kuş mu olsam
yüreklere kapatılan sıtmalı kedi
senin gözlerinden akan sinir mi olsam insan içine
kana kazısam kendimi çürümenin çıldırmanın resmini
güneş benim parmağımdan doğamadan mı patlar

ışık kusulmuş cüzamlı
meyvalar ağır cenaze kokularıyla acımış
geçip gidiyor evlerin içi soyut balıklar
bir dalgınlık potininde siyah-beyaz nöbeti bahçeler
gökyüzü hüzünlü bir kas tarlası
bulutlar köpek kemiklerinden kamaşan tanrı kasları

sen kıpkızıl bağırması karanlıkların
anne ey içimdeki tabut
denizi soyup oyuncaklardan
bütün pencerelerle bir kum tanesine kaçın

arkada hem önde duvarın oltasında aynı adam
cebinde kırık dökük gemi direkleriyle

“El ele”

1.
sonsuz öğle almış seni
bakıyorsun beyazda öte-duran’a
: nerdeyim?

tüy ve hafif gibi mi iç içeydi
insan ve yaşamak? bizden ayıklanan bir şey
varmış gibi
ortak bir dalgınlıktan başlamamız
: burada!

köleliğin
okunaksız bir kölelik senin, sesten
kurtarılmış çocuk yönünde kaybolmak-
geçesin diye, çoktandır tensiz
yaşadığını.

2.
susulur, ağzın içi yoktur sanki,
ilk ve son günü olmayan
çıkageldiğinde.

rahim susuşlu günlerin
dudağından hiç eksik etmediğin
bir parça otu eyliyordur kesin ve biliyorum
ikisi de gerçek olan ölümün
unutmama izin veriyor şimdi seni.

yaram orda, baktığın su diplerinde, hep
ışıl ışıl.

uyumam var kimi zaman böylece, Büyük
Yıkım elimden tutmuş ve biraz daha hafif.

“Yürürtaş”

aşk upuzun bir ölüyü gezdiriyordur dışarda
akşam mı değil mi ne önemi var

sabrın o kızıl müziği öter üstünde doğanın
alnına bastırılacak bir parmak-uçluk is için

anlarsın nasıl öyle özenle
tutturulmuştur yokluğa ay

akşamdır bazen ve ayakları suda küçük bir kız
duyularından
artık vazgeçiyordur

adamsız bir damar bulmuştur bir ara yolda
sevmiş emzirmeye durmuş ve sanki iyileşmiştir
o sıra yaşamaktan

dönüş sonralarında hep aynı yokluğa bakan adam
düşünedursun bakalım dünyadan akılda son kalan
bu yuvarlak mı

(dönüş sonralarında
her yerde birden oluşum

içimde bir çıt sesiyle üstümde bir git)

yürümek vardıkça taşlaşıyor kalıbıma
bilmiyorum bugünlerde kimin düşünde ölmüşüm

Paylaşın

Erdoğan Ekiner Kimdir? Hayatı, Eserleri

Eskişehir’de dünyaya gelen Erdoğan Ekiner, Eskişehir Atatürk Lisesi’ni bitirdi. Bir ara adı değiştirilmiş olan Anadolu Üniversitesi’nin İletişim Fakültesi’nden gecikmeli olarak 1985 yılında mezun oldu.

Haber Merkezi /Öğrencilik yıllarında bazı sinema filmlerinde ‘stajyer asistan’ olarak kısa bir süre çalıştı. Yarım kalan sinema serüveni sonrasında ; dünya görüşü ve düşüncelerinedeniyle baskılar, gözaltılar yaşayarak İstanbul’dan koptu.

Bir televizyon kanalında ”Şiirin Güncesi” adlı, haftada bir gün yayınlanan bir televizyon programına metin yazarı, sunucu ve yönetmen olarak imza attı. Yerel bir gazetede ”Akşam Laflamaları” başlığıyla mizahi köşe yazıları yazdı. Daha sonra başka bir gazetede yazar ve muhabir olarak çalıştı.

İşsiz kaldığı dönemlerde kimi zaman içinde ağır işler de dahil olmak üzere farklı işlerde çalıştı. Uzunca süreler işsiz kaldığı da oldu… ‘Ekiner ‘ ismi başlangıçta onun yazı ve şiirlerinde kullandığı ‘müstear’ yani takma adıydı.

Ekiner’in şiirleri, Varlık, Damar, İnsancıl, Çağdaş Türk Dili, Karşı, Evrensel Kültür, Kıyı, Kopuş, Gerçek Sanat, Dünya Kitap, Tavır gibi birçok sanat ve edebiyat dergilerinde yayımlandı.

1994 yılında ilk şiir kitabı ‘Yaşadıkça’ ve 1995 yılında ‘Sıradaki’ adlı şiir kitapları Karşı yayınları tarafından basıldı. Daha sonra ilk kitaptan bazı şiirler, ikinci kitaba eklenerek ‘SIRADAKİ/DÖNECEĞİM BİR GÜN’ adıyla ikinci ve üçüncü baskılar yapıldı.

‘ZAMANIN ÖRSELENMİŞ AYNASINDAN’ adlı kitabında yer alan şiirleri 2000 yılında Mülkiyeliler Birliği Vakfı Şinasi Özdenoğlu Şiir Yarışması Birincilik Ödülü’ne ardından 2002 yılında Kocaeli YTüksek Öğretim derneği Ruşen hakkı Şiir yarışması Seçici Kurul Özel Ödülü’ne değer görüldü. Şairin fotoğraf ödülleri ve yayımlanmış öykülerinin yanı sıra yazıları da bulunmaktadır.

Paylaşın

Erdoğan Alkan Kimdir? Hayatı, Eserleri

10 Haziran 1935 yılında Samsun’un Tekkeköy İlçesine bağlı Çırakman Köyünde dünyaya gelen Erdoğan Alkan, geçirdiği kalp krizi sonucu 20 Haziran 2014 günü 79 yaşında İstanbul’da vefat etti. Cenazesi ertesi gün Dolmabahçe Bezm-i Âlem Valide Sultan Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Ortaköy Mezarlığında toprağa verildi.

Haber Merkezi / Öğretmen Sıdıka Hanım ile mübaşir Emin Alkan’ın oğludur. Aile kökeni Sivas Şarkışla’dır. İlköğrenimini Samsun İnönü İlkokulunda tamamlayan Alkan, 1955’te Samsun On Dokuz Mayıs Lisesinden mezun oldu. Yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde tamamladı (1960). 1960-1965 yılları arasında sırasıyla Samsun’da maiyet memurluğu; Mesudiye, Derze, Vezirköprü, Ladik, Darende ve Esbiye’de kaymakamlık yapmıştır. 1966 yılında Brüksel Inbel Enstitüsünde halkla ilişkiler alanında staj gördü.

1965-67’de Turizm Bakanlığı Periyodik Yayınlar şube müdürlüğü; Millî Prodüktivite Merkezi iktisat uzmanlığı (1969-1971) görevlerinde bulundu. 1967-1969 yılları arasında yedek subay olarak görev yaptı. TRT Ankara Televizyonu yapımcılık ve yönetmenliği ile gazete yazarlığı (1973-93) yaptıktan sonra emekli oldu. 12 Mart sürecinde TRT’deki görevinden uzaklaştırılınca İstanbul’a yerleşti.

İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Yüksekokulunda öğretim görevliliği yaparak yaşamını sürdürdü (1973-83). Bir süre Belçika Tarım Bakanlığında iktisatçı olarak görev yapan Alkan 1985-1989 yılları arasında kuruculuğunu yaptığı Deyiş Yayınları’nı yönetti. İyi derecede Fransızca ve orta derecede İngilizce bilmekteydi. Birsen Alkan ile evli olan şairin bir oğlu (Aydın Tozan) ve bir kızı (Elif Su) bulunmaktadır. Oğlu ve kızı da şair ve çevirmendir.

Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), ATURJET, Mülkiyeliler Birliği, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye Gazeteciler Derneği üyesi olan Erdoğan Alkan, sürekli basın kartı sahibiydi. Kaymakam, TRT yapımcısı, öğretim görevlisi, gazeteci, iktisatçı olarak görev yapan Erdoğan Alkan; 1970 TRT Kitle İletişim Başarı Ödülü; Arthur Rimbaud’dan Seçme Şiirler ile 1982 Yazko Çeviri Büyük Ödülü ve 1989 TRT Dizi Film Senaryosu Ödülü sahibidir.

Erdoğan Alkan, ailesinin geçmişi nedeniyle çocukluğunda yaz tatillerini genellikle Şarkışla’da geçirmiş, yöredeki âşıklık geleneğine bağlı olarak küçük yaşlardan itibaren bağlama çalmayı öğrenmiş ve şiirle ilgilenmiştir. Şarkışla’da karşılaşıp konuştuğu Âşık Veysel’den etkilenerek şiir yazmaya başlamıştır. “Ben O İnsanlardan Değilim” başlıklı ilk şiiri 1957’de Türk Dili’nde, Paul Verlaine’den çevirdiği ilk şiir “Batan Güneşler” ise 1958’de Varlık dergisinde yayımlanmıştır. Alkan’ın şiir ve çevirileri Türk Dili, Varlık, Papirüs, Somut, Milliyet Sanat ve Yazko Edebiyat dergilerinde çıktı. Şiirlerinin yanı sıra Fransız şiir ve şairleri başta olmak üzere Batı edebiyatının ünlü şair, romancı ve düşünürlerinden birçok önemli eseri Türkçeye çevirmiştir.

Şiirlerinde İkinci Yeni’nin genel özelliklerinden yararlandığı kabul edildiyse de kendisi bu akımın “uydurma” ve “yapay” olduğun ileri sürmüştür. Cemal Süreya onu “Önceleri klasik bir duyarlılıkla kuruyordu şiirlerini. Sonraları zekâ şiirine yönelmiş, bir eğleni havasının çevresinde hareket etmeye başlamıştır” biçiminde değerlendirmiştir. Şiirlerinde “çoğunluk, duygusal ve insancıl konulara yönelen Erdoğan Alkan, Türk dilinin kıvraklığına varabilmiş, halk şiirinin lirizmiyle modern şiirin özgürlüğünü bağdaştırmaya çalışmıştır”.

Ataol Behramoğlu da Erdoğan Alkan’ı “İkinci Yeni şiirinin genel özelliklerinden aşırıya kaçmadan, klasik kıta düzenine bağlı kalarak yararlanmış bir şair” olarak değerlendirmiştir. Şiirlerinin bir kısmı bestelenerek çeşitli sanatçılar tarafından yorumlandı. Âşık Veysel’in yaşamını konu alan Kör Oldum Veysel Oldum (1991) adlı romanı radyo oyununa uyarlanarak 1998’de yayımlandı.

Paylaşın

Adil Erdem Bayazıt Kimdir? Hayatı, Eserleri

1939 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya gelen Adil Erdem Bayazıt, 2008 yılında İstanbul’da vefat etti, cenazesi Eyüp Mezarlığı’na defnedildi. İlk ve orta öğrenimini Kahramanmaraş’ta tamamlayan Bayazıt, sırasıyla 1953’te İstiklal Ortaokulu’ndan, 1959 yılında ise Kahramanmaraş Lisesi’nden mezun olmuştur.

Haber Merkezi / Aynı yıl kaydolduğu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüksek öğrenimine başlayan şair, tahsiline iki yıl kadar bu üniversitede devam ettikten sonra geçim sıkıntısı nedeniyle 1961 yılında öğrenimini devam mecburiyeti olmayan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne nakleder.

Bayazıt 1963 senesinde yüksek öğrenimine ara vererek askere gider. Askerliğini yedek subay öğretmen olarak Burdur iline bağlı Çuvallı, Yeşilova köyünde yapan şair, askerden döndüğünde ise tahsil hayatında büyük bir değişiklik arz edecek yeni bir kararı uygulamaya başlar. Zira Hukuk Fakültesinde başladığı tahsil hayatına artık Dil Tarih ve Coğrafya fakültesinde devam edecektir.

Erdem Bayazıt askerden döndüğünde Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydolur. 1971 yılında buradan mezun olan Bayazıt, memuriyet hayatına atılır ve edebiyat öğretmeni olarak Kahramanmaraş’ta vazifesine başlar. Mezun olduğu Kahramanmaraş Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak görev yapan şair, daha sonra Kahramanmaraş İl Halk Kütüphanesi’ne müdür olur.

İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nın kuruluş günlerinde genel sekreter olarak vazife alan şair, Milli Eğitim Bakanlığı’nda Basın Bürosu Memurluğu, Milli Kütüphane Süreli Yayınlar Şube Müdür Yardımcılığı görevlerinde de bulunmuştur. Erdem Bayazıt daha sonra Sanayi Bakanlığı İnsan Gücü Eğitim Daire Başkan Yardımcılığı görevini yürütürken istifa ederek kurucusu olduğu Akabe Yayınları’nın ve Mavera dergisinin yönetimini üstlenir.

Henüz öğrencilik yıllarında şiir yazmaya başlamış olan Bayazıt, Edebiyat ve Mavera dergilerinin kurucuları arasında yerini alır. İlk şiir kitabı olan “Sebeb Ey” 1972 yılında Edebiyat Yayınları arasında (2. ve 3. baskısı Akabe Yayınları), son şiirleri “Risaleler” adı altında 1987’de Akabe Yayınları arasında çıkmıştır (2. baskı 1989). Bu iki kitap İz Yayınları tarafından “Şiirler” adı altında 1992 yılında bir arada basılmıştır (4. baskı 1998).

1981 yılı Temmuz ayında Ajans 1400 adlı bir firmanın film ekibiyle beraber Afganistan’a doğru yola çıkan şair Şenol Demiröz, Yücel Çakmaklı, Ahmet Bayazıt, Çetin Tunca, Halil İbrahim Sarıoğlu ve Necdet Taşçıoğlu’ndan oluşan çekirdek bir kadro ile birlikte Pakistan’ın Peşaver kenti başta olmak üzere İran, Hindistan ve Afganistan içlerini gezer. Yaptığı bu iki aylık gezinin izlenimlerini topladığı “İpek yolundan Afganistan’a” adlı eseriyle 1983 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Basın Ödülü’nü kazanır.

1984’te Akabe Anonim Şirketi’nin İstanbul’a taşınması kararıyla bu görevini devrederek yeniden memurluğa döner. Devlet Planlama Teşkilatı’na sözleşmeli personel olarak giren şair, daha sonra bu vazifeyi bırakır ve 1987 yılı seçimlerinde Kahramanmaraş’tan milletvekili adayı olur.

30 Kasım 1987 milletvekili seçimlerinde Anavatan Partisi’nden aday olan Bayazıt, Kahramanmaraş milletvekili seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 18. dönem çalışmalarında Milli Eğitim ve Çevre Komisyonlarında görev alır. 1988 yılında Risaleler adlı şiir kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Şiir Ödülünü kazanır. 1992 seçimlerinde adaylığını koymayan Bayazıt, İstanbul’a yerleşir. Evli ve dört çocuk babası olan Bayazıt’ın şiir ve yazıları Açı, Hamle (Kahramanmaraş), Çıkış (Ankara), Yeni İstiklal, Büyük Doğu, Edebiyat, Mavera, Yedi İklim ve Hece dergilerinde yayınlanmıştır.

Paylaşın

Akşener’den Erdoğan’a Dikkat Çeken Gönderme

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek, “Müstakbel muhalefet partisi genel başkanı konuşmuş” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sosyal medya hesabından Sabah gazetesinde bulunan ‘Tüm sıkıntıları biz çözeriz’ başlıklı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerinin yer aldığı haberi alıntıladı.

Akşener, alıntıladığı gönderiye “Müstakbel muhalefet partisi genel başkanı konuşmuş. Ne diyelim, Allah tamamına erdirsin…” yazdı.

İYİ Parti Lideri Akşener’in paylaşımı şu şekilde:

Erdoğan’ın Aydın programı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aydın’da ilk olarak Söke ilçesindeki kağıt fabrikasının açılışını gerçekleştirdi.

Ardından merkez ilçe Efeler’e geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kent Meydanı’nda düzenlenen törende Çine Gökbel Barajı, 4 bin 398 kişilik öğrenci yurdu, Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi ek hizmet binası ile Aydın’da yapımı tamamlanan diğer projelerin toplu açılışını yaptı.

Erdoğan, açılış sonrasında Aydın Valiliği’ni ziyaret etti. Vali Hüseyin Aksoy’dan brifing alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Adnan Menderes Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek olan AK Parti Aydın İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’na katılmak üzere valilikten ayrıldı. Erdoğan, ardından, il danışma toplantısına katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca, Aydın’ın Koçarlı ilçesinde yapımı tamamlanan Adnan Menderes Demokrasi Müzesi’nin açılışını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a cemevi başkanları ile çeşitli köylerin mahalle muhtarları teşekkür ziyaretinde bulundu.

Paylaşın

Galatasaray, Torrent’le Çıktığı İlk Maçta Kazanamadı

Süper Lig’in 21. haftasında Galatasaray ile Hatayspor karşı karşıya geldi. Galatasaray, 6 gol, 2 penaltı ve 1 kırmızı kartın çıktığı maçta Hatayspor’a 4-2 mağlup oldu. Bu sonucun ardından Glatasaray 27 puanda kaldı. Hatayspor ise puanını 35’e yükseltti.

Haber Merkezi / Ev sahibine galibiyeti getiren goller Diouf (43′-pen.), Kamara (62′) ve Saba’dan (79′-90′) gelirken Galatasaray’ın gollerini Emre Kılınç (23′) ve Kerem Aktürkoğlu (45+7) kaydetti. Galatasaray’da Taylan Antalyalı, 82. dakikada gördüğü direkt kırmızı kart ile oyun dışında kaldı.

Galatasaray, gelecek hafta Kasımpaşa’ya konuk olacak. Hatayspor ise Alanyaspor deplasmanına çıkacak.

Goller;

23. dakikada Galatasaray, Emre Kılınç’ın golü ile maçta gol perdesini açtı. Patrick Van Aanholt’un sol kanatta yerden ceza alanına gönderdiği ortasına hareketlenen Emre Kılınç’ın, hafif sağ çaprazdan gelişine yaptığı vuruşta meşin yuvarlak Hatay kalecisi Abdullah Yiğiter’in yanından ağlarla buluştu.

42. dakikada Alpaslan Öztürk’ün, Mohammed Kamara’ya ceza alanı içinde yaptığı kontrolsüz müdahale sonrasında hakem Erkan Özdamar, VAR uyarısıyla pozisyonu izleyerek penaltı noktasını gösterdi. 43. dakikada Hatayspor, Mame Diouf’un golü ile maçta eşitliği yakaladı. Kazanılan penaltı vuruşu için topun başına geçen Mame Diouf, şutunu attı ve kaleci İsmail Çipe ve topu ayrı köşelere göndererek meşin yuvarlağı ağlara gönderdi.

45. dakikada Galatasaray, Kerem Aktürkoğlu’nun harika frikik golüyle maçta tekrar öne geçti. Ceza sahası dışında kaleyi karşıdan gören bir noktadan kazanılan serbest vuruşu kullanan Kerem Aktürkoğlu’nun, doğrudan kaleye gönderdiği şutunda meşin yuvarlak Abdullah Yiğiter’in müdahalesi yeterli olmayınca köşede ağlarla buluştu.

62. dakikada Hatayspor, Mohammed Kamara’nın golü ile maçta tekrar eşitliği yakaladı. Dylan Saint-Louis’nin sağ kanatta yerden ceza alanına gönderdiği ortasına hareketlenen Mohammed Kamara, İsmail Çipe’yi geçen topa altıpas içinde dokunarak meşin yuvarlağı ağlara yolladı.

79. dakikada Hatayspor, Saba Lobjanidze’nin golü ile maçta öne geçti. Mahmoud Kahraba’nın pasıyla ceza sahası içinde buluşan Lobjanidze, İsmail Çipe’yi avlamayı başardı ve takımını 3-2 öne geçirdi.

82. dakikada Galatasaray 10 kişi kaldı! İki takım oyuncuları arasında yaşanan tartışma sonrasında hakem Erkan Özdamar tarafından Ruben Ribeiro sarı kartla, Taylan Antalyalı ise direkt kırmızı kartla cezalandırıldı. 90’da bir kez daha sahneye çıkan Saba Lobjanidze’nin hızlı hücumdan gelen golü ile Hatayspor son noktayı koydu ve seyircisi önünde 4-2 kazandı.

Paylaşın